Sezer -Gül Farkı bu yazıda

ne mutlu türküm diyene
anlaşılmıştır.herhalde
 
Suudi kralının otel odasına gitmek de bu gezilere dahil mi ?
 
fetoşu kaç kere gezmişler o da önemlidir herhalde??????
 
Yaw bu 200 adet DHKP-Cephesi polis katili teröristlerin 200 tanesini affedenlerin için de Cumhurbaşkanın imzası da vardır.

defalarca bunun gerçek olmadığını yazdık.ezberler bozulmuyor tabi
Adalet Bakanlığının da imzası vardır
o Adalet Bakanı kim?
Bunu da söylebilir misin?

Sezer Gül farkına gelince;
Sezer'in bir hukuk adamı olduğu ve pek çok konuda hukukun üstünlüğünü göz önünde bulunudurduğunu hatırlıyorum,hukukçu kişiliği onu biraz dış dünyadan soyutluyordu,Gül kadar aktif olamadı,mesela Suudi Kralın ayağına gitmeyi beceremedi hiç bir zaman.tartışmalı bir isim değildi;cumhuriyetle, hukukla, halkla hiç bir zaman problemi olmadı,sürekli gündeme gelme gibi bir çabası, bir reklam arayışı da yoktu.Zaten görevine de kendi talebi ile değil, Meclis' teki parti partilerin oylarıyla gelmişti.Bir siyasetçi değildi ancak verilen görevi başarıyla yerine getirdi.Avrupa Birliği konusundaki görüşünün ne olduğu bile bilinmiyormuş! Kendisini çoban,halkı koyun olarak görmediği için dikte etme gereği duymamıştır da ondan.

Gül'e gelince henüz bunları göremedik,AKP nin noterinden öteye gidemiyor.Gezilere değinilmiş yazıda, bu gezilerin Türkiye'ye somut bir faydasını da göremedik,bu gidişle göremeyeceğiz de.Yazıda halen ikili ilişkiler,tanınma vs. den bahsediliyor.Tanıyor da ne oluyor?Berlusconi Erdoğan'ı tanıyordu değil mi?Ne faydasını gördük sayın Berlusconi'nin
Dışardan konuk ağırlamanın ne faydası oldu Türkiye'ye?" dış konuk kabul etme sayısında da önceki Cumhurbaşkanlarını geçecektir" şeklinde amatör bir yaklaşımı da olmuş.Reklamcılar bile bu kadar saçmalamıyorlar pes doğrusu

Yasin Doğan, Gül'ü ne kadar çok seviyor bilemeyiz, fakat dış görünüşe ve gereksiz detaylara bu kadar önem veren birisinin iktidarın ucuza aldığı br kalem olduğunu söylemek yanlış olmaz.Biraz daha iyi desteklenirse kaliteli reklam yapabilecek potansiyeli var Yasin Doğan'ın.

Bir mesajda Özal ve Demirel'in ustalığı gibi bir yaklaşım var.Demirel'in siyaset konusundaki ustalığı tartışılmaz,ülkeyi kan götürürken bile mecliste lüzumsuz işlerle uğraşmak gerçekten büyük ustalık ister!
Demirel'in Cumhurbaşkanı olarak iyi görev yaptığı savunulabilir ama siyaset konusunda onun Türkiye'ye verdiği zararlar düşünülürse ustalığını bir kez daha düşünmek gerekir.Özal dönemininde çok parlak olduğunu söyleyemeyeceğim (tartışmasız Gül'den daha iyidir).Gül'ün kendisine Cumhurbaşkanı olarak örnek aldığı kişilerden birisidir.

İşin bir diğer komik yanı da şu:
Siyasetten anlamayan ama siyasi görüşü olan insanlarımızın kelime oyunları ile Gül'ü övme çabaları :) Olaylara yorum yaparken neden-sonuç ilişkisinden ve bilgiden yoksun açıklamalar yapmanız bana sanki hikaye okuyormuşum hissini veriyor.Yanlış anlamayın rahatsız değilim, aksine uykum kaçtığında bir göz atıyorum ama, ben uzun yıllar önce (9 yaşımdan beri) hikaye kitaplarını okumayı bıraktım.Sizlerin sayesinde bu güzel alışkanlıktan mahrum kalmıyoruz, teşekkürü borç bilirim :goz:
 
GÜL o kadar iyi ki devamlı dış gezilerine gidiyor ve yabancı konukları ağırlıyor. Suudi Kralının ayağına otele gidiyor... Batı devletlerinden icazet almak için hertürlü yalakalığı yapıyor...

Gezi çok, onur gurur yok... Eski Cumhurbaşkanımız bu ülkenin onuruna leke düşürecek hiçbir şey yapmadı... Çok arayacağız onu...
 
10.CUMHURBAŞKANIMIZ SEZER TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ÜST DÜZEY SORUMLUSU MAHKUMLARI AFFETTİ

Türkiye, içinde bulunduğu sıkıntıları aşmaya çalıştığı dönemde, Çankaya Köşkü’nde Sayın Cumhurbaşkanı A.Necdet Sezer tuhaf kararlar alıyor. Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek’in, AK Parti Samsun Milletvekili Yılmaz Demir’in soru önergesine verdiği cevaptan anlıyoruz ki, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, affettiği mahkûmların büyük çoğunluğu terör örgütü üyesi!

