Beşiktaş Tarihi

ovvvvvvvv çok sağol ya ben de bunları bilmiyorumdum iyi oldu :goz:
peki siz beşiktaşın başta renginin kırmızı beyaz olduğunu fakat balkan savaşı nedeniyle siyah beyaz olduğunu :goz:
 
beŞİKTAŞ TARİHİ BU FORUMA ÖZEL

Beşiktaş Jimnastik Kulübü
Tarihi


Kuruluş hikâyesi
1902 yılının sonbaharında Beşiktaş Serencebey Mahallesi'nde, o zamanın Medine Muhafızı olan Osman Paşa'nın konağının bahçesinde, 22 kişilik genç grup, haftanın bazı günlerinde toplanıp jimnastik hareketleri yapmaktaydı. Başta Osman Paşa'nın oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket ile mahellenin gençlerinden Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri, Nazımnazif, Cemil Feti ve Şevket Beyler’in aralarında bulunduğu gençlerin ilk ilgilendikleri spor branşları, özellikle barfiks, paralel, güreş, halter, aletli ve aletsiz jimnastikti.

O sıralarda siyasi hareketler dolayısıyla her türlü toplanmadan ürkerek, hafiyeler dolaştıran 2. Abdülhamit'in adamları Serencebey'deki bu toplanmaları haber alınca, spor yapan gençler bir baskınla karakola götürüldü. Bu sporcu gençlerin bir kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle bakılan futbol oynamadıkları ve sadece beden hareketleri yaptıklarını belirtmeleriyle gergin durum yumuşadı. Hatta saray çevresinden Şeyhzade Abdülhalim bu sporcuları destekledi ve sık sık antrenmanları seyretmeye başladı. Ünlü boksör ve güreşçi Kenan Bey de antrenmanlara gelerek güreş ve boks hareketleri göstermeye başladı.

1903 yılı Mart ayında ise özel bir izinle Beşiktaş kuruldu. 1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla sportif hareketler biraz daha serbestlik kazandı. 31 Mart 1909'daki siyasi olaylardan sonra Edirne'de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, Hareket Ordusu ile İstanbul'a geldi. Siyasi olaylar yatıştıktan sonra iyi bir eskrim hocası olan Fuat Balkan ile başta güreş ve halter sporlarını yapan Mazhar Kazancı, Serencebey'de jimnastik yapan gençleri bularak birlikte spor yapma fikrini kabul ettirdi. Fuat Balkan, Ihlamur'daki evinin altındaki yeri, kulüp merkezi yaptı ve Bereket Jimnastik Kulübü'nün adı Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü olarak değiştirildi. Böylece jimnastik, güreş, boks, eskrim ve atletizmin ön planda tutulduğu güçlü bir spor kulübü meydana geldi. Fuat Bey'in arkadaşları Refik ve Şerafettin Beyler de iyi birer eskrimciydi.

Bu arada Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 13 Ocak 1910 tarihinde tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Semtin gençlerinin bu spor kulübüne ilgisi büyüdü ve spor yapan üyelerin sayısı bir anda 150'ye yükseldi. Kulübün merkezi de Ihlamur'dan Akaretler'de 49 numaralı binaya taşındı. Bir süre sonra bu bina da küçük gelince, yine Akaretler'de 84 numaralı binaya geçildi. Bu binanın arkasındaki bahçe de bir spor sahası hâline getirildi.[1]



Kulüp renklerinin gelişimi
Yıllardır Beşiktaş’ın ilk renklerinin kırmızı - beyaz olduğu, Balkan Savaşı'nın kaybedilmesinin ardından siyah-beyaz olarak değiştirildiği söylenir. Beşiktaş tarihi ile ilgili birçok kaynak böyle yazmaktadır. Ancak 100. yıl belgeselinin hazırlanması sırasında yapılan ayrıntılı araştırmalarda, kırmızı rengin kullanılmadığı, renklerin her zaman siyah - beyaz olduğu yönündeki belgeler ağırlık göstermiştir. Beşiktaş 100. Yıl Belgeseli yapımcısı Tuğrul Yenidoğan, yaptığı araştırmalar sonucunda bu tartışmalara noktayı koymuştur:

Osman Paşa Konağı’nda başlangıçta ferdi sporlar yapıldığından herhangi bir forma rengine gereksinim duyulmadı. Ancak sporcuların sayısı her geçen gün yeni katılımlarla artmaya devam edince, eğitimini Fransız mektebinde tamamlamış Mehmet Şamil Bey kurucular heyetini topladı. Okul günlerinde kullandığı, okulunun renklerini taşıyan rozeti yakasından çıkardı ve gösterdi: “Bizler de tıpkı bu rozet gibi bir rozet yaptırmalı ve Kulübümüz’de spora devam eden her azayı bu rozeti taşımaya mecbur tutmalıyız” dedi. Toplantıya katılanlar Mehmet Şamil Bey’in teklifini heyecanla kabul ettiler. Toplantının sonunda rozette yer alacak kulüp renkleri de kararlaştırıldı. Tabiatın bütünüyle birbirine zıt iki ana rengi kulüp renkleri olarak seçildi: Siyah ve Beyaz...

Beşiktaş’ın ilk rozetinin yapıldığı tarih, Fransız mektebindeki rozetlerden esinlenerek miladi yıl olarak “1903” yazıldı. Üstte Arap harfleriyle “Beşiktaş” yazarken, sağda “J”, solda “K” harfleri yer aldı. arka yüzünde İstanbul'da yapıldığı yazılıdır ve iç tarafında rozeti yapan ustanın mührü yer almaktadır. Rozetteki armada yer alan yıldızın 6 köşeli olduğu dikkat çekmektedir. 2. Meşrutiyet’e kadar (1908) bu 6 köşeli yıldız kullanılmıştır. Bu rozet, İskender Yakak tarafından Kulübün Onursal Başkanı Süleyman Seba’ya hediye



Kara Kartallar Efsanesi
Son iki sezonun şampiyonu Beşiktaş, 1940-1941 sezonuna gençleştirilmiş ve yenilenmiş kadrosuyla girer. Haftalar ilerledikçe puan farkını açan Beşiktaş, ligde liderliğini sürdürmektedir. Bitime 5 hafta kala rakip Süleymaniye’dir. 19 Ocak 1941 Pazar günü Semih Duransoylu’un hakemliğini yaptığı Şeref Stadı’ndaki maça Beşiktaş şu kadro ile çıkar: Faruk, Yavuz, İbrahim, Rıfat, Halil, Hüseyin, Şakir, Hakkı, Şükrü, Şeref, Eşref. O sezonun genelinde olduğu gibi, Beşiktaş yine başarılı bir oyun ortaya koyar. Maçın ikinci yarısının ortalarıdır. Beşiktaş takımı farklı önde olmasına rağmen rakip kaleye bitmek tükenmek bilmeyen hücumlar gerçekleştirmektedir. İşte o sıralarda Beşiktaş’ın akın yönü olan Şeref Stadı’nın Atatürk panosu bulunan tarafındaki tribününden bir ses yükselir: “Haydi Kara Kartallar. Hücum edin Kara Kartallar”... Şeref Stadı’nı dolduran binlerce taraftar ve maçı takip eden gazeteciler, çınlayan sesle donup kalmıştır. Son derece isabetli bir benzetmedir o anda yapılan. O sezon rakiplerini ezip geçen Beşiktaşlı futbolcuları “Kara Kartal”dan, oynadıkları futbolu “Kara Kartal gibi hücum etmek”ten başka bir şekilde tarif etmek mümkün değildir. Tribünlerden gelen sesin sahibi Mehmet Galin isimli bir balıkçıdır.

Voleci Şeref lakabıyla maruf Şeref Görkey’in voleyle attığı 3 gol ve kaptan Hakkı Yeten’nın, Şakir’in ve Şükrü’nün birer golüyle sahadan 6-0 galip ayrılırlar.

Bu maçın ardından, Beşiktaş’ın sembolü “Kara Kartallar” olmuştur...



Beşiktaş JK amblemi
Beşiktaş Amblem'indeki ilk beyaz cizgi 1'i; 3 siyah çizgi 3'ü; ve ikinci beyaz çizgi 1'i simgelemektedir. Amblem 9 bölümden oluşmaktadır ve yukardaki dört numara (1,3,1,9) yanyana geldiğinde, 1319'u oluşturmaktadır. 1319, Rumi Takvimde 1903'e eşittir. Amblemdeki Türk Bayrağı ise Türkiye Futbol Federasyonu'nun hediyesidir. Beşiktaş Türk Bayrağı'nı kullanma hakkını Yunanistan Milli Futbol Takımı ile oynanan bir maçta Türk Milli Takımı'nı temsil ettiği için almıştır.



BJK Başkanları
Bu konuda daha detaylı bilgi için, Beşiktaş başkanları listesi maddesine bakınız.
Son 20 yıldaki başkanlar
1984-2000 Süleyman Seba
2000-2004 Serdar Bilgili
2004-.... Yıldırım Demirören


BJK İnönü Stadyumu

BJK İnönü Stadı
Ana madde: BJK İnönü Stadyumu
İnönü Stadı, 1947 yılında açıldı. Mimari planları Mimar Vietti Violi, Mimar Şinasi Şahingiray ve Mimar Fazıl Aysu tarafından hazırlanmış olup,2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü devrinde ve Lütfi Kırdar'ın İstanbul Valiliği ve Beden Terbiyesi Bölge Başkanlığı zamanında yapılmış ve 19 Mayıs 1947 günü açılmıştır. 1950'li yıllarda stadyumun arka tarafında bulunan gazhane ve havagazı fabrikası daha sonraki yıllarda yıkılarak yeni açık tribünler inşa edilmiştir. İnönü Stadyumu’nun ilk maçı Beşiktaş ile İsveç'in AIK takımı arasında oynanmıştır. Bu stadyumdaki ilk golü de o zamanlar Beşiktaş’ın futbolcusu olan ve Onursal Başkanı Süleyman Seba atmıştır. İlk maç 3-2 AIK' nın galibiyeti ile bitmiştir.

8 Şubat 1998 tarihinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile BJK Derneği arasında imzalanan sözleşme ile 49 yıllık intifa hakkı verilmiş ve sözleşmenin tapuya tescil tarihi olan 27 Mart 1998 tarihinden itibaren BJK'ya ait olmuştur. BJK İnönü Stadyumu ile ilgili tasarruflarda bulunmaya sadece Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği’nin yetkili olduğu hukuken tescil edilmiştir.

2004 Yenileme Çalışmaları
2003-2004 sezonunun tamamlanmasının ardından hemen başlayan çalışmalarla stadyum, farklı bir görünüm kazandı. Zemin indirme projesiyle, tribünler ile saha arasında sadece 4 metre uzaklık bırakıldı. Bu sayede yüzde 50 artışla, toplam koltuk kapasitesi de 32,145’e ulaştı. Kapalı trübünde bulunan basın tribünü, taraftarlardan gelen istek üzerine Numaralı Tribün tarafına alındı. Kapalı trübünün orta bölümündeki localar, tribünlerle saha arasında bulunan tel örgüler kaldırıldı. Stadyumun giriş ve çıkışlarını rahatlatmak için kapı sayısı da yüzde 100 artırılarak, 36’dan 72’ye çıkartıldı. BJK TV için stat içerisinde bir bölüm yapıldı. Ayrıca, tuvalet ve büfelere yenisi eklenerek, bakımları tamamlandı.

Ulaşım
BJK İnönü Stadyumu, Beşiktaş'dan Taksim'e giden yolda Dolmabahçe Sarayı’nın tam karşısındadır. Taksim tarafından gelirken, Gümüşsuyu Caddesi'nin bitiminde, Beşiktaş İnönü Stadyumu karşınıza çıkacaktır.



BJK Futbol Takımı


Şampiyonluklar ve Özel Kupalar
Beşiktaş'ın ilk şampiyonluğu 1920 yılında gelmiştir. Grubunda bütün maçlarını kazanan Beşiktaş finalde diğer grubun birincisi Darüşşafaka ile karşı karşıya geldi. 23 Temmuz 1920'de oynanan bu maçı Siyah-Beyazlılar 2-1 kazanarak tarihlerindeki ilk şampiyonluğu elde ettiler. Son şampiyonluğu ise 2002-2003 sezonunda Galatasaray ve Fenerbahçe’ye karşı gol yemeden elde edilmiş 4 galibiyet, UEFA Kupası’nda çeyrek final oynamak gibi sonuçlara imza atarak, en yakın rakibinin 8 puan önünde şampiyon olarak bitirmişti.



Uluslararası Başarıları
1987 Şampiyon Kulüpler Kupası (Çeyrek Final)
1997 Uefa Kupası (3. Tur)
2003 Uefa Kupası (Çeyrek Final)
Diğer Branşlar

Aktif Branşlar
Atletizm
Basketbol
Bedensel Engelliler
Boks
Briç
Futbol
Güreş
Hentbol
Jimnastik
Kürek
Masa Tenisi
Motor sporları
Satranç
Voleybol
Yapılmış sporlar
Bilardo
Binicilik
Bisiklet
Eskrim
Halat Çekme
Halter
Hokey
Judo
Okçuluk
Su Sporları
Dağcılık


Başarılar ve İlkler
Başarılar
İstanbul Futbol Ligi Şampiyonlukları 13'dür.
Üst üste beş yıl İstanbul Şampiyonu olan tek Kulüp (1939-1943).
İstanbul Ligleri’nde en fazla gol atan takım (1 Sezonda 90 Gol, 8 Yılda 599 Gol)
İstanbul Futbol Ligi’nde 18 maçta 18 galibiyet alan tek takım. (1940-1941)
Türk Futbol Tarihi’ndeki liglerde en fazla "namağlup şampiyon" olan takım
Ambleminde Türk Milli Takımı'nı temsil ettiği için AY-YILDIZ olan Kulüp. (16 Mayıs 1952 [2]Türkiye-Yunanistan maçı)(Beşiktaş'tan başka, Karşıyaka Spor Kulübü'ne Kurtuluş mücadelesinde verdiği mücadeleden ötürü, Atatürk tarafından armasında AY-YILDIZ taşıma hakkı verilmiştir )
En fazla Centilmenlik Kupası alan takım (19 Kez).
Genç Takımlar Futbol Ligi'nde en çok İstanbul ve Türkiye Şampiyonu olan Kulüp (30 Kez).
Eskrimde Balkan şampiyonu olan Kulüp.
"19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı" fikrini ortaya atıp uygulamasını ve kanunlaşmasını sağlayan Kulüp.
Grekoromen güreşi, öncelikle kulüplere, daha sonra da Türkiye'ye yayan Kulüp.
Atletizm, eskrim, boks, basketbol, güreş ve futbolda Türkiye şampiyonlukları olan Kulüp.
Sırıkla atlamayı Türkiye'ye getiren Kulüp (Ressam Namik İsmail).
Okullarda "Beden Terbiyesi" dersleri veren Kulüp.
Türkiye'de birçok branşta "Spor Okulları" açan Kulüp.
Alt yapısından en çok yıldız yetiştiren Kulüp.
Üst üste 48'i resmi 8'i özel toplam 56 maç yenilmeyen tek kulüp "Yenilmez Armada".
Üst üste en fazla arka arkaya galip gelen takım (18 Kez).
İki senede sadece 1 yenilgi alan tek takım.
Resmi bir maçta 10 gol atan tek takım; 1989-90 sezonunda Beşiktaş-Adana Demirspor: 10-0 Ali Gültekin (4), Metin Tekin (3) ve Feyyaz Uçar (3).
Evinde 10 sene hiçbir Anadolu takımına yenilmeyen tek takım.
Lig tarihinde en uzun süre yenilmeyen ekip (48 maç) Beşiktaş, 1990-91 sezonunun 26. haftasında Gençlerbirliği'ne 2-0 yenildikten sonra, 1991-92 sezonunu yenilgisiz kapattı. Besiktaş tam 48 hafta sonra, 1992-93 sezonunun 13. haftasında Galatasaray'a 3-1 yenildi
Birinci futbol liginde üst üste en çok maç kazanma rekoru (1959-60 sezonu üst üste 13 maç).
Türkiye'de bütün kuruluşlar ISO 9001: 1994'e göre belgeli olmasına rağmen, Beşiktaş Jimnastik Kulübü ISO 9001: 2000 revizyonuna göre belgelendirilmiş ilk kuruluş. Beşiktaş Jimnastik Kulübü, sportif branşlar yönetimi ve spor tesisleri işletimi, marka ve amblemli ürün pazarlama ve satışı, basın, halk, üye ve taraftar iletişimi ile üyelik hizmetleri alanlarında ISO 9001: 2000 versiyonuyla Türkiye'de belgelendirilmiş ilk ve tek spor kulübü.
Beşiktaş Avrupa Futbol Liglerinde kuruluşunun 100. senesinde şampiyonluk sevincini yaşayan 13 takımdan biridir.
4 derbiyi de gol yemeden kazanan ilk ve tek takım(2002-2003 sezonunda Fenerbahçe ve Galatasaray ile oynanan 4 maçı da gol yemeden kazanmıştır).
Türkiye'de 2006 yılında düzenenlenen 'Türkiye Süper Kupasını' alan ilk futbol takımı.
İlkler
İlk kurulan spor kulubü (1903)
İlk spor tesisi ve lokali kuran Kulüp (Akaretler-1909)
İlk resmi İstanbul Ligi şampiyonu (1924)
İlk eskirim şampiyonu kulüp
İlk atletizm şampiyonu kulüp
İlk güreş şampiyonu takım
İlk voleybol şampiyonu takım
İlk Başbakanlık Kupası
İlk Federasyon Kupası
20 takım arasında yapılan Türkiye Ligi'nde ilk şampiyon
Olimpiyatlara ilk defa bayan sporcu yollayan kulüp (1936-Berlin)
Ülkemizde ilk defa sahnede spor gösterisi ve jimnastik hareketi düzenleyen kulüp (1910 / Kadıköy Apollon Sineması)
Şampiyon Kulüpler Kupası'na katılan ilk Türk Takımı(1958-1959)
Avrupa Kupaları'nda ilk tur atlayan kulüp (1958-1959 Şampiyon Kulüpler Kupası ön eleme)
Şampiyon Kulüpler Kupası'nda Çeyrek Final Oynayan ilk Türk Takımı (1986-1987)
İlk sualtı sporları yapan kulüp
İlk kıtalar arası seyahat yapan kulüp (USA)
İlk boks şubesi kuran antrenörler yetiştiren kulüp
Türkiye'de dekatlon yarışları yapan ilk kulüp
İstanbul'da ilk defa uluslararası güreş turnuvası yöneten kulüp(1910-1911)
İlk maraton müsabakasını kazanan sporcu `Maratoncu İbrahim`
İlk `Atış Poligonunu` kuran kulüp
Türkiye Süper Kupası'nı alan ilk takım
İlk ve tek namağlup şampiyon olan takım
Atatürk kupasını kazanan ilk takım
100.Yılında şampiyon olan ilk Türk takımı
 
Fenerbahçe - BEŞİKTAŞ: 3-4 [ Tarihi Maç ] Unutma..!! Unutturma..!!

zkhhyu.jpg
wj9f8y.jpg


17 Nisan 2005 gecesi saat 19.00’da Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda bulunan Fenerbahçeli, Beşiktaşlı taraftarlar, yöneticiler, futbolcular, görevliler ve televizyonları başındaki milyonlarca sporsever, sadece 90 dakika süren bir derbi mücadelesi izlemedi. Aynı zamanda Beşiktaş’ın yazdığı tarihin de tanıklığını yaptı.

wly7th.jpg


Derbi öncesinde çok şeyler söylendi; yazıldı, çizildi. Ancak hiçbiri gerçekleşmedi. Beşiktaş, tarihinin sayfalarına altın harflerle yazılacak bir doksan dakikaya başladı. Fenerbahçe Anelka ile Tuncay ile geldi. Alex ile Selçuk ile Cordoba’yı denedi. Binlerce Fenerbahçeli, Şükrü Saraçoğlu Stadı’nı Beşiktaş’a dar etmek istedi. Ancak golün adı Tümer’di. 27. dakikada Tümer Metin yükseldi, topu rakibinden söktü. Luciano’nun üzerinden aşırdı. Kaleci Rüştü ile karşı karşıya kaldı. Kendisini takip eden savunmanın pozisyonu bozma çabasına, açıyı kapatmak için üzerine doğru gelen kaleciye karşın, muhteşem top kontrolü ve vuruşu ile Beşiktaş’ı 1-0 öne geçirdi.

Kadıköy’de 1800 Beşiktaşlı sevinç çığlıkları atıyor, televizyonları başındaki Siyah-Beyazlılar havaya sıçrıyor, Fenerbahçe tribünleri buz kesiyor, Fenerbahçeliler’in ağzını bıçak açmıyordu. Ancak hiç kimse bu golün bir destanın başlangıcı olduğunu da henüz bilmiyordu.

34. dakikada Fenerbahçe Luciano’nun rövaşata golü ile skoru 1-1’e getirdi. Bu sefer sevinme sırası sarı-lacivertlilerindi. Ancak bu sevinç de fazla uzun sürmedi ve sahneye bu sefer John Carew çıktı. İlk yarının uzatma dakikalarında daha önceden çalışılmış bir organizasyonla Rüştü’yü mağlup etti.

Beşiktaşlılar biliyordu; Kadıköy’de yenilmeyeceklerdi. Beşiktaşlılar biliyordu; tarih tekerrür edecek ve Fenerbahçe’nin rekoru bitecekti. Beşiktaşlılar inanmıştı; çünkü sahaya Hakkı Yeten ruhuyla, 100. yıldaki şampiyonluğun kutlandığı formalarla çıkmışlardı ve yenilmeyeceklerdi.

2. yarıda sahada kendine güvenen, galibiyete inanan ve atmosferden hiç etkilenmeyen bir Beşiktaş vardı. Beşiktaş atıp, kaçıyor. Fenerbahçe kovalamaya çalışıyordu. 69. dakikada yine böyle bir sahne yaşandı. Alex, Carew’in golüne yanıt verdi, skor tabelası eşitlendi (2-2).

Dakikalar 76’yı gösterdiğinde Ahmed Hassan’ın çabasıyla kapılan top, İbrahim Akın’ın önüne geliyor, genç oyuncumuz da önce kaleye bakıp, atacağı yeri belirliyor, sonra da Milli kaleci Rüştü Rençber’in kapattığı köşeden meşin yuvarlağı ağlarla buluşturuyordu. Bu Kadıköy’de yazılan destana yakışır, muhteşem bir goldü. Yine Fenerbahçe tribünleri susmuş, Beşiktaşlılar ayağa kalkmış, tek bir ağızdan haykırmışlardı, “Biz Beşiktaşız, rekor tanımayız.”

Fenerbahçe, bu sezon Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda tam 14 maç yapmış ve hiç bir maçını kaybetmemişti. Fenerbahçe, üstelik bu 14 maçta sadece kalesinde 4 gol görmüştü. Ancak dakikalar 76’yı gösterip İbrahim Akın, fileleri havalandırdığında bu rekorlarının Beşiktaş’a sökmeyeceğini herhalde hissetmişlerdi.

Maçın hakemi Bülent Demirlek, takdir haklarını Fenerbahçe’nin lehine kullanmasına karşın, en büyük hatasını Tuncay’ın ceza sahamız içinde kendisini yere atmasını O’na sarı kart göstererek değil de, Beşiktaş’ın aleyhine penaltı çalarak değerlendirmesiydi. İşte bu an Kadıköy Destanı’nın da yazıldığı andı. Cordoba’nın haklı tepkisini sarı kart ile cezalandırarak, Kolombiyalı kalecimizi 2. sarı karttan kırmızı kartla oyundan atan Demirlek, bir anlamda Pancu’nun kalede devleşmesine de fırsat tanımış oldu. 3 değişiklik hakkını kullanmış olan Beşiktaş, hem kalecisiz kalmış, hem de gol atması için oyuna aldığı ve diri futbolcusu Daniel Pancu’yu kaleye geçirmek zorunda kalmıştı. Penaltıyı Alex golle sonuçlandırıp skoru 3-3 yapmasına karşın, henüz Beşiktaş son sözü söylememişti.

Beşiktaş’ın son sözünü söylemeden önce sahadaki kadro şöyleydi:

Kalede; Daniel Gabriel Pancu
Savunmada; Guiaro Ronaldo, İbrahim Toraman, Çağdaş Atan, Ali Güneş
Orta Sahada; Ahmed Hassan, Koray Avcı, Tayfur Havutçu, İbrahim Akın
Forvette; John Carew

Fenerbahçe kalede Pancu’nun bulunmasını fırsat olarak görüp, şutlarla, kafalarla Rumen oyuncuyu denemesine karşın, Pancu’nun gol yemeye hiç niyeti yoktu. Yemedi de...

Böyle bir mücadelenin, böyle bir özverinin, böyle bir ruhun hakkı elbetteki galibiyetti. O da Koray Avcı’nın muhteşem golüyle geldi.

Hakkı Yeten’in, Şeref Görkey’in, Recep Adanır’ın yazdığı destanları bu sefer, İbrahim Toraman’lar, Koray Avcı’lar, Tayfur Havutçu’lar yazıyor; Fenerbahçe rekoruna veda ediyor; Beşiktaş tarihinin sayfalarına muhteşem bir altın sayfa daha yazıyordu. Bu destanın adı da belliydi.

“Kadıköy Destanı”

MAÇIN DETAYLARI

Stat : Şükrü Saraçoğlu

Hakem: Bülent Demirlek, Erhan Sönmez, Serkan Ok, Yunus Yıldırım (4.)

Fenerbahçe: Rüştü, Luciano, Ümit, Tuncay (Hooijdonk Dk.86), Nobre, Aurelio, Önder (Serhat Dk.61), Alex, Selçuk (Mehmet Yozgatlı Dk.94), Deniz, Anelka

Yedekler: Volkan, Mehmet, Murat, Serhat, Hooijdonk, Kemal, Serkan

Teknik Direktör: Christoph Daum

Beşiktaş: Oscar Cordoba, Tayfur Havutçu, Ronaldo, Tümer Metin (Daniel Pancu Dk.75), John Carew, Mustafa Doğan (Çağdaş Atan Dk.64), Ali Güneş, Ahmet Dursun (İbrahim Akın Dk.56), Koray Avcı, İbrahim Toraman, Ahmed Hassan

Yedekler: Murat Şahin, Çağdaş Atan, Sergen Yalçın, Daniel Pancu, İbrahim Akın, Veysel Cihan, Okan Buruk

Teknik Direktör: Rıza Çalımbay

Goller: Tümer Metin (Dk.27), Luciano (Dk.34), John Carew (Dk.45+1), Alex (Dk.69), İbrahim Akın (Dk.76), Alex (Dk.83 P), Koray Avcı (90+3)

Sarı Kartlar: Tayfur Havutçu (Dk.63)

Kırmızı Kartlar: Oscar Cordoba (Dk.80)


net8h.jpg


______________________________________________________
.: İLK YARI :.

6. dakikada sağdan güzel bir çalımla ceza alanına giren Anelka'nın içeriye çıkardığı topu penaltı noktası üzerinde müsait durumda kontrol eden Tuncay, kötü bir vuruşla meşin yuvarlağı üstten auta attı.

11. dakikada ceza alanı dışından Alex'in kullandığı serbest vuruşta, kaleci Cordoba üzerine gelen topu kontrol etti.

17. dakikada ceza alanı dışından Selçuk'un sert şutunda, kaleci Cordoba meşin yuvarlağı yumruklarıyla uzaklaştırmak istedi. Ceza alanı içinde topu kontrol eden Mustafa, tehlikeyi önledi.

18. dakikada sağdan Önder'in ortasında ceza alanı içinde arka direkte savunmanın arasında Nobre'nin vuruşunda, Beşiktaşlı oyunculara çarpan top kornere çıktı.

23. dakikada ceza alanı dışında sağ çaprazdan serbest vuruş kullanan Alex'in direk kaleye gönderdiği topu Cordoba iki hamlede kontrol etti.

24. dakikada önce Ronaldo, sonra Ahmed Hassan'ı çalımlayarak sol çaprazdan ceza alanına giren Tuncay'ın orta şut karışımı sert vuruşunda, altı pasta Nobre topa dokunamayınca, sarı-lacivertliler önemli bir gol pozisyonundan daha yararlanamadı.

27. dakikada ceza alanı dışında göğsüyle topu önüne alan Tümer, Luciano'yu geçerek ceza alanına girerek, kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda meşin yuvarlağı Rüştü'nün yanından filelere gönderdi ve takımını 1-0 öne geçirdi.

32. dakikada sağdan ceza alanına giren Aurelio'nun ileri çıkan kaleci Cordoba'nın üzerinden altı pasa gönderdiği topta Mustafa, Nobre'den önce kafayla meşin yuvarlağı kornere gönderdi. Aynı dakikada Aurelio'nun ceza alanı dışından sert şutunda, top yandan auta çıktı.

34. dakikada Alex'in sağdan kullandığı serbest vuruşta, ceza alanı içinde Selçuk kafayla topu Luciano'nun önüne indirdi. Topu göğsüyle düzelten bu futbolcu güzel bir röveşata vuruşuyla meşin yuvarlağı filelere göndererek, beraberliği sağladı: 1-1

35. dakikada ceza alanı içinde Aurelio ile yaptığı verkaçın ardından kaleciyle karşı karşıya kalan Tuncay, topu ayağından fazla açınca Cordoba'nın uzaklaştırmak istediği meşin yuvarlağa gerilerden gelen Alex'in vuruşunda önce savunmaya sonra direğe çarpan top kornere çıktı.

45. dakikada Tümer'in sağdan kullandığı serbest atışta, ceza alanı içinde Carew, kafa vuruşuyla meşin yuvarlağı filelere göndererek takımını 2-1 öne geçirdi ve karşılaşmanın ilk yarısını Beşiktaş bu skorla önde kapadı.

.: İKİNCİ YARI :.

54. dakikada Ahmed Hassan'ın pasıyla sol çaprazdan ceza alanına giren Ahmet Dursun'un aşırtma vuruşunda, top üstten auta gitti.

57. dakikada ceza alanı dışında sağ çaprazda topla buluşan Ali'nin şutunda, kaleci Rüştü son anda parmaklarının ucuyla topu kornere çeldi.

58. dakikada Ahmed Hassan'ın soldan kullandığı korner atışında, ceza alanı içinde İbrahim Akın'ın gelişine vurduğu top, yandan auta çıktı.

63. dakikada Selçuk'ın sağdan ortasında ceza yayı önünde Nobre'nin kafayla indirdiği topa Aurelio'nun sert şutunda, kaleci Cordoba meşin yuvarlağı yumrukladı. Ceza alanı içine düşen topu savunma uzaklaştırdı.

69. dakikada soldan Anelka'nın ceza alanına gönderdiği topa iyi yükselen Alex, topu yumruklamak için kalesinden çıkan Cordoba'dan önce meşin yuvarlağı kafayla ağlara göndererek eşitliği sağladı: 2-2

76. dakikada Tuncay'ın kaptırdığı topa ceza alanı dışında sahip olan İbrahim Akın'ın sert vuruşunda, meşin yuvarlak kaleci Rüştü'nün yanından filelere gitti: 3-2

78. dakikada ceza alanı sol çaprazında Tuncay, kaleci Cordoba ve Çağdaş ile girdiği mücadelede yerde kalınca hakem Bülent Demirlek, penaltı noktasını gösterdi. Hakeme itiraz edip kaleye geçmek istemeyen Cordoba, 80. dakikada ikinci sarı karttan kırmızı kart görerek oyun dışında kaldı. Beşiktaş daha önce 3 oyuncu değişiklik hakkını kulladığı için kaleye Pancu geçti.

84. dakikada penaltı atışını kullanan Alex, topu bir kez daha ağlara göndererek, yine eşitliği sağladı: 3-3

85. dakikada Serhat'ın ceza alanı dışından sert şutunda, Pancu'dan dönen topu altı pasta önünde bulan Alex'in vuruşunda, yine Pancu'ya çarpan top ceza alanının dışına çıktı.

89. dakikada soldan Alex'in kullandığı korner atışında, Van Hooijdonk'un kafa vuruşunda yerden seken top, direğin üstünden dışarı çıktı.

90. dakikada ceza alanı dışında topla buluşan Koray'ın sert vuruşunda, meşin yuvarlak kaleci Rüştü'nün yanından filelere gitti: 4-3

Beşiktaş, karşılaşmadan 4-3 galibiyetle ayrıldı...


2duawr5.jpg


[VIDEO]So-bfgRIj2w[/VIDEO]
 
unutalacak gibi değil zaten. Sadece hatırlanası bir destan değil bu, aynı zamanda okullarda destan olarak okutulası, o günleri göremeyen yavru kartalların aynı ruhu taşıması için beyinlerine kazınası bir destandır. Beşiktaşın ta kendisidir, taraftarın ta kendisidir o daha doğru doğrusu Türk milletinin azmidir. O günü bize tekrar hatırlattın için teşekkürler kardeşim.
 
sağoL merT dai

zaten bu gün biz beşiktaş(k) lıların unutmadığı bi gün

nası yendik fenerLiLeri dimi :D

Tam SabitLik Bi Konu..Herkezın Görmesı Açısından..
 
Bir GaLatasarayLı oLarak itiraf etmek gerekir ki burada gerçekten BJK'nin neLer yapabiLeceği görüLmü$tür ve gerçekten $apka çıkartıLacak bir maç
 
UnutmuyaLım
UnutturmayaLım
Sabite aLaLım :p
 
unutlurmu yahu ne maçtı bi daha böle bi maç ne zaman denk gelicek ?
 
askerdeydim ozaman
ne heyecan olmuştu
 
Tamamdır Videoda ekLedım =)
 
o maçı unutmam mümkün değil.beşiktaştan vapurla çıkartma yapmamız,maçta susuz kalmamız ve bütün o sıkıntılara rağmen maçtan sonra kadıköyü inleterek fenerlileri imrendirecek şekilde stadtan rıhtıma gidişimiz..anlatılmaz yaşanır.:biggrin
 
Geri
Üst