Demokrasi kazandı ha!!!

türk ocağı

serdengeçti
HH Üyesi
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
1,813
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Taceddin Dergahı
Akp' nin kapatılması yönünde verilen iddianame ne kadar mesnetsiz ve komikse, alınan bu kararda bir o kadar mesnetsiz ve komiktir.


Karara bir bakarmısınız; "Akp, laiklik karşıtı eylemlerin odağıdır, fakat bu kapattırmayı gerektirecek ölçüde değildir."
Bundan dolayı parti kapatılmayacak, para cezası verilecektir. Ne şiş yanacak nede kebap.


Akp' lilerin yüreğini partiyi kapatmayarak serinletenler laikçi fanatikleride unutmamış, partinin odak olduğu yönündeki kararla bir boncukda onlara vererek; "ahadana işte! yüce mahkeme ne mal olduklarını tescil etti" avuntusu ve en ufak bir kafa bozukluğunda " şeriat üç vakte kadar gelmezse ahadana ne olayım" diye car car edecekleri bir malzeme icat etmiş oldu.

Şimdi ne oldu?


Ne olacak? Tabiki herkes mutlu oldu...


Chp ve zihniyetinin bendeleri; "Artık tescilli mürteci oldunuz" diye horozlanarak bundan sonraki her fırsatta irtica ve cumhuriyet elden gidiyor edebiyatını derinleştirerek kuvayı milliye! ruhunu şad edecekleri için içten içe mutlu oluyorlar.


Yek diğerleri de;


Akp' liler, kararın verdiği esriklikle "demokrasi kazandı" diye naralanarak kendilerinden geçip kazandıkları "pirus"(1) zaferinin keyfini sürüyorlarlar.

Demokrasi kazandı, ha!


Adalet tecelli etti ha!


Akp' nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu kanıtlandı ha!


Her şeyin tamamen siyasi saiklerle tasarlandığı ucuz bir çadır tiyatrosu seyrediyoruz.


İçerden ve dışardan verilen telkinlerin gölgesinde yapılan yargılamalardan hukuki netice çıkmayacağı gün gibi aşikar.


Anayasa mahkemesi hangi karar için toplanacak olsa, bütün herkes parmak hesabı yapıp mahkeme üyelerinin hangi cumhurbaşkanının atadığını esas alarak netice ile ilgili yorum yapmıyor muydu? Yapıyordu elbette ve kimsede yanılmıyordu.
Böyle bir denklemin oluşturduğu yargı vasatından siyasi netice dışında ne bekleyeceğiz. Adalet mi? Hukuk mu?

Daha çok bekleriz.

Bir devlet böyle buharlaştırılır. Ve bir devlet ancak böyle budanır.

Hatırlarsanız, bu davayla ilgili olarak iddianamenin açıklandığı ilk günlerde ekseriyetin tahmini partinin kapatılacağı istikametindeydi. Nedenide yukardaki parmak hesabıydı. Son 15-20 gündür bu kanaat değişmiş ve partinin kapatılmayacağı yönündeki görüşler ağırlık kazanmıştır. Peki ama neden?


Perde arkasını görebilenler; Ergenekon davasının genişletilmesinin ancak ve ancak ergenekonu kontrol eden mekanizmaların izni ve müsadesi ile imha edilebileceğini bildikleri için, taraflar arasında bir mutabakat tesis edildiğini anlamakta gecikmedi. Bu mutabakat aslında sadece bunla ilişkili bir mutabakat değil , Amerika ve İngiltere liderliğinde yeniden kurgulanan yeni projeye entegre olma sözü alınmış ve bu küçük detay çeşitli yollarla halledilmiştir.

Bakın size bir tüyo vereyim; bu tip durumları önceden tahmin etmek için uluslararası finans kuruluşlarının müşterilerine Türkiye' nin durumu hakkında yaptığı kısa dönemli analizlerini takip etmeniz yeterlidir. Verilen mesajları hakkıyla okuyup yorumlayabilirseniz gelecek için yaptığınız tahmin ve öngörüler tutabilir. Bu hadise ile ilgili finans kuruluşların karardan önce yaptığı tahminlere bir göz atarsanız ne dediğimi daha iyi anlarsınız.

