ben fıkıh alimliği yapmadım dikkat edersen bildiğimi okuduğumu söyledim ayrıca ben yazımda (okusaydınız anlardınız ) neden türbana dini cevaplar arandıgından bahsettim konuyu saptırmanın alemi yok
önemli not: benim söylediklerim bizzat diyanet işleri başkanlıgın yaptıgı acıklamaya göredir kafamızdan yorum yapmıyoruz....
bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayalım yazıların tamamını okuyalım bir bölümü alıp eleştiri yapmanın alemi yok
Volki,fetva makamı gibi ahkam kesiyorsun sonrada demogoji yapıyorsun.Türbanın İslamın ön şartı oldugunu o kadar tartışmaya ragmen kesinmiş gibi bu böyledir deyip kesip atabiliyorsun.laik bir ülkede diyanet işleri olmaz olursada her inancı temsil oranında olabilir ve baglayıcıda degildir.Bu Cumhuriyette zaten Koskoca bir imparatorlugun dini yozlaşmaların etkisi nedeniyle çökmesi nedeniyle büyük deha Atamız tarafından yeni devletimize Laiklik olmazsa olmaz kuralı olarak konmuştur.Ama dinler siyasete alet edilebildiginden ve dinler yozlaştırılabildiginden,kötü niyetliler ve emperyalist ajanlar bile dindar kılıgına girip ülkeyi parçalayabildiklerinin en güzel örnekleri Osmanlı imparatorlugunun yıkılmasında görülebilir.İstiyorsan örnekler verebilirim.Örnegin Vahhabilik İngilizlerin yarattıgı bir koldur ki bugün bu kolun tamamıyla emperyalistlerin kontrolunda oldugu görülmektedir.Eger O zaman İngilterenin oyunlarına Müslümanlar gelmeseydi bugün Osmanlının durumu farklı olabilirdi.Amerika,İngiltere gibi emperyalistler bu kadar güçlü olmazlardı.
Benim söyledigim bizzat diyanet işleride söylüyor diyebiliyorsun.Ben de o zaman diyorum.Bende dinler arası diyalogu savunabilen bir diyanet işlerini önemsemem diyorum.Daha önceki Mehmet Nuri Yılmaz ise Türbanı şart olarak görmemişti ve ben onun fetvasını ciddiye alıyorum.Şimdi senin ve senin diyanet işleri başkanının fetvası havada kalıyor degilmi?Hani kesindi?hani Allahın kesin emriydi?Bu ülkeye diyanet işleri başkanı bile şart diyebiliyor.En azından tartışılır bir konu ama şu anki diyanet işleri başkanıda sende basıyorsunuz fetvayı,işinize öyle geliyor ya yaparsınız tabi.
İşte Diyanet başkanlarından Türban açıklamaları !
--------------------------------------------------------------------------------
'Başörtüsü İslam'ın olmazsa olmazı değil!
İşleri eski Başkanı Yılmaz'dan "istismarı engelleyin" mesajı
DİYANET İşleri eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, türban meselesinin uzun zamandan beri gündemi meşgul ettiğini ancak 1982’ye kadar Türkiye’de türban sorunu olmadığını söyledi. Türbanın 1982’de askeri yönetim döneminde gündeme geldiğini belirten Yılmaz, “O günden beri çözülemedi” dedi.
Yılmaz, başörtüsünün Müslümanlığın olmazsa olmaz şartlarından olmadığını da vurgulayarak, “Öyle olsaydı başı açık kadınların Müslümanlıkla alakası olmazdı. Bu kabul edilebilir bir şey değil” dedi.
Kızları başı açık üniversiteye gitti
Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, geçtiğimiz katıldığı bir televizyon programında Bardakoğlu ve Yılmaz’ın kızlarının üniversite sınavları sonrası, babalarına “Okuyalım mı? Başımızı mı örtelim?” diye sorduklarını anlattı. Demirel, iki babanın da kızlarına “oku” dediğini söylemişti.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ALİ BARDAKOĞLU:
‘Dinimizde el ve yüz hariç örtünme prensibi vardır’
Diyaten İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, CNN Türk’te katıldığı “Eğirisi Doğrusu” programında şunları söyledi: “14 asırdır Müslümanlar kadınların başını örtmesini dini gereklilik olarak görmüştür. Bu çok nettir. Kuran’dan, peygamberin uygulamalarından ve Müslümanların bunları anlayış tarzıyla bu böyle oluşmuştur. Ancak bir insanın Müslüman sayılması için Allah’a inanması da yeterlidir. Anadolu Müslümanlığında, kimse kimsenin dindarlığını yargılmaz.”
Şalvar ve çarşaf gereklilik değil
Bardakoğlu şöyle devam etti: “Dinimiz sadece kadınların elleri ve yüzleri hariç örtünmeleri prensibini koymuştur. Şalvar ve çarşaf dini gereklilik değildir. Bu insanların estetik duygularıyla, şehirleşmesiyle ilgili.”
VATAN