Onurumuzun fiyatı belli oldu: 1.5 trilyon dolar...

bu olaya gerekli açıklama cumhurbaşkanımız sayın abdullah gül tarafından yapılmıştır.umarım okumuşsunuzdur.
 
1-Yaşına hürmeten olmaz. O zaman Abdullah Gül'ün kendinden yaşça büyük her devlet başkanını kapıda karşılaması gerekir ki bunu yapamaz.

2- Para güç demek değildir. güç tek bir öğeden oluşmaz. Öğelerin birleşiminden oluşur. Arapların parası var ama dünya siyasetinde güçlerini göremiyoruz.
 
Serdar derken sanırım Serdar Akinan'ı kastettiniz.Sayın Akinan'ın tüm yazılarını olduğu gibi bu yazısınıda dikkatle okudum tabii.Biz Türkler Kurtuluş savaşınıda paraylamı kazandık?Yokluktan yaratılmadı mı bu vatan?unutturulmaya çalışılan Atatürkçülüğün ekonomi politikasında ne zaman dış borç oldu?
Lozan Antlaşması müzakerelerinde İngiliz Dışişleri Bakanı mağrur Lord Curzon, Türk heyeti başkanı İnönü’nün taviz vermez tutumu karşısında kızmış ve "Barıştan sonra nasıl olsa borç istemeye İngiltere’ye geleceksiniz, o zaman bu masada aldıklarınızı geri vereceksiniz" demiştir. Nitekim İngiliz Dışişleri Bakanlığı, Ağustos 1923’te yeni Türk devleti, para istemek için İngiltere’ye başvurmak zorunda kalacaktır, kendilerine zırnık verilmemesi gerekir diye bir rapor yazmıştır. Lord Curzon bu rapora "Bu onlara ders olsun" diye derkenar düşmüş ve imzalamıştır. Atatürk’ün iktisadi politikasının tek bir ilkesi varsa, o da (siyasi bağımsızlığı tehlikeye atacağı gerekçesiyle) dış borç almamaktır.
Kaldıki dünyadaki tekekonomisi kötüolan ülke bizmiyiz?Ama hiç bir ülkenin vitrininde böyle kepazelikler duymuyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti bedevi çadırlarında kurulmadı ve ordanda yönetilmiyor.Bu devletin misafir ağırlama kuralları yüzlerce yıllık bir gelenek ve terbiyeden gelerek olgunlaşmıştır.Bu gelenekte İslamiyetle bağdaşmayan bir debdebe ve gösteriş içinde yaşam süren görgüsüz bedevilere kurban edilmeyecek kadar değerlidir.
Yoklukla kazandığımız bu savaşta,
musul ve kerkük petrollerini geç,topraklarını tazminat olarak vermedik mi?
Hiç sorguladınız mı?
Oraları da misak-ı milli içindeydi.Hatay da.Ama Hatay'ın geri katılımı petrolü olmadığı içindi.Belki bu ülkenin makus talihi olan parasızlığı bu topraklardaki petrol çözemeyecekmiydi?
Ki yıllardır ingiliz gavuru oraları sömüre sömüre bitiremedi?
Artık özeleştiri yapma zamanı geldi.Ama!!!!!
 
Yoklukla kazandığımız bu savaşta,
musul ve kerkük petrollerini geç,topraklarını tazminat olarak vermedik mi?
Hiç sorguladınız mı?
Oraları da misak-ı milli içindeydi.Hatay da.Ama Hatay'ın geri katılımı petrolü olmadığı içindi.Belki bu ülkenin makus talihi olan parasızlığı bu topraklardaki petrol çözemeyecekmiydi?
Ki yıllardır ingiliz gavuru oraları sömüre sömüre bitiremedi?
Artık özeleştiri yapma zamanı geldi.Ama!!!!!

aslında haklısın türkiye teslimiyet sisteminde boyun eğme yolunda yıllardır ilerliyor bir laf var bu hırsızın hiçmi suçu yok diye abd ve avrupaya göbekten baglı olaraktan ve buna seyirici kalaraktan hiçmi suçumuz yok halkça igneyi batıralı diyorum ama tabiki bu gün nefret ettiğimiz amerika gibi olmadan bütün halklara saygı gösterek ernernasyonelist bir tavırla silkinmenin vakti gecikmiştir bile..
 
dostum o adamlardan olmazsa sen ve biz aç kalırız bizdende olmazsa o adamlar açkalır
 
Yoklukla kazandığımız bu savaşta,
musul ve kerkük petrollerini geç,topraklarını tazminat olarak vermedik mi?
Hiç sorguladınız mı?
Oraları da misak-ı milli içindeydi.Hatay da.Ama Hatay'ın geri katılımı petrolü olmadığı içindi.Belki bu ülkenin makus talihi olan parasızlığı bu topraklardaki petrol çözemeyecekmiydi?
Ki yıllardır ingiliz gavuru oraları sömüre sömüre bitiremedi?
Artık özeleştiri yapma zamanı geldi.Ama!!!!!


