Я@SmUsSعN ™
♥ нєяşєуỉи нαуıяℓıѕı ♥
ҳ̸Ҳ̸ҳ-TşKLeR-ҳ̸Ҳ̸ҳ
Atatürkede sansür koyan Atatürkçü geçinenler ne acaip dimi
Kılık kıyafet kanunu 1925 lerde başlayıp 1935 lere kadar devam edem bi degisim sürecidir..bu fotograflar seninde yazdıgın gibi büyük ihtimalle savastan hemen sonra yeni bi cumhuriyette baskından yeni kurtulmus halkın fotograflarıdır.Carpıtmaya gerek yok bir islam devletinin hakimiyetinden cıkmıs insanlar bunlar gayet dogal fotograflar ancak sonrası önemli..
pekı sevgılı arkadasım sen dıyıyorusnkı sansurlense tam yerıdır neden bazı seylerı kabullenmekten kacıyorsun daha sen yuce ataturkun annesının karısın bas ortusune bıle tahammuletmıyor sunuz sız ve sızın gıbı ler acaba nasıl bır dusunce ve fıkır ıcındesınız once kendınızı sorgulayan daha sonra bu ayrıntılara takılınKimsenin sansürledigi yok.Şer odakları o imajı vermek istiyor.Hem yani sansürlense bile yeridir ki;Her olayı,her fırsatı,bir şeylere yormaya çalışıldıkçada olmasını dogal karşılıyorum."Atatürk tesbih alıyormuş neden saklanıyormuş" denirse,Harf devrimi olmadan mecliste olan bir eski yazıyı resmeden bir fotografa bile anlam yükleemeye kalkarsanız,Kılık kıyafet devriminden önce giyilen kara çarşafı farklı degerlendirebilecek kadar art niyetlerle donatılan insanlarımız olduktan sonra,toplumun saglıgı adına ,birilerine fırsat vermemiş diye,o sansürü yapanları,Vatanseverliginden dolayı insiyatif kullandıkları için tebrik etmek gerek.Hem nasıl sansür olabiliyor?İstediginiz fotografı yayınlayabiliyorsunuz ve hala sansür diyorsunuz.Hem Ülkemizde eline geçirmediginiz kurummu kaldıda, hala sansürden bahsedebiliyorsunuz?Sansürün hasını bugün basınımızda,kimler adına yapıldıgını sizlerde bizlerde biliyoruz.O nedenle Zeytinyagı gibi,Akkaşık gibi olmayın...
Kılık kıyafet kanunu 1925 lerde başlayıp 1935 lere kadar devam edem bi degisim sürecidir..bu fotograflar seninde yazdıgın gibi büyük ihtimalle savastan hemen sonra yeni bi cumhuriyette baskından yeni kurtulmus halkın fotograflarıdır.Carpıtmaya gerek yok bir islam devletinin hakimiyetinden cıkmıs insanlar bunlar gayet dogal fotograflar ancak sonrası önemli..
pekı sevgılı arkadasım sen dıyıyorusnkı sansurlense tam yerıdır neden bazı seylerı kabullenmekten kacıyorsun daha sen yuce ataturkun annesının karısın bas ortusune bıle tahammuletmıyor sunuz sız ve sızın gıbı ler acaba nasıl bır dusunce ve fıkır ıcındesınız once kendınızı sorgulayan daha sonra bu ayrıntılara takılın
pekı sevgılı arkadasım sen dıyıyorusnkı sansurlense tam yerıdır neden bazı seylerı kabullenmekten kacıyorsun daha sen yuce ataturkun annesının karısın bas ortusune bıle tahammuletmıyor sunuz sız ve sızın gıbı ler acaba nasıl bır dusunce ve fıkır ıcındesınız once kendınızı sorgulayan daha sonra bu ayrıntılara takılın
Latife Hanım türbanlı mıydı?
19.08.2007
SIRRI YÜKSEL CEBECİ
“TÜRBAN” ile ‘Başörtüsü”nü aynı kefeye koymak, sap ile samanı birbirine karıştırmaya benziyor.
Saf ve temiz Anadolu insanı, türban ile başörtüsü arasındaki farkı bilmez ki... Onun için önemli olan, kadının başını örtmesi... Nasıl ve ne şekilde, hatta hangi amaçla örttüğü hiç önemli değil.
