Ermenistan'a Gidilmesi Gaflettir''

Haydi hep beraber Sayın AHMET NECDET SEZER'in Ermenistan'a gittiğini düşünelim.

Vatandaşlarımızın ancak özellikle AKP'lilerin nasıl bir tepki verdiğini hayâl edin... Kan mı gövdeyi götürürdü yoksa SAYIN AHMET NECDET SEZER vatan haini mi olurdu?
 
Habertürk'te Provokatif Haber

Cumhurbaşkanı Gül'ün Erivan ziyareti öncesi Ermenistan'da olmayan provokasyon Türkiye'de oldu hem de Habertürk TV'de...

Gül’ün Erivan ziyareti öncesi Habertürk ekranında bir ‘son dakika gelişmesi’ yer aldı. Orly katliamı mimarının da maçı protokolde izleyeceğine ilişkin haber kısa sürede yalanlansa da ortalığı karıştırdı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Dünya Kupası elemeleri için yarın karşı karşıya gelecek olan Türkiye-Ermenistan milli maçını izlemek üzere Erivan’a gideceğini resmen açıkladıktan sonra, aynı protokol tribününde tarihe Orly Katliamı olarak geçen kanlı saldırının mimarı Varujan Garbisyan’ın da oturacağı haberleri ortalığı karıştırdı. Sadece Habertürk TV’de yayınlanan ve nerede üretildiği tam olarak anlaşılamayan bu asparagas haber kısa süre içinde yalanlandı.

Habertürk’ün bildirdiğine göre, Türkiye-Ermenistan maçını şeref tribününde izleyecekler arasında Varujan Garbisyan da vardı. Garbisyan, 15 Temmuz 1983’te Paris’in Orly Havalimanı’ndaki Türk Hava Yolları kabul masası önündeki müşteri kuyruğuna bombalı saldırıda bulunarak 8 kişiyi öldürüp, 60 kişiyi yaralayan ASALA örgütü üyesi Suriye asıllı bir Ermeni teröristti. Yakalandığında, asıl amacının uçağı havada patlatmak olduğunu açıklamıştı. Garbisyan, Fransız mahkemelerince yargılanıp mahkûm edilmiş, ancak 2001 mart ayında, Ermenistan’a sınırdışı edilmişti.

Haberde kullanılan görsel malzeme ise oldukça ilginçti. Dönemin Hürriyet gazetesi küpürleri ve foroğraflar video etkisi verecek şekilde belli bir kurguyla hazırlanmıştı. Ancak Habertürk, Hürriyet gazetesi küpürlerini belirsizleştirerek saklayabilmişti.

Haber, Ankara siyaset ve diplomasi kulislerini karıştırdı. Gerek Dışişleri, gerekse Cumhurbaşkanlığında kurulan ziyarete hazırlık masaları bir anda gündemlerini değiştirdiler ve bu krizle uğraşmaya başladılar. Türk Dışişlerinin elinde bu yönde bir bilgi yoktu. Diplomatlar Ermeni muhataplarına bu olayın aslı olup olmadığını sordular. Gelişmelere yakın resmi bir kaynak Radikal’e “Böyle bir bilgi olduğunu doğrulayamıyoruz. Birileri ziyarete gölge düşürmeye çalışıyor olabilir” dedi. Kimin bu ziyarete gölge düşürmeye çalışıyor olabileceği sorumuz üzerineyse aynı kaynak, “Bilemiyorum. Devletin zirvesinde bu konuda mutabakat var. Askeri kesim de, hükümet de Cumhurbaşkanını destekledi. O yüzden bu ziyarete karşı çıkanlara bakmak lazım” dedi.

Sorular üzerine açıklama yapan Ermenistan Dışişleri Sözcüsü Tigran Balayan ise, Garbisyan’ın protokol tribününe davet edildiği haberini ‘saçmalık’ olarak niteleyerek, “Bu haberi bütünüyle yalanlıyorum” dedi. Balayan’ın benzeri açıklaması bir süre sonra www.panarmenian.net adlı Ermeni haber sitesinde de yayınlandı. Bu arada, Garbisyan’ın Ermenistan’da kullandığı soyadının Partikyan olduğu anlaşıldı. Daha önce Ermenistan Dışişleri’nin haberi yalanlamadığı yayınını yapan Habertürk, bu aşamadan sonra Garbisyan’ın Erivan belediyesinde çalıştığını ve bu nedenle protokolde yer aldığını bildirdi. Haberde, Garbisyan’ın protokol tribününde oturmaktan vazgeçtiği, ama başka bir tribünden yine de maçı seyredeceği iddiası sürdürüldü.

GARBİSYAN KENT DIŞINA ÇIKARILDI
Bu arada haberin ardından Ermeni güvenlik güçleri, Garbisyan’ı Erivan’da buldu. Garbisyan’ın maça gitme ihtimaline karşılık Erivan dışına çıkarıldığı öğrenildi.


Kaynak: Radikal

http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=182494
 
Şııııııt! Dindar cumhurbaşkanına bu ne biçim sözler? Hele hele stepne devlet bahçeli'den bunları duymak ne acı! Bana bakın! Dindar cumhurbaşkanına kötü söz söylemeyin! Günaha girersiniz. Cenneti unutun, hayatta giremezsiniz! Sonra demedi deme İbrahim!
 
Söylediklerini unuttu!


Tepkİlere kulak asmayıp Ermenis’tan’a gitmeye hazırlanan Cumhurbaşkanı Gül, 1993 yılında RP milletvekili sıfatıyla şunları şöylemiş: Kars’ın, Ermenistan toprağı olduğunu iddia edecek, bütün bunlardan sonra o adam Türkiye’ye gelecek ve siz de elini sıkacaksınız!..”

Katillerin elini sıkamazsınız!
Gül, 1993’te RP milletvekili sıfatıyla şunları şöylemiş: Kars’ın, Ermenistan toprağı olduğunu iddia eden adamın eli sıkılmaz

Erivan’a maça gidecek olan Cumhurbaşkanı Gül’ün, 1993 yılında, dönemin başbakanı Süleyman Demirel’in Ermenistan politikalarını kıyasıya eleştirdiği ortaya çıktı. Milliyet Gazetesi yazarı Melih Aşık, Abdullah Gül’ün inanılmaz değişimini köşesine taşıdı: Bundan 15 yıl önce.. 1993 yılında.. Demirel Hükümeti’nin Ermenistan politikası konusunda verilen gensoru sırasında Refah Partisi adına Abdullah Gül söz alıyor... Bakınız zabıtlara göre, neler söylüyor: “Hükümet, bu politikasıyla, geleceğimizi gerçekten ipotek altına almıştır ve öyle ipotek altına almıştır ki, Ermenistan Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanının cenaze merasimine katılma cesaretini göstermiştir. Sizin nasıl bir uzlaşmacı olduğunuzu, Türkiye’nin menfaatleri söz konusu olduğunda, sizin şahin gibi davranmayacağınızı bildiği için cesaret bulmuş ve Türkiye’ye gelmiştir. Siz bana bir ülke gösterin ki, kardeşleriniz savaş halinde olacak, kardeşleriniz katledilecek ve onlar katledilirken, ’Bunun müsebbibi Türkiye’dir’diye demeçler verecek; o kardeşlerimiz katledilirken, ’Avrupa’nın haritaları bellidir, yerine oturmuştur; fakat Ortadoğu’nun, Asya’nın haritaları nihai şeklini almamıştır’diye açıklamalar yapacak; Kars’ın, Ermenistan toprağı olduğunu iddia edecek, bütün bunlardan sonra o adam Türkiye’ye gelecek ve siz de elini sıkacaksınız!..”

Kaynak
 
BÖYLE CUMHURBASKANI olmaz olsun ermenistan cumhurbaskanı diyorki benım türklerin ermenilere karsı yaptıgı soykırım düsüncem değişmeyecek diyor ya arkadaslar size bir komsunuz katilsin sen diyor siz katil diyen birinin evine gidermsiiniz
 
cumhurbaşkanlığı koltuğana getirenlere karşı vefa borcunu ödüyor,
 
--------------------------------------------------------------------------------

bence gitmemesi lazım
 
bende diasporayı kastediyorum zaten ! farklı bir şey söylemiyorum..



Söylediklerini bırakın siyaset alanında ! çocuklar bile kendi arasında konuşurken söylemez..Bu anlayış ! siyasette nerede mevcut ! Sen benim söylediklerimin yalan olduğunu söyle :) başka bir şey söylemeyeceğim...Bu akp yada cumhurbaşkanı ile ilgili bir olay değil !!!! hükümetle bir alakası yok ! tamamen devlet politakasıdır bu ziyaret....O kesme dediğin olayı yaptığın anda zaten kaybeden taraf olursun..Ama senin anlayışında devlet politikaları ilerlemiyor...Ekonomik darbelerle ilerliyor bu ilişkiler...Azcık ekonomik gelişmeleri takip edebilseydin ! Ermenistan'ın ne kadar darbe yediğini anlayabilirdin.....Bilmiyorum Turancılık anlayışı mevcut mudur ! :) sende ! Ama bu bölgede söz sahibi olmak için varolan tüm devletler ile diyalog süreci olması lazım !!!!! Çünkü sen diyaloğu kurmazsan diasporadakiler kuruyor senaryoları ya da Yanı başında Rusya !!!! Akp ile Cumhurbaşkanı ile ilgili bir olay değildirki bu :) sap ile saman karışmasın :))) Devlet Politikasıdır......Biz peki Saakaasvili 'yi neden destekledik 2 sene önce başa gelirken ? Bunun gibi ayrıntılarda gizlidir megalo ideamız :)))))) anlayabilene :)) Turancılık yoksa mevcudiyetinde o zaman sözüm yok ! Ama tekrar eski güçlü Türkiye olması için öncelikli kural diyalogtur......

ben nerden bileyim siz saakaşviliyi neden desteklediğiniz hani şöyle düşünübilirm ABDnin
... yalayıcısı hükümet sırf abd nin çıkarına uyduğu için desteklemişsinizdir.

çocuk mu dedin çocukaça hareketlerine sığınarak
çocuk mudedin kendini zeki sanarak
çocuk mu dedin git aynaya bakk salavat çek
çocuk mu dedin zoruna mı gitti bu apaçık gerçek

hiç savunmazsın kısa kesim bıyıklı adamı
hiç savunmazsın katil eli sıkanı
hiç savunamazsın saklanırsın Turan'a
hiç savunmazsın hiyanette olanı bu vatana


yesin koçum darbeyi ermeni hayyin
yesin koçum sen niye düzenliyon ayin
yesin koçum bırak teslis çekmeyi
yesin koçum durdurmalısın pineklemeyi


Turancı olsan görürdün vatan elden gidiyor
Turancı olsan hiç savunmadığın adam vatanını satıyor
Turancı olsan inan vermezdin böyle bir cevap
Turancı olunmaz ki katil ile olmak muhattap

susmican bilirim
susmanı istemem zaten
sabaha kadar cevap verebilirim
ama yapamam bunu utanmadan

teşekkürler
 
AA olur mu gömlek değiştirdi bunlar çoktan.Çıngıraklı yılan misali her değiştirilen gömlekten sonra münasip yerlerinde bir halka yerine yüzlerinde bir kırışık oluşur.Dikkat edin de yakın zamanda Ajda Pekkan'dan estetik tüyoları almayın SAYIN Rose!
 
Kültür seviyeni bize belli ettiğin için teşekkürler. Cahilliğin hat safhada zaten bu cesaret cahillikten gelir biraz kitap oku, tarih oku be kardeşim. Aklının olanını belli etme derler bizim memleket adanada.
 
İnşallah Soykırım Anıtı'nı da Ziyaret Etmez !..



Abdullah Gül’ün Erivan ziyareti büyük bir hata ve vebal olarak tarihteki yerini alacaktır. Aslında buna top maçı ziyareti demek yanlış; çünkü asıl sebep Erivan’ı ziyaret etmek. Top maçı işin bahanesi...

Ermenistan ziyaretinin bütünüyle yabancı baskı ile yapıldığına şüphe yok. Zaten Cumhurbaşkanı Gül’ün ABD Başkanı Bush ile telefon görüşmesinin hemen ardından gideceğini açıklamış olması da bunun bir göstergesi.

Tutar tarafı yok

Bu ziyaretin hiçbir doğru tarafı yoktur. Teslimiyetçilikte AKP politikaları ile yarışan laikçi teslimiyetçilerin bu ziyareti alkışlamakta olmaları veya Türkiye’yi her dış politika konusunda peşinen suçlu, yanlış ve haksız taraf olarak görmeyi ‘liberal’ olmak diye yorumlayan dar ama azgın bir çevrenin geziye destek veriyor olması da bu gerçeği değiştiremez. Bu gezi Türkiye’nin teslimiyet ve en kötü diplomasi tarihinde yerini alacaktır.

Neden yanlış? Ermenistan’ın Türkiye karşıtı tutumu basit gerekçelerle izah edilemeyecek kadar cüretkar, tehditkar ve terbiyesiz. Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımayan, kardeş ülke Azerbaycan topraklarını işgali altında tutan basit bir ülke. Ermeni soykırımı iftiralarını Türkiye’ye karşı her platformda kullanmayı kendi milli siyaseti haline getirmiş bir ülke...

Sovyetler Birliği dağılarak bağımsız yeni devletler ortaya çıktığı zaman Türkiye bu devletlerin hepsini birden tanıdı. Bunlar arasında Ermenistan da vardı. Yani Ermenistan’ı tanıyan devletlerin başında Türkiye geliyordu. Türkiye bağımsızlığını tanıdığı bu eski Sovyet cumhuriyetleriyle diplomaside adet olan bir protokol imzalıyor ve/veya bir nota teatisi yapıyordu.

Sovyetler ile imzalanan anlaşmalar

Bu diplomatik uygulamanın sebebi Türkiye’nin daha önceden Sovyetler Birliği ile imzalamış bulunduğu anlaşmaların söz konusu cumhuriyetler tarafından da tanındığının tespit ve tescil edilmesiydi. Diğer bütün cumhuriyetler soru bile sormadan bu yöntemi kabul ettiler ve daha önceden yani bu ülkeler Sovyetler Birliği’nin parçası iken Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında imzalanmış bulunan antlaşmaları tanıdıklarını ortaya koydular.


Ancak Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımaya yanaşmayan Ermenistan böyle bir diplomatik prosedüre sürekli itiraz etti.

Çünkü Ermenistan’ın bağımsızlık deklarasyonu Lozan sınırlarını tanımıyor ve Sevr temelinde Türkiye ile sınırların gözden geçirilmesini istiyordu. Daha sonra hazırlanarak yürürlüğe giren Ermenistan anayasası da bu deklarasyona atıfta bulunuyordu. Yani sınırların değiştirilmesi Ermenistan anayasasına girmiş oldu.

Aslında Ermeni yetkililer sınırların değiştirilmesi, Türkiye’den toprak ve tazminat istenmesi gibi konuları sürekli olarak ya imalı ya da açık ifadelerle gündeme getirdiler. Ama Türkçe lisanıyla yayın yapan gazete ve televizyonlar ile bir grup emekli büyükelçi bunları görmemekte ısrar etti.

Son olarak 19-22 Aralık 2007 tarihleri arasında Ermenistan Milli Meclisi olağanüstü toplantılar düzenleyerek Türkiye’den taleplerini tartıştı.

Ermenistan Dışişleri Bakanı, Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı, Taşnak Partisi Genel Başkanı ve milletvekillerinin söz alarak katıldığı bu toplantıda Sevr temelinde sınırların yeniden ele alınması konusu gündeme getirildi.

Bu arada Türkiye’nin soykırım iftiralarını derhal kabul ederek özür dilemesi ve Ermenilere en azından kırk beş milyar dolar civarında bir tazminat ödemesi konusu karara bağlandı. Bu haberleri de Türkçe lisanıyla gazete ve televizyonlar görmezden geldi. Yabancı fonlarla beslenen sivil toplum kuruluşları (!) bu gelişmelere karşı kayıtsız kaldılar.

Gül Ermenistan’a gidiyor

İşte Gül böyle bir ülkeye gidiyor. Kendisi maçı, Orly katliamını gerçekleştiren katillerden birisiyle birlikte maçı seyredecekmiş dün gelen haberlere göre.

Ne diyelim??? Yakışır demek geliyor; ama Türkiye Cumhurbaşkanı söz konusu olduğu için yutkunup kalıyoruz.

Gül’ün 15 sene evvel Özal’ın cenazesine Levan Ter-Petrosyan’ın gelmesine gösterdiği tepkileri ve bugün neler yaptığını gördükten sonra insanın nutku tutuluyor.

Ben kendisini Bosna savaşı yıllarında ‘İkincii Endülüs’ diye bütün Batıyı lanetlediği günlerden hatırlıyorum.
Çok da yanlış değildi söyledikleri. Sadece diplomatik nezaketten yoksundu.

Bilkent Üniversitesi Boutros Ghali’yi ağırlayacak diye ortalığı haklı olarak birbirine kattığı günlerden tanıyorum Abdullah Gül’ü. Çoğu zaman haklı olarak İsrail’i eleştirirken hatırlıyorum.

Ama aynı Gül şimdi Ermenistan gibi basit bir devletin ayağına yalvarırcasına gidiyor.

Geçen kış Ankara’ya gelen İsrail Cumhurbaşkanına Bilkent. Üniversitesi’nde doktora verilmesini organize etti.
Aynı ziyaret vesilesiyle Ankara’ya gelen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a da doktora verilmesi aklından bile geçmedi.

Eskiden işgal altındaki Azerbaycan topraklarını sık sık gündeme getirirdi.
Şimdilerde aklından geçmiyor.

Bütün bunları bir film şeridi gibi gözümün önünden geçirince ‘ne değişim yarabbi’ demekten kendimi alamıyorum.
Başka söze gerek var mı?

Hasan ÜNAL
 
Yüksekte Oturmanın Bedeli ...



Dün dündür bugün Ermenistan günüdür!..
Abdullah Gül “Dün” yani on beş yıl önce dönem iktidarına demiş ki; “Türkiye’nin menfaatleri söz konusu olduğunda, sizin şahin gibi davranmayacağınızı bildiği için, cesaret bulmuş ve Türkiye’ye gelmiştir.

- Siz bana bir ülke gösterin ki, kardeşleriniz savaş halinde olacak (Azeriler’i kast ediyor), kardeşleriniz katledilecek ve onlar katledilirken, ‘Bunun müsebbibi Türkiye’dir’ diye demeçler verecek; O kardeşlerimiz katledilirken, ‘Avrupa’nın haritaları bellidir, yerine oturmuştur; fakat Ortadoğu’nun, Asya’nın haritaları nihai şeklini almamıştır’ diye açıklamalar yapacak; Kars’ın, Ermenistan toprağı olduğunu iddia edecek, bütün bunlardan sonra o adam Türkiye’ye gelecek ve siz de elini sıkacaksınız!..”

Gül Bey şimdi, kanaatleri aynı olan Ermeni yöneticilerin elini sıkacak... Sıkmasın mı?..
Asıl soru şudur... Gül’ün onbeş yıl sonra ulaştığı değişikliğin temeli, Türkiye’nin kararı mıdır?!. Yani, Türkiye “Gideyim” mi demiştir, yoksa bu gezi “Hadi git” gezisi midir?!.

Abdullah Gül’e ya da iktidara, bu gezinin mimarları oldukları çerçevesinde yapılan eleştiriler, yüzde yüz tam hedefini bulmuş, başka bakışa yer bırakmayacak ölçülerde midir?!.

Şöyle bir gezinelim bakalım...
Abdullah Bey’in, Ermeni liderin Türkiye’ye gelişine yeşil ışık yakan Demirel Hükümeti’ne veryansın ettiği yılların biraz öncesine, Sovyetler’in dağılışı dönemine gidelim...

Ermenistan’ı ilk tanıyan ülke Türkiye...
Karabağ katliamına karşın, Ermenistan’a büyükelçi göndermeyi de tartışan Türkiye!..


Yani, mesele Abdullah Gül meselesi değil. Ucu okyanus ötesi derinlikte bir mevzuu!.. MHP Genel Başkanı Bahçeli, bu gezi ile ilgili şöyle dedi: “Dış baskı ve dayatmalara boyun eğilerek, içerideki Erivan lobilerine teslim olunarak Ermenistan’a gidilmesi, tarihi bir gaflet olacak, böyle bir davranış Türkiye’nin onurunu yaralayacaktır.”

Dışişleri Bakanı Babacan’ın, Bahçeli’nin sözlerine “Anlam veremediğini” söylemesi de ilginç!.. “İçerideki Ermeni lobileri”ni gizleme gayreti gibi!..

Emperyalist patentli sermaye ağalarının “Mutlaka git” mesajını yanına koyarak, medya baronlarının Ermenistan lobilerini, yöneticilerini aklama paklama, şirinleştirme kampanyalarının hatırlanması gerekir...

Gazeteci Arslan Bulut, köşesinde önemli bilgileri sunarken şunları yazdı;

“2006 yılında, Baskın Oran, Elif Şafak, Etyen Mahçupyan, Halil Berktay, Hrant Dink, Murat Belge, Müge Göçek ve Ragıp Zarakolu’dan oluşan bir grup, Liberation gazetesinde yayımlattıkları bildiride ‘Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan bizler, imparatorluğun son döneminde Osmanlı Ermenileri’nin uğradığı insanlık dışı felaketin tüm ağırlığını üzerimizde hissediyoruz. Ermeniler’in acıları bizim acımızdır. 1915 vahşetini, insan olduğunu söyleyen hiçbir kişi inkâr edemez’ diyebilmişti.

Hrant Dink, bir Ermenistan gezisinde oradaki muhataplarına ‘Siz 1.5 milyon kişiden bahsediyorsunuz. Oysa aynı dönemde yaklaşık 500 bin Ermeni, din değiştirip Türk olmuştu. Bunları neden dikkate almıyorsunuz?’ diye sormuş, muhatabı da ‘Bu konunun gündeme gelmesi, davamıza zarar verir’ cevabını vermişti!

Prof. Dr. Hasan Köni, ‘Ermeni meselesi’ başlıklı bir konuşma yapmış ve şöyle demişti: ‘Tehcir sırasında, yerinden olmamak için ‘convert’ olan, yani Müslümanlığa dönen Ermeniler de var.

Bunların kim olduğunu bilemiyoruz. Sayıları 300-400 bin kişi.
Ayrıca dönmüş Museviler ve dönmüş Rumlar da var.

Bunları maalesef Türkiye Cumhuriyeti kendi vatandaşlarını rahatsız etmemek için açıklamıyor. Belki de devletin içinde de yüksek rütbeye gelmiş Ermeni kökenli dönmüş insanlarımız var.”

Topluma hakim, toplumu yönlendiren köşe taşlarına, (sermaye-basın-üniversite) sahip olanların kimlikleri kabul ettirmek istedikleri böylece netleşiyor...

Vatandaşın bu geziye yüzde yetmiş destek verdiğini yansıtan kamuoyu sonuçları, “Cesur-tarihi” karar manşetleri, Türklere iftar sofrası kuran Ermeni ev sahipleri haberleri ve Gül’ü soykırım saygı duruşuna davet eden köşe yazıları!..

Türkiye bu geziye gitmese olmaz mı?.. Olmaz!..
O zaman Ermenistan’ı “Tanıttıkları” o “Tanımayı” sürdüremedikleri için artık yoklar!..

Dün dündür, koltuk ancak büyük uyumla mümkündür!..
Bilmem anlatabildim mi!!?

Behiç KILIÇ


http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=87
 
Tarihin Yükü... - Ahmet TAN




Fatih Terim, maçtan önce kestirip attı:
“Futbolcular tarihin yükünü taşıyamazlar!..”

Peki, tarihin yükünü kim taşıyacak?
Herhalde bu maçı Şeref Tribünü’nde yan yana seyredecek olan iki ülkenin Cumhurbaşkanı…

Ermenistan Cumhurbaşkanı’nın ne tür bir yemin ettiğini bilmiyoruz.
Ama bizim Cumhurbaşkınlığı yeminini biliyoruz. Gül, bir yıl önce şu yemini etmişti:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusun ve şerefim üzerine and içerim.”

Türkiye Cumhuriyeti’nin “şan ve şerefini”, “tarih huzurunda” korumak göreve ve sorumluluğu Türkiye’de sadece ve sadece Cumhurbaşkanı’na verilmiştir. Çünki devletin ve milletin birliğini temsil eden ve başkomutan sıfatı taşıyan sadece cumhurbaşkanıdır.

Gül, Erivan’a giderken inşallah yemini hatırlayarak gitmiştir.

Yemin dışında hatırlanacak başka hususlar da vardır: Ermeni Futbol Federasyonu sözde bir jest yapmış ve ambleminden Ağrı Dağı’nı kaldırmıştır.

Tüm Ermeni paralarının üzerinde, neredeyse her resmi dairenin duvarlarında Ağrı Dağı duruyor. “Bir başka ülke topraklarındaki dağın onların paralarında, duvarlarında ne işi var?”
Diye lütfen sormayın!..
Ermeniler’e göre Ağrı Dağı, “Batı Ermenistan” toprağıdır.

Batı Ermenistan Anadolu’nun doğusudur!..
Yani bizim Anadolu, bugünkü Ermenistan yönetimine göre Doğu Ermenistan’ın tamamlayıcı parçasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını tanımamaları bundandır.
Ve bu konuda çok tutarlıdırlar!...


Nedense aynı tutarlılığı sınır kapısı konusunda göstermemektedirler.
Komşumuz, tanımadıkları sınırlarımızda, kendileri için bir kapı açılmasını isteyip duruyor. Onların bu isteğine ABD ve AB destek olmakta ve bunun için Türkiye’ye baskı yapmaktadırlar. Gül’ün koşa koşa maça gitmesi umalım ki, bu baskıların sonucu olmasın…

Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini tarih önünde koruyacağına yemin eden Cumhurbaşkanı’na bu maç vesilesiyle birkaç hatırlatma kaçınılmaz:

- Soykırım en ağır bir insanlık suçu ve bir cürümdür. Bu nedenle de tanımının hukuk tarafından yapılması gerekir.

Soykırımın varlığına siyasetçiler, gazeteciler, tarihçiler hükmedemez. Ermenistan “soykırım iddiaları”nı uluslar arası hukuk alanına taşımaktan neden şiddetle kaçıyor?
Gül bu soruyu keşke bir ara “mevkidaşı”nın kulağına eğilip sorsa…

Fatih Terim, futbolcuların, tarihin ağırlığını taşıyamayacaklarını söyledi.
Tarih gerçekten de ağır. Öylesine ağır ki…

Soykırım yaptığı iddia edilen Osmanlı Devleti, 1915-1917 yılları arasında 1.617 kişiyi tehcir sırasında Ermeniler’e kötü muamele yaptığı için yargıladı ve 67’sini suçlu bularak, idam etti.
Soykırım yapan devlet kendi resmi yetkililerini “düşmana kötü muamele yaptığı” için yargılar ve idam eder miydi?..

Ahmet TAN

http://www.asahaber.com/modules.php?name=News&file=article&sid=10263
 
ya ınsanlar sunu anlamıyor dunya gucler dengesı
arkadas hep boyle uzak durarak hıcbırsey halledılmez
konusarak halledılır bazı seyler
mıllıyetcılık ruhunuzu heryerde kabartmayın gunumuzde mıllıyetcılık hıcbırseye sokmez kanun soker
guc soker........
hıc kusura bakmayın bızde mıllıyetcıyız ama ne kazandırıyor.
adamlar eger mahkemeyı kazanırsa ve bız de hıc konusmassak bır ton tazmnıat odeceyecez yapmadıgım z sozde soykırım ıcın....
bunu ancak boyle halledeblırısın yapacagın her kotu seyde anlasamascı sen olursun sana doner......
kopruyu gecene kadar ısın ozetı...........
 
gıtmesını ısteyen kısılere cevabı stadda ermenıler vermıstır o srfszler kı Istıklal Marsımızı ıslıklayacak kadar kustahtırlar
 
:victoryNe Alakası Var Bence çok Güzel Bir Adım Atıldı Ne Zaman Kadar Böyle Devam Edecekti Birilerin Bişey Yapması Gerekiyordu Kutluyorum Cumhurbaşkanımızı
 
:victoryNe Alakası Var Bence çok Güzel Bir Adım Atıldı Ne Zaman Kadar Böyle Devam Edecekti Birilerin Bişey Yapması Gerekiyordu Kutluyorum Cumhurbaşkanımızı

ne adımı atıldı. ermenistana gitmek demek soykırımı kabul etmek demek. o kadar
 
Geri
Üst