Türk-kürt Kardeştir,ayrım Yapan Kalleştir

orhun bey daha önce norveç kökenli olduklarını duymuştum şimdi sen cin kökenli olduklarından bahsediyorsun kafam karıştı yafff::D

KAYNAK LİNKİ VARMI İNCELEYELİM

Burada Kürt beyi Şeref Han’ın Kürtler’e dair değerlendirmelerini aktarmak istiyorum. ‘Birbirlerinin sözüne uymaz, asla birlik ve beraberlik içerisinde hareket edemezler’ diye tanımladığı Kürtler konusunda Şeref Han hayli esprili bir dille, hikâyeler anlatarak hükümler verir. Örneğin Hz. Muhammed ile görüşmeye giden heyette yer alan Buğduz adlı bir Kürt’ün çirkinliğini gördükten sonra Hz. Muhammed’in, ‘Yüce Allah bu topluluğu, kendi arasında ittifaka ve birleşmeye muvaffak etmesin, yoksa birleştikleri takdirde, onların elleriyle insan nesli mahvolur’ dediğini nakleder sonra da ekler: ‘O zamandan beri bu topluluk birleşik büyük bir devlet, birleşik büyük bir saltanat kurmaya muvaffak olamamıştır’ Keza, ‘Kürtler arasında şimdilik, genel olarak emrine uyulacak ve yargısı uygulanacak kimse olmadığı için, bu halk en ufak ve önemsiz nedenlerle ayaklanarak, önemsiz hatalar ve küçük suçlar yüzünden büyük suçlar işlerler’ der.. Ve, ‘Kürtler üreyip kısa zamanda çoğalırlar, ancak aralarında öldürme yaygın olduğu için nesilleri çoğalmaz!’ hükmüne varır...Diyebilirsiniz ki Şeref Han’ın değerlendirmesi yanlıştır, bakın nasıl Barzani ve Talabani’nin liderliğinde birleşti Kürtler, devlet olma yolunda en önemli safhayı atlattılar v.s. Türkiye’de de Öcalan’ın otoritesini kabul ettirdiğini öne sürebilirsiniz...Ama unutmayın ki bu fotoğraf, devam eden oyunun şu an görünen sahnesinden. Müteakip ’karelerde neyin olduğu da daha belli değil. Son üç asırda zaman zaman ayağa kalkmış ama her defasında ’kullanılmışlığın’ pençesine düşüp hüsrana uğramış bu acılı halkın şimdi önüne düşenlerin ’doğru’ yerlerde saf tuttuğundan fazla emin olmamak lazım”(14).

http://www.haberakademi.net/haberyaz.asp?hbr=6033

http://beroj.com/e_kitap/SEREFNAME_NIN_EL_YAZMALARI.pdf

http://kitap.antoloji.com/kitap.asp?kitap=177903

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=165706

http://www.murattekin97.com/devre/omer.html
 
Burada Kürt beyi Şeref Han’ın Kürtler’e dair değerlendirmelerini aktarmak istiyorum. ‘Birbirlerinin sözüne uymaz, asla birlik ve beraberlik içerisinde hareket edemezler’ diye tanımladığı Kürtler konusunda Şeref Han hayli esprili bir dille, hikâyeler anlatarak hükümler verir. Örneğin Hz. Muhammed ile görüşmeye giden heyette yer alan Buğduz adlı bir Kürt’ün çirkinliğini gördükten sonra Hz. Muhammed’in, ‘Yüce Allah bu topluluğu, kendi arasında ittifaka ve birleşmeye muvaffak etmesin, yoksa birleştikleri takdirde, onların elleriyle insan nesli mahvolur’ dediğini nakleder sonra da ekler: ‘O zamandan beri bu topluluk birleşik büyük bir devlet, birleşik büyük bir saltanat kurmaya muvaffak olamamıştır’ Keza, ‘Kürtler arasında şimdilik, genel olarak emrine uyulacak ve yargısı uygulanacak kimse olmadığı için, bu halk en ufak ve önemsiz nedenlerle ayaklanarak, önemsiz hatalar ve küçük suçlar yüzünden büyük suçlar işlerler’ der.. Ve, ‘Kürtler üreyip kısa zamanda çoğalırlar, ancak aralarında öldürme yaygın olduğu için nesilleri çoğalmaz!’ hükmüne varır...Diyebilirsiniz ki Şeref Han’ın değerlendirmesi yanlıştır, bakın nasıl Barzani ve Talabani’nin liderliğinde birleşti Kürtler, devlet olma yolunda en önemli safhayı atlattılar v.s. Türkiye’de de Öcalan’ın otoritesini kabul ettirdiğini öne sürebilirsiniz...Ama unutmayın ki bu fotoğraf, devam eden oyunun şu an görünen sahnesinden. Müteakip ’karelerde neyin olduğu da daha belli değil. Son üç asırda zaman zaman ayağa kalkmış ama her defasında ’kullanılmışlığın’ pençesine düşüp hüsrana uğramış bu acılı halkın şimdi önüne düşenlerin ’doğru’ yerlerde saf tuttuğundan fazla emin olmamak lazım”(14).

http://www.haberakademi.net/haberyaz.asp?hbr=6033

http://beroj.com/e_kitap/SEREFNAME_NIN_EL_YAZMALARI.pdf

http://kitap.antoloji.com/kitap.asp?kitap=177903

kaynaklara baktım kürtlerin cin kökenli olduğundan bahsetmiyor lakin linkte güzel şeyler var
 
Bakarsan görürsün kara kartal... :) Ben hala okuyor ve gülüyorum...

