Y£$!L
New member
Esselamüaleyküm
İL : İSTANBUL
AY-YIL : MAYIS-2007
TARİH : 11.05.2007
Yardımlaşma ve dayanışma halinde bulunan toplumlar, güçlü toplumlardır. Getirdiği ilkelerle insanların iyiliğini, hayır ve mutluluklarını temin etmeyi gaye edinen dinimiz mü’minlerin yardımlaşma ve dayanışma içinde olmalarını emretmiştir. Bu hususta Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulmaktadır: “Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkça tam hayra erişemezsiniz, her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir” [1].Diğer bir âyet-i kerîmede de:
“…Onlardan bir kısmı da hayırda yarışırlar. Bu büyük bir fazilettir” [3]
Sevgili Peygamberimiz de, “Sizden birisi kendi nefsi için istediğini, kardeşi için de istemedikçe olgun mü’min olamaz” [4] ve “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücut gibidirler” [5] buyurmaktadır.
Bunun temelinde “insanların en hayırlısı, insanlara faydalı olan; malın en hayırlısı, Allah yolunda harcanan; vakfın en hayırlısı da insanların en çok ihtiyaç duydukları şeyleri karşılayandır” ilkesi yatmaktadır. Bu ilkenin mânasını çok iyi kavrayan müslümanlar, özellikle de bizim atalarımız bu yolda birbirleri ile âdeta yarışırcasına vakıf eserleri kurmuşlardır.
İslâm tarihinde ilk vakıf, Medine-i Münevvere’deki yedi parça mülkünü bağışlayan Hz. Peygamber (s.a.v) tarafından kurulmuştur [6]. Onun yolundan giden sahâbe-i kirâm da çeşitli vakıflar kurmak suretiyle insanlığa hizmet etmişlerdir. Nitekim Hz. Câbir “Ben, muhâcir ve ensâr arasında mal ve mülk sahibi olup da vakıf ve hayır kurumu kurmamış birini hatırlamıyorum.” [7] diyerek bu durumu belirtmiştir.
Vakıf kurumumuza ilham kaynağı olmuş bir hadis-i şerifin meâliyle bitirelim: “İnsanoğlu öldüğünde amelleri de sona erer. Ancak şu üç şey bundan müstesnadır; sadaka-i câriye (yani toplumsal yararı sürekli olan hayır yatırımı), faydalı ilim, ölene arkasından dua eden hayırlı evlat” [2].
_____________________
[1] Âl-i İmrân, 3/92.
[2] Müslim, “Vasıyyet”, 14; Ebû Dâvûd, “Vasâyâ”, 14; Tirmizî, “Ahkâm”, 36; Nesâî, “Vasâyâ”, 8.
[3] Fâtır, 35/32.
[4] Buhârî, “Îmân”, 13.
[5] Buhârî, “Edeb”, 27.
[6] M. A. Köksal, İslâm Tarihi, XVIII, 181.
[7] Ö. N. Bilmen, Istılah, IV, 304.
Renkler:
Ayet
Hadis
SELAM VE DUA İLE...
İL : İSTANBUL
AY-YIL : MAYIS-2007
TARİH : 11.05.2007
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
لَنْ تَنَالوُا الْبِرَّ حَتَّى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا
تُنْفِقوُا مِنْ شَيْءٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ
[1]
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم
إِذاَ ماَتَ اِبْنُ آدَمَ اِنْقَطَعَ عَمَلُهُ إِلاَّ مِنْ ثَلاَثٍ
صَدَقَةٍ جَارِيَةٍ أَوْ عِلْمٍ يُنْتَفَعُ بِهِ أَوْ وَلَدٍ صَالِحٍ
يَدْعُو لَهُ
[2]
SOSYAL DAYANIŞMA MÜESSESESİ OLARAK VAKIFLAR
Değerli Müslümanlar!
