MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Zincirlikuyu -Söğütlüçeşme Tercihli Otobüs Yolu’nun hizmete girmesi nedeniyle düzenlenen törende bir grup katılımcı vatandaş, “Son Osmanlı Padişahı 1. Recep Tayyip Erdoğan” yazılı bir pankart açtı.
Bu görüntüleri seyredince hemen muhabir kardeşlerimi arayıp sordum:
“Bu pankartı açanların amacı Başbakan’ı protesto etmek miydi?”
Öyle ya; ben yanılıp da bir yazımda Başbakan’ı “padişah”a benzetmeye kalkışsaydım; o, hakkımda yüzbinlerce liralık tazminat davası açmaz mıydı?
Dava dilekçesinde gücünü soyundan değil, halkın özgür iradesinden aldığını...
Başbakan olarak demokrasinin gereklerini yetirdiğini...
Oysa padişahlık sisteminin; bir diktatörlük rejimi olduğunu söyleseydi...
Haksız mı olurdu?
***
Neyse... Muhabir arkadaşlar bir kez daha araştırdılar ve “Hayır, o pankartı açanlar iyi birer AKP’liymiş” dediler.
Meğer Başbakan’ın Davos’taki çıkışının ardından AKP’nin içinde “Yeni Osmanlıcılık” akımı başlamış! Dünkü “padişah” benzetmesi de bu akımın bir ürünüymüş.
***
Acaba o pankartı açanlar, Başbakan’ı “padişah” olarak bağırlarına basarken, kendilerini “vatandaş”lıktan “tebaa” durumuna düşürdüklerinin...
Seksen beş yıllık cumhuriyet rejiminin kendilerine sağladığı seçme ve seçilme hakkından vazgeçtiklerinin...
Bütün hak ve hukuku tamamen “kutsal imparator”un tekeline terk etmek zorunda kalacaklarının...
Ağızlarından düşürmedikleri demokrasinin esamesinin okunmayacağının...
Padişah 1. Recep Tayyip’in ağzından çıkanın kanun olacağının...
Bugün Başbakan’la eşit haklara sahipken, o çok istedikleri padişahlıkta köleleşeceklerinin farkına vardılar mı?
***
Aklı başında bir insanın, demokrasinin ve cumhuriyetin yerine yeniden padişahlığı getirmeye çalışacağını sanmıyorum.
Zaten o AKP’lilerin asıl özleminin de padişahlık değil, halifelik olduğundan eminim.
Hilafeti ilan edecekler, şeriatı getirecekler, “İslâm devleti”ni kuracaklar...
Başına da içi boş bir “demokratik” sözcüğü ekleyip, kendi kendilerini tatmin edecekler.
Muhtarlarını, belediye başkanlarını seçmek için sandık başına gittiklerinde, “demokratik İslâm cumhuriyeti”ni kurduklarını düşünecekler.
***
Diyeceksiniz ki; “Bir pankarttan neler çıkartıyorsun?”
“Bir pankart”deyip geçmeyin:
O pankart, bu ülkede hâlâ cumhuriyeti ve demokrasiyi içlerine sindiremeyen “kullar” olduğunu gösteriyor!
Kulluk onların geniş midelerine dokunmayabilir de...
Benim içimi en çok, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın o pankartı gördükten sonra, önündeki konuşma metnini elinin tersiyle itip, onlara cumhuriyet ve demokrasi dersi vermemesine acıyor!
*****
İPEKÇİ!
AKP’li belediyelere kıyafet hazırlayıp para kazanınca aslında “muhafazakâr” olduğunun farkına varan modacı Cemil İpekçi, şimdi de DTP’yi keşfetmiş.
Paranın kokusunu almış olmalı ki; Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’e övgüler düzmüş ve “Ben kavgacı insanları çok severim. Size ayrı bir sevgim var” demiş...
***
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal:
Keşke zabıtaların kıyafeti için bir ihale de sen açsan da... Dünya gözüyle şu adamın (genel anlamda ‘adam’ dedim) bir de CHP’li olduğunu görsek!
*****
GÜNÜN SORUSU
Yerel seçim öncesinde düzenlediği miting sayısında muhalefet partilerine fark atan AKP’nin kasasından, acaba bu mitingler için kaç kuruş çıktı?
*****
Tunceli seçimleri ertelenmeli!
Seçim öncesinde elektriği, suyu olmayan köylerde ücretsiz beyaz eşya dağıtan Tunceli Valiliği’ne bağlı bir depoda AKP’nin seçim afişleri, bayrakları, broşürleri bulunmuş.
Bakalım; beyaz eşya yardımının “seçim rüşveti” olmadığını söyleyen Tunceli Valisi, İl Genel Meclisi’nin depolarında bulunan bu bayrakları, afişleri nasıl savunacak?
Yoksa onların da “sosyal devlet olmanın bir gereği” olduğunu mu söyleyecek?
Sözü uzatmaya hiç gerek yok:
Devletin valisi olduğunu unutup, iktidar partisinin valiliğini yapan bu beyefendi hemen görevden alınmalı ve bu koşullarda sağlıklı bir seçim yapılamayacağı için Tunceli’deki yerel seçimler ertelenmelidir!