Şerefnâme’den nakledilen “Oğuz Han, Medine’ye Hz. Peygamber’e bir heyet gönderdi. Bu heyetin başında da, Kürt büyüklerinden ve ileri gelenlerinden Büğdüz adlı bir kişi’de bu heyette idi. Çirkin görünüşlü, iri yapılı bu elçi, Hz. Peygamber’in (sav) gözüne görününce Peygamber’in canı sıkıldı ve ondan nefret etti. Elçiye, kabilesi ve mensup olduğu soy sorulunca, Kürt topluluğundan olduğu cevabını verdi. İşte o zaman Hz. Peygamber (sav) Kürtler’e beddua ederek şöyle dedi: Yüce Allah bu topluluğu, kendi arasında ittifaka ve birleşmeye muvaffak etmesin" şeklindeki bilgiler, bilimsel olmaktan oldukça uzaktır ve tamamen kulaktan dolma rivayetlere dayanmaktadır. Öncelikle söylemem gerekirse; rivayette adı geçen Oğuz Han kimdir? Eğer Oğuz Han’dan maksat, Hun İmparatoru Oğuz Kağan, yani Mete Han ise, bu imkânsızdır. Zira Oğuz Kağan ile Hz. Peygamber arasında yaklaşık 8 asırlık bir zaman farkı vardır. Çünkü yaygın görüşe göre; Oğuz Kağan, M.Ö. 209-174 yılları arasında yaşamışken, Hz. Peygamber, M.S.570(571)-632 yılları arasında yaşamıştır. Ayrıca, Hz. Peygamber’e gönderilen elçilik heyetinin başındaki Büğdüz isimli kişinin Kürt olduğu söyleniyor ki; bu ismin Kürt olması mümkün değildir. Zira Büğdüz, Prof. Dr. M. Saffet Sarıkaya’nın da belirttiği gibi bir Türk boyunun ismidir. Ve bugün Anadolu’da Büğdüz adını taşıyan birçok köy vardır. Hatta bu köylerden birisi bugün Esenboğa Hava limanı yakınlarında olup, muhtemelen Ankara’nın Çubuk ilçesine bağlıdır.

Şeref Han’ın yaptığı gibi, Büğdüz’ün Kürt olduğunu kabul etsek bile, Türk elçilik heyetinin başına bula bula bir Kürd’ün bulunması, oldukça enteresandır! Aslında Bitlisli Şeref Han demek istiyor ki; “Bu Türkler var ya; kaba saba insanlardır. Nerede nasıl konuşulacağını bilmezler. Diplomasiden de hiç çakmazlar! Bu sebeple vaktiyle Oğuz Han, Hz. Peygamber’e göndermiş olduğu heyetin başına Büğdüz isimli bir Kürt’ü atamıştır!..”. Bu durum, olsa olsa Bitlisli bir Kürt olduğu anlaşılan Şeref Han’ın uydurmasıdır. Kimse kusura bakmasın ama ben, “Şeref Han Bitlîsî” isminden tamamen bunu anlıyorum. Bu tavır, tam tamına, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden koparak ayrı bir devlet kurmayı kendilerine politik hedef olarak seçenlerin, şerefli geçmişlerini araştırırken, kendilerini, Türk komutan ve hükümdarı Selahattin Eyyûbi’ye dayandırdıkları tavrı hatırlatmaktadır(5). Şeref Han’ın 1543 yılında doğduğunu, Şerefnâme’yi ise 1597 yılında tamamladığını düşünürsek, bu konuda fazla abartma yapmadığımız ortaya çıkar. Mâlum, 16. yüzyıl, Osmanlı Ordusu’nun Doğu ve Güney’e seferler yaptığı, fetihler gerçekleştirdiği ve dolayısıyla Osmanlı’ya karşı bölgedeki bazı halklar üzerinde hissedilir derecede antipatilerin oluştuğu bir yüzyıl olmuştur. Şerefnâme, işte bu duygu ve düşüncelerin etkisinde kaleme alınmış bir eser olmalıdır...

Üstelik, Şerefnâme’de bulunan “Çirkin görünüşlü, iri yapılı bu elçi, Hz. Peygamber’in (sav) gözüne görününce Peygamber’in canı sıkıldı ve ondan nefret etti.” şeklindeki cümle, tamamen Hz. Peygamber’e iftira niteliğindedir! Zira, Veda Hutbesi’nde bile "Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır.”diyen bir Peygamber’in, değil sıradan bir insana, bir başka devleti temsilen kendisiyle görüşmek üzere gelen bir sefire böyle davranması insani ve İslami olmaktan uzaktır.

Bu itibarla; bazı düzmece rivayetleri, “Esasen menkıbevî bir hüviyete sahip iki rivayette yer alan bilgiler tarihî vakıalara uygundur.” deyip geçiştirmek, sanırım doğru ve bilimsel bir yaklaşım değildir. “Çünkü tarihî kayıtlar, Türklerin VI. yy’da Anadolu’da göründüklerini, daha sonra gelen Hazar Türklerinin de bölgedeki hâkimiyetlerini haber verir. Nitekim Müslüman Arap orduları Mâverâunnehr cephesinden önce, Hazar Türkleriyle Anadolu cephesinde karşılaşmışlardır.” şeklindeki izahatlar da bu yanlışlığı ortadan kaldırmaya yetmemektedir.



