( Fethullah Gülen İle İlgili Konular 1 )

Anlamazlar Dostum Anlamaz Bu Yobazlar.. biz Ne Kadar Bağırsakta Çağırsakta Anlamazlar... At Gözlüklerini Çıkarmaya Biz Ne Kadar Çalışsakta.. Anlamaz Bunlar... Kendi Ağzıyla Söylüyor... ve Kalkmış Onur Öğmen Laf Kılıçdaroğluna LAf.. Ben Hep Derim Bir Söz Söylemeden Bir İş Yapmadan Önce Kendine Döndür Aynayı Sonra Başkalarına.. :goz:

2.Peygamber :) Pardon Pardon 3.Peygamber fetullah Gülen Yalan söylemezdi Demi :)

dostum anlamadıkları gibi yüz de kalmamış bak her konuya batlayan akbabalardan bir tane varmı bu konuda :))neyse cıa ajanı fethullaha bu sefer teşekkür etmemiz lazım bizlerin haklarında düşündüklerimiz için yanılmadığımızı bir kere daha gösterdi bize
 
Dersimliler'e dinsiz diyen Fethullah'ın Adamları Kılıçdaroğlu'na saldırıyor

Pazar günü Kanaltürk TV'de, Sami Dadağlıoğlu'nun yönettiği Pazar Politika'da Dersim olaylarını yeniden konuştuk. Ortaya koyduğum belgeler karşısında Mehmet Metiner çok kızdı. Bugün, Dersim olaylarını kullanarak CHP'ye ve özellikle de Kemal Kılıçdaroğlu'na saldıran bu kesimin içyüzünü bilmeyen Tuncelili yurttaşlarımıza söyleyeceklerim var.
Kökü ta 1920 sonlarındaki Koçkırı ayaklanmasına uzanan ve 1937/38'de şiddetlenen ve acıklı bir biçimde biten Dersim olayları; kesinlikle ve kesinlikle Alevilerle ilgili değildir. Meselenin içinde de Kürdistan Teali Cemiyeti'nin yönlendirdiği bir kışkırtma vardır. Dersim'daki aşiretlerin bir bölümü bu Kürtçü politikaya alet olmuşlar, tam 2 kez af çıkarılmasına, araya elçiler ve nasihat heyetleri konulmasına karşın; ayaklanmaktan vazgeçmemişlerdir. Buna ilişkin belgeleri yeniden ve ayrıntılı biçimde ortaya koyacağım.

İŞTE DERSİMCİLERİN ŞEYHİ
Bugün medyayı ele geçirmiş olan Fethullahçılar, güya dersimlileri savunuyorlar... Tamamen yalan. Çünkü; bunların başındaki kişi; yani Fethullah Hoca; Dersimlileri dinsiz, bölücü sayan birisidir. İşte size Otatv.com'da yayımlanan, Fethullah Gülen'in 1990 sonrasında yaptığı bir konuşmasından bazı bölümler. İsteyenler odatv.com'dan bunu sesli olarak dinleyebilirler.
Misak-ı Milli ile Balkanları, Adaları, Süleymaniye ve Kerkük'ü vermemizi eleştiren Fethullah Gülen şöyle devam ediyor: 'Güneydoğu’daki vatandaşı baştan çıkarmak için Ermeni’yi, Süryani’yi, ateisti kullanıyor. Bir zaman komünizm perdesi altında yapıyorlardı. O yıkılınca biraz işleri zorlaştı. Artık Kürt İstiklali, vatanı filan diyorlar şimdi.
Eğer eskiden yaptıkları gibi burayı da verelim derlerse, burayı da bertaraf ederlerse, Türkiye’de Kızılbaş meselesi geliyor. Şimdi bunların içinde Mollalar, hocalar, şeyhler, dindarlar var. Açtığımız okullarda orada ve kurslarda bunlarla diyalog kurabiliyoruz. Bu sertlikleri, dalgayı kırma imkanı oluyor.
Fakat Türkiye’de ben Alevi demiyorum. Onlar Alevi değildir. Anadolu’daki Aleviler Yörükler, bizim tahtacılar onlar bizim her zaman anlaşacağımız insanlardır. Fakat aslen Nusayri olan Ermenilerden, Süryanilerden meydana gelmiş aslen Nusayri olan Tunceli civarındaki Aleviler bu işin arkasında. Bunlar Türkiye’de gaileler açtığı zaman devletinizle, ordunuzla bu işin karşısına çıkamazsınız. Ve bunların dinleri yoktur. Nusayri akidesi vardır.
Biz Güneydoğu'yu verelim dediğimiz zaman bile Sivas'a kadar talepler gelecektir. Çünkü bu talebi yapabilecek şeyler şimdiden kazınmaya başlamıştır. Çok sıkı durmak lazım. Taviz vermemek lazım bu mevzuda. :::) Akılları başlarına gelir de ne o tampon devlet teşekkül eder ne de arkadan gelenlerin iştahları kabarır.'
Görüldüğü gibi Fethullah Gülen, 1990'larda devleti yönetenlerin sıkı durmasını; Kürtçülere ve dinsiz dediği Tunceli halkına göz açtırmamasını öneriyor.
Peki ne oldu da Fethullahçılar şimdi bunları unutup Dersimlileri savunur konuma geldiler? İşin içinde ABD planının olduğunu görmemek için insanın kör olması gerekmez mi?

