Fetullah Gülen’in Atatürk Düşmanlığı

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
tek kelimeyle gülüyorum peki söyleyin kitablar niye hala bestseller neden insanlar onu okuyunca zevk alıyo madem işe yaramaz hiç okudunuz mu ?size göre peygambere gerek yok halifeye gerek yok imama gerek yok tefsire gerek yok mal mal inanalım onada inanalım size sizede.bu millet güdülecek koyun degil yepyeni bi türkiye geliyo
 
Fethullahçı Ihaneti

FETHULLAHÇI İHANETİ

4.2. Reklam ve Imaj Faktoru: Fethullahcilar takiyyeyi bir koz olarak kullanirken, reklam tekniklerinden de sonuna kadar -hatta adice- faydalaniyorlar. Reklam islerini Turkiye'nin en etkili ve deneyimli ajansina verirken son derecede profesyonel davraniyorlar. Turk yasalarina gore "Hocaefendi" gibi unvanlarin kullanilmasi yasakken, resmi torenlerde devletin en yuksek gorevlileri tarafindan telaffuz edilmesine ozel bir çaba harciyorlar.
Kendilerine yakin olan ya da olabilecek kisilere "hosgoru odulleri" dagitarak gonul çelmesini biliyorlar. Kendi holdinglerinin reklamlarini, medya kuruluslarina Fethullah Gulen'in tanitimi karsiliginda bir nevi rusvet olarak kullaniyorlar. Milli Egitim standartlari açisindan dogru durust herhangi bir egitimi bulunmayan Fethullah Gulen'in hayati, gorusleri (!) , her yil en buyuk gazetelerde, milyarlarca liralik reklam duyurulari ile desteklenerek yayinlaniyor ve arkasindan da luks baskili kitaplara donusturulerek kitapcilarin vitrinleri dolduruluyor. Sirf kamuoyunun gundemine girebilmek için sik sik uluslararasi organizasyonlar duzenleyip, diger dinlerin ust duzey ruhbanlarinin karsisina, Islamiyetin temsilcisi olarak Fethullah Gulen'i lanse ve muhatap ediyorlar. Kisaca, hic kimse çikip da bu devlet uyuyor mu demiyor, diyemiyor. Ornegin, Turk Ortodoks Patrikhanesi Baspatrigi Dr. Selcuk Erenerol, Fener Patrikhanesi Baspatriginin Turkiye aleyhindeki tum girisimlerini lanetle kinayip Yunanistan, Yugoslavya, Ermenistan ve Rusya gibi Turkiye'ye ve Turkluge dusmanca tavir koyan ulkelerle mucadele ederken; Fethullah Gulen, onlarin ruhanileri ile elele hosgoru resimleri çektiriyor. Ne gariptir ki, bir tek Islamci çikip da kendisinden hesap sormuyor, soramiyor. Fethullahcilarin reklaminda bu ulkenin Cumhurbaskanindan Demokratik Sol çizgideki Basbakan Yardimcisi olmak uzere pekçok kisi rol aliyor. Fethullah Gulen'in elinden odul alan Sayin Cumhurbaskanina, sunucu, hem de kameralarin onunde,"iste devletle din baristi" mealinde sözler soyluyor ve Cankaya'dan hiçbir tepki almiyor. Iste parayla satin alabileceginiz reklamin gücü!.. Bu gücü Fethullahcilar kuralina uygun bicimde sonuna kadar kullaniyorlar... Ya cagimizin bu en etkili silahi olan reklama para vermek yerine sessiz sedasiz cikar-takdir ve odul beklemeksizin calisanlar?!. Ornegin, Prof.Dr. Turan Yazgan'in yonetimindeki Turk Dunyasi Arastirmalari Vakfi, Orta Asya ve diger Turk yurtlarinda, Turkluk bilincini vermeyi onplanda tutan çok sayida kaliteli egitim veren okula sahip. Ayni vakif, Turk Dunyasinin kulturel ve tarihi birikimini ortaya cikarmaya yönelik olarak bilimsel periyodikler, CD'ler, filmler ve de yuzlerce kitap yayinladi. Ama bu adsiz idealistleri kamuoyunda acaba kac kisi taniyor? Ayni sekilde, Fethullahci propagandistler, insanlarin, kulturlerin, kurumlarin kisaca herseyin surekli degisim icinde oldugunu bir kenara birakarak, kendilerinin modern "alp-eren" olduklarini israrla vurguluyorlar. Bir baska ifadeyle, cemaatlerine biraz "Turkluk" imaji katarak "milli tarikat" olduklarina iliskin mesajlar veriyorlar. Bazen, propagandanin dozunu fazlasiyla kacirarak, kendilerinin bir N.G.O. yani "Sivil Toplum Orgutu" olduklarini iddia ettikten sonra literatürü altust edecek sacmaliklari kamuoyuna yutturmaya calisiyorlar. Ornek mi? Iste kargalari bile güldürecek bir sacma ornek: "Fethullahcilik bir tarikat degil, sadece bir SIVIL
TOPLUM CEMAATI"...Hepsi bu kadar mi? Elbetteki hayir!.. Fethullahcilar tarafindan sik sik reklam amacli turlar duzenleniyor. Magazin basininda ve televizyonlarda gorunebilmek icin her turlu yolu deneyen, cogu sanat yasaminin sonunda bulunan; tercihan az egitimli ve solcu bilinen bazi ses ve sinema sanatcilari ucaklara dolduruluyor ve yurtdisindaki okullara ziyarete gonderiliyor. Bu turun sonunda agirlama faslindan memnun kalanlar, sanki egitim mufettisi birikimine ve deneyimine sahipmiscesine uzatilan mikrofonlara yaklasik benzer demecleri veriyorlar: "Biz Hocaefendiyi boyle bilmezdik... Bize yanlis anlatmislar... Okullarda Ataturk'un resimleri asili... Turk Bayragini gorduk çok duygulandik... Kim demis ki bunlar ickiye karsi diye, ucakta bize icki ikrami yapildi... v.s. v.s." Sonra, yine reklam ugruna magazin basininda yer alabilmek ugruna, Fethullahci bilinen, yasi bu is icin oldukca ileri olan, ustelik kabul edilebilir bir estetik yonu de bulunmayan bir kadin yazara, "Aktuel"in kapagi için carpici(!) pozlar bile verdiriliyor. Mesajin gidecegi adres bellidir: "Fethullahcilarin türban diye bir sorunu yok, hatta isteyen serbestce soyunabilir"... Takiyyeleriyle ve cifte standartlariyla algilama sahibi her insana "pes" dedirten Fethullahcilara gore, amaca ulasmak icin takiyye mubah; reklamin her turlusu de hak ve helaldir...

