Beşiktaş Tarihi



**********MARKUS MÜNCH************

Adı: Markus Münch

Doğum Yeri: Nussloch , Almanya

Doğum Tarihi: 7 Eylül 1972

Mevki: Defans

Sezon: 99/01

th_57155_011_markusmunch_122_391lo.jpg



Markus Münch (d. 7 Eylül 1972) 1999 - 2001 yılları arasında Beşiktaş'ta forma giymiş Alman sol kanat oyuncusu.

Markus Münch Bundesliga kariyeri boyunca 164 maça çıktı ve 12 gol kaydetti.
th_57542_munch_markus_122_357lo.jpg



Kariyeri

• 1990 öncesi SV Sandhausen
• 1990 - 1994 FC Bayern München
• 1994 - 1996 Bayer 04 Leverkusen
• 1996 - 1997 FC Bayern München
• 1998 - 1. FC Köln
• 1998 - 1999 FC Genua 1893
• 1999 - 2001 Beşiktaş
• 2001 - 2003 Borussia Mönchengladbach
• 2003 - 2005 Panathinaikos Atina

th_57831_120649_122_354lo.jpg



Yeni panzer Münch

Siyah-beyazlı ekip, geçen sezon İtalya'nın Genova takımında oynayan Alman defans oyuncusu Markus Münch ile anlaştı. Münch'ün maliyeti 2 milyon mark.
Beşiktaş, üçüncü Alman futbolcusunu da transfer etti. Siyah-beyazlı ekip, uzun yıllar Bayern Münih formasını giyen, son olarak İtalya'nın 2. Lig takımlarından Genova'nın formasını giyen defans oyuncusu Markus Münch ile anlaştı. 26 yaşındaki sol kanat oyuncusu dün gizlice İstanbul'a geldi ve sağlık kontrolünden geçirildi.
Daha önce 1995- ve 1996 yıllarında iki dizinden de ameliyat geçirdiği öğrenilen Münch'e yapılan kontrollerde herhangi bir soruna rastlanmadı. Bunun üzerine eşi Barbara ile saat 15.00'te kulübe gelen Münch, yöneticilerle son kez masaya oturdu ve anlaşma sağlandı. Alman futbolcunun Beşiktaş'a toplam 2 milyon marka mal olacağı öğrenildi.

24 Temmuz 1999 - SABAH





Markus Münch: "Beşiktaş'tan bir gülen ve bir ağlayan gözle ayrıldım"

Beşiktaş'dan, Borussia Mönchengladbach'a transfer olan Markus Münch, Beşiktaş'dan bir gözü yaşlı ayrıldığını söyledi.
Beşiktaş'tan, Almanya 1. Lig takımlarından Borussia Mönchengladbach kulübüne transfer olan Markus Münch, dönüş kararı alınca çok zorlandığını belirterek, "Türkiye'den bir gözüm yaşlı ayrıldım" dedi. Almanya ligine dönmekle yeni bir imaj yaratmak istediğini söyleyen 29 yaşındaki Münch, yeni takımın en ünlü oyuncusu.



TÜRKİYE'Yİ UNUTMAYACAĞIM

Önce Bayern Münih'de, ardından İtalya ve son olarak Beşiktaş'da top koşturan Münch, Türkiye ile anılarını şöyle değerlendirdi: "Aslında Beşiktaş'ta kalmak istiyorum, çünkü orada herkes bana saygı gösterdi ve faslasıyla sevgi verdi. Türkiye'de mevcut olan aşırı ve fanatik futbol sevgisi yüzünden çoğu zaman kapı önüne adım bile atamıyorduk, hatta özel hayatımız bile yoktu. Ancak edindiğim tecübe ve yaşadığım coşkuyu asla unutmayacağım. Bunları yaşamak müthiş bir duyguydu. Beşiktaş'tan gerçekten bir gülen ve bir ağlayan gözle ayrıldım."

ÖRNEK OLMAK İSTİYORUM

Beşiktaş'tan bir milyon marka transfer olan Münch, Almanya'da oynayan gençlere, Türkiye gibi dış ülkelerden alınan tekliflere olumlu bakılmasını önerdi. Münch, "Yurtdışından edinen tecübelerle çok önemli. Ben Mönchengladbach'a gelmemin nedeni ise takımın genel olarak gençlerden oluşması. Bu futbolculara örnek olmak istiyorum. Takımla başarılı olacağıma da kesin inanıyorum, aksi taktirde gelmezdim. ben bu fırsatı çok iyi değerlendirmeyi düşünüyorum" dedi.

27 Haziran 2001 - HÜRRİYET


Beşiktaş'ta oynamış yabancı futbolcular arasında en sevdikleim arasındaydı Markus Münch.Hele o efsane Barcelona maçındaki performansını hiç unutmam.Bu arada bu topikte bana destek veren tüm Beşiktaşlı arkadaşlarıma teşekkür ederim.

th_59067_muench_122_522lo.jpg
th_59101_muenchmarkus_122_551lo.jpg
 



************CARLOS ANTONİO ZAGO****************


Adı: Carlos Antonio Zago

Doğum Yeri: Presidente Prudente, Brezilya

Doğum Tarihi: 18 Mayıs 1969

Mevki: Defans

Sezon: 02/04

th_91340_s_6913_2004_1_122_501lo.jpg



Antônio Carlos Zago, (d. 18 Mayıs 1969) Brezilya'lı futbolcu. 2002 - 2004 yılları arasında Beşiktaş'ta oynayan Zago, Beşiktaş'ın ligi şampiyon tamamladığı 100. yıl kadrosunun önemli oyuncularından biri olarak defans mevkiinde görev aldı.
Brezilya liginde São Paulo FC, Palmeiras ve Sport Club Corinthians ile 3 kez Brezilya ligi şampiyonluğu yaşadı. Sao Paolo ile Libertadores Kupasını kaznadı.
1997 yılında Serie A takımlarında AS Roma'ya transfer olarak kulübün ilk 11'inin değişilmez oyuncularından biri oldu. 200/2001 sezonun sonlarına doğru yemek yediği restorantta dört Lazio SS'li tarafından saldırıya uğradı. Bu olay üzerine Roma'daki kariyerini sonlandırmayı düşündü. Ailesi de Roma'dan ayrılması için baskı yaptıysa da bir sezon daha bu takımında kaldı.

th_91420_zago5_122_403lo.jpg


Zago, 1998 - 2001 yılları arasında 35 kez Brezilya Milli Futbol Takımı kadrosuna çağrıldı ve 3 gol attı. 1999 yılında Copa America'yı alan Brezilya milli takımının kadrosunda yer aldı.
Daha sonra yine Romada ki başarılı kariyerine rağmen, elemelerde maçlarında oynamasına karşın 2002 dünya kupasında Brezilya Milli Takımında yer alamadı.

th_91498_000107_01_173_122_516lo.jpg


Zago İtalya'da Serie A'da 95 maç oynadı ve 2 gol attı. 5 İtalya kupası maçı, 18 Avrupa Kupası maçı oynadı.