Türkiye’de Silahlı Kuvvetler dahil hiçbir kurum veya kişinin, Müslüman Türk kadınının iffet simgesi olan “başörtüsü”ne karşı olması düşünülemez. Cumhuriyet tarihimizde “başörtüsü”ne kimse dil uzatmamış, uzatamamıştır.
Türkiye’de yaklaşık otuz yıldır tartışılan, Türk kadınının geleneksel “başörtüsü” değil, siyasi simge olarak kullanılan “türban”dır.
Kurtul Altuğ’un şu anekdotunu lütfen altını çizerek okuyun:
Yılların gazetecisi Altuğ, 28 Şubat sürecinin ardından Genelkurmay Başkanlığından ayrılan Emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’yı Ankara’daki lojmanında ziyaret eder.
Karadayı Paşa, iki fotoğraf koyar Altuğ’un önüne. Birinde Karadayı ve ailesi, diğerinde ise İstanbul / Fatih’in Çarşamba semtinde çekilmiş kara çarşaflı kadınlar vardır.
‘Bakın’ der Karadayı Paşa, “Şu resimdeki annem, başı da örtülü. Ama başındaki örtü türban değil. Analarımızın örttüğü ve kimseye zararı olmayan başörtüsü. Ama türban siyasal bir simge olarak yurda yayılıyor. Korkarım öbür resimdeki kara çarşaf, eğer müteyakkız olmazsak, başımıza kim bilir neler gelecektir?”
Sorar Kurtul Altuğ:
- Bu resimleri Erbakan başbakanken önüne koydunuz mu, size ne yanıt verdi?
- Önüne koydum. Size söylediklerimi de aynen tekrarladım. Ama sadece önüne baktı ve sustu!
Kurtul Altuğ bu anektodu, “Bir Numaralı Tanık” adlı kitabında anlatıyor.
Daha az mı Müslüman olur?
Sayın Başbakan dahil bütün AKP’liler, Milli Görüş tarafından Türkiye’ye ithal edilen ve İslami örtünme tarzı olmayan “türban” konusundaki fikri sabitten bir türlü kurtulamıyor ve bu kelimeyi duyar duymaz soğukkanlılıklarını kaybediyorlar.
Bir öfke, bir panik, bir telaş başlıyor hepsinde.
Saf ve temiz Anadolu insanına türbanı başörtüsü diye yutturarak, yüzde 46.7 oy aldılar.
“Eşi türbanlı Cumhurbaşkanı seçeceğiz” demediler, “Eşi başörtülü Cumhurbaşkanı seçeceğiz” dediler.
Yalan söylemeyi çok iyi beceriyorlar.
Şimdi, Sayın Abdullah Gül’e bir sorumuz var:
“Cumhurbaşkanı olmayı madem o kadar çok istiyorsunuz, eşiniz türban yerine başörtüsü kullansa, başörtülü annelerimizden ve kızkardeşlerimizden daha az mı Müslüman olur?”
Türban mı, başörtüsü mü?
Sayın Başbakan, türban konusunda sürekli demagoji yapıyor.
“Yeri geldiğinde ‘Benim anam teyzem böyle giyinirdi’ diyorlar. O zaman Köşk’te niye karşı çıkıyorsun. Atatürk’ün eşi ve annesinin giyimine bakın o da ders olur” diyor.
Hayır. Bizim analarımız, teyzelerimiz Atatürk’ün eşi ve annesi gibi giyindiler, ama Emine Erdoğan ya da Hayrünnisa Gül gibi hiç giyinmediler. Türbanın ne olduğunu bilmediler bile.
Mustafa Başoğlu dostumuzun da gaflet içinde olduğunu görüyoruz. “Sayın Gül Atatürk’ten sonra eşi başı örtülü ikinci Cumhurbaşkanı olacaktır” diyor.
Sayın Gül, Atatürk’ten sonra eşi başı örtülü ikinci Cumhurbaşkanı değil, eşi türbanlı ilk Cumhurbaşkanı olacak Sayın Başoğlu!
Latife Hanım 84 yıl önce nasıl giyiniyordu, Emin Erdoğan ve Hayrünnisa Gül bugün nasıl giyiniyorlar?
Çağdaşlaşıyor muyuz, yoksa ilkelleşiyor muyuz?
Avrupa Birliği’ne türbanla mı gireceğiz?