Demokratik Açılım [ Tek Başlık 2 ]

Takma bacağın gücü

Takma bacağın gücü

Onlar sessiz ama çoğunluktular. Sessizdiler, çünkü acılarını, öfkelerini içlerine gömmek, anılarla, hayallerle, özlemlerle yaşamak zorundaydılar. Zaten dışa vursalar ne olacaktı ki?.. Seslerini duyan mı vardı?

Önceleri manşetlerde yer almış, sonra birinci sayfaların alt sıralarına düşmüş, sonra arka sayfalarda “tek sütun”luk olmuş insanlardı onlar... Artık sıradan insanlardı. Hatta sıradan bile değil, “sıraaltı” insanlardı onlar...

Onlar “alt tarafı şehit yakınları”ydılar. Ya da “alt tarafı gaziler...” Sayıları arttıkça önemleri azalan... Sayıları arttıkça gözden kaybolan...

Gazete sayfaları ve televizyon ekranları onlara sadece “en taze cenaze töreni”nde açıktı, o da birkaç satır, birkaç saniye...

Artık moda “şehit yakını” olmak değil, onları şehit edenlere yakın olmaktı.

Artık “şehit” olmak, “şehit yakını” olmak “out” idi. “Ne yapalım şehit oldularsa?” diye küçümseyip dalga geçmek “in”...

Asker postalı “out”, terörist “mekap”ı “in”...

Şehit cenazesi “out”, terörist halayı “in”...

Ve hatta...

Şehit olanların anaları “out”, şehit edenlerin anaları “in”...

***


Onlar değil miydi ki, vatan, millet, birlik, bütünlük, özgürlük, bağımsızlık gibi değerlerin simgeleri, o halde vurun onlara da... Onlar değil miydi ki, insan hakları adına yıkıcılığın, bölücülüğün, ırkçlığın, kardeş kavgasının, etnik faşizmin, sapı dışarıda çomakların karşısına dikilen iradenin askerleri, o halde vurun onlara da...

Ve bu aymazlık, bu umursamazlık öyle bir noktaya geldi ki, terörün kurbanı oldukları yetmiyormuş gibi, “açılım”a da kurban edildiler. Çünkü onlar sessizdiler. Acılarını içlerine gömmüşlerdi. Ağızları var, dilleri yoktu. Üniformalı teröristler sınırda muzaffer bir ordunun askerleri gibi karşılanırken de, çadır mahkemelerinde yargılanıp beş dakikada serbest bırakılırken de, davullu-zurnalı kutlamalarla ağırlanırken de sessiz kalırlardı herhalde.

Çok çok bir-iki dernek dikkate bile alınmayacak bir basın açıklaması yapar, bir-iki gözyaşı, bir-iki hıçkırık da “açılım”ın havai fişek gürültüleri arasında kaynar giderdi.

Öyle olmadı işte.

Bir gün bir gazi, takma bacağını çıkardı ve salladı.

O an Türkiye’de çok şey sallandı.

İşte “açılım”ın mimarları bunu hesap etmemişlerdi. Bir takma bacağın nelere kadir olduğunu bilmiyorlardı. Bir kahramanlık madalyasının boyundan çıkarılıp yere çalınmasının ya da o madalya yerine siyah kurdele takılmasının ne anlama geldiğini akıllarının ucundan bile geçirmemişlerdi.

***


İkisi de anaydı ama, oğlunu gizlice dağlara gönderen bir ananın mutluluğunun, oğlunu düğünle, bayramla askere gönderen bir ananın yüreğini yakacağını da hiç düşünmemişlerdi.

Yazının başında “sessiz ama çoğunluk” dedim. Bir takma bacağın, bir kesik kolun, iki damla gözyaşının, bir siyah kurdelenin sadece 5 bin şehit yakınının değil, bir büyük toplumun tümünün yüreğinde yaratacağı isyan duygusunu hiç ama hiç hesap etmemişlerdi.

Sandılar ki, “açılımdır, yaparız, olur biter.”

Sanıyorlar ki, “bundan sonra sessiz yaparız, olur biter.”

Yanlış.