Aslında Akp' nin içinde bulunduğu durum zavallı bir durumdur. Akp' nin hükümette olmasından dolayıda bu durum memlekete sirayet edecek kadar sıkıntılıdır. Peki ama Akp neden zavallı bir durumdadır.


Neden olacak, tamahkarlıklarından ve içlerindeki iktidar hırslarından dolayı.


İktidarın sağladığı gücün büyüsüne kapılıp onun kölesi olanların tipik reflekslerini gösteriyorlar.


Hadise şudur; parti kapatılmayacak fakat öyle bir karar alınacak ki, ne zaman Akp şirazesinden çıkacak gibi olursa ufak bir tehditle hizaya sokulacak duruma getirilecektir.

Mahkemenin partiyi kapatması için nitelikli çoğunluk olan yedi kişinin evet demesi gerekiyordu, fakat bir eksiği olan altı kişi buna evet dedi, kalan dört kişi bu altı kişiyle beraber bu partinin, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu ve fakat bu odak olma durumu yoğunluk kazanmadığı için ikaz mahiyetinde mali bir ceza verilmesine hükmettiler.

Bu, şu anlama geliyor;

Ey Akp, seni istediğin gibi kapattırmadık ama bizim kurguladığımız yeni organizyona tam anlamıyla tabi olmaz ve kılçıklık yaparsan senin kapanmana hayır diyen bir kişinin reyi, yarın evete çok kolay dönebilir.


Anladığım kadarıyla Akp bu pazarlığa hırsı dolayısıyla evet demiştir. Keşke buna direnebilselerdi.


Türkiye artık ne soğuk savaş şartlarının nede soğuk savaştan sonra şekillenen tek kutuplu dünya düzenin oluşturduğu şartların Türkiyesi. Yaklaşık on sene önce başlayan bu süreç, son günlerde yaşadığımız olaylarla nihai şeklini almakta. Artık geleneksel dış ve iç tehdit algılarımızla beraber AB ile ile ilişkilerimizden ekonomimize, ortadoğuya bakışımızdan Pkk ekseninde değerlendirilen bölücülük hareketlerine her ne varsa hepsi birden yeni şekil ve muhtevaya bürünmekte. Elbette iddia edildiği gibi bu değişimin tetikleyici faktörü, devletimizin müstakil iradesi değildir. Başkalarının yazdığı senaryonun figüranlığına devam ediyoruz anlaşılan.


Dünya yeni baştan kurgulanıyor ve bu kurguya göre pazarlıklar yeni baştan değerlendiriliyor. Bu süreç yeni bir dönemi işaret etmektedir, Amerika' dan bağımsız olarak gerçekleşen yeni güç merkezleri, enerji kontrolü ve yakın bir gelecek için öngörülen küresel iktisadi durgunluk gibi nedenlerle dünyanın yeni bir değişime gebe olduğunu ve ülkemizin bu senaryonun bir parçası olarak yeniden revizyona tabi tutulduğunu görmek gerekiyor.

Bu süreç Amerika' nın tek başına kurguladığı bir proje değildir. Bu sürece pazarlık güçleriyle dahil olup mutabakata oturanlar arasında neredeyse Amerika kadar güçlü, uluslararası finans konfederasyonuda vardır. Bu yeni düzenin oluşturulması için bizim ülkemizde olduğu gibi başka coğrafyalarda da örtülü operasyonlar yapılmaktadır.


Dünyada bundan sonra neler olacak tahminini başka yere ve zamana bırakalım fakat ülkemizle ilgili öngörümüzü yapalım.


Akp daha liberal bir çizgiye çekilecek.


Dini hassasiyet sahiplerinin hiç bir sıkıntısı giderilmeyecek.


