Alparslan TÜRKEŞ ( Son Başbuğ )

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

DeLiYuReQ

New member
Katılım
23 Kas 2006
Mesajlar
232
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
HelL!
Milletimizin yetistirdigi son Başbuğ'un hayat hikayesinin başlangıcında da göç var.
Milletimizin yetiştirdiği son Başbuğ'un hayat hikayesinin başlangıcında da göç var. Yıl 1860 Orta Anadolu'da, Kayseri'nin, Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşkerli Köyünde meskun Avşar Obalarından Koyunoğlu ailesi bir toprak meselesi yüzünden kavgaya girişince Sultan Abdülaziz'in fermanıyla Kıbrıs'a sürgün edilir.

Yıl 1917 ve Kasım'ın 25'i, öğle vakti.. yer, Lefkoşe. Haydarpaşa Mahallesi Kirlizade sokağı 13 numaralı mütevazı evde, Kıbrıs'a yerleşen Koyunoğlu soyuna mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve eşi Fatma Zehra Hanımın Ali Arslan adını verdikleri oğulları dünyaya gelir.

Yıl 1921 ve 4 yıl 4 ay 4 günlük Ali Arslan, annesi tarafından yıkanır, yeni elbiseler giydirilir ve devrin âdetince fesi mücevherler ile süslenerek Sarayönü İlkokul'una (Sibyan Mektebi) gönderilir. Sarıklı ve mübarek bir Osmanlı Uleması olan Hoca Efendi'nin dizi dibine çöken Ali Arslan'ın ağzından çıkan ilk söz bir euzü besmeledir. Ey Rahman ve Rahim olan Allah'ım, annem beni yetiştirdi bu mektebe yolladı, okuyup yetişip, milletime hizmet etmek istiyorum dermişçesine bir besmeledir, Ali Arslan'ın ağzından dökülen..

Birbirinin ardı sıra gelen ilkokul ve Rüştiye yılları ve her biri birbirinden daha değerli Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asim Bey, Ragip Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi Türklük ve Türkçülük şuuruyla bilenmiş birer hançer olan hocalarından feyz alır. Onlar Ona müfredatın yanısıra Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığını Devlet-i âli Osman bakiyesi hür ve müstakil Türkiye'nin yanısıra yeryüzünde kendileri gibi bahtsız esaret altında milyonlarca Türk olduğunu da öğretirler. Dahası Osman Zeki Bey Ali Arslan'in adini adeta senin adin "Alparslan olsun" ve Sultan Alpaslan'a denk bir yiğit Türk ol, diyerek değiştirir.

Küçük Alparslan'ın doğup, yetiştiği o yıllarda, Piyale Paşa yadigârı Kıbrıs, sevgili Yesilada'mizin tamamı İngiliz işgali altındadır ve Türk'ün istiklâlini kaybetmesinin ne demek olduğu Onun ruhunun derinliklerine şuurunun uyanmağa başladığı günden, çocukluk yıllarının başlangıcından başlayarak siner. O her gece Türkiye'ye gidip asker olmayı ve gelip ata-baba oçağını kurtarmanın düşüyle uyur, uyanır.

Yıl 1933 ve Alparslan'in artık işgal altında, esaret altında yaşamaya dayanacak gücü kalmamıştır. Babası Ahmet Hamdi Bey'i ve Annesi Fatma Zehra Hanım'ı ikna eder, aile mallarını satıp savar yanlarında oğulları Alparslan ve kızları Dervişe olduğu halde, ak toprakların, hür toprakların, Türk'ün Türk olduğundan utanmadığı, boynunun eğik olmadığı toprakların, anavatanın, Türkiye'nin yoluna düşerler; Viyana vapuru ve.. ver elini İstanbul...

