Venizelos’u dahi affettik ama Vahdettin hâlâ hain

Bütün çıkarlarını yalnız kirli bir tahtın çürümüş çökmüş ayaklarına sarılmakta gören, Tevfik Paşa ve benzeri paşalardan kurulu Vahdettin Hükümeti'nin, gizli maksatlarını ne olursa olsun kabul ettirmekten başka hiçbir şeyle uğraşmadıkları anlaşılıyordu. Tevfik Paşa, bana çektiği telgrafa verilen cevaptan haberi olmadığını bildirdikten sonra, doğrudan doğruya 29 Ekim 1922 tarihli telgrafıyla ve Sadrazam ünvanıyla Meclis Başkanlığı'na başvurdu (Belge: 263).


Gerçekten de, her ne sebeple ve ne şekilde olursa olsun,Vahdettin gibi hürriyetini ve hayatını milleti içinde tehlikede görebilecek kadar âdi bir yaratığın, bir dakika bile olsa, bir milletin başında olduğunu düşünmek ne hazindir! Şükre değer bir durumdur ki, bu alçak, mirasına konduğu Saltanat makamından millet tarafından atıldıktan sonra, alçaklığını sonuna kadar getirmiş oluyor. Türk milletinin bu işte önce davranması elbette takdire değer.

Efendiler, Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonra, düşman devletler tarafından Türkiye'ye dört defa barış şartları teklif edilmiştir. Bunların birincisi, Sévres taslağıdır. Bu taslak hiçbir görüşmenin ürünü olmayıp itilaf Devletleri tarafından Yunan Başvekili Mösyö Vezinones'un da katılmasıyla düzenlenmiş ve Vahdettinn 'in hükümeti tarafından 10 Ağustos 1920'de imza edilmiştir.

Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa 'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.

Nutuk -Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

/////////////////////////////////////////////////////////

vahdettinin adiliğini soysuzluğunu alçaklığını belgeleriye ATATÜRK AÇIKLAMIŞTI daha neyi tartışıyorsunuz ....

bunu okusunlar hala haini savunanlar.

gerçi vahdettin hainini savunanlar bugunde ülkenin yabacılara peşkeş cekilmesine eyvallah diyorlar ne tesaduf.

sanki böylelikle Atatürk'ün kurdugu cumhuriyetten intikam alıyorlar.

şu an istiklal mahkemeleri kurulsa baya bir temizlik olur
 
bunu okusunlar hala haini savunanlar.

gerçi vahdettin hainini savunanlar bugunde ülkenin yabacılara peşkeş cekilmesine eyvallah diyorlar ne tesaduf.

sanki böylelikle Atatürk'ün kurdugu cumhuriyetten intikam alıyorlar.

şu an istiklal mahkemeleri kurulsa baya bir temizlik olur


sonuna kadar haklısın

ordu düşmanları da hemen hemen aynı kesimden genelde.......

bi de şeriat diye tribüne oynuyolar........

şeriat olsa bunların kökünü kazıdılardı be....

ama dediğin gibi istilal mahkemesi şart canım bop projesini benimsemişlere projeyi yedircek bi kanun lazım aslında..........
 
keşke istiklal mahkemeleri olsaydı
tüm şartlar mevcut

Atatürk' ün İsmet İnönü ile arasında geçen bir konuşma;

- İsmet biz İstiklal mahkemelerinde bütün vatan hainlerini, sahte hocaları astık. Ama bunların bütün hainlikleri ve rezillikleri unutulacak. Asıldıkları hatırlanacak.

Sahte kahramanlar yaratmaya gerek yok. Tarih Menderes gibi örnekleriyle mevcut zaten. Asmayalım da besleyelim mi lafı da ancak bizim gibi ülkelerde mevcut bir özdeyiş olsa da, Türkiye Cumhuriyeti ilerebet payidar kalacaktır. Biz bu emanati haine, hırsıza, uğursuza, şıha, şeyhe, teröriste karşı yıllar yılı koruduk ve korumaya devam edeceğiz. Böylesi şeriat heveslileri zaten Türk halkı vicdanında ölüme mahkum edeceğinden İstiklal mahkemelerine gerek olmadığı kanaatindeyim.

Saygılarımla...
 
