Dinci Baskı
Dinci Baskı
Din pazarlamacıları, yobazlar, tarikat şeyhlerinin müritleri birden ayağa kalktılar... Bunca yıldır hoşgörü maskesiyle dolaşan Fethullahçı tosuncuklar topluca saldırıya geçtiler...
Bu kez hedefte Prof. Dr. Binnaz Toprak var...
Binnaz Hanım ve üç arkadaşının hazırladığı araştırma, Anadolu kentlerinde “dinci baskı”yı içeriyordu...
Oysa bu araştırma Soros destekliydi...
Eh, Soros da Fethullahçılara yakın değil miydi?
Kimi Atatürkçü(!) emekli generalleri, bilim insanlarını “Samanyolu TV”ye çıkarıp konuşturmak; “Mehtap TV”de numaracı cumhuriyetçilerle laikliği “öcü” gibi gösterip, “Kemalistler derin devlettir” tezini ortaya atmak kimin planıdır?
Binnaz Hanım ve arkadaşlarının daha önceleri yaptıkları araştırmaları “işlerine geldiği için” ayakta alkışlamışlardı, şimdi ise saldırıyorlar:
“...Bu araştırma bilimsel değildir. Özellikle dindarlardan baskı gördüğünü söyleyen, kin ve öfkeyle dolu insanlar seçilerek böyle hükümler çıkarılabilir mi?”
Binnaz Hanım ve arkadaşları ağır bir biçimde suçlanıyor!
Denilmek istenen şu:
“Anadolu’da dinci baskı vardır diyenler, din düşmanıdırlar... Binnaz Hanım ve arkadaşları bu kişileri bulup konuşmuşlardır...”
Yapılan araştırma işlerine gelmeyince, bizim Fethullahçı tosuncuklar aynı yönteme başvuruyorlar yine:
“Fethullah Gülen cemaatine kin ve öfke duyan 401 kişi seçilmiş, onlar da yalan dolanla cemaati karalamışlardır.”
***
Masamın üzerinde Kayseri Erciyes Üniversitesi’nden gelen bir mektup duruyor, araştırdım; yazılanların tümü de doğru...
Mektup şöyle:
“Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde inanılması güç ama laboratuvar dersliklerinin bulunduğu zemin katında mescit açıldı. Rektöre sorarsanız ‘yok’ diyebilir. Burası bir oda. Bu odada öğrenciler namaz kılıyor. Böylece namaz kılanlar ve kılmayanlar ortaya çıkıyor. Bir ayrımcılık söz konusu. Çağdaş bir toplumda böyle bir şey olmaz. Lütfen bu çarpık oluşumun gözler önüne serilmesinde bize tüm ‘ötekiler’ adına yardımcı olur musunuz?”
Bugün özel öğrenci yurtları Milli Eğitim Bakanlığı’nca denetlenirken Fethullah’ın “Işıkevleri” denetleniyor mu?
Denetlenmiyor, daha doğrusu denetlenemez!
Sıkıysa bir denetçi gitsin, bakalım başına neler gelecek!
Fethullah’ın “Işıkevleri” on beş yıl önce de denetlenemezdi. Milli Eğitim Bakanlığı bu evleri denetlemek istese bile bunu gerçekleştiremezdi.
Acaba Fethullahçı okullar Özbekistan’da, Rusya’da neden devletleştirildi, müritler niçin sınır dışı edildi?
Bunları hem yazılarımda hem de kitaplarımda uzun uzun anlattım.
Trabzon’dan Konya’ya; İstanbul’dan Erzurum’a; Kayseri’den Elazığ’a; Şanlıurfa’dan Gaziantep’e dek yurtlar, Işıkevleri ve Fethullahçı okullar...
Dünyanın 110 ülkesinde 500’ün üzerinde okul...
Türkiye’deki dincileri, yobazları “dindar” diye göstermek, bir aymazlığın fotoğrafıdır. Bunun anlamı, din bezirgânlarını ve yobazları korumaktır!
Yaşadığımız coğrafyada okuldan çok cami var... Dindar namazını da kılıyor, orucunu da tutuyor, hacca ve umreye de gidiyor...
Engelleyen, karşı çıkan var mı?
***
Bugün Anadolu’da Fethullahçı olmayan işadamları birer birer iflas ediyor, benzin istasyonlarını satıyor...
Eğer tarikat müridiyseniz Anadolu’da ayakta kalabilir, ihalelerle köşeyi dönebilirsiniz!
Gelelim dershanelere, okullara, yurtlara ve Işıkevlerine...
Türkiye’yi görmek için Anadolu’nun gerçek yüzüne bakmanız gerekiyor....
Erzurum otuz yıl önce de muhafazakârdı, biliyorum... Erzurum bugün Fethullahçıların kuşatması altındadır ve yobazlık almış başını yürümektedir...
Kayserili kadınların “sıkmabaş”la parklarda spor yaptıklarını yazıp, “kadın evde mantı yapmıyor, çocuk bezi yıkamıyor” çıkışını yapanlara gelince...
İran’da da kadın dağda kayak yapmıyor mu?
İran’daki kadın Türkiye’deki sözde liberal kadınların tam tersi, tesettürü ne demokrasi ne de özgürlük olarak görüyor!
Bizim “sıkmabaşlı” tarikatçı kadınlarımız Victor Hugo’nun “Sefiller”ini okuyunca kendilerini entelektüel ve aydın sanıyorlar, işte o kadar!
Cumhuriyet
http://www.haberinyeri.net/yazarlar.php?id=16&yazi=2754