İslama ilişkin her göndermeyi, laikçi fanatikler "irtica" çığırtkanlığıyla gündeme getirip birilerinin partinin kapatılması yönündeki sopasına göre Akp' liler gönüllü maymuna döneceklerdir.


Akp, bir daha böyle bir tehditin muhattabı olmamak için kucağından inmediği AB bürokratlarıyla olan münasebetleri daha bir iştahla devam edecektir.


Ortadoğu ile ilgili bağımsız hiç bir politika üretilemeyecek, ülkemiz AB' ye güvenli olarak enerji nakleden bir coğrafya olacaktır.


Akıllı çocuk olduğu takdirde cari açığını her daim finanse edeceği ortam hazırlanacaktır. Sıcak paraya dayalı ekonomik büyüme stratejimiz devam edecek ekonominin bu gününe ait sıkıntılar gündemdem uzun süre düşmeyecektir.


Tayyip Erdoğan, karardan hemen sonra "bir daha yapmıcam abi" moduna girip sevgi,dostluk ve kardeşlik mesajları verecektir.


"Yeni Türkiye " projesi tam anlamıyla devreye girecek ve harici güçlerin vesayeti farklı bir konsept üzerinden devam edecektir.


Demokrasi kazandı ha!!!

Ömer Faruk Sanal

kaynak: Milliyetçiler sitesi




(1) Pirus Zaferi, galibi olmayan zafer anlamında kullanılan bir deyimdir. Anlayacağınız aptalların zaferidir.
Askeri ve siyasi literatürde sıkça kullanılan bir kavram, ağır kayıplar verilerek kazanılan, aslında kazananın da kaybetmeye mahkum olduğu galibiyetleri anlatmak için kullanılır. Makedon imparatoru Büyük iskender'in uzaktan akrabası Yunan Epir Kralı Pirus, MÖ 280'li yıllarda italya'ya fethe gider. Pirus'un 20 fil desteğindeki ordusu çok kanlı savaşlara tutuşur. Romalılar, topraklarını büyük bir özveriyle savunur. Ne pahasına olursa olsun zafer kazanmak isteyen Pirus, geri çekilmez. Çok kanlı geçen, iki tarafın da büyük kayıplar verdiği savaşlardan Pirus galip çıkar. Bazı kaynaklara göre Pirus, önemsiz zaferler için ordusunun neredeyse tamamını heba etmiştir. iddiaya göre Pirus, tanrim bana bir daha boyle zafer verme dedirtmiştir. O zamandan bu yana sahte zaferleri, yenenin de aslında yenilmeye mahkum olduğu galibiyetleri anlatmak için Pirus Zaferi kavramı kullanılıyor.
 
Şuandaki görüşlerimizi açıklayacak güzel bir yazı yazmış yazan.

 
Fikrimiz değişmedi hala gerici hala geri kafalı bu adamlar...
 
arkadaşlar ak partiyi hiç kimse geri kafalı oldugunu iddaa edipte kapatamaz kapatsalar bile sandıktan daha güçlü bir şekilde çıkar. muhalefet yargı yolu ile ak partiyi kapatmaya çalışmamalı ak partinin yaptıgı yanlışları tenkit ederek muhalefet yaparak sandıga gömülmesine yardımcı olmalıdır yoksa ak parti arkasındaki bu güçlerle daha da güçlenir.

ak parti kapatılsaydı su güselim ülke zaten ak parti varken düzgün ilerliyemiyor peki kapandıktan sonraki kaos ortamını düşünen varmı ?? eleştirmek kolay bende yapıyorum ama hiç kimse bu böyle olmalı diyen yok.

demokrasi kazanıcak yargı yoluyla kapatılma nerde var arkadaşlar, ister begenin ister begenmeyin tayyip gider recepler gelir ama hep aynı kafayla insanların fikirleri aynı kalır kişiler önemli degil.
 
irticai faaliyetlere ortak noktaymış böyle sulandırılmış bir karar olurmu?irticanın bizzat kendisine böyle bir hüküm verilmesi çok yanlış olmuş.
hiç örümceğe yaf sen örümceğe ne kadar benziyorsun senin adın örümcek olsun denirmi böyle bir saçmalık olabilirmi ,ne oluyor? böyle adalet olurmu?
akp ye büyük haksızlık yapılmıştır hakkı verilmemiştir hakkettiği verilmemiştir.
 
