Kitaplardan Hoşunuza Giden Alıntılar

Nasıl bir başkasının yaşamının anlamı olabilirdi.?
"O" kendi varlığının anlamını bile çözememişti!


Mustafa Ulusoy / Aynalar Koridorunda Aşk
 
Yılmaz Erdoğan’ın yeni şiir kitabı.

“yoksa saki
aşk
Sahilerin düş
düşlerin sahileşmesi midir?...”
 
Atom parçalandığına göre ön yargılarınızında parçalanma zamanı geldi de geçiyor bile......

Kuantum Sıçraması - N.Ferhan Efeçınar
 
Ölüm gibi bir şey hayata küsmek. Hatta ölümde bir başka hayata geçiş umudu bile taşıyabiliyor insan, yaşarken yaşamdan vazgeçmek... üstesinden gelinir gibi değil

FÜREYA - Ayşe Kulin
 
İçim acıyor herkese ve her şeye. Faniliğimiz, zayıflığımız, zaaflarımız... insan olmanın , insan olamamanın ağırlığı ciğerlerime doluyor.Nefes alamıyorum..

Elif Şafak - Siyah Süt

 
Mutlu olmak için şart koştuğunuz hiçbirşeye sahip olmazsınız. İstediğiniz şey ona en ihtiyacınızın olmadığı zamanda size gelir.

Kuantum Başarı / Sandra Anne Taylor
 
Bu aralar bu Kuantum heryerde karsıma çıkıyor . En ıyısı ben bu kıtabı okumaya devam edeyım yarıda bırakmayayım .oku benı dıyor anlasılan....:)
 
İnsanın doğası sınırlıdır. Sevince , kedere , acılara ancak belli bir dereceye kadar dayanabilir ve o derece aşılırsa , insan yok olur . Yani söz konusu olan , birinin güçlü yada zayıf olup olmadığı değildir ! Kendi yaşantısına ne ölçüde dayanabiliyor , soru budur !


Goethe - Genç Werther'in Acıları
 
Hemen inandın abicim. Ne kadar da hazırdın inanmaya. Sana sorun çıkarmayayım da sıkıntıdan ölsem de olur, değil mi? Aç, açıkta olmayayım, hayatımı kıt kanaat idame ettireyim yeter. Eriyorum, çürüyorum, hayatım bataklık gibi, dibe çekiyor beni desem sana, o manasız soruyu bile sormazsın: neden? Hemen teşhisini koyarsın: rahat batıyor sana.

Ayfer Tunç- Taş-Kağıt-Makas (s.139)
 
Büyüğe küçükle erişilir..
Şarkı istiyorsan notalara , ağaç istiyorsan tohuma , mutlu tablo içinde kücük firca darbelerine yönelmelisin..
130

Tek bir adım at! Bir adım küçük değil...En uzun yolculuğa bile bir adımla başlanır...
Sadece bir adım!Kendini bulmak içn kollarında gerçeğin,bak şimdi tam zamanı...


Şebnem gibi küçücük bir mürekkep damlası, bir düşünceye isabet ettiği zaman, öyle kelimeler meydana gelir ki; üzerinde binlerce, belki milyonlarca insanı düşündürür.


Günlük hayatın güneşi, bireyin vicdanıdır. Hiçbir otorite bu yeri dolduramaz.

Vazife, küçük şey yapmak değil, ne kadar küçük olursa olsun, gerekeni yapmaktır.

Küçüklük, büyüklük de ne? Bazen gemi batar da, küçük kayık kurtarır.
:)
KemaL uraL Küçük Şey yoktur
 
Ve dörtte üçü su olduğundan mı vücudumuz okyanuslar gibi Ay'ın cazibesinin etkisindedir..?
Bu yüzden mi içimiz gelgit halindedir..?
Sular ve gökler arasında yapayalnızım.
Tut ki yeni yaratılmışım...
Bu yüzden mi sudan sebeplerle yitiririz su gibi aziz şeyleri çoğu zaman.
Sular durulduğunda aydınlanır anlamlar ama sular durulmaz dalgalanmadan....

Mor Mürekkep-Nazan Bekiroğlu
 
"Dünya global bir kente dönüştü ve taşrasını yitirdi.