Evet. O etliye sütlüye karışmaz sanılan, her konuşmasında kamu yararından, hukukun üstünlüğünden bahseden Sayın Cumhurbaşkanı, Türk halkının ve güvenlik güçlerimizin çok rahatsız olduğunu bile bile, yasadışı örgüt üyelerini ve üst düzey sorumluları affetti ne yazık ki. Yaptığı bu aflardan memnun olanlar ise sadece ve sadece devlet ve bayrak düşmanları! Asker, polis ve bebek katilleriydi. İş bilen(!) teröristlerin hapisten kaçmaları için izledikler yol da hep aynı oldu. Göstermelik açlık grevi, peşinden doktor şebekesinden düzmece rapor, Genel Sekreter Kemal Nehrozoğlu’na müracaat ve Cumhurbaşkanı Sezer tarafından afla salıverilme.



Şimdi ise Sezer’in cezalarını affettiği üst düzey sorumlu teröristlerden bazılarına göz atalım. Üst düzey sorumlu bir terörist, elbette kendi aile çevresini de örgütünde kullanır, onları da bu bataklığa çeker.

Affedilen bu üst düzey örgüt mensuplarının, affedildikten sonra yapacaklarını varın siz düşünün. Tahmin etmek hiç de zor değil. Hangi kanlı eylemleri planlamışlardır hapiste, kim bilir? Hangi provokatif eylemleri organize etmişlerdir ya da edeceklerdir? Bu affedilenler sıradan terörist değil, dikkatlerinizden kaçmasın; üst düzey terör örgütü liderleri… Hem de Sayın Sezer tarafından affedilmek suretiyle örgütlerine geri kazandırılmış örgüt liderleri.



DHKP-C EGE SORUMLUSU -1 ADI: BEKİR SITKI KEÇECİ

Affedilen DHKP/C Ege bölge sorumlusu, bizzat polis öldürme eylemine katılan katil, bomba uzmanı, cani Bekir Sıtkı Keçeci(46) yakalandı ve ömür boyu hapse mahkum olarak cezaevine girdi.

Teröristin kardeşi DEV-YOL Aydın bölgesinin sorumlusu, diğer kardeşi de eylemde öldürülmüş!

Karısı Oya Keçeci(38) THKP-C HDÖ terör örgütü mensubu olmak ve çeşitli bombalama eylemlerine katılmaktan 12 yıl 6 ay ağır hapis cezası almış. Erkek kardeşi Mustafa Şekip Keçeci(51) Aydın bölgesi DEV-YOL örgütü sorumlusu olmaktan cezaevinde yatmış, büyük abisi Mehmet Emin Keçeci 1979 yılında katıldığı bir eylemde öldürülmüş, yeğeni Adana doğumlu Mecit İlker Küçükkurt(23) MLSPB terör örgüt mensubu.

RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANAN KARAR





DHKP-C DOĞUKARADENİZ SORUMLUSU -2 ADI: MUSTAFA ERKAN ÇETİN

Affedilen DHKP-C Doğu Karadeniz sorumlusu terörist Mustafa Erkan Çetin(38)’in çevresinde dikkatleri çeken kişiler görülmekte. Rüşvet almaktan dolayı yargılanmış olan halen Eskişehir 3. Sulh Ceza Hakimi Şenol Peker(54), terörist M.Erkan Çetin’in kuzeni olmaktadır. Hakim Şenol Peker ailecek görüştükleri bir bayan ile duygusal ilişkiye girmesi sonucu gelişen olaylar nedeni ile Radikal gazetesinin 2.11.2003. günlü nüshasında manşet haberlerine konu olduğu haberi yayınlayan gazeteciye telefonda “Ne yani erkekle mi ilişkiye girecektik?” şeklinde tepki gösterdiği, bu nedenle hizmet içinde ve dışında resmi sıfatın gerektirdiği saygınlık ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunduğundan yer değiştirme cezası almıştır. Çetin’in ağabeyi Hüseyin Volkan Çetin(43) DHKP-C terör örgütü ile bağlantılı, kuzeni Sezgin Akyan(40) misyonerlik faaliyetlerinde bulunup Müjde Kilisesi’nin kamplarına katılanlardan. Kuzeni Feridun Akyan ve Sayın Aydın da Bartın Rotary Kulübü üyesidir.

RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANAN KARAR





THKP-C ÜST DÜZEY SORUMLUSU-3 ADI:ERDOĞAN TOPRAK

Sezer’in affıyla serbest kalan Erdoğan Toprak(42) THKP/C-HDÖ adlı terör örgütünün üst düzey sorumlusu olmak ve birden fazla yere patlayıcı madde atmak suçlarından 18 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırılmıştır. Toprak daha önce de çeşitli suçlardan ve hapishaneden firardan 7 yıla kadar hapis cezası yatmış. Tabiî ki o zaman affı geniş(!) Sayın Sezer görevde değildi, yoksa kalır mıydı hapiste?

