Arkadaşlar ;
Başlık çok güzel. Konunun içeriği de harika.
Ama yazılan yorumları okudum ve görüyorum ki fikri destekleyen arkadaşlarımız bile bir çok hata ile yanıt vermişler. Sanırım okullarımızdki Türkçe eğitiminde belirgin bir kalite düşüşü var. Benim de Türkçe öğretmeni bir arkadaşım var ve onu irdeledikten sonra bu kanaatim iyice yerleşti.
Yaşım 34 , mühendisim yani edebiyatçı değilim ve liseyi 1990 yılında bitirdim. Benim okuduğum yıllarda aldığımız Türkçe eğitimi le şu ankini istesem de kıyaslayamam ancak burada gördüklerim beni endişeye sürüklüyor.
Diyeceğim aslında şudur.
Bir milleti , millet olarak asıl var eden şey dilidir.
Biz Türk milleti olarak Türkçe konuşuyoruz ve Türkçe yazıyoruz. Her dilin içersinde olduğu gibi bizim dilimiz de diğer dilllerden etkilemektedir.
Önceleri Farsça ve Arapça'dan sonraları Fransızca ve son yıllarda da İngilizce'den olmak üzere muhtelif dillerden etkiler bizim lisanımıza da yansımıştır. Ancak dilimiz özünü yitirmemelidir. İşte konu başlığını açan sevgili arkadaşımızın da bahsettiği şey sanırım budur. Bu konuda hepimizin sorumluluğu var. Bana ne diyecek durumda değiliz. Avatar'a bayrak ve şehit resmi koyarak nasıl ülkenizi sahiplenme sorumluluğu hissediyorsanız dilimize de sahip çıkmak için aynı özeni göstermeniz gerekir.
Aslında bu sanıldığı kadar da zor birşey değildir.
Yapılan hataları basitçe birkaç başlıkta toplayabiliriz. Ve bunlara dikkat ederek yazarsak bence konuyu kolaylıkla halletmiş oluruz.
1. Cümle yapılarımız devrik. Bu da avrupa dillerinin etkisinden kaynaklanıyor. Yüklem sonda olması gerekirken cümle içine taşınıveriyor.
Örneğin :
"Çok sıkılıyorum bugün ben yaa." yerine doğrusu "Yahu ben bugün çok sıkılıyorum." olmalıydı.
2. Türkçemizin içinde hiç olmayan veya yanlış kullanılan harfler ve kelimeler dolaşıyor. Örneğin "v" yerine "w" veya "k" yerine "q" ya da "z" yerine "s" "c" yerine "j" gibi şirin gözükmeye yaradığı sanılan kullanımlarla karşı karşıya kalıyoruz. Arkadaşlar , "yok" kelimesinin suyu mu çıktı da "yoq" yazıyorsunuz?
Ya da "avatar" yerine "awatar" denildiğinde , sizce çok mu şirin gözüküyor?
"Bye" yerine "hoşçakal" ya da "selam" yerine "merhaba" kullanmak zorumuza mı gidiyor?
3. Noktalama işaretleri diye bir kavramdan sanırım hiçkimse haberdar değil. Büyük-küçük harf duyarlılığımız da kaybolmuş gitmiş. Aslında bunlar kolaylıkla ayrıştırılabilecek noktalardır. Ama sadece dikkat gerektirir. Türk yazmak varken türk yazmamak fazla da dikkat istemese gerek ne dersiniz?
4. Ayrıca gözlemlediğim kadarıyla pek çok arakadaşımız hangi "de" ayrık yazılır bilmiyor. Aslında çok basit bir kuraldır. Ama sadece takıntı haline getirdiyseniz dikkat edersiniz , yoksa çokça atlanan bir kuraldır. "Dahi" anlamındaki "da" ayrı yazılır , geri kalan tüm "da" eklerini bitişik yazabilirsiniz.
Örneğin;
"Ben de seni çok seviyorum." , "Bende dijital makina var." gibi...
5. En son olarak da kelimelerin sonundaki ekleri yutarak konuşuyoruz ama yazarken yutmayalım. Eğer buna da dikkat edersek neredeyse mükemmele yakın bir yazım elde etmiş oluruz.
Örneğin;
"Naapıyosun?" yerine "Ne yapıyorsun?" ,
"takılıyom" veya "eve gidiorm" yerine Takılıyorum" ya da "eve gidiyorum" gibi.
Unutmayın bize ait olan değerlere sahip çıkmamız çok önemli.
Düzgün konuşan bir insan kendisini her ortamda öne çıkarabilir ve bundan dolayı saygı görür. Lütfen dilimize sahip çıkalım.
Sevgiler...