Demokratik Açılım [ Tek Başlık ]

BBP Genel Başkanı Topçu'dan Kürt Açılımına Sert Tepki: Af, İhanetin En Büyüğüdür

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Yalçın Topçu, hükümetin Kürt açılımına yönelik sert eleştirilerde bulundu.

Ebrunun renklerinin birbirine sorun olarak gösterilemeyeceğini dile getiren Topçu, affın ihanetin en büyüğü olacağını savundu.

BBP Genel Merkezinde MKYK toplantısı öncesi açıklamalarda bulunan Topçu, kanına ekmek doğrayan, 1 yaşındaki bebeğe, asker ve polise kurşun sıkanlar ile iktidarların örtülü desteğiyle 25 yıldır çile çektirildiğini, Doğu'da Kürt anasının Batı da ise Türkmen anasının ağlatıldığını söyledi.

Hükümetlerin sorunu tespit edemediği için önlem alamadığını ifade eden Topçu, güvenliğin Atlantik ötesindeki adamlara teslim edildiğini ileri sürdü.

"Şimdi açılıyorlar, açıldıkça milletin sağduyu denizinde boğulacaklar." diyen Topçu, ebrunun renklerinin birbirine sorun olarak gösterilemeyeceğini belirtti.

İç politikanın Avrupa Birliği'ne (AB), dış politikanın Atlantik ötesine, ekonominin ise IMF'ye havale edildiğini ileri süren Topçu, milletin hükümet hakkında "çalıyorlar, çaldırıyorlar; bölüyorlar, böldürüyorlar" dediğini iddia etti.

Güvenliği Türkiye'nin kendisinin alması, elin adamlarına teslim etmemesi gerektiğini vurgulayan Topçu, insan hak ve özgürlüklerinin sonuna kadar açılmasını istedi.

Kim nasıl konuşmak, kendisini nasıl ifade etmek istiyorsa öyle etmesi gerektiğinin altını çizen Topçu, bin yıllık medeniyet kodlarıyla sorunun çözüleceğine dikkat çekti.

Millete karşı örtülü savaş başlatıldığını ve bür sürü bedhahın buna çanak tuttuğunu savunan Topçu, bu ihaneti yırtmanın yeri ve adresinin ise BBP ile kadrolarının olduğunu kaydetti.

Bingöl'ün Sarıçiçek köyünde Özkan adlı şehidin cenaze törenine katıldığını ifade eden Topçu, ailenin 11 çocuğu olduğunu ve hiçbirinin sosyal güvencesi bulunmadığını belirterek, onlara sosyal güvencenin sağlanması gerektiğini vurguladı.

"Af, ihanetin en büyüğüdür. Nereden sen bu hakkı alıyorsun?" diye soran Topçu, 1 yaşındakine kurşun sıkan cani sallandırılmadıkça bu sorunun çözülemeyeceğini savundu.

Asıl sorunun, 'Hasan ile Hasso'nun karşı karşıya konarak sorunmuş gibi gösterenler' olduğunu ileri süren Topçu, bir gün ebruyu bozmanın hesabını vereceklerini belirtti.

"Kanserojen domatese muhtaç ettiniz. Bunun hesabını sormazsak namerdiz." diyen Topçu, AB müktesebatını da hayal tüneli olarak değerlendirdi. Topçu, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın dosyasını allem kullem edenlerin şimdi hançere yırttıklarını aktardı.

Topçu, Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesi Keş Dağları'nda geçirdiği helikopter kazasında hayatını kaybeden eski Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu için 9 Ağustos'ta 1. Hasret Kurultayı düzenleyeceklerini belirtti.

Kars, Ardahan ve Iğdır illerine önümüzdeki hafta gezi düzenleyeceğini açıklayan Topçu, hükümetin açılımlarının katkılarını yerinde inceleyeceklerini ifade etti.

Millet ile hükümetin gündeminin farklı olduğunu savunan Topçu, bu ezberin bozulmadığını kaydetti.

Anavatan Partisi ile Demokrat Parti'nin birleşme çalışmalarını da değerlendiren Topçu, iki partinin birleşmesinden memnun olacaklarını belirterek, Türk siyaseti için hayırlı olmasını diledi.

Önceliklerinin Meclis'e girmek olmadığını, millet için var olduklarını anlatan Topçu, milliyetçi, muhafazakar kadroların BBP çatısı altında birleşmesine hazır olduklarını ifade etti.


Kaynak
 
“Açılım” sigara yasağına benzemez

“Açılım” sigara yasağına benzemez

“Açılım” işi giderek sarpa sarıyor. Çünkü “Ben yaptım oldu” tarzı projelerin en vahimi.

En vahimi, çünkü doğrudan Türkiye’nin üniter yapısı ve rejimiyle ilgili. Bu yapı ve bu rejim sokakta bulunmadı ki... Yedi düvele karşı bir kurtuluş savaşıyla, büyük bedeller ödenerek kuruldu. Ve o gün bugündür, tüm yıkma çabalarına rağmen ayakta kaldı.

Şimdi bu yapıyı sarsabilecek, üzerinde uzlaşma, “konsensüs” sağlanmamış bir proje tartışılıyor. Üstelik projenin ne olduğu belli değil. “Kürt sorununu çözüyoruz” sloganıyla ortaya atılan projeye, iktidar partisinin bir bölümüyle, güdümlü bazı yazar-çizer takımından başka kimsenin desteği de yok. Büyük sivil toplum örgütleri, içeriği bile belli olmayan böyle bir “açılım” için, “Ülkeyi ayrıştırmaya götürecek her girişime karşı çıkarız” diye tepki gösteriyor.

Meclis’teki iki güçlü muhalefet partisinden MHP açık tavrını zaten bu yönde koydu.

CHP’nin tavrını da Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen dün net bir biçimde açıkladı. Dedi ki:

“Hükümetin yaptığı açılım aslında kapalı bir açılımdır. Açılım diyeceksiniz ne istediğinizi, ne düşündüğünüzü söyleyeceksiniz. Efendim, biz üslubu, çerçeveyi söylüyoruz, herkesle konuşacağımızı söylüyoruz. Bu açılım sayılmaz. Nasıl çözeceksiniz? Bu meseleyi nasıl çözeceksiniz ve bizden hangi katkıyı bekliyorsunuz? Bu yok ortada.”

“Siz bütün vatandaşlar için demokrasiyi derinleştirme, geliştirme paketi mi düşünüyorsunuz, yoksa sadece belli etnik gruptan gelenler için mi demokrasi düşünüyorsunuz?.. Şimdiye kadar bakıyoruz, bu gidiş aslında son durağı faşizm olan bir gidiştir. Onun için bu yaklaşımla siz yola çıkmışsanız, demokratikleşme yöntemiyle bir meselemizi hallederiz diye halkı kandıramazsınız.Gerçekleri açıkça koyalım.”

“Üstelik bu açılımın Türkiye’de terörü nasıl bitireceği belli değil. Terörün merkezi, beyni Kuzey Irak’tadır. Sizin atacağınız hangi adımlar, Kuzey Irak’taki teröristlerin terörden vazgeçmeleri sonucunu doğuracaktır. Şunu söyleyin biz de bilelim. Terör örgütü silahları kesinlikle bırakacağının işaretini vermiyor, silah elinde hükümete birtakım telkinlerde bulunuyor. ‘Şunu yaparsanız, bunu yaparsanız silah bırakırız.’ Yani dayatıyor, size siyasi çözüm dayatıyor basın yoluyla.”

Öymen haksız mı? Siz ortaya “açılım” diye bir laf atmışsınız? İçeriğini bile açıklamaya çekiniyorsunuz. Ama muhalefetten destek bekliyorsunuz. Böyle bir projede kamuoyunun ve muhalefetin desteğini almak için, içine bol miktarda “demokratikleşme” sokuşturulmuş süslü sözler yetmez.

Dedim ya, “açılım”, sigara yasağına benzemez.

Aşık Veysel’in şapkası

Biliyorsunuz, Sivas’ın Şarkışla ilçesindeki parka bir süre önce bir Aşık Veysel heykeli konuldu. Heykeli gören Sivaslılar ve hatta tüm Türkiye şaşırdı. Çünkü, o güne kadar hemen her fotoğrafında fötr şapka ile görülen Veysel’in başına bir takke geçirilmişti. Ve tartışma başladı.

Veysel, başında fötr şapkası ve elinde sazıyla, bir anlayışın, bir dünya görüşünün, bir insanlık duruşunun simgesidir. O saz ki, sevginin, dostluğun, insanlığın, “Yezit zulmü”ne karşı direnişin dile getirildiği Anadolu-Alevi-Bektaşi geleneğinin sözcüsüdür. O fötr şapka ki, uygarlığın, çağdaşlığın ifadesi Atatürk devrimlerinin bir bayrağıdır.

