Vtnsvr
New member
Ergenekon zanlısına ölüm döşeğinde tahliye
Fırat KESKİNKILIÇ- Ali Can ZEREY- Belma ALTUNCU/EDİRNE, İSTANBUL, (DHA)
ERGENEKON soruşturması kapsamında, ‘örgüte finansal destek sağlamak’ suçlaması ile tutuklanan, ancak sağlık sorunları nedeniyle 1 Temmuz'da tahliyesine karar verilen reklam şirketi sahibi 60 yaşındaki Kuddusi Okkır, Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yaşam mücadelesi veriyor. Hastanenin Onkoloji Servisi’nde, ‘Akciğer kanseri, beyin ve kemik metastası’ teşhisiyle tedavisi gören Kuddusi Okkır’ın yanından eşi Sabriye Okkır biran olsun ayrılmıyor. Hastane yönetiminin tahliye tarihinden sonrası için tedavi giderlerini Adalet Bakanlığı yerine kendisinin ödeyeceği tebligatı üzerine, eşi Sabriye Okkır çaresizlik içinde para aramaya başladı. Eşine yargısız infaz yapıldığını iddia eden Sabriye Okkır, “Ben sağlıklı olan eşimi istiyorum. Ben onlara ölmekte olan bir insan vermedim. Eşim kahrından bu hale geldi. Kendisini savunamadan gözü açık gidiyor” dedi.
Ergenekon soruşturması kapsamında ‘Çeteye finans sağlamak ve silahlı örgüt üyeliği’ suçlarından 20 Haziran 2007 tarihinde tutuklanarak önce İstanbul Bayrampaşa Cezaevi'ne konulan, 10 gün sonra da Tekirdağ F Tipi Cezaevi'ne gönderilen Kuddusi Okkır, mayıs ayından bu yana hastalığı nedeniyle Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi görüyor. ‘Akciğer kanseri, beyin ve kemik metastası’ tanısı konulan Okkır’ın bilinci kapandı. Konuşamayan ve hareket edemeyen Okkır’a sadece yaşamını uzatabilmek için ilaç tedavisi yapılabiliyor.
“EŞİMİ SEDYEDE YATARKEN BULDUM”
Eşinin Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde tek kişilik hücrede tutulduktan sonra ‘majör depresyon’ tanısıyla önce Bakırköy, ardından ciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle Bayrampaşa Devlet Hastanesi'ne sevk edildiğini belirten 57 yaşındaki Sabriye Okkır, şunları söyledi:
“Eşim daha sonra Bayrampaşa ve Haseki Devlet Hastaneleri ile Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi arasında defalarca dolaştırıldı. Çünkü, hiçbir hastane kabul etmedi. Bu süre içinde eşimin rahatsızlığı hakkında hiçbir bilgi alamadım, kendisiyle temas kuramadım. Uzun uğraşlardan sonra eşimin izini buldum. Bir koridorun köşesinde, bir karış yerden yüksek yer sedyesinde yatıyordu. Beslenemediği için kendisi tanınmaz haldeydi. Savcılığın devreye girmesiyle Tekirdağ Cezaevi'ne ve Tekirdağ Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Daha sonra Trakya Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edildi. Bilinci kapalı ve konuşamıyor. Ciğeri su toplamış durumda. Hastalık ciğerden kemik iliklerine, oradan da beyine sıçramış. Doktorlar hastalığın çaresi yok diyor. Vücudu da kemoterapi tedavisi kabul etmiyor.”
