Şehitler bölümü kuralları:
KuraLLar...
Bu vatan için, bizlerin refahı için hayatlarını kaybetmiş kardeşlerimizin bölümü.
Başta Kahraman Türk Ordusu (Türk Silahlı Kuvvetleri) olmak üzere ulusal çizgisini muhafaza etmiş mevcut güvenlik kurumlarına, yargı organlarına; bu devlete, bu millete herhangi bir şekilde emeği geçmiş yurttaşlara, devlet görevlilerine, subaylara, Bağımsızlık ve Cumhuriyet için kanını akıtmış Şehit ve Gazilerimize, dolaylı olarak ya da alenen iftira ve hakaretlerde bulunmak, iyi niyet sınırları dışında sitemde bulunmak
Provakasyon amaçlı; tehdit edici, küfürlü, Milli Değerlerimize karşı, nefret dolu ya da çok miktarlarda istenmeyen mesajlar göndermek; din, dil, ırk, mezhep gibi unsurları kullanıp artniyetli sataşma ve tartışmaya yönelik iletiler göndermek ve materyaller kullanmak; forum yöneticilerini ve kullanıcılarını küçümser davranışlar sergilemek
Yukarıda Belirtmiş oLdugumuz davranışları sergileyen kişiler..Forumdan sınırsız uzaklaştırılıcaktır...
Şehidler bölümü kuralları yukarıda yazılanlardan ibarettir, " Bu vatan için, bizlerin refahı için hayatlarını kaybetmiş kardeşlerimizin bölümü. " diye belirtilen bir ibare bulunmaktadır buradan hareketle A.Bülent Orkan ağabeyimiz başka bir vatan için değil, başka bir milletin refahı için değil türk vatanı ve türk milletinin refahı için hayatını kaybetmiştir.
Şehidler Bölümü sadece üniformalılar için geçerlidir ibaresine rastlayamadım, kaldıki vatan müdafasında, üniforma aramadan savaşa hazır bir ecdadın torunlarıyız. Şahadetimizi üniforma belirlemez. Hepimiz asker, hepimiz mehmetçiğiz.
Bölüm kurallarına binaen sivil vatan müdafacılarının şahadetini anmamızda herhangi bir engel bulunmamaktadır, en tabi hakkımızdır, sadece hakkımızı istedik.
Ancak heyhatki o mübarek insanlar tüm dünyanın zulmüne kafa tutarak onurlu, şerefli bir hayatın mücadelesini verip, ölümlerin en güzeliyle ay-yıldızlı al bayrağın gölgesinde şahadet şerbetini içerek rablerine kavuşurken, bizler aziz hatıralarını neşredemiyoruz gücümüz buna bile yetmiyor.
Daha bir vech ile sarıldık o altın mücahidlerin mücadelesine, cumhuriyet tarihinin en parlak nesli yaşadıklarıyla, inandıklarıyla yolumuza ışık tutacak mehmet akifin deyimiyle hakkı tutup kaldıracak nesl-i asımın evlatlarına karşı sorumluluğumuzun farkındayız, varsın taraf oldukları, bayrak taşıdıkları, cephe oluşturdukları için, siyasi sivil güç oldukları için gene o malum "denge" edebiyatı yüzünden tanıtamayalım, uğruna mücadele ettiğiniz milletin evlatlarına anlatamayalım, varsın sizi layıkıyla anamayalım, biz inanıyoruz ki Allahu Tealanın(c.c) sizlere bahşettiği cennetinde çektiğiniz çilenin ödülünü alıyorsunuz.
Namert sürünmektense, erkekçe öldünüz sizleri dualarla, tekbirlerle anacağız, arkanızdan; güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler diyeceğiz ve Allahın izniyle davanızın takipçisi, intikamınızın memuru olacağız.
Ruhunuz şad... mekanınız cennet olsun...
"ŞEHİDLERİN YOLCULUKLARINA TANIK OLANLARA MUTİ OLUN-DİNLEYİN!"
Beklediği an geldi, çattı, içi içine sığmıyor. Ahiret yurdunun merakı ve sırrı onu heyecana boğmuştur...
Merkez Kapalı Cezaevi'nin avlusunda yanan ampullerin şavkı bet ve nurdan nasipsiz... Bir adım ötesine ışık uzatmaktan aciz ampuller...
Uzun boy, geniş omuzlar, esmer ten, mutedil bir kalp.
Yürüyor silahlar arasında...
Dünü düşünüyor., dünün mutlu, mutsuz anlarını, vakalarını, insanlarını...
Bu mapus damında nice müslümanlar çile doldurdular.