Neyin tazminatı bu ? Yoksa bağımsızlığın mı ? Neyin sorgulamakasını yapacaksın... Koskoca 3 Kıtaya nam salmış bir imparatorluktan Şu anki sınırlarımı korumuşuz... Bunu M.Kemal Atatürk Dehası ile gerçekleştirmişiz... Ozamanki Türk Milletinin gücü buna yetiyor idi. Elinden geleni ardına koymadı... Bütün imkanını kullanarak Onurlu Şekilde bu toprakları kazandırdı...

Şimdi birileri çıkıp Musul ve Kerkük'ün misak'i milli sınırları içine alınamaması tazminat olarak görmekte... vay be... Ne aciz ne korkak milletmişiz ki biz bağımsızlığımız için musuldan kerkükten vazgeçmişiz... Bağımsızlığın tazminatı olarak petrol kuyularını vermişisiz....

Eğer Mustafa Kemal Atatürk'ün ömrü o zamana kadar olmasa idi herkes emin olsun ki bu iş tamamlanacak idi ! M.Kemal'in Gerçekleştiremediği en büyük hayali bu idi... Bunun içinde gerekli çalışmaları herzaman yapmıştır... Vazgeçmemiştir. Ne toprakları tazminat olarak vermiştir nede buralardan vazgeçmemiştir ! Bunu böyle anlamak böyle lanse etmek en büyük KARA CAHİLLİKTİR !

Arkadaşım sen bir sorgula Irak İran Suriyede kazma vurduğunda fışkıran petrol 80 km ötede 100 km ötede olmaz mı ? Elbetteki var ! Senin mantığın bunu alıyor mu ? Osmanlının son padişahı kendi özel hazinesinden avrupalılara yaptırdığı anlaşmad aDoğudaki tüm petrol kuyuları işaretletmiştir. Ardından Mustafa Kemalde bu şekilde bir araştırmaya girmiştir. Fakat Teknoloji el vermediği ve gerekli yardımı yabancılardan almamak için Petrolumuzu onlara işletmemek için doğuda tek bir kuyu açılmamıştır Açtırılmamıştır ! Bugün hala doğuda kuyuların üzeri beton kaplı olarak durduğu söylenmekte !

M.Kemal Atatürk Türk ekonomisini sanayiini belirli düzeye çektinden sonra bu petrolü işleyecekti fakat. Ömrü yine el vermedi... Ondan sonra ki tüm yönetimlerde bunu her şekilde atladı...

Şimdi akp zihniyeti ile peşkeş çekilmekte.... 80 90 yıldır sakladığımız kara cevherimizi bulunduğu toprakları peşkeş çektirmektedir !!!!!!



Eğer bir öz eleştiri yapacak ise 1.5 trilyon dolarlık sözde yatırım için para için Onurun Devletin şerefini hiçe sayıp adeta bir dilenci gibi avuç açmak yada gereksiz jestleri yapmayı sorgulamayız....

Devletin devletin zirvesinde oturanlar tarafından ADAM GİBİ ADAM şekilde yönetilip yönetilmediğini sorgulamalıyız !!!!

Mustafa Kemal Atatürk'ü ve onun yaptıklarını sorgulamak yerine bunu yapmak daha faydalı.
 
bu cumhur başkanı benim cumhur başkanım değildir ben başka bişey demem
 
Benim cumhurbaşkanım olsaydı...

Benim cumhurbaşkanım olsaydı...


BEN böyle "devlet adamı" görmedim. Sen kalk git kaldığı otele, Kral’ın dibine otur.

Öbürü de öte yanında...

Kral ortada.

İki gündür bekliyorum:

9 uçak, iki bin bavul, üç yüz gardırop ve altın tahtı ile gelen (iyi ki petrol kuyularını getirmedi) Kral’ın oteline giden ve sağına-soluna oturan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Başbakanı size "gurur" mu verdi, yoksa "hüzün" mü?