4.3. Kadrolasma Faktoru: Bugun Fethullahcilarin en onemli kadrolasma ussu, Milli Egitim, Icisleri ve Adalet Bakanligi olup bunu diger Bakanliklar, Diyanet Isleri Baskanligi, Universiteler ve Polis Akademisi izliyor.
Kendilerine bagli isadamlarinin devletle olan is baglantilarinin cozumlendigi kamu kurumlari da ilgi alanlari icinde. Bunca ugrasa ragmen sizamadiklari, sizmayi basaramadiklari tek yer ise Askeri Liseler, Harb Okulu, Harb Akademileri, kisaca Turk Ordusu. Ancak, danismanliklar yoluyla kendi cemaatleri dairesi icindeki bazi ogretim uyelerini Askeri kurumlarda istihdam ettirdikleri biliniyor. Ozellikle de Milli Güvenlik Kurulu'na bagli TIB gibi birimlerde. Ayni cabalari M.I.T. için de sozkonusu; baglantilar yoluyla yonlendirme calismasi yapiliyor. Kendi içinde astsubay düzeyine kadar titizlik gosteren Genel Kurmayin (MGK ve Bati Calisma Grubu'nun), Samanyolu TV'nin ve "Zaman" gazetesinin arsivindeki tum kayitlari geriye donuk olarak izlemesi, periyodik olarak bu televizyonlara çikan, gazete ve dergilerinde yazi yazanlari saptamasi, sonra da bunlari Askeri Kurumlardan dislamasi gerekiyor. Ornegin, bu açidan BILKENT Universitesi'nin "Uluslararasi Iliskiler Bolumu'nun buyutec altina alinmasi oneriliyor. Ayni duyarliligin, M.I.T. ve özellikle de Polis Akademisi'nden geriye dogru en az 25 yil önce mezun olanlar dahil, Akademinin ogretim uyesi kadrosunun gözden gecirilmesi kacinilmaz goruluyor.Fethullahcilari tanimak için once iki daireden olusan cemaat yapisini bilmek gerek. Merkez dairede bulunmak için, "rahle-i tedristen gecmis", en azindan "Isik Evleri"nde nurlandirilmis (!) olmak sart. Dis dairede ise satin alabildikleri, gorev, konum ve statusunden yararlanabildikleri, bir baska ifadeyle "vitrinde pirildiyan" kisiler yer aliyor. Bunlarin onemli bir bolumu, ogretim uyesi. Danismanlik adi altinda yuksek miktarlarda maas, telif ucreti, yolluk ve program-konferans bedeli oduyorlar. Bu dairede yer alanlarin bir bolumu inanc ve yasamiyla seriatcilikla ilgili gorunmeyen, hatta Ataturkcu ya da salt laik izlenimi verenler. Kesinlikle mason ayirimi yapmiyorlar, cikar saglayarak satin alabildiklerini bu daire icine kabul ediyorlar. Bunlarin bir bolumu ise "donek sol" diye tanimlanan eski marksist-leninist aydinlar. Bir de demokrat gorunme ugruna bu ulkeyi seve seve Sevr benzeri batakliga atma konusunda kosullanmis II. Cumhuriyetçiler. Fethullahcilarin ikinci dairesinde yani vitrininde yeralanlar kisaca bunlar. Bu acidan, Devlet, seriatci kadrolarin tasfiyesinde, merkez dairenin yanisira isbirlikcilerin yeraldigi bu ikinci daireyi de dikkate almak zorunda.

4.4. Politika Faktoru: Fethullahcilar, ic politikada tabanin bolunmesini onlemek için asla bir tek partiyi desteklemiyorlar. Bir baska ifadeyle, cemaati oy tercihinde serbest birakiyorlar. Onumuzdeki secimler için Fethullahcilar stratejilerini coktan belirlemisler: Vitrinlerindeki isimlerin tum sag ve sol partilerden aday olmalarini saglayip destek verecekler. Pek cok ogretim uyesi, su siralar Fethullahcilarla temas kurma pesinde. Bu beklenti, Fethullahcilari daha farkli bir cazibe merkezi haline getirmekte. Oy ugruna Fethullahcilardan beklentisi olan politikacilar, hiç suphesiz, Ataturk'un deyimi ile "gaflet, dalalet ve ihanet" içinde. Fethullahcilarin gercek oy potansiyelinin F.P. disinda bir partiye kaymasi, esyanin tabiatina aykiri. ANAP'in BBP'yi TBMM'ne tasimasinin sonuclari ortada. Bu isbirligi beklentisinin en önemli faturasini DSP ve MHP'nin odeyecegine ise kusku yok. DSP'den Meclise girecek vitrindeki ortulu Fethullahcilarin, bu partinin tabaninda kopmalara yol acmamasi dusunulemez. Cifte standartci Fethullahcilar, M.H.P.'de daha once Kadirilerin, Naksibendilerin yaptiklarini yapiyorlar: Kendilerini "alp-erenlerin torunu" olarak nitelendiriyorlar. Bayrak temasini isliyorlar. "Nizam-i alem"den, "din-u devlet, mulk-u millet"den soz ediyorlar.

