( Fethullah Gülen İle İlgili Konular 1 )

aynı konuya ikinci uyarım 3. kim olursa olsun ceza alır

adam akıllı yorum yapmayı bilmiyosanız gelmeyin bu bölüme zararlı siz cıkarsınız
 
ne varki bunda yine aynı şeyleri söylüyor bende aynı şeyleri söylüyorum,,susurluk üstüne gidilmeli demenin neresi tuhaf,,anlamıyan olayları tersinden okuyanlar,bu işlerin derinlerin kendi içindeki savaşı olduğunu göremiyorsa suç hocadamı bizdemi,,, soruyu şurdan soralım!!! sol ve kemalistlerde susurluk aydınlansın diyorlardıda neden şimdi bu pis işlerin üstü kapatılsın demeye gelen yargıya müdahelelerle işi sulandırmaya çalışıyorlar.. susurlukta tasfiye edilen bir kanata karşılık yine derin devlet içindeki tasfiye edienlerin şimdikilerden rövanşı gibi değerlendirseniz olayı daha güzel olmazmı? bu uluslararası dengelerlede alakaı ama gladyo türü yapılanmalar kendi içlerinde tanzimattan beri bu mücadeleleri veriyo zaten...enver paşa-kemal Atatürk meselesi gibi bu işler kökü biraz dışardan biraz içerden güçlerin ve dengelerin sağlaması olayıdır..ordu içindeki yapılanmalarında bunda katkısı var ama sanıldığı gibi fetullah hoca yapılanmasından değil ,bir kanadın abd ve israil bir kanadın avrupacıyada bir kanadın masonik durumları gibi farklı düşünce kaynakalrından olamazmı bunca şifreleme fişleme ses bant kayıtrları falan... neden olmasın..komutan komutanını fişlerse ben böyle yorumalrım...

Ne güzel söylemiş işte susurluık bir ayıptır, susurlukta bir cinayet varsa üzerine gidilmelidir demiş.Sen de sırf muhalefet olsun diye bu yazıyı koymuşsun ama içeriğine fazla bakmamışsın birader

----------------------

Değil mi İbrahim:):):):)(Kurtlar vadisinden alıntı:)













"Fakat üslubu her zaman, her yerde, her platformda münakaşa edebilirim. Bunun temelinde bizim milli birliğimize, milli bütünlüğümüze devlet telakkimize eğer dokunacak bazı şeyler varsa, bu kapı aralanmamalıydı."


ya siz bu cümleyi okumadınız yada okuduğunuzdan bişey anlamadınız. susurlukta milli bütünlüğe dokunan şeyler ergenekonda dokunmuyorsa o zan bu işte bir iş vardır. çünkü ikisi aynı şeydir.

ha eğer hodja master (hoca efendi demek ingilizce. zira hoca efendi nice zamandır türkçe bile konuşmuyor olsa gerek) biri dokunuyor biri dokunmuyor diyorsa dokunan unsurlar yerine dokunmayan unsurlar " ilave" edilmiş demektir. o da kimin elinde ilave edildiği bellidir
 
