sürekli kaynak gösterilince merak ettim kim diye
kadir mısıroğlu
1. 1933 akçaabat doğumlu yazar. istanbul üniversitesi hukuk fakültesi mezunudur.
daha çok kendisinin kurduğu sebil yayınevi'nden çıkmış kitaplarıyla tanınır. özellikle son dönem osmanlı tarihi üzerine iddialı yazılar yazmış ve bu çerçevede kimilerince yoğun eleştirilere tâbi tutulmuştur.
mısıroğlu, mehmet akif ersoy > necip fazıl kısakürek ile süregelen milliyetçi-mukaddesatçı akımın bir mensubu sayılabilir. nitekim gençliğinde büyük doğu dergisi başta olmak üzere aynı düzlemde ele alınabilecek çeşitli ortamlarda yazılar yazmış; aktif bir şekilde hareket etmiş ve bazı fikirleri dolayısıyla hapse de girmiştir.
hususiyetle atatürk, harf inkılabı vs. konularındaki fikirleri ile suçlu bulunmuş ve bir kaç kez çeşitli hapishanelerde yatmıştır. zaten bildiğimiz kadarıyla aynı çerçevedeki düşünceleri dolayısıyla ortaokuldan da atılmışlığı vardır.
80 darbesinden önce milli selamet partisi'nin idare kurulunda bulunmuş, darbe olunca da frankfurt'a gitmek zorunda kalmıştır. 1983'te türk vatandaşlığından çıkarılan mısıroğlu, 1991'deki yasayla tekrar türkiye'ye dönebilmiştir.
bazı meşhur eserleri vardır;
-osmanoğullarının dramı
-moskof mezalimi
-yunan mezalimi
-üç cilt halinde yayınlanan lozan zafer mi hezimet mi
-kurtuluş savaşında sarıklı mücahidler
televizyonda zaman zaman ateşli tartışmalarda görebiliriz. zaten giyim tarzıyla hemen dikkati çeker. fessiz dolaşmaz. sert de bir ses tonu vardır.
2. hitabetin babasıdır kendisi..
zamanında ceviz kabuğunda lozan'ı tartışırlarken programa bir adam telefonla katılıp kadir bey hakkında "bu delidir" demişti..(kadir bey hapisten kurtulmak için deli raporu almış zamanında..ona atfen)
kadir mısıroğlu'nun cevabı delip geçecek cinstendi:
"ben aklımın zekatını versem senin gibi kırk tane alim eder."
kitaplarını o "söyler" asistanı yazar..bunun böyle olduğu konuşmaları dinlendiğinde de anlaşılır zaten..
doğancılarda nasuhi dergahı yanında yazıhane/yayınevi/vakıf olarak kullandığı mekanı vardır..orada bulunup ziyaret edilebilir..
KAYNAK :
www.itusozluk.com
birde bu yazı var
İslami kesimin Yalçın Küçük`ü
14 Ekim 2008 10:45
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Kadir Mısırlıoğlu`nu anlattı. İşte, Çoşkun`un gözüyle Mısırlıoğlu
Geçen gün televizyonlar arasında `zap` yaparken, birdenbire Kadir Mısıroğlu karşıma çıkıverdi...
Başında Osmanlı kalpağı vardı... Yakasına koskocaman bir `Osmanlı Tuğrası` rozeti iliştirmişti... Hafiften Karadeniz şivesine çalan epey ağdalı bir Osmanlıca ile konuşuyordu...
Dalmış gitmişim... Ta 70`li yıllara... Yani ilk uyanış günlerime...
Gözümün önünden `Sebil` dergisi geçti, `Lozan Zafer mi, Hezimet mi?` adlı kitap geçti, `dönme` edebiyatı geçti, `Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Hakkında Kanun`un maddeleri geçti, `İslamcı Gençliğin El Kitabı` adlı risale geçti, `Moskof Mezalimi` adlı kitabın kapağı geçti, Ali Şükrü Bey cinayeti geçti...