O zaman ben "Benim cumhurbaşkanım olamaz" dediğimde niye kızdınız?

*

"Benim cumhurbaşkanım" olsaydı; Anıtkabir’i ziyareti reddeden, bu ülkeyi kuran insana saygı göstermeyi kabul etmeyen bir Kral’a "Devlet Şeref madalyası" vermezdi.

Hem de 10 Kasım günü...

Mustafa Kemal; son yüzyılda, İslam áleminin Batı emperyalizmine karşı tek onurlu ve şanlı zaferini kazanmış komutandır.

Kral ise; Körfez savaşları boyunca, kendi topraklarını korumak için kutsal mekanların savunmasını dahi elinde bira kutusu olan Amerikalı askerlere bırakmış birisidir.

"Benim cumhurbaşkanım" olsaydı....

Kimin koltuğunda oturduğunu bilir, en şerefli savaşın kahramanına saygı göstermeyen, kutsal toprakları ABD deniz piyadelerine bekleten bir Kral’ın oteline koşmazdı.

Kral, görüşme salonuna Atatürk’ün resimlerinin asılmasını da kabul etmedi, kendi fotoğrafını astırmış, onun altına oturdular.

10 Kasım nedeniyle tüm bayraklar yarıya indirilirken, Suudi Arabistan bayrağının yarıya indirilmesini de reddetti Kral.

Ama bizim "devlet adamları" doğru otele.

Biri sağında, biri solunda.

Ortada Kral...

Tepelerinde de, kendisi yetmiyormuş gibi fotoğrafı.

Ben ise televizyonda şeriat bayrağının altındaki öpücükleri sayıyorum; işte sırayla ve hasretle yumuluyorlar... Sağ yanak bir, sol yanak iki, sağ yanak bir kez daha, etti üç...

*

Ne yapacaksınız?

Abdullah Gül "Benim Cumhurbaşkanım" olsaydı böyle yapmazdı.

Ben böyle "başbakan" ya da böyle "cumhurbaşkanı" istemem.

Benim de; en yüce değerlerimizi ayaklar altında paspas yapanları "reddetme" hakkım vardır.

Böyle yapmazdı "Benim Cumhurbaşkanım" olsaydı.

Bekir COŞKUN
[email protected]
 
