Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Kemal Sunal ile anılara yolculuk
Kemal Sunal'ın ilk filmi Saray Sineması'nda 1972 yılında gösterime girmiş. Salon kahkahadan kırılıyor, yanlız Saray değil filmin gösterildiği her sinemada seyirci gülmekten yerlere yatıyor. Sinema seyircisi Kemal Sunal ile tanışıyor. Sanatçı herkesin gönlünde taht kuruyor.
bir anısı
Yolda kalabalıkta yürürken şık hanımlar tarafından durdurulup 'Kemal Bey sizden bir ricada bulunabilir miyiz lütfen, bize bir kere eşşoğlueşek der misiniz?' diye sorarlarmış. Bu durumda Kemal Sunal 'aman hanımefendi estağfurullah o nasıl söz öyle?' demesine rağmen hanımlar yalvarıp yakarıp ikna eder, bu kelimeyi Sunal'dan duymayı başarırılar, güle güle giderlermiş.
Genç yaşta kaybettiğimiz sanatçıyı saygıyla ve rahmetle anıyoruz.
Her kulübün renklerine bağlamak için peşinde olduğu en önemli futbolcuları dönemin transfer gözdesi olur, bir süre onlardan transfer bombası olarak söz edilerek, kaçırılır kulübe yakın bir iş adamının ya da kulüp başkanının yüzme havuzlu villasında konuk edilerek saklanırdı. Transfer tarihi başlayıp futbolcuya imza attırana dek kimselere gösterilmez, basınla asla konuşturulmazdı. Kontrat bitince ortaya çıkarılan oyuncunun fotoğrafları çekilir, imza atan futbolcu o kulübün malı olurdu. Futbolcular çevirdiği filmlerle tribün seyircisini sinema salonlarına çekmeyi başarırlardı. Metin Oktay, Gönül Yazar ile yaptığı "Taçsız Kral" ve Şenol Birol, Fatma Girik, Birol Pekel'in birlikte çevirdikleri "Şenol Birol Gol" sloganıyla tribünlerde kıyametler koparan aynı isimli filmi unutulmazlardandı. Hırsız Simai isimli iş adamı Şenol Birol'u kaçırıp Fenerbahçeli yaptığı için bu lakapla hırsız Simai olarak anılırdı.
Futbol'un Profesörü
Lefter'in futbol oynadığı yıllarda penaltıları kendisi atar,Altay'ın ünlü kalecisi Varol Ürkmez, Galatasaray'ın çok iyi yer tutan kalecisi Turgay Şeren dahil hiçbir kaleci Lefter'in ters köşe penaltılarını tutamazlardı. Top bir tarafa, kaleci diğer bir tarafa toptan kaçarcasına uzanırlar, gazetelerin spor sayfalarında da bu tür ters köşe gol fotoğrafları yer alırdı. Yıllar sonra öğrendiğim kadarıyla Lefter topa direk gelir, topuğunun içiyle topa vurarak kaleciyi ters köşeye yatırırmış
Ya-Ya-Ya, Şa-Şa-Şa Fener Fener çok yaşa... Fener, Fener dünyayı yener, G.Saray'a gelince fısss diye söner, Döner döner onu da yener, sloganlarının tribünleri çınlattığı yıllarda F.Bahçe'de takımın hamalı Şeref Has, forvetin unutulmaz ismi Ogün Altıparmak, orta sahanın beyni Ziya Şengül, kaleciler Hazım ve Ali'li kadrosu, Mithatpaşa Stadı, deniz tarafında çekilmiş nostaljik kadrosu.
İki sahil kenti takımının maçı. Trabzonspor Lİverpool'u konuk ediyor. Gazetelerde iki takımın ünlü futbolcusu karşılaştırılıyor, Keegen mı, Ali Kemal mi diye başlıklar atılıyor. İkiside dönemin en ünlü futbolcuları. Maç Trabon'un 1-0. Daha sonra Ali Kemal FB'ye büyük rakamlarla transfer oluyorsa da Trabzonspor'daki başarıyı bulamıyor. Gazeteciler nedenini soruyorlar. Ali Kemal'in cevabı ise: Trabzon'dan İstanbul'a intibak uyumsuzluğu olarak gösteriyor ve ilginç bir misal veriyor. "Mesela Trabzon'da nerden balık alırsam alıyım kimse benden para almazdı. Oysa İstanbul'da durum hiçte böyle olmuyor" diyor..
Futbolculuk bol paralı, reklamı, şöhreti olan bir işti de, kimse sürekli antremanlardan vücudun ne hale geldiğini görmezdi. Şortlar uzundu dize kadar iner, dizliklerle kavuşurdu. Oysa ceza çizgisi içinde hava topuna çıkmak tüm engellemelere rağmen top sürebilmek için oyuncular ağırlık çalışmaları, kumda koşmak, yaylarla adale güçlendirmek yapılanlar arasındaydı. Beşiktaş'ın ilah olmuş "Kibar" lakaplı oyuncusu Feyyaz Uçar, "Sarı Fırtına" Metin Tekin ve Büyük Ali defansların korkulu rüyasıydı. Rıza Çalımbay sağdan iner, muz biçimli kavisli ortalarından birini yapar, ortayı bu üçlüden biri gole çevirirdi. Taktik basitti ama Gordon Mille tutturmuştu.
70'li 80'li yıllarda statda ağlayanlara daha sık rastlanırdı. Mağlup takımın seyircisi ağlar, oyuncu ağlar, teknik direktör bile ağlardı.
Kaleci Adem bir maçta penaltıya sebep olmuş, golü yiyince hüngür hüngür ağlamış, gazetelerde de bu fotoğraf yer almıştı. Ağlayanlarlardan biri de Özkan Sümerdi... Trabzonspor'u çalıştırdığı yıllarda İnönü Stadında takımı aleyhine maç sonuna doğru bir penaltı verilmişti. Kulübeden fırlayıp hakeme doğru koşarak uyduruk penaltıya o da itiraz etmiş, sonra da ağlamaklı geri dönmüştü.
FB bir sezon şampiyonluğu garantilemiş, kupa şeref tribünü önünde masa üstünde duruyor, maç bitiminde alacaklar. Trabzonspor ile oynuyorlar. Tüm foto muhabirleri Trabzon kalesi arkasındalar, inanılmaz kalabalık ben ters kalede FB'li kaleci İvanceviç' in arkasındayım maç 0-0 İvan sordu kaç dakika var. Beş dakika var demeye kalmadı, sonraları Galatasaray'a transfer olan çaycı lakaplı Ahmet, FB defansının ileri çıkmasından istifade edip, kalesini boşaltıp ceza yayı dışına çıkan İvan'ın yanından topu 30m yuvarladı kalenin önünde ve arkasında benden başka kimse yok. Gol nerede ise bana girdi. Çektim fotoğrafı, maç 0-1 bitti. Arbede yaşandı, FB' liler şampiyon olduklarına sevinemediler mağlubiyetin acısıyla kupayı bile alamadılar. Seyirci kızgın soyunma tüneline girerken Cemil'in kafasına transtörlü el radyosu atıldı. Tünelin ağzına birde tek ayakkabı düştü. Sahibi eve nasıl gitmiştir merak etmiştim .(bir gazeteci anlatıyor..)..anlıyacağınız biz fenerbahçeliler yine kupayı alamadık
walla zamanımızda en güzel oyuncak telin ucuna monte edilmiş plastik arabalardı.tabikide vazgeçemediğimiz misket ve gazoz kapakları.ah o günleri mumla arıyorum inanın.şimdiki çocukların (bunlara benim ufaklıkda dahil)oynadıkları oyunmu ya.öle değilmi arkadaşlar.