ARTikk buu yazilalrın yalan oldugunu söylemkten biz sıkıldık siz vermekten sıkılmdıızz .... bu bilgileri veriyon barı kaynak verr ....
İktidarın ekonomik karnesi
Aşağıdaki tablo AKP'nin ekonomiyi devraldığı 2002 yıl sonu göstergeleriyle
2006 sonu göstergelerini karşılaştırmalı olarak ortaya koyuyor.
2002 sonunda 181 milyar dolar olan GSMH, 5 yılda ortalama yüzde 7.5 oranındaki büyümeyle 400 milyar dolara ulaşmış bulunuyor. Artış oranı yüzde 120. Oysa biz yüzde 37.5 oranındaki büyümeden söz ediyoruz. Demek ki sabit fiyatla olaya baksaydık GSMH 2006 sonunda (181 x 1.375 =) 250 milyar dolar olacaktı. O halde aradaki fark olan 150 milyar dolarlık fark kurun sabitleşme eğilimi içinde olmasından kaynaklanıyor. Aynı şeyleri kişi başına GSMH için de söyleyebiliriz. Zaten çevremize baktığımızda kişi başına gelirin yüzde 110 oranında arttığını gösteren bir gelişme göremiyoruz. Mutlaka bir iyileşme var ama bu kadar değil. Onun içindir ki insanlar "bu müthiş büyümeyi biz niçin hissetmiyoruz" diye soruyor. Buna karşın AKP'nin ekonomi karnesi GSMH'nın geldiği düzey açısından çok önemli bir başarıyı gösteriyor. Buna paralel olarak gelir dağılımında eşitsizliği ölçmeye yarayan ve sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımının düzeldiğini gösteren Gini katsayısının küçülmesi de önemli bir düzelmeye işaret ediyor. Büyüme ve gelir dağılımındaki olumlu gidişe karşılık iktidar, işsizlik sorununun çözümünde başarı sağlayamadı. Bunda tarım kesiminden çok sayıda insanın işsiz sayısına eklenmesinin, yani sorunun biçim değiştirmesinin de etkisi var. Önemli bir başarı da enflasyonla ilgili olarak ortaya çıkıyor. AKP, yüzde 30 dolayında devraldığı enflasyonu yüzde 10 dolayına indirmeyi başardı. Ne var ki 2005 yılı sonucu (yüzde 7.7) çok daha başarılıydı. Yani buradaki başarıda bir gerileme söz konusu.
AKP iktidarının en başarılı olduğu konu bütçe açığının yüzde 14'den yüzde 1'e geriletilmiş olması. Ne var ki 2007 yılının ilk iki ayında bütçe açığında yeniden ciddi artış eğilimlerinin ortaya çıkmış bulunması 2007 yılı için sıkıntı yaratacak gibi görünüyor. Kamu kesimi borç yükünde son yıllarda çok önemli bir mesafe alınmış ve borç yükü 2006 sonu itibariyle Maastricht kriterini (yüzde 60) neredeyse yakalamış durumda.
İhracat çok ciddi bir artış göstermiş gibi dursa da asıl önemli artış ithalatta yaşanmış ve bunun sonunda da cari artış büyük artış göstermiş bulunuyor. Buna karşılık ithalatın asıl olarak sermaye malı ithalatına dayandığı dikkate alınırsa büyümenin de buradan kaynaklandığı anlaşılır. 2002 yılında doğrudan yabancı sermaye girişi 2 milyar doların altındaydı. 2006 yılında bu tutar 20 milyar dolara yaklaşmış görünüyor. 2006 yılındaki doğrudan yabancı sermaye girişi tek başına geçmiş 30 yılda giren yabancı sermayeden fazla.
Dönem boyunca mevduatın krediye dönüşmesinde de büyük gelişme yaşandı ve 2002'de mevduatın yüzde 32'si kredi olarak kullandırılırken 2006 sonunda bu oran ikiye katlandı. Bir başka önemli gelişim Türkiye'nin yakın geçmişine damgasını dolarizasyon olgusunun giderek kırılmış olması olgusu. 2002'de toplam mevduatın yüzde 50'si yabancı para mevduattan oluşurken 2006 sonunda bu oran yüzde 38'e düşmüş durumda.
Bunlara daha bir çok gösterge eklenebilir ama temel göstergeler bunlar. Ve bu göstergeler cari açık dışında AKP iktidarının ekonomideki başarısını ortaya koyuyor. Bütçe açığının yerini almış görünen cari açığın yavaş yavaş daralmasını bekliyoruz. Bu arada kaçınılması gereken en önemli gelişme cari açık daralırken bütçe açığının genişlemesi. Bütçe giderlerinin vergi gelirlerinden daha hızlı artması, bütçe açığının bir seferlik gelirlerle kapatılmasından çok daha önemli. Çünkü bu tür gider artışları, yabancı sermaye girişi gibi bir seferlik gelir artışlarından farklı olarak kalıcı izler bırakıyor.

Mahfi Eğilmez
kaynak
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=217807