RES1.jpg
Ailesi İstanbul'a yerleşince Alparslan'ın ilk isi Kuleli Askeri Lisesi'ne kayıt olmak olur. Artık O yüreğinin Onu çağırdığı yerde ve düşlerinin peşindedir. O düşlerini düşleyen başkaları da vardır İstanbul'da... Derlenip toparlanmışlar, Türklük, Türkçülük ülküsünün O bir daha hiç inmeyecek olan bayrağını açmışlardır. O Yüce Dilek, O aziz Ülkü, O muhteşem düşler, özellikle, bir Ülkü devi olan Atsız Hoca'nın canevinde, ocağında pişer ve sohpetlerle, şiirlerle, dergilerle, romanlarla mektuplarla Türk aydınlarının gönlüne cemre cemre düşmekte ve yayılmaktadır. Onlarla tanışır, buluşur, Alparslan Türkeş.

RES3.jpg
Yıl 1936 Kuleli Askeri Lisesi'ni pekiyi derece ile asteğmen olarak bitirince Ankara ve Harp Akademisi yılları baslar. 1938'de Harbiye'den mezun olur, artık O Türk Ordusu'nun genç bir teğmenidir ve Türk Milleti'nin emrindedir.



Yıl 1940 Isparta'da gönlünü Muzaffer Ana'ya kaptırır ve evlenirler. Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige (Çagri) ve Yıldırım Tuğrul adli çocuklarla çiçeklenir bu evlilik ve bozkurtların Muzaffer Ana'sının 1974 yılında elim kaybından sonra 1976 yılında, Sevâl Hanım'la yaptığı ikinci evliliğinde de Tanrı Onu Ayyüce ve Ahmet Kutalmış adli iki evlât daha vererek sevindirecektir.


Yıl 1944 3 Mayıs.. Ankara'da eski tabirle bir nümayis yani gösteri veya yürüyüş vardır. Türk'ün, Türklügün ölmediğini, ölmeyeceğini ve yükselen Türkçülük bayrağının bir daha hiçbir şekilde inmeyeceğini gösteriyorlar. Hem dosta hem düşmana... hem devlet hizmetindeki gafillere hem de yurda sızmağa çalışan hainlere, Asya bozkırlarında yaratılan bozkurt soyluların bozkurt torunlarının, bir kaç çakalın günü birlik menfaatleri için göz yumdukları kızıl yılanın farkında ve onun basını ezme azminde olduklarını gösterirler.

Sâirin öz yurdunda garipsin, özyurdunda parya dediğince tutuklanır Türkçüler... Devrin dalkavuk iktidarının uyduruk nedenlerle açtığı Türkçülük-Turancılık Davası baslar. Türkçüler tabutluklara atılırlar, işkencelere uğrarlar. Türkiye'de Türk Milliyetçisi olmanın bedelidir bu... Genç Üsteğmen Alparslan Türkeş'te bunlar arasındadır. 20 Ekim 1944'te kendisini "vatan hainliği" suçlamasıyla sorgulayan mesnedsiz Savcıya "Diğer sanıklar gibi bana da vatan hainliği isnad edilmiştir. Bunu şiddetle redderim. Ben yeryüzünde herşeyden çok milletimi ve vatanimi severim." diye haykırır. Ancak mahkeme tarafından, 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılır ve bir yıldır hücre hapsi yattığı için tahliye edilir. Kendisine verilen cezada daha sonra Askeri Yargıtay tarafından bozulur ve 2. numaralı mahkemede beraat eder. Bu onun Türk Milliyetçisi olduğu için zindanlara ilk atilisidir ve son olmayacaktır. Ülkücü olmak çileye talip olmaktır, nimete, ikbale değil. O da Türklük Ülküsü için zaman zaman şiddeti artan çileyi bir ömür boyu bir an bile tereddüt etmeksizin ve yakınmaksızın, çekmiş ve çile çekmeyi şeref bilmiştir.

Yıl 1947 Alparslan Türkeş ve 15 diğer Türk subayı, A.B.D. Kara Harp Akademisi ve Piyade Okulunda iki yıllık bir süre eğitim görürler. Bu arada ülkemizden Kars ve Ardahan civarıyla Boğazlardan üs talep eden Sovyetler Birliği'nin Komünizm maskesi ardına saklanmış, o eski ve değişmez "moskofluğu" ayan beyan ortaya çıkar. Bu atmosferde yurda dönen Alparslan Türkeş Gelibolu ve Çankırı'daki görevlerinden sonra 1951 yılında Kurmaylık sınavını kazanır ve 1955 yılında Harp Akademisi'nden Kurmay Binbaşı olarak mezun olur.