Fetokulli

Fethullah Gülen, Türkçe Olimpiyatları vesilesiyle, ABD’ye gidip, kendisiyle görüşen birtakım gazetecilerle sohbet etmiş, Mahmut Övür, izlenimlerini yazmış, bu izlenimlerden bazı çarpıcı bölümler başlık oldu, tartışma yarattı.
Çarpıcı ifadelerden biri ‘Gata-kulli’ idi. Şaka mı yapmış, bu lafı ilk kim etmiş tartışıladursun, kesin olan bir şey var. Ergenekon davasının tartışması çerçevesinde, bazıları Türkiye’de bir büyük ‘Gata-kulli’ olduğunu düşünüyor, bunu teşhir etmek gerektiği üzerine yoğunlaşmış vaziyette. Buna karşın, diğer bazıları da, her işte bir ‘Feto-kulli’ olduğunu
düşünüyor, açıkça veya dolaylı olarak bunu söylüyor.
Türkiye’de siyaset üzerinde öteden beri, bir ‘Gata-kulli’ olduğunu biliyor, yani askerlerin -sivil siyasete müdahalesi, bu müdahalenin derecesini, mahiyetini tartışıyoruz. Tartışıyoruz ama, ‘Asker’ veya ‘Ordu’ dediğimiz kurum, diğer kısıtlar bir yana, kapalı bir kutu, sonuna kadar gidemiyoruz. Buna karşın, Fetullah Gülen vakası da, az kapalı bir kutu değil. O nedenle, işin içine Fethullah Hoca konusu girdiği anda, mesele sivil siyasetin askeri müdahale meselesini sorgulaması olmaktan çıkıyor. İnsan, ‘bu kapalı kutuların birbirleri ile meseleleri nedir?’ sorusunun cevabını kolaylıkla veremiyor.
Fethullah Gülen çevresi (hadi ‘cemaat’ değil ‘çevre’ diyelim), ısrarla tüm soruları es geçiyor, alabildiğine kibar bir dille, soruları anlamazlıktan geliyor. ‘Hocamız, kendi halinde bir din adamıdır, etliye sütlüye karışmaz, niye parmağınızı sarıyorsunuz’dan başka dişe değer, ikna edici söz yok! Tamam bu ülkede din, dindar deyince işin içinde mutlaka bir ‘çapanoğlu’ arayan çok. Ama bu böyle diye, bu bahaneye sığınıp, faaliyeti, etkisi Türkiye’yi aşmış, her yerde karşınıza çıkan bir büyük organizasyon, çevre konusunda sorulan her şeyi, ‘yok öyle şeyler, yok böyle şeyler’ diye geçiştirmek hiç de ikna edici değil.
Ben defalarca yazdım, Fethullah Gülen çevresi tarafından dünyanın dört yanına yayılmış ‘Türk kolejleri’ hikâyesi nedir? ‘Türkçeyi yayıyoruz, fena mı yapıyoruz?’ cevap değil. Hadi kalkıp herhangi biri Türkçeyi, Türk kültürünü yaymak için bu ülkelerden birine gitsin bakalım, değil, okul, kurs açabiliyor mu? Dünya bir gül bahçesi mi de, aklına eden hayırsever, Türk kültürüsever, istediği yerde faaliyet gösteriyor? Hem bakın yanı başımızda
kültür bağlarımız onca güçlü, üstelik
Türkçe’nin çok yaygın olduğu İran, bu işler için biçilmiş kaftan, neden orada böylesi bir ‘Türk koleji’ yok?
Ne tesadüf ki, ABD’nin kapsama alanı dışında kalan yerlerde bu kültür-hayır işleri tutunamıyor.
Hiçbir şey ima etmeye çalışmıyorum, açıkça söylüyorum. Bu kimsenin ABD’nin dış politika ‘alet’i olması olmayabilir, ama aradaki sıkı bağ çok aşikâr. Dahası bu bağ yeni değil, işin başında, Sovyetler’in dağılış sürecinde, mesela ABD’nin Orta Asya Türki Cumhuriyetlerine nüfuz girişiminde, ona eşlik etmek Türkiye’de devlet politikasıydı. O zaman, Fethullah Gülen çevresinin ‘devlet’le ilişkisi son derece iyiydi. İslamcı Refah Partisi’ne mesafe konuluyordu, dahası Fethullah Hoca 1989’da, İzmir’de yaptığı bir konuşmada, üniversiyete girmek için eylem yapan başörtülü kızlara ‘anarşist’ diyordu.
Bu uzun bir hikâyedir, bu işlere yeni başlayıp kalem oynatanlara mevzunun sıradan ‘din alerjisi’, ‘ulusalcı refleks’ konusu olmadığını düşünmelerini tavsiye ederim. Diğerlerine ise kısaca, ‘Siz de biliyorsunuz, Türkiye’de yaşananlar, Ergenekon da dahil olmak üzere, bir noktadan sonra, demokrasi mücadelesi olmaktan çok, devletin derinliklerinde yaşanan süreçler ve kavgalar, açıkça konuşacaksak, Gata kulli veya Feto kulli, tümünü açıkça konuşalım’ demek isterim.”

Kaynak:
http://www.odatv.com/index.php?id=15179
 
ergenekonda bazıları eskiden cia ile işbirliği yaptılar bunu kimse inkar edemez .şimdi bunların yerine fetocular dolduruluyor .

gecen bi dsp milletvekili tv de derin devletin tasviye edilmesi önemli değil .önemli olan yerlerine kimlerin getirilidiğidir derken abd nin emrindeki fethullahı ve adamlarını kastetmişti .sonuna kadar doğru.abd nin emrinde akp gibi bir emir eri ve nur cemaati gibi körü körüne liderine bağlı bir cemaat var .daha ne olsun ....

başlığada çok güldüm bu arada


fetokulli :) :)
 
bir gazeteci şu saptamayı yapmıştı

amerika bir bölgeyi etkisi altına almak istediğinde önce oraya amerikan hükümetiyle lakası olmayan ve fakat amerikayla gizliden göbek bağı olan kurum ve kuruşları yollar diye.
bu kurluşların başında da fetullah gülenin ışık hareketini-evlerini-okullarını saydı


örnek vermek gerekirse dedi sovyetler yıkıldıktan sonra amerika o bölgede etkinliğini artırmak istedi. ve ışık evleri hemen oraya gitti okulalr açtı.
son yılalrda ise ışık evleri afrika kıtasında açılmaya başladı ve amerika yavaş yavaş orayada el atmaya başladı.

belki tesadüftür. ama bence tesadüfse bile tesadüfün iğne deliğinden geçen devesi bu
 
nan ne fetoymuş kimileri ölesiye sever kimileri ölesiye söver :D
 
Bu Ülkede Tek «Akıllı» Fetullah Gülen mi?

103626.gif


Bu Ülkede Tek «Akıllı» Fetullah Gülen mi?

Fettullah Gülen, 10 yıldır ABD'de yaşıyor. Kimi zaman oradan konuşuyor, söyleşiler yapıyor, müritlerine mesaj gönderiyor.
Kimdir Fettullah Gülen?


Bir emekli vaiz… Öyle iddia edildiği gibi parası pulu yokmuş, Karun gibi zengin değilmiş! Mütevazı bir insanmış! Öyle diyorlar. Yalan söyleyecek değiller ya… Hem dinimizde yalan söylemek günah değil mi?

Fettullah Gülen'in ABD macerası ile ilgili olarak yıllardır gündemde olan iki soru var:

1. Fettullah Gülen neden ABD'de?
2. Bir emekli vaiz maaşı ile 10 yıldır ABD'de nasıl yaşıyor?

Fettullah Gülen, sözde «tedavi olmak» için gitmişti ABD'ye… 10 yıldır da «tedavi» oluyor! Ne bitmez bir tedaviymiş bu? İnsan, 10 yılda iyileşmez mi? Eğer tutulduğu hastalık ABD'de tedavi olmasını gerektirecek kadar önemli ve tehlikeli idiyse, insan 10 yılda ölmez mi?

Maşallah Fettullah Gülen turp gibi! Demek ki iyileşmiş! Allah uzun ömürler versin… Madem iyileşti, artık neyse o illeti yendi, o zaman neden dönmüyor ülkesine?

10 yıl bu… İnsan, hiç mi vatan hasreti çekmez, hiç mi özlemez ülkesini?

Üstelik Fettullah Gülen kendisi ile yapılan son söyleşide

«9 yıldır burada inziva hayatı yaşıyorum. Şu yakında bir göl var. Oraya bu 9 yıl içinde sadece üç kez gittim. Çıkmak istemiyorum. Gurbet bana giran (ağır) geliyor» diyor. (Vatan, 7.3.2009)

İyi o zaman, neden dönmüyorsun Türkiye'ye? Dön de o ağırlıktan kurtul işte!

Kimileri de Fettullah Gülen hakkında bazı hukuki suçlamalar olduğunu ve yargılanmaktan korktuğu için dönmediğini söylüyor. Oysa Fettullah Gülen bu görüşlere de karşı çıkıyor:

«Yargının en sıkıntılı zamanlarında beraat aldım. Hukuken bir sorun yok dönmemde, ama hâlâ bazı dengeler aleyhte…»

Demek ki Fettullah Gülen beraat etmiş, dönmesinde hukuki bir sorun da yok! Ama «dengeler» varmış! Hem de «aleyhte» imiş!

Nedir o «aleyhte dengeler» ? «Hukuk devleti» değil miydi Türkiye? Hukukun üstünde «denge» mi olur? Bakın, savcılarımız zehir gibi maşallah! Hukuk varken, Fettullah Gülen dengelerden neden korkuyor ki?

Diyor ki,

«Orada hükümeti zora sokmamak için şu an dönmeyi düşünmüyorum.»

Allah, Allah… Hükümet neden zor durumda kalsın ki? Hükümet, çiğ mi yemiş ki karnı ağrısın! Meclis'te çoğunluk hükümeti destekliyor. Başbakan hükümetten, Cumhurbaşkanı hükümetten, Meclis Başkanı hükümetten… Anayasa Mahkemesi Başkanı bile hükümetten sayılır! Genelkurmay Başkanı ile de ilişkileri gayet «sıcak» Başbakanımızın! Halkın ise yüzde 47'si hükümete oy vermiş son seçimde… Devlet, 7 yıldır AKP hükümeti tarafından yönetiliyor! O zaman hükümet neden zor durumda kalsın ki? Bundan iyisi, Şam'da kayısı…

Bu durumda ister istemez insanın aklına «komplo teorileri» geliyor. «Acaba» diyorum,

«bugüne kadar Fettullah Gülen ile ilgili açıklanmayan, kamuoyunun bilmediği ve yenilir yutulur cinsten olmayan, mesela bant kayıtları, görüntüler var, üstelik bunlar suç oluşturacak içerikte ve Fettullah Gülen de bunları biliyor ve korkup onun için mi gelmiyor?»

Kim bilir, belki de o «aleyhte dengeler» in değişmesini bekliyor! Belki birilerinin emekli olmasını ya da suç teşkil eden o konuşmaların, görüntülerin zaman aşımına uğramasını…

Ama tabii bütün bunlar sadece tahmin! Hem gerçek olsa Fettullah Gülen bunu açıklardı. Müslüman adam yalan söyler mi, gizli kapaklı işleri olur mu hiç? Kullar görmese bile, Allah görür!

İşin bir de parasal boyutu var tabii… Gurbet zordur. Hele ki bir emekli vaiz maaşı ile geçinmek daha da zordur. Millet, şu kriz ortamında Türkiye'de bile iki yakasını bir araya getiremezken, ABD'de, ormanlık alan içinde, çift kanatlı elektronik demir kapılı ve birkaç görevlinin koruduğu, birkaç katlı villalarda yaşayıp, ziyarete gelen 30-40 kişiyi konuk etmek kolay mı? Kim bilir, ne maddi zorluklar çekiyordur Fettullah Gülen? Öyle «ekmek elden su gölden yaşanır» mı? Bu villaların bakımı var, o görevlilerin maaşı var, sonra Hocaefendi'nin nafakası var, kısacası var oğlu var! Allah kolaylık versin vallahi, bir emekli vaiz maaşı ile çok zor…

Onun için gurbet ellerde bu sıkıntılar bir son bulsun artık... Fettullah Gülen ülkesine dönsün, Türk adaletine güvensin… Bakın, millet aylardan beri Silivri'de aslanlar gibi yatıyor, yüce Türk adaletinin vereceği yargıya güvenerek bekliyor. Onlar da bilmez miydi ABD'ye gidip «aleyhte dengelerin» değişmesini beklemeyi?

Yoksa bu ülkede tek «akıllı» Fettullah Gülen mi?

Serdar ANT [email protected]
http://www.Heddam.com/index.asp?M=5155
 
Hocanın kime zararı var,ne kötülüğü olmuş,...anlamıyorum..
 
Fetullah Gülen amerikada olduğu halde siz dayanamıyorsunuz. Türkiyeye gelse kimbilir neler yapacaksınız.

zihniyeti bozuk insanların zihniyetinin değişmesini bekliyor....
 
"Düşen bir çığda, hiçbir kar tanesi, kendisini olup bitenden sorumlu tutmazmış"

Siz böyle çamur atmaya devam edin, çok iyi gidiyorsunuz. O kişiye duyulan sevginin çığ gibi katlanarak artmasına sebep oluyorsunuz ki sizin yaptığınız hizmetin yarısını ben yapamıyorum. Üstelik de, çok acı bir gerçek ki bunu göremiyorsunuz. 8-10 tane insanı burada inandırsanız ne olacak? Belki yüzlerce, belki de binlerce insanı merakta bırakıp, o insanların bir şekilde Fethullah Gülen' i araştırıp tanımasına ve ona bağlanmasına sebep oluyorsunuz. Tabi bu açıdan bakılınca benim şimdi mantıken "bu şekilde düşmanlık etmeye devam edin" demem gerekiyor ama kârı bize olmakla birlikte zararı size olacağından bunu söyleyemem. Bütün dünya, onun fikirleri ve kişiliğine akın akın koşuyor, siz ters yöne maratona kalkmışsınız. Ben şimdi buraya onlarca, belki de yüzlerce, Gülen' e hayranlığını dile getiren insanların ve yapılan pozitif icraatların haberlerini yığarım ama çok yaptım bunu, tekrarına gerek yok! Hep kandırılan, aldatılan, beyinleri yıkanan insanlardan bahsedip duruyorsunuz ama bu kişinin felsefesine gönül verenler arasında Yabancı ülke başkanları ve üst düzey yöneticileri, o ülkelerin askeri yetkilileri, yine o ülkelerin kendi elit tabakası ve eğitim görevlileri, işadamları, profesörler, akademisyenler, yazarlar, sanatçılar, sporcular, gazeteciler, mankenler, vs vs gibi kişilerin tamamı nasıl oluyor da bu kadar aptal olabiliyorlar. Öyle ya, siz Fethullah Gülen gönüllülerinin sadece pazarcılar ve ayakkabı tamircileri mi olduğunu sanıyorsunuz? Açılan konu için de elbette bir şeyler söylemek gerekir de bu güne kadar bir çok karalama haberine bikaç kelâm ettik ama ilk kez bu kadar zavallı ve bir o kadar mizahi bir yazı ile karşılaştığımdan neresinden tutup da yazacağımı bulamıyorum. Bir karıncayı bile incitmekten korkan bir adamın, 50 kişinin içinde Nurettin Veren' i öldürmeye çalışması hikâyesini kim yer? Kadir İnanır...

He bir şey daha. Bir zamanlar Ülker için de "İslamcı sermaye ve demokrasi ayıbı" yazıları yazılmış, hatta Genelkurmay' dan brifing bile yemişti Ülker. Askeriyeye sokmama kararları bile alınmıştı. Amaç neydi, Ülker gibi diğer yeşil sermaye ürünlere olan ilginin önünün kesilmesiydi tabi. Ama ne oldu? Bak Ülker bugün gıdada dünya devi oldu. Halk vazgeçti mi Ülker' den? Kesinlikle hayır. Yeşil sermaye karalamaları, bu yazıları yazanların başına kabak gibi patladı. 1944' te 3 kişi ile, Eminönü' nde bisküvi üreten Ülker, bugün Godiva' nın sahibi. Eğer Ülker' le bu kadar uğraşmasalardı, ben bugün sadece Ülker ürünleri alan, bulamazsa da marketten başka ürünü almadan çıkan biri olmayacaktım. Benim sahip çıktığım hangi değerimle uğraşırsanız, ben ona daha fazla sarılırım. Bilmem, bu kadar kısa yazıdan birşeyler çıkarabiliyor musunuz? ...SAYGILAR...
 
Geri
Üst