Çünkü yanlış başladı. Çünkü başlarken toplumun onayını almadılar. “Kamuoyunun büyük çoğunluğu destekliyor” diye kafadan attılar. “Biz yaparız olur” sandılar. Seçmenin en az yarısını temsil eden muhalefeti bile adamdan saymadılar.

Ve...

“Takma bacak”lara sormadılar.

KAYNAK: http://haber.gazetevatan.com/haberd...26.10.2009&Newsid=267086&Categoryid=4&wid=166
 
Çok çok bir-iki dernek dikkate bile alınmayacak bir basın açıklaması yapar, bir-iki gözyaşı, bir-iki hıçkırık da “açılım”ın havai fişek gürültüleri arasında kaynar giderdi.

YazıkLar olsun bunu yaşatanLara zaten.
 
faili meçhulları bırak faili bellileri ( şehitler gaziler ) in katillerini nasıl serbest bırakıyorlar onları izliyoruz haberlerde . Faili meçhulmuş . Ilk başta faili bellileri cezalandır . O biraz sıkar demi . Hazıra konmak ermeniye teröre teslim olmak sorunu pat diye çözüyor, halkada " türkiyenin sorunlarını çözüyoruz" mesajı veriliyor. Sorun çözme anlayışınız bu işte . Osman paşayada bilip bilmeden çapsız çapsız laf söylenmesi çok tobaz ve basit teslimiyetçi zihniyetlerin işidir . Senin tayyibin baykalın sıcacık yatağında uyurken o laf ettiğiniz komutan dağda her an ölüm riskiyle terörist avlıyordu. Tayyibin oğlunun biri çürük raporlu diğeri 27 gün lük asker. Iş can vermeye gelince hiç biri ortada yoktur . Sorulduğundada onlardan vatansever dindan yoktur .

bu da kapak olsun...
 
Demokratik açılım bir başlığı artık konu birleştirmesini kabul etmediği için demokratik açılım 2 başlığını açtık
isteyen bu başlık altından isteyende 1 başlığı altından bu konu ile ilgili paylaşımlarını yapabilir iyi forumlar.
 
terör darbesi oldu demokratik açılım, buyrun cenaze namazına.

Ey Cemaatt Cumhuriyeti, Vatanın Bölünmez Bütünlüğünü nasıl bilirdiniz?
 
Karşılama törenlerinde sorumluluğu bulunan DTP de bundan sonra daha dikkatli davranma kararı aldı. Genel Başkan Ahmet Türk, "Bu süreçte bize tarihî bir görev düştüğünün bilincindeyiz. Artık daha hassas olacağız." dedi. Türk, terör örgütü elabaşısı Öcalan'dan bahsederken de bu kez 'sayın' ifadesini kullanmadı. Demokratik açılımdan geri adım atılmaması gerektiğini belirten DTP lideri, "Diyalog süreci kesintiye uğrarsa Ergenekon zihniyeti daha etkin hale gelir." ifadelerini kullandı.
Demokratik açılım sürecine, bir grup PKK'lının teslim olması sırasında yaşanan görüntülerin toplumun geniş kesimlerini rahatsız etmesi nedeniyle bir süre ara verildi. Avrupa'dan gelerek teslim olacak grubun ülkeye girişi, bu kapsamda ertelendi. Sürecin istenmeyen bir noktaya gelmesinde, muhalefet partileri AK Parti iktidarını, Başbakan Tayyip Erdoğan ise DTP'yi sorumlu tuttu. DTP yönetimi, eleştirileri değerlendirmek için önceki gün Merkez Yönetim Kurulu'nu (MYK) topladı. Dün de fiili eşbaşkanlar Ahmet Türk ve Emine Ayna, partinin son sürece ilişkin görüşlerini kamuoyu ile paylaşmak için basının karşısına geçti. Açıklamayı yapan Ahmet Türk, bazı PKK'lıların 'barış grubu' adıyla dağdan inmesini çok önemsediklerini vurguladı. Siyasi parti liderlerinin gelişmeleri doğru algılamadığını savunan DTP lideri Türk, bu konuda özellikle CHP lideri Deniz Baykal ve MHP lideri Devlet Bahçeli'yi eleştirdi. CHP ve MHP'nin olumlu iklimi tersine çevirebilmek ve ortamı kışkırtabilmek için büyük bir çaba sarf ettiklerini savunan Türk, "Kürt raporlarında barıştan, aftan söz eden Sayın Baykal, 'hukuk katledilmiştir', 'hükümet teslim olmuştur', 'bu işin özü yanlıştır' gibi ifade ve açıklamalarla milliyetçiliği, ırkçılığı ve şovenizmi tetiklemiştir. Sayın Baykal, bu çıkışıyla barıştan değil, savaştan yana olduğunu, ölüm ve gözyaşından beslendiğini bir kez daha ortaya koymuştur." diye konuştu. Bahçeli'yi de eleştiren Türk, "Bahçeli, 'İstanbul, Silopi değildir.' diyerek kime hangi mesajı göndermektedir? Sormak istiyoruz, Kürtleri linç mi ettirmek istiyorsunuz? Kürtleri kıyımdan mı geçireceksiniz? İşte bunun, 30 yıldır Kürt-Türk çatışması yaratmak isteyen Ergenekon zihniyetinin ta kendisi olduğunu söylemekten kendimizi alamıyoruz." ifadelerini kullandı.

