Gülen cemaatinin 6 milyon üyesi var!!!

elfevaid

New member
Katılım
16 Ağu 2007
Mesajlar
194
Reaction score
0
Puanları
0
Sosyolog Berna Turam 10 yıl boyunca hareketin bütün kademelerini inceledi, sırlarını çözdü

Türkiye, Kazakistan ve ABD’de, cemaatin vakıflarına, şirketlerine, dershanelerine, kız yatakhanelerine, “ışık evleri” ne gitti; Gülen hareketinin sırlarını çözdü

Bugüne kadar Fethullah Gülen ve onun liderliğindeki hareket hakkında çok şey yazıldı çizildi. Ne var ki bunların arasında “objektif” olarak tanımlayabileceğimiz, yani Gülen cemaatini illa ki iyi veya kötü gösterme derdinde olmayan çalışmalar çok az. Bunlara yeni bir örnek, ABD’de, Hampshire College’da öğretim üyesi olan Yrd. Doç. Berna Turam’ın geçtiğimiz aylarda Stanford Üniversitesi yayınları’ndan çıkan Between Islam and State: The Politics of Engagement (İslam ve Devlet Arasında: Uzlaşma Politikaları) adlı kitabı.

Boğaziçi Üniversitesi’nde hem sosyoloji, hem siyaset bilimi okuyan Turam, Kanada’da McGill Üniversitesi’nde doktora yapmaya başladığı 1997 yılından beri Gülen hareketini inceliyor. Bu on yılda Türkiye, Kazakistan ve ABD’de, cemaatin sıradan üyelerinden, Gülen’in kendisine kadar yöneticileriyle görüşen, cemaatin yurt içi ve yurtdışı okullarında, kız yatakhanelerinde, “ışık evleri” nde bulunan Turam’ın kitabı çok zengin gözlem ve analizler içeriyor. Turam sorularımız şöyle yanıtladı:

* Neden Gülen cemaati?
Turam: Yani tamamen sosyolojik bir meraktan. Sosyal bilimlerde çok yaygın bir yargı vardır. Direnmeyen/çatışmayan aktörlerin pasif oldukları ve herhangi bir şey elde edemedikleri düşünülür. Ben bunu sorgulamak istedim. Gülen hareketinin hiç direnmeden ve başkaldırmadan çok büyük başarılar elde etmesini açıklamak senelerimi aldı.

*Gülen’in direnmediği düşüncesine nereden vardınız?
Turam: Gülen hareketinde laik rejime karşı duran ve başkaldıran davranışlar ve kimlikler aramak için girip çıkmadığım kamusal ve özel alan kalmadı. Ama ana bulgum, devlet ve Gülen taraftarları arasında farklı farklı alanlarda uzlaşmanın (engagement) bulunduğu oldu. Uzlaşma derken bazı konularda pazarlık, bazı konularda uyum ve fikir ortaklığı; bazı konularda da, mesela Orta Asya’daki etnik politikalarda işbirliği... Gülen cemaati mensuplarında çok kesin bir biçimde “biz kavga etmeyeceğiz, çatışma istemiyoruz” yaklaşımı hakimdi. Ama bu her alanda böyle. Sadece devletle ilişkilerinde değil, önlerine hangi sorunu koysanız “bunu kavga etmeden nasıl halledebiliriz?” diye soruyorlar. Yıllar sonra, 2005’de görüştüğümde, Fethullah Gülen’e “laik kesimin demokratlarının bile karşı çıktığı bazı uygulamalar konusunda siz niye suskun kalıyorsunuz?” diye sordum. Bana “Size bıçakla gelene kollarınızı açarsanız, bıçaklarını atarlar” dedi.

*Tamamen özgür bir şekilde çalışabildiğinizi düşünüyor musunuz, yoksa bazı engeller çıkarıldı mı?
Turam: Başka gruplarla karşılaştırdığınız zaman çok açıklar. Örneğin ben Yazıcılar, Okuyucular gibi diğer Nurcu gruplara da ulaşmaya çalıştım ama beni kabul etmediler. Bu bakımdan Gülen hareketinin kollarını kapadığını düşünmüyorum ama başka birçok kişi çok farklı zorluklarla karşılaştı. Bense sahaya girip çıkmakta hiçbir sorun yaşamadım, hatta oldukça destek oldular. Zaten sahaya çıkıp feminist feminist konuşmadım. Uslu bir kız olarak davrandım. Fakat doktorayı bitirip sosyolojiyi profesyonel olarak yapmaya başladıktan, yani o kız öğrenci imajından çıktıktan sonra sağda solda makalelerim çıkmaya başlayınca cemaatten bazılarının rahatsız olduğunu gördüm. “Keşke bu makale çıkmadan önce okusaydık” veya “koca kitap çıkmış, hiçbirimiz daha önceden görmedik” gibi sözler edildi. Bir de, özellikle kadın gruplarının çok içine girdiğiniz zaman, bir yerde sosyolog olduğunuzu unutuyorlar ve aralarına katılmanızı istiyorlar. Kesinlikle herhangi bir baskı olmadı ama davet ettiler. Örneğin başörtüsü hediye etmeler veya “artık sen de namaz kılıyorsun değil mi?” gibi sözler. Cemaat doğal olarak muhafazakâr. Yakın ilişkiler kurulunca, gece evden arayıp da bulamadıklarında tepki verenler oluyordu. Bekar genç bir kadın gecenin bir saati nerde olur diye... Özel hayatımı ayrı tutmanın çok zor olduğu noktalara geldim zaman zaman. Ama bunun tam tersine, bir gece kulübünde elimde içki, cemaatten birine rastladığımda, gayet doğal muhabbet ettiğimiz de oldu. Hareket çok geniş, genellemek çok zor.