önce asıp sonra mı yargılayacaktınız?
 
sürekli kaynak gösterilince merak ettim kim diye

kadir mısıroğlu

1. 1933 akçaabat doğumlu yazar. istanbul üniversitesi hukuk fakültesi mezunudur.

daha çok kendisinin kurduğu sebil yayınevi'nden çıkmış kitaplarıyla tanınır. özellikle son dönem osmanlı tarihi üzerine iddialı yazılar yazmış ve bu çerçevede kimilerince yoğun eleştirilere tâbi tutulmuştur.

mısıroğlu, mehmet akif ersoy > necip fazıl kısakürek ile süregelen milliyetçi-mukaddesatçı akımın bir mensubu sayılabilir. nitekim gençliğinde büyük doğu dergisi başta olmak üzere aynı düzlemde ele alınabilecek çeşitli ortamlarda yazılar yazmış; aktif bir şekilde hareket etmiş ve bazı fikirleri dolayısıyla hapse de girmiştir. hususiyetle atatürk, harf inkılabı vs. konularındaki fikirleri ile suçlu bulunmuş ve bir kaç kez çeşitli hapishanelerde yatmıştır. zaten bildiğimiz kadarıyla aynı çerçevedeki düşünceleri dolayısıyla ortaokuldan da atılmışlığı vardır.

80 darbesinden önce milli selamet partisi'nin idare kurulunda bulunmuş, darbe olunca da frankfurt'a gitmek zorunda kalmıştır. 1983'te türk vatandaşlığından çıkarılan mısıroğlu, 1991'deki yasayla tekrar türkiye'ye dönebilmiştir.

bazı meşhur eserleri vardır;

-osmanoğullarının dramı
-moskof mezalimi
-yunan mezalimi
-üç cilt halinde yayınlanan lozan zafer mi hezimet mi
-kurtuluş savaşında sarıklı mücahidler

televizyonda zaman zaman ateşli tartışmalarda görebiliriz. zaten giyim tarzıyla hemen dikkati çeker. fessiz dolaşmaz. sert de bir ses tonu vardır.

2. hitabetin babasıdır kendisi..

zamanında ceviz kabuğunda lozan'ı tartışırlarken programa bir adam telefonla katılıp kadir bey hakkında "bu delidir" demişti..(kadir bey hapisten kurtulmak için deli raporu almış zamanında..ona atfen)

kadir mısıroğlu'nun cevabı delip geçecek cinstendi:

"ben aklımın zekatını versem senin gibi kırk tane alim eder."

kitaplarını o "söyler" asistanı yazar..bunun böyle olduğu konuşmaları dinlendiğinde de anlaşılır zaten..

doğancılarda nasuhi dergahı yanında yazıhane/yayınevi/vakıf olarak kullandığı mekanı vardır..orada bulunup ziyaret edilebilir..
KAYNAK : www.itusozluk.com

birde bu yazı var


İslami kesimin Yalçın Küçük`ü
14 Ekim 2008 10:45

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Kadir Mısırlıoğlu`nu anlattı. İşte, Çoşkun`un gözüyle Mısırlıoğlu

Geçen gün televizyonlar arasında `zap` yaparken, birdenbire Kadir Mısıroğlu karşıma çıkıverdi...

Başında Osmanlı kalpağı vardı... Yakasına koskocaman bir `Osmanlı Tuğrası` rozeti iliştirmişti... Hafiften Karadeniz şivesine çalan epey ağdalı bir Osmanlıca ile konuşuyordu...

Dalmış gitmişim... Ta 70`li yıllara... Yani ilk uyanış günlerime...

Gözümün önünden `Sebil` dergisi geçti, `Lozan Zafer mi, Hezimet mi?` adlı kitap geçti, `dönme` edebiyatı geçti, `Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Hakkında Kanun`un maddeleri geçti, `İslamcı Gençliğin El Kitabı` adlı risale geçti, `Moskof Mezalimi` adlı kitabın kapağı geçti, Ali Şükrü Bey cinayeti geçti...

Geçti oğlu geçti...

`Vay be!` dedim, `Benim zavallı ilk gençlik yıllarım Dostoyevski`den çok Kadir Mısıroğlu okumakla geçmiş yahu!`

Biraz daha sokuldum ekrana... `Ne kadar da yaşlanmış` dedim...

* * *

`Yeni başlayanlar için` öncelikle Kadir Mısıroğlu`nu tanımlayalım:

O bir katıksız Osmanlıcıdır... Başındaki festen, yakasındaki Osmanlı Tuğrası`na kadar iliklerine kadar Osmanlıcıdır...

O bir katıksız hilafetçidir... Sanki Halife Abdülmecid Hazretleri`nin Çatalca İstasyonu`ndan sürgüne gönderilişi daha dün gerçekleşmiş gibi, öfkesini her daim diri tutacak denli hilafetçidir...

O bir harf inkılabı düşmanıdır... Sanki inkılap daha dün gerçekleşmiş gibi bugün hálá en içtenlikli bir şekilde yazıklanacak kadar düşmandır harf inkılabına...

* * *

Biraz kulak verdim söylediklerine... Ve gördüm ki: 75 yaşına gelmiş ama milim değişmemiş...

