DeRSaaDeT
Islambol
- Katılım
- 3 Şub 2006
- Mesajlar
- 6,597
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 118

Kuranı Kerim bundan yaklaşık 1400 yıl önce insanlığa yol gösterici olmak üzere Allah (c.c) tarafından indirilmiştir. Kuran Allahın varlığını ve birliğini ispatlamak için değil, Allahı zaten tanıyan Ehli kitap (Kendisine kitap verilenler, günümüzde Yahudi ve Hristiyanlar ), Arap müşrikler (Allah tanıyan ve bunun yanında putları da ilah edinenler) ve Sabiiler (Yıldızlara tapanlar)i doğru yola, yani Tevhid'e çağırmak amacını taşır. Kuranın indirildiği toplumlar zaten Allahı tanıdıkları ve bildikleri için onlara Allahın varlığını ispatlamaya çalışmaz. Bunun yerine insanoğlunu evren hakkında düşünmeye sevketmek, geçmişte yaşamış ve Tevhid konusunda peygamberler aracılığıyla uyarılmasına rağmen reddettikleri için helak edilmiş kavimler ve anlamının ne demek olduğu ancak bugün anlaşılabilmiş olan çeşitli bilimsel gerçeklikler (o zamanın müteşabih ayetleri) belirtilerek, bu evrenin tek yaratıcısının Allah olduğu ve tek ibadet edilmesi, tek yardım dilenmesi gereken mercinin (bkz. Fatiha Suresi meali) Allah (c.c) olduğu belirtilmek istenmiştir. Bu yazımda Kuran da belirtilmiş olan bu bilimsel gerçekliklerden yalnızca birisi olan evrenin yaratılışının Kurandaki anlatılışını ele almak istiyorum.
Kuran Evrenin 6 günde yaratıldığını bildirmektedir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Andolsun, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık. Bize bir yorgunluk da dokunmadı. [1]
Peki nedir bu 6 gün olayı? Gerçekten evren, bizim düşündüğümüz gibi 6 günde mi yaratılmıştır? Yoksa 6 birbirinden farklı ama her birisi süre olarak bir diğerine denk periyotlarda mı yaratılmıştır? Bu olayı daha net anlayabilmek için birkaç başka ayet mealine başvuralım.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Bir de senden acele azap istiyorlar. Hâlbuki Allah asla vadinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin nezdinde
bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir. [2]
1 günün 1000 seneye eşit olması nasıl mümkün olabilir?
Yine Ashab-ı Kehfi anlatan (Halk arasında 7 uyuyanlar olarak bilinir. Fakat gerçekten kaç kişi olduklarını sadece Allahın bildiği Kuranda belirtilmiştir. [3])bir kıssada yer alan şu ayetlere göz atalım.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- Uykuda oldukları hâlde, sen onları uyanık sanırsın. Biz onları sağa sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde iki kolunu uzatmış (yatmakta idi.) Onları görseydin, mutlaka onlardan yüz çevirip kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
- Böylece biz, birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırdık. İçlerinden biri: Ne kadar kaldınız? dedi. (Bir kısmı) Bir gün, ya da bir günden az, dediler. (Diğerleri de) şöyle dediler: Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği daha temiz ve lezzetli ise ondan size bir rızık getirsin. Ayrıca, çok nazik davransın (da dikkat çekmesin) ve sizi hiçbir kimseye sakın sezdirmesin. [4]
- Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar. Buna dokuz daha eklediler. [5]
Bu son ayetlere göz atmamız gerekirse, Ashab-ı Kehf mağarada 309 sene geçiriyor. Ama ölmek şöyle dursun, ne kendileri ne de köpeklerine bu 309 senede bir yaşlılık bile gelmiyor. Gerçekten kendi dedikleri gibi ancak 1 gün veya 1 günün bir vakti kadar kalmış insan gibi kendilerine bir yaşlılık dahi gelmemiş. Peki o zaman 1 gün 309 seneye nasıl eşit olabilir?
Şimdi bir başka ayet-i kerimeye göz atalım.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
-Yahut altı üstüne gelmiş (ıpıssız duran) bir şehre uğrayan kimseyi görmedin mi? O, Allah, burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek (acaba)? demişti. Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti ve ona sordu: Ne kadar (ölü) kaldın? O, Bir gün veya bir günden daha az kaldım diye cevap verdi. Allah, şöyle dedi: Hayır, yüz sene kaldın. Böyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Bir de eşeğine bak! (Böyle yapmamız) seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. (Eşeğin) kemikler(in)e de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz? Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca, şöyle dedi: Şimdi, biliyorum ki; şüphesiz Allahın gücü her şeye hakkıyla yeter. [6]
Yiyeceğin buzdolabı veya soğuk bir ortam olmadan taze kalması ise ancak 1 gün veya birkaç gün mümkün olabilir. O zaman 1 gün 100 seneye nasıl eşittir?
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- O gün günahkârları, (gözleri korkudan donup) gömgök kesilmiş olarak haşredeceğiz.
- Aralarında birbirlerine (Dünyada) sadece on (gün) kaldınız diye gizli gizli konuşacaklar.
- Onların, hakkında konuşacakları şeyi biz daha iyi biliriz.
- O vakit içlerinden en aklı başında olanları, Siz sadece bir gün kaldınız diyecektir. [7]