Kisaca, M.H.P.'nin tabanini oymayi amacliyorlar.
Alpaslan Turkes'in aymazligi ve basit oy hesaplari yüzünden, bu partinin tabaninin, -sloganlar açisindan bakildiginda- B.B.P.'lilerden, Turkluk ve Turkiye dusmani Hizbullahcilardan, Dar-ul Harpcilerden, M.G.V. militanlarindan hiçbir farki yok; bu yüzden de bu parti sürekli erozyona ugruyor, kan kaybediyor. Yeni M.H.P.'nin, tarihi misyonuna sahip cikarak, elbette Islamdan degil ama din tacirlerinden, dis odakli tarikat ve cemaatlardan kendini soyutlamasi gerekiyor...

4.5. Dis Turkler Faktoru: Fethullahcilarin bugune kadar Turkiye disindaki (eski Rusya sinirlari içinde ve Balkanlarda) Turklere yonelik bir zarari yok, aksine sagladigi egitim hizmeti ile buyuk yararlari var. Buralarda çok guc kosullarda egitim hizmeti veren Fethullahcilara elbette ki kisa vadede tesekkur etmek gerekir. Ancak, bu fedakar insanlarimizin, mensubu olduklari cemaatin hangi dis odak tarafindan kullanildiginin farkinda ve bilincinde olmadiklarini da kaydetmek sart. Buralara okullari, dergileri, gazete ve televizyonu ile gelen Fethullahcilar, bununla da yetinmeyerek simdi ellerini diasporaya uzatmis bulunuyorlar. Bir baska ifadeyle, daha once Turkiye, Avrupa ve A.B.D.'ne goc etmis bulunanlara. Bu ulkelerdeki Dis Turk Dernekleri ile yakindan ilgilenmeye basladiklari bilinmekte. Fethullahcilar, A.B.D., Almanya, Fransa gibi ülkelerde yasayan "Dis Turk" kokenlilerden, milliyetçilik ve dini duygularini istismar ederek büyük çapli para topluyorlar. Turkiye'deki sozkonusu dernekleri ise ellerine geçirmek ya da gudum alanina sokma cabasini göstermekteler. Ornegin, en son, Turkiye'deki Kirim Turklerinin yogun biçimde yasadiklari Eskisehir, Bursa, Ankara gibi illerdeki derneklerde etkili olduklari gozlenmekte. Kirim Turkleri, tarihleri boyunca mezhep ve tarikatlarin yikici tesirlerinden uzak kalmis; gercek muslumanligi kohnemis dindisi hurafelerden ayirmasini bilmis; Gaspirali Ismail Bey gibi çagdas reformcular yetistirmis aydinlik bir topluluktur. Bu tür sizmalara karsi uyanik olunmasi, bu baglamda da özellikle Eskisehir ve Bursa'daki Dernek Baskanlarinin bir açiklama yapmalari ya da onurlu bir biçimde görevlerini birakmalari; aksi taktirde, fethullahcilikla iliskisi bulunmayan diger aydin uyelerin acilen organize olmalari ve uzerlerine düseni yapmalari gerekmektedir. Daha da önemlisi, bu tür derneklerin, fethullahci ve benzeri seriatci tarikat, cemaat ya da radikal gruplarlarla ilgili olarak uyelerini acilen bilgilendirmesi bir yurttaslik ve Turkluk gorevidir.

SONUÇ: Fethullahci ve benzeri seriatci tarikat, cemaat ve radikal gruplarla ilgili sonucu tam 70 kusur yil once Ataturk soylemis... Ancak, Ataturk'ün bu uyari ve degerlendirmeleri, bizleri yonetenler tarafindan kasden hayata geçirilmemis, unutturulmus!.. Fethullahcilarla ilgili bu profil çikarma denemesinin sonsozunu buyuk Ataturk'e birakiyorum:

· Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayidir ki, son din olmustur. Bir dinin tabii olmasi icin akla, fenne, ilme ve mantiga uymasi lazimdir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. Muslumanlarin toplumsal hayatinda, hic kimsenin ozel bir sinif halinde mevcudiyetini muhafazaya hakki yoktur. Kendilerinde boyle bir hak gorenler, dini emirlere uygun harekette bulunmus olmazlar. Bizde ruhbanlik yoktur, hepimiz esitiz ve dinimizin hukumlerini esit olarak ogrenmeye mecburuz. Her fert dinini, din duygusunu, imanini ögrenmek icin bir yere muhtactir. Orasi da mekteptir. (1923).

· Bizim dinimiz için herkesin elinde bir miyar (ayirac) vardir. Bu miyar ile hangi seyin bu dine muvafik (uygun) olup olmadigini kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi sey ki akla, mantiga, menfaat-i ammeye (kamu yararina) muvafiktir; biliniz ki o bizim dinimize de muvafiktir. Bir sey akil ve mantiga, milletin menfaatine, Islamin menfaatine muvafiksa, kimseye sormayin. O sey dinidir. Eger bizim dinimiz aklin, mantigin tetabuk ettigi (uydugu) bir din olmasaydi ekmel olmazdi, ahir (son) din olmazdi. (1923).

· Laiklik asla dinsizlik olmadigi gibi, sahte dindarlik ve buyuculukle mucadele kapisini actigi icin hakiki dindarligin gelismesi imkanini temin etmistir. Laikligi dinsizlikle karistirmak isteyenler, terakkinin ve canliligin dusmanlari ile gözlerinden perde kalkmamis sark kavimlerinin fanatiklerinden baska kimse olamaz. (1930).

· Bir de Turkiye Cumhuriyeti dahilinde, bilumum tekkeler ve zaviyeler ve turbeler kanunla set edilmistir. Tarikatlar lagv olunmustur. Seyhlik, dervislik, celebilik, halifelik, falcilik, buyuculuk, turbedarlik vesaire memnudur (yasaklanmistir). Cunku bunlar irtica membalari ve cehalet damgalaridir. Turk milleti, boyle müesseselere ve onlarin mensuplarina tahammul edemezdi ve etmedi. (1930).

