Kitaplardan Hoşunuza Giden Alıntılar

"Ben ne aşklar, Tanrım, ne aşklar yaşadım hayallerimde bu güzel ve yüksek şeylere sığınmakla. Yeryüzündeki hiçbir varlıkla ilişkisi olmayan, bu tümüyle hayal olan güçlü aşklarım ruhumu o denli cömertçe dolduruyordu ki sonradan gerçek bir aşka en ufak bir gereksinme duymuyordum. Doğrusu, gerçekte var olan birini sevmek benim için oldukça lüks olurdu. “

Yeraltından Notlar- Dostoyevskyi
 
''Tanrım!Ellerimde bir yaşlı kadının kanı değilse bile ahı var.İnsanları hafife almanın bedelini ağır ödedim.Sonunda iblisi gördüm,hem de kendi gözlerimle.Gördüm ama tek sana iman ettim Tanrım.Herkes gibiyim ben de.Bak öteki kullarında bir sürü yazı yazmış duvarlarına.Meğer son derece sıradan bişeymiş yaptığım.Meğer sandığım kadar sıradışı bir adam değilmişim.Şükürler olsun sıradanlığıma!Eğer onları seviyorsan beni de bağışlayabilirsin...Bağışlarsın di mi Tanrım?

-Kendine gel artık.Böyle boş ümitlerle bir yere varamazsın.Anlamıyor musun şeker?Kim çöplüklerde arınabilmiş ki,sen arınasın...''


Bit Palas..Elif Şafak
 
Dağ, tepe / bayır, ova / su ve toprak / ateş ve hava / senin kokunla yoğrulmuş / buram buram sen kokmakta / her nefeste / her iç çekşte / ve her özlemde / seni / sade seni / soluyorum / senin karşında utanmaktan değil / seni utandırmaktan / korkuyorum / öyle bir sapa yola / soktun ki / beni / öyle bir yolda rehberlik ettin ki / hep ışığı görmemek için / görüp de / gün ortasında çırılçıplak kalmamak için / yalvardım durdum / en nihayetinde / dönüp dolaşıp vardığım yerde / senden / bir senden /uzak düştüm / ayrı düştüm / belki de ilk kez / o zaman bölündüm...


Elif Şafak/Pinhan
 
Kesinlikmi istiyosun?
İnsan bir şeyden ancak artık çok geç olduğunda emin olur.
Ambler Uyarısı
 
Friedrich Nietzsche



Özet olarak, diyalektik, "ayak takımının bir intikam alma yöntemi", "çaresiz insanların seçtiği bir Yahudi yöntemi", "insanın gücünü kendince teşhir edip gösteriş yapması" ve bu yolla karşı tarafın iddasını kurnazca ve hileyle yere vurma isteğidir.
 
"Ne hikmetse sana bireysel değil,ulusal özgürlük vaat ediyorlar;sana insanın kendisine duyması gereken saygıdan değil;devlete saygıdan;kişin büyüklüğünden değil,ulusun büyük lüğünden söz ediyorlar."Kişisel özgürlük" ve "büyüklük" senin için yabancı ve bilinmeyen kavramlar olduğundan,"ulusal özgürlük" ve "devletin çıkarları",aynı bir kemiğin köpeğin ağzını sulandırması gibi,ağzını sulandırdığından bu adamlara alkış tutuyorsun"



Dinle Küçük Adam-Wilhelm Reich
 
'yüzde yüz saf bir harika çocuk olmak istiyorum...çünkü yüzde yüz saf olan her şey kendinin aynıdır...ben de kendim gibi olmak istiyorum...'




