Kim Veriyor Bu Kadar Oyu AKP'ye

Bu yılın Ocak-Kasım dönemindeki ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,9 artarak 102 milyar 122 milyon dolara ulaşırken, ithalatı yüzde 31 artarak 164 milyar 922 milyon dolara çıktı.

şimdi bu aradaki farkı nasıl karşılıyoruz kardeşlerim?

araba sattığımız telekomdan,
fransıza sattığımız ottan,
ingilize sattığımız b..ktan gelen paralar bitti,

donlarımızı hazırladık :)

varmı alternatif çözümü olan?
 
Türkiye'de her iki kişiden biri kendi çocuklarının geleceğini ipotek etmiştir,sözün özü budur...Bu gün belki imf ye borcun olmayabilir ama aradaki ticaret borçlarını ileride uluslar arası mahkemeler Türk şirketlerinden TOPRAK TAPUSU olarak talep edeceklerdir :)

Hayrını görün.....
 
İthalatın bilmem kaç milyar dolara çıktığından bahsedenler En pahalı jeep'lerden satın almak için kuyruğa girmişler....

Bu millet artık sizin yaygaralarınıza kulaklarını tıkadı. daha bir yıl öncesine kadar Terörden , Şehit cenazelerinden bahsedenler , Şehit cenazeleri gelmez olunca çareyi Ekonomiye sarılmakta buldular...

Bir yıl öncesine kadar Ülkenin bölüneceğinden bahsedip insanları korkutmaya çalışanlar , şimdilerde çocuklarımızın geleceğini ipotek altına almaktan bahsediyorlar...


ilgilenirmisiniz ? Bilmem ama . Konuyla alakalı bir haber kupürü :

Otomotiv Distribütörlüğü Derneği verilerinden derlenen bilgilere göre, otomotiv sektöründeki bu gelişmelerden lüks otomobil pazarı da payını aldı. 2010 yılında, lüks olarak nitelendirilen kategorideki otomobillerin satışları bir önceki yıla % 166,7’lik bir artış gösterdi. Mercedes firması 2010 yılında %26,8’lik artışla satışlarını 12 bin 300’e kadar çıkardı. Porsche markalı otomobillerin satışlarındaki artış oranı %57,9 olarak ölçüldü. 2010 yılında Türkiye’de toplam 390 adet Porsche satıldı. Bir önceki yıla göre %53’lük bir yükseliş çizgisi yakalayan Maserati’de toplam satış 26 adetti. %35.3’lük artışla 23 adeti bulan Ferrari ve %42,8 ile 14 adet satılan Bentley de satış rakamlarını artıran lüks otomobil markaları oldular.

Tarımın kötüye gittiğini savunanlara da bir haber :Traktör Satışları
 
İthalatın bilmem kaç milyar dolara çıktığından bahsedenler En pahalı jeep'lerden satın almak için kuyruğa girmişler....

Bu millet artık sizin yaygaralarınıza kulaklarını tıkadı. daha bir yıl öncesine kadar Terörden , Şehit cenazelerinden bahsedenler , Şehit cenazeleri gelmez olunca çareyi Ekonomiye sarılmakta buldular...

Bir yıl öncesine kadar Ülkenin bölüneceğinden bahsedip insanları korkutmaya çalışanlar , şimdilerde çocuklarımızın geleceğini ipotek altına almaktan bahsediyorlar...


ilgilenirmisiniz ? Bilmem ama . Konuyla alakalı bir haber kupürü :

Otomotiv Distribütörlüğü Derneği verilerinden derlenen bilgilere göre, otomotiv sektöründeki bu gelişmelerden lüks otomobil pazarı da payını aldı. 2010 yılında, lüks olarak nitelendirilen kategorideki otomobillerin satışları bir önceki yıla % 166,7’lik bir artış gösterdi. Mercedes firması 2010 yılında %26,8’lik artışla satışlarını 12 bin 300’e kadar çıkardı. Porsche markalı otomobillerin satışlarındaki artış oranı %57,9 olarak ölçüldü. 2010 yılında Türkiye’de toplam 390 adet Porsche satıldı. Bir önceki yıla göre %53’lük bir yükseliş çizgisi yakalayan Maserati’de toplam satış 26 adetti. %35.3’lük artışla 23 adeti bulan Ferrari ve %42,8 ile 14 adet satılan Bentley de satış rakamlarını artıran lüks otomobil markaları oldular.

