( Türkan Saylan'ı Kaybettik Tek Başlık )

Teşvikiye Camii'nde cenaze namazı kılınan ve bu cenaze namazı NTV den canlı yayınlanan ve Zincirlikuyu Mezarlığına gömülenzat-ı muhteremler: Sabetayisttir; Der sayın Yalçın KÜÇÜK hocam...



SabetaycıLığınada EyvaLLah DiyecekLer, Çünkü Düşmanımın Düşmanı Dostumdur Mantığı Var.
 
Konu Açmayın Kardeşim O Zaman Hayır Bu Kadarda YüzsüzLük oLmaz ki AdamLar 85 Tane Konu Açmış Bizden 1 Tane Konu Yok Sonra Vay Efendim İçi Kararıyormuş Türkan AydınLatıyomuş v.s

Muhsin Başkanın öLümünü HatırLasın BazıLarı NasıL Ağza aLınmayacak ŞeyLer SarfediyorLardı Bi AnımsasınLar O GünLeri BeLki Duygu Sömürüsü Yapmadan Önce YüzLeri Kızarır.

KızLarı Okutuyormuş Peh Peh Peh "Haydi KızLar OkuLa BaşörtüLüLer İran'a" Kampanyasımıydı O,Ya da şu Pkk MiLitanLarına Burs Veren Dernek Miydi?

Reis'in Vefatını Fırsat BiLenLer Şimdi NasıLda İnsancıL NasıL da MeLek YüzLüLer DeğiL mi ArkadaşLar? ALkış OnLara

Ama O TaktıkLarı Maske Yakında Düşer Gerçek YüzLerini Bir Kere Daha Görürüz.
 
~SiLenT ScЯeaM~;4319073' Alıntı:
Konu Açmayın Kardeşim O Zaman Hayır Bu Kadarda YüzsüzLük oLmaz ki AdamLar 85 Tane Konu Açmış Bizden 1 Tane Konu Yok Sonra Vay Efendim İçi Kararıyormuş Türkan AydınLatıyomuş v.s

Muhsin Başkanın öLümünü HatırLasın BazıLarı NasıL Ağza aLınmayacak ŞeyLer SarfediyorLardı Bi AnımsasınLar O GünLeri BeLki Duygu Sömürüsü Yapmadan Önce YüzLeri Kızarır.

KızLarı Okutuyormuş Peh Peh Peh "Haydi KızLar OkuLa BaşörtüLüLer İran'a" Kampanyasımıydı O,Ya da şu Pkk MiLitanLarına Burs Veren Dernek Miydi?

Reis'in Vefatını Fırsat BiLenLer Şimdi NasıLda İnsancıL NasıL da MeLek YüzLüLer DeğiL mi ArkadaşLar? ALkış OnLara

Ama O TaktıkLarı Maske Yakında Düşer Gerçek YüzLerini Bir Kere Daha Görürüz.



Biraderim .. görünmeyen maske miydi o ?

Yok be .. naylon maske o naylon..

Görünüyor görüneceği kadar..
 
Yalçın Küçük hocan Pkklılarla okeye 4. arıyodu.Heralde Pkk karşıtı işler yapınca Küçük hocanın büyük siniri coştuda herkese akıl almayacak sözler söylemesi gibi Türkan Hanımada sebatayist der.E malum Abdullah Gül ilede ilgili çok karanlık iddalar ortaya atıp kendisi hakkında yahudi soyu demişti.Kendisi gazete küpürlerinden ve isimlerin söyleniş tonundan ırk ve ideoloji tayin eder yüzyılın en iyi bilimadamıdır.

2. Lafa gelince Muhsin Yazıcıoğlu nasıl bu vatan evladı iyi bi insansa ve ona kimsenin ölümünden sonra laf söylemeye hakkı yoksa şuan olan hanımefendi içinde geçerlidir yok ilk olayda birileri terbiyesizlik etti diye bu şuan size dil uzatma hakkı doğurmaz.İlk önce insan ya insanlık ne olduk biz...bizi kim böylesine gözümüzü hırs bürüyürek kine boğduysa Allah onu bildiği gibi yapsın...
 
Öbür Tarafda Yapdığı Hainliklerin Musluman Halkına Kazıdığı Kuyuların Hesabını verir. ;)
 
Öbür Tarafda Yapdığı Hainliklerin Musluman Halkına Kazıdığı Kuyuların Hesabını verir. ;)
Teşvikiye Camii'nde cenaze namazı kılınan ve bu cenaze namazı NTV den canlı yayınlanan ve Zincirlikuyu Mezarlığına gömülenzat-ı muhteremler: Sabetayisttir; Der sayın Yalçın KÜÇÜK hocam...