Affedilen teröristin abisi general suikastçısıymış!

Terörist Erdoğan Toprak’ın akrabası Mesut Sevimli(36) de Cumhurbaşkanı Sayın Sezer tarafından affedilmiş DEV-YOL terör örgütü mensubudur. Yeri gelmişken geçmeyelim, Affedilen Mesut Sevimli’nin abisi DEV-YOL terör örgütü mensubu Metin Sevimli general suikastçısıdır. Metin Sevimli emekli Jandarma Korgeneral İsmail Selen’in öldürülmesi olayına karıştığından dolayı gözaltına alınmış. Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanlığı’ndan emekli olan Korgeneral Selen Paşa emekli olmasının ardından kısa bir süre sonra şehit edildi. Asker olmanın titizliğiyle davranarak ülkemizin çıkarlarını her şeyden üstün gören ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden asla taviz vermeyen paşamızın ruhu şad olsun. Hakim bir da var; Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Tetkik Hâkimi Demet Demir Erdoğan Toprak’ın yakını oluyor.

RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANAN KARAR



bazı örneklerini vermeye çalıştığımız bu tablodan da anlaşılacağı gibi, üst düzey sorumlu örgüt mensuplarının yakın aile çevresi de bölücü, yıkıcı faaliyetler yürüten şahıslardan oluşmuştur. Aslında bu şekilde düşündüğümüzde sanki aile boyu affedilmişler. Sezerin göreve başladığı 16 Mayıs 2000 tarihinden 6 Ağustos 2003 tarihine kadar Sayın Ahmet Necdet Sezer’in affettiği 225 mahkûmun 139’u çeşitli terör örgütlerinin üyesi!

sadece Sezerle kalsa iyi Sezerin genel sekreteri nin marifetlerinin de Sezerden farkı yok


GENEL SEKRETER NEHROZOĞLU’NDAN KENDİ AKRABASI TERÖRİST MAHKUMLARA ‘ÇOK İVEDİ’ İŞLEM



Bir felaket daha yaşandı aşırı hızdan (ÇOK İVEDİ) dolayı. Üç terörist kendilerini cezaevinde buldu bulmasına ama içlerindeki terörist ruh devam ediyor, hız kesmeden kök salıyordu benliklerinde…

Tokat/Almus doğumlu Madımak Özen, DHKP/C’nin eli kanlı katili, yurdumuzun bütünlüğüne kastedenlerden… Güvenlik güçlerinin yakaladığı Özen mahkemeye çıkar ve ‘DHKP/C’nin üyesi olarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı değiştirmek ve TBMM’ye hakaretten dolayı müebbet ağır hapis cezasına çarptırılır. Bundan sonra Özen’in hızı kesilmiştir. Ama bir yandan da kendini eski günlerine döndürecek formüller aramaktadır. En büyük ümit kaynağı olarak akrabası olan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu’nu görmektir tabi ki. Tek yapması gereken sözde açlık grevi ve ardından alınan uydurma rapor. Gerisi kolay… DHKPC/li annesi Gülden(66), DHKP/C’li ablası Nazlı(51), DHKP/C’li kardeşi Menekşe(42), DHKP/C’li amcası Bekir Özen, DEV-YOL’cu eniştesi Şükrü Han(53), DHKP-C’li kuzeni Türkan Özen(30), DHKP-C’li kuzeni Gülüzar Özen(43), DEV-SOL’cu kuzeni Ali Demirtaş(45) ve burada sayamadığımız diğer örgüt mensubu yakınları da dört gözle beklemektedir Madımak’ı yeni eylemler yapabilmek için.

Hikaye aynı

Hapse gireli 2 yıl bile olmamıştı ki düşündüğü açlık grevini gerçekleştirip doktorlardan "wernicke korsakoff sendromu" raporunu alarak dosyayı akrabası Nehrozoğlu’nun masasına gönderdi. Nehrozoğlu hemen ÇOK İVEDİ mührünü basıp Sezer’e affı onaylattı ve jet hızıyla akrabası Madımak’ı ailesinin yanına gönderdi. Hızlı hayatına kaldığı yerden devam ediyor. 11 tutuklu ve hükümlü ile birlikte sağlık kontrolü için götürüldükleri Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde tedaviyi kabul etmeyen Madımak’ın demek ince hesapları varmış…

Madımak Özen’in kuzeni Gülperi Özen de, ablası Madımak gibi azılı DHKP/C’li bir terörist. Gülperi de hapiste protesto ve eylemlere katılıyordu. O da ablası Madımak ile aynı rolü oynama düşüncesi içerisindeydi. Sözde açlık grevi, sürekli hastadır raporu, daha sonra akrabaları Genel Sekreter Nehrozoğlu’nun önüne konan af dilekçesi. Nehrozoğlu yakını Gülperi’ye de aynı jet hızıyla dosyasına bastığı ÇOK İVEDİ mührü ile 12 yıl 6 ay cezalı iken daha 3 yıl bile yatmadan tahliye etti. Gülperi Özen de aynı örgüt içindeki faaliyetlerine son sürat devam ediyor. Ablası Madımak’ın izinden ayrılmayacak gibi…

