( Fethullah Gülen İle İlgili Konular 1 )

Fetullah Gülen'e çamur atanların bırakın dünyada, Türkiye'de bile bir dikili ağacı yok. Bu çamur atanlar eğitime, geleceğimiz olan çocuklarımıza hiç bir yatırım yapmamışlar ancak bu zamana kadar ceplerini doldurmaya çalışmışlar (Dolduramayanlarda kukla olarak kullanılmışlardır). Asıl Türkiye'yi satanlar bu yalan yanlış habelerle milletimizi galayana getirmek isteyenlerdir.
 
Fettullah Amerikada Villasında keyf etsin.
Sen de belkide cebindeki son 50 lirayı telekoma ver Fettulahı savun :goz:
Ne güzel İstanbul be :clap
 
ne alakası var !
akıl herkesde var mühim olan onu kullanabilmek işte hocada bunu yapıyo en azından doğru kullanıyo peygamber yolunu gösteriyo
 
bi insanı eleştirebilmek için bi kaç kitabını okumak gerekiyor. öyle size gelen forward maillerle ve ppt sunularla laf kalabalığı yapmak bence uygun değildir. umarım buraya yorum yazanlar vs. 15-20 sene daha yaşarda. hocanın düşüncelerini algılamaya başlarlar. zaten öyle olmamışmıdır. Atatürkümüzün bile yaptıklarını durup durup takdir ediyorus.....
 
uyanın artık

yabancı ülkelerin cumhurbaşkanları başbakanları valileri vb gibi devlet adamları f.gülene güvenip çocuklarını bu grubun okullarında okutuyorken sizdeki bu güvensizlik bu korku niye? ha yıllar önce bu memlekette açılan okullar (robert koleji,tarsus amerikan koleji vb) sizin dedelerinizinse haklısınız.
kafanızı biraz kaldırın da dünyada neler oluyor bir bakın.

buradan

ayrıca bunu da bir izleyin de görün
 
yabancı ülkelerin cumhurbaşkanları başbakanları valileri vb gibi devlet adamları f.gülene güvenip çocuklarını bu grubun okullarında okutuyorken sizdeki bu güvensizlik bu korku niye? ha yıllar önce bu memlekette açılan okullar (robert koleji,tarsus amerikan koleji vb) sizin dedelerinizinse haklısınız.
kafanızı biraz kaldırın da dünyada neler oluyor bir bakın.

buradan

ayrıca bunu da bir izleyin de görün

Eyvallah, sağolasın febeke, isabetli bir katkı olmuş. Eksik yapbozu tamamlamışsın, teşekkürler...
 
Gülenci astsubayın ''Işık Evi'' itirafları

Tümgeneral Rıdvan Ulugüler adına sahte emir hazırladıkları gerekçesiyle Kayseri'de gözaltına alınan astsubaylardan Ali Balta'nın Askeri Savcıya verdiği ifadede çarpıcı itiraflarda bulunduğu öğrenildi.

Karargah Evleri soruşturması sürerken Hava Kuvvetleri komutanlığı Askeri Savcılığının "Işık Evleri Operasyonu" için düğmeye bastığı belirtildi. Tümgeneral Rıdvan Ulugüler adına sahte emir hazırladıkları gerekçesiyle Kayseri'de gözaltına alınan astsubaylardan Ali Balta'nın Askeri Savcıya verdiği ifadede çarpıcı itiraflarda bulunduğu öğrenildi.

1- Tümgeneral Rıdvan Ulugüler adına hazırlanan ve onun imzasını taşıyan iki emir sahteydi.
2- Işık Evlerinde yeşittim. Abimiz bize Fethullah Gülen'in kitaplarını okutur ve açıklama yapardı.
3- Alevi, eşcinsel, erotik mağazaya giden, İdda, piyango, loto oynayan askerler fişlendi.

Habertürk'ten Sibel Hürtaş'ın haberine göre; Askeri savcılığı harekete geçiren ve "Işık Evleri soruşturması"na götüren sürecin, Kayseri 2. Hava İkmal Komutanı HAva Pilot Tümgeneral Rıdvan Ulugüler adına düzenlenen iki sahte emirle başladığı öğrenildi. Ulugüler, emirleri sadece "yetkili" askerlerin şifreyle kullanabileceği Döküman Yönetim Sistemi (DYS) üzerinden hazırlıyordu. Ancak, bir süre önce kendi imzasıyla bilgisi dışında "sahte emirler" dolaşmaya başladı. Bunun üzerine Ulugüler, incelem başlattı. İnceleme sonucunda Astsubay Ali Balta, Orhan Güleç ve İsmail Dağ, "sahte belge düzenledikleri" gerekçesiyle gözaltına alındı. Olay hemen Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı'na bildirildi.