· TURKIYE CUMHURIYETI SEYHLER, DERVISLER, MURITLER VE MECZUPLAR MEMLEKETI OLAMAZ; EN DOGRU, EN HAKIKI TARIKAT, TARIKAT-I MEDENIYEDIR; MEDENIYETIN EMIR VE TALEP ETTIGINI YAPMAK, INSAN OLMAK IÇIN KAFIDIR. (1925).

· ARTIK TURKIYE, DIN VE SERIAT OYUNLARINA SAHNE OLMAKTAN ÇOK YUKSEKTIR. BU GIBI OYUNCULAR VARSA, KENDILERINE BASKA TARAFLARDA SAHNE ARASINLAR. (1924).


(NECIP HABLEMITOGLU'NU SAYGI VE RAHMETLE ANIYORUZ)
 
karqta arkadasım cok guzel bı sekılde Gülenın yuzunu acıklamıs ben daha once bu adamın bu yuzunu bılmezdım acıkcası yasımda 17 boyle konularda fazla bı bılgım yok ama boyle oyunlarla ulkeyı parcalayacak planlar yapması ve uygulaması ınsanı dehsete durusuruyo bi insan nasıl olurda ATATURK u dusman olabılır bu vatanı onun sayesınde hangı gucluklerle kazandıgımızı bılmıyormu sonuna kadar karqta arkadasıma katılıyorum
 
FETHULLAHÇI İHANETİ



4.4. Politika Faktoru: Fethullahcilar, ic politikada tabanin bolunmesini onlemek için asla bir tek partiyi desteklemiyorlar. Bir baska ifadeyle, cemaati oy tercihinde serbest birakiyorlar. Onumuzdeki secimler için Fethullahcilar stratejilerini coktan belirlemisler: Vitrinlerindeki isimlerin tum sag ve sol partilerden aday olmalarini saglayip destek verecekler. Pek cok ogretim uyesi, su siralar Fethullahcilarla temas kurma pesinde. Bu beklenti, Fethullahcilari daha farkli bir cazibe merkezi haline getirmekte. Oy ugruna Fethullahcilardan beklentisi olan politikacilar, hiç suphesiz, Ataturk'un deyimi ile "gaflet, dalalet ve ihanet" içinde. Fethullahcilarin gercek oy potansiyelinin F.P. disinda bir partiye kaymasi, esyanin tabiatina aykiri. ANAP'in BBP'yi TBMM'ne tasimasinin sonuclari ortada. Bu isbirligi beklentisinin en önemli faturasini DSP ve MHP'nin odeyecegine ise kusku yok. DSP'den Meclise girecek vitrindeki ortulu Fethullahcilarin, bu partinin tabaninda kopmalara yol acmamasi dusunulemez. Cifte standartci Fethullahcilar, M.H.P.'de daha once Kadirilerin, Naksibendilerin yaptiklarini yapiyorlar: Kendilerini "alp-erenlerin torunu" olarak nitelendiriyorlar. Bayrak temasini isliyorlar. "Nizam-i alem"den, "din-u devlet, mulk-u millet"den soz ediyorlar.

Kisaca, M.H.P.'nin tabanini oymayi amacliyorlar.
Alpaslan Turkes'in aymazligi ve basit oy hesaplari yüzünden, bu partinin tabaninin, -sloganlar açisindan bakildiginda- B.B.P.'lilerden, Turkluk ve Turkiye dusmani Hizbullahcilardan, Dar-ul Harpcilerden, M.G.V. militanlarindan hiçbir farki yok; bu yüzden de bu parti sürekli erozyona ugruyor, kan kaybediyor. Yeni M.H.P.'nin, tarihi misyonuna sahip cikarak, elbette Islamdan degil ama din tacirlerinden, dis odakli tarikat ve cemaatlardan kendini soyutlamasi gerekiyor...

ağır olsunda molla desinler =)
mekanı cehennem olsun.
Ülkücüleri çekemeyen bi tarafına anten taktırsın :goz:
 
Konu için tşkler.. Cok guzel olmus..
 
Şeytanı yeğleyenler


Başlığımız, Kur'an'ın Zühruf Suresi 36-38. ayetlerinden esinlenerek atılmıştır


Şöy­le de­ni­yor o ayet­ler­de:



"Kim Rah­man'ın zik­ri­ni/Kur'an'ı gör­mez­lik­ten ge­lip on­dan uzak­la­şır­sa biz ona bir şey­tan mu­sal­lat ede­riz, o ona can yol­da­şı olur. Bu şey­tan­lar on­la­rı yol­dan sap­tı­rır­lar. On­lar­sa ken­di­le­ri­nin hâlâ hi­da­yet üze­re ol­duk­la­rı­nı sa­nır­lar. So­nun­da bi­ze gel­di­ğin­de şey­tan yol­da­şı­na şöy­le der: 'Keş­ke ara­mız­da iki do­ğu ara­sı ka­dar uzak­lık ol­say­dı! Ne kö­tü yol­daş­mış­sın sen!"



Rah­man'a kar­şı şey­tan söz ko­nu­su­dur bu­ra­da. Zi­kir, Kur'an'ın ad­la­rın­dan bi­ri ol­du­ğu­na gö­re, kar­şı kar­şı­ya ge­len de­ğer­ler, Kur'an de­ğer­le­riy­le şey­ta­nın de­ğer­le­ri­dir.



Bu­ra­da gö­z ar­dı edil­me­me­si ge­re­ken en önem­li nok­ta, şey­ta­nı yeğ­le­ye­rek Kur'an'a sırt dö­nen­le­rin, ken­di­le­ri­ni ışık ve aydınlık üze­re gö­ren ki­şi­ler ol­ma­sı­dır. Ya­ni bu ‘şey­tan yeğ­le­yi­ci­ler’, öy­le din­siz-iman­sız inkârcılar de­ğil, hi­da­yet id­di­a­sın­da ken­di­le­ri­ni öne çı­ka­ran ki­şi­ler­dir. Allah adına avukatlık yapmakta olan din yaygaracıları, şeriat isterükçüler, din baronları bu cümledendir.