SabetaycıLığınada EyvaLLah DiyecekLer, Çünkü Düşmanımın Düşmanı Dostumdur Mantığı Var.

Öbür Tarafda Yapdığı Hainliklerin Musluman Halkına Kazıdığı Kuyuların Hesabını verir. ;)



İmam ders verdi


Onbinlerce insanın akın ettiği Türkan Saylan'ın cenaze töreninde konuşan imam, Saylan'a 'din düşmanı' diyen bağnazlara seslendi: O insanlığa hizmet etti, hiç değilse ölüsüne saygılı olun

Saylan'ın cenaze töreninde Beyoğlu emekli Müftüsü İhsan Özkeskin ders gibi bir vaaz verdi. Özkeskin’in alkışlarla sık sıkı kesilen konuşması şöyle:

DİNE SAYGILIYDI: Ben kendisine ilim adamı olması nedeniyle saygı gösteriyordum. O da bana din adamı olmam nedeniyle saygı gösteriyordu. Dine ve din adamına büyük saygısı vardı.

SAYGI GÖSTERSİNLER: Annesinin Müslüman olup olmamasının kanuşulmasından ve kendisine de kafir yakıştırmaları yapılmasından çok rahatsızdı. Kendisine kafir denilmesinden her müslüman çok rahatsız olur. Bu yakıştırmaları yapanlar hiç değilse merhumenin ölüsüne saygı göstersinler.

İNSANLIĞA HİZMET: Prof. Saylan ömrünü cüzzam ve cehaletle savaşla geçirdi. Yüce Allah Maide Sûresi 32.ayette, “Her kim bir can kurtarırsa bütün insanları kurtarmış olur” diyor. O binlerce kişiyi değil insanlığı kurtarmıştır. Cüzzamlıların sağlığına can suyu oldu. Bu hizmetlerinden dolayı Allah razı olsun...

İNSANLARA HAYIR: Türkan Saylan Hanımefendi iki oğlunun anası olmakla yetinmedi, on binlerce öğrenciyi okutarak onlara da ana oldu. İnanıyorum ki eğitime verdiği hizmetlerinden ötürü ödülünü Allah’tan alacaktır. Hz. Peygamberimiz de “İnsanların en hayırlısı, insanlara hayır yapandır” buyuruyor.

HZ. ALİ DİYOR Kİ: Peygamberimiz bilim öğrenmek kadına, erkek herkese farzdır demiştir. Hz.Ali “Bana bir harf öğretenin hizmetkarı olurum diyor..”

O ÖLÜ DEĞİL: Acı ki gerçekten Türkan Saylan vefat etti. Türkan Saylan hanımefendi istirahata çekilmiştir. Ölü değildir. Ölü olanlar bu dünyada hizmeti olmayanlardır..

19 MAYIS: Türkan Saylan hanımefendi geldi yaşadı ve gidiyor. Onun adı eserleriyle hep anılacaktır. Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 90. yılında uğurluyoruz. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği devam ediyor.

MİLYONLAR ŞAHİT: Umarız merhumenin bıraktığı noktadan hizmet bayrağını devralacak nice Türkan Saylanlar çıkacaktır.

Türkan Hanım Yasin okurdu

Türkan Saylan’ın cenaze töreninde yaptığı konuşma ile dikkatleri üzerine çeken Beyoğlu Emekli Müftüsü İhsan Özkeskin VATAN’a konuştu. Beyoğlu Müftülüğü sırasında Türkan Saylan’la tanışan İhsan Özkeskin, merhumun vasiyeti olduğu için cenaze namazını kıldırdığını söyledi.

Yaptığınız konuşma için önceden hazırlandınız mı yoksa doğaçlama mı gerçekleşti?

Doğaçlama yani. Davet ettiklerinde sabah buraya geldim ve konuşmamı hazırladım. O gerçekten değerli bir hanımefendiydi. Ruhu şad olsun. Hizmetleri, insana değer veriyordu. İçi kıpır kıpırdı, insanların iğrenci kaçtığı cüzzamlılara bile el uzatmış birini sevmemek nasıl mümkün olabilir?

Konuşmanızda annesinin Hıristiyan olduğu iddiasına neden değinme ihtiyacı duydunuz?