3 MART'TA SORGU

3 Mart'ta Hava Kuvvetleri Komutanlığı askeri Savcısı ve yardımcıları ile beraber Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı'na gitti. Burada önce Ulugüler ile görüştüler. Ardından 7 Mart'ta Astsubay Ali Balta'ınn ifadesini aldılar. Balta, tanımadığı birinin kendisine flash disk verdiğini, burada yazılan yazıları DYS sistemine başkasına ait şifre ile girerek yüklemesini istediğini ve korktuğu için bunu yaptığı söledi. Daha sonra avukatalrıyala görüşen Balta ifadesini değiştirdi. Edinilen bilgilere göre Balta şunları anlattı;

IŞIK EVLERİNDE YETİŞMİŞ

Denizli'de lisedeyken bir yıl kadar Işık Evleri'ne gitmiştim. Mezun olduktan sonra bir abimiz Kayseri'de Işık Evleri'nden kişilerin bize ulaşacağını söyledi. 2006'da Kayseri'deki birliğime katıldım. Birkaç gün sonra Tarık isimli şahısla tanıştım. Onun evinde de Yusuf'la tanıştım. Tarık daha sonra İsmail Dağ ve Orhan Güleç astsubaylarla yanıma geldi. Bize yardımcı olacağını söyledi.

EV TUTTULAR

İsmail Dağ ve Orhan Güleç ile ev tuttuk. Daha sonra Yusuf, E.Ş. isimli biriyle geldi ve "Bundan sonra ev abiniz E.Ş. olacak" dedi. E.Ş. ev abimiz oldu ve Kırık Testi, Prizma ve Asrın Getirdiği Tereddütler gibi Fethullah Gülen'e ait kitaplar getirerek bize açıklamalarda bulundu.

EVRAK YAPTIRDILAR

28 Şubat 2009'da Yusuf evimize geldi ve bir yazının çıktısını gösterdi. Yazıyı DSY sisteminden göndermemi istedi. Işık Evleri ile ilgimi vurguladı. beni gizliden gizliye tehdit etti. Ben de kabul ettim. 2 Mart'ta Personel Şube Müdürü bana kendi şifresini verdi ve DYS sisteminden, bir evrak göndermemi istedi. Böylece yetkili bir kişinin şifresini öğrenmiş oldum. Öğleden sonra flash belleğin içeriside bulunan belgeyi gönderebilmek içni arkadaşımın çalıştığı amirliğe gittim. Flash belleğin içeresinde bulunan belgeyi gönderebilmek için arkadaşımın çalıştığı amirliğe gittim. Flash belleği bilgisayara taktım. İçerisindeki yazıya DYS numarası aldım ve pek fazla evrak gitmeyen İhale Komisyon Başkanlığı'nı seçerek evrakı oraya gönderdim. Yusuf'la buluşup flash diski geri verdim. Bana "büyük iş başardın" dedi. Olay Çarşamba ortaya çıktı"

ASKERİYEYİ FİŞLEMİŞLER

Balta, bu ifadesinden 4 gün sonra yeniden ifade verdi: "Ev abimiz E.Ş. bazen elinde flash bellekle geliyor, bize komutanlıkta görevli subay ve astsubaylarla ilgili sorular soruyordu. Mesela bunlarda bir tanesi Alevi olduğu tahmin edilen kişilerin listesiydi. Bu listenin en başında Albay Cengiz Köylü vardı. Hatta bana Köylü'nün Ergenekon'dan tutuklandığını söyledi. Ergenekon ile ilgili "Bak her şey ortaya çıkıyor, vatan haini bu insanlar" dedi. Y.Ö. binabışın da karargah evleri üyesi olduğunu aralarında abi kardeş ilişkisi olduğunu söyledi.


BİLGİ İSTEDİ

Bizden bu kişiler hakkında bilgi istedi. Bana birkaç isim daha sordu. Bunları takip etmemi ve kendiisne bilgi vermemi istedi. Biz bu listeyi görünce ona bu kadar ayrıntılı listeyi kimden aldığını sorduk. O da bize rütbeli abilerden aldığını söyledi.

EŞCİNSEL LİSTESİ

Bir başka liste ise Kelebek, yani eşcinsel olanların listesiydi. Sonraki listede erotik ürünlerle ilgilenen, kadın düşkünlüğü olan, erotik shoplardan alışveriş yapanların isimleri vardı. Bir de mesai saatlerinde piyango, loto gibi oyun oynayan, borsayı takip eden kişiler varsa isimlerini vermemizi istediler.


KÖYLÜ'YE DESTEK EMRİ:

Rıdvan Ulugüler imzalı "Dağıtım kısmına yazılmıştır" başlıklı bir yazı 5 maddelik yazıda Ergenekon'dan tutuklu Albay Cengiz Köylü için köylülerden yardım istendiği iddia ediliyordu.

SAKINCALI MEKANLAR

Rıdvan Ulugüler, askeri personelin giremsinin sakıncalı olduğu yerlerle ilgili bir emir hazırlamıştı. Ulugüler'in hazırladığı emrin 4. maddesinde bu mekanların "İl Emniyet Müdürlüğü ile yapılan koordine neticesinde " belirlendiği ifade ediliyordu. Astsubaylar, DYS sisteminden girerek 4. maddeyi kaldırdı. Böylece askerlerin girebileceği yer seçiminin keyfi yapıldığı izlenimi verildi.



http://haber.gazetevatan.com/Gulenci_astsubayin_Isk_Evi_itiraflari_/228986/1/Gundem



bu da kesin ergenekoncudur
 
orduda mikrop barınamaz, mikropların en çok ürediği ortamlar ordumuzda son derece kısıtlıdır velakin halkımız hastadır neticede her mahallede 7-8 bataklık vardır ve buralardan bir çok mikrop üremektedir.
 