Yıl 1955 dış görev için açılan sınavı kazanarak A.B.D. Pentagon'da NATO Türk Temsil Heyeti üyeliğine atanır. Bu arada ... Üniversitesinde Uluslararası Ekonomi eğitimi görür. 1957 yılında Türkiye'ye döner.

1959 yılında Almanya'ya Atom ve Nükleer Okulu'na gönderilir ve bu okulu basarıyla bitirir. O artık bir Kurmay Albaydır.

RES5.jpg
Yıl 1960, tarih 27 Mayıs öteden beri örgütlenen ve memlekette kardeş kavgasını önleyerek bazı reformlar yapmayı hedefleyen Milli Birlik Komitesi'nin ülke yönetimine el koyduğunu açıklayan bildiriyi radyodan okuyan kişi ve "ihtilâl'in kudretli Albayı"dır. Kurmay Albay Alparslan Türkeş ihtilâl hükümetinde Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlenir. Bu vazifesi esnasında Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet istatistik Enstitüsü ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi kurum ve kuruluşları kurar.

Ancak Milli Birlik Komitesi arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, 13Kasim 1960'ta Kurmay Albay Alparslan Türkeş ve "ondörtler" olarak bilinen arkadaşları Komite'nin diğer üyelerince emekliye sevk edilerek tasfiye edilirler ve zorla evlerinden alınıp yurtdışında görevlendirilmek suretiyle sürgün edilirler. O da 19 Kasım'da Türkiye'nin Hindistan Büyükelçiliği müşaviri sıfatıyla sürgüne gönderilir.

1961-62 1963 yılına kadar 2,5 yıl, yönetimi elinde bulunduranlarca Alparslan Türkeş'in Türkiye'ye dönmesine müsaade edilmez.

Yıl 1963 tarih 23 Mart Alparslan Türkeş sürgünden yurda döner.

Dava arkadaşlarıyla birlikte kadro oluşturup partileşmek amacıyla "Huzur ve Yükseliş Derneği" adli bir dernek kurar.

Kısa bir süre sonra Talat Aydemir'in giriştiği darbe teşebbüsüne karıştığı iddiası ile tutuklanır ve Mamak Askeri Cezaevinde dört ay hücre hapsinde yatar, yargılanır ve beraat eder.

Tarih 31 Mart 1965 saat 11.00 de Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne katılır.

RES7.jpg
Tarih 1 Ağustos 1965 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Büyük Kurultay'ında Genel Başkanlığına seçilir. Ayni yıl yapılan genel seçimlerde Ankara milletvekili seçilir.




Yıl 1969 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin adi Milliyetçi Hareket Partisi amblemi de Üç Hilâl olarak değiştirilir. O yıl yapılan genel seçimlerde Adana milletvekili olarak seçilir.

İlki, 31 Mart 1975 -13 Haziran 1977 yılları arasında ve ikincisi de 1 Ağustos - 31 Aralık 1977 tarihleri arasında Süleyman Demirel başkanlığında kurulan koalisyon hükümetlerinde MHP Genel Başkanı olarak, Başbakan Yardımcılığı ve Devlet Bakanlığı yapar.

Ülkü Oçakları, Büyük Ülkü Derneği ve diğer mesleki örgütlenmeler baslar.

1968 Yılından itibaren marksist ve bölücü gençlik hareketleri üniversitelerde yuvalanır ve üniversite özerkliğinden istifade ederek buraları silah, cephane deposu haline getirerek "Kömünist Devrim" için üs haline koyarlar. Üniversiteler işgal altındadır. Her yer Lenin'in Stalin'in Mao'nun resimleri ve komünist sloganlarla doludur. Komünist yeraltı örgütleri "şehir gerillası" mi "kir gerillası" mi tartışmaları yapmakta okullara kendilerine tabi olanlardan başka hiç kimseye hayat hakki tanımamaktadırlar. Bunun üzerine Başbuğ Alpaslan Türkeş toplanan çok az sayıdaki gence verdiği seminerlerle onları komünizm konusunda aydınlatmaya ve alternatif olarak da Türk Toplumculuğunu, Türk Milliyetçiliğini anlatır. Kısa zamanda çoğalan gençler örgütlenmeğe başlarlar. Doktriner Türk Milliyetçiliği safhası başlamistir. Türk Milliyetçileri Dokuz Isik, dokuz prensip etrafında toplanırlar.