Ve nice iman sahipleri inançları yüzünden urganda sallandılar... iskilipli Atıf Hocalar, Maşallahlar, imamlar, Memetler, Memetler... illâ da Memetler
Karanlık bir oda. Bir köşesine büzülmüş, ayakları karnına çekilmiş, nefes almakta güçlük çekiyor. Harap bir hane. Ev atadan yadigar. Duvarlarda, tavanlarda, halılarda kan var, şehidlerin kanı. Öyle hoppadan omuz vermedi bugünlere bu yapı. Ne simalar, ne rüzgarlar, ne yağmurlar, dolular gördü...
Evin dört yanı çevrilmiş. Yılanlar, çıyanlar, sıçanlar sıra sıra...
Bu zararlı mahlukatı izale etmek gerek. Aksi takdirde ev evlikten çıkacak, içindekiler kılık değiştirecek, hayvanlaşacaklar...
Kafası bulutların orta yerinde günlerce düşündü, aklı, görünüyordu...
Önünde, arkasında, yanında, yönünde zıplayan, çağıran, zehir akıtan mahlukatı göre göre tefekkür kapısında gözyaşları döktü.
Sonra da vardı bir karara: Teslim olmayacak, savaşacaktı...
Geçerli silahlarla ölüm dirim savaşma girdi. Vurdu, vuruldu, düştü, kalktı, süründü...
Netice: "Hayvanları Besleyenler Derneği" onu suçlu ilan etti.
Sandalyelere kurulu, kurul toplandı. Sonunda karar "saptandı."
HANÇER SAPLANACAKTI MAZLUMUN KALBİNE!
Kan aktı. Kanı hayvanatlar şarap sanıp kadehlere doldurdular ve şerefe kadeh kaldırdılar...
- Son bir arzun? Görevli soruyor.
O gülüyor, gözleri sonbaharın ilk turfandası olan üzüm tanesinin berraklığı ve parlaklığında...
Görevli kızdı:
- Arzunu sordum, sen gülüyorsun! Cevabı:
- Beni öldü bileceklere gülüyorum. Temizim, pakım,
Allah'ıma kavuşuyorum. Daha ne isteyeceğim? Hazırım ben.
Son sözün de mi yok? Yani annene, babana ve...
Kafası dik, göğsü çıkık, ağzı yarım açık:
- Vazifemizi yaptığımıza inanıyoruz. Ülkücünün kadirve kıymeti ve ülkücünün nişanı pek yakındır Bu hakikati bütün insanlığa duyurunuz. İstediğim bu!
Bütün kafaların içinde dumanı kovuyor. Böylesi laflar da neyin sesi? Ölüme giden bir insan bu kadar metin, bu kadar serbest olabilir mi? Bu insana bu kuvveti veren kimdir, nerdedir?
Kafalardaki sual bu!
Karar yüzüne karşı okundu. Emir verildi:
- Girin kollarına!
Aniden geri döndü. Kızgın bir yüzü, çakmak çakmak gözleri ...
- Lüzum yoktur. Düğünüme gidecek kadar güçlüyüm, kuvvetliyim.
Durmuş kalpler, kar yağıyor lapa lapa. Rüzgarın uğultusu keşfi güç nağmeler türetti.
Korkunun yerini merak ve şaşkınlık almış. Kalplerde tekdir duygusu...
Allah'ın ayeti her yerde: "Allah yolunda ölenlere cennet vaadedilmiştir..."
Ağlayanlar var. Yüzünü başka yönlere çevirenler var.
Kalpleri kütük kütük yananlar var. Vakarlı duruşu ile onlara haykırıyor, Ali Bülent:
AĞLAMAYIN, BEN YENİDEN DOĞUYORUM!
Bu denli soğukkanlılık, bu denli itidal ve cesaret görülmüş şey değil.
Boynunda ip, ağzında imanı tasdik:
"EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RASULULLAH"
Bir yıldız kaydı gökyüzünden, diğer yıldızlar titreşimde.
Gökyüzünde bir tek parça bulut dahi yok. Lakin gökyüzü gürül gürül gürüldemekte. Ayın peçesi açılmış, ay kızgın!
Ağladı yıldızlar, sızladı ay!
Raporu tanzim eden eller titriyor, bir yıldızın, kayan bir şehidin cesaretinden...
Korkmuşlar.
Hikmeti istikbalde.
Gözlerinizi ileriye dikin. Şayet gözler yaşarmamışsa, derim ki, herkes akıttığı yaşların diyetini ödesin!
Ödemeli!
Başka bir yol yok. Felaha kavuşmanın yolu BİR Kurtuluş BİR de...
Naaşı, maaşlı ellerde. Onlar bile korkuyorlar... Toprağa değil, ahiret yurduna göçtü Ali Bülent...