Tarımın kötüye gittiğini savunanlara da bir haber :Tarkatör Satışları

Cevabın benle alakalı değil. Karışmak istemem lakin aziz dostum bir kaç şey söylemek isterim.
Ülkenin bölünme tehlikesi hala devam etmekte. Şehit cenazesi gelmemesi tehlikenin geçtiği anlamına gelmez.
Bunun sebebide biraz bdp nin meclisete ciddi temsil oranları alması olsa gerek. Zamanında dep'i meclise taşıdılar diye küfür ettiğiniz insanlara zamanında destek çıkılsaydı bu iş daha evvel çözülürdü.
akp bir ara ortaya fırladı yok Milli birlik ve beraberlik projesi diye namı diyar Kürt Açılımı diye. Zamanında rapor yazdılar diye küfrettiğiniz insanların yoluna girip çıktınız.
Neyden korktunuz merak konusu...

Üstadım birde şu ekonomi konusunda bir kaç çift sözüm olacak izninle.
Malumatınız üzere senle ben bu konuda çokça tartışmış bulunmaktayız.
Üstadım ekonomi büyüyebilir. Borç yapan ekonomide büyür. Borç veren ekonomide.
Ekonominin büyümesi işlem hacminin büyümesi demektir. Peki ya neler oluyor memlekette.
Cari açık veren ülkenin açık piyasada müdahale olmadan sıcak paraya bağlı büyüyoruz.
Üstadım üretime geçemedik hala ben ona yanıyorum.
Memleketimin her noktasında satış yapan dev mağazaların içindeki ürünlerin %80 oranında ithal mallar olması beni hala üzmektedir.
Sıcak para kaçacak diye verilen siyasi kararlar haddini aşmıştır.

Hatırlar mısınız bilmem, uzun süre önce değil aylar önce piyasadan çekilen 20 milyar dolar sebebiyle ülke sarsıldı. Dolar 1.75 e çıktı.
Sana bir şey söyleyeceğim. Üstadım bir an önce üreten ekonomiye geçilmezse Türkiye daha çok kapitilasyon verecek duruma gelecektir.
Ekonomi yönünde korkularım bundandır.

Birde malum özel sektörün borcu devleti ilgilendirmez diye bir tutum vardır. Bu tutumu lütfen ortadan kaldırın.
Özel sektör borçlanırken bir yere güvenir. O güven veren kurum devlettir. Kısaca Devlet kefildir.
İflas bayrağı çektiği zaman şirket bu borcun ödenmesi istenecek kurum devlettir.
Yani senin benim paralarımdır.
 
Cevabın benle alakalı değil. Karışmak istemem lakin aziz dostum bir kaç şey söylemek isterim.
Ülkenin bölünme tehlikesi hala devam etmekte. Şehit cenazesi gelmemesi tehlikenin geçtiği anlamına gelmez.
Bunun sebebide biraz bdp nin meclisete ciddi temsil oranları alması olsa gerek. Zamanında dep'i meclise taşıdılar diye küfür ettiğiniz insanlara zamanında destek çıkılsaydı bu iş daha evvel çözülürdü.
akp bir ara ortaya fırladı yok Milli birlik ve beraberlik projesi diye namı diyar Kürt Açılımı diye. Zamanında rapor yazdılar diye küfrettiğiniz insanların yoluna girip çıktınız.
Neyden korktunuz merak konusu...