DTP KIŞKIRTMASINA KANMAYIN
Ne yazık, ne yazık ki... 1937/38'de aşiret reisleri, gerici seyitler ve Kürtçüler işbirliği yapıp masum Dersim halkının katledilmesine yol açtılar. Şimdi o gerici ağaları ilerici halk kahramanı gibi göstermeye kalkışanlar; bölücü DTP'lilerdir. Dersim olaylarında; isyan edenlerin hiçbirisinin Alevilik adına talepte bulunmadıklarını belgeler ortaya koyuyor. Tam aksine daha 1926'da Vali Ali Cemal; 'Dersim'e okullar yapalım, burada Alevilik temelinde dersler okutalım!' dediğinde başta Seyit Rıza olmak üzere bölgenin Kürtçüleri bu isteğe karşı çıkmışlardır. Devlet bu tarihlerde Elazığ'daki askeri garnizonda balolar düzenlemiş; bu balolara Dersimli aşiret reisleri çağrılmış; bunlar, 'Şah, şah!' nidaları ile semah etmişlerdir. Semah dönenlerden birisi de Dersim milletvekili Diyap Ağa'dır. Seyit Rıza ise Hasan Hayri gibi Atatürk düşmanlarının koruyucusudur. Bunun belgeleri; o isyanı örgütleyenlerden Baytar Nuri'nin yazdığı kitaptadır ve bunları da zamanla yayımlayacağız.
devamı

RIZA ZELYUT
 
komediye bak :durdurun olayı fetullah'a getirebilecek bir zihniyet de varmış ortada şahsen ben bilmezdim olduğunu

ki fetullah dese ne yazar, müridleri toptan uyacak mı sanki bu lafa
siz uyuyor musunuz ki kendi ağa babalarınızın her dediğine ?!?

ortada yaradılanı severiz yaradandan ötürü durumu var ve sade ve sadece chp gibi bir zihniyetin ne olduğunu gösterme bu adamların hala ne istediğini tüm at gözlüklülerin(hh'i tenziye ederm) görmesini istemekte ama olayı bu şekilde lanse etmekte mümkünmüş ...
 
zaten alevilerde biliyo bunların ne cakal oldugunu sadece chpden tam bir tepki bekliyorlar yoksa aleviler bu fetullahcılardan akıllıdır bazı seyleri unutmazlar dersimi unutmadıkları gibi........
 
Arkadaşlar dersimde neler olduğunu biliyormusunuzki bol keseden sallıyorsunuz Aynı olay şu an olsa hükümet isyanı bastırmak için gülmü verirdi sizce isyancılara Bence vermezdi Bir kere dersimde katliam falan yapıldığı yok Toplam 6.000 kişi kayıptır ve bunların yarıya yakını isyana son vermek ve ortamı temizlemek için ordan başka yere göç ettirilimiş yurttaşlarımızdır Bir lafa odaklanarak asıl at gözlüklerini biz takıyoruz
 
ADAMLAR biribirini yiyor sebebi yine fethullah oluyor,,

ergenekonda yakalnıyorlar darbeyi bile beceremiyorlar, sebebi başkasına atyyorlar,,

Chp ve MHp kongrelerinde demokrasi dışı herşey olur sandalyeler oturmak için değil başlarda dolaşmak için kiralanır, sebbei fethullah olur, tayyip olur, yandaş medya olur.. bir kongrede kendi rakibinden korkanlara taaa ABD den hoca efendi napsın.. okusa üflese ordan buraya gelmez.

Öymen kılıçdaroğluna çanak tutar ardından kanka olur bizi suçlarlar... ))



yaa bunlar komedimi icra ediyorlar yoksa siysetmi yapıyorlar anlamadık gitti..))
 
tekniker42

Kullandığınız kelimelere ve seviyenize lütfen dikkat ediniz ve bölüm kurallarımız bir

okumanız iyi olacaktır diye düşünüyorum tekrar uyarıda bulunmayacağım bilginize iyi forumlar.
 
komediye bak :durdurun olayı fetullah'a getirebilecek bir zihniyet de varmış ortada şahsen ben bilmezdim olduğunu

ki fetullah dese ne yazar, müridleri toptan uyacak mı sanki bu lafa
siz uyuyor musunuz ki kendi ağa babalarınızın her dediğine ?!?

ortada yaradılanı severiz yaradandan ötürü durumu var ve sade ve sadece chp gibi bir zihniyetin ne olduğunu gösterme bu adamların hala ne istediğini tüm at gözlüklülerin(hh'i tenziye ederm) görmesini istemekte ama olayı bu şekilde lanse etmekte mümkünmüş ...

Sen hizmete uzaksin galiba?

Gel sana hyderabad delhi ve mumbai ayagini gostereyim. Fetosko ne derse o olur bitti..
Simdi ben sana mi inanayim Allah'in bahsettigi gozlerime mi inanayim.

Pembe gozlukleri cikaralim lutfen..

