ATATÜRK KÖŞESİ

dikey olarak 45 yatay olarak 58 resim var.Yani sanırım.Yani yanlış saymadıysam.
45x58=2610 resim olması lazım buda engin bir photoshop bilgisi gerektirir.Birde o resimlerden yeni bir resim yapmak.OOOY OOOY OOOY...:)))
 
son zamanlardaki olaylar yüzünden gerilen ortama bu resmi göndermek lazım sağ olasın kardeş güzel olmuş yapanın ellerine kollarına sağlık :)
 
Çok Güzel Olmuş Yapanın Eline sağlık ...
 
çok güzelmiş sağol dostum
 
paylaşımın için sağ ol hemen arşivime ekledim cidden güzel bir çalışma olmuş
 
klavyene saglık tessekkuru verdım
 
Süper çalışma!!!! Kim yaptıysa eline sağlık!!
 
süper olmus ya buu.. ahh Atam ahh.. sana senin bize emanet ettiğin bu vatana canım feda olsun...
 
Atatürk'ün Belki DeHiç Görmediğiniz Resimleri









 
Evet Görmediğim Bi kaç Tane Vardı... Aktardiğin için Saol Arkadaşım
 
vallaha 1tek tüfekli fotosunu gördüm dierlerini görmedim eline sağlık
 
hepsi de birbirindedne güzel resimler saol uzunefe paylaşım için ... hiçbiri yoktu ben de arşivime alıcam :)
 
evet guzel resimler bizimle paylastigin icin sagol
 
sağ ol paylaşımın için görmdiğim fotolar vardı tşkler:)
 
Atatürk'ü Ağlatan Olay

ATATÜRK’Ü AĞLATAN OLAY
(alıntıdır)
“Ben İnsan Değil miyim?”

Yıl 1922. 14 Ocak gece yarısı. Mustafa Kemal’in özel treni Eskişehir’e doğru gidiyor. Bu yolculuk bir kamuoyu yolculuğu olacak ve Gazi, savaş sonrası Anadolu’sunda bazı şehirlerin nabzını yoklaya yoklaya İzmir’e gidip annesini görecek. Ve Latife’yi.

Ama o gece çok sıkıntısı var Mustafa Kemal’in ve bir türlü uyku tutturamıyor.

Ali Çavuş kompartımanın kapısı önünde sigara üstüne sigara içiyor. Kapıya dayanmış karanlığı seyreder ken bir yandan da kendi kendine mırıldanıp duruyor.

“Bu işin bu kadar çabuk oluvereceğini hiç düşünmedim.

İşte, sonunda şifreli telgraf geldi. Zübeyde anamızı yitirdik. Peki, ne duruyorum. İçeri girip onu uyandırmalıyım. Ama işe bak, giremiyorum. Kıyamıyorum paşama. Nasıl derim ki: ‘Anamız öldü paşam!’ diyemem. Onun yüreği anası için atar. Hep söyler. Vatanı kurtarmakla anasını kurtarmak aynı anlama gelir onun için. Kapıyı açsam, telgrafı uzatsam, ‘Paşam sen sağ ol’ desem ‘Eyvah demez mi?’ ‘Koca vatanı kurtardım ama anamı kurtaramadım demez mi?"

Ali Çavuş, anlattığına göre birden yerinden sıçramış. İçeriden bir ses geliyor. Mustafa Kemal sesleniyor.

Çavuş kompartıman kapısını açıp selam duruyor:

“Emret Paşam”.

Mustafa Kemal yatağa oturmuş soruyor telaş ile:

“Ne demeye kapıda bekliyorsun sen?”

“Uyku tutturamadım da Paşam”

“Annemden bir haber var mı?”

“Az önce bir telgraf geldi dediler, şifreyi çözünce size sunacaklar.”

“Boşuna kıvranma Ali, benden de saklamaya çalışma. Ben haberi aldım.”

Ali Çavuş bir şey yokmuş gibi durmaya çalışıyor ve merakla soruyor:

“Ne olan, ne haber aldın ki paşam? Hayır haber inşallah.”

Mustafa Kemal usul usul anlatıyor.

“Az önce dalmışım, rüyamda yeşil bir ovada anamla el ele geziniyorduk. Hep olduğu gibi bana birşeyler anlatıyordu. Birden bir fırtına çıktı. Bir sel bastırdı, anamızı aldı götürdü. Hiçbir şey yapamadım. Hiç, hiç!..”

Çavuşu bir titremedir almıştı. Derken.. Mustafa Kemal emri verdi:

“Çocuk! Al getir şu telgrafı, hemen!”

Ali Çavuş kompartımandan çıkar çıkmaz, çözümü getiren görevliyle karşılaştı.

“Ver onu” dedi. “Paşamız bekliyor.”

Kağıdı aldı, içeri girdi, selam durdu ve: “Sen sağol paşam” dedi.

“Millet sağ olsun.”

Gözünden iri bir damla göz yaşı akıvermişti. Çavuş “Ağlama paşam” diye yalvardı.

“Neden? Ben insan değil miyim? Anam öldü. Ben buna ağlarım. Ama, Anavatan kurtuldu. Bununla da te selli bulurum. Benim için ikisi bir.”

İşte ben bunun için:

‘Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini’ diye cevap vermedim mi Namık Kemal’e? Birden Mustafa Kemal ile Ali Çavuş birbirlerine sarıldılar ve açık açık, hıçkırıklarla, içli içli ağlıyorlardı.

Alıntıdır
 
uzunefe gercekten cok etkileyici bir hikayeydi saol paylaşımın için...
 
Geri
Üst