Bu gelişmelerden rahatsız olan Türklük ve Türkçülük düşmanları özellikle de Komünist örgütler kendilerine okulda, fabrikada, köyde, kentte, dağda her yerde ama heryerde karşi çıkıp mücadele eden Ülkücü Hareket'e karsı savaş ilan ederler ve 12 Eylül 1980'e kadar 5000 civarında Ülkücüyü şehit ederler. Devlet'in zaaf içinde olduğu düşünülen "zinde güçler"i birşeylerin yani ihtilâlin şartlarının "olgunlaşması" için daha fazla kanın akmasını beklemektedirler.

Başbuğ için 1978, 1979, 1980 yılları bir çoğunu bizzat kendisinin yetiştirdiği binlerce ülküdaşının Komünist çetelerce katledildiğini gördüğü, kan ağlayan bir yürekle her şeye rağmen kaybetmediği sogukkanlılığıyla bir iç savaşı önlediği ızdırap dolu yıllardır.

12 Eylül 1980 sabahı pusudakiler yeterince olgunlaşan şartların neticesi ihtilâllerini yaparlar. Basbuğ Alparslan Türkeş ve Türkiye'nin komünist bir ihtilâle kurban olmasını engelleyen Ülkücü Hareket sanık sandalyesinde, idam sehpalarındadır. Mamaklar ve C5'ler bu sürecin şekillendiği mekanlardır.

RES8.jpg
Başbuğ 12 Eylül'den üç gün sonra teslim olur. Cunta tarafından tutuklanan Başbuğ, önce 1 ay Uzunada'da daha sonrada Ankara Askeri Dil Okulu'nda ve hastalandığı dönemde de Mevki Hastahanesi'nde 4,5 yıl hapis yatar. O ve 218 Ülkücünün idamı istenir, 9 Nisan 1985'de tahliye olur ve beraat eder.

Tarih 6 Eylül 1987.. Yapılan referandum neticesi diğer siyasilerle birlikte Başbuğ'a da konulan siyaset yapma yasağı kalkar ve Başbuğ Milli Ülküyü iktidar yapmak davayı kitlelere anlatmak için yine meydanlardadır.

Tarih 4 Ekim 1987.. Milliyetçi Çalışma Partisi olağanüstü kongresinde Genel Başkanlığa seçilir.

Tarih 20 Ekim 1991.. Genel seçimlerde MÇP'nin RP ve IDP ile yaptığı seçim ittifakı neticesi Yozgat milletvekili seçilir. Başbuğ, son kez T.B.M.M.dedir. Bu dönemde ülkemizi kasip kavuran bölücü teröre karşı en etkili mücadeleyi O gerçekleştirir.

Tarih 27 Aralık 1992.. Oniki Eylül'ün kapattığı partilerin tekrar açılabilmesini sağlayan değişiklikler neticesi toplanan MHP'nin son kurultay delegeleri, MHP'nin isim ve amblemini MÇP'nin kullanabilmesine karar verirler.

Tarih 24 Ocak 1992 MÇP'nin 4. Olağanüstü kurultayı toplanır ve partinin adini MHP amblemini Üç Hilal olarak değiştirir.

Yıl 1997... tarih 4 Nisan...


Alıntıdır..

Arkadaşlar sevenide vardı sevmeyenide Lütfen tartışma yaratıcak cümlelerden uzak duralım....
 
Amerikada kuş sütüyle beslendi..Sonra komünizm geliyor diye korkutulan milletin üzerin salındı ya sonra ihtilal için ABD den para istedi :

ürkeş'in, 27 Mayıs 1960 yılında darbenin ardından tankı ABD Büyükelçiliğine dayayıp, para istediğini biliyor muydunuz? ABD'li emekli bir generalin aktardıkları:

1999 yılının sonbahar günleri, Washington, her zamanki gibi güzeldi... Bir kente sonbahar yakışır mı... Mesela benim göz nurum İstanbul, ilkbahar ile güzelleşen bir kenttir... Washington’ a da sonbahar yakışır...

