Kitaplardan Hoşunuza Giden Alıntılar

Acaba şu anda ne düşünüyor? Herhalde beni değil..Niçin?..Onun kafasında bir müddet yaşamak için neleri feda etmem ki?
Her şeyi...


// Sabahattin Ali_İçimizdeki Şeytan
 
“Öyle bir yaşta idim ve öyle bir mizaçta idim ve çocukluğumda o kadar az oyun oynamıştım ve aldatmasını o kadar az öğrenmiştim ki, yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum.”

Peyami Safa - Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
 
Hayır, burada her şeye bu kadar basit bir gözle bakan insanların arasında yaşamak bana güç gelecek. Bunlar için ölüm, hayat, günün her hadisesi, saadetler ve felaketler o kadar tabii şeyler ki… Halbuki ben masalı olan bir adamdım.

Ahmet Hamdi Tanpınar
 
"Herkesin gövdesiyle varolduğu yerde, yüreğini öne süren 'bir beyazdım, zenciler arasında'. Kimsenin başkasının gözünün içine bakmadığı, herkesin çoğalmak için aynasını yanında taşıdığı yankısız bir zamanda, insanları sulara bakmaya çağıran meczup, bir beşinci mevsim simyacısıydım, yanılışını sevip yenilgisini kutsayan... Bir solgunluktan geliyorum evet... Kıyılarındayım işte; tüm kirlenmişliğim, tüm arınmışlığımla.... "

|Şükrü Erbaş / İnsanın Acısını İnsan Alır|
 
''Oysa ben her an sana bakmak, tek bir sözünü bile kaçırmamak: bir kıpırdanışını, yüzünün her an değişen bütün gölgelerini izlemek, her an yeni sözler bulup söylemek istiyorum. Her mevsimde, her gittiğimiz yerde, insanlarla ve insanlarsız, aşkın değişen yansımalarını görmek istiyorum.''

(Tutunamayanlar)
 
"... Büyük hayaller kuralım sevgilim! Ben şimdi böyle yapıyorum. Tertemiz bir şehirde asfalt caddeler üstünde, dibinde metrolar geçen, üstünden kolosal [kocaman] otobüsler uçan, muazzam, eğlenceli bir şehirde seninle yaşamak istiyorum. Yazılarım bize yaşamak için lazım olanı getiriyor. Büyük kahvelerde çay içiyor, temiz lokantalarda kolalı peçetelerle yemek yiyor, latif rayihalı şaraplar içiyor, tertemiz bir yatakta seni kollarımın arasına alıyor, sana:

Bütün mesut şehir uyudu, uyuyalım sevgilim diyorum.

Sabahleyin bitlerle dolu, kimsenin kimseye hürmet etmediği, kimsenin kimseyi hürmete layık bulmadığı, istismar edenin, çalanın zengin ve bahtiyar olduğu, esnafının azgın, zenginin deli, haris, egoist, gaddar, fakirinin kayıtsız, sersem olduğu bir şehirde; işin kötüsü sensiz, oldukça kirli bir yatakta uyanıyorum. Ama sevgilim, olacak, büyük hayaller kuruyorum..."

Sait Faik, Büyük Hülyalar Kuralım
 
"Er cini Veli Dağı'ndan kovdu,kartal yaptı ovaya.Dişi cini de oracıkta yüreksiz bırakıverdi.Göğüs kafesinden alıverdi yüreğini,elinde kuş gibi çır çır çırpınmasına aldırmadan Velidağı'nın en tepesinden Ege Denizi'ne fırlattı.Yürek sulara düştü,dibe ağır ağır indi.İnerken,yapışkansıvışık,kaykansı kanı tomuruyordu.En dipte dertop SÜNGER oldu.İlkyazın ortalarında,her yıl çiçek gibi açtı,durdu."

Tarık Dursun K. / Denizin Kanı


süngerin hikayesidir....
 
"Düşsel planda kadın son derece önemlidir; gerçek yaşamda ise tümüyle önemsiz. Şiiri bir baştan öbür başa kaplar; tarihte ise hiç görülmez. Kurmaca yazında kralların ve fatihlerin yaşamlarına hükmeder; gerçek yaşamda ailesinin parmağına bir yüzük geçirdiği herhangi bir oğlanın kölesidir. Kurmaca yazında en esin dolu sözler, en derin düşünceler onun dudaklarından dökülür; günlük yaşamda hemen hemen hiç okuyup yazamaz ve kocasının malıdır. Tarih kadından hemen hemen hiç söz etmez."

*Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda*
 
Tamamen feminist bir yaklaşım olmuş,aşkı ve sevgiyi ilelebet paylaşmak için yapılan akit bir emtia ticareti gibi anlatılmış,yanlış anladı isem kusuruma bakmayınız
 
Sizin baktıgınız ve gördüğünüz anlamda bende sizin gibi düşünürü..ama lütfen o açıdan bakma arkadaşım : ) Başka açıdan bakmak gerek..genel bir bakış olarak düşün...Tarıhsel olarak..kadının dünyadakı konumu olarak düşün..ikili ilişki olarak değil
 
" Biri bana sarılırsa ayakta duramam. çünkü... çünkü kalbim ablukada kalır o vakit. düşmana teslim olmak daha kolay. onurun kırılır en fazla, ama beni seven birine teslim olursam... esir düşerim."