'Kıskaca' alınan AKP için çizilen 'yol' haritası ve kandırılan kitleler

Ve Tayyip Erdoğan, ‘gölgelerin’ üzerine geldiği en zor zamanlarda, ‘güneşin’ doğuşuna bir kez daha şahit oldu.
Yargıtay Başsavcısı tarafından ‘laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği’ gerekçesiyle AKP hakkında 14 Mart 2008 tarihinde açılan davayı sonuçlandıran Anayasa Mahkemesi, ‘6’ya karşı’ 5 oyla ‘kapatma’ yerine ‘ihtar’ kararı verdi.
‘Dünya şartlarını’ ve ‘iç piyasaları’ gözönünde bulunduran karar, ‘perde arkasını’ dikkatle okuyanlar için hiç de şaşırtıcı olmadı.
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris, 15 Temmuz 2008 tarihinde yaptığı açıklamada, aynen şu ifadeleri kullanıyordu:
- “Bir ay öncesine oranla kapatmanın önüne geçecek çözümün ortaya çıkması olasılığını bugün daha yüksek görüyorum.”
Kulislerde ise şu söylentiler dolaşıyordu:
- “Kapatılsın oyları 6’da kalacak, en az 7 evet oyu gerektiği için AKP kapatılmayacak. AKP bundan sonraki süreçte laikliğe duyarlı kesiminlerin güvenini yeniden kazanabilmek için daha dikkatli hareket etmek zorunda kalacak.”
Gelinen noktadan çıkarılacak kesin sonuç şu:
- “AKP, kendisine çizilen yol haritasının dışına çıkamaz. ABD/AB/İsrail eksenindeki teslimiyet politikaları çerçevesinde istediğini yapabilir. Ama ‘İslamı’ çağrıştıran bir icraata asla imza atamaz.”

* * *

29 Temmuz 2008 tarihinde The İndependent gazetesinde yer alan başyazıda, ‘Türkiye’ye biçilen rol’ hakkında aynen şu ifadelere yer veriliyordu:
“Müslüman, demokratik, laik, ekonomik açıdan istikrarlı ve AB ile Ortadoğu’yu birbirine bağlayan bir ülke yaratma projesi, Türkiye’yi bugün dünyanın en önemli siyasi deneyi konumuna getiriyor. Ve bu proje çöküşün eşiğinde.
Nüfusunun yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede kökleri siyasal İslam’a dayanan, demokratik yollardan seçilmiş bir hükümetin ortaya çıkışı, devasa ekonomik, sosyal ve ekonomik ilerlemeyle birarada gerçekleşti. Bu ilerlemenin büyük kısmının motoru AB üyeliği ihtimaliydi. Dünyanın en önemli siyasi deneyi çöpe atılacak.”
Tayyip Erdoğan, bir süre önce kendisini ‘yüksek profilli küresel şahsiyet’ olarak nitelendiren ABD derin devletinin yayın organlarından Newsweek dergisine ‘AKP iktidarının misyonunu’ aynen şöyle açıklıyordu:
- “Türkiye’de İslam, demokrasi, laiklik ve modernite arasında bir denge sağlayarak, zor bir şeyi başardık. İnsanların dine ilişkin tutumları değişti. Kentleşme, artan zenginlik yaşam tarzlarında farklı bir anlayış getirdi. Terminolojiyi değiştirdik. Mesela artık cami yerine ibadethane terimini kullanıyoruz. Türkiye, İslam dünyasının geri kalan kısmı için bir ilham kaynağı haline geldi.”

