'Helal süt emen AKP'ye destek olmaz'

harbikiz

New member
Katılım
23 Haz 2007
Mesajlar
1,473
Reaction score
0
Puanları
0
'Helal süt emen AKP'ye destek olmaz'
Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli Terör örgütü PKK'nın lideri Abdullah Öcalan'ın doğum günün kutlanmasına izin verilmesini eleştiren Bahçeli anayasa konusunda AK Parti'ye destek verekceklere ağır ithamda bulundu.
Devlet Bahçeli konuşmasında şunları söyledi
Abdullah Öcalan'ın sözde doğum günün kutlanmasına İçişleri Bakanlığı tarafından tedbir amaçlı onay verilmesi, Habur'daki PKK-AK Parti kucaklaşmasının doğal sonucudur.
Bugün iç politika yaşadığımız iflaslarının çok daha vahimini dış politikada görmekteyiz. Bunu açık yüreklilikle dile getirmemek için hür düşünce iradesini kaybetmiş olmak gerekmektedir.
"MHP İMDAT KOLU DEĞİL"
Geçtiğimiz hafta içinde AKP tarafından hazırlanıp topluma dayatılmak istenen “AKP Anayasası” TBMM Başkanlığına önce sunulmuş ve ardından imzalardaki şaibeler nedeniyle birkaç gün sonra geri çekilmiştir.
Bu metin içinde bulunan maddelerin içeriğine ait değerlendirmeler başka bir tartışmanın konusudur. Ne var ki, Anayasa gibi çok ciddi bir sözleşme metnini sahte imzalarla sulandıran bir zihniyetin Anayasa değişikliği ile sağlamayı amaçladığı gelişmeler hakkında ne kadar inandırıcı olabileceği herkesi düşündürmelidir.
İmza atan milletvekillerinin bile haberinin olmadığı düzmece metinlerin, muhalefet tarafından farkına varılmış olması üzerine teklif dün yeniden ele alınarak Başbakanın da imzasıyla ve ilave iki madde ile birlikte tekrar Meclis Başkanlığına sunulmuştur.
Bu Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş bir rezalet olarak kayda geçecektir. Anayasa gibi önemli bir değişimi hedefleyenlerin ne derece ahlak ve ilkeden mahrum olduklarını da herkese gösterecektir. Bu olay da göstermiştir ki, ne derece güzel değişiklikler hazırlarsanız hazırlayınız, arkasında bunları uygulayacak erdemli ve liyakatli kadrolar ile yüksek siyaset ahlakı olmadıkça, sonuç alınması mümkün olmayacaktır.
AKP zihniyeti daha işin başından çuvallamış ve niyeti konusunda milletimizde kuşkuları artırmıştır. Türk milletinin temsilcileri olan milletvekillerinin attıkları imzaların kendi partileri tarafından geçersiz sayılması onlar için tam bir utanç vesilesidir. Ne var ki bu teklifler de, Milliyetçi Hareket Partisi tarafından ciddiye alınmayacak, üzerinde ayrıca ve ilave bir yorum yapmaya değer bulunmayacaktır.
Zira bizim Anayasa değişiklikleri konusunda baştan beri tutumumuz bellidir ve değişmemiştir. Bunları şu başlıklar halinde şöyle özetlemek mümkündür: Anayasalar toplum sözleşmeleridir. Yalnızca bugün yaşayanları değil, yarın doğacak kuşakları da etkileyecek, siyasetin ve zamanın üstünde ve ötesinde metinlerdir.
Anayasayı değiştirenlerin siyasetten çekilmiş oldukları dönemlerde bile ürettikleri anayasalar toplumu yönlendirmeye devam edeceklerdir. Anayasa hazırlamanın sorumluluğu büyüktür ve milletlerin geleceğinde hayati öneme haizdir. Bu nedenle toplumu oluşturan herkesin ve her kesimin azami talep ve beklentilerini önce dinlemek, sonra değerlendirmek ve sonra da karara varmak esas olmalıdır.