O üzüldüğünü söylüyordu televizyonlarda izlemiştim. Annesi Müslüman olmasına rağmen hala Müslüman olmadığı gibi bir yakıştırma yapılıyordu. İnançla ilgili bir şeyi bence fazla şey yapmamak lazım. Müslümanım diyen bir kişiye siz aksini söylemeye sahip değilsiniz. Ona bu yakıştırmaya yaptıklarında ben de üzüldüm. Çünkü bir insana ’Sen Müslüman değilsin’demek öldürücü bir iftiradır. Çünkü İslam bir hayattır. Ona hidayet ettiyse o hakkı kaldıramazsın, o Allah’a karşı bir isyandır.

Hıristiyan olsa onun hakkındaki fikirleriniz değişir miydi?

Hayır efendim Hıristiyan da olabilirdi. Onlar önemli değil. Önemli olan nedir, yaptığı hizmetlerdir. İnsanlığa hizmet eden herkesi kucaklamak gerekir. Din adamları güneş gibidir, ayrım yapamaz. Bu Allah’ın emridir. Kaldı ki ben Türkan Hanım’ın ’Yasin’ okuduğunu da biliyorum.

..::İMAM DERS VERDİ::..

SİZE SİZİNKİLERDEN GÜZEL Bİ CEVAP... BUNUDA MI ATACAKSINIZ İÇERİ HA... UZADIDA UZADI BU KONU... arkadaşın biri demiş haydi kızlar iran'a... sen git iran'a direk kafanı koparırlar o çok meraklı olduğunuz şeriatt veya turan hangisiyse... görmediğiniz bişey'e onun yolundan koşmak kadar aciz bişey yoktur... onuda geçtim... ondan bundan büyüklerinizden duyduklarınızla koşuyorsunuz o dahada acizlik... Neyse Konuya Gelelim.. Türkan Hoca Gitti... Artık Bu konuda tek Bi kelime Etmicem... Çünkü... O kadar Çok Saçmalayan Arkadaş var ki... Onun Aziz Ruhu'nun Sızlamasını İstemiyorum... Moderatör arkadaşlardanda konunun Kapatılmasını Rica Ediyorum... Onun Gibi Bi Atatürkçü Kemalist Bi İnsan Bu kadar Saçma Eleştirileri Hak etmiyordu... SAYGILARIMLA..
 
Bölüm : Siyaset ve Politika
Altbaşlık: Serbest Kürsü
Konu: Bir fanini ölümü ve müslüman olup-olmadığı

şu detaylara bakın ve bu konunun siyasetle ufacık bir alakası olduğu kanısına varacak erdeme sahip iseniz trilyonları yemiş ve ceza almış insanları affeden zihniyetten hiç bir farkınız yok demektir.

Varsa günahı Allah affetsin,okuttuğu her insan memleket evladı olacaksa zaten hayır işlemiştir sizin destek çıkmanıza ihtiyacı yoktur.Diğer açıdan dini-imanı yoksa Yüce Rabb'imin işine karıştığınızında farkına varınız..

Eğer artık her ölen için siyaset yapılacaksa burada,buranın tadı çok kaçmş demektir..uğurlar ola..
 
PKK lılara burs veren

istanbulda araba yakanlara burs veren bir insanın benim gözümde bir değer olamaz
 

...Bu yazı az önce kilitlenen utanıyorlar mı şimdi acaba adlı konuya bir cevaptır...

Serdar turgut dün köşesinde şöyle bir yazı yazdı...

Allah rahmet eylesin merhumun öldüğünü duyunca üzüldüm ama sadece 10 dakika sürdü...Kanallara birde baktım ki herkes çıkmış ne kadar da mükemmel bir kadın olduğundan söz ediyordu...halbuki ben gelen hiçbir canlı yayın teklifini kabul etmemiştim...diye bir açıklama yapmıştı...