Fetoskocu bi zihniyetin daha neler doguracagini gorun lutfen. At gozluklerinden once lutfen pembe gozlukler : )
 
Her haltı Fetullah Gülen yapar zaten bu ülkede.

Afedersiniz Anasını bilmem ne etseler.
-Fetullah Gülen tayfasına yaptırtdı diyecekler.

Arkadaş pempe gözlüklerinizi çıkarın demiş.

Sen önce miyopluğunun farkına var bence.
 
Her haltı Fetullah Gülen yapar zaten bu ülkede.

Afedersiniz Anasını bilmem ne etseler.
-Fetullah Gülen tayfasına yaptırtdı diyecekler.

Arkadaş pempe gözlüklerinizi çıkarın demiş.

Sen önce miyopluğunun farkına var bence.

sendemi onun nur cemaatindensin :D ............hoca hazretlerinin cemaatinden?

ben ne gordugumu iyi biliyorum rahat ol genc takil sen :)
 
Sen hizmete uzaksin galiba?

Gel sana hyderabad delhi ve mumbai ayagini gostereyim. Fetosko ne derse o olur bitti..
Simdi ben sana mi inanayim Allah'in bahsettigi gozlerime mi inanayim.

Pembe gozlukleri cikaralim lutfen..

Fetoskocu bi zihniyetin daha neler doguracagini gorun lutfen. At gozluklerinden once lutfen pembe gozlukler : )

hizmete yakınlık uzaklık mesele değil
ordaki 2. satırımdaki soruyu atlamışsın ama sorun o değil sorun şu

delhi'de orda burda vs. ne derse oldu bitti olayı önemli
bunu fetullah mı dedi ? duydun mu ? gördün mü ;)
bırak onu bunu görüyorsan sen nerdesin yoksa içerde kameralarınız mı var , dinleme cihazlarınız mı var =)

peki bu oay hakkında fetullah ne dedi acep ? gidin alevilerin aklını çelin mi dedi ?
aleviler bu kadar toy mu bu kadar çabuk kanacak bi kitle mi ? ve herşeyden önemlisi fetullahı seven bi kitle mi ?!?
 
aynı konu daha önce verildi birleştirdim lütfen sabit baslıklara dikkat edelim
 
Hizbullahçılar ve Fethullahçılar

thumbnail.php


Fethullahçılar ve Hizbullahçılar - Dr. Necip HABLEMİTOĞLU

Fethullahçıların son iki yıl zarfında başlarına gelen tüm olumsuzluklardan sorumlu tuttukları -biri TSK kökenli- beş "can düşmanı" için taşeron peşinde olduklarını hiç bileniniz var mıydı?!. Dahası, önce Ülkü Ocakları vasıtasıyla bu beş "can düşmanı"nın korkutularak pasifize edilmesi talebini içeren girişimlerin sözkonusu olduğunu; ancak Devlet Bahçeli'nin cemaate ve diğer şeriatçı yapılanmalara mesafeli davranışı nedeniyle olumlu yanıt alınamadığını kaç kişi bilir?!. Keza, cemaate bağlı emniyetçilerin devreye girmesi önerisinin riski nedeniyle geri çevrildiğini?!. Ve en önemlisi de "tedbir merhalesi"ndeki fethullahçıların, tedbiri bir kenara bırakarak hizbullahçılara müstakbel taşeron olarak yeşil ışık yaktıklarını?!.

Bu haberlerin, Kasım 2000'in ilk haftası itibariyle ışıkevlerinde konuşulmaya başlanması, çözülme ve fakirleşme sürecinin eşiğindeki bir cemaatin, müritlerine moral verme çabası olarak değerlendirilmiş ve hatta dışarıdan fazla ciddiye bile alınmamıştır. Ta ki, Fethullah Gülen'in, FP Genel Başkanı Recai Kutan ile aynı gün, gündemdeki Diyarbakır Emniyet Müdürü ve beş polisimizin şehit edilmesi olayı ile ilgili yaptıkları ortak temalı açıklamalara kadar!..

Recai Kutan, basın açıklamasıyla Hizbullahçı tabana şu dolaylı moral mesajını vermiştir: "Elde delil yokken niye Hizbullah? ... Ya arkadaş elinde delilin var mı? Yok!.. Ee, niye Hizbullah?... Emniyet olarak özellikle Gaffar Okkan rahmetlinin gayretiyle bu uyuşturuculara darbe vurulunca, e onlar da boş duracak değil herhalde. O halde ihtimallerden birisi de o ve en önemlisi de dış güçler var. Ola ki bu işin gerisinde yahudi MOSSAD var, belki CIA var, belki Alman istihbarat teşkilatı, İngiliz istihbarat teşkilatı var. Niye birden bire sadece Hizbullaha yüklendi ve bu ihtimallerin hepsi geri plana atıldı" (1)

FETHULLAH GÜLEN VE ÖRTÜLÜ DESTEĞİ

Fethullah Gülen'in tüm dünyaya dağılmış müritlerini yönlendirdiği internet sitesinde (2), Recai Kutan ile aynı gün, aynı doğrultuda "Türkiye'de Cinayetlerin Perde Arkası" başlıklı bir röportajı yayınlanmıştır. Burada verilen mesajların tümü, bağnazlığın ve yobazlığın, nasıl bilinen hukuksal gerçekleri bile yok sayabileceğinin en tipik örneğini oluşturmaktadır:



"... Bahriye Üçok, Turan Dursun, Uğur Mumcu gibi basın-yayının önemli ve önde gelen insanları, faili meçhul cinayetlere kurban gittiler...gitti ve sahip oldukları kimliklerden dolayı da cinayetler müslümanlara maledildi. Medya da olayı tahkik ve tetkik etmeden, niçin ve neden sorularına cevap verecek sır perdelerini aralamasını beklemeden aceleden hüküm verince Müslümanlar bu menfur olayların katili oldu çıktı. Halbuki devletin yetkili organları biliyor ki, bu cinayetleri Müslümanlar işlemedi. Bu insanlar -isim tasrih etmeyeceğim- dünya çapındaki istihbarat örgütlerinde eğitim görmüş, profesyoneller tarafından öldürüldü.

Pekala bu faili meçhul cinayetler neden Müslümanların üzerinde kalıyor denecek olursa:

1. Bu ülkede Müslümanlara karşı son yıllarda daha da belirginleşen güven ve itimadı sarsmak için İslami terör havasının estirilmek istenmesi önemli bir amildir. Bazıları bununla, gerek halk, gerekse elit tabakada oluşan, İslam'a yönelişin önünü kesmeyi planlamaktadır.
2. Bu olaylar vesilesiyle askeriyeye darbe adına davetiye çıkartıldığı da diğer bir saik. ...
3. Faili meçhul bu cinayetlerin Müslümanlar tarafından işlenmediğini ispat etmek çok zor, hatta imkansızdır. Zira hukuk mantığına göre 'nefy ispat edilemez'....
4. Bence soruya esas cevab teşkil eden noktaya şimdi geliyoruz. Esas itibariyle Müslümanlıkta terör yoktur.... Netice itibariyle, terörizmi, İslamiyet ile telif etmek imkansızdır. Allah'ın rızasını gaye edinmiş bir Müslüman, kim olursa olsun adam öldüremez. Hatta bu müslüman, İslamı devlet çapında temsil etme, böylece bütün dünya ülkelerine örnek olma, devletlerarası muvazenede belli bir yeri alarak, Müslümanların hak ve hukukunu gözetme vs. gibi dolambaçlı yollardan Rabbin rızasına doğru yürüse bile yine adam öldüremez; zira bu neticeye adam öldüre öldüre varılmaz ve varılamaz" (3).



Görüleceği üzere, Fethullah Gülen'in gerçeği yansıtmayan söylemleri, Recai Kutan ve de "bana sağcılar için katil dedirtemezsiniz" diyen eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in söylemleri ile örtüşüyor: Kurbanlarını arkadan vahşice öldürürürken tekbir getiren, üstüne şükür namazı kılan, sonra da evinin bodrumuna gömen, Sivas'da 37 Cumhuriyet Aydınını yakanlar sanki uzaydan gelmişçesine.

Değişen gündeme uygun makaleleri ile cemaatine talimat-yön veren Fethullah Gülen'in gerçekdışı söylemleri sadece Hizbullahçıları dolaylı gündemden düşürerek cemaatinin desteğini göstermeye yönelik mi? Elbette ki hayır!.. Gülen, isim vermemekle Hizbullahçıların yanısıra selamcılara, islami kürt hareketçilerine, kaplancılara, talibanlara ve diğer terörist şeriatçı yapılanmalara da örtülü destek-dayanışma mesajı veriyor. Söz açılmışken, bir başka yayınında şeriat yolunda savaşma -nefs ile değil- anlamına gelen cihat kavramı ile ilgili olarak Fethullah Gülen, yukarıdaki insan öldürmeye ilişkin sözlerini bizzat kendisi yalanlıyor: "Cihad bir hayır kapısıdır; o kapıdan giren iki hayırdan birine mutlaka kavuşacaktır. Evet, ya şehid olup ebedi bir hayat, ya da gazi olup hem dünya, hem ukba nimetlerine kavuşacaktır. İşte bu cihadda bir de böyle bereket var.... Cihad sözcüğü; içinde bulunulan asır ve şartlara göre değişkenlik arz eden geniş kapsamlı bir kelimedir. Gün olur, mal-mülk her şey feda edilerek bu vazife yerine getirilir, zaman gelir, yollar gider bir can pazarına ulaşılır ve can alınır verilir". Ne kadar insancıl (!) ve hümanist (!) bir söylem!.. Bu söylem çerçevesinde sadece cihad uğruna can alıp verenler şehit ve gazi sayılacak ve bu kapsamın içine Hizbullahçılar girecek ama PKK ve Hizbullah'a karşı vatanı ve kamu düzenini korurken canlarını ya da uzuvlarını veren onbinlerce TSK, Emniyet ve Eğitim mensubu kapsam dışı kalacak!..