Cemaatler Bataklığı 'CEMAATÇİ yapı, örgütlü toplum demek.

pic.php

Cemaatler bataklığı
'CEMAATÇİ yapı, örgütlü toplum demek.

'CEMAATÇİ yapı, örgütlü toplum demek. Örgütlü toplumlar kendi mensupları için güçlü denetim mekanizmaları geliştirirler; ama aynı zamanda dışarıda kalanlara ve farklı olanlara müdahaleyi de engellerler. Belki de cemaatlere 'farklı olana tahammül'ün sigortası olarak yeniden bakmak lazım."

Bu satırları geçmişi karışık biri yazıyor. Ve bu geçmiş beni ilgilendirmiyor. Ancak bu yazarın adının önünde "Prof. Dr" unvanı var. Militana dönüşmüş bir akademisyenden daha tehlikelisi yoktur; bilime de, gerçeklere de, doğrulara da ihanet ederler.

* * *

Prof. Dr. Binnaz Toprak'ın raporu, "sporadique" cemaatlerin hal ve gidişinin "Prof. Dr." yazarın sunduğu gibi olmadığını gösteriyor. Ayrıca ortaçağa özgü anakronik cemaatlerin günümüzde övgüsünü yapmak, anakronik bir değerlendirme olmuyor mu?

Ulusal devlet, cemaatlerin sonudur. Sonu olmalı. Cemaatler ve cemaatler federasyonu, ulusal devletin en büyük düşmanıdır, fetret halidir.

"Cemaat"in ne türlüsü olursa olsun, tutucudur ve dışarıya karşı saldırgandır.

Çeteden, mafya ailesinden geçerek meslek loncalarına, dinsel sapınç topluluklarına varıncaya kadar "cemiyet-toplum" olamamış çıkar topluluklarının tamamı "cemaat" niteleme sıfatıyla adlandırılır.

İnsan topluluklarının "toplum", "ulus" düzeyine erişemediği feodal süreçlerde hep cemaatler ve loncalar vardır; uluslaşma evresinin başlamasıyla cemaatlerin çöküşü başlar. Ulusal toplumlar (ulusal devletler) sanayi devrimlerinin ürünleridir. Türkiye'nin doğusunda cemaatlerin, kabile ve aşiretlerin egemenlik sürdürmelerinin nedeni, kuşkusuz yörenin sanayileşmemesidir, ama yörenin sanayileşememesi de yörede cemaatlerin, kabile ve aşiretlerin egemenliklerine bağlanabilir. Biri ötekinin hem nedeni, hem sonucu!

Bazen süreç tersine işler, bunalımların sonunda ulusal toplum tekrar cemaatlere, kabile ve aşiretlere bölünür. Bu fetret dönemidir! Ve böylesine durumlar, dış güçlerin yararına ve çıkarınadır. Bu nedenle dış ve düşman güçler, ulusların cemaatlere dağılması sürecini başlatırlar ve kışkırtırlar.

* * *

Bu nedenle "cemaatleri" ve cemaat yapılarını örnek olarak öne çıkartıp övgülerini yapmak, ulusal çıkarlarla bağdaşmaz.

Cemaat, evrensel tanımlama ile bir "fraksiyon"dur; bizim siyasal dilimizde bir "hizip"tir.

Türkiye'nin son 50 yıllık siyasal deneyimi, siyasal partileri destekleyen cemaatlerin giderek bizzat siyasal partiye dönüştüklerini göstermektedir. Henüz bir siyasal parti adını almamış olmalarına karşın, parti örgütü gibi çalışmaktadırlar. Fethullah cemaati, tabelasız bir siyasal parti kimliği taşımaktadır artık. Ve bu "Prof. Dr." bu partinin militanı ve partizanı!..

Prof. Dr. Binnaz Toprak'ın araştırması, bu gerçeği ortaya çıkardığı için cemaat mensuplarının ve sempatizanlarının saldırısına hedef olmuş durumda. Yapılaşma olarak Müslüman Kardeşler hareketinden ilham alan Fethullah hareketinin, şimdilik, resmen partileşeceğini sanmıyorum. Toplum içinde toplum, paralel bir toplum, "İslami" bir toplum yaratma operasyonu başarıyla devam ettiği sürece partileşmelerinin bir faydası yoktur. Onlar için (şimdilik) önemli olan, toplumsal yapıları ve kamu kurumlarını ele geçirmek ve yönlendirmek.
http://www.kuvayimilliye.net/detay.php?id=2021
 
Dinci ve Tarikatçı...

pic.php


Dinci ve Tarikatçı...
Türkiye’yi “ortaçağın karanlığı”na götürmek isteyen kafalar

Türkiye’yi “ortaçağın karanlığı”na götürmek isteyen kafalar Beyoğlu’nda, Nişantaşı’nda gözdağı veriyor.