‘BEN SAĞLIKLI OLAN EŞİMİ İSTİYORUM’
Önceki gün cezaevinin ikinci müdürünün yanına gelerek eşinin tahliye edildiğini söylediğini belirten Sabriye Okkır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eşim tutuklandıktan sonra depresyona girdi ve sağlık sorunları ortaya çıktı. Bütün sıkıntılarını da içine atınca bu hastalıklar ortaya çıktı. Eşimin hastalığı nedeniyle tahliye edilmesi için mahkemeye başvuru yaptık. Ancak mahkeme bu talebimizi reddetti. Daha sonra üst mahkemeye gittik ve oradan da talebimize ret cevabı aldık. Önceki gün eşimin tahliye olduğunu söylediler. Ancak bu karara sevinemedik. Çünkü eşimin sağlık durumu hiç iyi değil. Eşime yapılmış bir haksızlık var. Benim eşim cezaevine girmeden önce sağlıklıydı. Ben sağlıklı olan eşimi istiyorum. Ben onlara ölmekte olan bir insan vermedim. Eşim kahrından bu hale geldi. Kendisini savunamadan gözü açık gidiyor. Savunma şansı vermediler. Sorgusuz ve yargısız mahkum ettiler. Ülkemizde idam kararı bile kaldırıldı, idamı hak eden bir insanın hüküm giymiş olması gerekiyor. Bunun hesabını bana versinler.”
“MADDİ GÜCÜMÜZ YOK”
Eşinin cezaevine girmesinin ardından işlerinin bozulduğunu ve maddi güçlerinin kalmadığını, sıkıntı çektiklerini belirten Sabriye Okkır, “İşlerimiz iyi olmadığı için eşim Bağ-Kur primlerini ödeyemedi ve sağlık karnesini kullanımıyoruz. Bu nedenle de hastanenin bize çıkartacağı ücreti ödeyecek durumumuz yok. Ben sigortalıyım, ancak eşim benim üzerimden faydalanamıyor. Ne yapacağımı şaşırdım” dedi.
Eşi Kuddusi Okkır’ın cezaevine girmeden önce sağlıklı olduğunu belirten Sabriye Okkır, “Ancak şu an eşim ölümle pençeleşiyor. Ben de bu ihmalin nedenini araştırıyorum. Gerekli suç duyurularında bulunacağım ve hakkımızı arayacağım. Eşimi kendi elimle sağlıklı teslim ettim. Bana hastanede koma halinde geri verdiler. Eşim niçin bu hale geldi. Niçin yargısız infaz yapıldı. Madem çok önemli deliller vardı, neden bir yıldır beklediler. İdam cezası kalktı ama, onu sorgusuz sualsiz idam etmiş oluyorlar” dedi.
DOKTORLAR: DURUMU İYİ DEĞİL
Kuddusi Okkır’ın bilincinin kapalı olduğunu belirten Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç.Dr. Hakan Kadragöl, “Hastanın şu an bilinci kapalı. Konuşamıyor ve hareket edemiyor. Aşırı derecede zayıflamış durumda. Yapılan kontrollerin ardından akciğer kanseri, beyin ve kemik metastası tanısı konuldu. Hareket edemediği için de vücudunda yaralar oluştu. Tedavisini sürdürüyoruz. Ancak durumu iyi değil. Acı çekmesini önlemek için ilaç tedavisi yapıyoruz” dedi.
TAHLİYEYE KADAR FATURA BAKANLIĞA
Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi yetkilileri, hastanın 10 Mayıs günü kendilerine geldiğini ve 1 Temmuz tarihi ile tahliye edildiğini söyleyerek, “Tahliye tarihine kadar olan tedevi giderleri 8 bin 660 YTL tuttu. Bu ücreti Adalet Bakanlığı’na fatura edeceğiz. Ancak tahliye tarihinden sonra tedavi masrafı bugün itibari ile 570 YTL oldu. Taburcu olana kadar oluşacak masrafları ailesi ödeyecek. Sosyal güvencesi olmadığı için ücretli hasta konumunda yatıyor” dedi.
BİLİŞİM VE REKLAM ŞİRKETİ VARDI
Soruşturma kapsamında tutuklanan ve Kuvayımilliye Derneği’nin bir gecesinde çekilen bir fotoğrafta Oktay Yıldırım, Fikri Karadağ, Hüseyin Görüm, Muzaffer Tekin ile birlikte görüntülenen Kuddisi Okkır, Teknopark Elektronik Bilişim Danışmanlık şirketinin sahibiydi.
Kuddusi Okkır, Orion yapımcılık, Orion Reklam ve Markam Danışmanlık şirketinin de ortağıydı.
