Sayın Öcalan!
Önce şaka sandık.
Tayyip Erdoğan "Sayın Öcalan "demiş.
Dalga geçiyorlar diye düşündük.
"Hayır, Cumhuriyet gazetesi yazmış ne şakası" dediler.
Ama yeni dememiş, yedi yıl önce hapisten çıktıktan sonra Avustralya'ya gitmiş orada radyo röportajında söylemiş.
E, ne fark eder?
Katil o zaman katil değil miydi?
Gerçek değildir dedik sonra, birileri Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi birilerini tuzağa düşürmeye çalışıyordur.
"Hayır, ses kaydı var" dediler.
Dinledik, gerçekten de Tayyip Erdoğan'ın sesi.
Yani haber doğru.
Üstelik bizim haber merkezi ropörtajı yapan radyo yapımcısıyla konuştu "Evet Erdoğan benimle yaptı söyleşiyi ve sayın Öcalan dedi " diyor adam.
Yani haber gerçekten gerçek.
"Of " dedim Adnan'a.
"Habere bak. Bomba."
Türkiye'nin Başbakanı, Cumhurbaşkanı adayı 30 bin kişinin ölümünden sorumlu bir teröriste "Sayın Öcalan" demiş.
"Akşama Ana Haber Bültenleri karışır.Yarına gazeteler yıkılır" dedim.
Adnan güldü.
-Görmeyecekler.
"Nasıl?" dedim."Böyle bir haber nasıl görülmez?"
-Doğru mu?
-Doğru.
-Ses kaydı var mı?
-Var.
-Ses Tayyip Erdoğan'a mı ait ?
-Evet, ona ait.
-Yalanlama geldi mi?
-Hayır gelemedi.
Üstelik şöyle diyor Tayyip Erdoğan;
"Sayın Öcalan düşüncelerinden ötürü değil, şu anda almış olduğu kellelerin hesabını veriyor.
Kelleler kim?
Şehit Mehmetçikler.
Yani daha 20 yaşında anasından, babasından, kardeşinden, sevgilisinden ayrılıp bilmediği dağlarda tanımadığı adamlar tarafından vurulan çocuklar onlar.
Hiç çocuğu olamayacak çocuklar.
Hiç günahı olmayan çocuklar.
Onlara 'kelle" denir mi ?
Bir vatandaş olarak soruyorum :
Böyle biri ülkeye Başbakan, Cumhurbaşkanı olabilir mi ?
Bir gazeteci olarak soruyorum:
Böyle bir haber görmezden gelinebilir mi ?
Adnan güldü.
Göremezler.
"Yahu" dedim, "DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'e ,Sayın Öcalan dediği için daha yeni altı ay hapis cezası verilmedi mi ?"
Derdim Tayyip Erdoğan ceza alsın filan değil.
Konumuz bu değil sonra.
Ama bu haber nasıl görülmez?
Buna inanmam çok zordu.
Hemen örnekler vermeye başladım.
"Örneğin" dedim,"düşün ki ABD'de seçim zamanı ve Başkan Bush'un birkaç yıl önce bir konuşmasında "Sayın Usame Bin Ladin" dediği ortaya çıkarılıyor,ne yani o zaman Washington Post, New York Times, CBS, ABC, CNN vesaire bu haberi görmezden gelebilir mi ?
Amerikan medyası buna dayanabilir mi?
Amerikan halkı bu söze katlanabilir mi ?
Devam ettim.
Ne yani şimdi her şeyin analizini yapmaya bayılan büyük genel yayın yönetmenleri bu haberi görmeyip, bundan birkaç yıl sonra "neden o zaman Sayın Öcalan haberini görmedik?" diye yazarak mesleki vicdanlarını temizlemiş mi olacaklar?
Böyle bir mesleki ayıp neyle yıkanarak temizlenir?
Böyle bir ayıba kulp takılabilir mi ?
Adnan güldü:
"Var mısın iddiaya?"
İddiaya girmedim, çünkü o saatlarde haberi gören bir kaç internet sitesi sayfalarını değiştirip, haberi geri çekmeye başladılar.
Ğözlerime inanamadım.
Hala da inanamıyorum.
Sizler izleyici olarak,okur olarak,haber alma hakkına sahip vatandaşlar olarak bu haberi gazetelerde –birkaçı hariç- ya görmediniz ya da iç sayfalarda küçücük gördünüz.
Bu haberi ana haber bültenlerinde neredeyse hiç izlemediniz.
Türk basını üzerindeki müthiş baskının en büyük ispatıdır bu.
Yoksa bu sessizlik inanılmaz.
Kabul edilemez.
Ne yapmalı?
Ben kendi adıma bu ses kaydını dört bir tarafa gönderiyorum.
Haberi olmayanların haberi olsun, yazmayanların canı sıkılsın, ruhu daralsın, yazamayanların içi rahatlasın ve basına böylesine baskı yaparak iktidar olmaya çalışanların yüzü kızarsın, gücü kırılsın diye.
İşte Tayyip Erdoğan'ın "Sayın Öcalan"ını sayfanın altına koyuyorum .
Siz de dinleyin, kendiniz karar verin.
Haber olur mu olmaz mı ?
Olursa herkese gönderin, herkesin haberi olsun .
Bu sessizliği yırtın.
Flash TV’de ‘Seçim Kulübü’ programında AK Parti hükümetine ağır eleştir yönelten Necmettin Erbakan, ‘AKP’ye oy vermek, cehenneme bilet almak demektir’ dedi.
Necmettin Erbakan, Flash TV’de Seçim Kulübü programına katıldı. ‘Bunlar bir numaralı işbirlikçidir’ dediği AK Parti’ye 22 Temmuz’da oy verenlerin cehenneme bilet alacaklarını ifade etti.
Erbakan, geçmiş dönemlerde yaptıkları icraatleri anlatırken, ‘Ey köy kahvenesindeki Ahmet, ben senin için çırpınıyorum. Bu sese kulak ver’ diyerek vatandaşlara seslendi.
ERBAKAN GELDİ BEREKET GELDİ
Erbakan, milli görüş iktidarında 100 alan memura 256 verdiklerini söyledi. ‘Yurt gezilerinde, gördüğüm vatandaşlar, yaptığım zam için bana minnettar’ dedi.
CHP VE AKP İŞBİRLİKÇİ
Sağ ve solun farkı kalmadığını söyleyen Erbakan, 'CHP de AKP de bir. Çünkü ikiside işbirlikçi, ikisi de IMF'ci' dedi.
30 SENE ANLATTIK, ANLAMAMIŞLAR
Erbakan, ''Refah Partisi'nden ayrılanların 'bizi hoca kurdurdu, hoca öyle dahi ki iki koldan çalışıyor, bizim kuruluş gayemiz hocayı Cumhurbaşkanı yapmak' dediklerini'' iddia ederek, ''Millet bir defa aldanır iki defa aldanmaz, şimdi aynı şeyi yapıyorlar ama olmuyor'' dedi.
Erbakan, Ak Parti'ye yönelik iddialarda bulunarak, ''O paralardan biraz da biz istifade edelim dediler, AKP'li öğrenciler... AKP demek arka kapıdan kaçanlar demek. Biz bunlara 30 sene anlattık. maalesef anlamamışlar, tam tersini yapıyorlar, sandalye hırsından dolayı'' dedi. ''AKP gelir gelmez memleketin idaresini IMF'ye teslim etti. IMF ne yaptı, gelir gelmez yeni bir devlet kurdu, üst kurul, bunlara hükümet karışamaz. Devlet içinde devlet kurdu IMF'' diyen Erbakan, en büyük tahribatın bu dönemde yapıldığını, ''ekonomik yıkım, manevi tahribat, dış politika faciası'' yaşandığını iddia etti.
AKP KİM Kİ LAİKLİĞİ KALDIRSIN
AKP'ye yönelik eleştirilerin dozunu artıran Erdoğan, ortalıkta gezinen 'AKP laikliği kaldıracak' söylentileri için 'Korkmayın, bu AKP hiçbir iş yapamaz' dedi.
3 ÇÖKÜNTÜ YAŞATTILAR
AK Parti iktidarı döneminde ülkenin, ekonomik, ahlaki ve dış politika alanlarında çöktüğünü belirten Erbakan, aç, işsiz, dinden uzak bir ülke ortaya çıkmıştır dedi.
SOLUCAN GİBİ OLDULAR
Erbakan, 'Cumhurbaşkanlığı sürecinde çok büyük beceriksizliğe imza atan AKP iktidarı Genelkurmay'ın muhtırasından sonra, bırakın eğilip bükülmeyi solucan gibi oldular' dedi.
ERDOĞAN BENİ DUY!
Erdoğan'ın karşısında olduğunu düşünerek, Erbakan şunları söyledi: Kendine gel. Büyüklerinin duasını unutma. Sen benim kardeşimsin. Sen benim öğrencimsin. Sevdiğim için bunları söylüyorum. Uyan artık, domuz kredisini bırak. Halk seni seviyor. Bu yüzden seni birkez daha iktidar yapmayacak' dedi.
SP SEÇİMLERDEN 1. PARTİ ÇIKACAK
AK Parti iktidarından yüzde 20 oy alacaklı olduklarını söyleyen Erbakan, 'Seçime girmeyen ANAVATAN'dan, BBP'den bizlere gelecek oylarla, seçimlerden birinci çıkacağız' dedi.
Haber7
AK parti veya Recep Tayyip Erdogan'in,
refah/fazilet partisinin devami oldugu,
Erbakan'in dusuncelerini uyguladigi,
ayni kafaya hizmet ettiklerini,
hedeflerinin ayni oldugunu dusunenlere cevap olsun..
Zaten olsaydi kendi partilerini kurmazlardi
AK parti yolun acik olsun..
Türk Adı
Türkler, dünyanın en eski, asil, büyük devletler kurup, pek çok ünlü şahsiyetler yetiştiren medenî milletlerinden biridir. Türkler, Nuh peygamberin oğullarından Yasef'in Türk adlı oğlunun neslindendir.
"Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselam'ın oğlu Yasef'in oğlu olan kişidir."
Mustafa Kemal ATATÜRK
Türk kelimesinin yazılı olarak kullanılması ilk defa MÖ 1328 yılında Çin tarihide "Tu-Kiu" şeklinde görülmektedir.
Türk adının tarih sahnesine çıkışı MS VI yy'da kurulan Göktürk Devleti ile olmuştur. Orhun kitabelerinde yer alan "Türk" adı daha çok "Türük" şeklide gösterilmektedir. Bundan dolayı Türk kelimesini Türk Devleti'nin ilk defa resmi olarak kullanılan siyasi teşekkülün Göktürk imparatorluğu olduğu bilinmektedir. Göktürklerin ilk dönemlerinde Türk sözü bir devlet adı olarak kullanılmışken, sonrada Türk milletini ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır.
MS. 585 yılında Çin İmparatoru'nun Göktürk Kağanı İşbara'ya yazdığı mektupta "Büyük Türk Kağanı" diye hitap etmesi, İşbara Kağan'ın ise Çin İmparatoruna verdiği cevabi mektupta "Türk Devleti'nin Tanrı tarafından kuruluşundan bu yana 50 yıl geçti" hitapları Türk adını resmileştirmiştir.
Göktürk yazıtlarında Türk sözü daha çok "Türk Budun" şeklinde geçmektedir. Türk Budun'un ise Türk Milleti olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla Türk adı bu dönemlerde bir topluluğun veya kavmin isminden ziyade, siyasi bir mensubiyeti belirleyen bir kelime olarak görülmektedir. Yani Türk soyuna mensup olan bütün boyları ve toplulukları ifade etmek üzere milli bir isim haline gelmiştir.
Türk Soyu
Türk soyu, tarihin erken çağlarında Orta Asya'da ortaya çıkarak, doğuda Kadırgan dağlarından, batıda Orta Tuna havzasına; güneyde Hindistan, İran ve Mısır'dan, kuzeyde Lena ırmağı'nın mansabına ve Volga ırmağı'na katılan Kama ırmağı havzasına kadar uzanan geniş bölgeye yayılmıştır. Bugün bu bölgenin asli ve hakim unsurudur.
Kafatası biçimi bakımından brakisefal nitelik gösterirler. Yüz genellikle geniş ve düz görünüştedir. Kaş kemerini meydana getiren kemik düz olarak gelişmiştir. Göz çukuru nispeten dar ve küçük olmakla birlikte mongoloid ırkta olduğu gibi göz kapağı gergin ve çekik olmadığı için Türkler badem gözlüdür. Göz rengi çeşitlidir. Elmacık kemiği gelişmiş olmasına rağmen mongoloid ırktaki gibi çıkık değildir. Kulaklar yatıktır. Sakal ve bıyık ne ön Asya Ari kavimlerinde olduğu gibi teni karartacak kadar sık, ne de mongoloid ırktaki kadar seyrektir. Saç, sakal ve bıyık renkleri açık kumraldan siyah renge kadar çeşitlilik gösterir.
Türk Kelimesinin Anlamı
Türk kelimesinin anlamı konusunda, bazı İslam kaynaklarında Türk ve terk kelimelerinin imla benzerliğine dayanılarak Türkler, Kaf dağının ardına terk edilmiş bir kavim olarak açıklanmıştır. Sui-şu adlı Çin kaynağında Türklerin yaşadıkları ülkedeki miğfer biçimindeki dağla ilgili olarak adlandırıldıklarını belirtilmektedir. A.Vambery, Türk kelimesinin türe fiilinden -k ekiyle "türemiş" olduğu görüşündedir.
Kaşgarlı Mahmut, Türk adının Türklere Allah tarafından verildiğini ve bu kelimenin "gençlik, olgunluk ve kuvvet, kudret çağı" anlamına geldiğini söyler. Ziya Gökalp, töre-türe kelimesinden -k ekiyle yapılmış ve "töreli, nizamlı ve yasa ile düzenlenmiş kavim" anlamına gelen ad olduğunu kabul eder.
F.W.K. Müller, Uygur metinlerinde Türk kelimesinin "kuvvet ve güç" anlamındaki erk kelimesiyle yan yana anlamı kuvvetlendirmek için kullanıldığını söyler. Von Le Coq, Türk kelimesinin "güç ve kuvvet" anlamı taşıdığını açıklar. W. Thomsen ile Gyula Nemeth bu görüşü benimser. L. Bazin ise kelimenin türe fiilinden geldiğini kabul ederek Vambery'e katılır; aynı zamanda kelimenin "güç ve kuvvet" anlamı taşıdığını söyleyerek de diğer dilcileri destekler; Kaşgarlı Mahmut'tan da ilham alarak Türk kelimesinin Törük > Türük > Türk biçiminde değişime uğrarken anlam bakımından da "türemiş, gelişmiş, gelişip olgunlaşmış" şeklinde geliştiği görüşünü benimser.
Genel olarak Türk demek, Güçlü, kuvvetli manasında kabul edilir.
Atatürk ve Bozkurt
Atatürk'e Hediye Edilen Bozkurt Heykeli
Ağustos 1926 gecesi Türkiye'nin ''Bozkurt'' adlı yolcu gemisi, Fransız ''Lotus'' gemisi ile Ege Denizi'nde çarpışır. Bozkurt gemisi batar ve 8 Türk denizcisi boğularak ölür. Ertesi gün, İstanbul'a gelen Lotus gemisinin kaptanı tutuklanır ve Türk mahkemelerince 80 gün hapis cezasına çarptırılır. Lotus gemisinin kaptanının karşı çıkışları sonucu dava, Lahey Sürekli Adalet Divanı'na intikal eder. Lahey Sürekli Adalet Divanı, 7 Eylül 1927'de, Türkiye'nin hukuka aykırı davranmadığına karar verir. Bu kararla birlikte ''Geminin adı ve Türk milletinin milli simgesi, Türk özgürlük ve bağımsızlığının timsali olmasından ötürü'', Türk heyetine, Atatürk'e verilmek üzere tunçtan bir Bozkurt heykeli armağan edilir. Bu davadan dolayı, dönemin adalet bakanı Mahmut Esat'a, Atatürk tarafından Bozkurt soyadı verilmiştir.
Hatta küçük izcilere yavrukurt ismini bizzat kendisi taktı. Hakkında yazılan bazı kitaplarda kendisinden Bozkurt olarak bahsedildiğini biliyoruz... Bu belgelerden biri de Ankara Ulus’ta bulunan Atatürk heykelinin kaidesindeki bozkurt başı dır.
Atatürk Zamanında Basılan Bozkurt Resimli Para ve Pullar
Atatürk, kurduğu devletin Türk adı, Türk dili, Türk kültürü ile yaşamasını istemiştir. Bunun için Türk Milleti'nin sembolü olan Bozkurt'u, Türk devletinin parasına ve pullara bastırarak, Bozkurt adını her yerde kullanarak yeniden Türk kültürüne yerleşmesine öncülük etmiştir.