Kitaplardan Hoşunuza Giden Alıntılar

Bazen baş ağrılarımın, beynimdeki doğum sancıları olduğunu düşünüyorum...

Nietzsche Ağladığında
Irvin D.Yalom
 
Bana bak, beni terk edersen suratını doğrarım dedi dinime imanıma keserim suratını! Aynen böyle dedi. Sen zahmet etme ben yaparım dedim. Biliyorum inanmayacaksın. Bende inanmıyorum kendime. Bilmiyorum niye öyle konuştum, nasıl yaptım. 17 yaşındaydım. Ama hâlâ olur bana böyle. Canım yandığında düşünmeden böyle şey...ler yaparım bazen, zararım dokunur kendime. Kasıtlı değil. Yaptıktan sonra hayret ederim, yahu ben bunu nasıl yapmışım diye. Ama yaparken bir şey düşünmem. Anlıyor musun? düşünsem yapmam heralde, değil mi?



Elif Şafak - Pit Palas

 
"İnsanlığa hizmet yolunda büyük işler başarmayı düşlüyorum sık sık, gerçekten de insanların mutluluğu uğruna çarmıha gerilmeye bile giderim belki, ama öte yandan bir insanla aynı odada iki gün yalnız kalmaya dayanamam, bunu deneyimlerimden biliyorum. Bana yakın olunca kişiliği onurumu eziyor, özgürlüğümü kısıtlıyor... Gelgelelim, kişilerden nefret ettiğim ölçüde insanlığa olan sevgim artıyor."

Dostoyevski - Karamazov Kardeşler
 
Savaşın en şefkatli yanı budur. Kendini kapıp koyvermek isteyenlere kucağını açar. Uyku gibi yumuşak, kan kadar ılık bir gürültü kucağı savaş. Eriyip gitmek isteyenlerden hesap sormayan boz bulanık bir toz yatağı...

Ece Temelkuran | Muz Sesleri
 
Hakk’ın karşısına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın.” Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir “diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?

Elif Şafak / Aşk
 
Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasırdır ya canın acıya acıya adım atacaksın yada canını acıta acıta söküp atacaksın... Her iki yolda da tek bir gercek olacak;canın çok ama çok acıyacak...

Mevlana - Mesnevi
 
Yara almış bir kadırgaya ağzını hevesle açan okyanusa benziyor ruhum.Onun ölümcül dalgaları allak bullak ediyor sözcüklerimi.Sahibini, terk edenin izlerinden korumak için odalarına ışık saçan bir eve benzemiyor inceliğim.Benzemiyor çünkü bir giden yok, bir çağrıya karşılık da değilim...

Ali Ayçil / Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları
 
Nuh gemisine almadı beni.Tektim çünkü.
Çokluğu tehdit eden teklikti tekliğim, tekilliğim.Nuh'unkine inat.
Oysa gemiye binebilmenin ilk ve biricik koşuluydu çift olmak.
Bu nedenle her türden birer çift alındı gemiye.
Sürekliliği sağlamak için.Türün sürekliliğini.

Türkçede iki kişi çok kişidir.
Kendimle başım belada.
Yine gemi dışındaydım.
Suların ortasında.
Birazdan suların üzerine çökeceği bir kıyıda.
Suyun içinde.
Tek başına.
Artık sahilsizim.

Dücane Cündioğlu / Hz. İnsan
 
"Senin yaşadığın yerdeki insanlar", dedi küçük prens, "bir bahçenin içinde binlerce gül yetiştiriyorlar ve yine de aradıklarını bulamıyorlar." "Doğru, bulamıyorlar" dedim.“Ve aslında aradıkları şeyi tek bir gülde, ya da bir avuç suda bulabilirlerdi." “Evet, haklısın” dedim.“Ama gözler göremez. İnsanın kalbiyle bakması gerekir.”


Küçük Prens
 




Yunus Ömer beş on saniye başını sudan son kez çıkardı.
"Meleğim az önce kalbime şunu söyledi." dedi gülümseyerek.
"Eğer bir çocuk içindeki ışığa kavuşmak isterse,bu gerçekleşene kadar,gerekirse Ölüm Meleği bile onu yaşatmak için savaş verir.

Bunlar Yunus Ömer'den duyduğu son sözler oldu.

Tekrar suya daldı ... Ve gitti.
Gözlerim dalıp kaybolduğu noktaya ne kadar takılı kaldı bilemiyorum.
Teknenin ortasında durmuş öylece denize bakıp durdum.