Hálá Lozan`daki hezimete yanıyor, hálá `Moskof mezalimi`nden dem vuruyor, hálá Mustafa Kemal Paşa`yı Dr. Rıza Nur`un `Hatırat`ı aracılığıyla vurmaya çalışıyor, hálá `Musul bizimdi` diyerek İnönü`ye laf geçiriyor, hálá `hilafet şarkıları` terennüm ediyor, hálá `saltanat rüyaları` görüyor...

Oysa biz, 70`lerde maruz kaldığımız Kadir Mısıroğlu teröründen, Allah`a çok şükür, 80`lerde kurtulmayı başarmıştık...

80`ler bizim delifişek yıllarımızdı:

Osmanlı`ya düşmandık... Bırakın Osmanlı saltanatını, Emevi ve Abbasi saltanatına bile kıl oluyorduk... Saltanata düşmandık... Eşitlikçiydik... Misakı milli türkülerini küçümsüyorduk... Hilafetçi falan da değildik... Komünistler gibi enternasyonal takılıyorduk... Devrim rüyaları görüyorduk... Sola öykünüyor, `Ezenler/ Ezilenler çelişkisi` üzerinden gidiyorduk... Ali Bulaç abimiz gibi `Hem Kuran`ı / Hem de Marx`ı okuyor` idik...

Kısacası...

Çoktan aşıp geçmiştik Kadir Mısıroğlu`nu...

* * *

Ah keşke Cemal Süreya kadar yetenekli olsaydım da şöyle serbest çağrışımlı, dört başı mamur bir `Kadir Mısıroğlu portresi` attırabilseydim...

Kadir Mısıroğlu`nun Mehmet Şevket Eygi`ye göre daha delişmen, Osman Yüksel Serdengeçti`ye göre daha akıllı, Necip Fazıl`a göre daha az kibirli, Erbakan`a göre daha entrikasız bir adam olduğundan falan söz edebilseydim...

Bir de imkán bulabilseydim de...

Kadir Mısıroğlu`na...

`Dua et ki devr-i cumhuriyette yaşıyorsun... Padişah efendin zamanında yaşasaydın, mütefekkir cakası satmak yerine, memleketin Akçaabat`ın dağlarında koyun güdüyor olma ihtimalin yüksek olurdu` diye çıkışabilseydim...

HÜRRİYET

demekki neymiş
kaynak gösterirken zamanında deli raporu almış Atatürk ve devrimlerinin düşmanı kişileri değil
akıl sağlığı yerinde olanları almamız gerekiyormuş
ben deli raporu olan birisinin yazılarını buraya neden kaynak olarak konulur onuda anlamış değilim

Kadir Mısıroğlu'nu hiç yakından gördün mü?Sohbetine katıldın mı yahud dinleme şansın oldu mu?Ahmed Hakanın yazısını göstermişsin.Bunu görünce acıdım sana.Bu mu KM'nin aslını gösterecek adam?Ahmed Hakan'ın kim olduğunu sen de ben de iyi biliyoruz.Tam bir kemik yalayıcısı.Ha çok istiyorsun serdettiğin iddiaları KM kendi ağzından yanıtlıyor.İstersen www.kadirmisiroglu.com sitesinde izle.Peki bu lionscu Orhan Çekiç bu iddilara nerede cevap veriyordu?Hani Kemalist düzende kökü dışarda olan cemiyetler yasaktı?Bu lions yerli bir cemiyet mi?Ki lionsun kurulmasında çalışma bakanı iken Ecevitin de imzası var.

Ayrıca diyelim KM saçmalamış(!).Peki eski komünist neo Amerikan Ecevit'in sözleri ne olacak?Ayrıca Morrison Süleymanı da mı es geçelim?
 
Ecevit bile vahdettin in hain olmadını söylemiştide

bu ergenekoncu darbeci zihniyet Ecevit e etmediği hakareti bırak madı
 
istanbul fethedilirken Fatihin her topunu çekmek için 90 tane manda koşulmuş
ülkeyi bir mandaya değişmeye çalışanların savunucuları
ne yazarsanız yazın
Vahdettin vatan hainiydi
 
İngiliz mandasını isteyen LOZAN fatihi(!) ismetsiz İsmet'i de bu kategoriye sokalım mı?

Yoksa İngiliz general Allenby ile anlaşan bir büyük baş var ki onun manda mı yoksa sığır mı istediğini tarih elbet bir gün yazacak.

Vahideddin iç savaş çıkmasın diye gitmiş ama korkum o ki bu gidişle boşa gitmiş olacak.Zira tarihle de sabittir ki kenid adamları bile aksini iddia etse de bir iddia için Nuh deyip peygamber demeyen adamlar,ancak iç savaşa sebep olmuşlar.Bkz.İspanya iç savaşı.
 
Geri
Üst