Düğümlere Üfleyen Kadınlar
 
"Biz totaliteriz, çünkü insan türü olarak yaşam anlayışımız sevgi ve barışa değil, güç ve egemenliğe dayalı. Hayvanları evcilleştiriyoruz. Bitkileri botanik bahçelerine koyuyor, evlerimizin ta içine hayvanlarla bitkileri alıyoruz. Köpeklere türlü numaralar öğreterek, kedileri bir parça sicim peşinde koşturarak, kuşların çiftleşmelerini, sinek yiyen bitkileri seyrederek kendi evimizin içinde tüm yaşamın hakimi olup çıkıyoruz. Canımız çektiğinde oynuyoruz onlarla, şımartıyoruz. İstediğimizde sevip okşuyor, istemediğimizde yanımızdan kovalıyoruz. Onları hadım etmeye veya kısırlaştırmaya karar veriyoruz. Biz Homo Sapiens'ler, kendi evlerimizde bile, bütün öteki türleri acımasızca yönetiyoruz."

-Gündüz VASSAF-
 
"“Herkesin kıyameti kendine koptuğundan ve herkesin yangını kendini yaktığından, içinde olduğunuz karanlığın ne kadar koyu olduğunu kimse göremez. Geçer derler sadece bilmiş bir tavırla, geçer merak etme. Doğrudur söyledikleri,gerçekten de geçer ama ancak sentek başına o karanlıkta yeterince uzunsüre yürüdükten sonra.."

Hande Altaylı - Kahperengi
 
Toplum “en kanlı arena”.. Bu sözde uygar dünyada, görünüşte uygar davranan insanlar arasında, gerçekte sürekli bir savaşın egemenliğinden kuşku mu duyuyorsunuz? İnsanların birbirlerini ağır ağır öldürmekte olduklarına inanmıyor musunuz? Kimi zaman herkes açık ve seçik görebiliyor bu gerçeği, ama uzun zaman parçaları boyunca da insanlar yine belli bir dinginlik içersinde yaşayıp gidiyorlar, küçük yaralarıyla, yaralanmalarıyla birlikte, ve aslında yaşanabiliyor da bunlarla... İnsanın gerçek ölümü, hastalıklardan değildir, insanın insana yaptıklarındandır.

-Ingeborg BACHMANN-
 
Bu sevinçli, akıllı uslu insan sesleri arasında yalnızım. Bütün bu adamlar; vakitlerini dertleşmekle, aynı düşüncede olduklarını anlayıp mutlululuk duymakla geçiriyorlar. Aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye ne kadar da önem veriyorlar. Bakışı içe dönük, balık gözlü, kimsenin kendisiyle uyuşamadığı adamlardan biri aralarına karışmaya görsün, suratları hemen değişir.


Sartre - Bulantı
 
Hiçbir beyin gücü bir değişimi getiremezdi.Bugüne kadar ki hiçbir toplum formasyonu , erkek umarsızlığını kırmayı ve yerine toplumun selametini isteyen bir duyguyu koyamamıştı,aynı kuşağın yaşadığı iki evrensel yıkım savaşı bile erkeklerin azgınlıklarını söndürememişti.Evet kadınlar da bu düşüncesizliğin içine süreklenmişler , onlara dayatılan geri düşünceye sarılmışlar , tiranların esin perileri , kahraman anneleri olarak bu budalalaşmada yerlerini almışlardı,kadınlar ve erkekler maruz kaldıkları bu acının yükünü , sorumluluğunu birlikte yaşamak durumundaydılar ama erkekler elebaşıydı burada kadınlar ezilmişlikleriyle onların peşinden gitmişti.Ve erkeklerin hakimiyet alanlarından oluşan en vahşi katliamların saldırıların gerçekleştiği bu dünyada , sanatsal düşüncelerin varlığını bilmekte teselli olmuyordu.Serbestlik alanının giderek daraldığı bu yerde ulaşılabilecek herşey güçsüzlükle damgalı olabilirdi.

Peter Weiss - Direnmenin Estetiği
 
İşte itiraf ediyorum yabancı ! Düşmanlarım hak ettikleri cezaları çekmediler hiç. Bana yaptıkları unutuldu ve adalet hiçbir zaman yerini bulmadı . Kartaca bataklığında diğer kurbağalardan biri oldular sadece. Ayakta kalmak için o kadar çok öfke yuttum ki yabancı , karnım irin dolu. Sanıyorlar ki düşmanlarını yok ederek tahtını korur hükümdar. Sanıyorlar ki öldürerek yaşar bir kraliçe . Oysa bir hükümdar ancak ahmaklar karşısında susabilirse hüküm sürer . Ahmaklar karşısında vakarını koruyabilmek , kör bir bıçakla kesilmeye benzer.

Düğümlere Üfleyen Kadınlar - Ece Temelkuran
 
Çok teşekkür ederim. Şifremi unuttum geri alamıyorum ..Bu nickle devam edeceğim eskisini geri alana kadar..Okuyan gözlerinize sağlık..
 
Bir yıldır, yalvarıp yakarmama rağmen bana kağıt kalem vermiyorlardı. Elime kağıt geçtiğinde ne kadar çok yazacak şeyim olduğunu düşünüp duruyordum. Fakat dün ben istemeden kağıt kalem getirdiler. O kadar arzu ettiğim, o kadar beklediğim şeyi! Ama ne fayda! Dünden beri ne kadar düşünsemde yazacak bir şey bulamıyorum. Sanki biri elimi tutuyor, ya da kolum hissizleşiyor. Şimdi dikkat ediyorum da kağıda karaladığım karman çorman çizgiler arasında okunabilecek tek şey: "Üç damla kan!"

Sadık HİDAYET, Üç Damla Kan(Sf.9)
 
Geri
Üst