FETHULLAH GÜLEN VE HİZBULLAHÇILAR

Fethullah Gülen'in yukarıda yeralan söylemlerinin internetteki yayın tarihi 29 Ocak 2001. Tedbir gereği, bu katil sürüsünün adını vermiyor ama maksadını açık-net bir biçimde ifade ediyor. Oysa, daha önceleri, bizzat kendisi bir kasedinde bu şeriatçı katilleri yücelterek adeta kutsamaktadır:

"Sürekli ittikaya kendisini salmış, kaptırmış, arayışına girmiş, yakalamış dahasını arayan, takvanın dahasını arayan derinlerden derin kutsiler... Hz. Muhammed Mustafa'nın askerleri, Cindullah; Allah ordusu... HİZBUL-LAH; Allah cemaati, tabiri caizse Allah Partisi... Siyasi boğuşmalar, siyasi partiler karşısında Allah Partisi....Rüyalarınıza girerler. Hayal alemlerine girdiğiniz zaman sizi yakalarlar. Misali levhalarla her yerde sizi kovalarlar. Her köşe başında karşınıza çıkarlar. Bazen kendinizi tam onların içinde görürsünüz, onlarla beraber kılıç çalıyorsunuz....Duygu ve düşünce birliğine vardığınız zaman, siz aynı ordunun erleri haline gelirsiniz. Ve ben bunu size anlatmaya çalışıyorum. Allah'ın askeri olduktan sonra kutsiler ordusu olduktan sonra, Allah'ın kulu olduktan sonra, Hz. Muhammed'in erleri olduktan sonra zaman ve mekan onları ayıramaz" (4).

Fethullahçılarla Hizbullahçıları birbirine bu kadar yakınlaştıran birden çok etmen bulunuyor. Bir kere Fethullah Gülen ve Hüseyin Velioğlu, iki yapılanmanın diğer mürit-militanları gibi nurcu kökenli. En önemli neden bu. İkincisi, her iki sapkın illegal yapılanmanın da doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, ülkesi ve ulusuyla bölünmezliğini ve de laik hukuk sistemini hedef almış olmaları. Aradaki farka gelince, biri İran'a, diğeri ABD'ne bağlı olarak faaliyet sürdürmekte. Biri, takiyye yaparak devleti içten içe elegeçirme mücadelesi verirken, diğeri bunu silahla yapmaya çalışmakta. Ancak, her iki yapılanmanın yolları, geçtiğimiz yıl geçici bir süre için ayrıldı. Hatırlayacaksınız, kürtçü nurcuların liderlerinden biri (5), Hizbullahçılar tarafından öldürüldüğünde, Fethullahçılar kıyameti kopardılar ve bu yapılanmaya isim taktılar: Hizbülvahşet!..



ULUSLARARASI TAŞERON OLARAK HİZBULLAHÇILAR

Yabancı istihbarat servislerinin Türkiye'de terör amaçlı kullandığı taşeronlar arasında solda TİKKO, DHKP-C neyse, sağda da Hizbullahçılar aynısı. İşte, bu yakınlaşma gayretlerinin altında, Fethullahçıların Hizbullahçıları kullanma niyetleri sezilmekte. Kime ya da kimlere karşı?!. Cemaat içindeki kaynaklara göre sadece beş "can düşmanı"na!.. Bu beş kişinin suçları da çoktan belirlenmiş durumda:

1. 1990'da başlayıp 2005'de tamamlanacak olan "demokrasiye daha 15 yıl tahammül" programı çerçevesinde, devletin her kademede ve kansız biçimde elegeçirilmesi, belirsiz bir tarihe sarktı.
2. Halkla ilişkiler ve reklam faaliyetleri için yabancı danışmanların yanısıra, Nail Keçili gibi oldukça pahallı profesyonellerin uzun yıllardır sürdürdükleri "ılımlı-hoşgörülü-diyalogdan, sevgiden, barıştan yana imajı, sağ-sol ayırdetmeksizin tam ülkeyi kaplamışken, şimdi bu imaj yerlebir oldu.
3. Cemaati ayakta tutan himmet paralarında toplam yıllık tutarında ciddi gerilemeler kaydedildi.
4. Cemaate sempati ile bakan Cumhurbaşkanı, Başbakan, Yargıtay Başkanı başta olmak üzere, siyasal parti liderleri, 200'ü aşkın milletvekili, "adliyede, mülkiyede, maarifde" ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında en stratejik makam ve mevkileri işgal eden kadroları, binlerce doktoralı elemanı, onbinlerce öğretmeni, yurtiçi ve dışındaki yüzlerce okulu ve yurdu, binlerce ışıkevi, yüzlerce şirketi ile Türkiye'nin en örgütlü ve dinamik yapılanması olmasına karşılık, yüzbinlerin uğrunda ölmeye hazır oldukları Fethullah Gülen, bunca güce rağmen vatanına dönememekte, dönmesi de zor bir ihtimal olarak değerlendirilmekte.

İşte, cemaatin "can düşmanı" ilan ettiği kişiler, yukarıdaki olumsuzluklardan sorumlu tutulmakta ve haklarında "gereğinin yapılması" istenilmekte. İşte, Hizbullaha dolaylı mesaj gönderilmesinin nedeni olarak, cemaat düşmanlarının kesin biçimde "etkisizleştirilmesi" öngörülmekte. Akıllara şu soru gelmekte, ışıkevlerinde dillendirilen terör yoluyla etkisizleştirme çözüm mü? Ya da bu çözüm cemaate ne kazandırıp ne kaybettirecektir? Belli ki bu hesap yapılmıştır. Fethullahçılar intikam peşindedir ve bunu taşeronlara havale etmek eğilimi hissedilmektedir.