Madımak’ın kardeşi Dursun’un baldızı Fatma Güzel de DHKP/C örgütünün azılı katillerinden. Fatma Güzel’in DHKP/C’lı Madımak ve Gülperi’nin yanında diğer yakınları da kendisi gibi Türk milletinin bütünlüğüne kastedenlerden. DHKP/C’li Fatma’nın annesi Gülden DEV-SOL’un gösterilerine katılmış, abisi Ali Güzel (42) THKP-C DEV-SOL’cu, kız kardeşi Güllü Güzel(40) DEV-SOL terör örgütü mensubu, eniştesi (Güllü’nün kocası) Dursun Özen (44) DHKP/C örgütünün kuryesi… Fatma da ablası Madımak gibi aynı yolu izleyerek, akrabası Nehrozoğlu’nun ÇOK İVEDİ talimatıyla çok sevdiği ailesine 12 yıl sonra değil 3 yıl sonra kavuştu. DHKP/C terör örgütü mensubu Fatma Güzel'in de diğer affedilen teröristler gibi bağlı olduğu örgütü için faaliyetlerine devam ediyor. Ne de olsa arkası sağlam…

İşte Nehrozoğlu’nun üç terörist akrabasına üç “İvedi Af”ın hikayesi.

Yakınları bu kıyağından dolayı akrabaları Nehrozoğlu’na minnettardır, teşekkürlerini iletmişlerdir herhalde.

İŞTE, NEHROZOĞLU’NUN KENDİ AKRABASI OLAN TERÖRİSTLERİN AFFINDA UYGULADIĞI AYRICALIĞIN BELGELERİ

Üç Terörist Akraba ve Üç İvedi Ödül!








Ben burada iddia ediyorum ki A.GÜL döneminde bir tane elikanlı terör örgütü üyesi affedilmeyecek.



Kaynak : www.teroreodul.com
 
Tekrar diyorum, Gül, Sezerden daha iyi en azından teröristleri affetmiyor...



Yasin El Kadı'ya kefil olan adamlar bunlar değilmi!..

Ne teröristinden bahsediyosun!... hangi yüzle?


Yasin El Kadı gibi teröristleri affedende SEZER değilmiydi. Hangi Yüzle yalanlıyorsunuz Hala?
 
Yasin El Kadı gibi teröristleri affedende SEZER değilmiydi. Hangi Yüzle yalanlıyorsunuz Hala?

O afta Adalet Bakanının imzası da yok muydu?
birileri ezberltiyor sizde papağan gibi tekrarlıyorsunuz aynı yalanı

Mahkûmların affedilmelerine ilişkin prosedür avukatların Adli Tıp Kurumu'ndan aldıkları raporla başlıyor. Adli Tıp Kurumu bünyesinde görev yapan bilirkişi heyeti, hasta mahkûmları kapsamlı bir sağlık kontrolünden geçiriyor. Bunun ardından hazırlanan rapor Çankaya Köşkü'ne gönderiliyor. Cumhurbaşkanı önüne gelen dosyayı Adalet Bakanlığı'nın incelemesine sunuyor ve inceleme sonucunda, Anayasa'nın 104. maddesinin verdiği yetkiyle mahkûmun cezasını kaldırabiliyor. Karar Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra yürürlüğe giriyor.

bu bir insiyatif değil görev yani Adalet bakanlığı incelemesinde sakınca görmez ise Cumhurbaşkanı affetmekle mükellef.!
 
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bu zamana kadar daha çok hukukçu kimliği ile öne çıktı. Bundan dolayı beraber çalıştığı hükümetlerle arası bozuldu. Meclisin kendisine gönderdiği yasaların bazılarını ya veto etti, ya da bekletti. Milli Güvenlik Kurulu’nda Ecevit’e kitapçığı fırlatması krizlere bile sebep oldu. Ekonomik dengelerin alt üst olması, onun bu kararlılığını etkilemedi. Ancak; demokrasiyi, laikliği, hukukun üstünlüğünü savunan ve yücelten Cumhurbaşkanı Sayın Sezer’in, samimiyetini sorgulatan gözden kaçmış çok icraatları da oldu.

Cumhurbaşkanı Sayın Sezer, görevde bulunduğu sürede 260’ı aşkın mahkumu affetti. Cumhurbaşkanının af yetkisi var tabi ki. Ancak Sezer’in affettiği 260’ı aşkın şahıstan 200’e yakınının terörist olmasının üzerinde biraz durup düşünmek gerekiyor.



CUMHURBAŞKANLARININ AFFETTİĞİ MAHKUM SAYILARI



image011.JPG




CUMHURBAŞKANI SEZER'İN AFFETTİĞİ TERÖRİST MAHKUMLARIN DİĞER MAHKUMLARA ORANI
image012.JPG


Kamu yararını gözetmeyi düşünen Cumhurbaşkanı Sezer, AK Parti hükümetinin atamalarında son derece duyarlı davranmış, detaylı araştırma yaptırmış, gerektiğinde ilgili atamayı veto etmiştir. Fakat aynı titizliği(!) nedense terörist affı konusunda göstermemiştir.

Aşağıda Cumhurbaşkanımız Sayın Sezer’in affettiği kişilerle ilgili detaylı bilgileri okudukça şaşıracaksınız!

Affedilen teröristler içinde çok sayıda üst düzey örgüt militanı olduğunu

Salıverildikten sonra tekrar örgüt içerisindeki yerlerini alarak kendilerini yakalayıp adalete teslim eden güvenlik kuvvetlerine karşı daha fazla kin duyarak eylemlere kaldıkları yerden devam ettiklerini

Örgüte yeni teröristler kazandırıp onları yetiştirdiklerini

Başta akrabaları olmak üzere yakın çevrelerinde çok sayıda PKK ve onun yandaşı Hizbullah, DHKP/C vb. diğer örgütlerin mensubu teröristlerin bulunduğunu

Terörist yuvası aileleri ve bu ailelerin tümünün genlerinde vatan, millet, devlet düşmanlığı olduğunu

9.Cumhurbaşkanımız Sayın Demirel’in de bir sözünde “Hizbullah PKK’nın türevidir” dediği gibi diğer bütün yasadışı örgütlerin aslında PKK paralelinde faaliyet gösterdiğini ve aynı bataklığın içinde yan yana, kol kola yer aldıklarını

Affedilişe götüren senaryoda yanlış rapor düzenlemekten dolayı meslekten men cezası almış doktorların yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu ve Yardımcısı Bülent Serim’in de “ÇOK İVEDİ” imzalarının bulunduğunu

Adeta bile bile devletin ayağının altına muz kabuğu konduğunu ve zorla üzerine bastırıldığını

göreceksiniz.

"bu bir insiyatif değil görev yani Adalet bakanlığı incelemesinde sakınca görmez ise Cumhurbaşkanı affetmekle mükellef.! "

BUDA MÜKELLEF OLDUĞU GÖREV ÖYLEMİ!
 
Cumhurbaşkanının mahkumları affetme işlemi görev değil yetkidir.
Bu yetkiyi kullanıp kullnmama hakkına sahiptir.aynı sebeple önüne gelen 10 tane mahkumun affını veto ettiği giibi.

Bazıları ısrarla Sezerin Terörsitleri affetme suçuna Adalet bakanını nıda karıştırmak istiyor ama boşuna.
Adalet bakanı sadece mahkumun diğer kurumlardan aldığı (sağlık raporları vs .)belgeleri inceleyip eksiklik olmaması durumunda cumhurbaşkanına sevkeder.Çünkü bu konuda karar verme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.Cumhurbaşkanı yapacağı inceleme sonucunda önüne gelen dosyaları isterse affeder isterse affetmez.Bu tamamen kendi takdirindedir.Bu konuda kimseyede hesap vermez.


Arkadaş komik bir iddia ile cumhurbaşkanının mahkumları affetmesini görev olarak açıklamaya çalışmış ama bu görev değil yetkidir.

Hümetin atamak istediği binlerce brokratı taaaaaaaaa çocukluğundan başlayarak araştırtan ve hatta kapıcılara bile sordurtacak kadadar derin inceleme yapan ve sonucunda da bu atamaları veto eden Sezer , her ne hikmetse iş teröristleri affetmeye gelince közü kapalı çakıyor imzayı.

Onları neden veto etmiyor.Edemez çünkü belgeleriyle verdiğim örneklerde bunun sebebi gayet açık.
 
süper ve haklı bir paylasım tesekkurler...
 
cumhuriyet tarihimizde büyük kurtarıcımız ATATÜRK en uzun süre cumhurbaşkanlığı yapan kişi.bu süre içinde tek bir dış gezisi olmamış.ama buna rağmen İngiliz Kralı'ndan İsveç Veliahtı'na, Voroşilov'dan Fransız Başbakanı'na kadar tüm liderler ATATÜRK'ün ayağına gelmişlerdi.
dünyanın birçok tanınmış devlet adamını, savaştan yeni çıkmış yoksul bir ülkenin devlet başkanını ziyaret etmek için kuyruk yapmaya iten koşullar neler olabilirdi?

Bu arkadaşın mesajlarını aratın biraz bişeyler öğrenin..
Helal olsun doğrusu..
Her söylediğinin altına İMZAMI ÇAKARIM!
 
cumhuriyet tarihimizde büyük kurtarıcımız ATATÜRK en uzun süre cumhurbaşkanlığı yapan kişi.bu süre içinde tek bir dış gezisi olmamış.ama buna rağmen İngiliz Kralı'ndan İsveç Veliahtı'na, Voroşilov'dan Fransız Başbakanı'na kadar tüm liderler ATATÜRK'ün ayağına gelmişlerdi.
dünyanın birçok tanınmış devlet adamını, savaştan yeni çıkmış yoksul bir ülkenin devlet başkanını ziyaret etmek için kuyruk yapmaya iten koşullar neler olabilirdi?

,
bunun üzerine denecek laf yok ...

kapak269.jpg
 
Bi başbakana kitap defter fırlatan cumhur başkanını bakıyomda nede çok arıyan var. hoşunuza gitti herhalde ülke krize girip onca insan işsiz kalıp borcunu ödeyemeyip zor durumda kaldığı günleri çabuk unuttunuz. bide yargıdan gelen milliyetçi laik cumhurbaşkanı :) islam ülkelerine gidipde islam konferanslarına katılmadığı gezilerin harcınıda devlet kasasına bırakıyordu size onu tutumlu biri sanıyordunuz . gülüyorum sadece bide krizde derviş getirmişlerdi demi zuhaha hatta baba baba derviş baba kurtar bizi derviş baba diyede şarkı yapmışlardı :) keh keh :)
 
Bi başbakana kitap defter fırlatan cumhur başkanını bakıyomda nede çok arıyan var. hoşunuza gitti herhalde ülke krize girip onca insan işsiz kalıp borcunu ödeyemeyip zor durumda kaldığı günleri çabuk unuttunuz. bide yargıdan gelen milliyetçi laik cumhurbaşkanı :) islam ülkelerine gidipde islam konferanslarına katılmadığı gezilerin harcınıda devlet kasasına bırakıyordu size onu tutumlu biri sanıyordunuz . gülüyorum sadece bide krizde derviş getirmişlerdi demi zuhaha hatta baba baba derviş baba kurtar bizi derviş baba diyede şarkı yapmışlardı :) keh keh :)


Dur dur sen 2007 nin ithal ekonomistini gördünmü sen MEHMET ŞİMŞEK:.. Hani Şu Türk Vatandaşlığı Yanında Başka vatandaş Olan TÜRKÜN vekili olan yanında avruğaın adamı olan İthal biri vardı vekil ... Antepli miy di O ne ? Ha ????

Haaa ben daha unutmadım Cumhurbaşkalığı seçiminde inatlaşmayı... Ordu ile Milleti Meclisi karşı karşıya getirdiklerini... Haa borsa niye taban yapmadı ? Zemini hazırladılar çünkü Yabancılara teslim edilen borsa peşkeş çekilen kurumlardan sonra Türkün parası yabancıya geçtikten sonra buna ön ayak olan hatta tam içinde olanAKP nin yaptığı bu çekişmeler inatlaşmalar sonucunda borsa DÜşüermi :) Düşmez düşmez...


Sonra birileri gelir kendi yaptıklarını görmez başkalarının kini görür...


Biri açıklasın bana Mehmet Şimşek'i..
Biri bana açıklasın Cumhurbaşkanlığı İnatlaşmasını ve Anayasayı kevgire çevirenleri !!!!!


Birine çemkiriyon bari sen yapma da çemkirme hakkın olsun DA :)
 

boş gEzi olacağına hiç olmasın daha iyi .


Bak işte burda çok doğru söyledin. A. Necdet Sezer iyiki de gezilere felan gitmemiş. Turistik bir gezi olurdu onun gittiği gezi.

Sayın Cumhurbaşkanının en son gezisinde Türk - İslam birliğinin sağlanması adına çok önemli girişimleri oldu. Dilde birliğin sağlanması Türk - İslam birliği adına çok önemli iş olacaktır!


Abdullah Gül, Türkmenistan ziyaretinde bilim adamlarından, Türk cumhuriyetleri ile ortak alfabe oluşturulması konusunda görüştü. Türk Dünyası Genel Sekreterliği talebi aldı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Azerbaycan ve Gürcistan'ın ardından Orta Asya'daki üçüncü durağı Türkmenistan'da muadili Berdimuhammedov ile Urgenç kentini gezdi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkmenistan ziyaretinde kendisine eşlik eden bilim adamlarından, Türk cumhuriyetleri arasında iletişimi kolaylaştıracak ortak alfabe oluşturulması konusunda bilgi aldı.

Uzmanlar, Latin alfabesine dayalı ortak bir yazı dili önerirken söz konusu alfabede 34 harfin bulunması gerektiği yönündeki görüşlerini Cumhurbaşkanı ile paylaştı. Bilim adamları ayrıca Türk dili konuşan ülkeler arasında cumhurbaşkanlarına bağlı çalışacak "Türk Dünyası Genel Sekreterliği" kurulması konusunda Abdullah Gül'den öncülük etmesini istedi.

Ortak alfabe konusunda mesafe alınması için ise Türkiye'nin ısrar etmesinin önemine işaret ediliyor. Abdullah Gül'ün Türkmenistan gezisinde yanında Fatih Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Kara, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Fikret Türkmen ile Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sema Barutçu Özönder de vardı.

Abdullah Gül, Köşk'e çıkmasının ardından yurtdışı seyahatlerinde işadamlarına da yer vermeye başlamıştı. Aynı şekilde Cumhurbaşkanı'nın bilim adamlarını da seyahatlerine dâhil etmesi olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Türkmenistan seferinde uçakta yer alan akademisyenlerden Prof. Dr. Türkmen, "Cumhurbaşkanımızın, bilim adamlarını anımsaması ve uçağına alması iyi bir başlangıca işaret ediyor. Türkmenistan gibi bu coğrafyadaki Türk dünyası ülkelerine sadece ekonomik değil, kültürel, bilimsel ve iletişimi sağlayacak her alanda yakın temas kurulmalı. Örneğin, Türkmenistan ile Dede Korkut ve Oğuz Kağan destanı gibi yakından öte aynı kültürel öğelerimiz var." diyor. Türkmen, ülkeler arasındaki vize sorununun aşılarak, uluslararası ortak konferanslar düzenlenmesi önerisinde bulundu. Cumhurbaşkanı'ndan Türkmenistan seyahatine katılım konusunda aldığı davetten duyduğu memnuniyeti dile getiren Kara da, Türkmenistan ve Türkiye Türkçesindeki ortak kelimelerin yüzde 80 olduğunu anlattı. Kara, bu yüksek orana rağmen iki ülke vatandaşlarının anlaşmakta zorluk çekmesini, alfabeler arasındaki farklılığa dayandırdı. Kara, bilim adamları olarak, bu noktada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e, 34 harfli ortak alfabe konusunda Türkiye'nin öncü rol üstlenmesi gerektiği yönünde öneride bulunduklarını aktardı. Prof. Dr. Barutçu ise Türkmenistan gibi dilleri Rusçadan etkilenmiş ülkeler ile mutlaka ortak alfabe konusunda anlaşmaya varılması gerektiğinin altını çizdi. Barutçu, ortak bir dil ile güçlü bir iletişimin sağlanabileceğine dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Gül'ün, iki günlük Türkmenistan ziyareti, Türkiye ile Orta Asya Türk cumhuriyetleri arasında yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülüyor. Cumhurbaşkanı düzeyinde 7 yıl sonra Türkmenistan'a ziyaret gerçekleştiren Abdullah Gül, iki günlük temasları sırasında, planlananın ötesinde Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbangulu Berdimuhammedov ile toplam 6 saat baş başa görüşmüştü. Gül, Türkmen lideri de Türkiye'de ağırlamaktan büyük memnuniyet duyacağını belirterek kendisine resmî davette bulundu. Davet, 2007 yılı Şubat ayında ülkesinde cumhurbaşkanlığı görevine gelen Berdimuhammedov tarafından kabul edildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ortaasya Türk cumhuriyetlerine yönelik ikinci resmi ziyareti ise fazla zaman geçirmeden gerçekleştirecek. Gül, 12-15 Aralık'ta Kazakistan'a resmî bir ziyarette bulunacak. Bakan, diplomat, bürokrat, işadamı ve gazetecilerin katılacağı 150'nin üzerinde ismin yer alacağı ziyaret çerçevesinde Abdullah Gül, başkent Astana ve Almatı'da temaslarda bulunacak. Gül, Orta Asya ülkelerinden önce, ekim ayı içinde Güney Kafkasya'da yer alan iki önemli ülke, Azerbaycan ve Gürcistan'a gitmişti. Türkiye, söz konusu iki ülkenin de yer aldığı bir "ortak ekonomik alan"ın temelleri de bu ziyaretlerde attı.
 
Çok okuyan değil, Çok gezen bilir :durdurun
 
Çok okuyan değil, Çok gezen bilir :durdurun

Ozaman bizim mahallenin delisi benden zeki :) ondan kurtulmak isteyenler ülkenin her şehrine onu sürmüşlerdir. Fakat o yine bi yolunu bulup şehrime geri dönmüştür :) Senden benden ondan çok daha gezdi.. ozaman bu mantıkla en zekimiz MAHALLENİN DELİSİ :)

Boşaltın üniversiteleri liseleri ilk okulları... Yılda 4 kez yurt dışı gezisi 10 kez yurt içi gezisi düzenleyelim okumayalım ne gerek var yavvv....


GÜL DIŞ İŞLERİ BAKANI İKEN NE GÖRDÜK NE KAZANDIRDI Kİ CUMHURBAŞKANI İKEN KAZANICAZ....



Bırakın bu işleri....
 
Bak işte burda çok doğru söyledin. A. Necdet Sezer iyiki de gezilere felan gitmemiş. Turistik bir gezi olurdu onun gittiği gezi.

Sayın Cumhurbaşkanının en son gezisinde Türk - İslam birliğinin sağlanması adına çok önemli girişimleri oldu. Dilde birliğin sağlanması Türk - İslam birliği adına çok önemli iş olacaktır!

Türk islam birliğine sağlamak için nedense abd ve ingiltere nin mandasındaki ülkelerle pek bi içli dışlı oluyor hani Kurtuluş Savaşımızda onları korumak için gittimiz ama ingilizlerle bir olup bize kurşun sıkan suyumuza zehir katan hainler deilmi onlar
başbakanımıza unutmamak lazım 3 dünya afrika ülkelerini ticari anlaşma (!) yapmak için az gezmedi
 
Yasin DOĞAN'ın yazısı

Ahmet Necdet Sezer ile Abdullah Gül arasında Cumhurbaşkanı olarak bir çok farklılık sayılabilir. Ancak bunlardan belki de en belirgininin dışişlerine verilen önem ve dış gezi sayısındaki farklılık olacağı anlaşılıyor.