Üstadım birde şu ekonomi konusunda bir kaç çift sözüm olacak izninle.
Malumatınız üzere senle ben bu konuda çokça tartışmış bulunmaktayız.
Üstadım ekonomi büyüyebilir. Borç yapan ekonomide büyür. Borç veren ekonomide.
Ekonominin büyümesi işlem hacminin büyümesi demektir. Peki ya neler oluyor memlekette.
Cari açık veren ülkenin açık piyasada müdahale olmadan sıcak paraya bağlı büyüyoruz.
Üstadım üretime geçemedik hala ben ona yanıyorum.
Memleketimin her noktasında satış yapan dev mağazaların içindeki ürünlerin %80 oranında ithal mallar olması beni hala üzmektedir.
Sıcak para kaçacak diye verilen siyasi kararlar haddini aşmıştır.

Hatırlar mısınız bilmem, uzun süre önce değil aylar önce piyasadan çekilen 20 milyar dolar sebebiyle ülke sarsıldı. Dolar 1.75 e çıktı.
Sana bir şey söyleyeceğim. Üstadım bir an önce üreten ekonomiye geçilmezse Türkiye daha çok kapitilasyon verecek duruma gelecektir.
Ekonomi yönünde korkularım bundandır.

Birde malum özel sektörün borcu devleti ilgilendirmez diye bir tutum vardır. Bu tutumu lütfen ortadan kaldırın.
Özel sektör borçlanırken bir yere güvenir. O güven veren kurum devlettir. Kısaca Devlet kefildir.
İflas bayrağı çektiği zaman şirket bu borcun ödenmesi istenecek kurum devlettir.
Yani senin benim paralarımdır.

Sevgili Arkadaşım , Cevabın benle alakalı demek yanlış , Hepimizin cevabı hepimizedir , Hepimizin sorusu yine hepimize. Çünkü Biz bir bütünüz , sevinçde ve tasada bir olmasaydık ,Kurtuluş savaşını nasıl kazanırdık.

Bu bir halk hareketi. Ama Libyadaki gibi , Suriyedeki gibi kanlı ve vahşi değil. Aksine çok demokratik ve dostane. Halkın yarısı demokratik bir biçimde Bu günkü Türkiyeden memnuniyetini dile getirmek adına Akpartiye oy verdi. Diğer yarısıda Akpartinin samimiyetine güvenmediğini farklı Partilere oy vererek gösterdi.

Bu ne kadar Demokratik bir hareket ise CHP ve BDP nin meclise girmeyerek yada Yemin etmeyerek Meclis çalışmalarını kilitlemeye çalışmaları da O kadar antidemokratiktir. Bu ülkenin tek sorunu Haberal , Balbay ve Dicle değildir.. Bu ülkenin çok büyük sorunları var ve bu sorunların çözüm yeri bütün Parlementer Cumhuriyetlerde olduğu gibi Türkiyede de Meclis Çatısının altıdır.

Gelelim sizin yazınızda bahsettiğiniz sorunlara. Canım kardeşim Ülkemiz büyüyor bunu lütfen görelim. Bu büyümeyi borç alan borç veren bir ekonomi ile bağdaştırmak insafsızlık olur. Çevremizdeki sanayileşmeyi görmemek için çok nankör olmalıyız.

2002 yılında 230 milyar dolar olan üretim rakamı şimdilerde 740-750 milyar seviyelerine geldi. yani iyiye doğru gidiyoruz , Hemde bütün dünya ülkeleri hala krizin etkilerinden kurtulmaya çalışırken biz % 11 büyüyerek.

Cari açık konusu ise tam bir matematik denklemi. Türkiye 2011 in ilk beş ayında 29 milyar dış ticaret açığı verdi , bu açığın 19.7 milyar dolarını Petrol ve Petrol ürünleri ithalatı oluşturdu. Yani ülkemizde çok nadir bulunan bir mamüle ödediğimiz bir bedel yüzünden Hükümeti sorumlu tutmak bence vijdansızlık olur. Çünkü 2002 yılının tamamında 4,1 milyar doları petrole ödediğimizi düşünürsek belki fikirlerimizde bir yumuşama söz konusu olabilir.

2001 şubatında piyasadan çekilen 2-3 milyar dolar ülke ekonomisini felç ederken şimdilerde 20-30 milyar dolar çekilmesi Dolarda bir suni artışa sebep oluyor. Ve buda zaman içerisinde tekrar normale dönüyor. Yani Spekülatörlerin bu tip çabaları boşa gidiyor.