FETHULLAHÇILARIN SON GÜÇ DENEMESİ

Cemaate dahil kaynaklara göre, cemaatin "can düşmanı" ilan edilen kişiler için Kasım 2000'in ilk günlerinden itibaren başlatılan kapsamlı bir soruşturma el'an sürdürülmektedir. Hazırlanmakta olan kişisel dosyaların teknik danışmanlığını ise, cemaate bağlı istihbaratçılar yapmaktadır. Hedef isimlere ait her türlü bilgi -dedikodu ya da anekdot niteliğindeki bilgilerden yargı kararlarına kadar- toplanmakta; varsa zaafları, zayıf noktaları saptanmakta; hiçbir somut bilgi ve belgeye ulaşılamadığında ise, fabrikasyon haberler -ileride kullanılmak üzere- üretimine başvurulmaktadır.

Tüm bu hazırlıkların sonucunu görmek için düğmeye basıldığında ilk hedef belli olmuştur: Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı ve Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Dönem Başkanı, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Sayın Gülseven Yaşer. Sayın Yaşer ile ilgili fabrikasyon haberleri içeren tamamı düzmece haber metninin yayın merkezi ise, ABD'de New Jersey'dedir. Bu ne rastlantıdır ki, yayın merkezinin adresi, Fethullah Gülen'in Ankara'da yargılandığı 2 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne sunduğu ikamet adresi ile aynıdır (6). Bu metnin dağıtımını yapan fethullahçı gruplardan birinin moderatörü de yine ne rastlantı ki, Zaman gazetesinde Ferhat Barış kod adıyla köşe yazarlığı yapan bir mürittir. Cemaat yöneticileri (imamları), bu düzmece haber metnini onbinlerce adrese gönderirken, olası bir tazminat davasına muhatap olmamak için kendi periyodiklerinde yayınlamaktan kaçınmıştır. Halk deyimi ile bu ikiyüzlülük, namertlik, sadece bu düzmece haber metninden ibaret mi kalmıştır. Elbette ki hayır!.. İşte, en acı olanı, cemaatin devlet içinde mevcut yaptırım gücünü kullanmasıdır. Nasıl mı?.. İşte belgesi:

"12.12.2000 Tarihinde Çağdaş Eğitim Vakfına, T.C. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar İstanbul Bölge Müdürlüğü'nden 11.12.2000 tarih ve B.02.1.13.06.180.903-26/2000/3648-1 sayılı yazı gelir. Yazıda, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün (15.11.2000) tarih ve (24418) sayılı araştırma talimatı ile Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün (30.11.2000) tarih ve (3648) sayılı görev emri gereğince, araştırma ve tahkikata esas teşkil etmek üzere;

1. 1.01.1999-1.12.2000 tarihlerini ihtiva eden zaman içerisinde, Vakfınıza bağış yapan özel ve tüzel kişilerin (yurt içinden ve yurtdışından) isimlerinin, bağış tarihlerinin ve bağış makbuzu numaralarının listesini,
2. Yukarıda belirtilen tarihler içerisinde, Vakfınızın burs verdiği öğrencilerin isimlerinin ve hangi öğrenciye hangi miktarda burs verildiğinin,
3. Vakfınızın Yönetim Kurulu, Denetim Kurulu ve diğer organlarında (çalıştırılan personel dahil) halen görevli bulunanların isimlerini ve ifa ettikleri görevlerini,
4. Vakfınızın hangi banka şubelerinde hesaplarının bulunduğunu ve bu hesapların 1.01.1999-1.12.2000 tarihleri arasındaki işlemleri (hesaba yatırılan ve çekilen para hareketlerini) gösteren hesap ekstrelerinin, herhangi bir şüphe ve tavzihe sebebiyet vermeyecek şekilde yazılı olarak 15.12.2000 Cuma günü saat 16.00'ya kadar, aşağıda belirtilen adrese intikal ettirilmesini rica ederim".