*Sizi “uzlaşma” (engagement) dediğiniz şeye laik kesimler pek inanmıyor ve cemaatin takiyye yaptığını savunuyorlar. Gülen’in o “beklenen gün” ü beklediğine inanıyorlar. Sizce de bu “uzlaşma” yaklaşımı onların içine sinmiş durumda mı yoksa bu bir taktik ya da strateji olabilir mi?
Turam: Her hareketin taktik ya da stratejileri olur. Bir hareketin stratejisinin olması onun ikiyüzlü olmasını gerektirmez. Feminist hareketin de stratejisi var, milliyetçi hareketin de. Bunların da çok başarılı stratejileri var. Mesela ağ oluşturma (networking) konusunda gayet uzmanlar. Bu iş herhalde bundan daha iyi yapılamaz. Tıkır tıkır işleyen bir mekanizmaları var. Ama ben uyum ve uzlaşmadan bahsederken çok spesifik bir noktaya parmak basıyorum: devletle olan ilişkileri. Laik aktörlerle, Kemalistlerle değil, sadece devletle. Laik aktörlerle devleti özdeşleştirmek ve aynı kefeye koymak adetten olmuş, ama çok hatalı bir bakış acısı. Ben Gülen hareketinin devletle olan ilişkilerinde stratejik ve hatta kasıtlı olmayan tutum ve hareketlerini mercek altına koydum. Devletle aralarında iki tarafın da dile getirmediği hatta farkında olmadığı uyumlar var. Bu iş stratejiyle filan olmaz, kimya meselesi. Devlete karsı olan tutumları, onları devletçi kılmıyor, kendi özerk alanlarını kısıtlamıyor, ya da devleti tehdit etmiyor. Sadece birçok konuda giderek daha benzeşiyorlar. İslam’la da doğrudan ilgisi yok bunun. Devlet-toplum ilişkisi düzleminde düşünmek gerek. Çok samimi bir şekilde milliyetçiler mesela.


* Peki milliyetçiliklerine rağmen İslami kimliklerinden taviz vermemeleri nasıl birlikte gidebiliyor? Bu çelişki yaratmıyor mu?
Turam: Bu bir çelişki değil, çünkü ümmetçi bir hareket değiller. Büyük İslam ümmetini bir araya getirmek diye bir dertleri yok. İkincisi, laik devleti yıkıp yerine İslami bir devlet koymak gibi bir amaçları da yok. Daha farklı, bence çok daha idealist bir gündemleri var. Dikkat ederseniz, bu hareket hep laik ortamlarda yayılıp büyüyor, Orta Asya, Amerika, Avrupa vs. Diğer İslami hareketlerden çok farklı oldukları için de fazla zorlanmıyorlar. Kaldı ki İslam ile milliyetçiliği bir arada götüren başka hareketler de var.

*Şeriat istemiyorlarsa bütün bunların ucunda neyi hedefliyorlar?
Turam: Bence bu hareketin, ama sadece bu hareket için söylüyorum, en büyük amacı, laik düzen çerçevesinde İslami hayatlar sürmek isteyen insanlara daha geniş alanlar ve özgürlükler açmak. Böylesine daha fazla özgürlük talebinin devleti İslamlaştırmakla hiçbir ilgisi olmadığını düşünüyorum. Zaten kendileri de bunu söyleyip duruyorlar. Yine de onların takiyye yaptıklarına inananlara şunları hatırlatmak iyi olabilir: Ortadoğu’ya hiçbir ilgi duymuyorlar, İran’la hiç ilgilenmiyor ABD’ye yöneliyorlar. İslami devlet fikri en azından uygulamaya konulmuş haliyle hiç hoşlarına giden bir şey değil. Fethullah Gülen’le konuştuğumda Seyyid Kutup gibi tanınmış radikal İslami düşünürlerle kendi görüşlerinin hiç bağdaşmadığını açık açık koyduğunu gördüm. Onlar için “çok radikal, çok politik” diyor, onları eleştiriyor. Zaten o kadar büyük bir hareket ki isteselerdi siyasi bir parti kurarlardı, hiç de zorlanmaz ve epey de oy alırlardı. Ama bilmeden Türkiye’de siyasi kültürün ve devletin dönüşümünde rol oynuyorlar. Bunu söylediğinizde de kendileri de kabul etmiyorlar ki haksız da sayılmazlar çünkü bu pek de planlı olarak yaptıkları bir şey değil. Devletin dönüşümü derken, o çok korkulan İslamlaşma ve Şeriat’tan bahsetmiyorum. Tam tersi katı ve taviz vermeyen laiklikten, toleranslı bir sekülarizme doğru olan dönüşümden bahsediyorum.

*Ama devlet içinde çok ciddi sayıda kadroları olduğu da biliniyor özellikle emniyette\’85 Özellikle takiyye diyenler bu kadrolaşmayı örnek gösteriyor.
Turam: Bu harekette yer alan kimseyi devlet kademelerine sokmamanın demokraside açıklaması olabilir mi?
Bunda ürkülecek tek şey, devletin ele geçirilmesi değil, hareketin kendi amaçlarından taviz verip, devletin yörüngesine girmesi, yani iyice ehlileşip devletçileşmesi olur. Gülen hareketi ılımlı ve uyumlu, ama birçok kişinin iddia ettiği gibi devletin uydusu da olmuyor. Hareketin devletten ekonomik bağımsızlığı ve uluslararası platformda tanınan aktif bir aktör olması buna imkan vermiyor.


KİTAPTAN ALINTILAR

Gülen’in en sevdiği fıkra

Fethullah Gülen’le görüşmeden ayrıldıktan sonra yandaşları bana onun en sevdiği fıkralardan birini anlatıyor: “Küçük bir köyde iki kaynana, her gün dere kenarında kavga eder, derenin karşı tarafından birbirlerine küfreder ve taş atarlarmış. Bu içlerinden biri hastalanıncaya kadar devam etmiş. Hastalanan kadın, kendi yerine gelinini gönderip, karşı kıyıdaki kadının ettiği her küfür için iki katı küfretmesini öğütlemiş. Gelin de dere kenarına gidip öbür kadının karşısına geçmiş. Ama kadın ne kadar küfrederse küfretsin gelin ağzını açmıyor, tek bir kelime bile etmiyormuş. Karşıdan yanıt alamayınca iyice küplere binen kadın, öfkesinden çatlamış. Eve dönen gelin olanları kaynanasına anlatmış. Kadın, küfürleri karşılıksız bıraktığını öğrenince gelinine saldırmaya başlamış. Gelin yine karşılık vermeyince, o da sinirinden çatlamış.”

