Tarihi istismar etmek ya da Menemen

K€LKiTLi

Banned
Katılım
11 Ara 2008
Mesajlar
473
Reaction score
0
Puanları
0
Sevgili okuyucular, Türkiye'nin sosyal ve siyasî huzurunu bozmak için istismar edilen belirli tarihler vardır. Bunun en tipik örnekleri 27 Mayıs ve 23 Aralık'tır. 27 Mayıs 1960 günü, millet tarafından seçilen, meşru ve demokratik yönetime karşı darbe yapanlar, bu tarihi tam 20 yıl zorla 'bayram' diye kutlattılar. Bu kutlamalara katılan, dönemin merkez-sağ iktidarlarının yöneticilerinin -özellikle Demirel - gözlerinin içine baka baka onları gericilikle itham ettiler. Bereket versin ki, halk tarafından seçilen iktidarların kaldırmaya cesaret edemediği '27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı'nı(!), bir başka darbeci ekip olan 12 Eylülcüler kaldırdı da, milletin 'matem' tuttuğu bu günü bayram olarak kutlamaktan kurtulduk.

'Of aman aman Menemen'
Lâkin, milleti ve millî iradeyi 'laiklik düşmanı' ve 'irticacı' olarak ilan etmeyi iş edinmiş bazı çevreler, Büyük Atatürk'ün vefat ettiği 10 Kasım'ı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı, hatta 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı dahi milletin temsilcilerini suçlamak için vesile saydılar. Yüksek yargı organlarının 'lâyüsel' başkanları ile şanlı ordumuzun kuvvet ve ordu komutanlarının emekliye ayrılırken hükûmetlere 'irtica fırçası' attıkları yetmezmiş gibi, bu belirli tarihlerde 'kutsal devlet' bürokrasisinin elinde kılıç ve terazi taşıyan güzide mensupları, 'devrimci' medya çevrelerinin çığırtkanlığının desteğinde, milletin temsilcilerine 'irtica' konusunda hadlerini bildirmeyi görev saydılar.
İşte, bu istismar edilen tarihlerden önde gelen birisi de 23 Aralık 1930'daki, yani bundan tam 76 sene önceki 'Menemen Olayı'dır.

'Menemen Olayı' konusunda, hiçbir tarihî ve bilimsel araştırmaya dayanmadan, tamamen afakî ve asılsız iddialarda bulunulmuş; basit ve mahallî bir polisiye olay büyütülerek 'Cumhuriyete karşı bir isyan hareketi' şeklinde takdim edilmiştir. Bu konuda yapılmış tek bilimsel çalışma, değerli araştırmacı Prof. Dr. Nurşen Mazıcı'nın 'Menemen Olayı'nın Sosyo-Kültürel ve Sosyo-Ekonomik Analizi' isimli araştırmasıdır (Bkz. Toplum ve Bilim Dergisi, Güz 2001, X. Millî Türkoloji Kongresi'ne sunulmuş bildiri). Ayrıca, tarihçi Mustafa Müftüoğlu'nun 'Kanlı Oyun-Menemen Olayı'nın İçyüzü' adlı eserini de okuyucularıma tavsiye ediyorum.

Şeriat isyanı mı, esrarkeş cinayeti mi?
Menemen Olayı hakkında en doğru tesbiti Atatürk yapmış; bu başıbozuk sözde mürtecileri, 'Birtakım cahillerden ibaret' şeklinde nitelendirmiştir.
Menemen Olayı'nın, gerçekten bir dinî ayaklanma olduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Bu olay, cahil, esrarkeş, deli 6 kişinin kafayı çekip başlattığı münferit bir zabıta hadisesinden ibarettir. Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüdler Başkanlığı (ATASE)'nın incelemesinde, 'Mehdî Derviş Mehmet, kendisinin peygamber olarak geldiğini...' ifadesi kullanılmaktadır. Müslüman halkın 'peygamberlik' iddiasında bulunanları nasıl karşılayacağını tahmin etmek güç olmasa gerektir. Gene, TBMM Zabıt Ceridesi kayıtlarına göre, Derviş Mehmet'in, 'Esrar içerek Miraca çıkıp Allah'la görüştüğünü, bu yüzden sürekli esrar içmeleri gerektiğini söylediği' kaydedilmektedir. Allah aşkına söyleyiniz, siz hiç esrar içen, peygamber olduğunu söyleyen, Allah'la görüştüğünü iddia eden bir
tarikat ehli ve Müslüman görüp işittiniz mi?
Olay, vukubulduğu zaman dahi o derece hissî ve mübalağalı şekilde değerlendirilmiştir ki, Menemen'in adının 'Mel'un Belde' olarak değiştirilmesi ve yöre halkının başka yerlere sürülmesi istenmiştir
(8 Ocak 1931 tarihli Cumhuriyet gazetesi).
Aynı subjektif değerlendirmeler olayın faillerinin yargılanması sırasında da devam etmiş; Yahudi düşmanı Meczup Mehmet'i desteklediği iddiasıyla Jozef Biton adlı bir Yahudi vatandaşımız bile asılmıştır. Ayrıca, olayla hiçbir ilgisi bulunmayan 96 yaşındaki Erbilli Esat Efendi de idama mahkûm edilmiştir.