Kur'an bun­la­rı ne­den, ‘hi­da­yet id­di­a­sı için­de sap­mış­lar’ ola­rak gös­te­ri­yor? Ce­vap, me­sa­jın esa­sı­dır: Kur'an dı­şın­da hi­da­yet ara­mış­lar­dır, bu­nun do­ğal so­nu­cu ola­rak şey­ta­nın dos­tu ol­ma ka­de­ri­ni yük­len­mek zo­run­da kal­mış­lar­dır.



Me­sa­jı tek­rar­la­ya­lım:



Hem Müslümanım deyip hem de Kur'an dı­şın­da hi­da­yet ara­yan­la­rın dos­tu şey­tan, na­sip­le­ri ise sa­pık­lık ve hüs­ran­dır. Ür­kü­tü­cü olan şu ki, bu hüs­ran, hi­da­yet yaf­ta ve id­di­a­sıy­la sah­ne­len­mek­te­dir. Tah­ri­bin bü­yük­lü­ğü iş­te bu­ra­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır. Ayet, ‘di­ne-İs­lam'a, mu­kad­de­sa­ta’ vs. gi­bi siyasal ifa­de­ler ye­ri­ne, vahye dayanan bir tâbiri, ‘Kur'an'a ters düş­mek’ tâbirini kul­lan­mış­tır. Ya­ni, Kur'an'dan onay al­ma­yan bir hi­da­yet id­di­a­sı ve bu id­di­a­ya bağ­lı din söy­le­mi, per­de­nin ar­ka­sı­nı gö­re­bi­len­ler için, ka­tık­sız bir sa­pık­lık­tır. Ka­tık­sız ve kat­mer­li.



Zaten Türkiye’de en yıkıcı sapıklıklar, en iğrenç ahlaksızlıklar; ‘din, mukaddesat’ perdesi altında milleti soyanlar tarafından sergilenmektedir. Çün­kü inkârcı sa­pık­lı­ğın ak­si­ne, Kur'an dı­şı din­ci­lik şek­linde be­li­ren sa­pık­lık, Al­lah'ın saf ve iyi ni­yet­li kul­la­rı­na mu­sal­lat olur ve on­la­rı din-iman di­ye di­ye pe­ri­şan eder. Bu­gün­kü İs­lam dün­ya­sı­nı et­ti­ği gi­bi. İs­lam dün­ya­sı ve o ara­da ül­ke­miz iş­te bu pe­ri­şan­lı­ğın kah­rı al­tın­da in­le­mek­te­dir.



Olay açık ve inkâr edi­le­mez bir bi­çim­de or­ta­da­dır: Ken­di­si­ne ‘İs­lam dün­ya­sı’ adı­nı ve­ren câmia, id­dia ve söy­lem­le­rin­de ıs­rar eder­se, akıl bi­zi iki şey­den bi­ri­ni ka­bu­le zor­la­ya­cak­tır:



1. Bu câmia al­da­tı­lı­yor ve­ya ken­di­ni al­da­tı­yor, ya­şa­dı­ğı­nı id­dia et­ti­ği din, Kur'an'ın ge­tir­di­ği ve adı­nı ‘İs­lam’ koy­du­ğu din de­ğil­dir,



2. İs­lam dün­ya­sı doğ­ru söz­lü ve dü­rüst öz­lü­dür, bo­zuk­luk ve tu­tar­sız­lık (hâşa) Kur'an'da­dır.



Bu iki şık­tan bi­ri­ni seç­mek zo­run­da­sı­nız. İs­lam dün­ya­sının pe­ri­şan­lı­ğı tar­tış­ma­sız ol­du­ğu­na gö­re, "Hem bu câmia sağ­lam­dır hem de Kur'an" de­me­ye kalk­mak ak­lın apa­çık­lık il­ke­si­ne zıt olur.



Biz, yu­kar­ki iki şık­tan bi­rin­ci­nin doğ­ru ol­du­ğu inan­cı­nı ta­şı­yo­ruz. Se­be­bi de, hiç kuş­ku­ya düş­me­den be­lir­le­miş bu­lu­nu­yo­ruz. Bir kez da­ha söy­le­ye­lim:



‘İs­lam dün­ya­sı’ de­nen câmianın ya­şa­dı­ğı din, Kur'an'ın ge­tir­di­ği ve Hz. Mu­ham­med'in gösterdiği din olmaktan çıkmıştır. İçin­de o din­den bir­ şey­ler el­bet­te var­dır ama ta­ma­mı o din de­ğil­dir. Kur'an'ı ‘an­la­mak’ için oku­yan­lar, bu ger­çe­ği he­men­ce­cik gö­rü­ve­rir­ler.



Ül­ke­mizde de, po­li­tik ve eko­no­mik sal­ta­nat çı­kar­la­rı uğ­ru­na Kur'an'ın sa­de­ce adı kul­la­nıl­mak su­re­tiy­le ser­gi­le­nen bu ‘Kur'an dı­şı din’, men­fa­at ve­ya al­dat­may­la sus­tu­rul­muş kit­le­ler ha­riç, ak­lı ve id­ra­ki sağ­lam hiç­bir in­sa­nı ik­na ede­mez. Bu apa­çık ol­du­ğu için­dir ki, Kur'an dı­şı din­ci­li­ğin sa­vu­nu­cu­la­rı, sü­rek­li bir bi­çim­de afo­ro­za, tek­fi­re, teh­di­de, şid­de­te ve­ya ulûfe da­ğıt­ma yo­lu­na baş­vur­mak­ta­lar. Çün­kü idrâk ve ak­lı tat­min ede­cek hiç­bir şe­ye sa­hip de­ğil­lerdir.



Daha da vahimi, ahlaka sahip değillerdir. Ülkenin en büyük soygun ve talanlarında, en yıkıcı yalanlarında onların imzası vardır.