Kuşkusuz, kentin Beyaz Saray’a yakın bir bölgesinde bulunan ve kurulduğu günden beri savaşı eksik olmamış bir ülke olarak tüm savaşların da anılarını duvarlarında sergileyen ‘Emekli Askerler Kulübü’nün bir masasında oturan hayli yaşlı fakat bir o kadar da dinç kişi, bana, bugüne kadar yazmadığım bir anısını aktarıyordu...

Fred Haynes...

İkinci Dünya Savaşı’nda ünlü Okinawa adasına çıkan deniz piyadelerinin en ön saflarında yer alan iyi bir asker... Kore Savaşı’nda Türk Tugayı’nın inanılmaz kahramanlıklarına şahit olmuş ve Türkiye ile gönül bağını o yıllarda kurmuş emekli bir Amerikalı general...

Bir de... 1950’li yıllarda, yani Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti’nin ülkeyi tek başına taşıdığı günlerde Ankara’daki Amerikan Büyükelçiliği’nde askeri ataşe olarak görev yapmış bir isim...

Washington’daki ‘askeri kulüpte’ bir yandan yemeğimizi yerken, diğer yandan, Amerikan-Türk Dostluk Konseyi Başkanı olarak geçmişin ilginç labirentlerine girmeyi tercih etmişti:

‘Menderes ile son konuşmamızı çok iyi hatırlıyorum. Büyükelçi ile birlikte gitmiştik. Kendisinden çok emin bir ifadesi vardı. Oysa bizim elimizdeki raporlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin alt kadrolarının çok hareketli olduğu, hatta, başbakanın evlilik dışı hayatının bile kurmaylar arasında sohbet konusu yapıldığı yönündeydi. Bunu, büyükelçinin yanında kendisine aktardım, siyasi olduğu kadar özel yaşamından kaynaklanan bazı iddiaların ileride büyütülerek kendisinin hırpalanacağını ifade ettim...Biraz durgunlaştı ama üzerinde durmamayı tercih etti...’

TÜRKEŞ: İHTİLALİN PARASI YOK...

Fred Haynes, bu girizgahın devamında Türk tarihi açısından önemli bir dönüm noktasındaki rolünü de aktarmaktan çekinmemişti:

‘Neyse... İhtilal oldu... Biz, bütün personelimiz ve ailelerimizle büyükelçilik binasındaydık. Ön güvenlikte görevli deniz piyadeleri, bir Türk tankının elçilik dış kapısına dayandığını ve üzerindeki albayın bizden biriyle mutlaka görüşmek istediğini bildirdiler. Askeri ataşe olarak görüşmekle ben görevlendirildim. Gittim. Gerçekten de büyükelçiliğin Atatürk Bulvarı’na bakan tarafındaki kapısına dayanan bir Türk tankının namlusu, bahçemize kadar girmişti ve üstünde son derece sert görünümlü bir Türk albayı bulunuyordu. Kapıya yanaşınca albaya selam verip kendimi tanıttı, o da tanktan aşağıya atlayıp kendini tanıttı: Albay Türkeş!..

Ne istediğini sorduğumda son derece düzgün bir ifadeyle, yıkılan hükümetin devletin kasasında bir tek dolar bile bırakmadığını, acil para bulunmazsa devletin işini yapamayıp, memur maaşlarını bile ödeyemeyecek duruma geleceğini ve ihtilalin parasızlık nedeniyle daha başlamadan biteceğini söyledi. İsteği, benim, kendisiyle başbakanlığa gitmem, oradaki kriptolu teleksten Washington ile temas kurarak, ihtilalin acil ihtiyacı olan 50 milyon dolarlık transferin gerçekleşmesini sağlamamdı.

Büyükelçi izin verdi, Türkeş’le birlikte başbakanlığa geçtik, ben teleksi ilettim, sonra Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı’ndakilerin saat farkı nedeniyle uyanıp işlerinin başına gelmelerini beklemeye başladık. Saatler sürdü bu ve çok sıkıntılı bir bekleyişten sonra teleksten, istenilen paranın Türkiye’ye transferin yapılacağı bildirildi.