* * *

Anayasa Mahkemesi kararı, ‘istismar’ ettiği kitlelere karşı Tayyip Erdoğan’ı iyice rahatlattı.
Kararın açıklanmasından sonra yaptığı ilk açıklamada, aynen şu ifadeleri kullandı:
- “AKP olarak bu sıkıntılı süreci milletimize ‘bedel ödetmeyecek’ şekilde yönettik. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devlet olan Cumhuriyetimiz için yola devam diyoruz. Bu yol AB’ye tam üyelik yoludur. Gerekçeli kararı en iyi şekilde değerlendireceğiz. Olması gereken ne ise onun etrafında çalışmamızı sürdüreceğiz.”
Öyle görülüyor ki Erdoğan, yeniden ‘balkona’ çıkıp kendisini iktidarda tutan güçlere ‘minnet borcunu’ ödemek, üzerinde demoklesin kılıcını sallandıranlara ‘kendini kabul ettirebilmek’ için sürdürdüğü politikalarına aynen devam edecek.
Artık Allah’ın bir kulu karşısına çıkıp da “Sana oy verip ‘çözüm’ bekleyenlerin ödediği, yoksa ‘bedel’ değil midir?” diye hesap soramayacak.
“Söz verdiğiniz şu başörtüsü, imam hatipler ve kuran kursları meselelerine artık bir çözüm bulun” deme cesareti gösterenleri ise, “Bak kardeşim, izin verdiler de yapmadık mı, provokatör müsün nesin?” diye azarlayacak.
Bugüne kadar Erdoğan’a umut bağlayan kitleler de, “Ne yapsın adamcağız, çözecek ama izin vermiyorlar, biraz daha bekleyelim.” diye kendi kendilerini kandırmayı sürdürecekler.

* * *


‘Durmak’ yok, ‘yükü tutmaya’ devam...
Bugüne kadar kıllarını kıpırdatmayıp, hep ‘olağanüstü gelişmelerden’ medet uman muhalefete mensup ‘tembel’ ve ‘beceriksiz’ siyasiler, artık bundan sonra kendi ülkelerinde ‘parya’ muamelesi gören sessiz çoğunluğun karşısına yüzde yüz ‘milli’ ve ‘yerli’ olan somut plan ve projeler ile çıksalar iyi ederler.
Aksi takdirde AKP ‘15 yıl daha’ iktidarda.

İsrafil Kumbasar
 
bize akpnin yan partisi diyenlere kapaklara devam Türk ocağı abi :hhmanD
 
Aynen yazıdaki gibi güçler dengesi enerji üzerine kurulacak.Enerjiye sahipsen gücün var demektir.Şu an ki durumu kısaca özetlersek;

Türkiye'nin elektrik ihtiyacını karşılayan en baba doğalgaz santrallerinin sahipleri yabancı ve TBMM den sadece kendilerine özel çıkarılmış bir kanunla korunuyorlar.(Bakınız;Aliağa,Adapazarı doğalgaz santralleri için 2007 yılında çıkarılan kanun)

Türiye'de doğalgaz tamamen Ruslaa ait pazar içinde sayılabilir.(İran habire yamuk yaptığı için).Enerjinin ve ısınmanın en büyük pazarına Ruslar sahip

Ve son olarak Petrol;Topraklarında arama yetkin yok,velev ki aradın,bulma yetkin yok,hadi diyelim buldun,çıkartma yetkin yok.Paralarımız İngiliz ve amerikan şirketlerine giderken dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanırken maliyeden anlamayan birisi bu işin en başında dururken;
bırakın enerji politikasını,açlık politikası oluşuyor.
Lozan süresi bitimine yaklaşırken yavaş yavaş petrol aramaya başlandı.Tabii ki ihale yine yabancılarda.
Şimdi sormak lazım:
-Bizim neyimiz eksik?

Heryerde yazılanın çizilenin aksine başbakan 5 vakit namazında diye oy alacak dendiğine bakmayın.Millet artık boğaz derdine düşmeye başladı.At nalı ile enflasyon yapan maliye bakanı haklı olarak marketlere,bakkallara uğramamaktadır.Bu nedenle;
-Geçen yıl 3,5 Ytl oln sıvı yağ bu yıl 5 Ytl
-2 Ytl olan Kırmızı Mercimek 6 Ytl olunca elbet bu halkda aklını seccade üzerinde aramayacaktır.

Din bana lazım,ama dindar gözüküp malı götüren adam değil memlekete,dünyaya faydası olmaz.
 
degazor süper bir yazı dostum....

rabbim insanları açlıktan ve yoksulluktan korusun o zaman ne din kalır ne siyaset kan gövdeyi götürür.
 
Demokrasi kurtuldu mu?

Demokrasi kurtuldu mu?

BİR şeyin kurtulması için, önce var olması gerekir.
Özellikle iktidar medyası, AKP'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmamasıyla demokrasinin kurtulduğunu iddia ediyor.
Hangi demokrasi?
Varolmayan demokrasi mi, yoksa varolan kör ve topal demokrasi mi?
Bir torba kömür karşılığında alınan oylara "halkın iradesi" diyenlerin demokrasisi mi?
Lider oligarşisine zemin hazırlayan demokrasi mi?
Milletvekili adaylarının siyasi parti genel başkanları tarafından belirlenmesini sağlayan Seçim ve Siyasi Partiler yasalarına sahip ucube demokrasi mi?
Dinin siyasete alet edildiği demokrasi mi?
Türkiye'yi din devleti yapmaya çalışanların demokrasisi mi?
Tarikat ve cemaat demokrasisi mi?
"Türkiye'de dindarlar baskı görüyor" yalanını uyduranların demokrasisi mi?
Amaç değil araç olarak görülen demokrasi mi?
Kadın ve eğitim özgürlüğünü türban serbestisine indirgeyen demokrasi mi?
İktidar yanlısı gazetelerin "Ergenekon bülteni" gibi yayınlandığı demokrasi mi?
İktidar medyasına belge sızdırma, servis yapma demokrasisi mi?
Çoğunluğu elde eden partiye, başına buyruk hareket etme hakkı veren demokrasi mi?
İktidar partisi genel başkanını tiran (diktatör) haline getiren demokrasi mi?
"İmam hatip kökenli ve eşi türbanlı olmayan bürokrat olamaz" zihniyetine çanak tutan demokrasi mi?

Çukurambar demokrasisi

Hangi demokrasi kurtuldu?
İktidara muhalif olan herkesi "münafık" gören demokrasi mi?
Avrupa Birliği'nin vesayetindeki demokrasi mi?
ABD ve AB'nin "güvenimiz tam" dedikleri demokrasi mi?
Bölücülerin istediği demokrasi mi?
Bölücüleri Meclis'e taşıyan demokrasi mi?
Ahmet Türk ile Ahmet Altan'ın demokrasisi mi?
Devlete meydan okuma demokrasisi mi?
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne saldırmanın ve hakaret etmenin serbest olduğu demokrasi mi?
Yargıtay Başsavcısı'nın Anayasa Mahkemesi'nde iktidar partisine kapatma davası açmasını "yargı darbesi" olarak görme demokrasisi mi?
Çukurambar'da zirve demokrasisi mi?
Balkon demokrasisi mi?
Milleti ayrıştırma, kamplara bölme, birbirine düşürme demokrasisi mi?
"Babalar gibi satarım" demokrasisi mi?
En az üç çocuk yapma demokrasisi mi?
Ve olmayan demokrasi
Hangİ demokrasi kurtuldu?
Kadrolaşma demokrasisi mi?
Türkiye'yi misyonerlere yolgeçen hanı yapan demokrasi mi?
Vatan topraklarını parsel parsel sattıran demokrasi mi?
Yolsuzluk, hırsızlık, ahlaksızlık demokrasisi mi?
Aşağılama, karalama, çamur atma demokrasisi mi?
Hangi demokrasi kurtuldu?
Sizin demokrasiniz mi, yoksa olmayan demokrasi mi?


Sırrı Yüksel Cebeci
 
Geri
Üst