İşin aslı siyaset
Efendim, Menemen Olayı'nın perde gerisinde bal gibi siyaset vardır. Bizzat Atatürk'ün çok partili demokratik sisteme geçilmesini sağlamak için
yakın arkadaşı Fethi Okyar'a kurdurttuğu Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) halk tarafından olağanüstü bir ilgiyle karşılaşınca, Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF, bugünkü CHP)'nın yöneticileri, önce 7 Eylül 1930 günü Serbest Fırka'nın İzmir Mitingi'ni güvenlik güçleriyle sabote edip partiyi kapattırmış; daha sonra 23 Aralık 1930 günü ortaya çıkan (bazılarına göre de bizzat CHF tarafından tertiplenen) Menemen Olayı'nı istismar ederek rejim üzerindeki tek parti tahakkümünü kurmuşlardır.
Prof. Mazıcı bu olguyu şu şekilde tesbit etmektedir: 'Türkiye Cumhuriyeti'nde 1930'lar başında derinleşen çelişkiler, ideolojik yönden tutarsız söylemler ve politikalar hükümet açısından ülke sorunlarına egemen olmayı engelleyerek bir kaos ortamı yaratmış, kaostan kurtulmanın tek yolu olarak baskıcı bir rejimi sağlamlaştırmak için dernekler, siyasal partiler, basın ve üniversite başta olmak üzere özerk ve özgür olması gereken devlet dışı tüm kurumlar denetim altına alınmıştır. Bu bağlamda Menemen Olayı, laik devleti sağlamlaştırma gereğini ortaya çıkaran bir olay olmaktan çok, baskıcı ve totaliter devlet anlayışını egemen kılmanın aracı olan bir başlangıç niteliğinde görünüyor'.
1930'lara ait bu tesbitler, ne yazık ki günümüzde de aynen geçerlidir.

Menemen bahanesiyle baskı böyle kurulur
2002 Genel Seçimleri'nden sonra Genelkurmay Genel Sekreterliği'nin 22 Aralık 2002 tarih ve Haber Takip No: 1776 sayılı yazısı ile ATASE Başkanlığı'ndan istediği Rapor'un sonuç bölümünde, 'Her yıl 23 Aralık'ta yapılan anma törenlerindeki maksat, bu tehlikeli irtica olayını hafızalarda canlı tutmak, genç nesillerin Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına sahip çıkmalarını sağlamaktır' denilmektedir.
Şimdi Menemen Olayı dolayısıyla birbiri arkasından yayınlanan tehditkâr bildirilerin gerekçesini anlıyor musunuz? Sorarım sizlere, bu beyanların 1930'ların tek parti CHP'sinin baskıcı devlet anlayışından farkı var mıdır?
Şunu herkes idrak etmelidir ki, mesele Cumhuriyet'e ve Atatürk'e sahip çıkmak ise, genç nesiller devletlerinin kurucusunu ve O'nun muasır medeniyet görüşünü çok iyi bilmekte ve benimsemektedirler. Ayrıca, sadece Cumhuriyet'i değil Demokrasi'yi de hazmetmiş bulunmaktadırlar. Onları, saatleri 1930'larda durmuş baskıcı ve totaliter zihniyete geri döndürmek mümkün değildir.
Kimse, Menemen Olayı'nı bahane ederek aba altından deynek gösterip milleti baskı altına almaya kalkışmasın vesselâm...