Dinci Vakit, Fethullahçı Samanyolu (www.samanyoluhaber.com) sitesinde “Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz” gibi okuyucu yorumları, “Alkol alıp sızdılar, gaz zehirlenmesi sonrası öldüler” tümceleriyle kin ve nefret tohumları saçıyorlar.

Hele Doğalgaz Genel Müdürü Veysel Karani’nin şu sözleri:

“Cesetler yarı çıplaktı. Cuma namazına gideceğim, fazla soru sormayın!”

Adım adım gidiyor Türkiye ortaçağın karanlığına. Yedi üniversiteli gencimiz yaşamını yitirirken dinciler ve tarikatçılar “Zındıklar içki içip sızdılar ve öldüler” diyorlar.

Sanırım 1995-1996 yıllarıydı...

İstanbul Korukent’te oturan iki hostes ölmüştü yanarak. İtfaiye merdiveni olmadığı için kurtulamamışlardı.

Dönemin önde gelen belediye yetkilisi, bir TV kanalında yanan apartman dairesinin fotoğraflarını göstermişti. Şarap şişeleri vardı çöp kovasında. Fotoğrafı itfaiye veya polis çekmişti.

Ve hosteslerden birinin babası telefonda yanıt veriyordu anımsadığım kadar:

“Kızımı kaybettim ben. Şimdi bu fotoğrafları gösterilince bir kez daha öldüm. Yazıklar olsun!”

Bir ülke düşünün, Atatürk Havalimanı’nın apronunda deve kesiliyor.

Bir ülke düşünün, yedi çocuğumuz zehirlenerek ölürken pankartlar çıkıyor:

“7.4 yetmedi mi?”

Ben Türkiye’nin geleceğinden kaygılıyım.

Kafa aynı kafa!..

14 yıl önce de aynıydı, 14 yıl sonra da?

Cuma namazına yetişmek için basın toplantısını yarıda kesen, ölen gençlerimizin arkasından “cesetler çıplaktı” diyen kafalar yönetiyor Türkiye’yi.

***

Bizim tosuncuklar hiçbir konuda AKP’ye toz kondurmuyor ama CHP’yi yerden yere vuruyor!

AKP Türkiye’yi 2002’den beri yönetmiyor mu?

Türkiye’de sosyal, ekonomik ve toplumsal sorunlarını çözemeyen, laik eğitim sistemini hiçe sayan, Beyoğlu-Nişantaşı arasındaki “tebliğcileri” görmezden gelen, tarikatları ekonomik olarak güçlendiren bir siyasal iktidarla karşı karşıyayız.

Türkiye çağdaş bir hukuk devleti mi?

Beyoğlu-Nişantaşı arasında yeni yıl gecesi “Alkol içenler zındıktır” diye dolaşan şalvarlı, cüppeli, takkeli yobazları “Onlar Müslüman olarak tebliğ görevini yerine getiriyor” diye Haber-Türk’te ahkâm kesen bilim insanına YÖK nasıl bir tavır alacak, merak ediyorum.

Peki Cumhuriyeti korumakla görevli savcılar bu konuda bir soruşturma başlatacak mıdır?

Türkiye laik demokratik bir hukuk devletidir...

Yoksa Türkiye şeriat yasalarına göre mi yönetilmeye başlandı?

Türkiye’de yaşananlar “mahalle baskısı” boyutunu çoktan aşmış durumda...

Yobaz çetelerini yakında ünlü alışveriş merkezlerinde görebiliriz.

Bunlara polis ve savcılar engel olmadığına göre işleri kolaylaşmıştır, kendilerini İran’daki gibi “ahlak zaptiyesi” ya da “din polisi” yerine koymaktadır.

***

Ercan Karakaş’la sohbet ettim bir süre önce. Karakaş CHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adayı oldu.

Karakaş’ın, emekten ve emekçiden yana demokratik bir tavrı vardır...

CHP’nin Karakaş’la İstanbul’da seçimi alması ya da yitirmesi üzerinde yorum yapmak çok erken. Ama bildiğim şu: Ercan Karakaş, Alevilerin ve Kürt kökenli yurttaşlarımızın, CHP’yi “dar kadroculukla” suçlayıp oy vermeyenlerin çekim odağı olabilir.

Yıllardır “sosyal demokrat” kimliğiyle tanıdığım Ercan Karakaş, sendikaların ve demokratik kitle örgütlerinin desteğini alacaktır.

Laik demokratik Cumhuriyetten yana olan, yurtsever bir siyaset insanıdır Karakaş...

Üstelik kamuoyunun çok yakından tanıdığı bir isimdir!

Çağdaştır, uygardır, insan ilişkileri sıcaktır.

CHP’nin açılımı salt Sultangazi’de olmamalı... Emek örgütleriyle sıcak ilişki içine girmeli, çevre ve demokratik kitle örgütleriyle, Alevilerle ve Kürt kökenli yurttaşlarımızla kucaklaşmalı...

Türkiye adım adım ortaçağın karanlığına doğru gidiyor.

Haydi bir kez daha sorayım:

“Tehlikenin farkında mısınız?”