Yardımlaşma ve dayanışma halinde bulunan toplumlar, güçlü toplumlardır. Getirdiği ilkelerle insanların iyiliğini, hayır ve mutluluklarını temin etmeyi gaye edinen dinimiz mü’minlerin yardımlaşma ve dayanışma içinde olmalarını emretmiştir. Bu hususta Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulmaktadır: “Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkça tam hayra erişemezsiniz, her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir” [1].Diğer bir âyet-i kerîmede de:
“…Onlardan bir kısmı da hayırda yarışırlar. Bu büyük bir fazilettir” [3]
Sevgili Peygamberimiz de, “Sizden birisi kendi nefsi için istediğini, kardeşi için de istemedikçe olgun mü’min olamaz” [4] ve “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücut gibidirler” [5] buyurmaktadır.
Muhterem Mü’minler!
Dinimiz kesintisiz hayır işleme bilincini geliştirmiş, bunun sonucu olarak, ihtiyaç sahiplerini gözetmek üzere vakıflar ortaya çıkmıştır. Âhiretteki kurtuluşumuz bu dünyada yapacağımız fedakârlıklara bağlıdır. İşte vakıf anlayışı böyle bir imanın, maddî bir karşılık beklemeden başkalarına yardım etmek gibi ulvî bir düşüncenin mahsulüdür. Bu sebeple vakıf kurma, İslâm’ın başlangıç yıllarından itibaren asırlar boyunca İslâm dünyasında büyük bir önem kazanmış, sosyal ve ekonomik hayat üzerinde de derin tesirler icra etmiştir.Bunun temelinde “insanların en hayırlısı, insanlara faydalı olan; malın en hayırlısı, Allah yolunda harcanan; vakfın en hayırlısı da insanların en çok ihtiyaç duydukları şeyleri karşılayandır” ilkesi yatmaktadır. Bu ilkenin mânasını çok iyi kavrayan müslümanlar, özellikle de bizim atalarımız bu yolda birbirleri ile âdeta yarışırcasına vakıf eserleri kurmuşlardır.
İslâm tarihinde ilk vakıf, Medine-i Münevvere’deki yedi parça mülkünü bağışlayan Hz. Peygamber (s.a.v) tarafından kurulmuştur [6]. Onun yolundan giden sahâbe-i kirâm da çeşitli vakıflar kurmak suretiyle insanlığa hizmet etmişlerdir. Nitekim Hz. Câbir “Ben, muhâcir ve ensâr arasında mal ve mülk sahibi olup da vakıf ve hayır kurumu kurmamış birini hatırlamıyorum.” [7] diyerek bu durumu belirtmiştir.
Değerli Mü’minler!
Yardımlaşma ve dayanışmanın gereği olarak ortaya çıkan vakıflar, hastahane, cami, okul, yol, köprü, çeşme ve aşevi gibi toplumun ihtiyacı olan bir çok tesisin yapılması ve yaşatılması gibi toplum yararına olan hemen her alanda büyük hizmetler görmüşlerdir. İnancımıza göre bu eserlerden insanlar yararlandığı sürece yaptıranlar, yapılmasına vesile ve destek olanlar, hem yaşarken hem de öldükten sonra sevap kazanmaya devam edecektir. Vakıf kurumumuza ilham kaynağı olmuş bir hadis-i şerifin meâliyle bitirelim: “İnsanoğlu öldüğünde amelleri de sona erer. Ancak şu üç şey bundan müstesnadır; sadaka-i câriye (yani toplumsal yararı sürekli olan hayır yatırımı), faydalı ilim, ölene arkasından dua eden hayırlı evlat” [2].
_____________________
[1] Âl-i İmrân, 3/92.
[2] Müslim, “Vasıyyet”, 14; Ebû Dâvûd, “Vasâyâ”, 14; Tirmizî, “Ahkâm”, 36; Nesâî, “Vasâyâ”, 8.
[3] Fâtır, 35/32.
[4] Buhârî, “Îmân”, 13.
[5] Buhârî, “Edeb”, 27.
[6] M. A. Köksal, İslâm Tarihi, XVIII, 181.
[7] Ö. N. Bilmen, Istılah, IV, 304.
Sedat CANBAZ
Sinanağa Camii İmam-Hatibi
BEYKOZ
Sinanağa Camii İmam-Hatibi
BEYKOZ
Renkler:
Ayet
Hadis
SELAM VE DUA İLE...