BENİM İÇİN ÖNEMSİZ BİR KAYNAK OLAN ŞEREFNAMEDEKİ OLAYIN BİLE SENİN VERDİĞİN KAYNAKTA CEVABI VAR .KÜRTLER HAKKINDA PEYGAMBERİN DEDİKLERİ DE NE DENLİ DOĞRU SENİN VERDİĞİN LİNKTE CEVABI YAZILIYMIŞ .KENDİN BİLE OKUMAMIŞSIN ANLAŞILAN .

ayrıca biz senden yukarda yazdığın 3 maddenin kaynağını istedik .o şekilde 3 madde sıralı bi şekilde nerde geçiyor onu sorduk .sen tuttun olayı nerelere çektin . ayrıca cin olayı nerde geçiyor ne kara kartal nede ben göremedik

Bitlis’in Kürt emiri Şeref Han’ın 1576 yılında yazdığı ‘Şerefname’ isimli eserinde yer alan Kürtlerin kökeniyle ilgili hususları belirtelim:

1) Kürtler, üzerlerinden perde kaldırılmış cin taifesindendirler.

2) Oğuzlar İslâm dinine girdiklerini arz etmek üzere Bağduz adlı bir Kürdü Peygamberimize yollarlar. Çok çirkin olan bu Kürt ve nesli, Peygamberimiz tarafından lânetlenir ve soyunun dağılmasını söyler; işte Kürtler bu adamın neslinden türemiştir.


3) Kral Dahhak, şeytanın tavsiyesi üzerine sırtında çıkan yaraya her gün iki insan beyin sürermiş.İnsafa gelen cellat, öldürmesi lâzım gelen gençlerden her defasında birini serbest bırakırmış; onlar da dağlara giderlermiş. İşte bu dağlarda toplananlar Kürtlerin atalarıdır.

Bunları diyen Bitlis’in Kürt emiri Şeref Han ... Kaynak : ‘Şerefname’ ... Production year : 1576


şu yukardaki 3 maddeyi bitlis emiri değil bitlisin delisi bile söylemez be .bu maddeler ne böyle kardeş .sanki çok doğru bir adammış gibi bir kürdün sölediği saçmalıklarla bütün kürtleri aynı sayıyorsun .bunun dediği gibidir demek istiyorsun .

bu şerefname muhabbetini ben açtım .o zamanlardan beri türklerin kürtlerin birlikte olduğunu bir olduklarını söyleyebilmek için . o dönemde kürtlerle iç içe olduğumuzu sölemek için . ayrıca bende sölemedim .türk tarih kurumu sölemiş ben alıntı yaptım .

sende tutmuşsun bu adam bunları söledi demişsin .sölediğin 3 maddeye verdiğin linklerden de ulaşamadık .sadece 2. maddeye yakın şeyler var . diğer 2 madde ile ilgili bişey yok .göremedik . ayrıca o diğer iki maddeyi değil bitlis emiri bitlis delisi bile sölemez .ne demek cin taifesindendir yaw .
 
Kürt başkadır pkk başkadır
Bunun ayrımını yapamayan zihniyetLere kurtuLuş savaşını hatırLatırım kaç tane kürt ''Vatandaşımız'' şehit oLmuş !
Kendinize geLin kendi vatandaşınıza Laf etmeyin.
Onlarda sizin kadar Türk'tür...
 
Şerefnâme’den nakledilen “Oğuz Han, Medine’ye Hz. Peygamber’e bir heyet gönderdi. Bu heyetin başında da, Kürt büyüklerinden ve ileri gelenlerinden Büğdüz adlı bir kişi’de bu heyette idi. Çirkin görünüşlü, iri yapılı bu elçi, Hz. Peygamber’in (sav) gözüne görününce Peygamber’in canı sıkıldı ve ondan nefret etti. Elçiye, kabilesi ve mensup olduğu soy sorulunca, Kürt topluluğundan olduğu cevabını verdi. İşte o zaman Hz. Peygamber (sav) Kürtler’e beddua ederek şöyle dedi: Yüce Allah bu topluluğu, kendi arasında ittifaka ve birleşmeye muvaffak etmesin" şeklindeki bilgiler, bilimsel olmaktan oldukça uzaktır ve tamamen kulaktan dolma rivayetlere dayanmaktadır. Öncelikle söylemem gerekirse; rivayette adı geçen Oğuz Han kimdir? Eğer Oğuz Han’dan maksat, Hun İmparatoru Oğuz Kağan, yani Mete Han ise, bu imkânsızdır. Zira Oğuz Kağan ile Hz. Peygamber arasında yaklaşık 8 asırlık bir zaman farkı vardır. Çünkü yaygın görüşe göre; Oğuz Kağan, M.Ö. 209-174 yılları arasında yaşamışken, Hz. Peygamber, M.S.570(571)-632 yılları arasında yaşamıştır. Ayrıca, Hz. Peygamber’e gönderilen elçilik heyetinin başındaki Büğdüz isimli kişinin Kürt olduğu söyleniyor ki; bu ismin Kürt olması mümkün değildir. Zira Büğdüz, Prof. Dr. M. Saffet Sarıkaya’nın da belirttiği gibi bir Türk boyunun ismidir. Ve bugün Anadolu’da Büğdüz adını taşıyan birçok köy vardır. Hatta bu köylerden birisi bugün Esenboğa Hava limanı yakınlarında olup, muhtemelen Ankara’nın Çubuk ilçesine bağlıdır.