Kur'an'a sırt dö­nen din­ci sö­mü­rü­yü ta­nı­tıp bel­le­te­mez­sek, kör­pe ku­şak­la­rın şu üç be­la­dan bi­ri­ne tes­lim oluşunu sey­re­de­riz:



1. "Din bu ise ol­maz ol­sun" di­ye­rek din­siz­li­ğe ge­çiş,



2. "Din­siz ya­şan­maz ama kılı ve kumaşı tanrılaştırmış bir dine de kat­la­na­mam" di­ye­rek baş­ka bir di­ne ge­çiş,



3. Bil­gi­siz­lik, duy­gu­sal­lık yü­zün­den ve­ya eko­no­mik-po­li­tik se­bep­le­rin iti­şi­y­le Kur'an dı­şı dine bağ­lı­lı­ğı­nı de­vam et­ti­re­rek ruh ve ki­şi­lik den­ge­lerini yitirmek.



Sah­te di­nin, bu üç ih­ti­mal dı­şın­da va­at ede­ce­ği hiç­bir şey yok­tur. Dün­ya ve âhiret mut­lu­lu­ğu­na ya­tı­rım yap­mak is­te­yen­le­re, aklın egemenliğini esas alan Kur'an'daki İslam’ı öneriyoruz.



Yaşar Nuri Öztürk
 
soruyorum atatürkü seviyorum diyosunuz nutuğu okumuyorsunuz f.gülen i seviyorsunuz kitabını okumuyorsunuz ikisinde türk milletine yaptığı iyilikler ortada. biz daha birbirimizi kemirelim başka düşman ne hacet yok birine derler amerikan ajanı atatürk farmason herkes sallıyo

oda mişemi.fetullahı gecenlerde birisi yahudilikle sucladı.
 
Kardesim Adam Şehitlerimize Ağlamıoda Gidio Filistinin İsraili Bombaladığında Ölen Çocuklara Ağlıyor Zaten Ağlamasın Şehitlerimizede HAİN Pis AMerikan Köpeği
 
o kadar şehit verdik hocaefendi hazretlerinden bi taziye mesajı gelmedi,
yapılan saldırı abd konsolosluğuna olunca ve şehitlerimiz de polis olunca,
insanlığı hatırlayası gelmiş zatı muhteremin..
 
deli saçması.. başka da bişey değil.
 
şimdi bu fethullah gülen denen zat neye inanıyor? kurana; kime? peygambere
bakalım:
inanılan kişinin yaptıklarından sadece 2'si
1) 6 yaşındaki aişe'yle evlenip, 9 yaşında gerdeğe girmek ki bu 9 yaşındaki kızların cinsel çekicilik yaşına geldiğinin islami dayanağı olup küçücük kızların başlarının türbanla kapatılıp sokağa çıkarılmasının da sebebidir
2) evlatlığı olan zeyd'in karısı olan zeynep ile evlenmek ki bu konuda ne denilse boştur
inanılan kitaptan bir kaç ilginç bölüm
nisa 11 12: uzatmayacağım; sadece burayı okuyup, ölünce geride 3 kız evlat, anne baba ve eşinden başka kimse bırakmayan bir erkeğin 120000 ytl'lik temsili mirasını bölüşmeye çalışın ve şaşırın
muminun 14: buradan da anne karnında önce iskelet olup sonra et ile büründüğümüz GERÇEĞİNİ öğrenin.. şaşırın
furkan 61: buradan Ay'ın ışıklı bir cisim olduğunu öğrenin.. şaşırın
nisa 34: daha asilik etmemiş kadını, sırf asilik edeceğinden şüphelendiğiniz için cezalandırabileceğinizi öğrenin, "işlenmemiş suçun da cezası mı olurmuş? en ilkel hukuk kurallarında bile yok" deyin.. şaşırın..
daha birçok örnek verilebilr de mesajım için bu kadar yeterli...
"çeviri hatasıdır" diyecek dostlara can alıcı cevap:
hepsi çeviri hatası olabilir de nisa 11 12'deki durumu fark edip bu hatayı avliye denen bir hesapla düzelten kim? Hz. Ebubekir.. O da mı çeviriden okudu?
o halde inanılan, "değişmez" sanılan hükümler boştur, geçersizdir..
kuranı okumadığı için asla hata barındırmayacağını düşünen milyonlarca insandan biri bile sırf bana küfür edebilmek ve "al işte şerefsiz! yok öyle bir şey" diyebilmek için dahi açıp okusa ve en azından ilk bahsettiğim yanlışın düzeltilemeyecek olduğunu görse bu bana yeter!
lütfen can dostlar!
fethullah gibi ağzı iyi laf yapan yalancıların, yalanlar üzerine kurduğu oyuna alet olmayın!
içinde Atatürk adı geçen her konuşmada belirttiğim bir nokta vardır ki neden Atatürk'ün ATA, fethullahın kaçak olduğunun en büyük kanıtlarından biridir..
her türlü otoriteyi kendisinde toplayıp "ben ne dersem odur, benim sözüm tek ve değişmez kanundur" diyebilecek güçteyken yüce Atatürk şöyle demiştir:

"Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet,hiçbir dogma,hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum.Benim manevi mirasım bilim ve akıldır...Zaman süratle ilerliyor,milletlerin,toplumların,kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.Böyle bir dünyada,asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur...Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır.Ben den sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse,manevi mirasçılarım olurlar."

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

yetmez mi?