Geçti oğlu geçti...
`Vay be!` dedim, `Benim zavallı ilk gençlik yıllarım Dostoyevski`den çok Kadir Mısıroğlu okumakla geçmiş yahu!`
Biraz daha sokuldum ekrana... `Ne kadar da yaşlanmış` dedim...
* * *
`Yeni başlayanlar için` öncelikle Kadir Mısıroğlu`nu tanımlayalım:
O bir katıksız Osmanlıcıdır... Başındaki festen, yakasındaki Osmanlı Tuğrası`na kadar iliklerine kadar Osmanlıcıdır...
O bir katıksız hilafetçidir... Sanki Halife Abdülmecid Hazretleri`nin Çatalca İstasyonu`ndan sürgüne gönderilişi daha dün gerçekleşmiş gibi, öfkesini her daim diri tutacak denli hilafetçidir...
O bir harf inkılabı düşmanıdır... Sanki inkılap daha dün gerçekleşmiş gibi bugün hálá en içtenlikli bir şekilde yazıklanacak kadar düşmandır harf inkılabına...
* * *
Biraz kulak verdim söylediklerine... Ve gördüm ki: 75 yaşına gelmiş ama milim değişmemiş...
Hálá Lozan`daki hezimete yanıyor, hálá `Moskof mezalimi`nden dem vuruyor, hálá Mustafa Kemal Paşa`yı Dr. Rıza Nur`un `Hatırat`ı aracılığıyla vurmaya çalışıyor, hálá `Musul bizimdi` diyerek İnönü`ye laf geçiriyor, hálá `hilafet şarkıları` terennüm ediyor, hálá `saltanat rüyaları` görüyor...
Oysa biz, 70`lerde maruz kaldığımız Kadir Mısıroğlu teröründen, Allah`a çok şükür, 80`lerde kurtulmayı başarmıştık...
80`ler bizim delifişek yıllarımızdı:
Osmanlı`ya düşmandık... Bırakın Osmanlı saltanatını, Emevi ve Abbasi saltanatına bile kıl oluyorduk... Saltanata düşmandık... Eşitlikçiydik... Misakı milli türkülerini küçümsüyorduk... Hilafetçi falan da değildik... Komünistler gibi enternasyonal takılıyorduk... Devrim rüyaları görüyorduk... Sola öykünüyor, `Ezenler/ Ezilenler çelişkisi` üzerinden gidiyorduk... Ali Bulaç abimiz gibi `Hem Kuran`ı / Hem de Marx`ı okuyor` idik...
Kısacası...
Çoktan aşıp geçmiştik Kadir Mısıroğlu`nu...
* * *
Ah keşke Cemal Süreya kadar yetenekli olsaydım da şöyle serbest çağrışımlı, dört başı mamur bir `Kadir Mısıroğlu portresi` attırabilseydim...
Kadir Mısıroğlu`nun Mehmet Şevket Eygi`ye göre daha delişmen, Osman Yüksel Serdengeçti`ye göre daha akıllı, Necip Fazıl`a göre daha az kibirli, Erbakan`a göre daha entrikasız bir adam olduğundan falan söz edebilseydim...
Bir de imkán bulabilseydim de...
Kadir Mısıroğlu`na...
`Dua et ki devr-i cumhuriyette yaşıyorsun... Padişah efendin zamanında yaşasaydın, mütefekkir cakası satmak yerine, memleketin Akçaabat`ın dağlarında koyun güdüyor olma ihtimalin yüksek olurdu` diye çıkışabilseydim...
HÜRRİYET
demekki neymiş
kaynak gösterirken zamanında deli raporu almış Atatürk ve devrimlerinin düşmanı kişileri değil
akıl sağlığı yerinde olanları almamız gerekiyormuş
ben deli raporu olan birisinin yazılarını buraya neden kaynak olarak konulur onuda anlamış değilim