http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=208200

Hasan Celal Güzel
 
Şeriat isyanı mı, esrarkeş cinayeti mi?Menemen Olayı hakkında en doğru tesbiti Atatürk yapmış; bu başıbozuk sözde mürtecileri, 'Birtakım cahillerden ibaret' şeklinde nitelendirmiştir

Atam a katılıyorum ,aklı başında Müslüman insanların kalkışabileceği
bir iş değildir.
 
Menemen basit bir olay değil,bir komplodur.Tek parti diktatöryası,bu sultasını devam ettirmek için böyle bir komplo kurmuştur.Üstad Necip Fazıl bunu "Son Devrin Din Mazlumları" isimli eserinde bahsetmiştir.

"Birtakım cahil" ifadesi fazla iyimser.Acaba olayın DERİNE uzanan kökleri yok mu?
 
(8 Ocak 1931 tarihli Cumhuriyet gazetesi).
Aynı subjektif değerlendirmeler olayın faillerinin yargılanması sırasında da devam etmiş; Yahudi düşmanı Meczup Mehmet'i desteklediği iddiasıyla Jozef Biton adlı bir Yahudi vatandaşımız bile asılmıştır. Ayrıca, olayla hiçbir ilgisi bulunmayan 96 yaşındaki Erbilli Esat Efendi de idama mahkûm edilmiştir.

Evet yalnış okumadınız Yahudi bir vatandaş bile buolaya karıştığı iddiasıyla asılmış

Yahu dünyada hangi yahudi sözde İrtica için ayaklanma başlatmış.Müslümanlarla ( ki bunların dinle alakası yok ) birlikte hareket etmiş

Ben böyle bir yahudi görmedim siz gördüyseniz bana gösterin

bu bile olayın komplo olduğunu gösteriyor
 
tarih burada bir kere daha istisma ediliyor

şeriatçıların üstündeki bu suç

bir leke üstnden geçen bunca seneye rağmen temizlenemiyor

ulusunu seven bir insanı yok eden müslüman olamaz

bunu böyle kabul edip

askerimizi şehit edenlerin katli vacip olması gerekirken

şiddetle savunulmaya çalışlıyor

o yobazlar hala o günkü gibi çalışmaktadır

o yobazlar yine karşılarında bi kuvvet göreceklerini unutmamalıdır








BAKINIZ:
http://www.tsk.mil.tr/10_ARSIV/10_1...ajlar/2008/sehit_kubilay_mesaji_22122008.html


http://www.tsk.mil.tr/8_TARIHTEN_KE...emen_Olayi/Arsiv_Belgeriyle_Menemen_Olayi.htm
 
olan suçsuz günahsız Kubilay a oldu.İsmetin iktidar komplosuna kurban gitti.

onu iktidar hırsına kurban edenler kubilayın kanı ile boğulsun

Allahtan rahmet diliyorum kendisine ruhuna fatiha
 
hepsi komplo bunların ölenlerde manken ----------------- serefsiz yobazlar kessin yaksın ergenekon yaptırdı o yaptırdı
 
K€LKiTLi;3868222' Alıntı:


Evet yalnış okumadınız Yahudi bir vatandaş bile buolaya karıştığı iddiasıyla asılmış

Yahu dünyada hangi yahudi sözde İrtica için ayaklanma başlatmış.Müslümanlarla ( ki bunların dinle alakası yok ) birlikte hareket etmiş

Ben böyle bir yahudi görmedim siz gördüyseniz bana gösterin

bu bile olayın komplo olduğunu gösteriyor

Oda karismasaymis ha adamin ne yaptigina gelince karanamenin 5. maddesinde yaziyor acikca:

5. Ve Çıtaklı Molla Süleymanın altı asinin Menemende icrayı faaliyet ettikleri sırada daima yanlarında bulunmak ve hatta bir aralık asilerden biri ile reis Mehdi Memede sigara ikram eylemek ve arabacı Hüseyinin isimleri malûm asileri belediye meydanına bayraklarını dikmek için lâzım gelen çukuru kazmak ve hazırlamak ve çingene Memetoğlu Ali, Harputlu Ömeroğlu Memet, Hayimoğlu Jozef, Şımpıllı Ali Osmanoğlu Memedin Mehdi ve arkadaşları belediye meydanında zikir ve tekbirlerle meşgul oldukları sırada yanlarına gelen Jandarma Yzb. Fahri Ef. nin asilerin reisile konuşup ayrılmasını zabıta amirinin asilerin kuvveti karşısında ricata mecbur kaldığı şeklinde kabul ederek bu hareketi alkışlayarak asilerin hareketi isyaniyelerini idameye teşvik eylemek ve Arnavut Yusuf oğlu Kâmilin, Kubilay Beyin şehadetini müteakip başını dlreğe bağlamak için asiler Reisi Mehdiye kendi arzusile ip vermek ve hareketi isyaniyenin müddeti devamınca asilerin yanında emirlerine âmade bir halde ahzı mevki etmek ve Kerim oğlu İbrahimin, asilerin tedibi için mahalli vak�aya asker geldiği sırada kaçışmak isteyen halka hitaben (kaçmayınız bunlar evliyadır kurşun işlemiyor) demek; ve Selimoğlu Boşnak Abasın altı asinin belediye meydanında icrayı habaset ettikleri sırada bunlardan Mehdi Mehmedin silâh atmasını müteakip mahallat arasında silâh atarak halkı bu harekatı isyaniyeye teşvik etmek suretlerile altı asinin teşkilâtı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs filme iltihak ve iştirak eyledikleri dinlenen şahitlerin ifadatı mesbukası ve kendilerinin bu şehadatı müeyyet ve müevvel ikrarları delaletlerile tahakkuk eylemesine;
 
hepsi komplo bunların ölenlerde manken ----------------- serefsiz yobazlar kessin yaksın ergenekon yaptırdı o yaptırdı

sorulan sorula cevap veremeyin ce işte böyle topu taca atarsın

arkadaşım söyle bakim nasıl kesiliyor Kubilay ın başı

Neden hem kendisinde hemde olay yerinde ki bir manga askerin silahında tek kurşun yok.

Sen hiç tarih kitaplarında Kubilayın ateşli çatışmaya girdiğini duydun mu.

Duyamazsın.Çünkü Kubila ve askerlerinin onların haberi olmadan silahları boşaltıldı.
ve süngü ile Derviş mehmed denen serserilerin üüstüne yürüdüler

silahlarında mermi olsaydı bu olay yaşanırmıydı.
 
Şeriat isyanı mı, esrarkeş cinayeti mi?

O dönemde Büyük Erkan-ı Harbiye Riyaseti olarak adlandırılan Genelkurmay Başkanlığı'na ait 26 Aralık 1930 tarihli bir belge, hükümet yetkililerinin ihmallerine dikkat çekiyor. Genelkurmay tarafından Menemen'e gönderilen 1. Kolordu Komutanı Vekili Muğlalı Mustafa Paşa (Mustafa Muğlalı) hadiseden üç gün sonra Ankara'ya ilettiği raporda Derviş Mehmet'in şüpheli hareketlerinin yetkili mercilerce bilindiğine işaret ediyor. Buna rağmen gerekli takibatın yapılmadığı; uzaktan seyirci kalınarak adeta "olay çıkmasına göz yumulduğu" ima ediliyor. Emniyet arşivlerindeki bir belgede ise Derviş Mehmet'in etrafındaki insanları esrara alıştırıp, istediğini yaptırdığı belirtiliyor. Dokuz maddeden oluşan dört sayfalık Genelkurmay raporunda da kendisini 'Mehdi' ilan eden Derviş Mehmet'in Manisa'da bir esrarkeş kahvesini mekan edindiği ve çevresindeki insanlarla uzun süre şüphe uyandıracak fiiller içinde bulunduğu kaydediliyor. Derviş Mehmet'in bu şüpheli halinin bilinmesine rağmen ortadan kaybolduğuna dikkat çekilen raporda, "Kayboluşları Manisa hükümetine bildirilmesine rağmen, Menemen'e gelene kadar 15 gün boyunca gezdikleri civar köylerde ahaliye telkinatta bulunmalarına rağmen bundan haberdar olunmaması ve hükümet konağı önüne gelene kadar Menemen hükümetinin bundan hiçbir suretle malumat almaması" eleştiriliyor.