Albay Alpaslan Türkeş çocuklar gibi sevinmişti... O günden sonra Türkeş’le ne zaman karşılaşsam, 27 Mayıs’ta olduğu gibi selamlaşırım...’

Fred Haynes’in anlattıkları bunlar...

Bugün, Türk siyasi yaşamının ilk darbesinin yıldönümü...

Türkiye, bir darbe sonucu idam ettiği üç önemli politikacısının ağırlığını hep hissetti... Bu idamlara karşı intikam için darağacına yollanan ‘üç fidanının’ acısını da içinden atamadı...

Yarım asır... Anılar kendisinden sonra gelen bütün kuşakları esir alıyor...
 
Senin üç ideolojik kahramanın vatan hainliğinden asıldı diye, bir devlet büyüğünü aslı bulunmayan, alıntı makaleler ile burada bir provakatörlük calışması yapma! Senin etnik kökenin nedir bilemem ama... Gazi M.Kemal Atatürk ten sonra tanıdığım en büyük devlet adamıdır. Aklında, doğrusunu öğrenmek istediğin çelişkiler varsa yaz burdan sana bildiklerimizi, araştırıp kaynak göstererek sana öğretelim. Öğrenmek değil bilmemek ayıp, Ama Yok ben doğru bilgiyi değil kargaşa çıkararak ne kadar insanı Bir Devlet Büyüğüne düşman edersem benim için o kadar iyi diyen kullanılan bir zavallı isen! Sana tek lafım git aile eğitimine ilk baştan başla. Burası eğitim yeri değil. Doğru bilginin paylaşım yeridir.
 
Bende doğru bilgi paylaştım işte.Siz değilmiydinizi darbe zamanları orducu kesilen.İşkence odalrında işkence eden...:goz:
 
Senin niyetin öğrenmek değilmiş annadık. Sana o işkenceleri az yapmışlar. ThugNiggaz efendi annaşıldıki senin işin gaz. Bırak bu fassarya işeleri kulaktan duyma deli saçmalarını ihtilalde kaç bin Ülkücü vefat etmiş Şehit düşürülmüş bir bilgin varmı. Sonra da diyorsunki orducu olmuş, ordu dediğin TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ, sen hangi ülkenin gücünü savunuyorsun veya senin zihniyetindekiler.
 
Türkeş karanlıkların adamı Atatürkle ismini mukayese etmiyormusunuz şaşırmaktan öte hayretler içinde kalıyorum gerçek bir amerikan uşağı tapmaya devam edin.Sizler anlayamış olsanızda çocuklarınız anlayacaklar ama maalesef iş işten zaten geçmiştir.
 
hasavci azını topla asıl sen kimin uşağısın biz TÜRK OĞLU TÜRKÜZ tarihte yok uşaklığımız.
 
Herkes bi uşak Amerikan uşağı Rus uşağı uşak da Türkiyenin bi ili. Bir de bizim uşaklar var.
 
Bahcelı ıle olucak ıs deıl bu.Adam cıkıpta ıkı kelıme konusmuo.Halen AlpArslan türkes yasıo olsaydı Suan MHP iktidardi ...
 
****Senin niyetin öğrenmek değilmiş annadık. Sana o işkenceleri az yapmışlar. ThugNiggaz efendi annaşıldıki senin işin gaz. Bırak bu fassarya işeleri kulaktan duyma deli saçmalarını ihtilalde kaç bin Ülkücü vefat etmiş Şehit düşürülmüş bir bilgin varmı. Sonra da diyorsunki orducu olmuş, ordu dediğin TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ, sen hangi ülkenin gücünü savunuyorsun veya senin zihniyetindekiler.


Arkadaşım bu insanlar nereden şehit oluyor acaba?Ayrıca bizde orducuyuz ama sizin gibi Amerika komutası altındaki eski orduya hayran değiliz , Büyükanıt gibi yönetilen orduya hayranız:goz:

Ama şu konuda eminimki hemfikirizdir : Bu ülkeyi gerçekten sevenler , 80 öncesi ölen solcu ve sağcı kardeşlerimizdir...
 