ver coşkuyu bekir ver coşkuyu
 
bazıları kendileri Cumhurbaşkanı olsa bile tatmin olamazlar
 
Gül'ün yaptığı doğrudur

Gazetelerde gene estiriyorlar. Cumhurbaşkanı Gül, Suudî Arabistan Kralı Abdullah'ın ayağına gitmiş diye eleştiriliyor. Böylece, Cumhurbaşkanı, makamının ve temsil ettiği Türkiye Devleti'nin itibarına göre davranmadı denmek isteniyor.
Kimileri, Suudî Bayrağı'nın önünde poz verdiğini ve Bayrak'ta Kelime-i Tevhid (La ilahe illallah, Muhammeden resullullah) yazılı olduğunu kaydederek, Cumhurbaşkanı'na neredeyse 'dinci' imasında bulunuyor. Herhalde bizimkilerin laikçi hassasiyetleri yüzünden adamlar bayraklarını değiştirecek değiller. Üstelik Kelime-i Tevhid, Anadolu'daki her evin duvarına asılan İslâm'ın temel düsturu değil midir? Ayrıca, yayınlanan fotoğraflarda Suudî Bayrağı'nın yanında Türk Bayrağı'nın bulunduğunu görmüyorlar mı?..
Kimileri de Kral'a Devlet Şeref Madalyası verilmesini kınıyor ve bu jestin Suudî parası sebebiyle yapıldığını söylüyor. Bir defa, önce Kral Abdullah, Cumhurbaşkanı Gül'e Kraliyet Nişanı vermek isteyince Gül de ona Devlet Şeref Madalyası ile karşılıkta bulunuyor. Sonra, diyelim ki Kral'a yapılan bu jestlerde elindeki 1.5 trilyon doların ve 100 milyar dolarlık yatırım isteğinin rolü bulunsun. Bunu ne diye tuhaf karşılıyoruz? ABD Başkanı'nın, İngiltere Kraliçesi'nin, Fransa Cumhurbaşkanı'nın birkaç yüz milyon dolarlık yatırım ve ülkelerinin ekonomik menfaatleri için Suudîler'in ayağına nasıl gittiklerini hatırlamıyor muyuz?
Dostlar arasında yapılan jestleri Devletin itibarı hâline getirmeye çalışan monşerler, bir zamanlar Endonezya Cumhurbaşkanı Sukarno'nun Türkiye'yi ziyareti esnâsında, adamcağıza Lüks Nermin'den sermaye bularak nasıl bel soğukluğu kapmasına sebebiyet verdiklerini ve diplomatik skandal çıkardıklarını unutmasınlar.
Bütün bu tenkitlerin şuur altında, Arap fobisinin ve Suudîler'in dinle ilişkisinin yattığını biliyoruz. Açıkça itiraf edelim, sözkonusu olan Suudî Kral'ı yerine, meselâ İngiltere Kraliçesi ya da Rusya Devlet Başkanı olsaydı, aynı kıyamet kopartılır mıydı?!..
* * *
Aslında Suudîler'in birçok hatâları var. Ülkedeki Vehhabî rejiminin bizim inançlarımızla bağdaştığı söylenemez. Hele uygulanan siyasî sistemin laik Türkiye Cumhuriyeti ile hiçbir benzerliği yoktur.
Gerek İran gerekse Suudî Arabistan siyaset adamlarının, Türkiye'nin kurucu lideri ve millî kahramanı olan Atatürk'ü ziyaret etmemeleri bizi rencide ediyor. Ziyareti 10 Kasım'a tesadüf eden Kral'ın bu tavrını sempatik bulduğumuzu söyleyemeyiz. Lâkin, her ülkeyi kendi özellikleri çerçevesinde değerlendirmemiz ve Türkiye'nin millî menfaatlerine göre hareket etmemiz lâzımdır.
Cumhurbaşkanı Gül, Suudî Arabistan Kralı Abdullah'ın ziyaretinde Türkiye'nin çıkarlarına uygun şekilde davranmış ve bunu yaparken de Devletin itibarına itina etmiştir. Şimdi Cumhurbaşkanı olarak Sezer ya da benzeri bir bürokrat bulunsaydı, bu sıcak ilişki ve neticesinde ortaya çıkacak faydalar sözkonusu dahi edilemezdi.
Üstelik, misafir Cumhurbaşkanı'nın dâvetine icabet etmek, protokole aykırı bir hareket değildir. 1985'te Başbakan Özal'ın ABD'yi resmi ziyareti sırasında, Özal'ın dâveti üzerine ABD Başkanı Reagen Türk Elçiliği'ndeki resepsiyona iştirak etmişti.
Bırakınız bunları da, Ocak 2001'de Osmanlı yâdigârı Ecyad Kalesi yıkılırken neredeydiniz? Bunun hesabını veriniz.

Hasan Celal GÜZEL/radikal
 
Abartmayın... Gül ve Erdoğan doğrusunu yaptı...

Türkiye'nin Hac kontenjanı 70 bin... Ama bu yıl talep 190 bin... 120 bin kişi mutsuz..



Herhangi bir ülke federasyonu milli maça girecek taraftar sayısını kısıtladığında o maça bilet bulamayanlar mutsuz olmuyor mu? Peki Hacca gidemeyenler niye mutsuz olmasın?

Burası İngiltere, Fransa, Amerika değil..

İslamın tüm şartlarını yerine getirmeye özen gösteren dindar insanlar var. Hacca gitme isteklerinin kaynağında da "iki Avrupa ülkesi gezip geleyim" ya da "Disneyland çocuklar için cennet ya.."dan daha derinlerde nedenler var.

Bu nedenle elindeki her türlü kozu kullanıp hac kontenjanını arttırmak devletin görevi.

Üstelik de karşımızda Suudi Arabistan gibi, kararların liderinin iki dudağının arasında olduğu bir krallık var...

Ne yaptı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan?

"Protokol, protokol" deyip kasmadılar, iki üç vatandaşının daha gözleri açık gitmesin diye protokol kurallarını biraz esnettiler ve kralın ayağına gittiler.

Krala saygılarından mı? Hayır.

Vatandaşlarına saygılarından... Takdir ettim. Çünkü sorunun başka çözüm yolu yok...

Abartmaya gerek yok... Rezil falan olmadık, değerlerimiz ayaklar altına alınmadı, Araplaşmadık...

