Faydalı Bilgiler

kuzay

Pesimist
Esneme neden bulaşıcıdır?

Birinin esnediğini görmek, esnemeye yol açabiliyor. Peki hiç düşündünüz mü bu garip durum neden kaynaklanıyor?
Başka insanların esnediğini görmek, esnemeyi düşünmek veya esnemeyle ilgili bir yazı okumak insanların esnemesine yol açabilir. Albany’deki New York Eyalet Üniversitesi’nden Gordon Gallup, başkalarının esnemesini taklit etmenin empatik bir refleks olabileceğini söylüyor.

Birini esnerken gördüğünüzde beyninizdeki nöronlar faaliyete geçer ve diğer insanın yaşamakta olduğu deneyimi hissetmenize yol açar. Ayrıca ihtiyaç hissetmeseniz de aynı eylemi yapmanızı sağlar.

Bilim insanları, öncelikle insanların niçin esnediğini ortaya çıkartmaya çalışıyor. Bazılarına göre bu bir sıkılma işareti. Diğerlerine göre ise esneyerek kandaki karbondioksit ve oksijen dengesi korunuyor.

Gallup’un son yaptığı bir araştırmaya göre esnemek beyni serinletiyor ve dolayısıyla daha randımanlı çalışmasına yol açıyor. Başka bir deyişle esneme bilgisayarlardaki vantilatörün işlevini görüyor. Ayrıca Gallup, genel inanışın aksine, esneyerek soğutulan beynin insanları uykuya dalmaktan alıkoyduğunu ileri sürüyor.
 

kuzay

Pesimist
Şemsiyelerin çoğunun rengi neden siyahtır?

Şemsiyelerin çoğunun rengi neden siyahtır?


Şemsiyeler ilk olarak 3400 yıl önce Mezopotamya'da, bir rütbenin, bir ayrıcalığın sembolü olarak kullanılmaya başlandı. Bu ilk şemsiyeler Mezopotamyalıları yağmurdan değil, yakıcı güneşten korumak için kullanılıyordu.
Şemsiyeler yüzyıllar boyu hep güneşten korunmak için kullanıldı. Bugün bile bazı Afrika kabilelerinde şefin arkasında yürüyen bir şemsiye taşıyıcısı görülmektedir. Hatta İngilizce'de şemsiye anlamındaki 'umbrella' kelimesi, Latince gölge anlamına gelen 'umbra' kelimesinden türemiştir.
Milattan önce 1200 yıllarına gelindiğinde şemsiye Mısırlılarda biraz dini bir anlam kazandı. Gökyüzünün Tanrının vücudundan yapılmış, dünyayı koruyan bir şemsiye olduğuna inanıyorlardı ve başlarının üzerinde taşıdıkları şemsiye yüksek ahlak sembolü idi.
Romalılar şemsiye kültürünü Mısırlılardan aldılar ama onu hep kadınsı bir sembol olarak gördüler ve erkekler tarafından hiç kullanılmadı. Yağlı kağıttan yapılan şemsiyelerin yağmuru da geçirmediği görülünce, kadınlar tarafından yağmurda da kullanılmaya başlandı. Artık antik tiyatrolarda, yağmurda kadınlar şemsiyeler altında rahat rahat otururlarken, erkekler şırıl sıklam ıslanıyorlardı.
Avrupa'da şemsiyelerin yaygın olarak kullanılmasına 1700'lü yıllarda başlanmıştır. Bu yıllarda şemsiyelerin yünlü kumaşlarının üstü bir çeşit yağ ile sıvanıyordu. Bu yağ kumaşa su geçirmez bir özellik kazandırıyor ve siyah bir renk veriyordu. Siyah renkli bu şemsiyeler erkekler tarafından da benimsendi ve güneş için olan beyaz şemsiyeler kadınların, yağmur için olan siyahlar ise erkeklerin vazgeçilmez aksesuarları oldu.Bir çeşit yağ ile sıvanan siyah şemsiyeler gerçekten yağmuru hiç geçirmiyorlardı ama ömürleri de pek uzun sürmüyordu. Zamanla daha kaliteli şemsiyeler üretildi, ancak siyah renk su geçirmezliğin bir garantisiymiş gibi algılanmaya devam edildi. Günümüzde yazın şemsiye kullanma adeti pek kalmadı ama yağmurda erkekler siyah şemsiye taşımada hala ısrarlı. Kadınlar ise cıvıl cıvıl renklerdeki şemsiyelerle dolaşıyorlar.






Erkeklerin düğmeleri neden sağdadır?


Hakikaten, neden erkeklerin tüm giysilerinde düğmeler sağda, ilikler solda iken kadın giysilerinde tam tersidir?
İşte, insanların daha çok sağ ellerini kullanmalarından dolayı yerleşen bir alışkanlık daha. Sağ elini kullanan bir insan için, sağdaki bir düğmeyi, soldaki bir iliğe geçirmek daha kolaydır. Bu nedenle de erkeklerin düğmeleri daima sağdadır.
Peki kadınların düğmeleri niçin solda? Kadınların çoğunluğu da, daha çok sağ ellerini kullanmıyor mu?
Giysilerde düğmelerin kullanılmaya başlanıldığı ilk zamanlarda, düğmeler hem çabuk kırılabiliyordu, hem de herkesin alamayacağı kadar pahalı idi. Düğme alabilecek zengin kadınlar da, uzun elbiselerini ancak hizmetçilerinin yardımı ile giyebiliyorlardı.
Hizmetçiler ise hanımlarının karşısında, onların düğmelerini, sağ ellerini kullanarak daha rahat ve daha hızlı ilikleyebiliyorlardı (tabii erkeklerin de daha hızlı çözdüklerini söylemeye gerek yok). Bu neden(ler)le, terziler düğmeleri hizmetçinin sağına, hanımının ise soluna gelecek şekilde diker oldular. Günümüzde her kadın, kendi kendine giyinip soyunmasına rağmen nedendir bilinmez, bu adet değişmedi.




Matemde bayraklar neden yarıya indirilir?

Bu geleneğin kökeni eski deniz savaşlarına kadar uzanıyor. O devirlerde her bir savaş gemisinin direğinin tepesinde dalgalanan kendine özgü renkli bir bayrağı vardı. Bir deniz savaşından sonra yenilen gemi, galip tarafın bayrağını asmak zorundaydı, bunun için de kendi bayrağını yarıya çekerek üstte yer bırakırdı.
Günümüzde böyle bir durum söz konusu değilse de, bayrakları yarıya indirmek bir saygı ifadesi olarak kaldı. Milletlerin matem günlerinde, önemli devlet adamlarının ölümünde, diğer milletlerin de bayraklarını yarıya indirmeleri, mateme katılmak anlamında uluslararası bir gelenek haline geldi.
Hangi ulustan olursa olsun denizde birbirinin yanından geçen gemilerin, geçiş süresince bayraklarını yarıya indirmeleri geleneği, saygının bir ifadesi olarak günümüzde hala devam etmektedir.
 

kuzay

Pesimist
Arabaların Arka Camları ...

Arabaların Arka Camları Neden Yarım Açılır?

Bilindiği gibi pek çok model binek arabalarda arka kapıların camla
rı dibine kadar tam açılamaz. Yaklaşık üçte bir mesafeye gelince dururlar. Tabii bu sürücüler için bir problem değildir. Onlar ön camları tam açıp püfür püfür giderler. Klimalı araç sayısı çoğalıp tüm camların kapalı tutulması durumu ortaya çıkınca arka camların tam açılamaması konusu gündemden iyice düşmüştür.

Arabaların arka camlarının tam açılmamasının içeriye egzos gazı, böcek veya gürültü girmesiyle ve arabanın emniyetiyle biri alakası yoktur. Arabaları dizayn eden mühendisler bunu kullanıcıların çocuklarının arabadan sarkmamaları için tercih ettiklerini söylüyorlar. Hatta arka camların açılmaması için arabaya kilit dahi koyuyorlar. Gerçek ise farklıdır. Performansı en yüksek arabayı yapabilmek için katlanılması gereken bir durumdur bu.

Dikkat ederseniz orta ve küçük boy arabaların çoğunda arka tekerlekler arka kapılara çok yakındır. Bu nedenle ön ve arka kapıların şekilleri farklıdır. Ön kapıda camın dibine kadar girmesi için yer varken arka kapılarda tekerleğin ve çamurluğunun konumlarından dolayı alt kısım daraldığından yer yoktur. Bu, şekilden dolayı zaten arka kapıdan inmek de daha zordur. Cam, kapının düz devam eden kısmındaki yuvasına kadar inebilir, daha sonra gidebileceği bir yer yoktur.

Peki arabalarımızın kapıları niçin arkadan öne doğru açılıyor? Bir sürücü olarak kapınızı hep sol elle açtığınız dikkatinizi çekti mi? Kapı arkadan öne doğru açıldığından zaten sağ elle hiç denemeyin sorun yaşarsınız. Arabaların ilk yapıldıkları zamanlarda kapıların menteşe ve kilit sistemleri bugünkü kadar sağlam değildi. Ancak insanların çoğu sağ ellerini kullandıklarından sürücü tarafındaki kapı önden arkaya açılır şekilde yapılıyor, diğer kapı(lar)da da bu şekle uyuluyordu.

Bu durum hareket halinde iken aniden açılan kapının karşıdan gelen hava akımıyla kapanamamasına hatta kopmasına yol açabiliyordu. Bu nedenle kapıların arkadan öne doğru açılır şekilde yapılmasına başlandı. Artık kilit kazara boşalsa bile karşıdan gelen hava akımı kapının açılmasına müsaade etmiyordu. Konu arabalardan açılmışken fabrikadan yeni çıkmış arabalardaki güzel kokudan da söz edelim. “Yeni araba kokusu” denilen ve insanların hoşuna giden bu koku tek bir koku olmayıp, birçok kokunun birleşmesinden oluşan çok özel bir kokudur. Zamanla kaybolur ve arabaya asılan suni koku yayıcılardan hiçbirinin kokusu onun yerini tutamaz. Bu koku, boya ve boyadan önce kullanılan astar boya, konsolda, pencere ve kapılarda kullanılan lastik ve plastik malzemelerin kokularının bir karışımıdır. Bunlara yapıştırıcıların, izolasyon malzemelerinin, koltuklardaki kumaşın, deri parçalarının ve döşemelerde kullanılan vinilin kokuları da karışır. Ortaya çok özel ve taklidi imkansız bir koku çıkar.
 

sefadan

New member
Kuzay arkadaşım bu verdiğin bilgiler için sana çok teşekkür ederim.Devamını bekliyorum...
 

kuzay

Pesimist
Aşçıbaşılar niçin o acayip şapkaları giyerler?

Aşçıbaşılar niçin o acayip şapkaları giyerler?

Bir kere kafalarına bir şeyler giymeleri zorunludur. Yoksa saçları yiyeceklerin içine düşebilir. Ama aşçıların bu kafanın üzerinde silindirik bir şekilde yükselen, ucu da balonumsu şekilde kıvrımlarla biten beyaz şapkaları giymelerinin asıl nedeni başkadır.
Bu tip şapkalarda, özellikle mutfakların çok sıcak ortamlarında, hava şapkanın içinde rahatlıkla dolaşabilir ve aşçının kafasını serin tutar, terlemeyi önler. Mutfağın kalabalık ve hareketli yaşamında, aynı tip giysiler içindeki aşçılar arasından aşçıbaşını ilk görüşte ayırt edebilmek için onun şapkası biraz daha uzun ve ucu kıvrımlıdır.
Bu şapkaların beyaz, yani boyasız olmalarının nedeni ise beyaz kumaşın, boyalı kumaşa göre daha hijyenik olarak kabul edilmesidir. Beyaz renk her yerde insanlarda temizlik, saflık, iyi niyet ve barış duyguları uyandırır. Muharebe sırasında barış mesajı göndermek isteyen birliklerin beyaz bayrak çekmelerinin nedeni de budur. Gelinliklerin beyaz olması ise barıştan ziyade saflığı ve masumiyeti simgeler.
 

kuzay

Pesimist
Sabah kalkar kalkmaz yumruğumuzu sıkmakta neden zorluk çekeriz?

Uyku esnasında, vücudumuzdaki eklemler ve çizgili kaslar gevşemeye uğrar. Bunun nedeni hem olağan günlük yaşantımız boyunca olduğu gibi kas gücüne ihtiyaç hissetmememiz nedeniyle kullanılmamaları, hem de yatarken aldığımız yatay pozisyon nedeniyle yerçekimi etkisinden kurtulmamız ve eklemlerimiz ile kaslarımızın vücut ağırlığımızı taşımak zorunda kalmamasıdır.
Uyanır uyanmaz yumruğumuzu sıkabilmemiz için, bir anda hem eklemlerimizi hem de çizgili kaslarımızı harekete geçirmemiz gerekir. Uyuşukluk durumundan bir anda gerekli güç potansiyeline erişinceye kadar da, yumruğumuz bize bir miktar karşı koyabilir. Ancak kısa süre içinde gerekli tüm iyon potansiyeli ve enerjinin sağlanmasıyla, yumruğumuzu artık istediğimiz şekilde ve güçte sıkabiliriz.
 

kuzay

Pesimist
Matematik Denklemlerindeki "X" Nereden Gelir?

Bundan 900 sene kadar önce Büyük İlim Adamı Ömer Hayyam "Küp Denklemleri" adlı matematik eserini hazırlarken denklemdeki bilinmeyene arapça "Şey" diyerek işlem yapar.

"Şey" İspanyolca da "Xay" diye yazıldığı için zamanla bu kısaltılıp "X" şekline gelir.

Ve bugünkü Matematik kitaplarında görüldüğü gibi ölümsüzleşir.

alıntıdır..
 

kuzay

Pesimist


Ördeğin sesi yankı yapmaz.










Üzüm mikrodalga fırında patlar.











Bal bozulmayan tek gıdadır.










İnsan yılda en az 1460 rüya görür.











İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır.










Bir bardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan daha çabuk donar











Denizyıldızlarının beyni yoktur.











Doğum gününüzü en az 9 milyon kişiyle paylaşıyorsunuz












Parmak izi gibi herkesin dil izi de farklıdır











Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar











Türkiye'de Mehmet adında 1 milyon 229 kişi var.











Hiçbir kağıt 7 defadan fazla 2'ye katlanamaz.











Karınca iki hafta su altında yaşayabilir












Yerçekimsiz ortamda mum alevi küre şeklinde olur.












"Pi" sayısının bir milyarıncı rakamı 9'dur











İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır











Dünyada insanlardan daha çok tavuk var












Otomobil sayısı insan sayısından 3 kat daha hızlı artıyor












Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir











Bir yılan 3 yıl uyuyabilir.
 
Üst