:eek:ha:eek:ha:eek:ha
allah seni affetsin,,sana acıyorum
 
saçmalayı kesin... salağın biri kuyuya taş atar sizde arkasından çıkarmaya uğraşırsınız... Bi kere ilk yazı baştan sopna külliyen yalan... Özel okulların izni rahmetli Özal zamaında çıkmadı... 2. si Gülen hocaefendinin yaptığı Bediüzzaman hazretlerinin fikirlerinin devamı niteliğindedir.. Siz daha üniversite nedir bilmezken o beğenmediğiniz zat'lar 1930 larda üniversite açmayı düşünmüşlerdir.. 3. sü siz ve sizin gibi gençlik tamamen taraflı fikirlerden etkilenmte olduğunu bir kere daha göstermiştir. Bilgiszi, ilgisiz bi yapıda eğitim aldığınız burda ortaya çıkmaktadır. Hiç kimseyi sevmek yada övmek zorunda değilsiniz ama önce gidin güzelce bi araştırın... Beğenmediğiniz beyinleri yıkanıyor dediğiniz okullardaki öğrencilerinçoğu üstün başarı göstermektedir... Bunu dünya bilimsel araştırma noktalarındaki derecelerinden görebilirsiniz.
Ben bunları anlatıyorum ama zaten sizin kafanız dolu bunlarıda safsata diyerek kabul etmeyeceksiniz. Siizn tek gerçeğiniz laikliktir. Ama anlamıyorsunuz insanlar laik olmazlar.. Devletler laik olmak zorundadır....

bravo kardeşim sana,,,,kutluyorum:clap:clap:clap
 
böyle pislik adamlarla ilgili konu açmaya biel gerek yok bence
 
arkadas kufur etme yaaa.bak bakalım foruma bi tane kufur warmı.
 
Arkadaş ruhumun derinliklerine inmiş...Ama bir daha küfür etmemen temennisiyle...

Dipnot:Fettoşçular basmış.Yeni accountlar alarak baskı kuruyorlar:DAynı dünyanın en iyi düşünce adamı yarışmadında olduğu gibi...
 
şimdi bu fethullah gülen denen zat neye inanıyor? kurana; kime? peygambere
bakalım:
inanılan kişinin yaptıklarından sadece 2'si
1) 6 yaşındaki aişe'yle evlenip, 9 yaşında gerdeğe girmek ki bu 9 yaşındaki kızların cinsel çekicilik yaşına geldiğinin islami dayanağı olup küçücük kızların başlarının türbanla kapatılıp sokağa çıkarılmasının da sebebidir
2) evlatlığı olan zeyd'in karısı olan zeynep ile evlenmek ki bu konuda ne denilse boştur
inanılan kitaptan bir kaç ilginç bölüm
nisa 11 12: uzatmayacağım; sadece burayı okuyup, ölünce geride 3 kız evlat, anne baba ve eşinden başka kimse bırakmayan bir erkeğin 120000 ytl'lik temsili mirasını bölüşmeye çalışın ve şaşırın
muminun 14: buradan da anne karnında önce iskelet olup sonra et ile büründüğümüz GERÇEĞİNİ öğrenin.. şaşırın
furkan 61: buradan Ay'ın ışıklı bir cisim olduğunu öğrenin.. şaşırın
nisa 34: daha asilik etmemiş kadını, sırf asilik edeceğinden şüphelendiğiniz için cezalandırabileceğinizi öğrenin, "işlenmemiş suçun da cezası mı olurmuş? en ilkel hukuk kurallarında bile yok" deyin.. şaşırın..
daha birçok örnek verilebilr de mesajım için bu kadar yeterli...
"çeviri hatasıdır" diyecek dostlara can alıcı cevap:
hepsi çeviri hatası olabilir de nisa 11 12'deki durumu fark edip bu hatayı avliye denen bir hesapla düzelten kim? Hz. Ebubekir.. O da mı çeviriden okudu?
o halde inanılan, "değişmez" sanılan hükümler boştur, geçersizdir..
kuranı okumadığı için asla hata barındırmayacağını düşünen milyonlarca insandan biri bile sırf bana küfür edebilmek ve "al işte şerefsiz! yok öyle bir şey" diyebilmek için dahi açıp okusa ve en azından ilk bahsettiğim yanlışın düzeltilemeyecek olduğunu görse bu bana yeter!
lütfen can dostlar!
fethullah gibi ağzı iyi laf yapan yalancıların, yalanlar üzerine kurduğu oyuna alet olmayın!
içinde Atatürk adı geçen her konuşmada belirttiğim bir nokta vardır ki neden Atatürk'ün ATA, fethullahın kaçak olduğunun en büyük kanıtlarından biridir..
her türlü otoriteyi kendisinde toplayıp "ben ne dersem odur, benim sözüm tek ve değişmez kanundur" diyebilecek güçteyken yüce Atatürk şöyle demiştir:

"Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet,hiçbir dogma,hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum.Benim manevi mirasım bilim ve akıldır...Zaman süratle ilerliyor,milletlerin,toplumların,kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.Böyle bir dünyada,asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur...Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır.Ben den sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse,manevi mirasçılarım olurlar."

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

yetmez mi?

A'raf suresi 36- Ayetlerimizi yalanlayıp,onlara karşı kibirlenenlervarya,işte onlar cehennemde ebedi kalıcıdırlar
37- Allah'a karşı iftirada bulunan veya O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir?Onlara kitapta yazılı olan payları erişecektir,canlarını almak için elçilerimiz onlara geldiklerinde "Allah'tan başka taptıklarınız nerde?" diyecekler,onlar da "bizden kaçtılar" diyecekler ve kafir oldukları konusunda kendi aleyhlerine şahitlik yapacaklar
40- Muhakkak ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara karşı kibirlenenlere göğün kapıları açılmaz,deve iğne deliğinden geçmeden cennete giremezler

koçum benim Deve'nin iğne deliğinden geçemeyeceğini sende biliyosun senin ve senin giblerin sonu n'olur bilmem,,,,??????????
 
Bazılarının yazdıklarını okuyunca sinirleniyorum ama bir o okadar da üzülüyorum. Kimi tüm kainatı yaratan, insanı yaratan en büyük bilim adamlarının bile ' Bu Tanrı dan başka kimse yapamaz insan dehası kaldıramaz' dediği Allah'ın bize bu size hayat boyu yeter dediği rehberimiz Kuran ı Kerim in ayetlerini kendi aklınca sorguluyor. Yalanlıyor. Kimi Kendini Allah yoluna adamış Allah dostlarını karalıyor. Ne yazık. Peki ne için ? Mahşer deyince ölüm deyince '' amaaan '' diyen insanlar. Yazık ne diyim. Koymuşlar anasayfaya Bediüzzaman ı Fethullah Gülen karalamaya çalışıyorlar.