Gülen’in gözünde ordu
Hareketin güçlü milli duyguları direkt olarak devlet örgütlerine bağlılığı arttırıyor. Buna ordu da dahil. Bir milliyetçi olarak Fethullah Gülen, devletin güvenliği için ordunun gerekli olduğunu düşünüyor. Şu anda yaşadığı evinde, Pennsylvania’da yaptığımız mülakatta Gülen, devletin ve ordunun en başından beri okullardan haberi olduğunu ve bunları desteklediğini söyledi. Askerlik görevi ile ilgili kişisel görüşlerini de sordum. Gülümsedi ve insanın ülkesine hizmet etmesinin özel bir keyif verdiğini söyledi. Bu hizmetin, zorluklarına rağmen hayatının en önemli olaylarından biri olduğunu ifade etti. 1980’lerden beri birçok konuda fikirleri değiştiyse de orduya bağlılığı 80 öncesine kadar dayanıyor: “Asker olmak için doğan insanlar vardır. Bu kişiler asker olarak ölürler. Askeri görevlerine, fedakarlığa ve savaşlara aşıktırlar. Devam eden zorluklara rağmen bir kıtadan diğerine giderler.”

Cemaatın kaç üyesi bulunuyor!

- Kitapta 6 milyon cemaat üyesi olduğunu yazmışsınız. Bu rakama nerden ulaştınız?
Turam: Sosyal bir hareket olduğu için taraftarları, bağış yapanları, öğrencileri sempatizanları hizmetteki kişileri vs. saymak mümkün değil ama bu sayı kendi tahminleri. Sanırım Türkiye içindeki bütün etkinliklerine ve örgütlenmelerine bakıp böyle bir sayıyı tahmin ediyorlar. Amerika’daki konferanslarda bu sayı çok geçiyor. Bunun temel nedeni araştırmacıların sürekli olarak bir rakam talebinde bulunması. Sonuçta onlar da böyle bir tahminde bulunmuş olmalılar. Pek güvenilir bir rakam değil ama çok çok yanlış olacağı da söylenemez. Burada ilginç olan, grubun yurtdışındaki gücü hakkında tahminde bulunmanın daha zor olması. Örneğin ben burada ABD’nin en saygın üniversitelerinden MIT’de okuyan öğrencilerle mülakat yapıyorum, çoğu Gülen hareketinden çıkıyor. Yurtdışında çok çok güçlüler ve bu büyüyen potansiyelin uç limitlerinin kendileri de farkında değil. Gülen, Orta Asya’ya hiç gitmemiş mesela. Zaten bu çapta bir hareketin merkezden yönetilmesi imkansız.


Vatan / Ruşen ÇAKIR
 
Ben okuyucular grubunda çol bulundum. 6 milyon demek az kalır. Şu anda bile ülkenin neresine gidersem gidim yatacak bi ev kalacak bi yer bulurum. Bu dünya da gecerli Türki Cumhuriyetlerde ve Çinde özellikle.
 
evet bende katılıyorum buna o 6 değil de 16 olması gerekiyodu yanlış yazıldı heralde
 
Şimdi Şuna çok dikkat edin. Bu adamlar Allah yolunda ilerlediklerini söylüyorlar müslüman kardeşlerimize yardım için para topluyorlar felan filan. Parasal gücü milyar dolar milyon dolar trilyonlar la ölçülüyor Biz ne görüyoruz bir bakın


Özel tv kanalları
Özel Gazete
Özel Okullar
Özel Dershaneler
Ticarethaneler
Şirketler


Hepsi gelir getiren kuruluşlar. Ulan biride yüzde yüz burslu okul gördünüzmü ? Yada yoksul aileler için yapılmış konutlar.... YOK YOK YOK


Adam bir saltanat kurdu..... Saf insanlarımızı dolandırıyor.... Yoluyor.....


Yeter artıkkk Türkiye Cemaatler ve tarikatlar ülkesi olamaz.


DÜn bu konu hakkında bir yazı yazmış idim. 80lerde 90 larda Mafya 2000 lerde Tarikatlar

Buda üstüne cuk oturdu
 
Mevleevilik nedir? Mevlana kimdir.

Adam saltanat kurdu diyosun. Adamın neyini gördün... Ailesimi var çocuklarımı var nereye götürecek.
 
Peki yehovan sen o evlerde kaç kişi burslu okuyo biliyomusun ben biliyorum ben bi öğrenciyim ve özellikle doğudan gelen kardeşlerimizde maddi sıkıntı fazla oluyo ve bunların çoğu ya %100 yada %70 burslu okuyolar yani maddi sıkıntı yaşayanlar ya hiç para ödemiyorlar yada aylık 50 ytlden fazla vermiyolar.Eğitim gören insanların önünü açıyosun bundan daha güzel ne olabilir, bi insana balık vermek onun sıkıntısını bitirmez ona balık tutmayı öğretmek gerekir.Doğudan ortaasyadan afrikadan gelen insanların nasıl bi arada ve huzur içinde yaşadığını görseydin bu işlere böyle önyargılı yaklaşmazdın bence...Böyle büyük bi yapıyı çevirebilmen için paraya ihtiyacın var o para da havadan gelmez bu şekilde para kazandıran şirketler kurarak tedarik edebilirsin ki özel şirket açmak yasak mı haram mı bunun neresinde yanlış?para veren insanlar bu şirketler kurulsun diye verdi zaten,kimse kandırılmadı anlıycan.
 
Ön yargımı bak yiğidim :

Gülen tarikatının maddi gücü nedir aklın hayalin kesebiliyormu ? MMilyar dolarlarla ölçebilirsin ancak.
Gülen tarikatının bu ülke için yaptıklarına bir bak ? Gülenin bu ülke için ne hizmette bulunmuş ?

Gülen o cocukları sevabına mı okutuyor ? Sevabınamı evlerinde barındırıyor. Ben gülenin 4 veya 5 ses bandını ve görüntülü kayıtlarını dinledim. Hepsinde o cocukları devlete millete karşı bir silah gibi kullanacağını anlatıyor. İstediği sistemi kurabilmek için onları bir araç olarak gördüğü açık beyan etmesede anlamak güç değil .

