Demokratik Açılım [ Tek Başlık ]

Ayna: Çözümde Öcalan'ı Muhatap Alıyoruz

emineayna.jpg


DTP'li Emine Ayna, ''Biz,Kürt sorununun çözümünde Öcalan'ı muhatap alıyoruz, PKK ve Öcalan'sız bir barış süreci olmaz, 15 Ağustosta Öcalan'ın açıklayacağı yol haritasını önemsiyoruz''dedi.


IĞDIR (A.A) - DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, ''Biz,Kürt sorununun çözümünde Öcalan'ı muhatap alıyoruz, PKK ve Öcalan'sız bir barışsüreci olmaz, 15 Ağustosta Öcalan'ın açıklayacağı yol haritasını önemsiyoruz'' dedi.

Ayna, partisinin Iğdır'da, düzenlediği halk toplantısında yaptığı konuşmada, Kürt sorunu ile demokrasi sorununun birbirinin içine girdiğini savundu.

Ayna, konuşmasında şunları kaydetti:

''Kürt sorunu çözülürse demokrasi sorunu da çözülecektir. İkisi birbirinin içine girmiştir. Cumhurbaşkanı, Başbakan bizlerle görüştü. İçişleri Bakanlığı her kesimden insanlarla toplantı yaptı. Bunlar iyi şeylerin olacağının işaretidir. Başbakan önce bizlerle görüşmek istemedi, sonra kabul etti. Gittik görüştük, olumsuz bir görüşme olmadı. Diplomatik nazik bir görüşme oldu. Başbakan görüşmeden sonra önemsediğimiz, olumlu bulduğumuz bir cümle söyledi, (Hiçbir anaağlamasın) dedi.

Temkinliyiz, kaygılarımız var. Biz, ortada bir barış havası ortamı varsa her türlü katkıya hazırız. PKK ve Öcalan her zaman barıştan bahsetmiştir. Onuniçin önemsiyoruz. Birilerinin bizle görüşüp birilerini devre dışı bırakma niyetivarsa biz bu oyuna gelmeyiz.''


Kaynak
 
bunlar apoyu ve pkk yı önemsiyormuşş biz hiçbirini önemsemiyoruz ona ne demeli :)
 
Linc ediLmeLi

Anası babası belirsiz döller
Vatan istiyormuş nah size vatan
Kucaktan kucağa dolaşan dullar
Vatan istiyormuş nah size vatan

İmralıda ayıları var diye
Üç beş çakal dayıları var diye
On on beş bin sayıları var diye
Vatan istiyormuş nah size vatan
 
Yokmudur arkadaş yokmu......biz bu hale düşecekmiydik........ yokmu bir babayiğit şu gancığın anlının çatına sıksın. Nerdesin KOCA REİS,, nerdesin MUHSİN BAŞKAN,, NEREDESİN BAŞBUĞUM, nerdesin ÇATLI REİS....

Siz gittiniz köpekler ürür oldu memlekette.......

cesedimizi çiğnersiniz mizi ulan anca cesedimizi çiğnersiniz. apo itini başımıza başbakan diye dikseniz gene dünyayı başınıza yıkacağaz... Onlar vatan için şehid oldu siz gebereceksi,niz....


APO DENEN KÖPEKTEN
.
.
Yiğit olanın lokması cana rızıktır beyler
Kimse bana demesin buna yazıktır beyler
Soyu soysuz olanın sütü bozuktur beyler
.
Bunların soyu bozulmuş Türk'e düşman göbekten
Bu hesaptır sorulmalı apo denen köpekten
.
Kan istediniz canlardan bitmedi inadınız
Oğuz size yar olmadı puğ düz idi adınız
senelerdir bu vatanın ekmeğini yediniz
.
Suyunuzu keseceğiz dağlardaki gölekten
Bu hesaptır sorulacak apo denen köpekten
.
İhanete yar'mı olur yüce dağların karı
Üstünüze zalım geldi bu senenin baharı
Deli poyraz gibi vurdu öksüzlerin kaharı
.
Eleneceksiniz beyler ince ince elekten
Bu hesaptır sorulacak apo denen köpekten


Dağlar taşlar ovalar bilinki Türk'ün yurdu
Aslımız insan neslidir Türk'e semboldür kurt'u
Soyu ermeni olanlar nerden bilecek kürdü
.
İhaneti seyredin perdedeki delikten
Bu hesaptır sorulacak apo denen köpekten
.
Feryat eylemezmi sandın yavrusuna bir ana
Sizler doymak bilmediniz akıttığınız kana
İnsan cana kıymaz, nasıl kıydınız cana
.
Anası nenni söylerken kan damlıyor belekten
Bu hesaptır sorulacak apo denen köpekten
.
Alperenler şahadeti seslenirken çağrına
İbrahimin delileri nişan oldu bağrına
Mehmetcikler şehit düştü bu vatanın uğruna
.
Vatanmı istediniz ulan beşikteki bebekten
Bu hesaptır sorulacak apo denen köpekten
.
Hainlerin yaptıkları yanlarına kalırmı
İhanetin affı olmaz sizi millet salarmı
Vatan şehitler toprağı, seni toprak alırmı
.
Boynuna urgan dolayın sağlam olsun ipekten
Bu hesaptır sorulacak apo denen köpekten
.
Başı bozuk yaylalarda bol keseden savurdun
Ne dinin var ne imanın sen ne biçim gavurdun
Hem korkaksın hem zavallı zoru gördün kıvırdın
.
Urgan bile dava eder boynundaki ipekten
Bu hesaptır sorulacak apo denen köpekten
.
Şehit analarının gözündeki yaş bitsin
Vatanımın üzerinden kara bulutlar gitsin
Asın gardaş bu iti şehitler rahat etsin
.
Bu sefai deli oldu senelerdir demekten
Bu hesaptır sorulmalı apo denen köpekten
.
Aşık Sefai
 