Sezer 7 yılda 37 ülkeye 49 gezi yaptı. Yıl başına ortalama 7 gezi düşüyor. Bu aslında önceki Cumhurbaşkanı Demirel ile de kıyaslandığında ciddi bir farka işaret ediyordu. Demirel 57 ülkeye 125 gezi yaptı. Cumhurbaşkanı Gül ise Ağustos sonunda Cumhurbaşkanı oldu ve yaklaşık 3 ay içinde 8 ülkeye dış gezi programı yaptı. Yani üç ayda, Sezer'in yıllık ortalamasını geçti.

Bu fark, sadece aktif olup olmamayı ortaya koymuyor. Daha ciddi bir anlayış ve misyon farkını gösteriyor.

Eski bir Dışişleri Bakanı olarak Gül, devlet başkanının azalan dışpolitika misyonunu normale döndürüyor.

Daha önce Sezer'in gerçekleştirmediği dış gezilerin açığını kapatma işi Başbakan Erdoğan'a düşüyordu. İç siyasetteki yoğunluğun üzerine bir de dış gezi yoğunluğu ekleniyordu.

Cumhurbaşkanının görevi sembolik olarak görülebilir, ancak sembolik olması önemsiz ve ihmal edilebilir olduğunu göstermez. Neticede dışpolitikanın önemli bir boyutunu devlet başkanları düzeyindeki ilişkiler oluşturuyor.

Gül'ün bu alanda üzerine düşen katkıyı vermesi büyük önem taşıyor.

Cumhurbaşkanı Gül, Eylül'den bu yana AKPM'de konuşmak üzere Strazburg'a, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu projesinin temel atma töreni için Gürcistan'a, İzmir'in Expo-2015 adaylığı için Fransa'ya, Azerbaycan'a , Türkmenistan'a, KKTC'ye, Pakistan'a gitti, haftaya da Kazakistan'a gidiyor. Gül'ün ilk gezisini KKTC'ye yapması ardından Türk dünyasına yönelmesi ve Azerbaycan'a gitmesi sembolik öneme sahiptir.

Bu geziler hem ikili ilişkilerin geliştirilmesi, hem BMGK geçici üyelik adaylığımız için destek aranması gibi bir çok konu açısından anlam taşıyor. İşadamlarının da bu gezilere katılması dış ticaret hacmimizin artması açısından önemlidir.

Cumhurbaşkanlarının dış dünyada tanınırlılıkları ve diğer ülke yönetimleri nezdinde bir ağırlığa sahip olmaları Türkiye'nin gücüne güç katar.

Bir çok Cumhurbaşkanımızın ismi komşu ülkelerimizde bile bilinmiyordu.

Bugün Türkiye'nin Başbakanı, Cumhurbaşkanı, bazı bakanları birçok ülkede tanınmakta, bilinmekte, etkin bir aktör olarak kabul görmektedir. Hatta bölgemizde Başbakan Erdoğan neredeyse yerel liderler kadar popülariteye sahiptir.

Sezer, 7 yılda köşk bütçesinden yaklaşık 46 milyon YTL'yi kullanılmadığı için Maliye'ye aktarmış. Bu, tasarruf olarak görülerek alkışlanacak bir duruma benzemiyor.

Türkiye'de ağırlanan dış konuk sayısı da ölçülmesi gereken bir etkinlik alanıdır.

Sezer 7 yılda 154 lider ağırlarken, Demirel 229 lider ağırlamıştır. Üç aylık performansa bakılırsa Gül, dış gezi kadar dış konuk kabul etme sayısında da önceki Cumhurbaşkanlarını geçecektir.

Demirel, 473 yurtiçi gezide 622 yere uğradı. Sezer ise sadece 90 gezide 99 yere gitti. Demirel'in siyasi yapı içerisinde ne kadar etkin olduğu biliniyor. Bir Cumhurbaşkanı için bu bir başarı ölçütü değildir, ama halkla kucaklaşma ve Türkiye'nin meseleleriyle ilgilenme açısından önemli bir noktadır.

Cumhurbaşkanları her işin içinde olmaz, her tartışmaya katılmaz. Ama memlekette olup biten çok önemli ulusal sorun ve olaylar karşısında da duyarsız kalamaz. Geçen dönemde çok ciddi toplumsal, ekonomik ve siyasi olay karşısında sessiz kalan bir Çankaya vardı. Mesela Avrupa Birliği sürecine Cumhurbaşkanının katkısı bir yana görüşünün ne olduğu bile kamuoyunca bilinmiyordu.

Abdullah Gül'ün devletin zirvesini halkın tabanıyla buluşturması kadar, dışpolitikada ciddi bir yüke ortak olması da önemlidir.

:clap :clap :clap :clap :clap :clap :clap :clap :clap :clap :clap :clap :clap :clap :clap tebrikler çok güzel teşhis
 
Geri
Üst