Bir asırmış gibi gelen bu zamanın sonunda,sırf Yunus Ömere'e verdiğim sözü tutabilmek için,yaşamak ve sevmek için eve doğru yola koyuldum.

Yaşlı gözlerim durgun Mavi'de gezinirken,kalbim ise dostuma mektup yazmakla meşgıldü:

"Evet, bir gün mutlaka kavuşacağız ! Işıktan bir adamız olacak.
Sevginin sayısız yüzünü seyredeceğiz o adadan.
Işığın kaynağı Sevgi'nin. Ve evet, bir daha hiç ayrılmayacağız,
hayatın ışıkları yanınca."



Serdar Özkan - Hayatın Işıkları Yanınca ...


 
Basın I. Dünya Savaşı yıllarında tamamen art niyetli birtakım karanlık güçlerin elindeydi. Gençlik yıllarımda Viyana'dayken halkı eğitmeye yönelik bu gücün sahiplerini tanıma fırsatım olmuştu. Beni ilk hayret ve dehşete düşüren, toplumun en kutsal değerlerine ve eğilimlerine ters düşse bile basının belli bir fikri empoze etme başarısının çok kısa bir zamanda gerçekleştirilmesiydi. Basın, birkaç gün içinde, oldukça önemsiz hatta komik bir olayı kısa bir sürede çok önemli bir devlet meselesi haline getirerek aslında en önemli bir meseleyi kamuoyunun dikkatinden kaçırıp unutturma gücüne sahip oluşuydu.

Heil Hitler - Kürşad POLAT
 
Araştırmalar, insanların tehlike karşısında, hiç düşünmeden, içgüdüsel olarak sola doğru yön değiştirdiklerini göstermiştir. Bu nedenle de, dünyanın yalnızca birkaç ülkesinde uygulanıyor olmasına karşın, yolun solunda araba sürmek daha güvenlidir. Bu şekilde bir panik anında sürücü karşıdan gelen bir arabayla çarpışmak yerine, arabayı yolun dışına çekecektir.

AFGAN - Frederick FORSYTH
 
Ateş (aŞk),Ağaç,Su sadece ßir keLimedir sizin için...ßir Hikaye Kurup içine yerLeştirmeye ÇabaLarsınız Hemen ßu keLimeLeri...
OnLarın Kendi HakikatLarını Hiç Merak Etmezsiniz..iç SesLerini HarfLerin...Kanat ÇırpmaLarını,Kainatın AhenkLi Zikrine KatıLışını Her ßirinin...Ve Sizi NasıL DeğiştirdikLerini Göremezsiniz Yaşarken...Siz Sadece HikayeLerLe iLgiLenirsiniz...Hayatınızın ßir Hikayesi oLmadığı için keLimeLeri zorLa o Kurduğunuz Derme Çatma HikayeLerin içine Sokmaya ZorLarsınız...
Emrivaki ßir Yazım şekLidir ßu...!
KeLimeLerin gönLünü aLmayı ßiLmezsiniz...!
OnLara veriLen Canı Hissetmeden,Siz Kim oLduğunuzu NasıL Hissedeceksiniz...
aŞkı ßiLmeden ßir keLimeye DokunabiLir mi İnsan?
Onu Yazıya NasıL SokabiLir?
ßahçeyi HazırLamadan Ağaç Fidanını NasıL Toprağa Dikeceksiniz?
Yazının Mümbit ßahçesi İçin Toprak GerekLidir...
aŞkın Sizin Yazı ßahçenize Nur Yağdırmasına İhtiyaç Vardır...
aŞkı ßiLmeyen ßahçe,Toprak,Su oLabiLir mi?
ßir keLime oLabiLir mi?
aŞkı ßiLmeden ßir İnsan Yazmaya OturabiLir mi?

aŞk Demek Çetin imtihanLardan Geçmek ßeLayLa KarşıLaşmaktır...

En Mahrem ßir Gecenin En MatemLi Anında Akıyordu GözyaşLarı...
SırLarın HaberciLeri Hızına Yetişemiyordu GözyaşLarının...
Çok Konuştuk ßirazda SusaLım...SusaLım AğLaşaLım....