Kısacası Güzel kardeşim Ülke artık 2000 li yılların başındaki gibi Hasta bir ekonomiye ve postal gölgesinde demokrasiye sahip değil. Artık spordaki şike iddiaları bile yargıya aksettiriliyor. Yani ülke güvenilir kişilere emanet . Korkuya yer yok.

sağlıcakla kal.

Link - 1

link - 2
 
Bu bir halk hareketi. Ama Libyadaki gibi , Suriyedeki gibi kanlı ve vahşi değil. Aksine çok demokratik ve dostane. Halkın yarısı demokratik bir biçimde Bu günkü Türkiyeden memnuniyetini dile getirmek adına Akpartiye oy verdi. Diğer yarısıda Akpartinin samimiyetine güvenmediğini farklı Partilere oy vererek gösterdi.

Bu ne kadar Demokratik bir hareket ise CHP ve BDP nin meclise girmeyerek yada Yemin etmeyerek Meclis çalışmalarını kilitlemeye çalışmaları da O kadar antidemokratiktir. Bu ülkenin tek sorunu Haberal , Balbay ve Dicle değildir.. Bu ülkenin çok büyük sorunları var ve bu sorunların çözüm yeri bütün Parlementer Cumhuriyetlerde olduğu gibi Türkiyede de Meclis Çatısının altıdır.

Gelelim sizin yazınızda bahsettiğiniz sorunlara. Canım kardeşim Ülkemiz büyüyor bunu lütfen görelim. Bu büyümeyi borç alan borç veren bir ekonomi ile bağdaştırmak insafsızlık olur. Çevremizdeki sanayileşmeyi görmemek için çok nankör olmalıyız.

2001 şubatında piyasadan çekilen 2-3 milyar dolar ülke ekonomisini felç ederken şimdilerde 20-30 milyar dolar çekilmesi Dolarda bir suni artışa sebep oluyor. Ve buda zaman içerisinde tekrar normale dönüyor. Yani Spekülatörlerin bu tip çabaları boşa gidiyor.


Link - 1

link - 2

Üstadım sadece bu noktalarla ilgili bir kaç şey söyleyeceğim aşşağı yukarı aynı paralelde tartışıyoruz. Diğer noktalara bende katılıyorum. Zira mevzu bahis olan rakamların gerçekçiliğini kabul ediyorum.

Daha ziyadesiyle konu konuyu açıyor farkındayım ama Dr. Haberal ve Sn. Balbay konusunda diyeceklerim çok daha farklıdır.
Meclis tıkanmıyor. Bunu sende benim kadar görebiliyorsun. Yani antidemokratik bir yöntem yoktur.
Nerden baksanız vekile oy veren millet ona boykot etme şansınıda tanımış demektir. Yani o vekillerin yemin etmemeside haklarıdır. Bu milletin oylarına saygısızlık diye yorumlamak Başbakan'ın oy avcılığı yapmasından başka bir şey değildir.
Merak ettiğim bir başka konuda şudur. CHP bu davaya karşı gösterdiği tepki sebebiyle darbecilikle suçlandı. Darbeden medet umuyor diye suçlandı.
Fakat CHP bu ülkede darbelerden en çok tokat yiyen partilerden biriydi. 1980 den sonra asılan solcuları bile referandum sürecinde Recep Tayyip Erdoğan dilinden düşürmezken CHP'ye darbeci yaftalamasını yapıştırmasıda tutarsızlığın daniskasıydı.
Neyse konu sapmadan sonuca ulaşalım. CHP darbeci dendi. Hatta bu davanın içindeki bazı isimleri vekil adayı tayyin etti. Millet bu ülkenin meclisine darbeci seçecek kadar cahil midir? Bence değildir. Halkın seçimine saygı gösterilmemiştir.
Dava hakimler bence siyasete bulaşmıştır. Bu davanın hakimleri millet olmuştur. Eğer onların gönüllerinde bu insanlar masum olmamış olsaydı meclis dışında kalırlardı.
Neyse uzatmanın alemi yok. Bence CHP'li vekillerin tutumlarıda doğrudur.