Genelkurmay raporunda Menemen kaymakamı ve ilçe jandarma komutanı hakkında da ağır suçlamalar var. Kaymakamın hükümet konağına çok sonradan geldiği ve olan bitene uzaktan seyirci kaldığı kaydedilirken, jandarma kumandanı için, "Hükümet konağı içerisine dört neferiyle birlikte girerek kadın gibi saklandı." ifadeleri kullanılıyor.

"Büyük Erkan-ı Harbiye Riyaseti'nin 26/12/1930 tarihli ve 6747 No'lu tezkeresinin suretidir" üst başlığı bulunan dokuz maddelik raporun 6. maddesinden bazı satırbaşları şöyle: "Şu mes'elede çok şayan-ı dikkat ve mühim gördüğüm noktalar Manisa'da ilk önayak olarak ortaya atılan bu şerirlerin Manisa'da iken bir esrarkeş kahvesinde daimi surette içtima ederek orasını tekke haline getirdikleri ve son zamanlarda hepsinin sakal bırakmak suretiyle bütün bütün calib-i şüphe vaziyet aldıkları ve bu hal Manisa zabıtasınca da malum olduğu halde Manisa'dan birdenbire gaybiyetleri ve hatta bu gaybiyetlerin aileleri tarafından hükümete malumat verilmesi üzerine Manisa hükümetinin bunlar için hiçbir teşebbüste bulunmaması ve civar kazaların nazar-ı dikkatleri celbedilmemesi gerek Manisa'da gerekse haricinde teşkilatların olup olmadığı hakkında tahkikat ve tetkikat yapılmayarak işin tesadüfe bırakılması Manisa'dan ayrıldıktan sonra Paşaköy, Yağcılar, Bozalan, Çukurköy ve civarlarında on beş gün dolaşarak ahaliye birtakım telkinatta bulunmalarından hiç kimsenin haberdar olmaması 23/12/1930 günü sabah namazına doğru musellahan ve birlikte sabah namazını kılarak ve camiden ellerine bir de bayrak alarak yine ahali ile camiden çıkışlarından ve sabahleyin hükümet konağı önüne kadar gelişlerinden Menemen hükümetinin hiçbir suretle malumat almaması..." Aynı maddenin sonunda kaymakamlık ve jandarma komutanının tavrı da şu sözlerle eleştiriliyor: "Menemen kaymakamı beyin, hükümet konağı cihet-i askeriye tarafından işgal edildikten sonra ancak hükümete gelmesi ve bu zamana kadar adeta seyirci vaziyetinde kalması ve bir silah arkadaşı koyun gibi karşısında boğazlanırken Menemen jandarma kumandanının dört neferi ile hükümet konağı içerisine girerek kadın gibi saklanması..."

Raporun 7. maddesinde ise Kubilay'ın askerlerinin neden cephanesiz olduğu sorgulanıyor: "Sevk u idare hatalarına alaydan telefonla kuvvet talep eden jandarma kumandanı şu kuvvetin ne için ne maksatla ve ne gibi bir vaziyet karşısında talep edildiği hakkında alayı tenvir etmemiştir. Jandarma kumandanının noksan olarak verdiği bu malumat alayca gönderilen ilk bölüğün cephanesiz olarak yola çıkarılması kuvvetlerin vaziyeti hakim olmasına sebep olmuştur."

Emniyet raporu: Esrarlı sigarayla tasarrufunu artırıyormuş


Kubilay'ı öldüren Derviş Mehmet'in çevresindeki insanları esrarla etki altına aldığına ilişkin bir başka resmî bilgi de Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarında yer alıyor. Dönemin İçişleri Bakanlığı'na 25 Aralık 1930'da "Vali Kazım" imzasıyla gönderilen 7 maddelik raporun 4. maddesinde şunlar yazılı: "Bunların hepsinde esrar ve esrarlı sigara olup, Derviş Mehmet bunları Manisa'da alıştırmış ve bununla da tasarrufunu artırıyormuş."
 
kaynak??? (tahmin edebiliyorum ama)
 
K€LKiTLi;3868292' Alıntı:
sorulan sorula cevap veremeyin ce işte böyle topu taca atarsın

arkadaşım söyle bakim nasıl kesiliyor Kubilay ın başı

Neden hem kendisinde hemde olay yerinde ki bir manga askerin silahında tek kurşun yok.