Gülenin kaç özel okulu dershanesi var ? Ve kaçı burslu okuyor ? Sayıları bir paylaşırmısın ? Adam ticaret hane gibi çalıştırıyor. Ne okuma sı okutması allah aşkına bırak ya



Adam saltanat kurdu hayatını kurtardı. Gülenin türkiyeyi terk etmeden önce İstanbul yaşadığı teras katındaki malikaneyi görmek lazım....
Birde amerikada evlerini......

Din de özellikle islamiyette Amaç öönemlidir değil mi ? Gülenin amacı nedir ? Asrı saadetmi ? Yoksa Türkiye üzerinde hain planlarmı ?

Konuşmalarına açıklamalarına baktığımda... Anladınız siz onu :)
 
Mevleevilik nedir? Mevlana kimdir.

Adam saltanat kurdu diyosun. Adamın neyini gördün... Ailesimi var çocuklarımı var nereye götürecek.

Bakın bu adamı bana methetmeyin bir başlarsam yapmaya çalıştıgınız propaganda tersine döner.En iyisi agzınızı açmayın.
 
Sana şöyle anlatayım o zaman evlere gelen kürt kökenli arkadaşlarımızdan belli bi çoğunlu ilk geldiği zaman devlete karşı bi takım dolduruşlara getirilmiş olarak geliyorlar,yani bizim de kendi devletimizi kurma hakkımız var gibi bi takım bölücü düşüncelere sahip olarak geliyorlar ama bunlar bi kaç yıl içinde bütün bu zararlı düşüncelerden sıyrılıyorlar ve develetimize milletimize saygı duyar hale geliyorlar,hatta bazı şeyler de var ki burda paylaşmam uygun olmaz ama ekleyim yine de doğu da fazla ev ya da okul açılamıyor çünkü pkk cemaatin milliyetçi yapısını çok ii biliyo ve ordaki yerlere baskın benzeri zorbalıklara başvuruyorlar buna karşın oradaki gençleri sınavlara sokup başarılı olanlar buralarda okutuluyor böylece gelecekteki okumuş ve unutulmuş kürt kardeşlerimizin devletle milletle barıştırılması sağlanıyor...pkk nasıl bitecek die yakınıp duruyorlar günümüz siyasetçileri sorun ancak bu şekilde biter,bu sadece bi yönü cemaatin bu ülkeye yapmış olduğu hizmetin...burslu okumayı hakedene gerekli burslar sağlanıyo senin için rahat olsun onun dışındakiler paralı okuyo;zenginlerimizin çocuklarının da bu kültürle yetişmesi de güzeldir eğer görebilirsen,ğlkemizdeki sorunlardan en önemli sebeblerinden birisi de zenginlerimizin yediği her lokmanın hesabını verecek düşüncesinden koparılmış olmasıdır..bilmem anlatabildimmi.Senin anlattığın tablo var olsaydı gerçekten,bu devlet çoktan önünü keserdi bu işlerin senin kadar bu cemaatin yapısını analiz etmiş binlerce asker mit ve bürokrat bu ülkede mevcut için rahat olsun
 
vay anam vay vay babam vay... Gülen tarikatı terörü engelliyormuş haberim yok.... Vay be iş buraya kadar geldi ise Yazık bana yaaaa... Ben nasıl yanlış tanımışım güleni....

:)
Ya yıkanmış kafaları başka şekilde yıkayp bu ülkeye başka yönden zarar verdiriyordur. Amaç gaye buur. gülenini bu üleke ne faydanısı dokunacak. Eğer dokunacaksa ondan gelecek hayır Yunandan gelsin. Öpüp başıma koyarım.

Gülenin amacı nedir de bi onu söyle bana. Şimdi gülenin o meşhur kasetini Türkiyenin düzenini allak bullak edip yıkıp kendi düzenlerini getirme planını çıtlattığı kaseti....
Aha bu adam vatanını milletinini devletini her ne olursa olsun bir şekilde kast etmeyi düşünen birinin Allahı Kitabı olurmu....

Düzmece bu... abd nin kuklası olmuş. Onların kucağında ninni dinleyen biri.....Dinlediği ninnileride cematine söyleyen. Müzizyen tebasına kaset yapan bir arkadaş yaaaa....


Fettullah gülen kimdir nereden nasıl gelmiştir bu yükselişin sebepleri neler dir çok daha iyi analiz etmek gerek
 
Bakın bu adamı bana methetmeyin bir başlarsam yapmaya çalıştıgınız propaganda tersine döner.En iyisi agzınızı açmayın.
Ya zatem bıktık aynı Temcit pilavı gibi aynı kişilerle aynı konuları tartışmaktan. Siz de insanların sevdiği kişileri bi grubu karalamaya çalışmayın... Ayrıca ne propagandası partimi bu terörist grop mu ? Adam mı öldürdüler ?
 
sizin yaptığınız tarikat propagandası ap açık. Daha çok teba kazanmak. Daha çok yolunacak kaz. Daha cok zaman gazetesi abonesi :) Daha cok gelir Daha cok israile amerikaya para.


Onlarda başlar yakında silahlanmaya eylemlere. Bir iç karışıklık bekliyor gülen ve cemaati. Allah korusun öyle bir şey olursa gülenin 2. maskesi gözükecek. terör örgütünün mali kısımlarını bir araştırsan hangi bankaları kimin hesapları kimin üstünden yaptığını araştırsan yada araştıranlar bir açıklasa Gülenin parmağıda olabilir. Şüphelerim var
 
yehovan dediklerinde haklı bu adam da amerikanın bi numaralı adamı tabii bizim insanımız saf olduğu için bunu bir türlü anlıyamıyor.bakın bi örnekte ihlas holding tir.biz müslümanız ayağına bize paralarınınzı yatırın faiz haram diyolar sonra milleti dolandırıyolar.fettullah gülende böle işte çevresindeki kendine yakın olan insanları zengin ediyo adam hiç bi yatırımı yok bu ülkeye.haa şimdi bazı saflar diyecekki daha ne yapsın dersanesi war yurtları v.s v.s ama bunların hepsinin bi amacı war zamanı geldiğinde bunları kullanacak ve şu anda bile kullanmakta bizim saf insanımız da bunlara uyuyor paralarını weriyor kendini kullandırıyor.bunların müslümanlıkla alakası bile yok müslümanlık bu deildir arkadaşlar biraz kafanızı çalıştırın bunun gibilere kanmayın yaa..
 