Neyse sanayileşmeyi göremeyecek kadar ne körüm ne de nankörüm aziz dostum. Sadece ülkenin yaptığı atılımı yetersiz buluyorum.
Türkiye hala %80 ithal yaşıyorsa bu sanayileşmede bir sıkıntı yok mudur?
Ülkenin cari açık vermesinin sebebininde petrol olduğunu pekala bilmekteyim.
Peki alternatif enerji kaynakları konusunda atılan adımlar yeterli mi?
Üstadım, Türkiye elbette 2000 yılından çok daha ileridedir.
Çok şükür bende bundan mutluluk duymaktayım. Ancak piyasa ekonomisinin bize getirileri ve götürüleri çok fazladır.
Daha evvelde dediğim gibi 2 milyar dolarla 20 milyar dolar arasında fark olabilir. Etkileri çok farklı değildir. Piyasa ekonomisinin tehlikelerini göstermek adına verdim ben bu örneği. Yani ülkeyi ileride çıkmaza sürüklemek isteyenlerin elinde bir koz gibi durmaktadır. Tehlikelidir. Piyasadaki paranın %80 ninin yabancı sermaye olmasıda bu tehlikenin göstergesidir.

Üretime gelince. Türkiye ağır sanayi atılımında hala gecikmiş bulunmaktadır. Ülkenin borç stokları artıyor.
Ekonomi ince ip üzerinde diyorum. Bu konu hakkında seninle daha öncedende karşı karşıya gelmiştik zaten.
Ülkenin IMF ye olan borcu kapanıyor. Mutluyum. Peki ya ülkenin iç ve dış borçlarının artmasının sebebi nedir?
Peki bu borç ülkede ne gibi bir atılımda kullanıldı. Hemen söyleyeyim.
Türkiye avrupa düzeyinde 13 yada 17 ülkenin ortak olduğu bir uçak projesine ortak oldu.
Seçim malzemesi olarak ise yerli uçak diye aziz milletime yutturuldu.
Türkiye ATAK isimli helikoptere italya ile ortak.
Seçim malzemesi olarak ise yerli helikopter havalarda dediler.
Ülkenin yerli arabası yok. Hala makam arabası olarak alman arabalarını kullanmak bir utanç meselesi iken atılmış bir adım yok.
Seçim malzemesi olarakta yerli arabamız yolda diye yutturdular.
Yanılmıyorsam GÖKTÜRK uydusunada sadece oratağız.
Peki bizim altyapımız bakımında bu konularda yetersiz miyiz?

Hayır efenim değiliz. Türkiye'de bir çok otomobil fabrikası varken, Türk işadamlarının bu altyapıya güvenip adım atmaması şaşırtıcı değil midir?
Sence bunun sebebi nedir?
Efendim ağır sanayi atılımı gerçekleşmeden ülkenin ekonomik hacmi büyüyecektir.
Fakat bu büyüme yararlı mı? Sanmıyorum.
Bu ülkede hala milli gelirden pay alamayan emekliler olduğu sürece sanırım bu büyüme göz boyamaktır.

İşte meselenin iç yüzü budur. Onun dışında ülke büyümektedir. Ülke dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisidir. Fakat bunun tabana etkiside ayrı bir tartışma konusudur.

Neyse daha fazla söze gerek yok. Kendimi ifade etmişimdir sanırım.

TEŞEKKÜR EDERİM.
 


guns4rose arkadaşımızın ekonomi ve demokrasi hakkında yazdıkları çok gerçekçi.

İnsanların üretmeden ve fakirleşen çevresinden borç bulamadan nasıl yaşadığı, bankalara nasıl rehin düştüğü hiç önemli değil. Çünkü muhtemelen hayalci 03556 arkadaşımızın çevresinde ya böyle zor durumda olan bir toplum, eş, dost akraba yok, yada var fakat nankörlük yapmamak için görmek istemiyor.