İster istemez yargılarsınız, bir kısmı Fethullahçılara ait olmak üzere, Türkiye'de laik düzene karşı mücadele amacıyla kurulmuş şeriatçı nitelikli bini aşkın vakıf var; üstelik bunların bazıları, "okuma odası", "temsilcilik", "lokal" gibi farklı adlarla tüm ülke çapında örgütlenmiş durumdalar. Sadece Fethullahçı vakıfların, her ay "himmet parası" adı altında halktan yasadışı yöntemlerle trilyonlar topladıkları ve yine yasadışı yöntemlerle bunları çantalı kuryelerle yurtdışındaki okulların finansmanı için gönderdikleri biliniyor. Bugüne kadar bunların hangisi böyle bir soruşturma geçirdi? Bini aşkın Cumhuriyet düşmanı vakıf içinde, Çağdaş Eğitim Vakfı gibi Cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıkan ve özellikle de Fethullahçı kadrolara karşı onurlu ve cesur mücadele veren kaç vakıf var? Türkiye'de şeriatçı kadrolaşmanın en yoğun biçimde gerçekleştiği kamu kurum ve kuruluşlarının başında gelen Vakıflar Genel Müdürlüğü, acaba kendi içindeki bu zararlı unsurları tasfiye etti de sıra şimdi Çağdaş Eğitim Vakfına mı geldi? Kamuoyuna devlet ve rejim yanlısı olarak kendini tanıtmaya çalışan Vakıflar Genel Müdürü bu soruşturmadan ne ölçüde haberdar? Değilse, sorumluları kim? Fethullahçılar için müthiş denilebilecek istihbari bilgileri içeren bu soruşturmada elde edilecek belgelerin, sözkonusu Cumhuriyet düşmanı cemaate sızdırılmaması mümkün mü? Yangından mal kaçırırcasına niçin sadece üç günlük süre veriliyor, bu süre rutin mi, yoksa Çağdaş Eğitim Vakfı için özel mi? Vakıflar Genel Müdürü'nün bu ve benzeri soruları açıklaması, sorumlular hakkında yasal işlem başlatması ve kurum içindeki Fethullahçı bağlantılı elemanlara görevden el çektirmesi gerekiyor.

MÜRİTLERE TEDBİR (İHTİYAT) TAŞERONLARA SALDIRI

Fethullahçıların, cemaat düşmanlarına karşı Ülkü Ocakları'nı kullanma girişimini, MHP içindeki nurcular vasıtasıyla yaptıkları biliniyor. Kamuoyuna "kaba kuvvet" imajı ile tanınan Ülkü Ocakları yönetiminin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tepkisinden çekinerek red yanıtı verdikleri gelen duyumlar arasında. Fethullahçıların emniyet içindeki kendi yandaşlarını kullanma düşüncelerinin ise, zaten izlenmekte olan bu kadroların deşifre olması ve tasfiyeye yolaçması gerekçeleriyle yaşama geçirilemediği kaydediliyor. Buna rağmen, İstanbul'daki kimi üst düzey bölge imamlarının, hedef kişilerin, diğer muhaliflere de gözdağı olacak biçimde etkisizleştirilmesi doğrultusunda sürekli arayış halinde oldukları da gözlemleniyor.

Fethullah Gülen, diğer taraftan sözkonusu internet sitesinde 24 Ocak 2001'de yayınlanan yazısında, riski üstlenerek, cemaat mensuplarına ise koşulsuz "ihtiyat" önermeye devam ediyor:

"İhtiyat, bir iş ve bir hamlede zarar ihtimallerine karşı ve maruz kalınan musibetler neticesinde ah u vaha düşmemek için ehemmiyetli bir davranıştır. Sebeplere tevessülde gerekli hazırlığı yapmamış nice müteşebbis vardır ki, neticede ya dizini döver ya da kadere taş atar. ... Bir hamle ve teşebbüste hedef alınan netice ne kadar büyükse, o uğurda gerekli görülen tedbirlere riayet de o nispette ehemmiyetlidir.... İhtiyatlı olma, korkup geriye durmaktan tamamen farklı olduğu gibi, tedbirsizce davranışların da cesaret ve yiğitlikle hiçbir alakası yoktur.... Her kötü haslet gibi, sırf bir aldatmaca olan kitle ruh haletiyle yine kitle avına çıkmak, Batının bize armağan ettiği şeylerdendir. Bu sakat ve nesebi gayrisahih düşünceyi benimseyenlere göre, bir yumurtanın başında bir sürü 'gak gak gıdak' normal görülse de, bize göre her milli mesele, bir mercan sabrı ve sessizliği içinde, en kuytu yerlerde ve mercan kuluçkalarının ızdıraplı, fakat gürültüsüz hallerine uygun bir çizgide cereyan etmelidir" (7).

Fethullah Gülen'in cemaati yönlendiren -Ocak 2001'in son haftasında yayınlanmış- yazılarından kısa alıntıları okudunuz. Belli ki, ABD'de rahat durmuyor, örgütsel faaliyetlerini devam ettiriyor. Kendisi, devletimizin istihbarat birimleri tarafından sadece yakından izlenmesi değil, ABD dışına çıktığı saptandığında derdest edilmesi ve uçakta kendisine "memlekete hoş geldin Fethullah Gülen" denilmesi gereken çok önemli bir kişi. Hiç şüphesiz, cemaati tek başına yönettiğini zaten hiç kimse iddia etmiyor ama onu bir simge, karizma sahibi bir yönlendirici olarak önemini kabul etmek, "burnu akan" bir vaiz nitelemesi ile geçiştirmemek gerekiyor. İstihbarat birimleri açısından ne kadar önemli olduğu, 30 Ocak 2001 tarihinde sözkonusu internet sitesinde yayınlanan şu satırlardan net bir biçimde anlaşılıyor:



"İç ve dış mihraklar, ellerindeki terör alternatiflerini daima muhafaza edeceklerdir. Bunlardan birisi yıpranıp işlemez hale gelince, bir başkası öne sürülecektir. Nitekim dün, çeşit çeşit isimler altında nice örgütler vardı ve bunlar anarşiyi komünizm adına körüklüyorlardı. Şimdilerde PKK ve benzeri illegal örgütler de etnik grupları harekete geçirme çabasındalar. YARININ TÜRKİYE'SİNİ BEKLEYEN EN KORKUNÇ TERÖR VESİLESİ İSE, MEZHEP DUYGUSUNA YENİK DÜŞENLER OLACAĞA BENZER. BU YENİ TEHLİKE, TERÖR ADINA PKK'DAN ELLİ KAT DAHA FAZLA BİR POTANSİYEL GÜCE SAHİPTİR" (8).