Bilirsiniz serdar turgut "penis" yazılarıyla meşhurdur ve mütedeyyin kesimle hiçbir alakası yoktur.Bu adam birşey demeye çalışıyor aslında...ergenekon davası olmasaydı,misyonerlik faaliyetleriyle alakalı çalışma yapanlar dışında ve çydd ile doğrudan ilişki içinde bulunmayanlar hariç hiçkimse saylanı tanımaz...(samimi söyliyeyim ben 2001 de misyoner olduğunu okumuştum belgeli olarak...kitabın adını yayınevini ve basım tarihini geçenlerde vermiştim...)yani saylan hakkında o kadar çok yazı yazıp ağıt çeken insanlar,Saylan ergenekon davasıyla anılmasaydı aynı hürmet ve vefayı gösterebileceklermiydi???cevabı kendinden menkul bir soru tabiki hayır...

ikinci hususa gelince...Ergenekon sanıklarından emekli subay Zekeriya Öztürk, ‘elitler’ diye tanımladığı bazı sanıklara ‘özel muamele’ yapılmasından şikayetçi olmuş. Benim eşim Güler Kömürcü de gazeteci ama İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay kadar itibar görmedi, hatta işinden oldu. Meslek örgütleri protesto eylemi yapmadı. Neden? demiş...
çünkü siz bu sürecin zencilerisiniz de ondan...saylan gibi bir ağırlığınız olsaydı,işini iyi kamufile etmiş olsaydınız ve bunda başarılı olsaydınız...bakın siz nasıl bayraklaştırılırdınız...nasılda onbinler arkanızdan gelirdi...

üçüncü ve son hususa gelicem...aramızdaki bir arkadaşa elinizden geldiğince yüklenmektesiniz.Arkadaş boş işler boş bunlar derken size değil yazılara demiş sanırım,ama paralel görüşlere sahip olmadığınız içinde alınmış ve hakarete varan cümleler sarfetmişsiniz...

Arkadaşın diğer "yazarlara" karşı bu sert tutumundan rahatsız oluyorsanız eğer her fırsatta hakaret edip,forum kullanıcılarına karşı satılmış deyip,çocuk tacizcisi deyip büyüklüğünü tezahur edemeyeceği islam toplumuna bir çırpıda küfür eden terbiyesiz kalemlerede "sizin beyniniz yok" diyebilir misiniz??

 
sizden olupta düzgün olan ve atatürk'ün yolunda yürüyen.. allah kitap deyipte cebini doldurmayan olsun... sonuna kadar saygı duyalım...:goz:

Aynen Kardeşim Katılıyorum Bunlar İşine Geldiği Gibi Müslüman...Allahın Adı İle Aldatanlara Lanet Olsun...!!!
 

turkan_saylan_cocuklarla_resim1.jpg



Prof. Türkan Saylan'ı kaybettik.
Bugün yayınlanacak bazı gazetelerin manşetlerini tahmin edebiliyorum.
Zil takıp oynayacaklardır.
Hakaretin boyutunu nereye kadar vardırabileceklerini tahmin etmek ise güç.
Çünkü bunun için o tıyneti bilmek gerekir. Ben bilemem.
O zil takıp oynayacak taifeye, bir nebze arları varsa utanmaları için bir minik hatırlatma yapmak istiyorum.
Bilirler mi, ki o sevmedikleri, o nefret ettikleri, o dinsiz dedikleri Türkan Saylan, 1983 yılında bu yana "Hacı" Türkan Saylan'dır.
Bilmezler, çünkü Türkan Saylan onlar gibi din üzerinden güç toplamak, din üzerinden ticaret veya siyaset yapmak isteyen biri değildi.
Bu yüzden de umre ziyareti yaptığını hiçbir zaman, en ağır saldırılar karşısında bile vurgulama ihtiyacı hissetmedi.
Şaka yapmıyorum.
Türkan Saylan 1983 yılında Mekke'ye gidip, Kabe'yi tavaf ederek umre yapmıştı.
Ben de bunu iki yıl önce, tam da bugünlerde yanlış hatırlamıyorsam Ayşe Arman'ın kendisiyle yaptığı bir röportajda okumuştum.
Utangaç bir eda ile köşede kalmış bir bölümünde.


http://www.haberturk.com/haber.asp?id=147636&cat=110&dt=2009/05/19

Gül kararı garabet mi içtihat mı olacak?

Kabeyi görmekle hemen bütün kirlerinden arınmıştır, artık İslam'a istediği gibi saldırabilir, başörtüsüne karşı savaş açabilir Türkan Saylan.

Sibel Can da hacca gitti ama dönüşünün 2.haftasında TRT'de kıvırtmaya başladı.Ambalaja bakmamak lazım.

Hacı olmuş Türkan Saylan,Allah kabul etsin. Ama hacı oldu diye de herkese -sadecee bu mevzuda değil - tertemiz Müslüman sıfatı verilemez. Umreye git herşeyin tertemiz olsn anlayışı , İslam'ı aşağılamanın bir ifadesidir.