Sağlıklı işleyen sistemler akıl, emek, teknik ister.

Bencil kişiler konuları genel geçer akıl kuralları üzerinden değilde, genele bakarak değilde çoğu zaman kendi üzerinden değerlendirir.

Ülkemizde 10 milyonu aşkın emekli var. Bu kesimin % 80'i ciddi bir geçim sıkıntısı yaşıyor. Geçenlerde bir internet sitesinde emekli bir vatandaş aylık 1.5 milyar maaş aldığı için akp ye şükrediyor. Sanırsın emeklilerin büyük bir kısmı 1 milyar ve üzeri maaş alıyor. Kayseride benim çevremde bağkur emeklileri var. 380 milyon alanlar var, 450 milyon, 520 milyon alan var.

2.5 milyar maaş alan şükürcü öğretmenler var. Bir yanda üniversiteyi bitirmiş ve iş bulabilmek için kpss sınavıyla cebelleşen 3 milyona yaklaşan genç işsizler. Atama bekleyen 700 bin öğretmen adayıda şükrediyordur. 45 yıldır öğretmenlik yapan insanlar var çervemde. Zamanında orta okulu bitirmiş. Devlet öğretmen olarak atamış ve adam 45 yıllık öğretmenlik hayatını gururla anlatıyor.

Bankadan borçlanarak araba ve ev alan insanlar var. Evler ve arabalar ipotekli. Ev ve araba satışları hayalci arkadaşın gözünde havai fişek gibi patlıyor. Ekonomi büyüyor. Zavallı çiftçi devletten 7 milyara aldığı ineği 3 milyara satamıyor. İnek satışları patlıyor. Traktör satışları ayrıca patlıyor. Adam kapıya 70 - 90 - 110 milyarlık traktör ve ekipmanı çekiyor. Yaptığı iş yıllık 5 milyarı bulmuyor. Bunları bir zat yaşayan ve gören nankörler ekonomik büyümenin sağlıklı ve akılcı olmadığını söylüyor. Hayalci internetten sadece satış rakamlarını görünce büyümeye seviniyor. O satış nasıl gerçekleşti, alan şu an ne halde önemli değil.

Bu bir gösterge değildir belkide fakat yinede anlatayım.

Kayseride sahabiyede oturuyorum. Apartmanda yaklaşık 50 yetişkin var. Bunların içinde 30 kişinin okuma ve yazması yok.

Yıl 2011 ve 50 kişiden 30 kişi okuma yazma bilmiyor.

Biz geliri yaklaşık 1 milyar olan 3 kişiyiz. 25 kişi inşaat veya sanayi çalışanı. Aylık 600 - 800 ytl gelirle ayakta durmaya çalışıyorlar. Oylar akpye gidiyor.

Karşı komşumun sürekli şekeri, yağı, makarnası bitiyor, yetmiyor çünkü evde 5 çocuk var, akp bröşürleri dağıtılıyor. Alıyorum. büyük resimler ve büyük puntolar var. Yazı çok az. Almere gidiyorum. Kitap bölümüne bakıyorum. Romanlar kalın. Resim çok az, puntolar 10 luk.

Çoçuk kitapları bölümüne gidiyorum. 6 - 8 yaş grubu. Hikayedeki resimler ve puntolar ne kadar büyük.

Eeee 6 - 8 yaşlarındaki bir çocuğun kavrama, algılama seviyesine göre Alattinin sihirli lambası, Alisin harikalar dünyası hikaye kitapları ancak böyle hazırlanmalı.

2 yaşında yeğenim var. masal kitaplarında doğamız, çevremiz, hayvanlarımız var. Resimlere bakarak kurbağa diyor, ağaç diyor, araba diyor, televizyon diyor. Yaramaz palyanço aylık 500 ytl üzerinde bir bütçeyi eriyor veeeee ekonomi patlıyor. Anne ve babası ev taksitleri için bankadan kurtarabildiklerini, çocuk bezine, mamaya, oyuncaklara yatırarak ekonomiyi % 258476 büyütüyorlar.