Şeref Han’ın yaptığı gibi, Büğdüz’ün Kürt olduğunu kabul etsek bile, Türk elçilik heyetinin başına bula bula bir Kürd’ün bulunması, oldukça enteresandır! Aslında Bitlisli Şeref Han demek istiyor ki; “Bu Türkler var ya; kaba saba insanlardır. Nerede nasıl konuşulacağını bilmezler. Diplomasiden de hiç çakmazlar! Bu sebeple vaktiyle Oğuz Han, Hz. Peygamber’e göndermiş olduğu heyetin başına Büğdüz isimli bir Kürt’ü atamıştır!..”. Bu durum, olsa olsa Bitlisli bir Kürt olduğu anlaşılan Şeref Han’ın uydurmasıdır. Kimse kusura bakmasın ama ben, “Şeref Han Bitlîsî” isminden tamamen bunu anlıyorum. Bu tavır, tam tamına, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden koparak ayrı bir devlet kurmayı kendilerine politik hedef olarak seçenlerin, şerefli geçmişlerini araştırırken, kendilerini, Türk komutan ve hükümdarı Selahattin Eyyûbi’ye dayandırdıkları tavrı hatırlatmaktadır(5). Şeref Han’ın 1543 yılında doğduğunu, Şerefnâme’yi ise 1597 yılında tamamladığını düşünürsek, bu konuda fazla abartma yapmadığımız ortaya çıkar. Mâlum, 16. yüzyıl, Osmanlı Ordusu’nun Doğu ve Güney’e seferler yaptığı, fetihler gerçekleştirdiği ve dolayısıyla Osmanlı’ya karşı bölgedeki bazı halklar üzerinde hissedilir derecede antipatilerin oluştuğu bir yüzyıl olmuştur. Şerefnâme, işte bu duygu ve düşüncelerin etkisinde kaleme alınmış bir eser olmalıdır...

Üstelik, Şerefnâme’de bulunan “Çirkin görünüşlü, iri yapılı bu elçi, Hz. Peygamber’in (sav) gözüne görününce Peygamber’in canı sıkıldı ve ondan nefret etti.” şeklindeki cümle, tamamen Hz. Peygamber’e iftira niteliğindedir! Zira, Veda Hutbesi’nde bile "Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır.”diyen bir Peygamber’in, değil sıradan bir insana, bir başka devleti temsilen kendisiyle görüşmek üzere gelen bir sefire böyle davranması insani ve İslami olmaktan uzaktır.

Bu itibarla; bazı düzmece rivayetleri, “Esasen menkıbevî bir hüviyete sahip iki rivayette yer alan bilgiler tarihî vakıalara uygundur.” deyip geçiştirmek, sanırım doğru ve bilimsel bir yaklaşım değildir. “Çünkü tarihî kayıtlar, Türklerin VI. yy’da Anadolu’da göründüklerini, daha sonra gelen Hazar Türklerinin de bölgedeki hâkimiyetlerini haber verir. Nitekim Müslüman Arap orduları Mâverâunnehr cephesinden önce, Hazar Türkleriyle Anadolu cephesinde karşılaşmışlardır.” şeklindeki izahatlar da bu yanlışlığı ortadan kaldırmaya yetmemektedir.



BENİM İÇİN ÖNEMSİZ BİR KAYNAK OLAN ŞEREFNAMEDEKİ OLAYIN BİLE SENİN VERDİĞİN KAYNAKTA CEVABI VAR .KÜRTLER HAKKINDA PEYGAMBERİN DEDİKLERİ DE NE DENLİ DOĞRU SENİN VERDİĞİN LİNKTE CEVABI YAZILIYMIŞ .KENDİN BİLE OKUMAMIŞSIN ANLAŞILAN .

ayrıca biz senden yukarda yazdığın 3 maddenin kaynağını istedik .o şekilde 3 madde sıralı bi şekilde nerde geçiyor onu sorduk .sen tuttun olayı nerelere çektin . ayrıca cin olayı nerde geçiyor ne kara kartal nede ben göremedik




şu yukardaki 3 maddeyi bitlis emiri değil bitlisin delisi bile söylemez be .bu maddeler ne böyle kardeş .sanki çok doğru bir adammış gibi bir kürdün sölediği saçmalıklarla bütün kürtleri aynı sayıyorsun .bunun dediği gibidir demek istiyorsun .

bu şerefname muhabbetini ben açtım .o zamanlardan beri türklerin kürtlerin birlikte olduğunu bir olduklarını söyleyebilmek için . o dönemde kürtlerle iç içe olduğumuzu sölemek için . ayrıca bende sölemedim .türk tarih kurumu sölemiş ben alıntı yaptım .

sende tutmuşsun bu adam bunları söledi demişsin .sölediğin 3 maddeye verdiğin linklerden de ulaşamadık .sadece 2. maddeye yakın şeyler var . diğer 2 madde ile ilgili bişey yok .göremedik . ayrıca o diğer iki maddeyi değil bitlis emiri bitlis delisi bile sölemez .ne demek cin taifesindendir yaw .