...::MUSTAFA MUTLU::...
Bu görüntüleri seyredince hemen muhabir kardeşlerimi arayıp sordum:
“Bu pankartı açanların amacı Başbakan’ı protesto etmek miydi?”
Öyle ya; ben yanılıp da bir yazımda Başbakan’ı “padişah”a benzetmeye kalkışsaydım; o, hakkımda yüzbinlerce liralık tazminat davası açmaz mıydı?
Dava dilekçesinde gücünü soyundan değil, halkın özgür iradesinden aldığını...
Başbakan olarak demokrasinin gereklerini yetirdiğini...
Oysa padişahlık sisteminin; bir diktatörlük rejimi olduğunu söyleseydi...
Haksız mı olurdu?
***
Neyse... Muhabir arkadaşlar bir kez daha araştırdılar ve “Hayır, o pankartı açanlar iyi birer AKP’liymiş” dediler.
Meğer Başbakan’ın Davos’taki çıkışının ardından AKP’nin içinde “Yeni Osmanlıcılık” akımı başlamış! Dünkü “padişah” benzetmesi de bu akımın bir ürünüymüş.
***
Acaba o pankartı açanlar, Başbakan’ı “padişah” olarak bağırlarına basarken, kendilerini “vatandaş”lıktan “tebaa” durumuna düşürdüklerinin...
Seksen beş yıllık cumhuriyet rejiminin kendilerine sağladığı seçme ve seçilme hakkından vazgeçtiklerinin...
Bütün hak ve hukuku tamamen “kutsal imparator”un tekeline terk etmek zorunda kalacaklarının...
Ağızlarından düşürmedikleri demokrasinin esamesinin okunmayacağının...
Padişah 1. Recep Tayyip’in ağzından çıkanın kanun olacağının...
Bugün Başbakan’la eşit haklara sahipken, o çok istedikleri padişahlıkta köleleşeceklerinin farkına vardılar mı?
***
Aklı başında bir insanın, demokrasinin ve cumhuriyetin yerine yeniden padişahlığı getirmeye çalışacağını sanmıyorum.
Zaten o AKP’lilerin asıl özleminin de padişahlık değil, halifelik olduğundan eminim.
Hilafeti ilan edecekler, şeriatı getirecekler, “İslâm devleti”ni kuracaklar...
Başına da içi boş bir “demokratik” sözcüğü ekleyip, kendi kendilerini tatmin edecekler.
Muhtarlarını, belediye başkanlarını seçmek için sandık başına gittiklerinde, “demokratik İslâm cumhuriyeti”ni kurduklarını düşünecekler.
***
Diyeceksiniz ki; “Bir pankarttan neler çıkartıyorsun?”
“Bir pankart”deyip geçmeyin:
O pankart, bu ülkede hâlâ cumhuriyeti ve demokrasiyi içlerine sindiremeyen “kullar” olduğunu gösteriyor!
Kulluk onların geniş midelerine dokunmayabilir de...
Benim içimi en çok, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın o pankartı gördükten sonra, önündeki konuşma metnini elinin tersiyle itip, onlara cumhuriyet ve demokrasi dersi vermemesine acıyor!
*****
İPEKÇİ!
AKP’li belediyelere kıyafet hazırlayıp para kazanınca aslında “muhafazakâr” olduğunun farkına varan modacı Cemil İpekçi, şimdi de DTP’yi keşfetmiş.
Paranın kokusunu almış olmalı ki; Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’e övgüler düzmüş ve “Ben kavgacı insanları çok severim. Size ayrı bir sevgim var” demiş...
***
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal:
Keşke zabıtaların kıyafeti için bir ihale de sen açsan da... Dünya gözüyle şu adamın (genel anlamda ‘adam’ dedim) bir de CHP’li olduğunu görsek!
*****
GÜNÜN SORUSU
Yerel seçim öncesinde düzenlediği miting sayısında muhalefet partilerine fark atan AKP’nin kasasından, acaba bu mitingler için kaç kuruş çıktı?
*****
Tunceli seçimleri ertelenmeli!
Seçim öncesinde elektriği, suyu olmayan köylerde ücretsiz beyaz eşya dağıtan Tunceli Valiliği’ne bağlı bir depoda AKP’nin seçim afişleri, bayrakları, broşürleri bulunmuş.
Bakalım; beyaz eşya yardımının “seçim rüşveti” olmadığını söyleyen Tunceli Valisi, İl Genel Meclisi’nin depolarında bulunan bu bayrakları, afişleri nasıl savunacak?
Yoksa onların da “sosyal devlet olmanın bir gereği” olduğunu mu söyleyecek?
Sözü uzatmaya hiç gerek yok:
Devletin valisi olduğunu unutup, iktidar partisinin valiliğini yapan bu beyefendi hemen görevden alınmalı ve bu koşullarda sağlıklı bir seçim yapılamayacağı için Tunceli’deki yerel seçimler ertelenmelidir!
...::MUSTAFA MUTLU::...