Oğuz Atay-Tutunamayanlar
 
Konuşmak için psikiyatristlere gidiyorlarmış. Pahalı bir çözüm. İşçiler de sağlık sigortasından yararlanıyor. Kartını uzatıyor, çok canım sıkılıyor; beni biraz dinler misiniz? Dışarda, bekleme odasında, itiraf etmek için bekleyen bekleyene. Mahkeme kapısı gibi. Hapishanelerden bile gelen varmış. Elleri kelepçeli, iki jandarma arasında bekliyor. İçeri girince kelepçeler çözülüyor. Dün akşam gene uyku tutmadı doktor bey. Hücremde dolaştım durdum. Divana uzanın ve çocukluğunuzu anlatmaya devam edin. Nerede kalmıştık? Bizde bu işler ne kadar ucuz. Bilimsel olmadığı için bir sonuca ulaşamıyoruz. Meyhaneler işportacı psikiyatristlerle dolu. Belediye zabıtası bunlara engel olmalı. Ruhsatları yok. (...)

Oğuz Atay / Tutunamayanlar
 
Çevremizde ülkü sahiplerinin alabildiğine azaldığı, ülkü sahibi geçinenlerin de açık ya da örtülü çıkarlar karşılığında, bu cepheden o cepheye çok acaip biçimlerde alınıp satıldığı bir zamanda yaşıyoruz. Tanımı güç bir karanlık içindeyiz. Görebildiğimiz, bir iki küçük kıvılcım, bir iki küçük ışık! Bunların üstüne büyüteç tutup kendimizi avutmaya çalışıyoruz. Gönüllerimiz, bir çöl susuzluğuyla kavruluyor. Kurumuş çeşmelerde bulabildiğimiz birkaç damlacık, büyük pınar suları gibi içimize serinlik veriyor, canımıza can katıyor.
Efkar Tepesi-Fakir BAYKURT
 
Oysa otopsisi yapılmış bir bedeninki kadar boş bir beyinle ne kadar mutlu olurdum, diye düşünüyorum. Bir yerlerde ölü doğmuş bir çocuk olduğumu biliyorum. Sadece yaşıyormuş gibi yaptığım için iki ayağımın üstünde duruyorum.....





Kinyas ve Kayra
 
Ben henüz tek bir kadınla bile yatmamışken onun bir erkekle birlikte olduğunu öğrendim. İftikrarımı incittiğini saklayamam.Beni azda olsa rahatsız etmişti.
Sonuçta şu soruya varmıştım.
Bir insanı geçmişinden dolayı eleştirmek bana mı düşmüştü?
Ona imreniyordum .Onun sırrı açığa çıkmıştı . Ya benim?
Süreyya Taheri nin yüzlerce bakımdan benden kat kat üstün biri olduğunun farkındaydım. Cesaret bunlardan sadece biriydi....



Uçurtma Avcısı
 
Benim bildiğim bu dünyada hemen herkesin defterini dürmek isteyeceği en az bir kişi vardı.
Tutupta cinayet işlememeleri asla bir cana kast etmeyecekleri anlamına gelmezdi.Amel defterlerine bu günahı yazdırmamış olabilirlerdi , kabul.
Ama bu demek değildiki gönüllerinden dahi geçirmiyorlardı böyle bir hevesi .İşin aslı istisnasız hemen herkes bir an gelir birini öldürebilir .Ama bunu çoğu bilmez kabullenmek istemez.
Ta ki....beklenmedik bir hadiseyle gözleri dönene dek.......



Aşk-Elif Şafak
 
Gökten kafana ne yağarsa yağsın asla küfretmeyeceksin.Buna yağmur da dahil.
Yukarıdan üzerine ne düşerse düşsün,kabulün olmalı.Sağanak ne kadar şiddetli,tipi ne denli dondurucu olursa olsun,bulutların biz aşağıdakilere reva gördüklerine sövemessin.Böyledir bu düzen.Bunu herkes bilir

Elif Şafak - Baba ve Piç
 
Uykun benim cennetimdi. Çünkü cennet sadece ikimizin olabildiği yerdi benim için. Ne sana aşık kadınlar, ne sevdiklerin, ne geçmişin, ne yarının...Uykunda sadece ikimiz vardık. Aşkıma dar gelen sevgi sözcüklerine ihtiyacım yoktu orada. Sana sevgimi anlatmaya, ispat etmeye ihtiyacım yoktu artık.