Lütfen delidir veya değildir. 1576 yılında yazılmış bu şerefname nin içeriği hakkında şüpheniz varsa açıklayayım... Aslı farsça yazılan bu eser 1930 lardan önce 3 veya 4 kere arapçaya çevrilmiştir. 1970 lerden önce ise 1 kere Türkçe ye çevrilmiştir. Eğer anlaşılmayan bir nokta varsa orjinal çevirilere ulaşıp oradan karşılaştırabilirsiniz... Malumunuz Kur'an-ı Kerim'in bile nakledilirken parça parça değiştirildiği sanal ortamdasınız...

Kürt başkadır pkk başkadır
Bunun ayrımını yapamayan zihniyetLere kurtuLuş savaşını hatırLatırım kaç tane kürt ''Vatandaşımız'' şehit oLmuş !
Kendinize geLin kendi vatandaşınıza Laf etmeyin.
Onlarda sizin kadar Türk'tür...

Lütfen Konuyu ilk mesajından son mesajına kadar okuduktan sonra cevabınızı veriniz. Kurtuluş Savaşı'nda Çanakkale Savaşı'ndan genellemeyle kaçtane kürdün şehid olduğu konunun tartışması içinde geçmiştir...
 
Lütfen delidir veya değildir. 1576 yılında yazılmış bu şerefname nin içeriği hakkında şüpheniz varsa açıklayayım... Aslı farsça yazılan bu eser 1930 lardan önce 3 veya 4 kere arapçaya çevrilmiştir. 1970 lerden önce ise 1 kere Türkçe ye çevrilmiştir. Eğer anlaşılmayan bir nokta varsa orjinal çevirilere ulaşıp oradan karşılaştırabilirsiniz... Malumunuz Kur'an-ı Kerim'in bile nakledilirken parça parça değiştirildiği sanal ortamdasınız...

kardeş ben sana sunu anlatmak istiyorum .bu kitap benim için önemli bir kaynak değildirr.. bi tane bitlis emiri olduğu iddia edilen bir kürdün ne hikmetse kürtleri aşağılayan tarzda yazılar yazmasıda zaten komik geldi .ayrıca o yazdığı yazının da cevabını gene senin verdiğin linklerden ekledim .

yukarda kaynak şerefname diyerek verdiğin 3 maddenin sadece 2. maddesine daha sonra eklediğin kaynaklardan ulaştık .oda 2. madde senin yazdığın gibi değil .ona yakın olan bi ikinci madde bulabildik . bahsettiğin 1. ve 3. maddelerde verdiğin kaynaklarda rastlayamadık .mesela cin taifesinden oldukları mevzusu :durdurun

kitap hakkında bilgimiz var saol .ama genede bilgi vermişsin istemesekte .olsun saol .

bu herifin yazdığı 3 madde değil .senin o yazdığın 3 madde daha farklı bişeydi .



bu şerefnameyi güvenilir bir kaynak saysak bile kürtler hakkında yazılanlara önceki sayfada verdiğim cevabı tekrar veriyorum ;



Şerefnâme’den nakledilen “Oğuz Han, Medine’ye Hz. Peygamber’e bir heyet gönderdi. Bu heyetin başında da, Kürt büyüklerinden ve ileri gelenlerinden Büğdüz adlı bir kişi’de bu heyette idi. Çirkin görünüşlü, iri yapılı bu elçi, Hz. Peygamber’in (sav) gözüne görününce Peygamber’in canı sıkıldı ve ondan nefret etti. Elçiye, kabilesi ve mensup olduğu soy sorulunca, Kürt topluluğundan olduğu cevabını verdi. İşte o zaman Hz. Peygamber (sav) Kürtler’e beddua ederek şöyle dedi: Yüce Allah bu topluluğu, kendi arasında ittifaka ve birleşmeye muvaffak etmesin" şeklindeki bilgiler, bilimsel olmaktan oldukça uzaktır ve tamamen kulaktan dolma rivayetlere dayanmaktadır. Öncelikle söylemem gerekirse; rivayette adı geçen Oğuz Han kimdir? Eğer Oğuz Han’dan maksat, Hun İmparatoru Oğuz Kağan, yani Mete Han ise, bu imkânsızdır. Zira Oğuz Kağan ile Hz. Peygamber arasında yaklaşık 8 asırlık bir zaman farkı vardır. Çünkü yaygın görüşe göre; Oğuz Kağan, M.Ö. 209-174 yılları arasında yaşamışken, Hz. Peygamber, M.S.570(571)-632 yılları arasında yaşamıştır. Ayrıca, Hz. Peygamber’e gönderilen elçilik heyetinin başındaki Büğdüz isimli kişinin Kürt olduğu söyleniyor ki; bu ismin Kürt olması mümkün değildir. Zira Büğdüz, Prof. Dr. M. Saffet Sarıkaya’nın da belirttiği gibi bir Türk boyunun ismidir. Ve bugün Anadolu’da Büğdüz adını taşıyan birçok köy vardır. Hatta bu köylerden birisi bugün Esenboğa Hava limanı yakınlarında olup, muhtemelen Ankara’nın Çubuk ilçesine bağlıdır.