Yine yukarıdaki ayetlere göre mesela 60 senelik bir insan ömrü 10 güne veya 1 güne nasıl eşit olabilir? Kısaca belirtmek gerekirse, Kuranın toptan incelenişi bizi bir sonuca vardırır. Zaman kavramı, mekana ve Allahın takdirine göre değişebilmektedir. Yani bu durum bizi bugünkü modern bilimin bulduğu bir gerçeğe sevkeder. Bu gerçek zamanın göreceliği kavramıdır ki bugün yapılan deneyler ve hesaplamalar da bu gerçeği ortaya çıkarmıştır. [8] Böyle bir gerçeğin 1400 sene önce insanlığa gönderilmiş bir kitapta yer alması da kuşkusuz ibret konusudur. Yani zaman görecelidir. O vakit ilk ayette Allahın belirttiği 6 gün kavramının 6 birbirine denk zaman birimleri (periyotlar, evreler) olduğu sonucuna kolayca varılabilir.
Şimdi gelelim bu 6 periyotta yaratılmış kainatın yaratılış detaylarına. Bunun için şu ayetlerin meallerine bir göz atmakta fayda var.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
9) De ki: Siz mi yeri iki günde yaratanı inkâr ediyor ve Ona ortaklar koşuyorsunuz? O,âlemlerin Rabbidir.
10) O, dört gün içinde, yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti.
11) Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, İsteyerek veya istemeyerek gelin dedi. İkisi de, İsteyerek geldik dediler.
12) Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allahın takdiridir. [9]
Şimdi ilk anda ayeti dikkatli incelemeden ayete bakarsak evrenin yaratılışını 2+4+2=8 gün olarak yanlış bir şekilde hesaplayabilmemiz olasıdır. Fakat bu yanlış bir sonuç olacaktır. Yukarıda Fussilet Suresi 10. Ayette yer alan 'takdir etmek' ve 12. ayette yer alan 'yarattı' kelimelerinin Arapçalarına bir göz atalım. Arapçam olmadığı için bu konuda kelimeleri dilbilgisi ve İngilizce anlamı yönünden inceleyen bir site ve daha önce Arapçası olan bir kişinin yayınladığı bir makaleden yardım aldığımı belirtmek istiyorum.
Fussilet Suresi 10. Ayette belirtilen vekaddera kelimesi bu sitede and determined olarak çevrilmiş. [10] İngilizce determine kelimesinin Türkçe karşılığı ise karar vermek, saptamak, tespit etmek gibi manalara gelir ki mühendislik proje sorularında çok kullanılan bir teknik İngilizce kelimedir. Yani burada 10. ayette takdir etmek derken daha proje aşamasında olan bir şeyin niteliklerinin hesaplanması, belirlenmesi kastedilmektedir. Yine 12. ayette belirtilen fekadâhunne kelimesi de Then He (Allah) completed them olarak çevrilmiş. [11] Yani bunun Türkçe karşılığı ise Sonra Allah onları tamamladı. demektir. Bir diğer bölüm ise 10. Ayette yer alan veceale kelimesidir. Bu kelime de And He placed olarak yani Ve O (Allah) yerleştirdi olarak çevrilmiş. [12] Şimdi ayetleri tespit ettiğimiz meallerle birlikte yeniden yazalım.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
9) De ki: Siz mi yeri iki günde yaratanı inkâr ediyor ve Ona ortaklar koşuyorsunuz? O,âlemlerin Rabbidir.
10) O, dört gün içinde, yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı (yerleştirdi), orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti (hesapladı, belirledi).
11) Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, İsteyerek veya istemeyerek gelin dedi. İkisi de, İsteyerek geldik dediler.
12) Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı (tamamladı) ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allahın takdiridir.
Yani ayeti anlıyacağımız şekilde açıklayarak yazmamız gerekirse; Fussilet Suresi 10. Ayette belirtilen 4 günlük, yani 4 periyotluk sürenin 2 periyotu 9. Ayettenden anlaşılacağı gibi dünyanın yaratılması için geçmiştir. Diğer 2 periyotta Dünya yaratılmadan önce Dünyanın tasarımı (takdir edilmesi, belirlenmesi) için geçen süredir. Yani Dünya 4 periyotta yaratılmıştır ve bunun ilk 2 periyotu tasarım, kalan 2 periyotu da yaratma aşamasıdır (En doğrusunu Allah bilir). Yine 12. Ayeti kerimeyi incelersek gökler de (uzay, evren) 2 periyotta yaratılmıştır. Yani toplamda diğer ayeti kerimenin belirttiği gibi kainat 6 periyotta yaratılmıştır. [1] Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise 11. Ayet mealidir. Ayetteki Sonra ifadesi yerin yaratılmasından sonrayı değil, henüz proje ve tayin etme aşamasından sonra oluşan olayları anlatmaktadır. Yani durum şöyledir: İlk 2 periyotta Dünya ve evrenin nasıl olacağı, milyonlarca kusursuz matematiksel denklemleri, elementlerin ne yapılarda olacağı tespit ve tayin edildi. Sonraki 2 periyotta evren yaratıldı. En son 2 periyotta ise Dünyanın jeolojik yapısı yaratıldı. Ayetlerdeki anlatımda ise flashback metodundan yararlanılmıştır. Burada bir diğer önemli nokta ise yukarıdaki Fussilet Suresi 11. ayet ile şu cümle arasındaki benzerliktir.