Bu durumda, uzlaşma arayışları, uzlaşma ahlakı, uzlaşma kültürü, uzlaşma ortamı ve bunların üzerinde yapılacak ittifak Anayasaların etik ve toplumsal kaynağı olmak durumundadır. Mevcut anayasa değişiklik teklifi bu haliyle tam bir AKP anayasasıdır ve tümüyle dayatmadır.
Hazırlanma sürecinde ve olgunlaşmasında Milliyetçi Hareket Partisi ile hiçbir arayış içine girilmemiş, önerilerimiz dikkate alınmamıştır. AKP içinde yandaşların işbirliği ile hazırlanan bir metin son dakikada karşımıza çıkartılmış ve sözde randevu talep edilerek işbirliği adı altında onayımız istenmiştir.
Bu yöntem, her şeyden önce anayasanın maksadının ruhuna aykırı olduğu gibi, aynı zamanda Milliyetçi Hareketin siyaset ahlakına da aykırıdır. Milliyetçi Hareket, 22 Temmuz 2007 seçimlerinden itibaren TBMM çatısı altında bulunmaktadır. Partimiz, varlığımızı aradan geçen iki buçuk yılda hatırlamayanların, hatta bizi aşağılayanların şimdi başlarının sıkıştığı yerde çekecekleri imdat kolu değildir.
Milliyetçi Hareketin hiçbir ferdi kendisini faşist olmakla suçlayan, kurucu genel başkanının işine gelen sözlerini alçakça istismar eden, parti amblemimize tabela diyen, bizi kafatasçı olarak suçlayan çürümüş zihniyetlerin kokularına katlanamaz. Bilinmelidir ki, partimiz, oluşumunda katkısının bulunmadığı hiçbir siyasi fikre veya hazırlığa asla açıktan destek veremez, figüran olamaz ve birilerinin piyonu haline gelmez.
Bizim siyaset ahlakımızda, muhterem kadrolarımız bedeli ne olursa olsun bu tür dayatmaları kesinlikle reddeder. Anayasalar, siyasal ve toplumsal huzurun, barışın, kardeşliğin, uzlaşmanın ve işbirliğinin hiç değilse asgari düzeyde yaşandığı iklimlerde vücut bulacağı moral değerler ve manevi atmosferde sağlıklı olarak oluşur ve devam ederler.
Nitekim, önceki anayasa değişikliklerinin demokrasi dışı arayışların akabindeki sanal rahatlıktan beslenerek tutunmaya çalıştığı, bu nedenle de toplumun gerçeklerle yüzleşmesiyle beraber etkilerini daralttıkları görülmektedir.
Ne var ki bir anayasayı TBMM’deki bir siyasi partinin tek başına hazırlamış olması da anayasanın sivilleşmesi anlamını taşımayacaktır. Nitekim 1982 anayasasını da askerlerin seçtiği sivil bir komisyon hazırlamıştır. Burada önemli olan anayasa değişikliklerinin zemin bulacağı ortamın önce demokratik, sonra toplumsal ve sonra ahlaki zemine dayandırılmasıdır.
Türkiye’nin bugün yaşadığı ağır sosyal, siyasal, ekonomik ve ahlaki buhran hepimizin malumudur. Devlet kurumları arasında ağır suçlamalar ve çatışmalar vardır.