Evet, iç ve dış tehdit odağı olarak Fethullahçıların şu ana kadar bir terör (cinayet veya cinayete teşebbüs, bombalama vb.) girişimi sözkonusu olmadı. Ancak bu, -ipleri dışarıdan yönetildiğinden- olmayacak anlamına da kesinlikle gelmiyor. Türkiye Cumhuriyeti, giderek büyüyen ve sorumsuz-çıkarcı-düşük politikacıların himayesinde adeta kangrene dönüşen fethullahçı yapılanmayı bertaraf etmek zorunda, çünkü başka seçeneği yok!.. Hep birlikte izleyelim, görelim!...



İletişim için: [email protected] veya [email protected]





DİPNOTLAR:

# "Kutan: Hizbullah'ta Bunca Israr Niye?", Akit, 29.1.2001.
#
# Fethullah Gülen'in mürit ve sempatizanlarla doğrudan ilişki kurduğu mekân ise internet. Örgüte bağlı faaliyet gösteren çok sayıda web sitesi ve tartışma grubu-listesi mevcut. Ayrıca, sağ kesimi içine alan pekçok tartışma grubu-listede kod adlarla propaganda yapmaktalar. İşte sözkonusu sitelerin en önemlilerinden biri Nil A.Ş. tarafından yapılan ve her gün güncelleştirilen Fethullah Gülen Web Sitesi - Ana Sayfa sitesi. Burada Fethullah Gülen hakkında -sakıncalı görülen kasetler dışında- hemen her türlü bilgiye ulaşmak mümkün. Fethullah Gülen'in Türkiye'deki siyasal ve dinsel gündemle ilgili olarak örgüte (cemaate) mesaj niteliği taşıyan en yeni ya da önceden yazılmış makalelerini yine bu sitede okuyabilirsiniz. Diğer Fethullahçı sitelerden örnekler için bkz. http://www. kemalist org
# Bkz. Fethullah Gülen Web Sitesi - Ana Sayfa 29.1.2001. Sözkonusu kasetin çözümlenmiş metni için bkz. Ergün Poyraz, Said-i Nursi'den Demirel ve Ecevit'e FETHULLAH'IN GERÇEK YÜZÜ (İstanbul: Otopsi Yayını, 2000), s. 221-22. Ergün Poyraz'ın araştırmacılar ve Fethullahçı Suç Organizasyonunu tanımak isteyenler için temel kaynak kabul edilen bu eseri, ağırlıklı olarak kaset çözümlerine dayanmaktadır.
# Hizbullahçılar tarafından kaçırılıp sorgulandıktan sonra öldürülen ve 28 Ocak 2000'de İstanbul'daki hücreevinin bahçesinde cesedi bulunan "Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı"nın Başkanı İzzettin Yıldırım'ın, vasiyeti gereği tüm mal ve mülkünü ailesine değil, Van'da yapımı sürmekte olan okula (gerçekte medrese) bağışladığı anlaşılmıştır. Tüm nurcu grupların en büyük hayali, Said-i Kürdi'nin (Nursi) Van'da -Mısır'daki El Ezher Üniversitesi ayarında- kürtçe eğitim yapacak "Medresetü'z Zehra" adında bir medreseyi açtırmaktır. Türk Devleti'nin Nakşi Cüppeli Ahmet'in İstanbul'da kaçak olarak yaptırdığı külliyeye uyguladığı prosedürü, sözkonusu inşaatı devam eden bu yapı için de uygulamalıdır, hem de vakit geçirmeden.
#
# Sözkonusu internet servisinin resmi kayıtlı adresi: C/02 JACOB DRIVE PERRINEVILLE, NEW JERSEY, 03835. Binanın fotoğrafı için bkz. Kemalist Türkbirlik sitesi: CJB.NET - Blogs - Domains - Forums - Hosting - Shell Accounts Kayıtlarda resmi sorumlu olarak Kemal Özgür adı geçmektedir. Aynı zamanda Fethullah Gülen'den randevu ya da sağlık durumu hakkında bilgi almak isteyen müritlerin kullandıkları telefon, internet servisi tarafından da kullanılmaktadır: 001-732-7860388.
# Bkz. http://www.f-gulen.org , 24.1.2001.
Bkz. http://www.f-gulen.org , 30.1.2001.


Dr. Necip HABLEMİTOĞLU
Hakimiyet-i Milliye Gazetesi - Fethullahçılar ve Hizbullahçılar - Dr. Necip HABLEMİTOĞLU
 
Herseyi ergenekon'a atanlara ithafen içerden siyasetle ve dışardan terörle aynı amaç uğruna nasıl birlik olacağını güzel anlatan bir yazı.
 
Geri
Üst