PKK, Kürtlerin Temsilcisi Değildir


"Çözüm" kelimesinin sözlükteki anlamı bir sorunun çözülmesinden alınan sonuçtur.

Türkiye son günlerde, PKK teröründen dolayı yoğun bir şekilde 'çözüm' kelimeleri ile başlayan cümlelerle meşgul durumdadır.

Türkiye'nin yaşadığı 'terör sorunu' etrafında herkes bir çözümden bahsediyor. Ama hiç kimse çözümden ortaya çıkacak sonucun ne olduğunu söylemiyor ya da söyleyemiyor.

Terörü yaratan PKK'da çözüm istiyor, Türk devletini yöneten mevcut yöneticilerde�

Terör sorununu yaratan PKK'nın çözümden neyi kastettiği de meçhul, çözüm arayışlarını 'tarihi fırsat' olarak gören yöneticilerinde hangi çözüme, nasıl katkı sağlayacakları da meçhul�

Çözümü sadece PKK'nın ateşkes ilan edip, silahlarını bırakacağı yönünde düşünmek saflıktan öteye geçmez. PKK bugüne kadar silahla

gerçekleştiremediği isteklerini, masa başında kazanma peşindedir.

Türkiye'yi bölmeye çalışan PKK'lı bir teröristin dağdan inip, cezaevinden çıkıp milletvekili olabildiği ve bölücülük faaliyetlerini halen sürdürdüğü Türkiye'de daha hangi özgürlüklerden bahsediliyor, akıl sahiplerinin anlayabileceği bir şey değildir.

PKK, Kürt kökenli vatandaşlarımızın üzerine kene gibi yapışmış ve onlar üzerinden Türkiye'yi sömürmeye çalışmaktadır.

PKK, kendini Kürtlerle beraber gösterme ustalığını çok iyi oynamakta ve devleti yöneten bazı kişilerin söylemi ve medyada çıkan haberlerin etkisi de bu oyuna yardımcı olmaktadır.

PKK kendini Kürtler üzerinden meşrulaştırmaya çalışmakta, ortada dolaşan "çözüm" içerikli arayışlarda, devletin karşısında muhatap olarak oturma düşüncesindedir.

Gelinen noktaya baktığımızda da bunda kısmen başarılı olmuş görünmektedir.

TBMM'ndeki DTP'lilerin de PKK'nın bir kolu olduğu gerçeği göz önüne alınırsa,Türk devleti ile pazarlık masasına oturmaya çalışanın PKK olduğu gayet net anlaşılmalıdır.

Türk devletini yönetenler bu oyuna gelmemelidir. Böyle bir süreci ateşleyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu konuda özellikle dikkatli olmalıdır.

PKK'nın "siyasi çözüm" adı altında devlet destekli arayışına destek verilirse, PKK'da Türk-Kürt kardeşliği arasına fitnesini çok rahat yerleştirir ve o zaman Türkiye bölünmenin eşiğine gelir.

PKK asla Kürtlerin temsilcisi ve sözcüsü değildir. Böyle bir konum oluşturmak, bir avuç çapulcunun taleplerini kolaylaştıracaktır.

Türk Devletini yönetenler, siyasi çözüm arayışları altında PKK'nın odakladığı konulara yoğunlaşır ve gündemi onlarla şekillendirirse, PKK'nın var olan dış desteği, Türkiye'yi daha çok kuşatacaktır.

AKP'nin iktidar süreci, zaten kuşatmanın en hızlı geliştiği zaman olmuştur.

Türkiye'nin meselelerini Ankara'dan değil Washington'dan, Brüksel'den bakış açısı ile şekillendirmeye çalışan AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eylem ve söylemleri ile PKK'nın itibar kazanmasını sağlamışlardır.

"Kürt açılımı" ile çok güzel şeyler(!) yaratmaya çalışanların terör meselesinden anladıkları, etnik bölücülüğün yolunu açmaktır.

PKK, Kürt-Türk demeden herkesi yok etme adına terör yaratıyor ama ülkeyi yönetenlerin siyasi çözümü "Ne Mutlu Türküm diyene�" sözlerini Güneydoğu Bölgesi'nden silme gafleti ile beliriyor.

Türk-Kürt bu ülkenin et ve tırnağı gibiyken, bu ayrıştırma PKK'nın ekmeğine yağ sürmekten başka neyi ifade edecektir.