Yasama, yürütme ve yargı arasında birbirinin görev alanına giren müdahaleler ve gerilimler mevcuttur. Toplum özellikle hükümet eliyle etnik tahriklere maruz kalmış, kutuplaşma ve cepheleşme sürecini yaşamaktadır. Ülkemizin devlet ve millet olarak bu derece kargaşa yaşadığı bir dönemde sağlıklı bir karara varılması, uzun ömürlü bir sonuca ulaşılması için asgari huzur ve moral ortamı bulunmamaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi, böylesi bir ortamın seçimden sonra gerçekleşeceği düşüncesindedir. Ve anayasa değişikliğinin 24. Dönem TBMM iradesine bırakılmasını bu nedenle ısrarla savunmaktadır.
Bu konuda kararımız kesindir. Müzakereye açık değildir.
Biz Anayasaların bir dönem sandalye çoğunluğunu elinde tutan partinin anayasası olarak değil, toplumumuzun tamamının paylaşacağı ve katılacağı uzlaşma alanları olarak görmekteyiz. Anayasaların da kutsal metinler olmadığını, değişebileceklerini öteden beri söylemekteyiz.
Ancak bizim önerimiz, değişiklik tekliflerinin bir dayatma haline almadan, TBMM’de temsil edilen tüm siyasi partilerin ve hatta bütün sivil toplum örgütlerinin, kurum ve kuruluşların görüş ve katkılarıyla olgunlaşması yönündedir. Bunun için de tekliflerin TBMM bünyesinde bütün yönleriyle değerlendirileceği bir uzlaşma komisyonunun kurularak, mutabık kalınan hususların kamuoyuna anlatılmasını önerdik.
Aksi halde toptancı tutumlar ve paket halinde sunulan öneriler, ne milletimiz tarafından, ne de yasa koyucularca anlaşılmaktan ve anlatılmaktan çok uzak kalacaktır. Herkesin başka bir yorum getirdiği böylesi bir muğlâk ortamda, velev ki referanduma gidilse bile milletin neye evet, neye hayır diyeceği anlatılamayacaktır.
Bu itibarla, bu dönemde TBMM’de bulunan siyasi partiler arasında kurulacak “Anayasa Değişiklik Komisyonu” vasıtasıyla olgunlaştırılıp, önümüzdeki dönemde de yasalaşması fikrimizi aynen koruyoruz, bu düşüncemizin şimdi de arkasındayız.
Anayasa, adı üzerinde ülkemizdeki bütün münasebetlerin üzerine şekillendiği temel değerlerin hukuki dayanağıdır. Bu yönüyle etikten ayrı düşünülmesi söz konusu olmamalıdır.
Ne var ki daha işin başından itibaren hayasızca sürdürülen bir kampanya ile sözde partimize mensup milletvekillerinin bile Anayasaya destek vereceklerine dair alçakça şaiyalar yayılmaya çalışılmaktadır.
Kapı kapı gezen bazı zavallılar ise Milliyetçi Hareket Partisi’ne gönül vermiş milyonları etkileyeceklerini düşünmektedirler.
İşin yalnızca bu yönü bile AKP ve bir avuç işbirlikçisi dışında Anayasanın geçmeyeceğine dair bir panik içine girdiklerini, derin korkular yaşadıklarını şimdiden göstermesi bakımından ibret vericidir.
Kendi milletvekillerini iknada başarılı olamayanlar, kendi aralarındaki insanları ikna edemeyenler şimdi başka mecralarda şansını boş yere deneme arayışındadırlar.
Buradan inanarak tekrarlıyorum ki, Milliyetçi Hareketin hiçbir mensubu, aziz milletimizin helal süt emmiş hiçbir ferdi; Habur’da terörist karşılarken ve kucaklarken gördüğü, Başımıza çuval geçirilirken suskunluğuna şahit olduğu, Katile sayın, şehide kelle diyen bir zihniyetin yanında kesinlikle yer almayacaktır. Erdoğan’ın önce başbakan, sonra eşbaşkan, şimdi ise başyargıç olma hezeyanlarına, bu dünyada hesaptan kurtulma arayışlarına asla ve asla destek olmayacaktır.
Haber 7
 