Sen hiç tarih kitaplarında Kubilayın ateşli çatışmaya girdiğini duydun mu.

Duyamazsın.Çünkü Kubila ve askerlerinin onların haberi olmadan silahları boşaltıldı.
ve süngü ile Derviş mehmed denen serserilerin üüstüne yürüdüler

silahlarında mermi olsaydı bu olay yaşanırmıydı.

Koskoca sayfa actim cevap yazdim ama hala demogoji yapiyorsun. Cevaplari oku ondan sonra cevap yaz.
 
Şeriat isyanı mı, esrarkeş cinayeti mi?

"Bunların hepsinde esrar ve esrarlı sigara olup, Derviş Mehmet bunları Manisa'da alıştırmış ve bununla da tasarrufunu artırıyormuş."


yani günümüzün

ali kalkancısı

jetski li cübbelisi
 
adminlerden bir isteğim var yanlışlıkla kafam doluydu kelkitlinin açtığı konuda teşekkür butonuna bastım orada teşekkür edenler kısmından lütfen beni silin ne olur lütfen.
 
istismarmış,tek parti diktatörlüğüymüş, komediye bak
gericiler kendilerini akladılarda, soylarındaki pislikleri aklmaya yelteniyorlar,sütten çıkmış ak kaşık hepsi maşallah nazar değmesin
"Kubilay'ı öldüren Derviş özünde iyi adamdı, iktidar komplosu bunlar yalan yalan" deseydiniz tam olurdu vallahi
esrarkeş dervişte iyimiş (bahaneye bak)

tek parti dikatatörlüğü zırvaları üzerine:
7-8 yıl önce imparatorluk yerine cumhuriyet ilan et
sonra en az 30-40 partiyle siyaset hayatına başla ki
maksat "aynı anda hem demokrasi sevdalısı,hem şeriat savunucusu padişah yalakası olanların" gözü doysun =)

"bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" diye sorarlar adama
 
adminlerden bir isteğim var yanlışlıkla kafam doluydu kelkitlinin açtığı konuda teşekkür butonuna bastım orada teşekkür edenler kısmından lütfen beni silin ne olur lütfen.

adminlere yalvarma teşekkrünü sana iade ettim :)
 
K€LKiTLi;3868222' Alıntı:


Evet yalnış okumadınız Yahudi bir vatandaş bile buolaya karıştığı iddiasıyla asılmış

Yahu dünyada hangi yahudi sözde İrtica için ayaklanma başlatmış.Müslümanlarla ( ki bunların dinle alakası yok ) birlikte hareket etmiş

Ben böyle bir yahudi görmedim siz gördüyseniz bana gösterin

bu bile olayın komplo olduğunu gösteriyor

valla doğru .Bu olay çok ilginç

bir yahudi neden dini bir ayaklanma olayına karışsın ki

bazı şeylerin tam olarak açıklanmadığı düşüncesindeyim
 
valla doğru .Bu olay çok ilginç

bir yahudi neden dini bir ayaklanma olayına karışsın ki

bazı şeylerin tam olarak açıklanmadığı düşüncesindeyim

Anlayin diye renkli ve büyük bir sekilde yazacam.

Hayimoğlu Jozef (ve 3-4 kisi daha) Kubilay'in basi kesilirken alkisladiklari icin idam cezasina carptirilmistir.
Ki iyi de olmus.
http://www.belgenet.com/1930/kubilay-13.html

Ya neden demagoji yapıyorsun ki? Ya ilmi bir yazı yaz yahud demagoji yapma.Derviş Mehmed gibi esrarkeşi kim savunumuş burada? Sadece olayın Mehmed üzerinden bir komplo olduğunu anlatıyoruz.Ayrıca olay sadece İsmetlik değil,İsmetin çapını aşıp büyükbaşa gidecek hadise bunlar.

Atatürk'e camur atma haddini bilde konus.
 
Geri
Üst