AŞKIN GÖZYAŞLARI
HZ.MEVLANA 1 ve 2 den aLıntı...
Sinan Yağmur
 
Eskiden böyle değildi,senden böylesine korkmazdım önceleri.Milyonlarca küçük adam arasına karışmış bir küçük adamdım ben de çünkü.Sonra doğabilimci ve bir tıp doktoru oldum,senin ne kadar ağır bir hasta olduğunu ve hastalıklı halinle ne kadar tehlikeli olduğunu görmeyi öğrendim. Bunun,senin kendi öz coşkusal hastalığın olduğunu,bir dışsal güçten kaynaklanmadığını biliyorum;herhangi bir dış baskı söz konusu olmaksızın günün her saatinde ve de saatlerin her dakikasında bu hastalığın seni ezdiğini biliyorum.Özünde canlı ve sağlıklı olsaydın,seni ezen şeyleri çoktan yenerdin.Seni ezenler,geçmişte toplumun üst katmanlarından geliyordu şimdi de senin öz saflarından geliyorlar.Onlar,senden bile küçüktür,küçük adam.Çünkü senin perişanlığını deneylerle öğrenmek,sonra da bu bilgiyi seni daha iyi daha çok ezmek için kullanmak bir hayli küçüklük gerektirir.

Wilhelm Reich/Dinle Küçük Adam
 
Sütlü kahve saçları, asma dalı omuzlarından usulca akıyordu.
Gözlerindeki anlam, dünya savaşlarından, okyanus hazinelerinden, kum fırtınalarından, meyve ormanlarından derlenmişti.
Dudakları buzulda yetişmiş bir elmanın kabukları kadar parlaktı.
Kaşları kestane şekeriyle çizilmişti.
Burnu uygarlığımızı utandıracak bir büyünün ürünüydü.
Dişleri başka bir gezegenin ele geçmez cevherleri, mücevherleri..
İçimde bir masal cücesi, bir orman ciniyle birlikte natürmort modellerini kemiriyordu.

İçimdeki havai korsan silahını kalbime dayamıştı..
(Murat Menteş, Dublörün Dilemması, s.18)
 


"Hayatlarımızdaki en büyük acı, kabul etmediğimiz hatalarımızdan gelendir - bizim asıl kimliğimizle uyuşmayan hatalardır. Bize öyle zıtlardır ki, onlara bakmaya katlanamayız. Bir vücutta iki insan oluruz, birbirine katlanmayan iki insan. Yalancı ve yalancılardan nefret eden. Hırsız ve hırsızlardan nefret eden. Bu savaşın verdiği acıya benzer başka bir acı yoktur. Bu acı, bilinç seviyemizin üzerine çıkar. Ondan kaçarız ama bizimle koşar.Nereye kaçarsak kaçalım, savaşı beraberimizde götürürüz.''


Aklından Bir Sayı Tut - John Verdon
 
“Herkesin gözünü kamaştıran, üzerime giydiğim özgüvenimin altında bir sır sakladığımı, önce kendime sonra herkese itiraf etmek istiyorum.”
( Bayılmışım Kendime Geldiğimde 40 Yaşındaydım )
 
Gerçekte aşk karşılıklı oturmak yüzyüze veya aynı noktaya bakmak,şiir
okumak sevgiliden utanacak kadar terbiyeli davranmak , güzel şeylerden
bahsedip gülmek ve asla iffet sınırının ötesine uzanmamaktır...Çünkü
aşkbakmakla güzelleşir, konuşmakla zenginleşir, ama dokunmakla
bozulur...
İskender Pala _ Kitab-ı Aşk
 
Tasalanma, kimse o harikulade
kadına sahip değil, öyle görünse bile, ve
kimse o tuhaf ve gizli güce sahip değil
değil, kimse sıradışı ya da olağanüstü ya da
sihirli değil, öyle görünse bile.
...bir kandırmaca her şey, numara, yutturmaca,
kanma, inanma.
dünya yaşamları ve ölümleri yararsız insanlardan
geçilmiyor, bunlardan biri havaya
sıçradığında ve tarihin ışığı onları aydınlattığında,
unut gitsin, göründüğü gibi değil, budalaları
uyutmak için başka bir numara sadece.
Güçlü adamlar yok, harikulade
kadınlar yok.
en azından, bunu bilerek
ölebilir
mümkün olan
tek
zafere
sahip olabilirsin...



(Bukowski )
 
Sana tekrar söylüyorum Watson, eğer imkansızı elersen geriye kalan her ne kadar mümkün gözükmese de gerçeğin ta kendisi olacaktır.(Sherlock Holmes)
 
Geri
Üst