Yüksekte Oturmanın Bedeli ...
Dün dündür bugün Ermenistan günüdür!..
Abdullah Gül “Dün” yani on beş yıl önce dönem iktidarına demiş ki; “Türkiye’nin menfaatleri söz konusu olduğunda, sizin şahin gibi davranmayacağınızı bildiği için, cesaret bulmuş ve Türkiye’ye gelmiştir.
- Siz bana bir ülke gösterin ki, kardeşleriniz savaş halinde olacak (Azeriler’i kast ediyor), kardeşleriniz katledilecek ve onlar katledilirken, ‘Bunun müsebbibi Türkiye’dir’ diye demeçler verecek; O kardeşlerimiz katledilirken, ‘Avrupa’nın haritaları bellidir, yerine oturmuştur; fakat Ortadoğu’nun, Asya’nın haritaları nihai şeklini almamıştır’ diye açıklamalar yapacak; Kars’ın, Ermenistan toprağı olduğunu iddia edecek, bütün bunlardan sonra o adam Türkiye’ye gelecek ve siz de elini sıkacaksınız!..”
Gül Bey şimdi, kanaatleri aynı olan Ermeni yöneticilerin elini sıkacak... Sıkmasın mı?..
Asıl soru şudur... Gül’ün onbeş yıl sonra ulaştığı değişikliğin temeli, Türkiye’nin kararı mıdır?!. Yani, Türkiye “Gideyim” mi demiştir, yoksa bu gezi “Hadi git” gezisi midir?!.
Abdullah Gül’e ya da iktidara, bu gezinin mimarları oldukları çerçevesinde yapılan eleştiriler, yüzde yüz tam hedefini bulmuş, başka bakışa yer bırakmayacak ölçülerde midir?!.
Şöyle bir gezinelim bakalım...
Abdullah Bey’in, Ermeni liderin Türkiye’ye gelişine yeşil ışık yakan Demirel Hükümeti’ne veryansın ettiği yılların biraz öncesine, Sovyetler’in dağılışı dönemine gidelim...
Ermenistan’ı ilk tanıyan ülke Türkiye...
Karabağ katliamına karşın, Ermenistan’a büyükelçi göndermeyi de tartışan Türkiye!..
Yani, mesele Abdullah Gül meselesi değil. Ucu okyanus ötesi derinlikte bir mevzuu!.. MHP Genel Başkanı Bahçeli, bu gezi ile ilgili şöyle dedi: “Dış baskı ve dayatmalara boyun eğilerek, içerideki Erivan lobilerine teslim olunarak Ermenistan’a gidilmesi, tarihi bir gaflet olacak, böyle bir davranış Türkiye’nin onurunu yaralayacaktır.”
Dışişleri Bakanı Babacan’ın, Bahçeli’nin sözlerine “Anlam veremediğini” söylemesi de ilginç!.. “İçerideki Ermeni lobileri”ni gizleme gayreti gibi!..
Emperyalist patentli sermaye ağalarının “Mutlaka git” mesajını yanına koyarak, medya baronlarının Ermenistan lobilerini, yöneticilerini aklama paklama, şirinleştirme kampanyalarının hatırlanması gerekir...
Gazeteci Arslan Bulut, köşesinde önemli bilgileri sunarken şunları yazdı;
“2006 yılında, Baskın Oran, Elif Şafak, Etyen Mahçupyan, Halil Berktay, Hrant Dink, Murat Belge, Müge Göçek ve Ragıp Zarakolu’dan oluşan bir grup, Liberation gazetesinde yayımlattıkları bildiride ‘Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan bizler, imparatorluğun son döneminde Osmanlı Ermenileri’nin uğradığı insanlık dışı felaketin tüm ağırlığını üzerimizde hissediyoruz. Ermeniler’in acıları bizim acımızdır. 1915 vahşetini, insan olduğunu söyleyen hiçbir kişi inkâr edemez’ diyebilmişti.
Hrant Dink, bir Ermenistan gezisinde oradaki muhataplarına ‘Siz 1.5 milyon kişiden bahsediyorsunuz. Oysa aynı dönemde yaklaşık 500 bin Ermeni, din değiştirip Türk olmuştu. Bunları neden dikkate almıyorsunuz?’ diye sormuş, muhatabı da ‘Bu konunun gündeme gelmesi, davamıza zarar verir’ cevabını vermişti!
Prof. Dr. Hasan Köni, ‘Ermeni meselesi’ başlıklı bir konuşma yapmış ve şöyle demişti: ‘Tehcir sırasında, yerinden olmamak için ‘convert’ olan, yani Müslümanlığa dönen Ermeniler de var.
Bunların kim olduğunu bilemiyoruz. Sayıları 300-400 bin kişi.
Ayrıca dönmüş Museviler ve dönmüş Rumlar da var.
Bunları maalesef Türkiye Cumhuriyeti kendi vatandaşlarını rahatsız etmemek için açıklamıyor. Belki de devletin içinde de yüksek rütbeye gelmiş Ermeni kökenli dönmüş insanlarımız var.”
Topluma hakim, toplumu yönlendiren köşe taşlarına, (sermaye-basın-üniversite) sahip olanların kimlikleri kabul ettirmek istedikleri böylece netleşiyor...
Vatandaşın bu geziye yüzde yetmiş destek verdiğini yansıtan kamuoyu sonuçları, “Cesur-tarihi” karar manşetleri, Türklere iftar sofrası kuran Ermeni ev sahipleri haberleri ve Gül’ü soykırım saygı duruşuna davet eden köşe yazıları!..
Türkiye bu geziye gitmese olmaz mı?.. Olmaz!..
O zaman Ermenistan’ı “Tanıttıkları” o “Tanımayı” sürdüremedikleri için artık yoklar!..
Dün dündür, koltuk ancak büyük uyumla mümkündür!..
Bilmem anlatabildim mi!!?
Behiç KILIÇ
http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=87