Bu yorumu yapmak istemezdim ama genelde hep bu mantık var sayın Kaçan Aşık. 40ına kadar namaz niyaz yok bi hacca git iş tamam.Fikrimi belirtmek istedim sadece

Saygılar...
 
Kabeyi görmekle hemen bütün kirlerinden arınmıştır, artık İslam'a istediği gibi saldırabilir, başörtüsüne karşı savaş açabilir Türkan Saylan.

Sibel Can da hacca gitti ama dönüşünün 2.haftasında TRT'de kıvırtmaya başladı.Ambalaja bakmamak lazım.

Hacı olmuş Türkan Saylan,Allah kabul etsin. Ama hacı oldu diye de herkese -sadecee bu mevzuda değil - tertemiz Müslüman sıfatı verilemez. Umreye git herşeyin tertemiz olsn anlayışı , İslam'ı aşağılamanın bir ifadesidir.

Bu yorumu yapmak istemezdim ama genelde hep bu mantık var sayın Kaçan Aşık. 40ına kadar namaz niyaz yok bi hacca git iş tamam.Fikrimi belirtmek istedim sadece

Saygılar...


İslam İnancında bi yorum vardır demi... Hacca Gidersen Ve Tam Anlamıyla Yaparsan Günahlarından Arınırsın Diye..

Hani Hep Dinciler Yapıyor Sitede De Hani Ayet Koyuyor cevap Veriyor... Alın Size güzel Ayetler Sunacam...

Tevbe Suresi 117:Yemin olsun ki, Allah, içlerinden bir grubun kalpleri kaymaya yüz tuttuktan sonra, peygambere ve o güçlük saatinde ona uymuş olan Muhacirlerle Ensar'a tövbe nasip etmiş, sonra da onların tövbelerini kabul buyurmuştur. Çünkü onlara karşı Raûf ve Rahîm'dir

Tevbe Suresi 100:Muhacirlerden ve Ensar'dan ilklerle, güzel düşünüp güzel davranmada onları izleyenler var ya, Allah onlardan razı olmuştur; onlar da O'ndan razıdırlar. Onlara altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Sonsuza dek hep orada kalacaklardır. Büyük kurtuluş işte budur!

http://www.kurandakidin.net/kuranasp/arama.asp

Ya Nasıl Müslümanlıktır Sizinkisi... Şimdide Diyeceksiniz... Sen Her Önüne Gelen Tesfire İnanma Felan Filan.. İmam'ın Konuşmayı Dinlediniz mi ???? Tabi Sizin İşiniz Gücünüz Vakit-zaman-kanal 7- samanyolu gibi dinci gerici gazete dergi tv gibi şeylerle boş beyinlerinizi doldurmak... :goz:
 
Sizin “kabul”lerinizi kabul etmek zorunda mıyız?

Sizin “kabul”lerinizi kabul etmek zorunda mıyız?





Daha birkaç gün önce yazdım... Ben, “herkesi sevmek” zorunda değilim... Hiç kimse de “beni sevmek” zorunda değil... Bugün, bir adım daha atıp, diyorum ki; hiç kimse “benim gibi düşünmek” zorunda değil!..
Ama ben de, “herkes gibi düşünmek” zorunda değilim... Çünkü benim bir inancım, inancımın yön verdiği bir bakış açım, yani bir “pencerem” var...
Ben bu “pencere”den bakarım olaylara... Başkaları “anahtar deliği”nden veya “kapı aralığı”ndan bakıp “eksik veya yanlış” görürlermiş, dolayısıyla “yanlış değerlendirmeler” yaparlarmış, beni hiç ilgilendirmez!.. Benim işim ve görevim, “doğru”ları anlatmak... Bunu yapıyor olmam, bazılarına “ters” gelebilir, “incitebilir” veya oturdukları koltuklara “raptiye” konulmuş gibi, havalara zıplamalarına yol açabilir... Hatta ve hatta; benim “argo”larımı bile sollayan “ağız dolusu küfürler” savurmalarına sebep olabilir!.. “İnsanî tepki”lere eyvallah... Ama “hayvanî tepkiler” gösterip de beni “fikrimden caydıracak”larını sananlar varsa, onlara tek bir cevabım var: “Avucunuzu yalarsınız!”

ÖLÜLER AYRI, ÖLÜLERİMİZ AYRI
Hani, “demirden korksaydım, trene binmezdim” derler ya, benim de diyeceğim şu:
“Tepkilerden, hakaretlerden ve yedi sülalemi içine alan sövgülerden çekinseydim, şu kalemi elime alıp da yazı yazmazdım!”
Tekrar edeyim: Hiç kimse “benim gibi düşünmek” zorunda değil... Ama ben de “herkes gibi düşünmek” zorunda değilim...
Bunu özellikle belirtiyorum ki;
“Türkan Saylan’la ilgili yazım”dan dolayı; “eleştiri” sınırlarını aşan ve hatta “hakaret” kavramını bile sollayıp “ağız dolusu küfürler” savuran edepsizler, şunu çok iyi bilsinler:
“Ölülerin arkasından konuşulmaz” diye bir kural yok... Bu konuda “dini bir hüküm” de yok!..
Hüküm, “ölüler”le ilgili değil, “ölüleriniz”le ilgilidir!.. Yani, emir; “ölülerinizin arkasından konuşmayın” şeklindedir!..
Sizin anlayacağınız;
“Ölüler” ayrıdır,
“Ölüleriniz” ayrı!..
Alın size bir örnek:
Ebu Leheb, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in “amcası” idi!..
Yani, “en yakını!”
Peki, “Ebu Leheb’in ölümü”nden sonra, Peygamber Efendimiz’e “Onun hakkında konuşma” diye bir emir mi geldi?..
Tam aksine;
“Namaz”larda okuduğumuz Tebbet Sûresi’nde; hem de “Peygamberimiz’in amcası” olmasına rağmen Ebu Leheb hedef alınmakta ve daha ilk “ayet-i kerime”de Cenab-ı Allah buyurmaktadır ki;
“Ebu Leheb’in elleri kurusun!”
Bu da gösteriyor ki;
Ebu Leheb, evet bir “ölü”dür ama “bizim ölümüz” değildir!.. “Bizim ölümüz” olmadığı için de, yüzyıllardır “ellerin kurusun” deriz onun arkasından!..
Fazla uzatmaya gerek yok;
Hiç kimse; “ölülerin arkasından konuşulmaz” gibi bir “safsata”ya inanıp da, bana sövmeye kalkmasın!..
Çünkü ben, çok iyi biliyorum ki;
“Ölüler” ayrıdır,
“Ölülerimiz” ayrı!..
Ne yani;
“Ölü” oldukları için Darwin’in veya Lenin ya da Stalin, Hitler ve Mussolini’nin arkasından konuşmayacak mıyız?..
Hem, madem ki “ölülerin arkasından konuşulmaz” diye bir safsataya inanıyorsunuz, o zaman sorarım;
Hitler’e niye “faşist diktatör” diyoruz?..
Ya da diğerlerinin arkasından; niçin “Despot!.. Zalim!.. Zorba” diyoruz ki?..
Öyle ya;
Onlar da “ölü” değil mi?..
Peki, bizim yazdığımız ne;
“Türkan Saylan’ı sevmek zorunda değilim... Onun için, imam sorduğunda “iyi bilirdik’ diyemem!”
Bütün mesele bu!..
Bilmem, anlatabildim mi?

HER GÜÇLÜ, HAKLI DEĞİLDİR!
Mevzu açılmışken devam edelim:
Malûm; kimin elinde veya belinde “silâh” varsa, kim “güçlü” veya “para” sahibi ise, “kural”ları genellikle onlar koyar!..
Bu, böyle midir?..
Böyledir!..
Peki, “doğru” mudur bu?..
Elbette hayır!..
“Silahlı” veya “güçlü” olan birinin koyduğu “kural”lar aynı zamanda “adaletli” olmak zorundadır!..
Konulan kurallar “adaletli” ve “haklı” değilse; kural koyan adam, “zalim” olur!..
Peki; “para sahibi, güçlü veya silâhlı” birisi “kural” koydu diye ben bu kuralı “kabul etmek” zorunda mıyım!..
Elbette değilim...
Çünkü “kabul etmek” ayrıdır, “uymak” ayrı!..
Gücüm olmadığı için, kurala belki uyarım!..
Ama bu, o kuralı kabul ettiğim anlamına gelmez!..
Özetle şunu demeye çalışıyorum:
“Başkalarının kabulleri”ni kabul etmek zorunda değilim!..
Yani, bir adama “kahraman” diyorlar diye, benim de ona “kahraman” veya “vatansever” demek gibi bir mecburiyetim yok!..
Türkan Saylan olayı da öyle!..
Laikçi taifesi onun için “iyilik meleği”(!) diyor diye, ben de aynısını demek zorunda değilim ki!..
Çünkü, benim “ölçülerim” var!..
Amaç ve hedefi; “Eğitimi dinin gölgesinden kurtarmak” olan ve son nefesine kadar bu “misyon” üzre çaba sarfeden bir kadına yapılan övgüleri benim de kabul etmek gibi mecburiyetim yok!..
Bunu “ölü”lerin arkasından söylüyorum ki; şu anda “sağ” olanlara ders olsun!..
Anlasınlar artık; sağlığında kim ki “din ve dindar ile mücadele” etmişse, “öldükten sonra” benden övgü beklemesin!..
“Övgü” de beklemesin, “dua” da!..

GÜL’DEN MAHKEMEYE CEVAP
Lâfım sadece “Saylan ve yandaşları”na değil...
Halen “yaşayanlar”a da bir çift sözüm var!..
Dün de yazdığım gibi;
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi bir “karar” alıp dedi ki;
“Abdullah Gül, yargılanmalıdır!”
Bu karara Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dün verdiği cevap şöyleydi:
“Zamanlamayla ilgili bir şey söyleyemem. Zamanlamayla ilgili herhangi bir şey söylersem polemik olur. Yalnız şunu hatırlatmak isterim; 10 yıl önce o zamanki Refah Partisi'nin 10'un üzerinde genel başkan yardımcısı vardı.
Ben de dış politikadan sorumlu genel başkan yardımcısıydım ve mali konularla, para işleriyle hiçbir yetkisi ve sorumluluğu olmayan bir kişiydim ama bu konu daha sonra mahkemelere taşındı.
Mahkemeler neticede partinin genel sekreteri dahil olmak üzere bütün genel başkan yardımcıları ve genel muhasibini bu işlerden sorumsuz buldu. Yani beraat ettiler.
Ben protokol listesinde bile en sonda gelen kişiydim ve hiçbir şekilde para işleriyle ilgisiz bir kişiydim ama milletvekili olduğum için herhangi bir şekilde benimle ilgili yargılama söz konusu olmadı.
Hatırlarsanız; ben, bakanken, Başbakan Yardımcısı iken, Dışişleri Bakanı iken bile bu konu Meclis komisyonlarına geldiğinde bizzat gidip 'dokunulmazlığımı kaldırabilirsiniz, kaldırın' teklifinde bulunmuş bir kişiyim. Ama o günkü şartlarda dokunulmazlığa farklı bakıldığı için bu gerçekleşmedi.
Yalnız buna ilaveten şunu da hatırlatmak isterim ki dokunulmazlık, milletvekili dokunulmazlığı hukuk davalarında geçerli değildir.
Dolayısıyla hukuk davası, o zaman diğer genel başkan yardımcılarıyla birlikte benim için de açıldı hatta mal varlığıma tedbir getirildi.
Dolayısıyla bu dava yapıldı ve neticede hiçbir sorumluluğumuz olmadığı için bu dava reddedildi.
Tekrar bu konunun tekrar gündeme getirilmesiyle ilgili şunu söylemek isterim; Cumhurbaşkanlığı makamı Türkiye'nin en yüce makamıdır. Cumhurbaşkanı Türkiye'nin birliğini, beraberliğini ve bütün Türk milletini temsil eder. Açıkcası, tek kaygım Cumhurbaşkanlığı makamının 'dokunulmazlığı var mı, yok mu' tartışmalarıyla zedelenmesidir. Çünkü bunun yansımalarını Türkiye içinde görmezsiniz, Türkiye dışında çok daha farklı şekilde yansır. Türkiye'nin itibarıyla ilgili konulardır...
Ama şunu da söylemek isterim ki; hukuki prosedür neticelendiğinde eğer bazılarının iddia ettiği gibi bir durum ortaya çıkarsa, bu konuda yargılanmaktan şahsım adına benim hiçbir şüphem, tereddütüm yoktur. Bunu da açıkça ifade etmek isterim. Bu konuyla ilgili herhangi bir endişe duymadığımı da açıkça söylerim.”

KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA MI?
Bence, Sayın Gül’ün bu kadar nefes tüketmesine hiç gerek yoktu!..
Bazıları, onunla ilgili, nasıl ki “şüphe” uyandırmaya çalışıyor, onun yerinde ben olsam, aynı taktiği uygular, “Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi”nin; hem de şu günlerde niye “pişmiş aşa soğuk su katmaya” çalıştığının sorgulanmasını isterdim!..
Evet, “zamanlama”ya dikkat çeker ve “kararın arkasında hangi güçlerin bulunduğu”nun sorgulanmasını isterdim!..
Ama, Abdullah Bey, “kibar” adam...
Üstelik devletin başında... Kendisinin de dediği gibi; bu tür “polemik”lere girmez!..
Ama ben giriyor ve soruyorum:
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi böyle “absürd bir karar” verdi diye, ben bu kararı “kabul etmek” zorunda mıyım?..
Hayır!.. Kabul etmiyorum!.
Çünkü “karara uymak” başka, “kabul etmek” başka!..
Bu kararı, “Türk Milleti” de kabul etmez, “vicdanı olan” hiç kimse de, onaylamaz!..
O halde, “Türk Milleti Adına” karar veren “mahkeme”lerin, “herkesin kabul edeceği” kararlar vermesi gerekir!.. Aksi halde tartışılırlar ve fena halde yıpranırlar!
Sonra, benim gibi birisi çıkar ve;
“Sizin kabullerinizi kabul etmek zorunda değiliz” deyiverir!..
Öyle ya; biz sizin “köle”leriniz değiliz!..
Geçti o devirler!..


Ergenekon yazımı bir senaryo!
“Yap-Boz”un bir iki parçasına bakarsanız “fotoğrafın tamamı”nı göremezsiniz...
Çünkü “parça”ya bakıp da “bütün”ü görme imkânı yoktur!..
Görüyorsunuz, ortada “fol yok, yumurta yok”ken, Hüsamettin Cindoruk gibi “76 yaşında bir genç”(!) adam, gitti “DP’nin başına” oturdu!..
Görünüşte, bu “çöreklenme”nin hiçbir anlamı yok...
Nihayetinde; “Adam, ahir ömründe kendi kendini tatmin etmek istiyor” denilip, geçilebilir!..
Ama, aynı günlerde Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, “Abdullah Gül’ün yargılanmasını” isterse, işte o zaman durup, düşünmek ve sormak gerekir: “Mutfakta biri mi var?.. Bu yemeği ocağa kim koydu?..”
Çünkü efendim; “pişirilmek” istenen yemek; “Gül’den başlayarak, hükümeti devirmek”tir!.. DP, işin “siyasi” boyutu!..
Gül’ün yargılanması ise, işin “yargı” boyutu!..
Özetle söylemek gerekirse; AK Parti’nin işini bitirmek için hem siyaseti, hem yargıyı kullanacaklar!.. Bunların “Ergenekoncular” olduğunu söylemeye herhalde gerek yok!..
Çünkü fotoğrafın bütünü, onları gösteriyor!..







Kaynak:http://www.habervaktim.com/yazar/14333/sizin_kabullerinizi_kabul_etmek_zorunda_miyiz.html









__________________________________-
 
melek derken şeytanda bir melek onu kastettin heralde...

Ölen bir insanın hakkında hala böyle dengesiz konuşuyorsunuz ya:mad:
Ne diyeyim gerçekten okumuş ve okumamış insanlar arasında dünyalar kadar fark var bizde bunu yaşıyoruz ülkemizde.
Bir insanı eleştirmeden önce gerçekten ama geçmişini ve yaptıklarını takip ederek eleştireceksin,senin yaptığın laf olsun torba olsun başka bir şey değil.
 
Ölen bir insanın hakkında hala böyle dengesiz konuşuyorsunuz ya:mad:
Ne diyeyim gerçekten okumuş ve okumamış insanlar arasında dünyalar kadar fark var bizde bunu yaşıyoruz ülkemizde.
Bir insanı eleştirmeden önce gerçekten ama geçmişini ve yaptıklarını takip ederek eleştireceksin,senin yaptığın laf olsun torba olsun başka bir şey değil.

Bir insanın geçmişi araştırırken sadece gördüklerinle araştıramazsın..hayatı sır olan bir hayırseverın mason olduğunu ve borsada cumhuriyet tarihinin en büyük spekülasyonunu yaparak türkiyeyi dış borçlanmaya itecek bir travma zinciri başlattığını ve aslında aynı zamanda türkiye de vergi şampiyonu olduğunu ve en büyük hayır yatırımlarının altınada imzasını attığını biliyor musun (bir iş adamının)???


Neymiş o zaman hayatı araştırmak yetmiyormuş...
 
Geri
Üst