Kariyeri


• 1990-1992 : São Paulo Futebol Clube
• 1992-1993 : Albacete Balompié
• 1993-1995 : Palmeiras
• 1996-1997 : Kashiwa Reysol
• 1997-1998 : Corinthians
• 1998-2002 : A.S. Roma
• 2002-2004 : Beşiktaş J.K
• 2004-2005 : Santos Futebol Clube
• 2005- : Esporte Clube Juventude



Zago Beşiktaş'ta
th_91614_zago0_122_370lo.JPG


Transfer çalışmalarını sürdüren Beşiktaş, Brezilyalı futbolcu Antonio Carlos Zago ile 1 Temmuz tarihinden geçerli olmak üzere 2 yıllık sözleşme imzaladı.
33 yaşında ve 1.84 metre boyundaki Brezilyalı savunma oyuncusu Zago, son 5 sezondur Roma'da forma giyiyordu.

30 Mayıs 2002 – HÜRRİYET



Eski Beşiktaşlı Zago’ya ırkçı hareketten 2 ay ceza
th_91712_5130_B_zago001_122_339lo.jpg



BREZİLYA’nın Juventude takımında forma giyen Beşiktaşlı eski futbolcu Antonio Carlos Zago rakip takım oyuncusuna yaptığı ırkçı hareket nedeniyle 2 ay futboldan men cezası aldı.
Brezilya Ligi’nde Gremio ve Juventude takımları ararasında oynanan karşılaşmada Gremio’lu Geovanio’ya dirsek atan ve sözlü olarak "Maymun ırklı" diye hakaret eden Zago, Rio Spor Mahkemesi tarafından 2 aydan futboldan men cezası aldı. Mahkeme ayrıca Brezilyalı oyuncudan kamuoyu önünde yaptıklarından pişman olduğunu belirterek özür dilememesi halinde cezasının 1 yıla çıkartılabileceği açıklamasını yaptı.
Zago ise yaptığı ilk açıklamada Geovanio’nin bu sözleri hakkettigini savunarak geri adım atmayacağını ifade etti.

8 Mart 2006 – MİLLİYET





Ya hapis cezası ya da...'
th_91786_1f9369qrmz5o1iwwhf3r8_122_410lo.jpg



SAO PAOLO - Brezilya'daki lig maçında rakibine 'maymun' diyen ve ırkçı davranışı nedeniyle 120 gün men cezası alan eski Beşiktaşlı Carlos Antonio Zago'nun başı dertten kurtulmuyor. Brezilyalı kanunlarına göre ırkçılık suç sayıldığı için ünlü savunma oyuncusunu 1-3 yıl arası hapis cezası bekliyor. Irkçılık cezası için kefalet geçerli olmazken, davayı açan Rio Grande do Sul Eyalet Mahkemesi'nin savcısı, şu anda Juventude'de oynayan yıldız oyuncunun hapis cezasından kurtulması için tek yolu olduğunu söyledi. Eğer Zago, üzerlerinde 'Hepimiz eşitiz' ve 'Irkçılığa hayır' yazılı 10 bin el ilanı bastırır ve bunları, Juventude'nin maçlarını oynadığı Caxias do Sul kentinde dağıtırsa dava düşecek. Zago, 5 Mart'taki Juventude-Gremio maçında rakip oyuncuya ırkçı söz söylemiş ve bu eylem, kameralar tarafından tespit edilmişti.

15 Nisan 2006

th_91854_zago_122_522lo.jpg




 


************OSCAR CORDOBA*************


Adı: Oscar Eduardo Cordoba Arce (Özlüyoruz)

Doğum Yeri: Cali, Kolombiya

Doğum Tarihi: 2 Mart 1970

Mevki: Kaleci

Sezon: 02/06





Oscar Eduardo Cordoba Arce, Kolombiya’lı futbolcu.1994 ve 1998 Dünya Kupalarında Kolombiya Milli Takımının kalesini korudu.Bu sezon itibariyle Türkiye Süper Ligine yeni yükselen Antalyaspor takımında oynuyor.

th_58854_1_060814125341_122_509lo.jpg
th_58941_arsivimage.aspx_122_431lo.jpg


Cordoba profesyonel futbol yaşantısına 1988 yılında Athletico Nacional kulübünde başladı,ama 1989 yılında Deportivo Cali takımına transfer oldu ve 1990 yılında da Deportes Quindío takımına kiralık olarak verildi.1991 yılında yine bir Kolombiya takımı olan Millonarios kulübüne gitti.1993 yılında da hem Once Caldas hem de America de Cali takımlarında forma giydi.Ve bu kulüpte kariyerini sürdürdü.1997 yılında da aynı takımla Kolombiya lig şampiyonluğu yaşadı.

Bu şampiyonluktan sonra Arjantin’in ünlü kulübü Boca Juniors’a gitti ve muhtemelen futbol kariyerinde ki en büyük başarılarına burada ulaştı.1998,1999,2000 yıllarında Arjantin şampiyonluğu,2000,2001 yıllarında Libertadores Kupası ve 2000 yılında Uluslararası Kupa sevinci yaşadı.



Artık Avrupa’ya gitmeye hazırdı Cordoba ve İtalya’nın Perugia takımına gitti.Ama burda sadece yarım sezon oynadıktan sonra Türkiye’nin Beşiktaş JK kulübüne transfer oldu. 2003 yılında Beşiktaş'ın 100. yılında kazandığı şampiyonlukta önemli payı vardı.
Beşiktaş’ta geçirdiği 4 başarılı sezonun ardında yine bir Türk takımı olan Antalyaspor’a gitti.Türkiye’de oynarken sık sık bir başka Kolombiya’lı başarılı kaleci olan Galatasaray’lı Mondragon’a karşı oynadı.


7 Mayıs 2006 günü oynanan Galatasaray maçı sonrası hakkında çıkartılan söylentiler sonucu 2005-2006 yılında Beşiktaş'tan buruk olarak kovuldu

Cordoba’nın stili diğer tipik kalecilerden farklıydı hep.Genelde ceza sahasının dışında durmaya meğilliydi hep,kaleciden daha çok bir defans oyuncusu gibi beklerdi.En önemli yetenekleri de kuşkusuz yaptığı hatasız paslar ve topu oyuna hızlı ve isabetli sokuşlarıydı.Cordoba kaleciydi ama bir kaleciden ve oyun kurucudan daha fazlasını yapardı



Kariyeri



• 06/2006 - Antalyaspor
• 07/2002 - 06/2006 Beşiktaş Istanbul
• 01/2002 - 06/2002 Perugia Calcio
• 07/1997 - 12/2001 Boca Juniors
• 07/1993 - 06/1994 América de Cali


th_59356_C311CAC34CDB164EA5BF5B91b_122_459lo.jpg


Cordoba Beşiktaş'ta
Transfer çalışmalarını sürdüren Beşiktaş, uzun süredir İstanbul'a gelmesini beklediği Kolombiyalı kaleci Cordoba ile 1 yıllık kiralık sözleşme imzaladı. Akaretler'deki kulüp binasına öğle saatlerinde gelen Oscar Atletico Cordoba Arce, yöneticiler Hüsnü Güreli ve Yıldırım Demirören'in de hazır bulunduğu törende 1 yıllık sözleşmeye imza attı.

Kulübe gelen, ancak erken ayrılan başkan Serdar Bilgili imza törenine katılmazken, 2. başkan Hüsnü Güreli, daha önce anlaşmaya vardıkları Cordoba ile sözleşme imzaladıklarını belirterek, şöyle dedi:
''Kendisi ile 1 yıllık kiralık sözleşme imzaladık. Anlaşmanın 1 yılı da opsiyonlu olacak. Bu transfer ile ilgili çeşitli spekülasyonlar yapıldı. Ancak, başladığı gibi biten bir transferdi. Sadece Boca Juniors kulübünün başkanı seçim çalışmalarına katıldığı için bazı işlemler gecikti. İki tarafa da hayırlı olsun.''

CORDOBA: ''ÇOK MUTLUYUM''

Beşiktaş'ın yeni transferi Cordoba da sözleşmeyi imzaladığı için çok mutlu olduğunu ve siyah-beyazlı forma altında elinden geleni yapacağını söyledi.
Siyah-beyazlı takımda 1 numaralı formayı giyecek olan Cordoba, Beşiktaş'la imzaladığı sözleşmeden dolayı yaşadığı mutluluğun aynısını, sezon sonunda şampiyon olarak da yaşamak istediğini belirtti. Cordoba, ''Beşiktaş'ta ben işime bakacağım. Takımı da yüzüncü yılda şampiyonlukta iddialı görüyorum'' dedi.

20 Haziran 2002


Oscar Cordoba'dan buraya kadar
th_59245_cordoba_122_552lo.jpg


Galatasaray maçının ardından 'şike' iddialarına maruz kalan Beşiktaşlı Oscar Cordoba, Siyah-Beyazlılara veda etti. Kolombiyalı kaleci 'Takım arkadaşlarımın tepkisi hoşuma gitmedi' diye konuştu

İSTANBUL - Galatasaray maçında yaptırdığı penaltıyla ve son dakikada kullandığı degajın golle sonuçlanması üzerine polemik konusu haline gelen Oscar Cordoba, basın toplantısı düzenleyerek Beşiktaş'tan ayrılacağını açıkladı. Dün takımla birlikte idmana çıkan ve gelecek hafta Türkiye'den ayrılması beklenen Kolombiyalı kaleci Siyah-Beyazlı ekip için kötü olabilecek bir şey yapmadığını ve Türkiye'den vicdanı rahat bir şekilde ayrılacağını vurgularken "Bir hafta önce Türkiye Kupası'nı kazandık. Şimdi böyle bir olaydan dolayı karşınıza çıkmak üzücü. Dört yıl boyunca benim burada kalmamı sağlayan taraftarlara ve yöneticilere yine de teşekkür ederim" diye konuştu.

36 yaşındaki o diğer maçlarda olduğu gibi ileri çıktığını, her zaman olduğu gibi uzun ve kısa paslar attığını, yenilen ikinci gol öncesi de Sergen'e kısa pas atmak istediğini, ancak rakip oyuncunun topu aldığını ifade ederek şöyle devam etti: "Gelecekte bazı insanlar, bu maçı hatırladıklarında, 'Cordoba maçı sattı' diye düşünecekler. Bu beni yaralıyor. Konuyla ilgili, isteyen gelip soru sorabilir.
Ama belden aşağı vurmak yok. Herhangi bir şekilde, disiplin komitesi çağırmak isterse gider konuşurum, ama kapalı kapılar ardında değil. İki yıl önce de Fenerbahçe'ye fırsat verdiğim söylenmişti. Beni üzen ikinci konu da bu oldu. Demek ki kupa finalinde kaybetseydik, aynı şeyler söylenirdi."

Cordoba, maçın ardından soyunma odasında kendisine tepki gösterildiği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine, "Soyunma odasında böyle bir şey olduğundan haberim yok. Kendimi çok kötü hissediyorum. Trabzonspor maçında oynayıp, oynamayacağımı bile bilmiyorum" diye konuştu.

Hep bu maçı hatırlayacaklar'

Cordoba, maçın hemen sonrasında bazı takım arkadaşlarının kendisine gösterdiği tepki konusunda da "Bana orada gösterilen reaksiyon hoşuma gitmedi. Soyunma odasında bunu takım arkadaşlarıma söyledim. Onlar da birçok hata yaptı, ama ben bir şey söylemedim. Bazı arkadaşlar markaj yapmadı, bazıları gol kaçırdı, ama ben kimseye tepki göstermedim" ifadelerini kullandı.
Maçtan sonra vatandaşı Mondragon'un kendisine destek verdiğini ve o konuşmaların bile yanlış aktarıldığını söyleyen Cordoba, Beşiktaş Yönetim Kurulu'ndan hiç kimseyle görüşmediğini kaydetti. Kolombiyalı
oyuncu sözlerini şöyle tamamladı: "Bir yıl daha burada kalsam, maçlarda her elimden kaçırdığım top sonrası aynı şeyleri söyleyecekler. Ben kendimi profesyonel hissediyorum. Üzüldüğüm, bu konumda gitmek. Bana saygı duyanlara da duymayanlara da teşekkür ediyorum. Bir hafta sonra Arjantin'e gideceğim, ama Boca Juniors'a transfer olmamla ilgisi yok. Sonra Kolombiya'ya geçip, dinleneceğim."

10 Mayıs 2006 – RADİKAL

th_59302_arsivimage1.aspx_122_311lo.jpg


Peki ne yapmıştı Cordoba.? Kazandığı topu her zamanki gibi bir an önce en uygun arkadaşına aktarmaya çalışırken rakibe kaptırmış. Peki Cordoba bu hatayı ilk defa mı yapıyor?
Bundan daha basit hatalar yapmadı mı zamanında?
Ha bunu söylüyorum diye “ Canım Cordoba zaten iyi kaleci değil, hangi maçı kazandırdı ki” diyen iki yüzlülere kapak olacak 100.yıl şampiyonluğundaki Aslan payına, aynı sene tarihinde ilk kez çıktığı UEFA Çeyrek Finaline, sonraki sene CL maçlarını ve Stamford Bridge zaferine değinmeden geçeceğim sanılmasın. Keza aynı Chelsea maçında kahraman olup da bugün Oscar’ı beğenmeyen Sergen’e asistini atlamayalım lütfen. Balık hafızalarımızı bir yoklayalım ondan sonra atalım taşlarımızı!
Madem bu kadar kolay bir insanı karalamak. O halde Manisa ve Trabzon maçlarında yediği gollere bakarak Rüştü’ye ya da F.Bahçe maçında yediği goller yüzünden Mondragon’a da atalım bir şeyler. Nasılsa izi kalıyor.
Evet Cordoba’yı çok seviyorum. Ve haklı olarak aldığı şu son gitme kararından sonra da oldukça doluyum. Arsenal hikayesi çıktığında gitmemesi için “ayaklananlardan” biri de bendim. Ama şimdi keşke diyorum. Keşke. Gitseydi. Hadi medya maymunları neyse de kaptanım dediği arkadaşlarının ihanetini görmeseydi.
Aslında durumu düzeltecek tek bir organ var Beşiktaş Kulubünde. Lakin pratikte ölü bir organ bahsettiğimiz! Sadece yazın belli aylarında (Transfer dönemleri dersem!) veya hasbelkader kazanılmış bir kupa töreninde yüzlerini görebildiğimiz basiretsizlik liginin açık ara şampiyonları. Bu olayda da rüzgarın estiği yöne gideceklerinden kuşkum yoktu. Öyle de oldu zaten. Kırkına merdiven dayamış Kahn’lar, Lehmann’lar Milli Takım için yarışırken 36 yaşındaki refleksleri , sezgileri hala güçlü olan ve bence Dünyada ilk beşe girecek yetenekteki bir kaleciyi şimdi “rüzgarla” beraber misyonunu tamamladı diye göndermeye çalışıyorlar.
Yazık. Yazıklar olsun.


th_59434_oscar_cordoba_122_436lo.jpg


-Chelsea deplasmanında atılan 2. golden sonra Cordoba'nın sevinci-
 
Beşiktaşin Tarihi Ve Unutulmayanlar

KURULUŞ

i19869_kurulusbelgesi.jpg


1902 sonbaharında Beşiktaş Serencebey Mahallesi'nde, o zamanın Medine Muhafızı olan Osman Paşa'nın konağının bahçesinde, 22 kişilik genç grup, haftanın bazı günlerinde toplanıp jimnastik hareketleri yapmaktaydı. Başta Osman Paşa'nın oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket ile mahellenin gençlerinden Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri, Nazımnazif, Cemil Feti ve Şevket Beyler’in aralarında bulunduğu gençlerin ilk ilgilendikleri spor branşları, özellikle barfiks, paralel, güreş, halter, aletli ve aletsiz jimnastikti. O sıralarda siyasi hareketler dolayısıyla her türlü toplanmadan ürkerek hafiyeler dolaştıran 2. Abdülhamit'in adamları Serencebey'deki bu toplanmaları haber alınca, spor yapan gençler bir baskınla karakola götürüldü. Bu sporcu gençlerin bir kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle bakılan futbol oynamadıkları ve sadece beden hareketleri yaptıklarını belirtmeleriyle gergin durum yumuşadı. Hatta saray çevresinden Şeyhzade Abdülhalim bu sporcuları destekledi ve sık sık antrenmanları seyretmeye başladı. Ünlü boksör ve güreşçi Kenan Bey de antrenmanlara gelerek güreş ve boks hareketleri göstermeye başladı.
1903 Mart'ında ise özel bir izinle Bereket Jimnastik Kulübü kuruldu. 1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla sportif hareketler biraz daha serbestlik kazandı. 31 Mart 1909'daki siyasi olaylardan sonra Edirne'de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, Hareket Ordusu ile İstanbul'a geldi. Siyasi olaylar yatıştıktan sonra iyi bir eskrim hocası olan Fuat Balkan ile başta güreş ve halter sporlarını yapan Mazhar Kazancı, Serencebey'de jimnastik yapan gençleri bularak birlikte spor yapma fikrini kabul ettirdi. Fuat Balkan, Ihlamur'daki evinin altındaki yeri, kulüp merkezi yaptı ve Bereket Jimnastik Kulübü'nün adı Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü olarak değiştirildi. Böylece jimnastik, güreş, boks, eskrim ve atletizmin ön planda tutulduğu güçlü bir spor kulübü meydana geldi. Fuat Bey'in arkadaşları Refik ve Şerafettin Beyler de iyi birer eskrimciydi.
i19746_kurulusilksporcularimiz.jpg

Bu arada Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 13 Ocak 1910 tarihinde tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Semtin gençlerinin bu spor kulübüne ilgisi büyüdü ve spor yapan üyelerin sayısı bir anda 150'ye yükseldi. Kulübün merkezi de Ihlamur'dan Akaretler'de 49 numaralı binaya taşındı. Bir süre sonra bu bina da küçük gelince, yine Akaretler'de 84 numaralı binaya geçildi. Bu binanın arkasındaki bahçe de bir spor sahası haline getirildi.


RENKLERİMİZ VE İLK ROZETİMİZ

i19747_rozeton.jpg

i19749_rozetarka.jpg


Yıllardır Beşiktaş’ın ilk renklerinin kırmızı-beyaz olduğu, Balkan Savaşı'nın kaybedilmesinin ardından siyah-beyaz olarak değiştirildiği söylenir. Beşiktaş tarihi ile ilgili bir çok kaynak böyle yazmaktadır. Ancak 100. yıl belgeselinin hazırlanması sırasında yapılan ayrıntılı araştırmalarda, kırmızı rengin kullanılmadığı, renklerimizin her zaman siyah-beyaz olduğu yönündeki belgeler ağırlık göstermiştir. Beşiktaş 100. Yıl Belgeseli yapımcısı Tuğrul Yenidoğan, yaptığı araştırmalar sonucunda bu tartışmalara noktayı koymuştur:

Osman Paşa Konağı’nda başlangıçta ferdi sporlar yapıldığından herhangi bir forma rengine gereksinim duyulmadı. Ancak sporcuların sayısı her geçen gün yeni katılımlarla artmaya devam edince, eğitimini Fransız mektebinde tamamlamış Mehmet Şamil Bey kurucular heyetini topladı. Okul günlerinde kullandığı, okulunun renklerini taşıyan rozeti yakasından çıkardı ve gösterdi: “Bizler de tıpkı bu rozet gibi bir rozet yaptırmalı ve Kulübümüz’de spora devam eden her azayı bu rozeti taşımaya mecbur tutmalıyız” dedi. Toplantıya katılanlar Mehmet Şamil Bey’in teklifini heyecanla kabul ettiler. Toplantının sonunda rozette yer alacak kulüp renkleri de kararlaştırıldı. Tabiatın bütünüyle birbirine zıt iki ana rengi kulüp renkleri olarak seçildi: Siyah ve Beyaz...
Beşiktaş’ın ilk rozetinin yapıldığı tarih, Fransız mektebindeki rozetlerden esinlenerek miladi yıl olarak “1906” yazıldı. Üstte Arap harfleriyle “Beşiktaş” yazarken, sağda “J”, solda “K” harfleri yer aldı. Rozetin arka yüzünde “Konstantinopolis”te yapıldığı yazılıdır ve iç tarafında rozeti yapan ustanın mührü yer almaktadır. Rozetteki armada yer alan yıldızın 6 köşeli olduğu dikkat çekmektedir. 2. Meşrutiyet’e kadar (1908) bu 6 köşeli yıldız kullanılmıştır. Bu rozet, İskender Yakak tarafından Onursal Başkanımız Süleyman Seba’ya hediye edilmiştir.


KARA KARTALLAR EFSANESİ
i19886_kartalefsanesi.jpg


Son iki sezonun şampiyonu Beşiktaş, 1940-41 sezonuna gençleştirilmiş ve yenilenmiş kadrosuyla girer. Haftalar ilerledikçe puan farkını açan Beşiktaş, ligde liderliğini sürdürmektedir. Bitime 5 hafta kala rakip Süleymaniye’dir. 19 Ocak 1941 Pazar günü Semih Duransoy’un hakemliğini yaptığı Şeref Stadı’ndaki maça Beşiktaş şu kadro ile çıkar: Faruk, Yavuz, İbrahim, Rıfat, Halil, Hüseyin, Şakir, Hakkı, Şükrü, Şeref, Eşref. O sezon bütün maçlarda olduğu gibi, Takımımız yine muhteşem bir oyun ortaya koyar. Maçın ikinci yarısının ortalarıdır. Beşiktaş takımı farklı önde olmasına rağmen rakip kaleye bitmek tükenmek bilmeyen hücumlar gerçekleştirmektedir. İşte o sıralarda Beşiktaş’ın akın yönü olan Şeref Stadı’nın Atatürk panosu bulunan tarafındaki tribününden bir ses yükselir: “Haydi Kara Kartallar. Hücum edin Kara Kartallar”... Şeref Stadı’nı dolduran binlerce taraftar ve maçı takip eden gazeteciler, çınlayan sesle donup kalmıştır. Son derece isabetli bir benzetmedir o anda yapılan. O sezon rakiplerini ezip geçen Beşiktaşlı futbolcuları “Kara Kartal”dan, oynadıkları futbolu “Kara Kartal gibi hücum etmek”ten başka bir şekilde tarif etmek mümkün değildir. Tribünlerden gelen sesin sahibi Mehmet Galin isimli bir balıkçıdır.

Voleci Şeref lakabıyla maruf Şeref Görkey’in voleyle attığı 3 muhteşem gol ve kaptan Hakkı’nın, Şakir’in ve Şükrü’nün birer golüyle sahadan 6-0 galip ayrılırlar.

Bu maçın ardından, Beşiktaş’ın sembolü “Kara Kartallar” olmuştur.


BEŞİKTAŞ VE FUTBOL

i19888_be351ikta351vefutbol.jpg

Kulübün faaliyetlerini hızlandırdığı ilk dönemde futbol gölgede kalmışsa da, 1910’ların sonundan itibaren kulüpteki atlet ve jimnastikçiler futbola daha fazla ilgi duyup, kendi aralarında maçlar yapmaya başladılar. O yıllarda gençliğin ilgisi futbola kaymak üzereydi ve Beşiktaş Kulübü’nün az ilerisinde Valideçeşme ve Basiret gibi iki güçlü futbol takımı kurulmuştu. 1911 Ağustos’unda Valideçeşme futbol takımının başkanı ve kurucusu olan Ahmet Şerafettin Bey (Şeref Bey) futbolcularıyla Beşiktaş Kulübü’ne katıldı. Beşiktaşlı gençlerin kurduğu futbol takımlarını tek bir çatı altında toplamayı amaç edinen Şeref Bey’in girişimleri sonucu, Basiret Kulübü de Beşiktaş’a katıldı. Bu şekilde Futbol Şubesi, resmi olarak Kulüp’te faaliyete başladı.

Resul, Rıdvan, Behzat, Doktor Sabri, Şair Kazım, Sadi (Baltalimanı), Doktor Mehmet, Asım, Şeref, Doktor Ali ve Fahri’den oluşan ilk futbol takımının malzemelerinin masraflarını da İpekçi İhsan isimli bir sporsever karşıladı. Birinci takımın yanı sıra ikinci, üçüncü, dördüncü takımlarını da kuran futbol şubesi, Kulübümüz’ün Akaretler’deki bahçesinde futbol idmanlarını hızlandırdı. Böylece futbol Beşiktaş’ta bir anda 1 numaralı spor olmaya başladı. Ancak Balkan Savaşı’nın ardından Dünya Savaşı’nın da başlamasıyla Beşiktaş’ın sporcuları cephelere koştu ve spor faaliyetleri yok denecek duruma geldi.

i19751_serefbey.jpg


SAVAŞ YILLARI
i19889_SAVA350YILLARI.jpg

Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle sağ kalan sporcular semte ve Kulübe dönmeye başladı. Futbol Şubesi'nin kurucusu Şeref Bey de Romanya cephesinden geri döndü. İstanbul'da düşman işgalinin olduğu yıllarda çeşitli sıkıntılar çekildi. Daha önce bir kilisenin binasına taşınan kulüp malzemelerinin bir kısmı Rumlar'ın elinde yağma olmaktan kurtarılıp, Akaretler'de başka bir binaya nakledildi. Bir taraftan düşmanla yapılan Milli Mücadele'ye yardım edildi. Diğer taraftan da futbol takımı Şeref Bey tarafından tekrar güçlü hale getirildi.
 
YENİ LİGİN KURULUŞU
i19890_YEN304L304G304NKURULU350U.jpg

O tarihlerde cuma günleri oynanan İstanbul Ligi'nde Fenerbahçe, Galatasaray, Altınordu, Süleymaniye, İdman Yurdu gibi takımlar bulunuyordu. Beşiktaş 1920'lerin öncesinde iki ezeli rakibiyle karşılaşmamışsa da Süleymaniye ve İdman Yurdu'nu mağlup etmiş bir takımdı. 1919'da Beşiktaş ve diğer kulüplerin lige katılma isteği Lig Tertip Komitesi tarafından uzun bir süre bekletildikten sonra kabul edilmedi. Pazar günleri de azınlık takımları Pera, Araks, Maccabi, Stella, Strugglers'in yer aldığı Pazar Ligi maçları oynanıyordu. Şeref Bey, Beşiktaş gibi cuma ligine alınmak istemeyen takımların idarecileriyle Türk İdman Birliği Ligi adı altında bir lig kurdu. Çekilen kurada 10 takım A Grubu'nda Beşiktaş, Hilal, Kumkapı, Altınörs ve Türkgücü, B Grubu'nda da Darüşşafaka, Vefa, Üsküdar, Beylerbeyi ve Haliç şeklinde yer aldı.

İLK YILDA İLK ŞAMPİYONLUK
i19752_bjkkadrosuiklsampiyonluk.jpg


Grubunda bütün maçlarını kazanan Beşiktaş, finalde diğer grubun birincisi Darüşşafaka ile karşı karşıya geldi. 23 Temmuz 1920'de oynanan bu maçı Siyah-Beyazlı takımımız, 2-1 kazanarak tarihimizdeki ilk şampiyonluğumuzu elde etti.

EN BÜYÜK BEŞİKTAŞLI
i19753_anbuyukbjkli.jpg

Ulu Önderimiz Atatürk, Kulübümüz’ün kurulmasından büyük mutluluk duymuş ve kurtuluşu sağlayacak ilk gizli teşkilatlanmayı Beşiktaşlı sporculara vermiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, Erkan-ı Harbiye’nin 3. sınıfına gelmişti. Bazen sabahlara kadar uyumuyor, hürriyet ve istibdadı düşünüyordu. Bu arada mektebini bitirdikten sonra kurmayı düşündüğü Vatan ve Hürriyet Cemiyeti yavaş yavaş kafasında şekilleniyor, mezun olacak arkadaşlarını bu doğrultuda hazırlıyordu. İşte tam bu günlerde bir haber aldı. Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü (1903) kurulmuştu. Subay ve Saray’a yakın kişilerden oluşan bu kuruluş, Mustafa Kemal’in ilgisini iyice çekti. Nasıl olmuştu da Yıldız Sarayı’na 100 metre mesafedeki Osman Paşa Konağı’nda gençler biraraya gelmiş; Saray hafiyelerinin gözlerinin önünde sportif faaliyetlerine girişmişlerdi? Mustafa Kemal’i o günlerde sportif çalışmalardan çok, Saray’a karşı oluşturdukları fikirler ilgilendiriyordu. Mustafa Kemal, kurucularının Zabit, yaptıkları sporların güreş, eskrim, gülle, aletli jimnastik, boks, halter, barfiks olmasından dolayı da Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü ile ilgilenmişti. Fakat O’nu daha çok ilgilendiren, bu gençlerin istibdadı yenerek biraraya gelmeleriydi. Atatürk’ün bu şekilde Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü’ne bağlılığı arttı.

Öyle ki, Mustafa Kemal Atatürk, katıldığı bir İttihati Terakki toplantısında şu tenkitlerde bulunuyordu: “Beşiktaş Osmanlı Terbiye-i Bedeniye kadar olamadınız. Programınız ve lideriniz yok.”

1914 ile 1920 yılları arasında Akaretler/Spor Caddesi'nde Beşiktaş Jimnastik Kulübü'ne komşu olan Atatürk, görevi gereği sık sık İstanbul dışına çıktığı günlerde, birlikte oturduğu annesiyle kız kardeşinin Siyah-Beyazlı sporcu ve idarecilere emanet ederdi. Taraftarlar arasında asker kökenli olmanın getirdiği sevgi ve saygıyla pekişen bağlılık, Ulu Önder'in kurtuluşu sağlayacak ilk gizli teşkilatlanmayı Beşiktaşlı sporculara verdiği belgelerle sabittir.

Atatürk’ün Akaretler Yokuşu üzerinde oturduğu 76 nolu binanın dış kapısı yanındaki Mermer Kitabe'de şu satırlar yer almaktadır: "Atatürk, 1.Dünya Savaşı'ndan düşmana karşı İstanbul'u koruyup kurtaran, Çanakkale Müdafihi Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal Paşa iken bu evde kiracı olarak kalmıştır."

Mustafa Kemal Atatürk; Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığı görevine başlamadan önce 1916'nın ilk günlerinde Akaretler'deki evinin arka kapısından Beşiktaş Jimnastik Kulübü idman sahasına inmiş (şimdiki Plazalar'ın bulunduğu alan), Ahmet Fetgeri ile Fuat Balkan Beyler'i yanına çağırıp, kendileriyle şu konuşmayı yapmıştır: "Efendiler; sizlerin ve sporcularınızın ciddi çalışmalarını, çeviklik ve maharetlerini uzun zamandan beri büyük bir zevkle, dikkatle izliyorum. Spordan yoksun bir gençlik nasıl ki vatan müdafası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni ikişafı noksan ve yetersiz olursa o vücut o kafayı ileriye götüremez, taşıyamaz. Bugün bünyenizde toplayıp, ilmi metodlarla yetiştirmeye çalıştığınız bu gençler, tam anlamda bedenen ve fikren geliştikleri zaman vatan müdafaasında ilmi sahalarda olduğu gibi spor alanlarında da Avrupalı hasımlarına Türk'ün ölmez gücünü ispat edeceklerdir. Sizi candan kutlar, başarılarınızı her zaman duymak isterim."


BEŞİKTAŞIMIZ’IN KURUCULARI


Ahmet Fetgeri (Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri (Aşeni), Osman Paşazade Mehmet Şamil (Osmanoğlu), Hüseyin Bereket, Kadızade Nazım Nazif (Ander) ve 20’ye yakın genç Beşiktaş'ın ilk kurucularıdır. Kurucuların ortak özellikleri Kafkas kökenli olmalarıdır. Ahmet ve Mehmet Ali Fetgeri kardeşler, Gürcistan tahtına kadar yükselmiş, Batum civarından göç etmiş bir soydan gelmektedirler. Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket, Dağıstan aslanı Şeyh Şamil’in soyundan gelmektedirler.

BJK FUTBOL ŞEREF TABLOSU

OSMANLI DEVRİ

1919-1920 İST."TÜRK İDMAN BİRLİĞİ LİGİ" ŞAMP.
1920-1921 İST."TÜRK İDMAN BİRLİĞİ LİGİ" ŞAMP.
1921-1922 İST."PAZAR LİGİ" ŞAMPİYONU


CUMHURIYET DEVRİ

1923-1924 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1933-1934 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1934 TÜRKİYE FUTBOL ŞAMPİYONU
1934-1935 İSTANBUL SİD ŞAMPİYONU
1937-1938 TEYYARE KUPASI ŞAMPİYONU
1938-1939 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1939-1940 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1940-1941 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1940-1941 MİLLİ KÜME (Türkiye Ligi Şamp.)
1941-1942 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1942-1943 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1943 İSTANBUL KUPASI ŞAMPİYONU
1943 İZMİR FUAR KUPASI ŞAMPİYONU
1943-1944 MİLLİ KÜME (Türkiye Ligi Şamp.)
1944 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1944-1945 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1945 İSTANBUL KUPASI ŞAMPİYONU
1945-1946 İST.LİGİ ŞAMPİYONU (8 Yılda 7 kez.)
1946-1947 MİLLİ KÜME (Türkiye Ligi Şamp.)
1947 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1949-1950 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1950-1951 İST.PROF.LİGİ ŞAMPİYONU (ilk)
1951 TÜRKİYE FUTBOL ŞAMPİYONU
1951-1952 İST.PROF.LİGİ ŞAMPİYONU
1952-1953 İST.PROF.LİGİ ŞAMPİYONU
1956-1957 TÜRKIYE LİGİ (Fed.Kupası) ŞAMPİYONU
1957-1958 TÜRKİYE LİGİ (Fed.Kupası) ŞAMPİYONU
1959-1960 TÜRKIYE LİGİ ŞAMPİYONU


(Mahalli ligler dikkate alınmadan doğrudan doğruya)

1965-1966 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU
1965 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1965-1966 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1966 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1966-1967 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1967 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1968 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU
1969-1970 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU
1971-1972 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU
1971 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1972 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1974 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1974 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1974 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1974-1975 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU
1977 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1981-1982 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1984 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1984-1985 AMATÖR İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1985 TÜRKİYE AMATÖR FUTBOL ŞAMPİYONU
1985 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1985-1986 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1986 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1988 TÜRKİYE AMATÖR FUTBOL ŞAMPİYONU
1988 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1988 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1988-1989 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU (Fed.Kupası)
1989 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU (Fed.Kupasi)
1989 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1989-1990 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1989-1990 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1990 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU (Fed.Kupası)
1990-1991 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1990-1991 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1991-1992 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU (ilk namağlup)
1991-1992 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1993 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1993-1994 TÜRKIYE KUPASI ŞAMPİYONU
1994 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1994-1995 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1996 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1997 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1998 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU
1998 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
2000 ATATÜRK KUPASI ŞAMPİYONU
2002-2003 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONLUĞU
2005-2006 TÜRKİYE FORTİS KUPASI ŞAMPİYONLUĞU
2006-2007 TÜRKİYE SÜPER KUPA ŞAMPİYONLUĞU


BAŞARILARIMIZ

En fazla resmi İstanbul Ligi Şampiyonu (15 Kez).

Üst üste beş yıl İstanbul Şampiyonu olan tek Kulüp (1939-1943).

İstanbul Ligleri’nde en fazla gol atan takım (1 Sezonda 90 Gol, 8 Yılda 599 Gol)

Resmi Lig’de 18 maçta 18 galibiyet alan tek takım.

Resmi Ligler’de en fazla "namağlup şampiyon" olan takım (7 Kez).

Türkiye Ligi’nde "Namağlup Şampiyon" olan tek takım.

Türk Milli Takımı'nı temsil hakkı verilen tek takım.

Ambleminde AY-YILDIZ olan tek Kulüp.

En fazla Centilmenlik Kupası alan takım (19 Kez).

Genç Takımlar Futbol Ligi'nde en çok İstanbul ve Türkiye Şampiyonu olan Kulüp (30 Kez).

Eskrimde Balkan şampiyonu olan Kulüp.

"19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı" fikrini ortaya atıp uygulamasını ve kanunlaşmasını sağlayan Kulüp.

Grekoromen güreşi, öncelikle kulüplere, daha sonra da Türkiye'ye yayan Kulüp.

Atletizm, eskrim, boks, basketbol, güreş ve futbolda Türkiye şampiyonlukları olan Kulüp.

Sırıkla atlamayı Türkiye'ye getiren Kulüp (Ressam Namik İsmail).

Okullarda "Beden Terbiyesi" dersleri veren Kulüp.

Türkiye'nin en zengin tesislerine sahip Kulübü.

Türkiye'de her branşta "Spor Okulları" açan tek Kulüp.

Alt yapısından en çok yıldız yetiştiren Kulüp.

Üst üste 56 maç yenilmeyen tek kulüp "Yenilmez Armada".

Üst üste en fazla arka arkaya galip gelen takım (18 Kez).

İki senede sadece 1 yenilgi alan tek takım.

Resmi bir maçta 10 gol atan tek takım; 1989-90 sezonunda Beşiktaş-Adana Demirspor: 10-0 Ali Gültekin (4), Metin Tekin (3) ve Feyyaz Uçar (3).

Evinde 10 sene hiçbir Anadolu takımına yenilmeyen tek takım.

Lig tarihinde en uzun süre yenilmeyen ekip (48 maç) Beşiktaş, 1990-91 sezonunun 26. haftasında Gençlerbirliği'ne 2-0 yenildikten sonra, 1991-92 sezonunu yenilgisiz kapattı. Besiktaş tam 48 hafta sonra, 1992-93 sezonunun 13. haftasında Galatasaray'a 3-1 yenildi

Birinci futbol liginde üst üste en çok maç kazanma rekoru (1959-60 sezonu üst üste 13 maç).

Türkiye'de bütün kuruluşlar ISO 9001: 1994'e göre belgeli olmasına rağmen, Beşiktaş Jimnastik Kulübü ISO 9001: 2000 revizyonuna göre belgelendirilmiş ilk kuruluş. Beşiktaş Jimnastik Kulübü, sportif branşlar yönetimi ve spor tesisleri işletimi, marka ve amblemli ürün pazarlama ve satışı, basın, halk, üye ve taraftar iletişimi ile üyelik hizmetleri alanlarında ISO 9001: 2000 versiyonuyla Türkiye'de belgelendirilmiş ilk ve tek spor kulübü.