Şeref Han’ın yaptığı gibi, Büğdüz’ün Kürt olduğunu kabul etsek bile, Türk elçilik heyetinin başına bula bula bir Kürd’ün bulunması, oldukça enteresandır! Aslında Bitlisli Şeref Han demek istiyor ki; “Bu Türkler var ya; kaba saba insanlardır. Nerede nasıl konuşulacağını bilmezler. Diplomasiden de hiç çakmazlar! Bu sebeple vaktiyle Oğuz Han, Hz. Peygamber’e göndermiş olduğu heyetin başına Büğdüz isimli bir Kürt’ü atamıştır!..”. Bu durum, olsa olsa Bitlisli bir Kürt olduğu anlaşılan Şeref Han’ın uydurmasıdır. Kimse kusura bakmasın ama ben, “Şeref Han Bitlîsî” isminden tamamen bunu anlıyorum. Bu tavır, tam tamına, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden koparak ayrı bir devlet kurmayı kendilerine politik hedef olarak seçenlerin, şerefli geçmişlerini araştırırken, kendilerini, Türk komutan ve hükümdarı Selahattin Eyyûbi’ye dayandırdıkları tavrı hatırlatmaktadır(5). Şeref Han’ın 1543 yılında doğduğunu, Şerefnâme’yi ise 1597 yılında tamamladığını düşünürsek, bu konuda fazla abartma yapmadığımız ortaya çıkar. Mâlum, 16. yüzyıl, Osmanlı Ordusu’nun Doğu ve Güney’e seferler yaptığı, fetihler gerçekleştirdiği ve dolayısıyla Osmanlı’ya karşı bölgedeki bazı halklar üzerinde hissedilir derecede antipatilerin oluştuğu bir yüzyıl olmuştur. Şerefnâme, işte bu duygu ve düşüncelerin etkisinde kaleme alınmış bir eser olmalıdır...

Üstelik, Şerefnâme’de bulunan “Çirkin görünüşlü, iri yapılı bu elçi, Hz. Peygamber’in (sav) gözüne görününce Peygamber’in canı sıkıldı ve ondan nefret etti.” şeklindeki cümle, tamamen Hz. Peygamber’e iftira niteliğindedir! Zira, Veda Hutbesi’nde bile "Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır.”diyen bir Peygamber’in, değil sıradan bir insana, bir başka devleti temsilen kendisiyle görüşmek üzere gelen bir sefire böyle davranması insani ve İslami olmaktan uzaktır.

Bu itibarla; bazı düzmece rivayetleri, “Esasen menkıbevî bir hüviyete sahip iki rivayette yer alan bilgiler tarihî vakıalara uygundur.” deyip geçiştirmek, sanırım doğru ve bilimsel bir yaklaşım değildir. “Çünkü tarihî kayıtlar, Türklerin VI. yy’da Anadolu’da göründüklerini, daha sonra gelen Hazar Türklerinin de bölgedeki hâkimiyetlerini haber verir. Nitekim Müslüman Arap orduları Mâverâunnehr cephesinden önce, Hazar Türkleriyle Anadolu cephesinde karşılaşmışlardır.” şeklindeki izahatlar da bu yanlışlığı ortadan kaldırmaya yetmemektedir.
 
Lütfen Konuyu ilk mesajından son mesajına kadar okuduktan sonra cevabınızı veriniz. Kurtuluş Savaşı'nda Çanakkale Savaşı'ndan genellemeyle kaçtane kürdün şehid olduğu konunun tartışması içinde geçmiştir...

Bu konuda yorum yapmak için 10 sayfa okumama gerek yok düşüncem açık ve nettir.
Tartışmada geçenLeride yazamayacağım diyede bir kuraL yok. ;)
 
kardeş ben sana sunu anlatmak istiyorum .bu kitap benim için önemli bir kaynak değildirr.. bi tane bitlis emiri olduğu iddia edilen bir kürdün ne hikmetse kürtleri aşağılayan tarzda yazılar yazmasıda zaten komik geldi .ayrıca o yazdığı yazının da cevabını gene senin verdiğin linklerden ekledim .

yukarda kaynak şerefname diyerek verdiğin 3 maddenin sadece 2. maddesine daha sonra eklediğin kaynaklardan ulaştık .oda 2. madde senin yazdığın gibi değil .ona yakın olan bi ikinci madde bulabildik . bahsettiğin 1. ve 3. maddelerde verdiğin kaynaklarda rastlayamadık .mesela cin taifesinden oldukları mevzusu :durdurun

kitap hakkında bilgimiz var saol .ama genede bilgi vermişsin istemesekte .olsun saol .

bu herifin yazdığı 3 madde değil .senin o yazdığın 3 madde daha farklı bişeydi .



Konuyla ilgili bir kürdün savunması.... Artık inanın sizin için kaynak üretemem.