Aşkımızın kokusuydu sana beni anlatan, sana seni anlatan.... Beni gerçekliğin o soğuk, o köpüklü dalgalarıyla yutan ve alıp alıp senden ötelere savuran hayatın dışındaki tek kaçış tünelimdi uykun.

Önce kolunu çekerdin başımın altından, sonra sırtını dönerdin. Usulca sarılırdım sana arkandan, seninle ya da sensiz geçen yılların hasretiyle...

Ardından yavaş yavaş kollarımın arasından sıyrılırdın...Yıllardır taşımaktan yorulmadığım hasretin, tenimden tenime akan o ateş, ağır gelirdi bedenine... Uyuyamıyorum, nefes alamıyorum, lütfen sarılma, derdin... Yatağın bir ucuna sığınmış bedeninden kovulmak, hayatından kovulmak gibiydi benim için.

Sığındığım, soluk aldığım tek cennetten kovulmak gibiydi. Beni uykunda terk etmen, gerçek hayatta terk edişinden bile ağır gelirdi. Yanıbaşındaki sensizlik, o rutubetli evimdeki, o baştan ayağa sen olan evimdeki unutulmuşluğumdan çok daha ağır gelirdi.
Seni kaybetme korkusu öyle işlemişti ki hücrelerime...

Yataktan doğrulduğun anda bu korkuyla açılırdı gözlerim. Bilinçaltım konuşurdu benim yerime... Su içmek ya da tuvalete gitmek için kalktığın asla aklıma gelmezdi. Gittiğini düşünürdüm yalnızca...




Şizofren Aşka Mektup - Cezmi Ersöz
 
evde kalmış kız manifestosu

1) nasıl oluyorda evlilik bir kadın ile erkek gerektirdiği halde,''evde kalmak''tabiri sadece kadınlar için kullanılıyor ..

2)''yuvayı dişi kuş kurar''lafı yanılsamadır.çünkü her dişi kuş her mevsim yeni bir yuva yapa yapa yaşayıp gider.
kurduğu kadar terketmesinide bilerek.ömür boyu aynı yuvada kalan kuş yoktur..

3)göç ve göçebelik,değişim ve değişkenlik bu hayatın elifbasıdır..öyleyse biz kadınlar ne bir yastıkta kocamak zorundayız ne gökten düşecek elmaları beklemek...

Siyah süt - Elif şafak ..
 
Zayıfmış gibi yaparak güç kazanırsınız. Kendinizi güçsüz göstererek diğer insanların kendilerini güçlü hissetmelerini sağlayabilirsiniz.İnsanların sizi kurtarmalarına izin vererek siz onları kurtarırsınız.

Chuck Palahniuk, Tıkanma (Sf.47)
 
Bir genç,mahallesinden bir kızı sevmişti.Sonra yolları ayrıldı ve genç gurbete gitmek zorunda kaldı.Aradan uzun yıllar geçti,içindekiaşktan zerre miktar eksilme olmadı.Geri dönebildiğinde sevgilisi ona sitem etmiş ve şöyle demişti:

-A gönlüme hükmeden!..Bunca yıl geçti,yolunu gözledim.Ne bir haber,ne bir mektup?..Meğer ...ne kadar vefasızmışsın?...

Hakiki âşık başını yere eğdi,gözlerinden yaşlar boşandığı sırada cevap verdi:

-Ey sevgili!Yüzünü görmek benim için uğruna ölünecek bir hasret iken,o şerefi postacıya mı bağışlasaydım?..

İSKENDER PALA - AŞKNAME
 
...Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir...

Elif Şafak - Aşk
 
Hatırlamak güzel derler. Hayır değil.
Anılar bir an için bizi gülümsetse bile
hemen sonra elimizi uzatıp tutmaya çalıştığımızda silinip giderler
ve
ne yaparsak yapalım ancak acı verirler.

Kürşat Başar/ Başucumda Müzik
 
''Bazı umutlar başka zamanlarındır.''

ÜÇ AYNALI KIRK ODA - Murathan Mungan
 
Geri
Üst