HİKMET ÇETİNKAYA
Cumhuriyet http://www.kuvayimilliye.net/detay.php?id=1734
 
orduda mikrop barınamaz, mikropların en çok ürediği ortamlar ordumuzda son derece kısıtlıdır velakin halkımız hastadır neticede her mahallede 7-8 bataklık vardır ve buralardan bir çok mikrop üremektedir.

. Mikropların zararlısı da var, faydalısı da. Ve Allah' a şükür bu millet kim faydalı kim zararlı çok iyi derecede ayırabilecek kadar sağlıklı. Hiç kimse sırf sen istiyorsun diye hasta olmaz. Eğer o küçümsediğin mikroplar olmasaydı, sen bugün hamur mayası diye birşeyden bihaber olurdun da taş gibi ekmeğe diş geçirmeye çalışırdın, ağız tadıyla bir pasta kek yiyemezdin. O mikroplar olmasaydı, okkalı kaymaklı bir yoğurda kaşık daldıramazdın. Sirkeyi, turşuyu, peyniri yapan da, zeytini karartan da mikroplardır. Sen yat kalk da mikropları yarattığı için Allah' a şükret. Meseleyi halâ anlamadıysan, Fethullah Gülen Hocaefendi' nin ilim irfan yayınlarına da başvur. Korkma, mikrop bulaştırmazlar. Ayrıca hoşgeldin...Bugünlerde Fethullah Gülen' e saldıranların sayısında epey düşüş vardı. İyi zamanlama. Bakalım sen ağzının ayarını bozup, kurallar dışına çıkmadan kaç mesaj dayanabileceksin. 75? 80?

He bu arada... Işıkevlerinde de mikrop barınamaz. Kötü mikroplar sadece yarasalarda olur. Onlar da zaten ışığa çıkamaz, gece avlanırlar.
 
Başkalarını bilmem de ben tehlikenin farkındayım. Böyle ipe sapa gelmez yazıları okumaktan dolayı bozulan tat alma duyum yüzünden, baklavadan bile bir tat alamaz hale geldim. Bozulan göz zevkim yüzünden, Yiğit Özgür karikatürlerine bile gülemez oldum. Kendi adıma tehlikenin farkındayım; bu yazılar yüzünden, ben de her an anlatılanlardan dolayı ürperebilir, bir an için hayatımın tehlikede olduğunu düşünebilir, bir müddet sonra bu evrende hangi gezegene kaçmalıyım diye kara kara hayaller kurup kafayı yiyebilirim. Tehlikenin farkındayız merak etmeyin siz. Sayenizde o kadar iyi tiyatro eğitimi sahibi olduk ki, sahne ile gerçeği çok iyi ayırıyoruz artık. Buradan değerli öğretmenim Fadime Hanım ile, sahne amirimiz Ali Kalkancı beye saygı ve şükranlarımı sunarım. Desteklerini en başından beri hiç esirgemeyen sayın malum basın mensuplarının da ayrı ayrı ellerini sıkarım.

Tehlikeye sormuşlar boynun eğri mi diye, farkındayım demiş :saskin (biliyorum olmadı)
 
Allah' a şükür bu millet kim faydalı kim zararlı çok iyi derecede ayırabilecek kadar sağlıklı.


Bu millet ayırabilecek kadar saglıklıda siz deilmişsiniz demekki. Arkadasın dediği mikropla bahsetmek istediği ile senın sölediğin pek bagdasmıyor. Konunun bi tarafından yakalayımda manası önemli deil diyerek cevap yazmıssın resmen.

Ayrıca Hocaefendi diye bahsettiğiniz kişinin ilim irfan kitapları yazıları var diyorsun ama kayda deger yaptıgı insanlık namına bi tane iş gösteremiyorsunuz "ilimle" ilgili..Burda belirtmek istediğim bahsettiğiniz kişi bir yorumcu,bir gönül insanı yada bir ilahiyatçı bu tarzda istediginiz kişi olabilir ama bir bilim adamı deil kendisi. Tüm hayat kronolojisi ne baktım tamamen konferans ve yorumlardan ibaret. Düşüncelerini aktarmıs her yerde insanlar dogru kabul eder veya etmez bu kişisel birşey ama ilim olarak ben birşey görmüyorum.Tabi ilim derken baska seylerden bahsetmıyorsak.

Din konusunda da merak ettiğiniz herşey Kur'an-ı Kerim de mevcut. Baska kimsenin yardımına YORUMUNA gerek duymadan kendınız okuyabilir ve inanıyorum anlıyabilirsiniz. Neden 3. bir yol gösteren arayıpda onun yolunda ilerlemeye calısıyorsunuz ki.
 
