Allah çarpar, cin çarpar, cehennemde yanarsın
Allah çarpar, cin çarpar, cehennemde yanarsın
Vijdan ve jop!
Kimi okur mektuplarındaki Türkçe yazım, adeta Türkiye’nin siyasal çukuru düzeyinde.
Ne tuhaftır ki en azından benim yazılarıma tepki veren okurlar arasında, en fazla söylem ve yazım yanlışını, fikirlerimi paylaşanlar değil, eleştirenler yapıyor.
Özellikle dinci ve Kürtçü gençlerden aldığım eleştirileri okurken, tüylerim diken diken oluyor.
Çoğu nazik, beni
davalarına kazanmaya çalışıyor. Ama nafile. Çünkü gözüm, dincilerin hitap ettiği “vijdan”ıma takılınca, yazının gerisi vıj vıj kayıyor. Kürtçülerin “jop”lanması da
kayan “vijdan”ımı
durduramıyor.
Düşünüyorum:
Acaba canım vicdan, “jop”landığı için mi kalmadı Türkiye’de, yoksa copla dövüle dövüle sakatlanıp “vijdan” diye mi çarpıldı?
Bakıyorum, Allah çarpar, cin çarpar, cehennemde yanarsın diye korkutulan Türkiye, ne Allah’a, ne cine gerek kalmadan kendiliğinden çarpılmış, daha öteki tarafa intikal etmeden, zaten yanıyor cehennem ateşlerinde.
PKK ile TSK’nın arasındaki savaşta, ateş hattı cehennem değil midir?
Kürt/Türk ayrışmasında patlayan bombalarda, cephede verilen şehitlerin ve kurbanların ateş düşürdüğü ocaklarda, yürekler cehennemde olduğundan daha mı fazla yanmaktadırlar?
***
Türkiye’nin “vicdan”ı çarpıldı, çünkü halkın yarısı ve ne yazık ki, egemen zihniyet sakat.
Dincilikten sakat, talancılıktan sakat, yalancılıktan sakat.
Hepsi ahlak yoksunu, arsızlık mamulü, kültür malulü.
Yazarına bakıyorsunuz, şeriattan şehvet anlarmış meğer. Hem tecavüzcü, hem sübyancı bir cinsel sapık.
Gazetesine bakıyorsunuz, sübyancı yazarını “peygamber yolunda” ilanla, kurbanın 9 değil de 14 yaşını da “zaten o yolun yolcusu” savunmasında.
Modacısına bakıyorsunuz, üç karıyla “tekbir” getiriyor!
Tek karıyla idare edenlere bakmayın, onlar Türkiye’yi götürüyor!
Bizim adımıza satarken yiyorlar, alırken yiyorlar ve çocuklarımızın hakkını kendi çocuklarına yediriyor, emirlerine, şeyhlerine, hısımlarına, akrabalarına peşkeş çekiyorlar.
***
Ülke tepetaklak
amuda durduruldu,
artık sinsice, sessizce
bile değil, “Yumulun
ehli Müslüman!”
naralarıyla soyuluyor.
Ayaklar baş.
Ama altta kalan başa, ayak deniyor. Ve polise “vur.”
Fethullah’ın polisi işçiyi copluyor, öğrenciyi copluyor, halkı copluyor.
1 Mayıs’ta gaz maskeli o polisler, “Yıldız Savaşları”ndaki faşist imparatorluk ordularından fırlamış gibiydiler. Her biri Dark Vador’un askerleri.
AKP, bilinçli halka karşı Ak Vador’lar ordusunu yarattı. Başkomutan Dark Vador, ağlamaklı maskesiyle ABD’de Türkiye’nin düşmesini ve Kal’aya tekbirli avdet bekliyor.
***
Bir yazımda, Türkiye İran olmaz, beter olur demiştim.
İran’dan gelen bir
video dolaşıyor internette: 8 yaşında bir çocuk, hırsızlık yaparken yakalanmış. Cezası şöyle:
Sol kolunun altına bir havlu konuluyor, üzerinden kamyonet tekerleği geçiriliyor.
Türkiye’de ırzına geçilen çocuk sayısındaki artışa ve bizim şeriatçıların uçkur eğilimine bakılırsa, çocuk suçluların üzerinden kamyonet yerine kendileri geçmeyi tercih ederler, herhalde. Havluyu da ihmal
etmezler. Adına “ılımlı şeriat” derler ve ABD’nin meşrebine de uyar.
Sözlerim sizi şoke mi ediyor?
Vakit Gazetesi’nin yazarı Hüseyin Üzmez’i, tecavüz ettiği 14 yaşındaki kız çocuğunu “zaten o yolun yolcusuydu” diye karalayarak savunması, şok yaratmalıdır zihninizde.
Benim malumu ilanım değil!
***
Dünyanın hiçbir ülkesinde, İran’da bile yetimhanelerde, sözde devlet güvencesinde çocuklar tecavüze uğramaz ve görevliler tarafından abazan sürülerine “sermaye” gibi pazarlanmaz.
Demokratikimsi
liberaltrak gibi yapan başka hiçbir ülkede, okumaktan ve oyun oynamaktan mahrum edilmeleri yetmiyormuş gibi, köle olarak çalıştırılan nüfusun yedide biri
çocuk yok. Hindistan’da bile yok.
23 Nisan’a denk
getirmek için Kutlu
Doğum Haftası’nı icat edip, doğum tarihi bilinmeyen
Hz. Muhammed’i Gregoryen Hristiyan takvimine uyduruk doğurtanlar, Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği
bayramın kutlanmasını elbette istemezler.
Onlar çocukları kutlamaz, kullanır.
Büyüklere cop,
küçüklere jop. Kara
çarşaflı vijdanlara da böylesi yakışır.
Mine G. Kırıkkanat