Fussilet Suresi 11) Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, İsteyerek veya istemeyerek gelin dedi. İkisi de, İsteyerek geldik dediler.
Büyük Patlama sonucunda altı yöne dağılan gaz molekülleri uzun bir dönem boyunca birbirlerinden bağımsız hareket ettiler. Sürekli genişleyen evrenin her yerinde geçerli olan fizik kurallarından kütleçekimi kanunu vasıtasıyla bağımsız gazlar birleşerek galaksileri (gök adaları) oluşturdular. [13]
Bu açıklamalarıma rağmen yukarıdaki ayetlere bakarak Kur'an'ın ilk başta Dünya sonra da uzay yaratılmıştır gibi bir düşünceyi desteklediğini düşünebiliriz. Oysa ki durumun böyle olmadığını da şu ayetlerin meallerinden daha net olarak anlıyoruz.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- (Ey inkârcılar!) Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur.
- Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir.
- O göğün gecesini karanlık yaptı, ışığını da çıkardı.
- Ardından yeri düzenleyip döşedi.
- Ondan suyunu ve merasını çıkardı.
- Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
- Bunları sizin için ve hayvanlarınız için bir yarar kaynağı yaptı. [14]

Yani kolayca anlaşlıyor ki gece ve gündüz (yani güneş, yani gökte (uzayda) olan güneş) daha yerin jeolojik yapısı oluşmadan vardı. Bu da demektir ki gök aslında Dünyadan önce vardı.
Yazımı Kuran-ı Kerimde Türkçede Büyük Patlama olarak geçen Bigbang teorisine işaret ettiği düşünülen iki ayetle sonlandırmak istiyorum.

Bismillâhirrahmânirrahîm.
İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? [15]
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Göğü, gücümüzle Biz kurduk; şüphesiz biz onu genişleticiyiz (Bu ayet bir başka manaya da gelmektedir). [16]
Kaynakça:
[1] Kaf Suresi (50)/38. Ayet. Kuran-ı Kerim Diyanet İşleri Başkanlığı Meali.
[2] Hac Suresi (22)/47. Ayet. Kuran-ı Kerim Diyanet İşleri Başkanlığı Meali.
[3] Kehf Suresi (18)/22. Ayet. Kuran-ı Kerim Diyanet İşleri Başkanlığı Meali.
[4] Kehf Suresi (18)/18-19. Ayetler. Kuran-ı Kerim Diyanet İşleri Başkanlığı Meali.
[5] Kehf Suresi (18)/25. Ayet. Kuran-ı Kerim Diyanet İşleri Başkanlığı Meali.
[6] Bakara Suresi (2)/259. Ayet. Kuran-ı Kerim Diyanet İşleri Başkanlığı Meali.
[7] Tâhâ Suresi (20)/102-104. Ayetler. Kuran-ı Kerim Diyanet İşleri Başkanlığı Meali.
[8] tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96zel_g%C3%B6relilik
[9] Fussilet Suresi [41]/9-12. Ayetler. Kuran-ı Kerim Diyanet İşleri Başkanlığı Meali.
[10] corpus.quran.com/wordmorphology.jsp?location=(41:10:8)
[11] corpus.quran.com/wordmorphology.jsp?location=(41:12:1)
[12] corpus.quran.com/wordmorphology.jsp?location=(41:10:1)
[13] tr.wikipedia.org/wiki/Evren
[14] Nâziat Suresi (79)/27-33. Ayetler. Kuran-ı Kerim Diyanet İşleri Başkanlığı Meali.
[15] Enbiyâ Suresi (21)/30. Ayetl. Kuran-ı Kerim Diyanet İşleri Başkanlığı Meali.
[16] Zâriyât Suresi (51)/47. Ayet. Kuran-ı Kerim Diyanet İşleri Başkanlığı Meali.