Meseleyi halâ anlamadıysan, Fethullah Gülen Hocaefendi' nin ilim irfan yayınlarına da başvur.

ilim irfanmı :D

söylermisiniz hangi üniversitenin hangi bilimle alakalı bir bölümünü okumuş .ne anlar ilimden bilimden o beaa

alt üstü topu topu bir vaiz ..baska hiçbir ünvanı yok .o kadar abartıyorsunuz ki görende bisey sanacak bu fethullahı.en iyi bildiği ve yaptığı şey papa ile görüşme yapmak ve direktiflerine göre hareket etmek .papanın emirlerine uyan insanlar bilim adamı sayılıyorsa başka tabi .orda bak biz böle adamlarız papayla bile görüşüyoruz biz önemli insanlarız görüntüsü vermek tek dertleri

he birde mikrop muhabbeti var .bizim türkiyede mikrop olmayı sevenler var.gönüllü bu mikroplar hizmet ettiği şeyleri aslında daha kötü hale getiriyorlar ama fark edemiyorlar durumu .fark eden mikroplar ise mikropluğunda dönüşü olmadığı içindirmi nedir bilinmez razı oluyorlar herşeye gözü kapalı .
 
Hani eletrikli fırın aldığınızda içinden bir kitapçık çıkar.

1) Dış korumasını dikkatlice çıkarın
2) Fişi, topraklı 22oV elektriğe takın
3) İlk kullanımdan önce 30 dk. boşta çalıştırın
4) Üstüne farklı nesneler koyarak, hava giriş çıkışını kesmeyin

diye içinde yalın, sade, direktifler içeren komutlar bulunur ya. İşte sırf siz anlayasınız diye hiç edebi sanatlar (teşbih, hiciv, kinaye vs) ve mizah kullanmadan direkt kullanma kitapçığı yalınlığıyla yorumlar yapacak olsak, burası robotların girip çıktığı bir forum haline gelirdi. Ama çok şükür ki edebiyattan da, mizahtan da anlayan o kadar çok insan var ki, onları es geçip sizin gönlünüzü yapacağız diye kendimi de köreltemem kusura bakmayın. Senin arkadaşının "mikrop" derken bizleri kastettiğini anlamadım mı sanıyorsun? O da kendince bir edebiyat sanatı kullanmış ama çok yazık ki asıl sen anlamamışsın bu hakareti! Fakat buna rağmen ben yine kendisine aynı seviyede hakaret etmeyip, bize karşı kullandığı "mikrop insanlar" benzetmesini, ben bu sefer gözle görülmeyen canlı organizmalar olarak ele aldım ve onlardan faydalı olanların neler yapabildiğine örnekler verdim. Bir yandan da, sizin hakaret ettiğiniz insanlar ile bu faydalı mikroplar arasında benzerlik bağlantısı kurdum. Çok yazık ki bu kadar basit bir cümle yapısında bile anlamları birbirine karıştırmışsın. Sana şimdi "moloz" diye bir tabir kullansam, eminim "şahsıma hakaret var" diye gidip şikayet edersin ama benim gözümde moloz elektrik ve telefon direklerinin dibine dökülüp o direklerin ayakta durmasını sağlayan, böylelikle insanlığa çok büyük hizmetleri olan küçük taş parçalarıdır. Lâkin, arkadaşının burada kullandığı "mikrop" tabiri ile benim kullanacağım "moloz" arasındaki farkı anlayabiliyor musun?

Bir de beni şikayet etmişsin bir üslubumdan dolayı forum kurallarını çiğniyorum diye.
http://www.hackhell.com/4162912-post1659.html

Ama şikayetinde "sanırım bu arkadaş forumun profesörü veya bilim adamı" derken sen de "şikayet ederken hakaret içeriği kullanmayın" kuralını pek kaale almamışsın. Linki bıraksan yeterliydi, çaktırmadan alay etmene gerek yoktu. Evet, bazen ben de şikayet linkimin peşinden açıklama yazıları yazdım ama içine hakaret ibareleri gizlemedim. Ayrıca hem şikayet ediyorsun hem de bir yandan da;


................bizim türkiyede mikrop olmayı sevenler var.gönüllü bu mikroplar hizmet ettiği şeyleri aslında daha kötü hale getiriyorlar ama fark edemiyorlar durumu .fark eden mikroplar ise mikropluğunda dönüşü olmadığı içindirmi nedir bilinmez razı oluyorlar herşeye gözü kapalı .


şeklinde arkadaşın tarzında hakaret içeren yorumlar yapıyorsun. Sanırım buradaki gönüllü mikroplardan kastın sütü yoğurt yapan mikroplar olmasa gerek. Tekrar ediyorum. Arkadaşın bize "mikrop insanlar" diyerek hakaret ediyor, sen de ona, hemen peşinden yaptığın yorumunla suç ortağı oluyorsun. Şu ana kadar farkında değil idiysen bilmem artık fark ettin mi? Ama meraklanma bu kez şikayete gitmiycem ama umarım bu son olur.
 