Bende doğru bilgi paylaştım işte.Siz değilmiydinizi darbe zamanları orducu kesilen.İşkence odalrında işkence eden...:goz:

bak şimdi sen :D
80 den mi bahsettin?
80 de our boys have donelar havada uçuşurken Rahmetli Başbuğumuzun idamı istenmiş ve en uzun süre hapiste kalan o olmuştur.Şimdi buna göre düşün amerikancı mıyız orducu mu :D
sıkı muhalefet olunda biraz kendimizi yoralım,beyin fırtınasında hissedelim.
Şimdi diyecen peki amerikada ne işi vardı :)
Git araştır bakalım ordudayken eğitime mi gönderilmiş yoksa sürgünde miymiş :)


Arkadaşım bu insanlar nereden şehit oluyor acaba?Ayrıca bizde orducuyuz ama sizin gibi Amerika komutası altındaki eski orduya hayran değiliz , Büyükanıt gibi yönetilen orduya hayranız:goz:

Ama şu konuda eminimki hemfikirizdir : Bu ülkeyi gerçekten sevenler , 80 öncesi ölen solcu ve sağcı kardeşlerimizdir...
80 öncesi ülkesini seven solcu mu :D
dağda gezen,karakol basan,polise askere kurşun sıkan,banka soyan veya büyükelçi kızı kaçıranlar mı Vatan seviyor:D
Yoksa 2 gün yemek yemediği anlaşılıp istanbul üniversitesinde namazını kıldıktan sonra öldürülen veya gazi üniversitesinden alınıp 7 saat pompayla işkence edilenler mi ?
bir ikinci husus.
Şehit kime denir:Allah yolunda ölenler.
Ülkücünün davasının son aşaması nedir?
İlay-ı Kelimetullah.
Yani Allah'ın adını daha geniş çevrelere yaymak :goz:

http://www.ulkutube.com/mediadetails.php?key=33614cebfaa77596bb99&title=Başbuğ+Dua+Ettiriyor

YERİN DOLMAZ BAŞBUĞUM,RUHUN ŞAD OLSUN!!
SEVDAN DA KAVGAN DA BİZİMDİR.
DÜN ARDINDAYDIK,BUGÜN YOLUNDAYIZ YARIN YANINDAYIZ!!
 
rahmetli başbuğum hayatta olsaydı hıc bısey boyle olmazdı

bağbugum tank la o 50 mılyon doları alıp tatıllere gezılerdemı yemiş... yoksa baska bısey ıcın mı ıstemiş ; )
 
Ω€яэмΩ;3211982' Alıntı:
Bahcelı ıle olucak ıs deıl bu.Adam cıkıpta ıkı kelıme konusmuo.Halen AlpArslan türkes yasıo olsaydı Suan MHP iktidardi ...


türkeş yaşasaydı iktidardı diyosunda ben sana şunu söyliyim .

türkeş zamanında bir kere 3 lü koalisyon ortağı oldu .mhp nin gün sazak isminde tekel ve gümrük bakanı vardı .önlediği kaçakçılıklar için suikaste uğradı .eğer millet iktidar yapacak olsaydı o zaman yapardı .bana başka bir örnek ver görevi yüzünden birilerinin hortumları kestiği için şehit olan başka bir bakan .


türkeş zamanı bakanları ve milletvekillerinin hepsi ölümüne görevini yapmışlarda ne olmuş .yani bu millete yarabilmişlermi .her ne hikmetse bizim milletimiz batı hayranı abd uşaklarını seçiyorlar hep .millet silkelenip kendine gelmiyor .anca memleket tehlikede ise mhp ye oy veriyor .bu zamana kadar türkeşin kıymetini bilmeyenler bahçelinin de kıymetini bilmezler .