Şimdi yeryüzünün her köşesinde aynı damak tadları , aynı hitap tarzları , aynı şehir planları , moda müzikler ve tek tip gözlükler var...

Batıdan esen siddetli tufan kıtalar atlasının kılcal damarlarına kadar sindi ve üzerindeki bütün detayları sildi ...

Gezegenimiz eskisi kadar ilginç bir yer değil artık.En azından dünün özgün arka bahçelerini özleyenler için..."

[Can Dündar/Uzaklar]
 
..."Dün gece makyaj odasında dediğim gibi "mutluluk bizim olağanüstü hakkımız". Hayatlarımızda olağanüstü şeyler yapacak dünyaya büyük şeyler sunacak şekilde donatılmış. Kendimize ihanet ediyoruz küçük oynuyoruz hayatımızda çekingen davranıyoruz. Çevremizdekilerin hayatı yönetme biçimiyle ilgili inanç sistemlerini kopya ediyoruz. O sistem bize "cesaret etme" diyor "hayal kurma" diyor "fazla parlama yoksa göze çarparsın" diyor yani "başarısız ol" diyor."

Koza Kelebeği Bilmez-Robin Sharma
 
Susanna Tamaro'nun "Dünyanın Ruhu" adlı kitabından bir alıntı;

Ben korku içinde büyüdüm.Korku içinde büyürken sonunda insanın korkmaktan bıktığını öğrendim. Bir gün ansızın farklı birşey olacağını hayal ederdim, sözgelimi,babam "Tuz yok sofrada!" diye çıkışında, annemin"Git sen getir!" diyeceğini ya da sofraya oturunca, babamın"Hiç bu kadar leziz birşey yememiştim,"diyeceğini hayal ederdim.Bu asla olmazdı...



CEZMİ ERSÖZ'ün "Hiçbir Şey Senden Eski Değil" kitabından bir alıntı;

Kutuplarda ayı avcıları buzların içine jilet kadar keskin bir baltayı yerleştirir,keskin tarafın üzerine biraz kan sürerlermiş.Bunu bilmeyen ayı gelip kanı yalarken dili kesilirmiş.Ama kanın tadından dilinin acısını fark edemez,kendi kanını yalamaya başlarmış. Damarlarındaki kan tükenince, olduğu yere yığılırmış.Avcı da gelip derisini yüzermiş.Avcılar ayıları kurşunlarla vururlarsa, ayının postu delineceği ve çok para etmeyeceği için bu yolu denerlermiş.
...........Dilimi kesen o keskin bıçağın ne olduğunu anlamaya kalkışmadı ğım için, varoluşumun o arka bahçesine hep gözlerimi kapattım. Küçük bir inanç yeterdi yaşamam için, ihtiyacım olan kendimi aldatma inancı..Bu küçük ve zavallı inanç, kendi kanımı emerken kendimi unutmama yeterdi.Böyle yaptım....
 
Evlenme ihtimallerinin olmadığı tüm kadınları , evlenme ihtimalleri olanlardan hakir gören erkekler bile , bu yarı kurt yarı kuzular kadar zarar vermeyekti ona. Böyleleri ayıpladıkları şeylere şehvet duyar ve şehvet duydukları şeyleri ayıplarlardı ...









Elif Şafak - Bit Palas
 
Yazmak benim için herşeydi..Çünkü nasılsa birgün bu odamı dolduran kimsesiz , bu bedbaht yolcular , bu beni sevdiklerini ve merak ettiklerini söyleyenler , bu bana kendılerını dost sananlar , birgün benden usanıp , çekip bir başkasına gideceklerdi , biliyordum. Bana sonunda yine yazdıklarım ve yazacaklarım kalacaktı .......


Cezmi Ersöz - İçime Gir Ama Sigaranı Söndürme
 
Son Devrin Din Mazlumları adlı eserinden nokta nokta ,yakın tarihin izi bırakan isimleri üzerine ,bir teşhis çizelgesi çıkartan üstad N.fazıl KISAKÜREK ten ,can alıcı ve can verici üç-beş nokta-i nazar;


Yakın tarihimizi Üstad'ın o nefis üslubuyla anlatıyor. Kitaptan noktalamalar:

* 'Bir ülkede komünizmin muvaffak olması için aşırı sağcıların desteklenmesi gerekir! (Lenin) '

* 'Dava muvaffak olsun da, isterse bizim yerimiz caminin pabuçluğu olsun.. (Süleyman Hilmi Tunahan Hz.) '

*Zalime yardım edene, Allah (cc) , aynı zalimi musallat eder. (Hadisi Şerif) '

*Edep, hadlere riayet etmek demektir, en büyük edep ise ilahi hududu muhafaza etmektir. (Abdulhakim Arvasi Hz.) '

*'Kültür, birçok şeyi ezberlemek değil, birçok şey öğrenip de onları unuttuktan sonra insanda kalan bilgi hassasıdır. (Fransızların kültür tarifi) '

'Bir Sânî - i Hakim'in hikmet dairesinde tedbir ve idaresini müşahede eden, evham ve korkulardan kurtulur. (Bediüzzaman Said Nursi Hz.) '
 
"Ateş de aşk ve ölüm gibi,
sadece öz nefiste idrak edilebilecek tecrübelerden.
Kimse kimsenin yerine yanmıyor
ve kimsenin yangını kimsenin yangınına uymuyor."


Nazan Bekiroğlu-Mor mürekkep
 
Menekşe de ölür; ama ölümlü olduğunu bilmez, ne ölmeden önce, ne öldükten sonra.

Ben ölürüm ve ölümlü olduğumu bilirim. Hem ölmeden önce, hem öldükten sonra.

Ah menekşe!

Ah menekşe!

Nazan Bekiroğlu- Mavi Lale



Havva Adem'in sükun bulması için yaratılmıştı yaratılmasına ya, çoğu kez sakin bir liman değil fırtınalı bir deniz oluyordu.
Durgun bir su olup aktığı zamanlardan çok boğarken hayat veriyor, taşkınıyla diriltiyordu.
Mutluysa mutlu ediyordu Havva, Adem mutlular içinde en mutlu.
Mutsuzsa, kül rengi bir is bırakıyordu elinin değdiği yere. Gözünün gördüğünün ve görmediğinin üzerine kendisinden bir mutsuzluk bırakıyordu.
Kadındı bu. Halleri, muhalleri, anı, niyeti, bulaşıyordu, akıyordu. Durmuyordu bir yere, sızıyordu.

Nazan Bekiroğlu -La-
 
Şimdi hattat bana sevgini söyle.


Bana aşkını söyle.

Söyle ki yaradılışının özünde zaten ezeli aşk bulunan şu âlemi birlikte kucaklayalım. Çünkü o, tek kişinin kucaklamasıyla yetinemeyecek kadar geniş ve derin. Tek kişinin tek başına bilemeyeceği kadar karanlık ve aydınlık.


Bana sevgini söyle.


Bana aşkını söyle.


Senin aşkında, senin aynanda evvelâ kendimi göreyim.


Kendi güzelliğime hayran olayım. Ne kadar güzel yaratılmış olduğumun farkına varayım. Ben ağlayayım ve sen bana, ne kadar güzel ağlıyorsun, gözyaşların ne kadar güzel, de. Bana sonsuzluğa dair bir şey söyle.


De ki varlığıma, de ki varlığına, de ki mutlak olana açılan yollara inancım pekişsin. De ki varlığından haberdar olayım. Güzel başını tahta bir rahleye dayayarak sen de ağla. Var olmuş olduğundan ve dahi var olmuş olacağından emin olayım. Binbir türlü çeşitlemesine dalarak âlemin evvelâ, binbir merhalesinden, binbir vadisinden geçerek; var olmayanın gözle görülmeyenin mutlak güzelliğinde bulalım kendimizi. Ve öyle bir an gelsin ki varlarla yetinmeyerek artık, yoklukları seçelim. Aynalarda görünmez olalım.


Şimdi hattat, şimdi bana aşkını söylemelisin.


Şimdi bana sevgini söylemelisin.


Nazan BEKİROĞLU / Nun Masalları
 
Geri
Üst