Öncelikle sen bu önyargıyı kafandan atamadığın sürece sabahlara kadar analiz yapsak ta bi değişiklik olmaz sende..Evet bu analizi daha iyi yapman gerekiyo çünkü cemaat hakkında çok az şey biliyosun,öncelikle cemaatin kurucusu Said-i Nursidir bu cemaat onun düşünceleriyle şekillenmiştir ve F.Gülen bu çizgiden gidiyor çıktığı anda cemaatin tamamı o yolu bırakır.Analiz yapmak istiyosan öncelikle risale-i nurları okuman gerekiyo okursan müellifinin ab/d cilere nasıl baktığını göreceksin.Analiz yap bi kaç kitabını oku ondan sonra yorum yaz bence okuyanlar ne dediğimi çok ii anlıyo ama sen okumadan hiçbişey anlayamıycaksın...Cımbızla sözleri çekerek bi insanı vezirde edebilirsin rezilde edebilirsin bi de kasetlerden amerikacılıktan falan bahsediyon ama o kaseti ilk yayınlayanların doğan medya grubu olduğunu ve amerikanın kendi şirketinde kendi kurduğu(!) sistemi kötülemeye çalışacak kadar aptallaşabileceğini nasıl iddia edebiliyosun?
 
Ben ateist yazarların etkisinde kalan kişilerlerle polemiğe grimem Ama kim ülke ve insanı için kötülük düşünüp dinine, dindarına örtüsüne laf ediyorsa dinden kazanç elde etme çabasında ise ALLAH hepsinin belasını versin NOKTA
 
elfevaid gaziantepte bulunduğum sürece Üniversitede ve sosyal yaşamda gülenin izlerini çok iyi gördüm sadece merak için cemaatin toplantılarına katıldım. Katıldım tüylerim ürperdi... Yazık dedim yazıkk

Said Nursi kimdir onuda bir araştırmak lazım.

2. si Gülen tarikatı neden nursi tarikatı ile kavgalıdır. Neden iki tarikat birbirinden pek haz etmez.

Nursi tarikatındaki kişiler bu kadar maddi güç peşinde değildir. Neden nursilerin milyar dolarları yoktur ? Bunlar hepsi ayrı bir mesele


Bu son msg olduğum için son sözümü belirmet istiyorum.

Gülen Senin için kahraman. Hatta beddülzaman...

Gülen benim için kukla. Hatta VATAN HAİNİ....


Bu kadar basit. !
 
O zaman sen beni anlıyamıycan ben de seni anlıyamıycam,bu da yaratılışın doğasında olan bişey ama şunu unutma ki cemaatte olan bi insan ne amerikayı ne de onların kuklalarını seven bi insanı bana gösteremezsin,çünkü yok.Eğer senin söylediklerin doğru olsaydı milyonları aşan bu cemaatte en azından beşte biri amerikan hayranlığı duyardı ama yok.Gelecekte olma ihtimali var gibi bi yaklaşım bana gerçekçi gelmiyo..Biz de Allah ve onun resulu Efendimiz den öteye kimse giremez kalbimize eğer saygı duyduğumuz şahsiyetler dinimizde kabul görmeyen bi yola girecek olurlarsa o saygıyı ayaklar altına alırız zaten,Bediüzzaman hakkında da o zamanlar böle şeyler söylenmişti ama adam öldü rahmete kavuştu ama dedikleri çıkmadı Gülen hakkında da böle şeyler şimdi söyleniyo ama o da ömrünün son demlerine geldi hala olabilir deniliyo bakalım olacakmı...hani çocuğu kardeşi falan da yok ki onlara bırakacak desek...hayırlısı neyse o olsun artık...herkeze ii geceler sabah adwanced calculus dersi var artık yatayım :)
 
Gülen ve İstihbarat-SON BÖLÜM
Yazar Ergün POYRAZ
Pazartesi, 10 Eylül 2007
"Erzurum'da Komünizmle Mücadele Derneği'nde Başkanlık yapan Fetullah Gülen'in Kontrgerillayla ilişkisini neden araştırmıyorsunuz?"
Bu soruya yanıt veremedim...
Birden 26 yıl önceye gittim...
Fetullah Gülen o tarihte aranıyor. Ancak bir türlü yakalanamıyordu. 1981 yılında Isparta- Burdur yolunda yakalandı. Ancak gözaltına alınmadan serbest bırakıldı.
Ardından neler oldu?
Kenan Evren ve arkadaşları Fetullah Gülen'le ilişki kurdu, iki kurmay albay, bir tuğgeneral Gülen'le pazarlık yaptı.

Pazarlıktan sonra Fetullah Gülen ve arkadaşları, Mehmet Kutlular'ın liderliğini yaptığı Nurcu gurubundan koptu. ..

Ve 1982 Anayasası'nı Fetullah Gülen ve arkadaşları destekleme kararı aldı...

Fetullah Gülen 8 yıldır ABD'de yaşıyor CIA denetiminde okullar açıyor..."

Hikmet Çetinkaya'nın aktardıklarının ötesinde, Mısıroğlu Sıkıyönetim döneminde Gülen'in aranmasının da danışıklı dövüş olduğunu şu sözleri ile anlatıyordu:

"... Adalet eski Bakanı İsmail Müftüoğlu'na Fetullah Gülen'in duvar ilanlarıyla arandığı hengam da O'nun adamlarından biri gelerek; "Siz eski bir bakansınız!... İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi bizim hocamız için yakalama kararı çıkarmış. Fotoğrafı, aranan bir cani gibi duvarlara asılmış. Lütfen İzmir'e kadar gidip de bu meseleyi halletseniz olmaz mı?" ricasında bulunmuşlar. O da bu maksatla İzmir'e gitmiş. Başsavcıyı ziyaret etmiş. Odasında Albay rütbesinde bir misafir bulunduğundan meseleyi açmayıp havadan sudan konuşarak albayın çıkıp gitmesini beklemiş. Fakat vakit ilerlediği halde o, bir türlü kalkıp gitmiyormuş. Bundan dolayı istemeye istemeye meramını açıklayınca, O albay söze karışarak:
"İsmail Bey!.." demiş, "Siz eski bir bakansınız, bu işleri bilmeniz lazım! Beni galiba tanıyamadınız. Siz, Eskişehir'de Kadir Mısıroğlu'nun avukatlığını yaparken ben o mahkemede yüzbaşı rütbesiyle hâkimdim. Adım Kerim Günday, buraya kadar boşuna zahmet etmişsiniz. Bu yalandan alınmış bir karardır. Fetullah Efendi'yi kimsenin aradığı yoktur. Yakalama kararının da O'na bir zararı dokunacak değildir. .." demiş.
Trabzon'da bir sohbette bu vakayı anlattığımda hazırda bulunanlar arasındaki Yaşar Hoca (Ocak) :
"Kadir Bey, dedi. "Sen yurt dışındayken bizim arkadaşlardan bir polis evrak imzalatmak için gittiği Tümen kumandanının nezdinde Fetullah Efendi'yi görmüş. Gelip anlattı. O sırada hoca aranıyordu. Ben polise inanmadım. Yanlış görmüş olabileceğini söylemiştim. Demek ki doğruymuş" diye beni teyid etti..."
Mısıroğlu, kitabında insanın tüylerini diken diken eden olaylardan da bahsediyor:
"... Bu demektir ki, Fetullah Gülen etrafındaki gizli ve aşikâr gerçekler bu derece korkunçtur. Bunu şifai olarak ilk ve müessir bir surette ifşa etmiş bulunan bir arkadaşımızın (Teşkilatın bütün kıdemli üst kademelerince çok iyi tanınan Kuyumcu Sadettin Çetin Bey'in) kendisi Fetullah Gülen'e en büyük hizmetleri ifa etmiş bir kimse olduğu halde cesedi parçalanmış olarak bir yol kenarında bulunmuştur. Sadece bunu hatırlamak, bu sahada gerçeği beyan etmenin ne ağır bir bedeli olabileceğini anlamaya kâfidir sanırız..."
Sudan'daki Okul
Mısıroğlu, Gülen okulları ile ilgili bir anısını aktararak aslında bu okulların neye hizmet ettiğine dair ip uçları yakalamış;
"Fetullah Gülen'in vazifesi, İslam Dünyası'nın her tarafından süper zeki çocukları seçerek Amerika'da okutmak ve sonra onları kendi ülkelerine müstakbel siyasi ve idari kadrolar olarak göndermektir. Bu çocuklarda hemen hemen Müslümanlığın bütün şiarları mevcut olacak, sadece dinin "Muamelat" kısmının çeşitli bahanelerle tayyedilmesi istikametinde bir görüş bulunacaktır. Bu hareketin gayesi "Muamelatsız sapık bir İslam muhtevası" ortaya çıkarmaktır.
Bu sözleri benden defaatle dinlemiş olan Hüseyin Cevahir, bundan beş on sene evvel Sudan'da iş yapıyordu. Orada Fetullahçılar'ın bir mektep açtığını duyunca, gurbette milli tesanüd namına onları tebrike gitmiş. Kendisini, o anda makamında bulunmayan müdürün odasına oturtmuşlar ve biraz beklemesini, müdürün hemen geleceğini söylemişler....
Müdür gelene kadar O'nun masası üzerindeki yığınla evrakın en üstünde duran bir kağıt alakasını çekmiş ve gayrı ihtiyari onu okumuş. Bu UNESCO'dan geliyor ve Hartum'da açılmış bulunan mektebin masraflarının kendileri tarafından karşılandığını, paranın ne suretle ve hangi bankaya intikal ettiği hususundaki bilgiyi ihtiva ediyormuş. O, bu yazıyı gayri ihtiyari okuduktan sonra, müdür, odasına gelmiş. Selam kelamdan sonra aralarında şöyle bir konuşma geçmiş.
"Siz burada ne yapıyorsunuz? Arapça öğretiyoruz dersen, bunların anadili Arapça!.. Şeriat öğretiyoruz desen, resmi nizamları şeriat! Allah için burada ne yapmak istiyorsunuz?!.."
"Bunların hiçbiri değil! Biz burada Sudan'ın müstakbel idarecileri olacak süper zeki çocukları bulup Amerika'ya göndermek için bulunuyoruz. Orada bir Üniversitemiz var. Onları yetiştirip tekrar buraya göndereceğiz!.."
O zaman Yusuf Cevahir masa üzerindeki muhtevasına muttali olduğu mektubun bir suretini istemiş, müdür;
‘Hayır asla!..' Diyerek, mektubu kaptığı gibi çekmecesine koymuş..."
(bu yazı 25 Ocak 2007 tarihinde siteye koyulmuştur)
*********************************************
Ayrıca şimdi buraya kopyalayacagım yazı bu konuyla alakasız gibi görünebilir.Ama o yazıyı çözdügünüz zaman bu konuyla bag kurabilirsiniz.Burada hiç bir şey bilmeden yönlendirilenler,çok araştırma yapmalılar bazı şeyleri kavrayabilmeleri için.
''Kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için...''
Yazar Kemal KERİNÇSİZ
Salı, 11 Eylül 2007


''Kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için...''

Sayın Basın Mensupları,Değerli Arkadaşlar,Aziz Türk Milleti, Bugün, burada, bundan tam dört sene önce bir 18 Aralık akşamı, başarı ve mutluluk kaynağı aile yuvasının kapısında, lanet olası kahpe eller tarafından merhametsizce katledilen, milli şehidimiz Türklüğün yüzakı güzel insan Rahmetli Dr.Necip Hablemitoğlu’nun aziz hatırasını yad etmek için ve bu kahpe suikastın azmettirici,tertipçi ve faillerinin ortaya çıkarılmasını; siyasi iktidardan ve soruşturma makamlarından talep etmek ve günü gelince ‘’kim olursa olsun kanuni görevlerini yapmayan herkes’’ten hesap sorulacağını bir kere daha haykırmak için toplanmış bulunmaktayız. Değerli Arkadaşlar,
Güzel insan Rahmetli Dr.Necip Hablemitoğlu, milli şehidimizdir.Çünkü

; Dr.Necip Hablemitoğlu, Türk Dehasının bir mümessili olan Yeni Türkiye’nin kurucusu, büyük asker, hayatını Türk Milleti’ne adamış yüce insan Mustafa Kemal’in öğretmeni idi.O, gerçek bir öğretmen idi.Kendisini yetiştiren Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Cumhuriyet ideallerinin sarsılmaz bir savunucusuydu. Bilgisini ve öğrendiğini, milleti ve gençliği ile paylaşmaktan korkmadı.Türk ve Atatürk düşmanı alçakların akla-hayale sığdırılması zor tehdit ve baskılarına boyun eğmektense, şerefiyle mücadele etmeyi seçti.Şerefiyle,haysiyetiyle yaşadı, kahramanca savaştı.Türk milletinin kalbindeki yerini şanla,şerefle aldı. O, kadim Türklerin destanlar söyleyen Korkut Ata’sıydı.Hak ve hakikati soran Tarihin hafızası idi.İyiliği,doğruluğu güden ahlakın timsali idi.Türklüğe yönelik gizli veya açık, kirli tertip ve planların araştırıcısı,bulucusu ve yokedicisiydi.Çünkü o, başlıya baş eğdiren, dizliye diz çöktüren, yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadı idi.O’nun hak ve hakikat sevgisiyle dolu yüreği karşısında yüreklilik gösteremeyen Er Meydanı kaçkını, karanlıksever ‘’dide-i huffaş’’ın hangi rezil saiklerle hangi mezbeleliklerde tünediğini biliyoruz.Bu rezil ve kahpe tüneklerin, aydınlık ve hakikat güneşi doğunca hangi kör deliğe kaçıp gireceklerini de, şimdi uykuyu çok seven bu sessiz millete göstermeye söz veriyoruz. SÖZ VERİYORUZ SEVGİLİ HABLEMİTOĞLU HOCAMIZ!Senin mukaddes kanının dökülmesinde sorumluluğu olan ve şimdi dünyaya acemice hükmetme sevdasına kapılmış insanlık ve haysiyet düşmanı, işgalci,soykırımcı,emperyalist Amerikan,İsrail ve Avrupa Birliği hükümet ve kuruluşlarından beslenen,fonlanan gizli ve açık işbirlikçi karen fogg ve soros çocuklarıyla,Türklük ve Atatürk düşmanı,İslam dini bezirganı ve düşman işbirlikçisi fetullahçı sebükmağız ve sahtekarlarla,her zaman ve her yerde kanımızın son damlasına kadar mücadele etmeye ve onları her ne bahasına olursa olsun tepelemeye,onları layık oldukları akıbete eriştirmeye,Tarih ve Türk Milleti önünde SÖZ VERİYORUZ. Değerli Arkadaşlar, Güzel insan Rahmetli Dr.Necip Hablemitoğlu, kendini Türklük için feda etmiştir. O’nun kanı, bizim kanımızdır.O’nun, damarlarında Türklük ve yurt sevgisiyle dolaşan kutlu kanını dökenlerden hesap sormayanlardan, hesap sorucuların en affetmezi Tarih ve insanlığın tacı Türk Milleti önünde, en ağır şekilde hesap sormak, Mustafa Kemal’in hitap ettiği Türk Gençliği olarak bizlerin boynunun borcudur.O’nun kanının, ilkelerinin ve ülkülerinin sonsuza kadar takipçisiyiz.Muhterem Hablemitoğlu ailesi, kendilerini asla yalnız hissetmesinler.Söz veriyoruz,Türk Gençliği her zaman onlarla beraber olacaktır.TARİH VE TÜRK MİLLETİ ÖNÜNDE, SÖZ VERİYORUZ.
Bizi dinleyen herkese selam ve saygılar sunuyoruz.

BÜYÜK HUKUKÇULAR BİRLİĞİ
 
Sn 64general1 yazını okudum kendince araştırma yaptığını zannediyosun belki ama yapılan araştırma senin değil tamamen din ve cemaat düşmanlarınca tertip ettirilmiş çarptırılmış bi araştırmadan ibaret.
1)Şimdi yazının başında 82 döneminde Gülenin devletle anlaşma yoluna gitmiş olması sanki yanlış bişeymiş gibi gösteriliyor,eğer o anlaşma yanlışsa şayet bunun ilk sorumlusu askeri üst düzey yetkililer olur ki yanlış olan bişey yok o olay verilmek istenenin aksine devletin cemaatle ilişkisini ve karşılıklı olarak çeşitli anlaşmaların yapıldığını ve devletin cemaate sanıldığı gibi düşman olmadığını gösterir.
2)Çarptırılan bi diğer mevzu Gülen cemaatinde bulunan birinin öldürülmüş olarak bulunması.Faili meçhul bi ölüm var ortada kimin yaptığı bilinmeyen bi ölüm vakasının Cemaate yüklenmiş olması ilginçtir,cemaati sevmeyen ona karşı olan yerli yabancı pekçok grup mevcut ya da devletin bi iç hesaplaşması da olabilir bimiyoruz...onlardan olmadığı konusunda nasıl bi işaret alınmış ki hemen Gülenin üzerine yıkılmış bu mevzu.Ki diyelim cemaat içinde bi hesaplaşma,cemaatin yapılaşması devlet yapılaşmasına çok benzer hatta bazı noktalarda devletlerin sahip olmadığı bi takım yapılanmalar da mevcut,milyonları bünyesinde barındıran bi oluşum.Şimdi devlette bi hain çıktı diyelim hemde bu kişi devletin önemli bi makımındaysa şayet devlet tebasını, raiyeti altındaki milyonların gelecceğini korumak adına o haini uyarır uyarılar dikkate alınmıyosa o haini öldürür,bu devletin bekası için böle şeyler olur orada sorulması gereken şey o adam neyin uğruna yıllardır hizmetini ettiği bu yapıyo ihanet etmiştir kimin uşaklığını yapmıştır eğer bu cinayet cemaat tarafından gerçekleştirildiği kanıtlanmışsa...bilinmiyor ama faili meçhul.Şu temel bi kaide ki kanıtın yoksa elinde o kişiyi yargılayamazsın,cinayeti gerçekleştireni görmemişsen cinayete kendi pencerenden bakarak hoşlanmadığın birisine iftira atmadığını nerden bileceğiz.
3)Arabistanda bi ziyaret sırasında bi takım belgeler gördüğünü konuşmalar duyduğuu iddia eden birisi var onun sözlerinden bi yargıya varılmaya çalışılıyo hani o kişinin olayı ne kadar doğru anlattığı da meçhul ama doğru anlattığı varsayımından yola çıkalım;UNESCO nun açılacak bi okula yardım edebileceklerini belirttiği bi mektup,bu mektuptan yola çıkarak açılan bütün okulların sanki UNESCO tarafından sağlandığı yorumu çıkarılıyo,Madem böyle UNESCO nie mektup atıyo şuradaki okulun açılmasına yardım edebilirz die? bu işler böle mektupla mı yürür açılan okul 1,2 değil 1000lerce bunun için bi anlaşma yapılır direk oralara açılan okulların maliyetleri gönderilir onlarda parayı oraya yatırır böle anlaşmalar da IMFyle yapılır IMF ile anlaşma varsa UNESCO böle bi teklif yapmaz zaten.Ortada bi anlaşma metni yok açılacak tek bi okula yardım edilebileceği teklifi var yani tutarsız diğer taraftan UNESCO çocuklara yardım kuruluşudur ve ülkemizde de bi takım devlet okullarının açılmasında yardım göndermişlerdir.Burada bi örnek var mesela Moğalistanda ki bi okulun tüm giderleri ankaradaki bi maltepe şubesi tarafından karşılanıyo,her bi para kazandıran cemaat kurumu bi okulun mali yükümlülüğünden sormludur.Oraların gelirleri o okulların giderlerini karşılamaya yetiyo zaten dış güçlerin paralarına ihtiyaç yok yani...Yetiştirlip arabistana tekrar göndermek mevzu ise yanlış bi uygulama değil aksine çok doğru bi iş yetiştirdikten sonra tabiki göndereceksin oraya ki geri sana fayda sağlasın.Okudukları ne Rİsale-i Nur yetiştiren kim Türkler yani bizler,iddia edilen ne onlar ameikalara gönderiliyo öncelikle gönderme denmez ona yönlendirme yada tavsiye denir.Yabancılar Amerikayı tercih ettiği kadar Türkiyeyi de tercih ediyo çoğunluğu Türkiyeye gelir ama önümüzdeki 10-15 yıl içinde bunların tamımına yakını türkiyeyi tercih edecekler çünki o zaman amerika zaten çökmeye başlamış olacak ve Türkiye bölgenin en çok tercih edilen ülkesi olacak özellikle müslüman kimliği ve bu gönüllü hareketten ötürü.Ben ODTU de okuyorum buradki yabancıların %90 dan fazlası bizim okullardan gelmiş ve hepsi türkçeyi iyi biliyor ve türkleri de çok seviyor ve hiçbiri de amerikan sempatizanı değil...
4)Necip Hablemitoğlu nun öldürülmesi olayına gelince cemaat kendisi hakkında yazılan kitaptan ötürü öldürecek olsaydı daha o kitap piayasaya çıkmadan onu öldürür ve tüm kitapları zaten toplattırırdı,o kitap çıktıktan sonra öldürmenin anlamı nedir?? küçük çocuk bile bunu cemaat yapar der işte,o kadar ince eleyip sık dokunan bi sistemde bu kadar aptalca bi iş yapılır mı yapılmaz.O cinayeti aydınlatmak istiyosan Hablemitoğlunun türkiyedeki Alman Vakıfları hakkında yazmış olduğu eseri ve araştırmaları (onları ne kadar köşeye sıkıştırdıklarını öğren)incele derim.....YANİ KISACA iftira atabilirsin buna yapacak bişey yok ama tutarlı iftiralar atmaya çalış,asılsız olaylardan işleyişin nasıl olduğunu bilmeden yorum çıkarma bence çünkü dediklerin olsaydı anlattıklarım yaşanmazdı...Amerikancı bunlar deniliyo ama ne hikmetse amerika yı seven talebe yetişmiyo
 
Necip Hablemitoğlu nun öldürülmesi olayına gelince cemaat kendisi hakkında yazılan kitaptan ötürü öldürecek olsaydı daha o kitap piayasaya çıkmadan onu öldürür ve tüm kitapları zaten toplattırırdı,o kitap çıktıktan sonra öldürmenin anlamı nedir??

Kitap ortaya çıktıktan sonra öldürmenin anlamı mı nedir????
anlatıyım
-Kitaplar basıldıktan sonra okuyucularına ulaşırlar
Okuyucusuna ulaşan kitabın içeriğinden yazar haricindeki 3. kişiler haberdardırlar.
yoksa basılmamış binlerce kitap vardır dünyada.bunların ne söylediğini nerden bilebiliriz!
Hablemitoğlu Alman vakıfları hakkında çok şey yazmıştır, fakat bunlardan hiçbirisi Gülen cemaati ile ilgili yazdığı kitabı "Köstebek" kadar ses getirmemiştir.

"kitap piayasaya çıkmadan onu öldürür ve tüm kitapları zaten toplattırırdı" gibi cümlelerde despotik faşist eğilim kendini gösteriyor zaten.F.G. kim oluyorda kitap toplattırıyor?Mahkeme kararı olmadan kitap toplattırma eylemini devletin yürütme organı dışında hiç bir kişi veya kuruluş yapamaz!
(Yaparsa kanunlara aykırı bir harekette bulunmuş olur)Pardon bir dakika devlette de uzantıları vardı malum cemaatin.O zaman istediğini yapar tabi, zaten burası da halk egemenliğinin olduğu bir hukuk devleti değil, krallıkla yönetilen Ortaçağ devletidir!!!
 
Geri
Üst