Yeter .. Kime Oy Verip Vermeyeceğimizi Sana mı soracaz , Oy Almak için BöyLe ucuz konuşmayın !
 
benim anlamadıgım kimse oy vermiyorda kimde geliyor bu oylar adamlar en kötü gelecek seçimde %30 oy alır diyorlar bu ise her 3 kişiden biri demek
 
Helal süt emmeyen AKP ye destek olmaz olcaktı doğrusu. Dili süçmüş CHP yardakcısı Bahcelinin
 
Niye ya, ne alaka ? Böyle bir kaide mi var, ya da kim vermiş bu fetvayı :)
 
Kanı bozuk olana helal sütte tesir etmez.
 
Fuzuli konuşmuş.. Siyaset bu hallere gelmişse ülkenin çekeceği var..

Artık ya süt tahlili yada kan tahlili yaptırılacak oy kullanmadan önce, isteyenede idrar tahlili olabilir..

Çok ucuz ve kalitesi bir cümle..
 
Fuzuli konuşmuş.. Siyaset bu hallere gelmişse ülkenin çekeceği var..

Artık ya süt tahlili yada kan tahlili yaptırılacak oy kullanmadan önce, isteyenede idrar tahlili olabilir..

Çok ucuz ve kalitesiz bir cümle..


Çok ucuz ve kalitesiz siyasetçilerin pirim yaptığını gözardı etmek fuzuli değilmi?

alis harikar diyarındamı yaşıyorsunuz? Burası Türkiye ve ucuz insanlar memleket yönetiyor, bu gerçeği es geçerseniz yanılırsınız...
 
..:.. akp ye değil sadece hepsine hiç biri bir haLta yaramaz bence ..:..
 
..:.. akp ye değil sadece hepsine hiç biri bir haLta yaramaz bence ..:..


Ekonomik Bağımsızlık olmazsa Siyasi Bağımsızlığın olması düşünülemez tabiki ..

Atatürk Sanayi Devrimleri yaparken Fabrikalar açıp mali gücü yükseltmeye çalışırken bizimkiler satmak için elinden geleni yapıyor , bundan sonra gelecek olan iktidarlarında elini kolunu bağlıyorlar.

İhaneti Tüm Yönleriyle Bilmemiz gerekli...
 
Çok ucuz ve kalitesiz siyasetçilerin pirim yaptığını gözardı etmek fuzuli değilmi?

alis harikar diyarındamı yaşıyorsunuz? Burası Türkiye ve ucuz insanlar memleket yönetiyor, bu gerçeği es geçerseniz yanılırsınız...

Aynen doğru söylüyorsun..

Eskinin her seçimde herkese ev , araba vaad eden siyasetçileri bile özlenir oldu...

Yapacak bir şey yok maalesef , elimizdeki bunlar...
Gelen gitmeyi bilmiyor.. İdare edecez artık..
 
destek mi ?

kürtcüLerden sonra en büyük düsmanimdir akp

buLundugum mekanLarda agizLarini acamazLar

hasan mezarci gibi uzaktan ATATÜRKE söverLer

basimizdaki adamin eski konusmaLari, eski videoLari her seyi anLatiyor

bir lokma ekmek, bir bardak su vermem

Türk'üz Türkcüyüz Atatürkcüyüz !
 
Sütünü HeLaLde Etmez Bu Şimdi :)
 
Demokratik hakkını kullanip bir partiye oy verdi diye neler deniyor insanlara.

Kimi helal sut emmemis diyor, kimi kanı bozuk diyor kimide yanima yaklasamaz kafasini kırarım diyor işin tuhaf tarafı ise bunları soyleyenler, demokrasiyi memlekete getiren kisinin yanındayız yani Atatürkcüyüz diyor.

Gel de gülme...

Ayrıca ben o partiye oy verdim yine vereceğim açık açık söylüyorum. Oy verdiğim için bir kuruş kazandıysam o lafları edenler gibi olayım. Kimsenin ekmeğine suyuna muhtaç değiliz çok şükür.


Ekonomik Bağımsızlık olmazsa Siyasi Bağımsızlığın olması düşünülemez tabiki ..

Atatürk Sanayi Devrimleri yaparken Fabrikalar açıp mali gücü yükseltmeye çalışırken bizimkiler satmak için elinden geleni yapıyor , bundan sonra gelecek olan iktidarlarında elini kolunu bağlıyorlar.

İhaneti Tüm Yönleriyle Bilmemiz gerekli...

Atatürk neden o sanayi hamlelerini yaptı ve devletin fabrikalari kurmasını istedi bir araştır, öğren sonra anla foruma gel giriş yap yorumunu yaz. Ha bilmiyorsan söyleyim. O yıllarda özel sektör diye birsey yoktu desek çok yalan olmaz. Şahısların o fabrikaları kuracak gücü yoktu. Kurabilecek tek kurum vardı oda devlet. Gereken yapıldı kuruldu. Su an özel sektör bu görevi faslasıyla yapıyor. Kendinizde iyi bilirsiniz ki özelleşen her kuruma rakip gelir. Rekabet demek tüketici lehine olmak demektir.
 
Geri
Üst