Alevi inancı ve gelenekleriyle Atatürk, aydınlanma, çağdaşlaşma deyimleri arasında bağlantı kurmakta zorlanan kalem erbabının, ne demek istediğimizi anlamak için, zorla cami yaptırılan Alevi köylerini ziyaret etmelerinde, Aşık Veysel heykeli karşısında biraz durup, kafasına neden takke geçirildiğini düşünmelerinde fayda var.

KAYNAK: http://haber.gazetevatan.com/haberd...02.08.2009&Newsid=251943&Categoryid=4&wid=166
 
doğru söylemiş bahçeli eğer kürt partisi akp bu saçmalıklarına devam ederse göreceğiz bakalım neler oluyor artık apo babalarına sığınırlar
 
siz o sözle yatın kalkın insanoğlu hiç hata yapamaz dimi erdoğanda insandır aklınızdan çıkarmayın onun yaptığı çok hata vardır ama yaptığı çok büyük işler de vardır o T.C. nin bir başbakanıdır ve vatandaşıdır

hayır insan bu konuda hata yapamaz syn öcalan ve kelleler demek hata deil icinden gecendir basbakanın
 
Akp Satıyor da Mhp vaktiyle satmadımı diyecem ama Akpnin satışı ayyuka çıktı Yeme sınırını aştı.
 
AKP’nin Kürt açılımına tepkisinin dozunu her gün artıran MHP lideri, “Türkiye’yi böldürtmemek için 50 yıl dağda gezmeye hazır MHP var” dedi bende diyorum ben ve oğlum da 50 yıl dağa çıkmaya hazıız. ilk kurşunu kime sıkacağımı çok iyi bilir o anasını alıp gidemeyen
 
Bahceli büyük korku içinde bence

Şayet PKK sorunu biterse MHPnin de siyasi geleceği tehlikeye girecek çünkü

PKK terörü ve şehidler üzerinden siyaset yapan bir parti için bu saorun asla bitmemeli
 
ya arkadaşlar bana mhp den bahsetmeyin kurucu başkanı bir darbeci ve türkiyedeki gladyonun siyasi faşist ayağıydı.ülkü ocaklarını kurup iş adamlarını gaztecileri öldüren bir parti benim için pkk yla aynı saftadır pkk bu ülkeye ne kadar zarar vermişse mhp de o kadar zarar vermiştir.
 
ŞeHiT KaNıNDa BoĞuLuRSuNuZ

Türkiye'nin nereye götürülmek istendiğine karar verilecek Çalıştay'a katılanlara takıldık. İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile Polis Akademisi'nin 'Uluslararası Terörizm ve Sınır Araştırma Merkezi'nin mensuplarını bile tarafsız sayarsak -Mümkün değil- geriye kalan 15 katılımcının rengi belli. Seneler önce atalarını Ohri'ye taşıyan ve son yıllarda 'Bizim Van'da köklerimiz var' diyen Birinci Dünya Savaşı kahramanı Cemal Paşa'nın torunu dahil, ezici çoğunluk Federasyoncu. Oral Çalışlar, Ali Bayramoğlu, Taraf yazarı Mithat Sancar'ın temsil edildiği 'Bu tezgahtan ülkeye yarar çıkmaz'.

Akademi'nin katılımcılara dağıttığı hediye paketindekilere bakın; 'İtalyan Gizli Örgütlenmesi-Gladyo' ve 'Orantılılık İlkesine Yönelik Stratejik Yaklaşımlar' başlıklı iki rapor. Herhalde Şamil Tayyar'ın Ergenekon'la ilgili kitabını koymayı unuttular. Katılımcıların ratingini ölçmek için 'Eğilim Sandığı'na gidilse, ezici oranla Türkiye'nin Üniter yapısı değişir, 'Türkiye Federasyonu' ilan edilirdi.

Şimdi yazacaklarımız, doğrudan başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AK Parti Yönetimi'ne. Acaba ne yaptıklarının farkındalar mı? Bugün bir etnik gruba vermeyi düşündükleri ayrıcalıkların orta vadede 'Çam yangını'na dönüşeceğinin bilincinde olmamaları mümkün değil. Sonuçta bu güzel vatan en az altı parçaya bölünür. Hatta, eyaletler içinde küçük küçük Otonom Bölgeler oluşur. Hiçbir şey bilmeyen, ileriyi göremeyenlere sadece Bosna-Hersek'in idari yapısını incelemelerini tavsiye ediyoruz. Ayrıca Yugoslavya'nın nasıl unufak olduğunu tekrar okuyup, bilgi tazelesinler. Karadağ'ın kopuşunun üstündeki duman dahi henüz dağılmadı.

Gaflet ve Delalet hatta Hıyanet içinde olanları bu millet affetmeyecektir. Tabii, 2011 Seçimleri'nden sağ-salim çıkıp, 'Parçalanma Planı'nı yürürlüğe sokma imkanı bulurlarsa.

Ağustos, Türk Milleti'nin 'Kahramanlıklar ayıdır'. Birlik ve beraberlik uğruna yedi düvelle savaştığımızın en belirgin kronolojik akışına sahiptir. Tarihi süreçte, 'Bölme Çalıştayı'nın nerede yapılmasına karar verenler 'Şehit polislerin kemiklerini sızlattılar'. Yine de aklımıza Turgut Özal'ın, böylesi bir teklif getirip sonra geri adım atışına atıfta bulunmak geliyor. Şehit ve gazi kanlarıyla sulanmış bu topraklar parçalanmaya müsait değildir. Herkes bunu iyi öğrenmeli.


Burhan Ayeri
 
sen bu yazıdan bunu çıakdıysan helal olsun sana diyorum.

olağan üstü bir bakış açısı

söz bulamıyorum söylemek için

boğazım düğümlendi

nutkum tutuldu



bu yazının nersi mhp ile ilgili

mhp yi temize çıkarmak isteyecek dünyadaki en son insanlardan biriyim.

mhp ve benim aynı cümle içinde geçmemiz bile düşünülemezken sen nasıl olur da bana böyle bişey dersin anlamıyorum

zaten bende onu diyorum sana ne gerek vardı bu yazıyı bu konuya eklemenin
konu mhp ama gene herzamanki gibi biri bişey söyler ve gerçek tartışma konusu gene başka yere kaçar.üstelik bana karşı kullandığın cümle çok yargılı olmuş.en önemli hakkım olan soru sorma hakkımı bile almışsın.tessüf ederim
 
nedense ortada fol yok yumurta yok çalıştayın yaptığı çalışmaya ilişkin bir açıklama yok kimse içerde ne konuşuldu bilmiyor.ama sanki onların yanında sanki.ve herkeste bilip bilmeden herşeye karşı...
 
zaten bende onu diyorum sana ne gerek vardı bu yazıyı bu konuya eklemenin
konu mhp ama gene herzamanki gibi biri bişey söyler ve gerçek tartışma konusu gene başka yere kaçar.üstelik bana karşı kullandığın cümle çok yargılı olmuş.en önemli hakkım olan soru sorma hakkımı bile almışsın.tessüf ederim




şöyle bir gerek vardı

eğer yazının başını okursan ahmet necdet sezer i yargılayan bir cümle için konuşmuş olduğunu görürsün.
birilerinin söylediğine göre ahmet necdet sezer bir gün canı sıkılmış ve 270 değil 260 mahkumu affetmiş

yanlış bilgiyi düzeltmek görevimiz

eğer bir gün ben yanlış yaprsam lütfen onuda düzeltin

ama cumhurbaşkanı sadece affedilmesi için sacılığa başvurup sonrada adli tıp tarafından tam teşekküllü hastenelerde kontorlü yapılan ve adalet bakanlığınca af dilekçesi işleme konan kişileri affdiyor ya da affetmiyor.

yani cumhurbaşkanı burda savcılık adli tıp ve adlet bakanlığı tarafından süzgeçten geçmiş kişileri affetme yetkisini kullanıyor.

zaten cumhurbaşkanının affettiği kişiler cezaevlerindeki ölüm oruçlarında büyük oranda sakat kalmış kişiler. ve büyük bir kısmı kas erimesine yakanamış ve hareket dahi edemiyorlar. bunalrın cezaevinde kalması ceza değil işknece oluyor. çünkü günlük ihtiyaçlarını bile (yemek,tuvalet gibi) tek başlarına gerçekleştiremiyorlar.



ama bazı akp li kişiler bu olayı çarpıtıp ahmet necdet sezer tek başına affetmiş gibi lanse ediyorlar olayı.

sezarın hakkını sezara vermek lazım

işte bu yanlışı düzeltmek için koyuldu o yazı oraya.

seninle ilgili yazdığıma gelince

sen uzun süredir serbest kürsüde yorumlar yapan biri olarak benim ne düşündümü nasıl bir dünya görüşüm olduğunu az çok biliyorsundur.

ama yazdığın yazı 3 günlük bir üyenin yazdığı yazı gibi geldi bana ve dediğim gibi mhp ile aynı cümlede telaffuz edilmek bile rahatsız etti beni. onun için öyle bişey yazdım

sürçü lisan ettiysek affola
 
Geri
Üst