Kim veriyor bu kadar oyu akp ye. Sanırsınki 50 milyon seçmenin 40 milyonu akp ye oy verdi.

Türk insanına dair yukarıda bazı tablolar aktardım. Şehirde. Varın gidin birde kırsalı düşünün.

Kayseri için seçmen %25 kırsal, %75 merkez.

 
Benim aylık gelirim 2700 TL AKP ye oyu ben vermedim
Ülkenin toprakları karış karış satıldığını gördüğüm için AKP ye oyu ben vermedim
Çocuklarıma başı dik bir Ülke, Güçlü bir devlet bırakmak için AKP ye oyu ben vermedim
80 yıldır bin bir zorlukla kazanılan değerlerin cartellere hediye edildiğini gördüğüm için AKP ye oyu ben vermedim
AKP ye oy veren asgari ücretliye acıdığım için AKP ye oyu ben vermedim

Kim verdi biliyormusunuz
Gerçekten AKP yi umut olarak görenler verdi,(eyvallah)
AKP den yemlenenler verdi ( ona da eyvallah)
Bir de aslında başka bir partili olupta OY'UNU para karşılığı satan şerefsizler verdi. (işte bunları anlamıyorum)
 
karnı doyan oyu atmış. CHP milletin akrnını doyursaydı da oyları CHP alsaydı. CHP bu Karın Doyurma Olayını bilmiyor mu? CHP ebedi oalrak MUHALEFET kalacak.
 
yüzde elli oy almış olabilir ama yüzde 50sinden fazla insan işsiz ve aç bu ülkede. 3 poşet pirince oy vermeye mahkum oldu insanlarımız. Niye mi???
1.işsizlik
2.açlık
3. en kötüsü ne biliyor musunuz? Eve gelince çocugunun istediği şeyi alamadığını söylemesi..

UYAN TÜRKİYE !!!!
 
çocuk yapma kardeş

yüzde elli oy almış olabilir ama yüzde 50sinden fazla insan işsiz ve aç bu ülkede. 3 poşet pirince oy vermeye mahkum oldu insanlarımız. Niye mi???
1.işsizlik
2.açlık
3. en kötüsü ne biliyor musunuz? Eve gelince çocugunun istediği şeyi alamadığını söylemesi..

UYAN TÜRKİYE !!!!

Bu dünya şartlarına çocuk dünyaya getirmek akıl karı iş değil. Çocuk yapmak Farz da değil. O çocuk bir gün sana derse "ne getirdiniz beni bu dünyaya" ne yapacaksın. Bilemme neremin keyfi için yaptım mı diyeceksin?
 
ülke tarikat ve cemaat evine dönmüş. sadece allah için çalışsalar hiç lafım olmaz ama her yere girdiler, yakında iş başvurularında cemaat mührü isterlerse hiç şaşırmam.
 
Ben Ülkenin yarısının AKPARTİ'ye oy vermesine şaşırmıyorum da, diğer yarısı neden vermiyor şaşırıyorum.. Çünkü Hemen hemen herkesin beklentileri karşılanmaya çalışılıyor. Bir çoğunda da başarılı olunuyor.

Oy vermeyenlerin beklentileri ne ola ki..?

Milli Görüş Gömlediğini Tekrar giysin sayın Başbakan sonra ABD den TAM bağımsız olsun Laik olsun açılamlardan vazgeçsin,bebek katili ile görüşmeleri bıraksın, terörle müzakere değil mücade etsin oyun ozaman AK PARTİ ye.
 
Bu dünya şartlarına çocuk dünyaya getirmek akıl karı iş değil. Çocuk yapmak Farz da değil. O çocuk bir gün sana derse "ne getirdiniz beni bu dünyaya" ne yapacaksın. Bilemme neremin keyfi için yaptım mı diyeceksin?

Akıl karı değilde başbakan millette dalga geçer gibi 3tane 5 tane yapın demesini biliyor.Aldığı maaşı ben alsam değil 3-5 tane 5- 6 tane yapardım yani..
 
Canlıları 3 gruba ayırıyoruz.