Kimdir bediüzzaman ? asrın son mücedditi. Atatürkün bile dehasına hayran kalıp meclise aldığı Bediüzzaman. ona '' Okullarda resim heykel dine aykırımıdır '' diye sorduğu bediüzzaman. bunlarıda yazsanıza. Peygamberden sonra gelecek 100 senede bir halka dini öğreteck insanların ilkidir. Kanıtmı istiyorsunuz. ( Tüm halkın gördüğü ) Bir ülkeden diğerine yaya 3 saatte yolculuğu. Askerler elini kelepçelediğinde abdest almam lazım deyip askerler görevdeyiz açamayız deyince besemele çekip birden kelepçelerin çözüldüğü. askerlerinde bu adam büyücü deyip kaçtıkları adam. Cezaevine attıklarında camide cuma namazı kılarken gördükleri asker başının askerlere bu adamı serbest bırakmicaksınız demedimmi deyip. askerler biz bırakmadık deyince cezaevinde baktıklarında bediüüzamanın hücrede olduğunu gördüklerini. ve namaz kılarken gördüklerini biliyor musunuz ? Atatürkün bediüzzamana ' ya biz seni mecliste bize yararlı ol diye çağırdık sen milletvekillerininamaza başlattın ' dediğini bediüzzamanında iki parmağını atanın gözlerine çevirip namazla ilgili bir söz söylemesi üzerine sürgün edildiğini biliyormusunuz ?
bediüzzaman ağır hastayken komutanın onun şehir dışına götürülmesi gerektiğini ama ona araba yok dendiğini sonra komutanın çöp arabasıyla olsa bile götürün dediğini, bu söz bediüzzaman ın kulağına gittiğinde '' kendi kaderini kendi çizdi '' dediğini. ve ilerki zamanda o şahsın genelkurmay binasından atlayıp intihar edip cesedinin çöp arabasıyla götürüldüğünü biliyormusnuz.

kusura bakmayın sinirimden hızlı yazdım rütbeler farklı olabilir. onun için özür dilerim.

daha bir sayfa yazarım ama vaktim yok. size önerim yapmayın. Allah dostlarını karalamayın sonunuz kötü gülüp geçiceksiniz ama ölüm sonranızı düşünün. yapmayın
 
Bazılarının yazdıklarını okuyunca sinirleniyorum ama bir o okadar da üzülüyorum. Kimi tüm kainatı yaratan, insanı yaratan en büyük bilim adamlarının bile ' Bu Tanrı dan başka kimse yapamaz insan dehası kaldıramaz' dediği Allah'ın bize bu size hayat boyu yeter dediği rehberimiz Kuran ı Kerim in ayetlerini kendi aklınca sorguluyor. Yalanlıyor. Kimi Kendini Allah yoluna adamış Allah dostlarını karalıyor. Ne yazık. Peki ne için ? Mahşer deyince ölüm deyince '' amaaan '' diyen insanlar. Yazık ne diyim. Koymuşlar anasayfaya Bediüzzaman ı Fethullah Gülen karalamaya çalışıyorlar.

Kimdir bediüzzaman ? asrın son mücedditi. Atatürkün bile dehasına hayran kalıp meclise aldığı Bediüzzaman. ona '' Okullarda resim heykel dine aykırımıdır '' diye sorduğu bediüzzaman. bunlarıda yazsanıza. Peygamberden sonra gelecek 100 senede bir halka dini öğreteck insanların ilkidir. Kanıtmı istiyorsunuz. ( Tüm halkın gördüğü ) Bir ülkeden diğerine yaya 3 saatte yolculuğu. Askerler elini kelepçelediğinde abdest almam lazım deyip askerler görevdeyiz açamayız deyince besemele çekip birden kelepçelerin çözüldüğü. askerlerinde bu adam büyücü deyip kaçtıkları adam. Cezaevine attıklarında camide cuma namazı kılarken gördükleri asker başının askerlere bu adamı serbest bırakmicaksınız demedimmi deyip. askerler biz bırakmadık deyince cezaevinde baktıklarında bediüüzamanın hücrede olduğunu gördüklerini. ve namaz kılarken gördüklerini biliyor musunuz ? Atatürkün bediüzzamana ' ya biz seni mecliste bize yararlı ol diye çağırdık sen milletvekillerininamaza başlattın ' dediğini bediüzzamanında iki parmağını atanın gözlerine çevirip namazla ilgili bir söz söylemesi üzerine sürgün edildiğini biliyormusunuz ?
bediüzzaman ağır hastayken komutanın onun şehir dışına götürülmesi gerektiğini ama ona araba yok dendiğini sonra komutanın çöp arabasıyla olsa bile götürün dediğini, bu söz bediüzzaman ın kulağına gittiğinde '' kendi kaderini kendi çizdi '' dediğini. ve ilerki zamanda o şahsın genelkurmay binasından atlayıp intihar edip cesedinin çöp arabasıyla götürüldüğünü biliyormusnuz.

kusura bakmayın sinirimden hızlı yazdım rütbeler farklı olabilir. onun için özür dilerim.

daha bir sayfa yazarım ama vaktim yok. size önerim yapmayın. Allah dostlarını karalamayın sonunuz kötü gülüp geçiceksiniz ama ölüm sonranızı düşünün. yapmayın

bunlara ne desen boş.Atatürkcüyüz diye bi taraflarını yırtarken hem Atatürke hem kendilerine hemde millete ayıb ediyolar.Atatürk dirilip karşılarına cıksa suratlarına tükürse sen kim oluyosun derler. bunlardan gecmiş artık. biz kendimizi kurtarmaya bakalım.
 
deli sacması deil cumhuriyetci sacması, demokrat sacması,çağdaş sacması, atatürkcü sacması

Senin dediklerin bu ülkeyi oluşturur ve bu ülkede saçmalamaz.

Saçmalayanı yakınlarında ara. Bulursun.

Cumhuriyet Demokrasi Çağdaşlık Atatürkçülük

Bunlara saçmalık diyenlerin bu ülkede yerinin olmadığını düşünüyorum.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst