Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Hakan, Vakit Gazetesi'nin Gaffur için ilan ettiği cihadı yazdı.
EĞER yapıcı bir şekilde "Gaffur Allah’ın isimlerindendir, bu nedenle Avrupa Yakası’ndaki aşağılık bir tipe bu ismin verilmesi pek yakışık almamıştır" falan deselerdi, en fazla "İyi niyetli ama aşırı alıngan bir tutum" der geçerdim.
Ama "Şeytanlık!", "Bunlar din düşmanı!", "Aşağılık ve rezil tiplere Allah’ın isimlerini vererek dine savaş açıyorlar!" türünden manşetlerin, ne iyi niyetle, ne de aşırı alınganlıkla açıklanır bir tarafı var.
Bu bilinen Vakit Gazetesi tavrıdır:
Sevdirmeyen, nefret ettiren... Birleştirmeyen parçalayan... Yüceltmeyen küçük düşüren...
Eline en küçük fırsat geçtiğinde, o fırsatı milleti birbirine düşürüp cepheleştirmek için kullanmaktan zerre kadar çekinmeyen bir tavırdır bu.
Peki ne uğuruna? Din, iman uğuruna mı?
Ne gezer? Cepheleşme tehlikesini sezemeyen bazı dindarların, "Helal olsun şu Vakit’e! Nasıl da haddini bildiriyor küffarın!" demelerini sağlayıp, gazetenin abone sayısını artırma uğruna.
Ayrıca bunu yaparken akıl/mantık süzgeçleri de çalışmıyor.
Türk milletinin erkek nüfusunun en az üçte ikisinin ismi ya "Ahmet", "Mehmet", "Mustafa" gibi Peygamber isimleridir ya da "Bekir", "Ömer", "Ali", "Osman" gibi dört halifenin ismidir.
Diyelim ki "Gaffur" yerine bu isimlerden biri kullanıldı. O zaman ne yapılacak?
Mesela benim bildiğim İslami bir romanda kötü adamın adı Hüseyin’di. Acaba Vakit Gazetesi, "Peygamber’in torunu İmam Hüseyin’in adı kötüye, ite kopuğa verilemez" diye romanı eleştirip yazarını da "şeytan" diye nitelendirir mi?
Bu tür konularda gösterilen aşırı mı aşırı tepkiler, İslam’ı değil ama Müslümanları küçük düşürüyor.
Bir kez daha yazıyorum: Vakit izlediği yayın çizgisiyle din ve dince kutsal bilinen değerlerin değersizleşmesine zemin hazırlamaktadır.
Yani... Yakınlaştırmamaktadır, tam tersine uzaklaştırmaktadır
kaynak:habertürk
http://www.haberturk.com/haber.asp?id=12067&cat=160&dt=2007/01/14
EĞER yapıcı bir şekilde "Gaffur Allah’ın isimlerindendir, bu nedenle Avrupa Yakası’ndaki aşağılık bir tipe bu ismin verilmesi pek yakışık almamıştır" falan deselerdi, en fazla "İyi niyetli ama aşırı alıngan bir tutum" der geçerdim.
Ama "Şeytanlık!", "Bunlar din düşmanı!", "Aşağılık ve rezil tiplere Allah’ın isimlerini vererek dine savaş açıyorlar!" türünden manşetlerin, ne iyi niyetle, ne de aşırı alınganlıkla açıklanır bir tarafı var.
Bu bilinen Vakit Gazetesi tavrıdır:
Sevdirmeyen, nefret ettiren... Birleştirmeyen parçalayan... Yüceltmeyen küçük düşüren...
Eline en küçük fırsat geçtiğinde, o fırsatı milleti birbirine düşürüp cepheleştirmek için kullanmaktan zerre kadar çekinmeyen bir tavırdır bu.
Peki ne uğuruna? Din, iman uğuruna mı?
Ne gezer? Cepheleşme tehlikesini sezemeyen bazı dindarların, "Helal olsun şu Vakit’e! Nasıl da haddini bildiriyor küffarın!" demelerini sağlayıp, gazetenin abone sayısını artırma uğruna.
Ayrıca bunu yaparken akıl/mantık süzgeçleri de çalışmıyor.
Türk milletinin erkek nüfusunun en az üçte ikisinin ismi ya "Ahmet", "Mehmet", "Mustafa" gibi Peygamber isimleridir ya da "Bekir", "Ömer", "Ali", "Osman" gibi dört halifenin ismidir.
Diyelim ki "Gaffur" yerine bu isimlerden biri kullanıldı. O zaman ne yapılacak?
Mesela benim bildiğim İslami bir romanda kötü adamın adı Hüseyin’di. Acaba Vakit Gazetesi, "Peygamber’in torunu İmam Hüseyin’in adı kötüye, ite kopuğa verilemez" diye romanı eleştirip yazarını da "şeytan" diye nitelendirir mi?
Bu tür konularda gösterilen aşırı mı aşırı tepkiler, İslam’ı değil ama Müslümanları küçük düşürüyor.
Bir kez daha yazıyorum: Vakit izlediği yayın çizgisiyle din ve dince kutsal bilinen değerlerin değersizleşmesine zemin hazırlamaktadır.
Yani... Yakınlaştırmamaktadır, tam tersine uzaklaştırmaktadır
kaynak:habertürk
http://www.haberturk.com/haber.asp?id=12067&cat=160&dt=2007/01/14