Eğer Ahmet Necdet Sezer geçtiğimiz yedi yıl içinde kasmayıp Türkiye'nin ekonomik sosyal çıkarına geziler, kabuller yapsaydı, bazen devletin katı protokolünü esnetseydi Türkiye şimdi çok başka yerde olurdu.

Olmaz mıydı?

Ali Atıf Bir
 
Bizde ahmet nejdet sezere öyle demiştik bu cumhurbaşkanı bizim cumhurbaşkanımız değil diye.
 
120,000 / 70,000,000==0.0017142857 eder.
70,000,000--120,000==69,880,000 eder.

Kusura Bakmayın matematik böyle diyor.

120,000 kişi için 69,880,000 kişinin onuru ve devlete güveni çiğnenebilir mi?????????????

Ayrıca bu kadar dış borcu olan bir ülkenin kaynaklarını daha dikkatli harcaması gerekmez mi?

Harcarken sorumsuzca ve hovardaca davranılan bir yerde arabın parası için el etek öpülür!!!

Ama kimse bana para için el etek öptüremez..........

Büyük ATATÜRK milli mücadele sırasında kimseden para istemedi kimsenin elini eteğini öpmedi.
Her şeyi sadece ve sadece MİLLETİNDEN istedi........

Savaştan yeni çıkan bir ülke olarak OSMANLININ borçlarını öderken bile kimseden medet ummadı,
Kimseye yalakalık yapmadı.
 
Ecyad kalesi yıkılırken Herkez gibi bizler de Türkiye'deydik.

Hasan Celal Güzel gibi,
g.haneli gibi,

Gül'ün yaptığı doğrudur diyenler de, Gül'ün yaptığı yanlıştır diyenler de buradaydık.

Gül'ün yaptığı yanlıştır diyenler, Gül'ün yaptığı doğrudur diyenler gibi, Ecyad kalesini yıkanların ayağına gidilmesini ONAYLAMIYORRR.
 
A.GÜL yaptığı açıklamada aynı protokolü suriye devlet başkanı beşşsar esad ada uyguladığını söylüyor.Peki bugün fırsat bu fırsat diyerek akbabalar gibi a.GÜLe saldırmaya çalışanlar Beşşsar esad için neden sesini çıkarmadı.

Sebebi gayet basit.Çünkü Esadın eişini onlara göre modern kıyafetli yani başı açık olduğu için bizim monşer medyası ona karşı büyük bir sempati besliyordu.Bunu köşe yazılarından da anlayabiliyoruz.

Ama A.GÜL aynı uygulmayı siyasi ve maddi anlamda çok daha güçlü olan Kral abdullaha yapınca birden onur ve şeref damarları kabardı.
 
Dostlar arasında yapılan jestleri Devletin itibarı hâline getirmeye çalışan monşerler, bir zamanlar Endonezya Cumhurbaşkanı Sukarno'nun Türkiye'yi ziyareti esnâsında, adamcağıza Lüks Nermin'den sermaye bularak nasıl bel soğukluğu kapmasına sebebiyet verdiklerini ve diplomatik skandal çıkardıklarını unutmasınlar.


Hasan Celal GÜZEL/radikal

Şimdi yukardaki yazıyı okuynca çok merka ettim. Sırf Abdullah GÜL ü eleştireceğiz diye onur ve şeref edebiyatı parçalayan arkadaşlar ,protokollerimizde yabancı bir devlet başkanına gece hoş vakit geçirsin diye kadın ikram etmek varmıydı. diye sormak istiyorum.

Bu konudaki onurlu düşüncelerini çok merak ettim doğrusu:)
 
Şimdi yukardaki yazıyı okuynca çok merka ettim. Sırf Abdullah GÜL ü eleştireceğiz diye onur ve şeref edebiyatı parçalayan arkadaşlar ,protokollerimizde yabancı bir devlet başkanına gece hoş vakit geçirsin diye kadın ikram etmek varmıydı. diye sormak istiyorum.

Bu konudaki onurlu düşüncelerini çok merak ettim doğrusu:)
Garip bir savunma şekli olmuş.Kötüyü, bir başka kötüyü göstererek aklamaya çalışmak,bizi doğruya götürmez.Bilakis doğru yolunda bizi kaşarlandırır.Pezevenklik ne kadar kötüyse,onursuzlukta hiçte iyi bir sıfat değildir.
 
Geri
Üst