1 - Bitkiler büyüyebilir, çoğalabilir ve besin kaynakları bulunduğu ortamda bol ise rahat eder. Bol değil ise zayıf kalır veya bütünüyle yok olur. Düşünme ve yer değiştirme özelliği yoktur.

2 - Hayvanlar içgüdüsel yaşar, büyüyebilir, çoğalabilir, bulunduğu yerde besin kaynağı varsa rahat eder, yoksa arayış içine girer. Gerçek bir akıl yürütme ve düşünme yeteneği yok, yer değiştirme özelliği vardır.

3 - İnsan düşünen, konuşan, yazan tek canlıdır. Şartlar elverdiği ölçüde her türlü akıl yürütme, yer değiştirme ve hayatında daha birçok özellik taşıyabilir.

Doğal olarak insan diğer canlılardan çok farklıdır. Makarna, kömür veya başkaca bir şey için geleceğini satacak kadar, yada umarsız olacak kadar değersiz değildir. Yani göbeğiyle düşünmez.
 
Canlıları 3 gruba ayırıyoruz.


Doğal olarak insan diğer canlılardan çok farklıdır. Makarna, kömür veya başkaca bir şey için geleceğini satacak kadar, yada umarsız olacak kadar değersiz değildir. Yani göbeğiyle düşünmez.

Milletten her seçimde yedikleri tokadın bahanesi olarak makarne bulgur kömür nakaratını tekrarlayanların bence psikolojik bir yardıma ihtiyaçları var bozuk plak misali aynı şeyleri çalıp kendilerini psikolojik açıdan rahatlatıyorlar bence
 
Halkın üçte ikisi aptal diyenler o kadar aptal ki, o kadar oyun nasıl,niçin verildiğini anlamıyorlar. Hem hakaret edeceksin,halka tepeden bakacaksın,halkın istemediği şeyleri zorla yapmaya kalkacaksın, hem de bu halk bize niye oy vermiyor diye hayret edeceksin.

Atatürk gençliğe hitabesinde: Memleketin dahilinde iktidara sahip olanların gaflet delalet hatta hıyanet içinde bulunabileceğini bildirmiş.Halkın kandırılabileceğini tahmin bile etmemiş olmalı
 


Sevgili GKA tabikide ben orada kömür, makarna gibi kalıp kelimeler yazdım.

Daha yaygın kullanılan bir kelime ve daha yaygın yaşanan bir gerçek olduğu için.

Bunun dışında konuya ilgi duyuyorsan, muhabbetin küçük ve büyük baş hayvan dağıtımı ve para gibi yönleri olduğunuda biliyorsun demektir.

Yok ben görmedim, duymadım diyorsan.

Elbetteki görmemek ve duymamak hakkın ve seçeneğin vardır. Yani umarsız olmak hakkın.

Bu memleketi milleten aldığı güçle ve liderlik yeteneğini kullanarak kuranlar zaten demişki:

'' Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, delalet, hatta hıyanet içinde bulunabilir ''

Ve sevgili alim52 arkadaşımız buna ayrıca güzel bir açıklama daha eklemiş.

'' Halkın kandırılabileceğini tahmin bile etmemiş olmalılar ''

Zaten aslında düşünen insanları hüzünlendirende bu gerçeğin taaaa kendisi, Halkın kandırılabilir olması.

Kurtuluş savaşının o çetin dönemlerinde halkı kandırma işini çok iyi yapan adi ingiliz, adi amerikalı, adi işbirlikçi ve adi yobaz köşesine çekilecek değildiya.

Elbetteki çağımız her ne kadar akıl ve bilim çağıda olsa bu odaklar var olma nedenlerini sergilemeye devam edecek. Her daim. Sonsuza dek.

Rehberi '' ortak akıl ve kader birliği '' olmayan insanlar, üstüne birde cahil ve muhtaç bırakılmışsa, vargit bu insanlara, bu halka neler yapılabilir, sen düşün.

Yav! özür olsun. Kaptırmışın. Var git sen düşün dedim. Sen düşünme, boş ver.

 
Geri
Üst