Bu konuda yorum yapmak için 10 sayfa okumama gerek yok düşüncem açık ve nettir.
Tartışmada geçenLeride yazamayacağım diyede bir kuraL yok. ;)

Elbetteki öyle bir kural yok ancak tartışmalarda karşıdaki insanın savunmasını veya iddialarını dinlemek te haksız olsa bile (ki zannetmiyorum) NEZAKET kuralıdır bilirsiniz... ;)
 


Konuyla ilgili bir kürdün savunması.... Artık inanın sizin için kaynak üretemem.


ya kardeş alıntı yaptığın yer aksiyon dergisi .yani eşittir fethullah gülen .sen fethullah gülen tayfasıyla ne zaman barıştın da onların sitelerinden alıntı yapar oldun :durdurun


neyse gelelim mevzunun özetine ;

aksiyon dergisinde demişki kürtler cin yani çinlilerden geliyor .yani onların soyundan . öyleyse türkler neden peygamberimize islama geçtiklerini bildirmek için bir çinli yolluyor . verdiğin 3 maddede kendi içinde birbiriyle çelişkili .


neden kürtlerin gözleri çekik değil :durdurun

ayrıca peygamberimiz hayatı boyunca bir kez bilemedin 2 kez beddua etmiş .beddua etmezdi pek .şerefnamede kürtlere beddua ettiği yazıyor . buda saçma

yani bi daha son kez yazıyorum aynı şeyi ;


Şerefnâme’den nakledilen “Oğuz Han, Medine’ye Hz. Peygamber’e bir heyet gönderdi. Bu heyetin başında da, Kürt büyüklerinden ve ileri gelenlerinden Büğdüz adlı bir kişi’de bu heyette idi. Çirkin görünüşlü, iri yapılı bu elçi, Hz. Peygamber’in (sav) gözüne görününce Peygamber’in canı sıkıldı ve ondan nefret etti. Elçiye, kabilesi ve mensup olduğu soy sorulunca, Kürt topluluğundan olduğu cevabını verdi. İşte o zaman Hz. Peygamber (sav) Kürtler’e beddua ederek şöyle dedi: Yüce Allah bu topluluğu, kendi arasında ittifaka ve birleşmeye muvaffak etmesin" şeklindeki bilgiler, bilimsel olmaktan oldukça uzaktır ve tamamen kulaktan dolma rivayetlere dayanmaktadır. Öncelikle söylemem gerekirse; rivayette adı geçen Oğuz Han kimdir? Eğer Oğuz Han’dan maksat, Hun İmparatoru Oğuz Kağan, yani Mete Han ise, bu imkânsızdır. Zira Oğuz Kağan ile Hz. Peygamber arasında yaklaşık 8 asırlık bir zaman farkı vardır. Çünkü yaygın görüşe göre; Oğuz Kağan, M.Ö. 209-174 yılları arasında yaşamışken, Hz. Peygamber, M.S.570(571)-632 yılları arasında yaşamıştır. Ayrıca, Hz. Peygamber’e gönderilen elçilik heyetinin başındaki Büğdüz isimli kişinin Kürt olduğu söyleniyor ki; bu ismin Kürt olması mümkün değildir. Zira Büğdüz, Prof. Dr. M. Saffet Sarıkaya’nın da belirttiği gibi bir Türk boyunun ismidir. Ve bugün Anadolu’da Büğdüz adını taşıyan birçok köy vardır. Hatta bu köylerden birisi bugün Esenboğa Hava limanı yakınlarında olup, muhtemelen Ankara’nın Çubuk ilçesine bağlıdır.

Şeref Han’ın yaptığı gibi, Büğdüz’ün Kürt olduğunu kabul etsek bile, Türk elçilik heyetinin başına bula bula bir Kürd’ün bulunması, oldukça enteresandır! Aslında Bitlisli Şeref Han demek istiyor ki; “Bu Türkler var ya; kaba saba insanlardır. Nerede nasıl konuşulacağını bilmezler. Diplomasiden de hiç çakmazlar! Bu sebeple vaktiyle Oğuz Han, Hz. Peygamber’e göndermiş olduğu heyetin başına Büğdüz isimli bir Kürt’ü atamıştır!..”. Bu durum, olsa olsa Bitlisli bir Kürt olduğu anlaşılan Şeref Han’ın uydurmasıdır. Kimse kusura bakmasın ama ben, “Şeref Han Bitlîsî” isminden tamamen bunu anlıyorum. Bu tavır, tam tamına, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden koparak ayrı bir devlet kurmayı kendilerine politik hedef olarak seçenlerin, şerefli geçmişlerini araştırırken, kendilerini, Türk komutan ve hükümdarı Selahattin Eyyûbi’ye dayandırdıkları tavrı hatırlatmaktadır(5). Şeref Han’ın 1543 yılında doğduğunu, Şerefnâme’yi ise 1597 yılında tamamladığını düşünürsek, bu konuda fazla abartma yapmadığımız ortaya çıkar. Mâlum, 16. yüzyıl, Osmanlı Ordusu’nun Doğu ve Güney’e seferler yaptığı, fetihler gerçekleştirdiği ve dolayısıyla Osmanlı’ya karşı bölgedeki bazı halklar üzerinde hissedilir derecede antipatilerin oluştuğu bir yüzyıl olmuştur. Şerefnâme, işte bu duygu ve düşüncelerin etkisinde kaleme alınmış bir eser olmalıdır...

Üstelik, Şerefnâme’de bulunan “Çirkin görünüşlü, iri yapılı bu elçi, Hz. Peygamber’in (sav) gözüne görününce Peygamber’in canı sıkıldı ve ondan nefret etti.” şeklindeki cümle, tamamen Hz. Peygamber’e iftira niteliğindedir! Zira, Veda Hutbesi’nde bile "Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır.”diyen bir Peygamber’in, değil sıradan bir insana, bir başka devleti temsilen kendisiyle görüşmek üzere gelen bir sefire böyle davranması insani ve İslami olmaktan uzaktır.