Cok özür dilerim sahsından. Papaz türkiyede ki mikroplar derken genel bi acıklama yapmıs orda. Ama kendını öle görüp bize hakeret ediyor demişsin. Ben orda mikropdan bahsederken kimseyi örnek göstermedim kişiye laf göndermedım. Ben nerden bileyim burdaki kişi sensin ama tşk ederim ordaki mikroplar derken bizi kastettiğini belirttiğin için. O yüzden özür dilerim sahsından
 
Böyle komikliklerle beynini dolduracağına, azıcık git de bilimden tıptan makaleler de oku. Mikropların zararlısı da var, faydalısı da. Ve Allah' a şükür bu millet kim faydalı kim zararlı çok iyi derecede ayırabilecek kadar sağlıklı. Hiç kimse sırf sen istiyorsun diye hasta olmaz. Eğer o küçümsediğin mikroplar olmasaydı, sen bugün hamur mayası diye birşeyden bihaber olurdun da taş gibi ekmeğe diş geçirmeye çalışırdın, ağız tadıyla bir pasta kek yiyemezdin. O mikroplar olmasaydı, okkalı kaymaklı bir yoğurda kaşık daldıramazdın. Sirkeyi, turşuyu, peyniri yapan da, zeytini karartan da mikroplardır. Sen yat kalk da mikropları yarattığı için Allah' a şükret. Meseleyi halâ anlamadıysan, Fethullah Gülen Hocaefendi' nin ilim irfan yayınlarına da başvur. Korkma, mikrop bulaştırmazlar. Ayrıca hoşgeldin...Bugünlerde Fethullah Gülen' e saldıranların sayısında epey düşüş vardı. İyi zamanlama. Bakalım sen ağzının ayarını bozup, kurallar dışına çıkmadan kaç mesaj dayanabileceksin. 75? 80?

He bu arada... Işıkevlerinde de mikrop barınamaz. Kötü mikroplar sadece yarasalarda olur. Onlar da zaten ışığa çıkamaz, gece avlanırlar.

İşte sırf siz anlayasınız diye hiç edebi sanatlar (teşbih, hiciv, kinaye vs) ve mizah kullanmadan direkt kullanma kitapçığı yalınlığıyla yorumlar yapacak olsak, burası robotların girip çıktığı bir forum haline gelirdi. Ama çok şükür ki edebiyattan da, mizahtan da anlayan o kadar çok insan var ki, onları es geçip sizin gönlünüzü yapacağız diye kendimi de köreltemem kusura bakmayın. Senin arkadaşının "mikrop" derken bizleri kastettiğini anlamadım mı sanıyorsun? O da kendince bir edebiyat sanatı kullanmış ama çok yazık ki asıl sen anlamamışsın bu hakareti! Fakat buna rağmen ben yine kendisine aynı seviyede hakaret etmeyip, bize karşı kullandığı "mikrop insanlar" benzetmesini, ben bu sefer gözle görülmeyen canlı organizmalar olarak ele aldım ve onlardan faydalı olanların neler yapabildiğine örnekler verdim. Bir yandan da, sizin hakaret ettiğiniz insanlar ile bu faydalı mikroplar arasında benzerlik bağlantısı kurdum. Çok yazık ki bu kadar basit bir cümle yapısında bile anlamları birbirine karıştırmışsın.

Bir de beni şikayet etmişsin bir üslubumdan dolayı forum kurallarını çiğniyorum diye.
http://www.hackhell.com/4162912-post1659.html






şeklinde arkadaşın tarzında hakaret içeren yorumlar yapıyorsun. Sanırım buradaki gönüllü mikroplardan kastın sütü yoğurt yapan mikroplar olmasa gerek. Tekrar ediyorum. Arkadaşın bize "mikrop insanlar" diyerek hakaret ediyor, sen de ona, hemen peşinden yaptığın yorumunla suç ortağı oluyorsun. Şu ana kadar farkında değil idiysen bilmem artık fark ettin mi? Ama meraklanma bu kez şikayete gitmiycem ama umarım bu son olur.


____________________________________________

insanlığa faydası olan mikro organizmalara mikrop denmez bakteri denir kaldıki hiç bir mikrop faydalı değildir benim kastetdiğim anlam tıbla ilgili değildir yoğurtla hiç değildir :)
belkide canın yoğurt çektiği için yoğurdu kastetdiğimi sandın :)

haaa insanı kasdettiğimi anlamışsın bir yerde ,(onu bile yanlış anlamışsın .:) )ben insanı değil hasta insanı kastediyorum, mikroptan kastımsa insanları fikri yönde zehirleyen yobazlık mikrobudur ve bu mikrop Türkiye Cumhuriyetinin sağlığını tehdit eden bir mikroptur..
 
En iyi yaptığınız şeyi yapıyorsunuz yine. Konuyu dağıt, demagoji yap, haklı çık...

Burada konu ne forum kullanıcıları ne de birilerine hakaret edilmesi (ki öyle bir şey görmedim ben)

Konu TSK'ya atılan iftira hatta daha da ötesi TEKFİR.

İslam'da günah sayılan bu suçların kanundaki cezası da çok büyüktür. Ve bazılarının örümcekleri kulaklarından çıkmaya başladı... Yani mikroplar sadece yarasalarda olmaz. ÖRÜMCEKLERDE DE BOLCA BULUNUR.
 
Hipnozlu sorguya suç duyurusu

Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Komutanlığı'nda yaşanan 'yasadışı sorgu skandalı' kamuoyunda büyük yankı buldu. Tutuklanan Astsubay Ali Balta'ya 'hipnoz ve işkence' ile sorgu yaptıkları iddia edilen Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hakim Albay Askeri Savcı Dr. Ahmet Zeki Üçok ve emekli Yarbay Gürol Doğan hakkında Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu.

