Kezban Hatemi'nin görüşüne göre sayın Cumhurbaşkanı idam edilmelidir. Çünkü Cumhurbaşkanı sadece Vatana İhanet'ten yargılanabilir. Eğer partinin laik cumhuriyeti yıkma, ve cumhuriyetin temel ilkelerine karşı hareket ettiğine karar verirse yargı Bayan Hatemi'nin görüşüne göre Cumhurbaşkanı'nın seçimi meşruiyetini korumalı. Eğer öyle olursa cumhuriyeti yıkmak isteyen bir partinin kurucu üyelerinden olan cumhurbaşkanı "vatana ihanet'ten" yargılanır.
İşi provakatifleştirmeyte çalışan bir açıklama.
Demokrasi 3 ana güçten oluşur. Bunların birbirlerine üstünlüğü yoktur. Ama herkes kendi görev ve yetkileri içinde bağımsızdır. Başbakan nasıl aldığı oylara güvenip türban düzenlemesi için anayasaya elini uzatabiliyorsa, Yargı da yürütmenin ve yasamanın kararlarını icraatlarını sorgulayacaktır. Eğer yürütmenin her istediğini yaptığı halktan aldığı oy ile her düzenlemeyi yapacağına inananlardansanız siz Hitler Almanya'sında ya da İran Şeriat Cumhuriyetinde yaşıyorsunuz demektir.
Bu ülkenin asıl sorunu Yasama ve Yürütme güçlerinin çok iç içe geçmiş olması ve bu iki gücü eline geçirenin kendin ikral zannetmesidir. Yürütmenin görevi mevcut yasama organının koyduğu yasalar içinde ülkenin idaresini sağlamakken. Bu ülkede tek parti iktidarı olan parti kendi özel icraatlarına yönelik özel kapsamlı yasalar çıkartmaktadır. Kanun hükmünde kararname çıkarır gibi halkın değil parti tabanının değil doğrudan Başbakan'ın belirlediği ve ona diyet borcu olan milletvekilleri başbakan ne isterse o yasayı meclisten geçirmektedirler.
Demokrasi öyle bir rejimdir ki yasama ya da yürütmenin kontrolü yargıya verilmiştir. Kimseye sınırsız güç ve hak verilmemiştir. Biz %50 oy aldın çoğunuk istrse islam cumhuriyeti kurarız derseniz Mustafa Kemal'in kurduğu Türkiye Cumhuriyetine toslarsınız.
Özellikle Sayın Cumhurbaşkanı'nın seçimi sonrası görülmüştür ki Abdullah Gül yaptığı tüm atamalarda tarafsızlık ilkesini değil siyasi islama yakın olduğu bilinen kişilerin atamasını yapmıştır. Yani siyasi islamın savunucusu Abdullah Gül tarafsız olması gereken cumhurbaşkanlığı makamına getirilmiş ve üniversiteler ile yüksek yargıda kadrolaşma ciddi şekilde başlamıştır. Siyasi İslamın son 30 yıldır hedefi olan noktaya gelinmiş ve şeriat isteriz sözleri açık açık söylenmeye başlanmıştır.
(tıpkı bu forumda söylendiği gibi)
Buyrun Laik Demokratik Cumhuriyet refleksini gösterdi diye yaygara kopartın. Bu ülkenin demokrasisini batılı demokrasiler ile karşılaştırın. Almanya'da Nazi politikaları uygulayacak takiyeci bir parti kurulursa ne olur gidin öğrenin? Amerika'da Sosyalist ya da Komünist isimli bir parti kurabiliyor musunuz gidin bir bakın?
Bu ülkenin demokrasisi o kadar özgürlükçü ki şeriat isteriz diyenlerin gazeteleri partileri ve yüksek devlet kademelerindeki atamalarına bile yeterince özgürlük verdi.
saygılar
Bizim
İşi provakatifleştirmeyte çalışan bir açıklama.
Demokrasi 3 ana güçten oluşur. Bunların birbirlerine üstünlüğü yoktur. Ama herkes kendi görev ve yetkileri içinde bağımsızdır. Başbakan nasıl aldığı oylara güvenip türban düzenlemesi için anayasaya elini uzatabiliyorsa, Yargı da yürütmenin ve yasamanın kararlarını icraatlarını sorgulayacaktır. Eğer yürütmenin her istediğini yaptığı halktan aldığı oy ile her düzenlemeyi yapacağına inananlardansanız siz Hitler Almanya'sında ya da İran Şeriat Cumhuriyetinde yaşıyorsunuz demektir.
Bu ülkenin asıl sorunu Yasama ve Yürütme güçlerinin çok iç içe geçmiş olması ve bu iki gücü eline geçirenin kendin ikral zannetmesidir. Yürütmenin görevi mevcut yasama organının koyduğu yasalar içinde ülkenin idaresini sağlamakken. Bu ülkede tek parti iktidarı olan parti kendi özel icraatlarına yönelik özel kapsamlı yasalar çıkartmaktadır. Kanun hükmünde kararname çıkarır gibi halkın değil parti tabanının değil doğrudan Başbakan'ın belirlediği ve ona diyet borcu olan milletvekilleri başbakan ne isterse o yasayı meclisten geçirmektedirler.
Demokrasi öyle bir rejimdir ki yasama ya da yürütmenin kontrolü yargıya verilmiştir. Kimseye sınırsız güç ve hak verilmemiştir. Biz %50 oy aldın çoğunuk istrse islam cumhuriyeti kurarız derseniz Mustafa Kemal'in kurduğu Türkiye Cumhuriyetine toslarsınız.
Özellikle Sayın Cumhurbaşkanı'nın seçimi sonrası görülmüştür ki Abdullah Gül yaptığı tüm atamalarda tarafsızlık ilkesini değil siyasi islama yakın olduğu bilinen kişilerin atamasını yapmıştır. Yani siyasi islamın savunucusu Abdullah Gül tarafsız olması gereken cumhurbaşkanlığı makamına getirilmiş ve üniversiteler ile yüksek yargıda kadrolaşma ciddi şekilde başlamıştır. Siyasi İslamın son 30 yıldır hedefi olan noktaya gelinmiş ve şeriat isteriz sözleri açık açık söylenmeye başlanmıştır.
(tıpkı bu forumda söylendiği gibi)
Buyrun Laik Demokratik Cumhuriyet refleksini gösterdi diye yaygara kopartın. Bu ülkenin demokrasisini batılı demokrasiler ile karşılaştırın. Almanya'da Nazi politikaları uygulayacak takiyeci bir parti kurulursa ne olur gidin öğrenin? Amerika'da Sosyalist ya da Komünist isimli bir parti kurabiliyor musunuz gidin bir bakın?
Bu ülkenin demokrasisi o kadar özgürlükçü ki şeriat isteriz diyenlerin gazeteleri partileri ve yüksek devlet kademelerindeki atamalarına bile yeterince özgürlük verdi.
saygılar
Bizim