Bu itibarla; bazı düzmece rivayetleri, “Esasen menkıbevî bir hüviyete sahip iki rivayette yer alan bilgiler tarihî vakıalara uygundur.” deyip geçiştirmek, sanırım doğru ve bilimsel bir yaklaşım değildir. “Çünkü tarihî kayıtlar, Türklerin VI. yy’da Anadolu’da göründüklerini, daha sonra gelen Hazar Türklerinin de bölgedeki hâkimiyetlerini haber verir. Nitekim Müslüman Arap orduları Mâverâunnehr cephesinden önce, Hazar Türkleriyle Anadolu cephesinde karşılaşmışlardır.” şeklindeki izahatlar da bu yanlışlığı ortadan kaldırmaya yetmemektedir.



görüldüğü gibi pekde mantıklı şeyler değil bunlar .fazla itibar edilmemeli bu şerefnoktasındaşüphelinameye .

kürtler çinli minli değildir .bi çinli olmadıkları kalmıştı .oda oldu .türk değilde ne olursa olsun umrumda değil diyosun öylemi :durdurun

peki kardeşim sen savunma . ben kürtlerin türk olduğuna inanıyorum ve bu vatana hizmet eden bu vatanı seven bütün kürtleri ve bütün diğer etnik grupları kardeş olarak görüyorum. sen görmemekde serbestsin . ama ülkemize ne getirir ne götürür iyi hesabını yapın . ülkeye menfaati olmayan hiç bir adımı atmayın .

bugünkü son mesajımdır saygılar
 
Bu kadar mesaj okudum ama avatarımda 3 hiLaLi görüp bana faşist,ırkçı vs yaklaşımlarda bulunanlara direk bu konunun linkini yolluycam :D
 
yuh be Peygamberi bile ırkçı yaptınız
ne goygoycusunuz yaw
çok saçmalamışsınız
hepiniz birer tarih bilimci
hepiniz birer antropolog
hepiniz birer süperman olup çıkmışınız:D
 
ben cebimde M.K Atatürk'ün resmi olan bir para tasıyorum bu parayı kullanıyorum ve göklerde dalgalanan ayyıldızın gölgesinde yaşıyorum. butarz polemiklere meydan verilmemesini ve bu oyuna alet olunmamasını isterim. burda kürt ve terör örgütü aynı kefeye koyupta yorum yapan arkadaşlar var yanlış bi düşünce pkk ayrı kürt ayrı. benim silah arkaşımda diyarbakır'lıydı oda kürt tü oda bu vatanın evladıydı abiside subaydı ve ne abisinin subaylığını öne koyup torpil yaptırdı nede ben subay kardeşiyim dedi, dağıtımı tunceli'ye çıktı ve bu vatan için pkk yla girdiği çatışmada tuncelide şehit oldu.
ben bu arkadaşıma dostuma kardeşim demiycem de kalıkpta askerlikten yırtmak için binbir türlü yalan dolan la çürük raporu almak için sıraya girenleremi kardeş dicem. bırakın allah aşkına Türk Silahlı Kuvvetleri bile doğuda dağlarda Koruculara Güveniyo kendi canlarını o adamlara emanet ediyo korucularda o yörenin belli başlı insanları o arazileri sarp geçitleri bilen insanlar onlarda oralı onlarda kürt ama onlarda bu vatan için canlarını ortaya koyup Mehmetciğe yardım için ellerinden geleni yapıyo ve biçoğunuzunda haberlerde izlediği gibi onlarda dağlarda mehmetçikle omuzomuza çarpışıp şehit oluyo. bazı şeyler yaşamayan bilemez. bu oyunlara gelmeyin bizim düşmanımız kürt deil pkk ve bu vatanı bölmeye çalışan pkk sempatizanları. bunları biraz ayırt ederek yorum yapalım
 
Israrla soyluyorum NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

bir gün türban,bir türk-kürt vb.ayrımı; niye böyle şeylerle uğraşıyoruzki?
Atatürk'ün gösterdiği çagdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak varken
 
Israrla soyluyorum NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

bir gün türban,bir türk-kürt vb.ayrımı; niye böyle şeylerle uğraşıyoruzki?
Atatürk'ün gösterdiği çagdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak varken

haklısın .ancak bunlara köklü çözümler gelmediği için her gün birileri bunları kaşıyor .her gün şehit geliyor .her gün otobüsler yakılıyor .sen bu sorunu çözmeden hç bişey olmamış gibi davranıp çağdaş olcam diyemezsin .önce sorunları çöz ondan sonra yükselme gelir zaten..
 
kurtler bu forumdaki bircok milliyetci ve fethullahcı kişiden daha turktur,daha insandır.
siz hayatınızda kactane kurt tanıdınız?bunlardan kaçını sevmediniz?
pkk,sagcı hukumetlerin ve 1980 lerdeki askeri yonetimin hatalarından ortaya cıkmıstır.pkk yı besleyen abd, ab ve hatta turkiye icinden isimlerdir.
ayrıca sen kurte bu hakartleri edince,ona 2. sınıf insan muamelesi edince,o senin bayragını da yakar,askerini de oldurur.
 
Geri
Üst