PKK'nın yarattığı "terör sorununa" etnik bir isim koyarak "Kürt Sorunu" demek PKK'nın çizgisine düşmek demektir. Türk devletini yöneten mevcut gaflet sahipleri, PKK'yı Kürtlerin temsilcisi görmek yerine, gerçekler üzerinden PKK'nın aynı zamanda Kürtlerinde düşmanı olduğunu dünya kamuoyuna göstermelidir.

PKK, o zaman Kürtlerin üzerine yapışan kene olmaktan çıkacaktır. Ama aksi yöndeki davranışlar, PKK'yı Türkiye'de meşru hale getirecektir.

PKK'nın siyasi kanadı DTP, TBMM'nde zaten bu meşru zemini oluşturmuş, ne hukuk, ne kanunlar bunun önüne geçememektedir.

"Milli devlet" anlayışının işlemediği AKP iktidarında, PKK'nın bu derecede rahat hale getirilmesini herkes iyi algılamalı ve gelecek günlerimizin nasıl bir manzaraya dönüşeceğini şimdiden görmelidir.

Türk-Kürt kardeşliği herşeyin üstündedir. Bunu bozacak her oyun da, milli irade ile bozulmalıdır.

kaynak
 
ben tarafsız yerden bakıyorum...üstelik o yıllarda abd ye giden askerlerin hepsi özel gerilla eğitimi alıp geldi ve gelidikten sonra ordudan atılır ve sonra parti kurar türkeş ve ocaklara kayıtlı olan bazı gençler gerilla eğitimi alır...ve her ne hikmet ve tesadüfse o tarihten itibaren türkiyede suikastler ve faili meçhullerde bir patlama olur....
ve benim en resmi ağızdan kanıtım dönemin başbakanı bülent ecevit bizzat bir askerden mhp ocaklarındaki bazı kişilerin özel harp dairesi mesnubu olduğunu öğrenir bu kesindir ve kimse de inkar yada aksini ispatlayamaz biraz daha araştırma yap....

her yazılana inanma önce askeriye atama yapcak yada sınav la yurt dısı egitimine göndericek sonrada ordudan atcak sence bu mantıklımı ?? ayrıca orduadan atılma diye bişey söz konusu deil tarihlere iyi bak 1957 sonunda amerikan dönmus ve 1960 da görevde 60 darbesini radyodan halka bildiren kişi yani bunu bile düşünemiymusn? tarafsızlık demek aykırı yazı yazmak veya eleştirmek demek deildir, birisi türkes icin iyi bisey yazdıgında yandas kötu bişey yazdıgında tarafsız diye bisey olamaz tarafzılık demogojisni gec bikere

birde kürtler ayaklanmış diyorsun
aceba türklerdeki atatürke karşı ayaklanmıyı(çerkez ethem) neden yazmıyorsun bazı yerel ve küçük gurupların ayaklanmalarını gelip sanki büyük bir iç savaş çıkmış gibi yazıyorsun.ama fessatlık ve düşmanlık tohumları sizin gibilerin kalbini çürütmüş...

konu sözde kürt acılımı oldugu icin ve arkadsın yazdıgı yoruma göre cvp yazdım butun tahimi yazayım buraya kardeşim biraz kelime yapmayı bırkında mantıklı seyler yazın.. içimizde hicbir dusmanlı tohumuda yok kürt demek pkk demek deildir ama kürt acılımı demek kürtlerle bizi ayrıstırmaktır, şimdi sen istedigin kadar kücümse herseyi 2-3 kişi ayaklanmıs de ister bunlar basit seyler de sen kabul etsende etmesende dogru herzaman dogrudur. dogudaki insanları nasıl örgutledilerini arastır nasıl kandırıldaklını arastır ve hükümet buna göz yumuyor
 
konu sözde kürt acılımı oldugu icin ve arkadsın yazdıgı yoruma göre cvp yazdım butun tahimi yazayım buraya kardeşim biraz kelime yapmayı bırkında mantıklı seyler yazın.. içimizde hicbir dusmanlı tohumuda yok kürt demek pkk demek deildir ama kürt acılımı demek kürtlerle bizi ayrıstırmaktır, şimdi sen istedigin kadar kücümse herseyi 2-3 kişi ayaklanmıs de ister bunlar basit seyler de sen kabul etsende etmesende dogru herzaman dogrudur. dogudaki insanları nasıl örgutledilerini arastır nasıl kandırıldaklını arastır ve hükümet buna göz yumuyor

vah vah bu güne kadar yapılan herşey dört dörtlük müydü peki doğudaki insana şence bütün uygulamalrda kardeşçemi yaklaşıldı beyler ne osmanlı nede türkiye 20 yıl için değerlendirilmez nede koca bin yıllık kardeşlik 20-25 yılda değerlendirmez.etki tepki meselesini anlatmaya gerek bile yok....
 
vah vah bu güne kadar yapılan herşey dört dörtlük müydü peki doğudaki insana şence bütün uygulamalrda kardeşçemi yaklaşıldı beyler ne osmanlı nede türkiye 20 yıl için değerlendirilmez nede koca bin yıllık kardeşlik 20-25 yılda değerlendirmez.etki tepki meselesini anlatmaya gerek bile yok....

ben 4 4 lük diye birşey söylemedim..
doğudaki insana önyargı olmasının sebebi halkında yeri gldiğinde pkk dan yana olması yeri geldiğinde devletten yana gözükmesi dir. yani bölgede pkk güçlüyse pkk lı, asker güclüyse türkiye cumhuriyetinin vatandası oldular o yuzden herzaman bir acaba düşüncesiyle yaklasıldı acaba halk desteklemese pkk köylere girebilirmiydi? ayrıca dogudaki bircok yoksul köylere devlet yardımı yapılmadımı hem bu dönem hem önceki dönemlerde asker de yardım etti ama söylediğim gibi ordaki halkın cahil ve yoksul kalmasnın tek sebebi ordaki pkk lı aşiret ağalarıdır. senin hicbir akrabanın düğününde klolarca altın takıldımı biz bu düğünleri ayda 1 defa göruyoruz artık ve dtp lilerde ordalar
 
ben 4 4 lük diye birşey söylemedim..
doğudaki insana önyargı olmasının sebebi halkında yeri gldiğinde pkk dan yana olması yeri geldiğinde devletten yana gözükmesi dir. yani bölgede pkk güçlüyse pkk lı, asker güclüyse türkiye cumhuriyetinin vatandası oldular o yuzden herzaman bir acaba düşüncesiyle yaklasıldı acaba halk desteklemese pkk köylere girebilirmiydi? ayrıca dogudaki bircok yoksul köylere devlet yardımı yapılmadımı hem bu dönem hem önceki dönemlerde asker de yardım etti ama söylediğim gibi ordaki halkın cahil ve yoksul kalmasnın tek sebebi ordaki pkk lı aşiret ağalarıdır. senin hicbir akrabanın düğününde klolarca altın takıldımı biz bu düğünleri ayda 1 defa göruyoruz artık ve dtp lilerde ordalar

dediğin şeyler batıda da var ama bu düğün olayı batıda kameraların önünde yapılmıyor tek fark bu...

birde bölge halkı pkk ya destek verdi deyip baştan mamatiksel hata yapıyorsun
zira pkk yı yaratan milisgüçler bölge halkının insanıdır...
 
Kan Üzerinden Siyaset

Hükümetin Güneydoğu'da akan kanı durdurmaya yönelik adımlarına MHP ve CHP şiddetle karşı çıkıyor. Bu karşı çıkışın altında iki sebep yatıyor. Birincisi ideolojik. MHP'yi bu kategoride değerlendirmek mümkün.

İkincisi yani CHP'nin karşı çıkışının arkasında da statükonun değişmesinden duyulan rahatsızlık yer alıyor. Daha önce de yazmaya çalıştığım bir konu bu. Derin devletin siyaseti dizayn etmek için elinde tutacağı en önemli argümanlardan birisidir Güneydoğu'daki terör. Şiddetin şiddeti doğurması ve eli sopalı devletin var olabilmesi için PKK terörü hayati önem arz ediyor. Şiddetten vazgeçmiş bir Güneydoğu Türkiye'de neleri değiştirir? Bu soruya vereceğiniz cevap CHP'nin bu işe karşı çıkış sebebini de açıklayacaktır.

Bütün önerileri bir tarafa bırakarak muhalefetin ne önerdiğine bakalım. Yani MHP çözüm için ne öneriyor? CHP çözüm için ne öneriyor? Birbirinin aynısı iki sorunun tek bir cevabı var o da hiçbir şey. Bu, çözmem de çözdürmem de anlayışından başka bir şey değil. MHP'nin konuya ideolojik olarak yaklaşıp hükümetin çözüm önerilerine karşı çıkması haklı olmasa da açıklanabilir bir durum. Neticede MHP, 'devlet kimseyle pazarlık yapmaz, devlete zorla kimse bir anlayış kabul ettiremez' anlayışını benimsiyor. Demokratik devletler için pek anlaşılır bir durum olmasa da MHP'nin yaslandığı ideolojik kültüre uygun bir anlayış bu. Üstelik Güneydoğu'daki olaylar, gerginlikler özellikle batı şehirlerinde bu partinin oylarının artmasına neden oluyor. 29 Mart yerel seçimlerinde bunu somut olarak görmek mümkün oldu.

Peki CHP niye çözüme karşı çıkıyor? Statükonun partisi CHP'ye böyle bir soru sorulması bile anlamsız. Çünkü statükonun, mevcut yapının devam etmesi için şu anda yaslandığı neredeyse tek gerekçe PKK terörü. Onun bitmesi demek paradigmanın tam anlamıyla iflas etmesine neden olabilir. Türkiye Cumhuriyeti'nin otoriter yapısını devam ettirebilmesi, yüksek bürokrasinin elindeki gücü kaybetmemesi için böylesine bir krize ihtiyaç var. PKK, Ergenekon'un kontrolünde bir örgüt müdür bilemem; ama onun varlığı derin devletin hayatiyetini sürdürmesi bakımından çok önemli. Örgütün de böyle bir görev üstlendiği ortada.

Eğer PKK terörü ve Abdullah Öcalan olmasaydı Ana-sol D hükümeti kurulamazdı. Eğer PKK terörü olmasaydı Aktütün, Dağlıca gibi eylemlerle iç siyaseti dizayn etme girişimleri yapılamazdı. Eğer şehit cenazeleri olmasaydı cenaze törenleri hükümet aleyhtarlığının odak noktası olmazdı. 1984 yılından bu tarafa PKK terörü sayesinde siyasetin nasıl etki altına alındığını saymaya başlasak bu sütunlar yetmez.

Gerek MHP olsun, gerekse CHP maalesef 'dokunmayın Kürt sorunuma' noktasındalar. Önerdikleri hiçbir şey yok. Devlet erkini kullananlar bugüne kadar o bölgede bildiği bütün metotları denedi. Sıkıyönetim ilan etti, yıllarca olağanüstü hal ile yaşadı bölge halkı. Devlet, sindirerek hizaya getirme yolunu çok denedi. Ama değişen hiçbir şey olmadı. CHP'nin bu konuda söyleyeceği ve yapacağı hiçbir şey yok. Çünkü o statükonun partisi. Ama Türkiye'yi sevdiğini söyleyen MHP'nin çözümün bir parçası olması gerekmiyor mu? Çünkü bu bir Türkiye meselesidir, AK Parti meselesi değil. Türkiye'deki partiler ve güç merkezleri kan üzerinden yapılan siyaseti artık bitirmeliler.

Mehmet Kamış
Kaynak
 
Vay anasını yahu biz ne yapıyoruz arkadaşlar? Hükümet PKK sorununu çözmeye çalışıyor biz direniyoruz. Yahu biz kandan zevk alıyoruz galiba. Hay sen çok yaşa mehmet kamış demek AKP, pkk sorununu çözüyor, akan kanı durduruyor, terör sona eriyor ve biz aptal milliyetçiler buna karşı çıkıyoruz hayret, hayret yazık bize...

Teslimiyetin adı sorun çözme imiş meğer görememişiz anlayamamışız sağolasın emine ayna eyvallah pkk zaferiniz kutlu olsun. Kan durdu, terör bitti, sorun çözüldü, üniter yapı bitti, vatan elden gitti, olay bitti...

tebrikler akp, tebrikler mehmet kamış...
 
Artık kimse terörle bir yere varılamaz demez. Görülüyorki bizim ülkemizde terörle bir yere varılabiliyor.
 
Mücadele mi, müzakere mi?

Başbakan Erdoğan’ın terör örgütünün uzantısı olan devletin tiyatro partisi ile müzakerelerde bulunmasının perde arkası henüz aralanmış değil. Bir taraftan görüşmenin tarihi bir adım olduğu iddia edilirken, diğer taraftan vaziyeti kurtarmaya yönelik “Görüşme AKP Genel Başkanı sıfatı ile yapıldı” açıklaması kandırmaca değil mi? Boşa koyuyor doludan alıyorum ama bir türlü işin içinden çıkamıyorum. Yıl 2002 filan değil. Yani 3 Kasım seçimlerinde Erdoğan AKP Genel Başkanı olmasına rağmen milletvekili seçilme hakkı olmadığı için yerine başbakanlığı Abdullah Gül yapmıyor. Yıl 2009 Erdoğan 2. defa seçilen vekil olarak aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti devletinin Başbakanlık makamı sahibi. İşine gelince çıkarıp giydiği Milli Görüş gömleği değildir Başbakanlık. Bütün bunların yanında yandaş medyayı anladık da ara sıra muhalefet yapar gibi yapıp patronlarının işini takip eden pek değerli, çok da ünlü araştırmacı karıştırmacı gazeteciler “Yoksa bu görüşmeyi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kimliği ile mi yaptınız” diye sormuyor.

Dünün belediye kadrosu ile yönettiği memlekette ne de olsa Erdoğan İstanbul Belediyesi’nden elini çekmiş değil. Bunu iyi bilen malum medyanın patronları da İstanbul’daki rant işleri ile ilgili taleplerini Kadir Topbaş yerine Erdoğan ile yaptıklarına göre sözde demokratik açılım paketinin müzakereleri bu gömlek ya da kimlik ile yapılmış olmaz mı?

Okyanus ötesinden çok önceden planlanıp AKP hükümeti eli ile uygulamaya konulan “Ateşle oyunun” galibinin kim olacağı hiç merak edilmesin. Ateşle oyunun galibi olmaz. Erdoğan’ın “Ne olursa olsun sürdüreceğiz” meydan okuması ne kadar samimi değilse Bahçeli’nin “Yüce divan yolu açılır” lakırtıları da samimi bulunmuyor.

“Türkiye’yi kimsenin bölmesine izin vermeyeceğiz” kararlılığı ile yüreğimize bir nebze su serpen Deniz Baykal’ın mazi itibarıyla bugün söyledikleri ise tartışmaya açık.

