Bu bir halk hareketi. Ama Libyadaki gibi , Suriyedeki gibi kanlı ve vahşi değil. Aksine çok demokratik ve dostane. Halkın yarısı demokratik bir biçimde Bu günkü Türkiyeden memnuniyetini dile getirmek adına Akpartiye oy verdi. Diğer yarısıda Akpartinin samimiyetine güvenmediğini farklı Partilere oy vererek gösterdi.
Bu ne kadar Demokratik bir hareket ise CHP ve BDP nin meclise girmeyerek yada Yemin etmeyerek Meclis çalışmalarını kilitlemeye çalışmaları da O kadar antidemokratiktir. Bu ülkenin tek sorunu Haberal , Balbay ve Dicle değildir.. Bu ülkenin çok büyük sorunları var ve bu sorunların çözüm yeri bütün Parlementer Cumhuriyetlerde olduğu gibi Türkiyede de Meclis Çatısının altıdır.
Gelelim sizin yazınızda bahsettiğiniz sorunlara. Canım kardeşim Ülkemiz büyüyor bunu lütfen görelim. Bu büyümeyi borç alan borç veren bir ekonomi ile bağdaştırmak insafsızlık olur. Çevremizdeki sanayileşmeyi görmemek için çok nankör olmalıyız.
2001 şubatında piyasadan çekilen 2-3 milyar dolar ülke ekonomisini felç ederken şimdilerde 20-30 milyar dolar çekilmesi Dolarda bir suni artışa sebep oluyor. Ve buda zaman içerisinde tekrar normale dönüyor. Yani Spekülatörlerin bu tip çabaları boşa gidiyor.
Link - 1
link - 2
Üstadım sadece bu noktalarla ilgili bir kaç şey söyleyeceğim aşşağı yukarı aynı paralelde tartışıyoruz. Diğer noktalara bende katılıyorum. Zira mevzu bahis olan rakamların gerçekçiliğini kabul ediyorum.
Daha ziyadesiyle konu konuyu açıyor farkındayım ama Dr. Haberal ve Sn. Balbay konusunda diyeceklerim çok daha farklıdır.
Meclis tıkanmıyor. Bunu sende benim kadar görebiliyorsun. Yani antidemokratik bir yöntem yoktur.
Nerden baksanız vekile oy veren millet ona boykot etme şansınıda tanımış demektir. Yani o vekillerin yemin etmemeside haklarıdır. Bu milletin oylarına saygısızlık diye yorumlamak Başbakan'ın oy avcılığı yapmasından başka bir şey değildir.
Merak ettiğim bir başka konuda şudur. CHP bu davaya karşı gösterdiği tepki sebebiyle darbecilikle suçlandı. Darbeden medet umuyor diye suçlandı.
Fakat CHP bu ülkede darbelerden en çok tokat yiyen partilerden biriydi. 1980 den sonra asılan solcuları bile referandum sürecinde Recep Tayyip Erdoğan dilinden düşürmezken CHP'ye darbeci yaftalamasını yapıştırmasıda tutarsızlığın daniskasıydı.
Neyse konu sapmadan sonuca ulaşalım. CHP darbeci dendi. Hatta bu davanın içindeki bazı isimleri vekil adayı tayyin etti. Millet bu ülkenin meclisine darbeci seçecek kadar cahil midir? Bence değildir. Halkın seçimine saygı gösterilmemiştir.
Dava hakimler bence siyasete bulaşmıştır. Bu davanın hakimleri millet olmuştur. Eğer onların gönüllerinde bu insanlar masum olmamış olsaydı meclis dışında kalırlardı.
Neyse uzatmanın alemi yok. Bence CHP'li vekillerin tutumlarıda doğrudur.
Neyse sanayileşmeyi göremeyecek kadar ne körüm ne de nankörüm aziz dostum. Sadece ülkenin yaptığı atılımı yetersiz buluyorum.
Türkiye hala %80 ithal yaşıyorsa bu sanayileşmede bir sıkıntı yok mudur?
Ülkenin cari açık vermesinin sebebininde petrol olduğunu pekala bilmekteyim.
Peki alternatif enerji kaynakları konusunda atılan adımlar yeterli mi?
Üstadım, Türkiye elbette 2000 yılından çok daha ileridedir.
Çok şükür bende bundan mutluluk duymaktayım. Ancak piyasa ekonomisinin bize getirileri ve götürüleri çok fazladır.
Daha evvelde dediğim gibi 2 milyar dolarla 20 milyar dolar arasında fark olabilir. Etkileri çok farklı değildir. Piyasa ekonomisinin tehlikelerini göstermek adına verdim ben bu örneği. Yani ülkeyi ileride çıkmaza sürüklemek isteyenlerin elinde bir koz gibi durmaktadır. Tehlikelidir. Piyasadaki paranın %80 ninin yabancı sermaye olmasıda bu tehlikenin göstergesidir.
Üretime gelince. Türkiye ağır sanayi atılımında hala gecikmiş bulunmaktadır. Ülkenin borç stokları artıyor.
Ekonomi ince ip üzerinde diyorum. Bu konu hakkında seninle daha öncedende karşı karşıya gelmiştik zaten.
Ülkenin IMF ye olan borcu kapanıyor. Mutluyum. Peki ya ülkenin iç ve dış borçlarının artmasının sebebi nedir?
Peki bu borç ülkede ne gibi bir atılımda kullanıldı. Hemen söyleyeyim.
Türkiye avrupa düzeyinde 13 yada 17 ülkenin ortak olduğu bir uçak projesine ortak oldu.
Seçim malzemesi olarak ise yerli uçak diye aziz milletime yutturuldu.
Türkiye ATAK isimli helikoptere italya ile ortak.
Seçim malzemesi olarak ise yerli helikopter havalarda dediler.
Ülkenin yerli arabası yok. Hala makam arabası olarak alman arabalarını kullanmak bir utanç meselesi iken atılmış bir adım yok.
Seçim malzemesi olarakta yerli arabamız yolda diye yutturdular.
Yanılmıyorsam GÖKTÜRK uydusunada sadece oratağız.
Peki bizim altyapımız bakımında bu konularda yetersiz miyiz?
Hayır efenim değiliz. Türkiye'de bir çok otomobil fabrikası varken, Türk işadamlarının bu altyapıya güvenip adım atmaması şaşırtıcı değil midir?
Sence bunun sebebi nedir?
Efendim ağır sanayi atılımı gerçekleşmeden ülkenin ekonomik hacmi büyüyecektir.
Fakat bu büyüme yararlı mı? Sanmıyorum.
Bu ülkede hala milli gelirden pay alamayan emekliler olduğu sürece sanırım bu büyüme göz boyamaktır.
İşte meselenin iç yüzü budur. Onun dışında ülke büyümektedir. Ülke dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisidir. Fakat bunun tabana etkiside ayrı bir tartışma konusudur.
Neyse daha fazla söze gerek yok. Kendimi ifade etmişimdir sanırım.
TEŞEKKÜR EDERİM.