Astsubay Ali Balta'nın avukatları önceki gün yayınlanan 'F Tipi astsubayın fişleme itiraflar' başlıklı çarpıtma haberlerle ilgili bir açıklama yaptı. Avukatlar Mustafa Dokumacı ve Çağatay Sakaoğlu tarafından yapılan yazılı açıklamada Astsubay Ali Balta'nın gözaltına alındıktan sonra kendilerine herhangi bir bilgi verilmediğinin altı çizildi. Müvekkilleri ile görüşmek için gerekli izinleri aldıkları halde görüşemediklerini kaydeden avukatların açıklamalarında "Müvekkilim Ali'nin ifadesinin alınması için ben Kayseri Barosu'nda hazırda beklediğim halde vekaletli avukatı olarak benim yerime ilgili komutanlık tarafından Kayseri Barosu'ndan müvekkilimin ifadesine katılmak üzere CMK'dan görevli avukat talep edilmiş ve bu avukat huzurunda ifadesinin bir kısmı alınmıştır. Bir kısmı diyorum çünkü sayın meslektaş ifadeye katılmadan evvel müvekkilim Ali'ye el yazısıyla 17 sayfa ifade yazdırılmış ve bu ifade meslektaşa üstünkörü bilgi verilerek kalan kısmı da avukat huzurunda alınmıştır." denildi. Müvekkilleriyle görüştürülmemesi hususunda 9-10 Mart tarihlerinde Kayseri, Ankara baroları ve Genelkurmay Başkanlığı ile 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı'na durumun resmî olarak bildirildiğini söyleyen avukatlar, bütün bu süreçten sonra basına açıklama yapmak zorunda kalmışlar.

Tüm bu aşamalardan sonra 11 Mart'ta askerî savcı A. Zeki Üçok'u saat 18.00'de aradığını aktaran avukat Mustafa Dokumacı, telefon görüşmesinde; "Her türlü hukukî işlemler hukuksuz olarak yapıldıktan ve müvekkili Ali Balta'nın ifadesi alındıktan sonra gelmenin hiçbir faydasının kalmadığını, yasal haklarının bir ulufe gibi verilmeye çalışılmasını ve adeta yapılan bütün hukuksuzlukların kendisine tasdik ettirilmeye çalışılmasını kabul etmediğini, bunun hesabının mahkemede sorulacağını" söyleyerek uyarmak zorunda kalmış.

Avukatlar, baba Mesut Balta'nın müvekkilleri Ali Balta ile 15 Mart'ta 4 saatlik bir bekleme sonrası 20 dakika görüşme yapabildiğini belirterek "Müvekkilin babası Mesut, oğlu ile görüşüp yanıma geldikten sonra, bana ağlayarak "Oğlum psikolojik olarak bitmiş, bu çocuk benim değil" demiştir. Avukatlar, medyada çıkan haberlerin asılsız olduğunu müvekkilinin ifadelerini tamamen çarpıtıldığını belirtti.

Ergenekon'daki 'medya etiği', Kayseri'de unutuldu

Ergenekon terör örgütü soruşturmasında 'iddianameyi görmeden haber yapmayız' diyen medya, Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Komutanlığı'nda bir astsubayın işkence altında alınan ifadelerini sayfalarına taşımakta bir beis görmedi. Hürriyet gazetesi başyazarı Oktay Ekşi, 16 Temmuz 2008 tarihli yazısında şöyle demişti: "..Ama asıl önemlisi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın 'İddianame hakkında bilgi verilmesi yasak' demesi, ardından birilerinin bu uyarıyı hiç ciddiye almayıp aynı tür haberleri medyaya sızdırmasıdır."

Aynı Hürriyet dün Kayseri'de işkence altında alınan ve mahkemede reddedilen bir ifadeyi, "Astsubayın 'ışık evleri' itirafları" başlığıyla yayınlamakta sakınca görmedi. Gazete, Ergenekon soruşturmasındaki 'etik' anlayışını Kayseri'de unuttu. Astsubay Balta'nın avukat ve babasının açıklamalarını görmedi.

Tarafsız olacağı iddiasıyla yayın hayatına başlayan Habertürk Gazetesi ise önceki gün ifadeleri yayınladıktan sonra dün de soruşturmanın ne kadar yasalara uygun olarak yürütüldüğünü kanıtlama çabası içindeydi. Astsubay Balta'nın avukatının sorguya çağrılmayışının sebebini açıklamaya çalışan Habertürk, avukat ve sanık yakınlarına ait görüşlere haberinde yer vermedi. Vatan ve Radikal gazeteleri de işkence altında alınan ifadeleri doğruymuş gibi yansıttı.

Masuniyet karinesi nerede?

Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, Ergenekon soruşturmasının basına sızdırılmasına tepki göstermişti. Gürak 'Masuniyet karinesi', 'adil yargılanma hakkı' gibi en temel hukuk ilkelerinin ihlal edildiği görülmektedir." demişti. Gürak, soruşturmanın Habertük'e nasıl sızdığı konusunda ise tek kelime etmedi.

kaynak
 
Geri
Üst