Benim bugün asıl tartışmak istediğim konu ise devletin güvenliğinden sorumlu olup ön adında “Milli” kelimesi bulunan istihbarat teşkilatıdır. Terörle mücadele yerine müzakere öneren bir istihbarat teşkilatı olabilir mi? Benim memleketimde oluyor işte. Tıpkı 7 - 8 yıl önce kimsenin söylemeye cesaret edemediği kelimelerin bugün sakız niyetine çiğnenmesi gibi memleketimde her şey mübah hale getirildi. Bölücü terörün had safhada olduğu dönemde devletin istihbarat teşkilatının başında bulunan Sönmez Köksal meslek alışkanlığıyla müzakerelerin gizli yapılmasını önerenlerden. Cevat Öneş de öyle. Üstelik Öneş kamuoyunun psikolojik olarak hazırlanması gerektiğinin de altını çiziyor.

Lafa gelince terörist başını Şam’da öldürmeyi planladığını, birkaç sabotaj girişimi yaptığını, planların asker ve siyasiler tarafından bozulduğunu, dolayısıyla kendisinin heykeli dikilmesi gereken bir kahraman olduğunu ilan ederken neredeyse medya bülbülü kesilen Mehmet Eymür müzakerelerin servisler aracılığıyla yapılması gerektiğini, dolayısıyla CIA ile beraber yürütülmesi zorunluluğunu ifade ediyor. İnsan bütün bunları öğrenince ister istemez “Peki öyleyse binlerce asker ve polis niye şehit edildi” diye sormaz mı ? Dahası “Peki öyleyse siz o zaman Tapu müdürü müydünüz” diye ağızların payını vermez mi?

Nereden baksan karmaşa, nereden baksan çelişki. Seçim öncesi “Tek vatan, tek bayrak” sonrasında terörist ile şehidin anasını aynı kefeye koyma. Görevdeyken aslan, kaplan, emekli olunca kedi. Önce mücadele sonra müzakere. Hadi oradan yeter be.


yavuz selim demirağ_yeniçağ gazetesi

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=9654

Kürdün Canı Can…

Kürt açılımı da nereden çıktı, diye düşündünüz mü hiç ?

Peki ya getirebileceği sonuçları ?

Güzel memleketimiz, rahmetli liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun da belirttiği gibi çok desenli bir kilim misali. Herkes eşit haklara sahip, herkese kanun önünde adil davranılıyor. Hiç kimse etnik kökeninden, inancından ve yaşayışından ötürü farklı muameleye tâbi tutulmuyor.

AKP Hükümeti’nin bir süredir farklı girişimlerle sürdürdüğü Kürt Açılımı, bugün daha geniş bir satha yayılmış durumda. Bu açılıma göre, PKK’nın silah bırakması halinde Kürt kökenli vatandaşlara ve yaşadıkları bölgelere yönelik bir takım ‘ayrıcalıklar’ uygulanacak. Bu kadar mı? Değil tabi ki. Abdullah Öcalan’ın tecriti sona erecek, yanına birkaç mahkûm gönderilecek. Yurtdışındaki Kürt kökenli ve vatandaşlıktan çıkarılmış insanlar yeniden vatandaşlık hakkı elde edecekler. Köylere, yeni doğan çocuklara tamamen serbest bir biçimde Kürtçe isimler verilebilecek. Güneydoğu dağlarındaki ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ yazıları silinecek. Ve daha bir dizi yenilik!

Ayrıcalıklar dedim çünkü AKP Hükümeti Kürt kökenli vatandaşlara ısrarla imtiyaz tanımak için mücadele verdikçe, Türkiye’de etnik çözülme boy gösteriyor. Hatırlarsınız, Kürtçe kanal açıldıktan sonra Gürcüler ve Lazlar da kendi dillerinde kanal talebinde bulunmuşlardı.

Yukarıda bahsi geçen, hayata geçirilecek yenilikler için televizyon örneğinde olduğu gibi diğer etnik kökenli vatandaşların da benzer taleplerde bulunması normal olmaz mı ?

Öyleyse, Kuzeydoğu’daki köylerin isimleri Lazca, Kuzey’dekilerin Gürcüce, Doğu Anadolu’dakilerin ise Zazaca olsun. Sadece bu mu? Hayır. Çocukların isimleri, bu dillerde konulsun. O bölgelerde hayat bu diller üzerinden aksın. Kendi yerel televizyonlarında bu dilleri kullansınlar. Dükkân isimleri, hasta – doktor diyalogları…

Anlamadığım bir mesele var. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde, bir Türk ile bir Kürt hangi hakları eşit alamıyor? Kürt vatandaşlara tanınmak istenen bu ayrıcalıklar ne için?

Anayasa’nın 10. Maddesinde şu hükümler geçmektedir.

Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

Herkes kanun önünde eşit. Ancak ikinci hükümde geçen, hiçbir kişiye, aileye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz maddesi bugün uygulanıyor mu? Hayır uygulanmıyor. Devlet bu eşitlik ilkesine uygun olarak hareket ediyor mu? Hayır etmiyor.

Problem Kürt kökenli vatandaşlarla değil. Yanlış anlaşılmasın. Ancak bu girişimlerin, bu milleti etnik çözülmeye götüreceği aşikârdır. İnsanlar kendi soy ağacını incelese, kim bilir atalarında ne çeşit etnik kökenden insan çıkacak. Ben bu ülkede dünyaya geldim, bu ülke benim vatanımdır. Bu ülkenin resmi dili Türkçe’dir. Bu memleketin her vatandaşı da Türk adını alır. Ülkenin kahir ekseriyeti, soy sop faslına girmeden ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ diyorsa, bu ülkenin ekmeğini yiyor, suyunu içiyorsa, her insanla eşit haklara tâbi tutuluyorsa; Kürt kökenli vatandaşlarımız da bir ayrıcalık beklememeli ya da onlar için bir imtiyaz faaliyetine girişilmemelidir.

Sıkıntılar bunlarla sınırlı değil. Hakkâri’deki gösteriler sırasında, Seyfi Turan isimli çocuğa zor kullanan polis; vali Muammer Türker’in emriyle anında açığa alındı. Artık bölgedeki eylemlerde cop v.b polis ekipmanları kullanılmayacak. Yani polis bundan sonra, bölücülük yapana değil; zam isteyene vuracak sopasını.

Başbakan, bugün (11 Ağustos) gerçekleşen AKP Grup Toplantısı’nda her zamanki edebî üslûbunu kullandı. O kadar içli anlattı ki yıllardır boş yere birbirimize(?) nasıl düşman olduğumuzu, birçok milletvekilini gözyaşlarına boğdu.

AKP Grup Toplantısı’nın ardından, katıldığı Iğdır mitinginde değerlendirmede bulunan DTP Eş Başkanı Emine Ayna, “ Kimse bu sürecin en önemli aktörlerini DTP üzerinden tasfiye etmeye kalkmasın. Buna izin vermeyiz. DTP ile görüşüp PKK'yı ve Sayın Öcalan’ı bunun dışında bırakma gibi bir oyun varsa bu oyuna gelmeyiz. Buna izin de vermeyiz. Bunun bilinmesini isteriz. ” sözlerini sarf etti.

Başbakan, aynı toplantıda bundan böyle Cudi Dağı’nda yeşerecek kardelenleri hep birlikte toplamaktan bahsetti. Unutmamalı ki, eğer bir gün Cudi Dağı’nda bir kardelen yeşerirse; o kardelen, hayatını o toprağa kanlarını dökmüş şehitlere borçlu olacak. Ve bu gidişle, şehitlerimizin katiline ‘saygısızlık’ yapamaz, Güneydoğu bölgelerinde oralar memleketimizmiş gibi gezemez hale geleceğiz.

Ya bütün bunlara sebep olacak olanlar ne olacak? 2. Atatürk ilan edilecekler!


Emir Şenel_ Nizam-ı Alem Dergisi


http://www.nizamialem.org/yazarlarimiz/65-emir-enel/627-kuerduen-can-can.html
 
Ne Mondros'u ULan?

Ne Mondros'u ULan?


Deniz Baykal, hükümetin Kürt açılımına "soğuk" bakıyormuş...
Olacağı buydu... SABAH gazetesinin üçüncü sayfasında yazan keçi sakallı, şişko bir herif var, o söylemişti... Vay terbiyesiz!
Bu arada bazı İttihatçılar da, bu açılımı "Mondros mütarekesine" benzetmeye çalışıyorlar. Çamur atmanın en bildik yollarından biridir, ya mütarekeye benzeteceksin, ya Sevres Antlaşması'na (onlar "Sevr" yazarlar çünkü Yunus Nadi de öyle yazardı)... Abdullah Gül Vahdettin, Tayyip Erdoğan da Damat Ferit oluyor(!)
Sakın bu haltı bir daha yemesinler... Mütareke edebiyatına sığınma haltını... (Vay terbiyesiz şişko!)
Mondros, İttihat ve Terakki'nin, girmek için kaşındığı, yırtındığı, tepindiği dünya savaşında bir çuval inciri berbat etmesinin, sonunda "pes etmesinin" itirafıdır. Tam bir teslim bayrağıdır. Onursuz bir yenilgi belgesidir.
Hükümet Kürt meselesinde pes etmiş değildir, çıkış yolu arıyor, diyalog arıyor.
Mondros, bir diyalog değil, bir dayatmaydı.
Elbette dayatacaklardı düşmanlar, çünkü yenildiğimizi kabul etmiş, bu deyim hoşunuza gitmeyecek ama, "aman dilemiştik"...
Biz derken, biz değil, memleketi batıran İttihatçılar.
İttihat ve Terakki'nin mirasçıları, dedelerinin yapmış oldukları yanlışları Hürriyet ve İtilaf'ın mirasçılarına fatura etmeye ya da onları karşılaştırmaya kalkmasınlar, en azından ayıptır.
Kimse Türkiye'yi dünya savaşına zorla sokmadı, tam tersine "Enver dedeniz" girmek için bir tarafını yırttı. (Vay terbiyesiz yazar!)
İlk kurşunu da biz attık. Düşmanlar Çanakkale'ye "durup dururken" saldırmadılar. Bize "cevap" verdiler.
Çanakkale, kurtuluş savaşımızın bir parçası değil, Alman komutanların yönetiminde, emperyalist paylaşım savaşında "kullanıldığımız" bir muharebedir!
Ama size böyle öğretmediler tabii, kendi halinde yaşayıp giden munis ve mazlum Türkiye'ye hain düşman birdenbire musallat olmuş...
Savaşı da "müttefiklerimiz yenildiği için biz de yenik sayılarak" kaybetmedik. Önce Bulgaristan su koyuverdi (29 Eylül), her şeyimizi ithal ettiğimiz Almanya'yla "ikmal hattımız" kesildiği için, ikinci olarak da biz... Ayrıca Kudüs'ten sonra Şam da düşmüştü, İngiliz ordusu Halep üzerinden Adana'ya yürüyordu... Bozguna uğramıştık.
Bizim pes etmemizin belgesi olan Mondros 30 Ekim tarihlidir, Avusturya-Macaristan için bu tarih 3 Kasım, Almanya için 11 Kasım... Demek ki önce Almanya değil, biz yenilmişiz.
Bugün Türk ordusu, PKK'ya "yenilmiş" değildir. Hele İttihatçılar'ın uğradıkları gibi bir bozgun asla sözkonusu olamaz. Kimsenin kimseden aman dilediği falan yoktur. Tam tersine, taktik üstünlük bizdedir. Stratejik yolun çıkar yol olup olmadığı tartışılıyor, değilmiş gibi görünüyor. Mesele budur.
Hükümetin aradığı da, bir "ateşkes" değil, kalıcı bir çözümdür. Bulabilir ya da bulamaz, orası ayrı. (Bulabileceğini pek sanmıyorum, bu laf da muhalefete kıyağım olsun... Bak gene terbiyesiz terbiyesiz konuşuyor...)
Fakat büyük lokma yiyiniz, öyle Mondros, Sevres falan gibi büyük laflar etmeyiniz.
Çünkü arkadan bir de "Atatürk arayışına" gireceksiniz tabii, sizi bu hükümetten "kurtaracak" birini aramaya kalkacaksınız, "kendine Atatürk havaları verecek" bir darbeci isteyeceksiniz, niyetiniz bu, biliyoruz!
Atatürk'ün "milleti kurtaracak olan gene milletin kendi iradesidir" sözünü size hatırlatayım da utanın...
Bu hükümetten "kurtulmak" istiyorsanız seçimden başka yol yoktur ve olmayacaktır.
Başlığa da dikkatinizi çekerim... Özellikle "terbiyesiz" attım.
"Ne mozaiği ulan" deseydim terbiyeli olacaktım. Öyle mi?











KAYNAK
 
dediğin şeyler batıda da var ama bu düğün olayı batıda kameraların önünde yapılmıyor tek fark bu...

birde bölge halkı pkk ya destek verdi deyip baştan mamatiksel hata yapıyorsun
zira pkk yı yaratan milisgüçler bölge halkının insanıdır...


daha geniş çatıdan bakmalısın pkk yı fiilen kuran ermenilerdir fikri ni ve ideoljisini haritasını belirleyen amerika ve destekleyen yunanistan,suriye,ırak,(zamanında) iran dır. ama fiilen örgutteki insanalrın % 90 ı kürt tür vede güney dogumuzdaki insanlardır.

bide arkadslar dtp nin işine gelen ve istediği bir acılımdan türkiyeye ne gibi bir faydası olabilir eğer terörü bitirecek olsa dtp güle oynaya acılımı desteklermi???
 
yüzyillardir bu ülkede cerkezi arnavutu bosnagi pomagi gürcüsü lazi ermenisi tatari süryanisi arabi yani herkes nasil sorunsuz yasiyorsa bunlarda yasamasini ögrensin
Burasi Türkiye bizlerde türk vatandasiyiz arzu etmeyen bu ülkeyi terk eder olay bu kadar kolay yada Hitlerin sabun fabrikalarini tekrar devreye sokmanin zamani geldide geciyor bile anlayana
resmi daireye gidecek kpürtcemi konusacak bu insanlar bu devletin tek dili var oda türkce baskasi yok kimsenin özelligi bir baskalarindan fazla olamaz#
hem terör yaratacaksin ülkeyi rahatsiz edeceksin hemde ayrilacaksin
kimsenin kimseden farki yok tek devlet tek millet istemeyen gider ülke bulur kendine arar haydi selametle kardeslerrr
 
yüzyillardir bu ülkede cerkezi arnavutu bosnagi pomagi gürcüsü lazi ermenisi tatari süryanisi arabi yani herkes nasil sorunsuz yasiyorsa bunlarda yasamasini ögrensin
Burasi Türkiye bizlerde türk vatandasiyiz arzu etmeyen bu ülkeyi terk eder olay bu kadar kolay yada Hitlerin sabun fabrikalarini tekrar devreye sokmanin zamani geldide geciyor bile anlayana
resmi daireye gidecek kpürtcemi konusacak bu insanlar bu devletin tek dili var oda türkce baskasi yok kimsenin özelligi bir baskalarindan fazla olamaz#
hem terör yaratacaksin ülkeyi rahatsiz edeceksin hemde ayrilacaksin
kimsenin kimseden farki yok tek devlet tek millet istemeyen gider ülke bulur kendine arar haydi selametle kardeslerrr

hitleri örnek alıcaksan o zaman benzin deponu hazırla çünkü o kendini benzin döküp yaktırmıştı.ateist birinden ancak bu sözler duyulabilir...
 
Geri
Üst