Fırat KESKİNKILIÇ- Ali Can ZEREY- Belma ALTUNCU/EDİRNE, İSTANBUL, (DHA)
ERGENEKON soruşturması kapsamında, ‘örgüte finansal destek sağlamak’ suçlaması ile tutuklanan, ancak sağlık sorunları nedeniyle 1 Temmuz'da tahliyesine karar verilen reklam şirketi sahibi 60 yaşındaki Kuddusi Okkır, Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yaşam mücadelesi veriyor. Hastanenin Onkoloji Servisi’nde, ‘Akciğer kanseri, beyin ve kemik metastası’ teşhisiyle tedavisi gören Kuddusi Okkır’ın yanından eşi Sabriye Okkır biran olsun ayrılmıyor. Hastane yönetiminin tahliye tarihinden sonrası için tedavi giderlerini Adalet Bakanlığı yerine kendisinin ödeyeceği tebligatı üzerine, eşi Sabriye Okkır çaresizlik içinde para aramaya başladı. Eşine yargısız infaz yapıldığını iddia eden Sabriye Okkır, “Ben sağlıklı olan eşimi istiyorum. Ben onlara ölmekte olan bir insan vermedim. Eşim kahrından bu hale geldi. Kendisini savunamadan gözü açık gidiyor” dedi.
Ergenekon soruşturması kapsamında ‘Çeteye finans sağlamak ve silahlı örgüt üyeliği’ suçlarından 20 Haziran 2007 tarihinde tutuklanarak önce İstanbul Bayrampaşa Cezaevi'ne konulan, 10 gün sonra da Tekirdağ F Tipi Cezaevi'ne gönderilen Kuddusi Okkır, mayıs ayından bu yana hastalığı nedeniyle Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi görüyor. ‘Akciğer kanseri, beyin ve kemik metastası’ tanısı konulan Okkır’ın bilinci kapandı. Konuşamayan ve hareket edemeyen Okkır’a sadece yaşamını uzatabilmek için ilaç tedavisi yapılabiliyor.
“EŞİMİ SEDYEDE YATARKEN BULDUM”
Eşinin Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde tek kişilik hücrede tutulduktan sonra ‘majör depresyon’ tanısıyla önce Bakırköy, ardından ciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle Bayrampaşa Devlet Hastanesi'ne sevk edildiğini belirten 57 yaşındaki Sabriye Okkır, şunları söyledi:
“Eşim daha sonra Bayrampaşa ve Haseki Devlet Hastaneleri ile Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi arasında defalarca dolaştırıldı. Çünkü, hiçbir hastane kabul etmedi. Bu süre içinde eşimin rahatsızlığı hakkında hiçbir bilgi alamadım, kendisiyle temas kuramadım. Uzun uğraşlardan sonra eşimin izini buldum. Bir koridorun köşesinde, bir karış yerden yüksek yer sedyesinde yatıyordu. Beslenemediği için kendisi tanınmaz haldeydi. Savcılığın devreye girmesiyle Tekirdağ Cezaevi'ne ve Tekirdağ Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Daha sonra Trakya Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edildi. Bilinci kapalı ve konuşamıyor. Ciğeri su toplamış durumda. Hastalık ciğerden kemik iliklerine, oradan da beyine sıçramış. Doktorlar hastalığın çaresi yok diyor. Vücudu da kemoterapi tedavisi kabul etmiyor.”
‘BEN SAĞLIKLI OLAN EŞİMİ İSTİYORUM’
Önceki gün cezaevinin ikinci müdürünün yanına gelerek eşinin tahliye edildiğini söylediğini belirten Sabriye Okkır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eşim tutuklandıktan sonra depresyona girdi ve sağlık sorunları ortaya çıktı. Bütün sıkıntılarını da içine atınca bu hastalıklar ortaya çıktı. Eşimin hastalığı nedeniyle tahliye edilmesi için mahkemeye başvuru yaptık. Ancak mahkeme bu talebimizi reddetti. Daha sonra üst mahkemeye gittik ve oradan da talebimize ret cevabı aldık. Önceki gün eşimin tahliye olduğunu söylediler. Ancak bu karara sevinemedik. Çünkü eşimin sağlık durumu hiç iyi değil. Eşime yapılmış bir haksızlık var. Benim eşim cezaevine girmeden önce sağlıklıydı. Ben sağlıklı olan eşimi istiyorum. Ben onlara ölmekte olan bir insan vermedim. Eşim kahrından bu hale geldi. Kendisini savunamadan gözü açık gidiyor. Savunma şansı vermediler. Sorgusuz ve yargısız mahkum ettiler. Ülkemizde idam kararı bile kaldırıldı, idamı hak eden bir insanın hüküm giymiş olması gerekiyor. Bunun hesabını bana versinler.”
“MADDİ GÜCÜMÜZ YOK”
Eşinin cezaevine girmesinin ardından işlerinin bozulduğunu ve maddi güçlerinin kalmadığını, sıkıntı çektiklerini belirten Sabriye Okkır, “İşlerimiz iyi olmadığı için eşim Bağ-Kur primlerini ödeyemedi ve sağlık karnesini kullanımıyoruz. Bu nedenle de hastanenin bize çıkartacağı ücreti ödeyecek durumumuz yok. Ben sigortalıyım, ancak eşim benim üzerimden faydalanamıyor. Ne yapacağımı şaşırdım” dedi.
Eşi Kuddusi Okkır’ın cezaevine girmeden önce sağlıklı olduğunu belirten Sabriye Okkır, “Ancak şu an eşim ölümle pençeleşiyor. Ben de bu ihmalin nedenini araştırıyorum. Gerekli suç duyurularında bulunacağım ve hakkımızı arayacağım. Eşimi kendi elimle sağlıklı teslim ettim. Bana hastanede koma halinde geri verdiler. Eşim niçin bu hale geldi. Niçin yargısız infaz yapıldı. Madem çok önemli deliller vardı, neden bir yıldır beklediler. İdam cezası kalktı ama, onu sorgusuz sualsiz idam etmiş oluyorlar” dedi.
DOKTORLAR: DURUMU İYİ DEĞİL
Kuddusi Okkır’ın bilincinin kapalı olduğunu belirten Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç.Dr. Hakan Kadragöl, “Hastanın şu an bilinci kapalı. Konuşamıyor ve hareket edemiyor. Aşırı derecede zayıflamış durumda. Yapılan kontrollerin ardından akciğer kanseri, beyin ve kemik metastası tanısı konuldu. Hareket edemediği için de vücudunda yaralar oluştu. Tedavisini sürdürüyoruz. Ancak durumu iyi değil. Acı çekmesini önlemek için ilaç tedavisi yapıyoruz” dedi.
TAHLİYEYE KADAR FATURA BAKANLIĞA
Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi yetkilileri, hastanın 10 Mayıs günü kendilerine geldiğini ve 1 Temmuz tarihi ile tahliye edildiğini söyleyerek, “Tahliye tarihine kadar olan tedevi giderleri 8 bin 660 YTL tuttu. Bu ücreti Adalet Bakanlığı’na fatura edeceğiz. Ancak tahliye tarihinden sonra tedavi masrafı bugün itibari ile 570 YTL oldu. Taburcu olana kadar oluşacak masrafları ailesi ödeyecek. Sosyal güvencesi olmadığı için ücretli hasta konumunda yatıyor” dedi.
BİLİŞİM VE REKLAM ŞİRKETİ VARDI
Soruşturma kapsamında tutuklanan ve Kuvayımilliye Derneği’nin bir gecesinde çekilen bir fotoğrafta Oktay Yıldırım, Fikri Karadağ, Hüseyin Görüm, Muzaffer Tekin ile birlikte görüntülenen Kuddisi Okkır, Teknopark Elektronik Bilişim Danışmanlık şirketinin sahibiydi.
Kuddusi Okkır, Orion yapımcılık, Orion Reklam ve Markam Danışmanlık şirketinin de ortağıydı.