Yaşanan gelişmeler üzerine hükümetin açılımda frene bastığına işaret eden Ahmet Türk, Başbakan Erdoğan'ın da gelişmeler karşısında CHP ve MHP yerine kendilerini eleştirdiğini ileri sürdü. Erdoğan'ın, "Eğer böyle giderse sil baştan yaparız." ifadelerinin hükümetin açılım sürecinde kararlı olmadığını gösterdiğini savunan Türk, "Biz böyle olmadığını görmek ve duymak istiyoruz.

Eğer hükümet samimiyse o halde kararlı ve cesur olmalı, milliyetçi odakların tehditlerine boyun eğmemelidir." şeklinde konuştu.

ESAT CANAN'ın AÇIKLAMALARI RAHATSIZ ETTİ

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Ahmet Türk, Parti Meclisi (PM) üyesi Esat Canan'ın yaşanan olayları eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine, "Biz bütün arkadaşlarımızın düşüncelerini anlıyor ve saygı duyuyoruz. Ancak parti yönetimi ile bir diyalog içinde olmadan yapılan açıklamaları da doğru bulmuyoruz." ifadesini kullandı. Avrupa'dan bir grubun gecikmeli de olsa gelmesini istediklerini belirten Türk, "Bu süreci akamete uğratmaya gerek yok. Korkmaya da, ürkmeye de gerek yok. 30 yılık sancılı bir sürecin sonunda bir noktaya gelinmiş. Bunun inişli çıkışlı olacağını zaten tahmin ediyorduk." diye konuştu.

Leyla Zana: Karşılama iyi koordine edilemedi

Eski DEP Milletvekili Leyla Zana, Mahmur kampı ve Kandil Dağı'ndan Türkiye'ye dönen PKK'lılar için düzenlenen karşılama törenlerini eleştirdi. Zana, sürecin iyi koordine edilmediğini savundu. Her şeye rağmen, demokratikleşme sürecinde birlikte yaşama iradesinin ortaya çıktığını belirterek, "Hiç olmadığı kadar barışa yakınız. Bütün kesimler cesaret ve sağduyu ile hareket etmeli. Seçim ve oy kaygısıyla hareket edilmemeli. Biçime takılarak özü kaybetmeyelim." çağrısını yaptı.

KÜRTLERE 'VATANINIZA DÖNÜN' ÇAĞRISI

Diyarbakır'da Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde (GGC) basın toplantısı düzenleyen Zana, şunları söyledi: "Umutluyum; çünkü yaşanan onca acıya rağmen, bu coğrafyada yaşayan halklar birbirlerini düşman olarak görmediklerini ispatladılar. Endişeliyim; çünkü çekilen acılar hâlâ taze. Herkesin acısını paylaşıyorum. Tercihimizi yaşamak ve yaşatmaktan yana kullanmalıyız."