bahçeli dediğin insan kongrede seçilmiş. şuanda bütün başbuğun yakın arkadaşlarının desteklediği bir isim .geçmişi itibariyle mhp ye büyük katkıları olan bir isim .başbuğun genel başkan yardımcılığını,sekreterliğini ve danışmanlığını yapmış önemli bir isim

içinde bulunduğumuz günler içerinde türk milliyetçilerinin bazı sıkıntıları olabilir.ve bahçeli bunlara karşı yetersizde olabilir .herkes tarafından desteklenen bir insanı desteklemeden burda bıdı bıdı yapmayın .eliniziden gelen desteği bi verin önce .çünkü bu adam hain değildir .




thugginaz mısın nesin sen de sağdan soldan aldığın saçma sapan şeylerle konuyu kirletme .50 bin dolar almışda bilmem neymişte .bi kere bunun aslı astarı yok .olmuş olsa dahi ordunun emrinde bunu yapmıştır .daha sonra abd de görevde yapmıştır türkeş


sen diyorsun ki abd uşağı .o zaman tırnakları sökülürken nerdeymiş abd .abd uşağı olsa türkiyede 80 de o kadar işkenceye mağdur olurmuydu .abd nin adamı olsa bir helikopterle bu ülkeden gerekirse kaçırılırdı .saçma sapan iftiralardan kaçın .

EĞER ALLAHIN VARSA ALLAHTAN KORK .ADİLİK YAPMA
 
sayın seyirciler sevgili konuklar kime ne anlatmaya çalışıyorsunuz iki tane sosyalistim diye geçinenleremi bence cevap bile yazmayın:))))))))
hangi cenazede 4 milyon kişi bir araya toplandı
kara kışa soguga aldırmadan
söyleyin bana hadi ne duruyorsunuz?
sesiniz çıkmaz oldu degilmi şaşırdınız araştırdınız

senin sosyalist babanda ananda dedende ninende teyzende halanda amcanda o adamın görüşüne hastaydıda belli etmiyordu evladım
 
***senin sosyalist babanda ananda dedende ninende teyzende halanda amcanda o adamın görüşüne hastaydıda belli etmiyordu evladım

Gülmek isterdin ama şu an üstünde oturuyorum birader.Bidahaki saçmalamalrın kaliteli olsun:goz:

***dağda gezen,karakol basan,polise askere kurşun sıkan,banka soyan veya büyükelçi kızı kaçıranlar mı Vatan seviyor


Arkadaş ozamanki solculuk sosyalizme dayanıyorud.Yani gerillaıktı.Bu insanlar dağlarda eğitim yapıp,FİLİSTİNE YARDIMA GİDİYORLARDI.Ayrıca karkol ,polis falan demişsin.Şimdi seni köşeye sıkıştırmışlar ve hiç teslim ol demiyorlar basıyorlar ateşi.Napcaksın?Önünemi atlıcaksın.Sen ateşde etmezdin.Tabanları yağlardın:durdurun Bankayıda parasal destek için soymuştular.E tabi.Solcuların arkasında NE ABD vardı NE DE ORDU:goz:
Ayrıca şehitlik işine gelince sizinki şehitlik değil ABD yalaklığıydı:goz:
 
***senin sosyalist babanda ananda dedende ninende teyzende halanda amcanda o adamın görüşüne hastaydıda belli etmiyordu evladım

Gülmek isterdin ama şu an üstünde oturuyorum birader.Bidahaki saçmalamalrın kaliteli olsun:goz:

***dağda gezen,karakol basan,polise askere kurşun sıkan,banka soyan veya büyükelçi kızı kaçıranlar mı Vatan seviyor


Arkadaş ozamanki solculuk sosyalizme dayanıyorud.Yani gerillaıktı.Bu insanlar dağlarda eğitim yapıp,FİLİSTİNE YARDIMA GİDİYORLARDI.Ayrıca karkol ,polis falan demişsin.Şimdi seni köşeye sıkıştırmışlar ve hiç teslim ol demiyorlar basıyorlar ateşi.Napcaksın?Önünemi atlıcaksın.Sen ateşde etmezdin.Tabanları yağlardın:durdurun Bankayıda parasal destek için soymuştular.E tabi.Solcuların arkasında NE ABD vardı NE DE ORDU:goz:
Ayrıca şehitlik işine gelince sizinki şehitlik değil ABD yalaklığıydı:goz:

önce terbiyeli takın sonra benimle muhattap ol tamam :goz:
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst