Teslim soytarılığı…
Teslim soytarılığı…
Bu bir soytarılıktır.. Kepâzeliktir..
Kim adına olursa olsun bu bir rezilliktir.
Bugüne kadar bu ülkede hiç kimse etnik kökeninden dolayı canından olmadı. Bu güne kadar bu milletin hiçbir ferdi, hiç kimsenin canına, malına, ırzına, namusuna etnik bir gerekçe ile tasallut etmedi Bu topraklarda etnik bir nefret, kin, düşmanlık yeşermedi. Ülkenin hemen her mahallesine gelen şehid cenazeleri, bu ülkede komşuyu komşuya, arkadaşı arkadaşa düşman etmedi. Yan eve gelen şehit cenazesi bile, şehit cenazesi sahibinin komşusuna düşman gözüyle bakmasına sebep olmadı. Bin yıllık hukuk, bunca yıldır terörün akıttığı kan ile halel-dâr olmadı. Yine okul sıralarını paylaştık, yine apartmanlarda komşuluk ediyoruz, yine iş ortağıyız, yine aynı ülkenin vatandaşlarıyız, aynı bayrağın altında yaşıyoruz, aynı şeylere üzülüp, aynı şeylere seviniyoruz..
Habur sınır kapısından zafer işaretleriyle ülkemize giriş yapan dağ kıyafetli otuz dört PKK’lının, DTP’li yetkililer tarafından karşılanma biçimi, ülke idaresinin içine düştüğü aymazlığın, hükümetin içine düştüğü çaresizliğin belki “açılım” adı altında hamakatin, ya da ihanetin akıllardan çıkmayacak bir belgesi olarak kazındı hafızalara.. Bu millet bu görüntüleri unutmayacaktır..
Habur sınır kapısından giriş yapanlar, “eli boş gitmek ayıp olur” diye düşündüklerinden olsa gerek gelirken yanlarında bir de arzu-hal getirmişler. Tıkanan demokratik açılıma katkıda bulunmak(!) için.
““Operasyonlar durdurulsun; çözüm, diyalog ve (Kürt kökenli insanlar adına konuşacak olanlarla) müzakere yoluyla sağlansın; Kürt kökenli insanlarımız ayrı bir ‘halk’ olarak tanınsın; Anayasa’ya onlar için özel hükümler konulsun; Türkiye’nin bir bölgesi Kürdistan olarak tanınsın” türünden istekleri ihtiva eden bir arzu-hal bu..
Otuz dört tane dağ kıyafetli çapulcu Türkiye Cumhuriyeti devletinden ülkenin bir bölgesini talep ediyor..
Bu da ülkeye bir “barış adımı” olarak lanse ediliyor.
Hükümetin medyası zil takıp oynuyor, “açılım netice verdi” diyerek…
Hükümet “arkası gelecek” diyor…
Ne gelecek arkasından?
Bu otuz dört dağ kıyafetli çapulcu TBBM’ye gelerek DTP grubunda da nümayişlerle karşılanacaklar, bu mudur arkadan gelecek olan?
Gelenleri sorgulamakla görevlendirilen savcının, gelenlere sorduğu sorular işin şirazesinden çıktığın belgesi…
"Ne zaman örgüte katıldınız ? Ne zaman Türkiye'yi terkettiniz ? Neden terkettiniz. Kaç yıl kaldınız ? Neden geldiniz ?" “Oraya ne zaman gittiniz?”, ‘Mahmur'a niçin gittiniz?” ve ‘PKK ile ilişkiniz var mı?”
‘PKK ile ilişkiniz var mı?”
Ne kadar zeki bir soru.
Nasıl bir cevap aldı acaba sayın savcı?
Kandil’den gelenlerin “niçin geldiniz?” sorusuna verdiği cevap:
”Abdullah Öcalan’ın çağırısı üzerine…”
Bütün bunların izahı şudur. İmralı’daki terör örgütü lideri hükümet tarafından muhatap alınmıştır. Ve hükümet başlattığı açılım furyasıyla ilgili terör örgütü liderinden medet ummaktadır. Terör örgütü lideri bu sebeple, “Hükümet benim yol haritamı uyguluyor” diyebilmektedir..
Dağdan inenlerin zafer işaretleri ve nümayişler hükümetin “demokratik açılım” diye sulandırarak yutturmaya çalıştığı ve muhtevası hakkında galiba Başbakan’dan başka hiç kimsenin bir şey bilmediği “açılım”ı ters köşeye yatırmış, tekzib etmiştir.
Simit çalan bir çocuğu bile mahkûm eden ülke hukuku, dağdan inenleri neredeyse protokol ile karşılamıştır. Dünya tarihinde görülmüş şey değildir.
Yenilmiş, uluslararası örgütlerin taşeronu durumuna düşmüş, Batı’nın her türlü provokatif desteğine rağmen ülkede etnik bir zemin bulamamış örgütün otuz dört tane dağ kıyafetli çapulcusu kanlı bir mazinin üzerine barış adımı gibi ülkenin televizyon ekranlarından saatlerce teşhir edilmiştir.. En ufak bir kovuşturmanın, soruşturmanın aylarca sürdüğü adalet mekanizmalarımızda gelenlerin suçsuz(!) oldukları bir saat içinde anlaşılmış(!) ve serbest bırakılmışlardır.
Görünen o ki, hükümet, bir yaranın tedavisi için bir kolu, hatta gövdeyi kesmeye çalışmaktadır. Bu yanlış bir hesaptır. Bağdat’tan, Washington’dan ya da bilmem nerden dönmese de, bu ülke’nin tarihinden, bin yıldır tecrübe edilen bir arada yaşama geleneğinden, akl-ı seliminden, sağ duyusundan dönecektir. Keser de dönecektir, sap da dönecektir, gün gelecek hesap da dönecektir.
Adnan İslamoğulları
nizam-ı alem dergisi
K:
Teslim soytarılığı?