Yurtdışında yaşayan bütün Kürtlere 'vatanınıza geri dönün' çağrısı yapan Zana, 15-20 kişilik grupların değil, diasporadaki herkesin dönmesini isteyerek, "Arkadaşlar gelecekler. Başkasının vatanı bizim memleketimiz olamaz. Herkes dönerek özgür bir şekilde yaşamalı." dedi.

kaynak : DTP'den "Şov" Açıklaması | Aktif Haber
 
dilek yaraş isimli yazarın yaptığı vicdanlar üzerine oynamak. fakat unuttuğu bir konu var. o da türk milleti için şerefin ve onurun herşeyin önünde gelen bir kavram olmasıdır. yıllarca devlete ihanet eden, silah sıkan, hiçbir suçu olmayan kürt ve türk vatandaşlarımızı şuursuzca öldüren bir hain sürüsünü sırf akan kan dursun diye affedip baştacı yapmak, gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olmayla eşdeğerdir.
 
Türk bayrağıyla alınmadılar!

Türk bayrağıyla alınmadılar!

Şehit yakını ve gazilere izin verilmedi.

Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen şehityakını ve gaziler, ellerindeki bayrakların Meclis girişinde polis tarafındantoplandığını belirterek, bu duruma tepki gösterdi.

'ÖCALAN'A TAKSINLAR'

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ile görüşmek üzere TBMM Küçük Grup Salonuna gelen şehit yakını ve gaziler, terör örgütü üyesi 34 kişinin Habur SınırKapısı'nda teslim olmasının ardından yaşanan görüntülere tepki gösterdi.Irak'ın kuzeyine 1995 yılında yapılan sınırötesi operasyon sırasında gaziolan Mesut Aksan, yakasındaki gazilik nişanını göstererek, "Bunu götürüp AhmetTürk'e, Abdullah Öcalan'a taksınlar" diye konuştu.

Şehit Bülent Keskin'in annesi Döne Keskin de Meclise girişleri sırasındaellerinde bulunan Türk bayraklarının polis tarafından toplandığını, şehitçocuklarına ait resimlerin de alınmak istendiğini söyledi.Direnerek oğlunun resmini vermediğini dile getiren Keskin, "Bunu bizeyapmaya hakları yok. Canımı alırlar elimizden resmi alamazlar. O bayrak bizimbayrağımız değil mi?" diye bağırdı.

Diğer şehit yakınları da Meclis girişinde Türk bayraklarının ellerindenalınmak istenmesine tepki gösterdi.Durumdan haberdar edilen MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, MeclisinDikmen Kapısında görevlileri arayarak, bayrakların tekrar verilmesini istedi.Bayraklar, MHP grubundan bir görevliye zimmetle teslim edildi. Bayraklardaha sonra, şehit yakınları ve gazilere dağıtıldı.Salonda bulunanlar, "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" diye sloganattı.

Şehit yakınlarını sakinleştirmeye çalışan MHP'li Vural, gazetecilerinsorusu üzerine, şehitlerin, Türk milletinin hür yaşaması için canlarını verdiğinisöyledi.Son zamanda yaşananların sadece şehit yakınlarının değil, tüm Türkmilletinin sorunu olduğunu vurgulayan Vural, Türk milletinin birlik vebütünlüğüne olan inancın tam olduğunu anlattı.Yaşanan olayların, Türk milletini derinden yaraladığını ifade eden Vural,"Habur'da pazarlık masası kuruluyor. Teröristle pazarlık yapılıyor. Bu utançtablosudur. Bu meselede endişelerini dile getiren sadece şehit yakınları değil.Bu insanlar bizim kardeşliğimiz için şehit oldu" diye konuştu.Vural, Başbakan Erdoğan'ın, "Bir tarafı yapalım derken diğer tarafıyıkmayalım" diye konuştuğunu belirterek, "Sen hangi taraftasın? Şehitleteröristi taraf olarak görüyor. Yaşananlara üzülmemek mümkün değil. Memleketi buduruma düşürenler utansın" dedi.Grup salonunda bulunanlar, daha sonra kendilerini temsilen TBMM BaşkanıMehmet Ali Şahin ile görüşmeye giden heyeti bekledi.

KAYNAK:
Türk bayrağıyla alınmadılar!
 
Geri
Üst