BAŞKANLARIMIZ


Kulübümüz’ün ilk Başkanlık onuru M.Şamil Osmanoğlu’na ait. İlk başkanımız bu görevde 1903-1908 yıllarında arasında bulundu.

TARİH SIRASINA GÖRE B.J.K. BAŞKANLARI

1903-1908 Mehmet Şamil
1908-1911 Şükrü Paşa
1911-1918 Fuat Paşa
1918-1923 Fuat Balkan
1923-1924 Salih Bey
1924-1926 Ahmet Fetgeri Aşeni
1926-1928 Fuat Balkan
1928-1930 Ahmet Fetgeri Aşeni
1930-1932 Emin Şükrü Kunt
1932-1935 A. Ziya Karamürsel
1935-1938 Fuat Balkan
1938-1939 A. Ziya Karamürsel
1939-1941 Yusuf Ziya Erdem
1941-1942 A. Ziya Karamürsel
1942-1950 A. Ziya Kozanoğlu
1950 Ekrem Amaç
1950-1952 Salih Fuat Keçeci
1952-1955 Abdullah Ziya Kozanoğlu
1955-1956 Tahir Söğütlü
1956-1957 Danyal Akbel
1957- Ferhat Nasır
1957-1958 Nuri Togay
1958 Enver Kaya
1959-1960 Nuri Togay
1960-1963 Hakkı Yeten
1963-1964 Selahattin Akel
1964-1966 Hakkı Yeten
1966-1967 Hasan Salman (17.06.1966-11.02.1967)
1967-1968 Hakkı Yeten
1968-1969 Talat Asal
1969-1970 Rüştü Erkuş (08.12.1969-26.01.1970)
1970 Nuri Togay (10.02.1970-29.03.1970)
1970-1971 Agasi Şen
1971-1972 Himmet Ünlü
1972-1973 Şekip Okçuoğlu (21.06.1972-13.01.1973)
1973-1977 Mehmet Üstünkaya
1977-1979 Gazi Akınal
1979 Hüseyin Cevahir (11.04.1979-20.05.1979)
1979–1980 Gazi Akınal (21.05.1979-27.09.1980)
1980-1981 Rıza Kumruoğlu (30.09.1980-28.03.1981)
1981-1984 Mehmet Üstünkaya
1984-2000 Süleyman Seba
2000-2004 Serdar Bilgili
2004 Yıldırım Demirören


TEKNİK DİREKTÖRLERİMİZ

Tarih
Teknik Direktör
Uyruk

1911-1925
Şeref Bey
Türk

1925-1935
Zinger
Macar

1935-1944
Refik Osman Top
Türk

1944-1946
Charles Howard
İngiliz

1946-1948
Refik Osman Top
Türk

1948-1949
Guiseppe Meazza
İtalyan

1949
Hakkı Yeten
Türk

1949-1950
Eric Keen
İngiliz

1950-1951
Hakkı Yeten
Türk

1951-1952
Alfred Cable
İngiliz

1952-1953
Sadri Usuoğlu
Türk

1953-1954
Sandro Puppo
İtalyan

1955-1956
Cihat Arman
Türk

1957
Eşref Bilgiç
Türk

1956-1957
Jozef Meszaros
Macar

1957-1958
Leandro Remondini *
İtalyan

1959
Hüseyin Saygun
Türk

1959-1960
Andras Kutik*
Macar

1960-1961
Sanrdro Puppo
İtalyan

1961
Şeref Görkey
Türk

1961-1962
Andras Kutik
Macar

1962-1963
Ljubisa Spayiç
Yugoslav

1963-1964
Ernst Melchior
Avusturya

1964-1967
Ljubisa Spayiç*
Yugoslav

1967-1968
Jane Janevski
Yugoslav

1968-1969
Krum Milev
Bulgar

1969-1970
Milovan Çiriç
Yugoslav

1970-1971
Dumitru Teoderescu
Romen

1971-1972
Gündüz Kılıç
Türk

1972-1973
Abdullah Gegiç
Türk

1973-1974
Metin Türel
Türk

1974-1975
Horst Buhtz
Alman

1975-1976
Gündüz Tekin Onay
Türk

1977
İsmet Arıkan
Türk

1977-1978
Milos Milutunoviç
Yugoslav

1978-1979
Doğan Andaç
Türk

1979-1980
Serpil Hamdi Tüzün
Türk

1980-1981
Metin Türel
Türk

1980-1983
Dorde Miliç*
Yugoslav

1983-1984
Ziya Taner
Türk

1984-1986
Branko Stankoviç*
Yugoslav

1986-1987
Miloş Milutinoviç
Yugoslav

1987-1993
Gordon Milne*
İngiliz

1993-1996
Cristoph Daum*
Alman

1996-1997
Rasim Kara
Türk

1997-1999
J. Benjamin Toshack
Galler

1998-1999
Karl Heinz Feldkamp
Alman

1999-2000
Hans Peter Briegel
Alman

2000-2001
Nevio Scala
İtalyan

2001-2002
Cristoph Daum
Alman

2002-2004
Mircea Lucescu*
Rumen

2004-2005
Vicente Del Bosque
İspanyol

2005-.2006
Rıza Çalımbay
Türk

2006-.......
J.Tigana



Not: * işaretli teknik direktörler ile Beşiktaş lig şampiyonluğuna ulaşmıştır.
alıntıdır
 
HAKKI YETEN

t19891_HAKKIYETEN.jpg

Beşiktaş’ın sembolü Baba Hakkı, 1910 yılında Vodina’da doğdu. Henüz 1 yaşındayken ailesi İstanbul’a yerleşti. Babası Binbaşı Mahmut Nedim Bey, 1914’te Çanakkale’de şehit düştü.

5 kardeşiyle birlikte yaşam savaşı veren Hakkı Yeten askeri okula yazıldı. Bu dönemde Beşiktaş Muradiye semtinde futbola başladı. Maltepe, Halıcıoğlu ve Kuleli askeri takımlarında oynadı. Beşiktaş Futbol Şubesi’nin kurucusu Şeref Bey tarafından Siyah-Beyazlı renklere kazandırıldı. Bu arada askerlik mesleğini bırakarak avukat oldu.

17 yıl Beşiktaş forvetinde özellikle sağiç olarak yer aldı. Otoriter ve teknik oyunculuğuyla kısa sürede kaptan oldu. Özellikle disipline verdiği önem nedeniyle kısa süre içinde “Baba” lakabını aldı. Saha dışında da tam bir beyefendi olan Hakkı Yeten, güçlü yapısıyla rakip oyuncularla ikili mücadelelerde kollarını açar ve karşı takım oyuncusu önüne geçemezdi.
i19892_hakkiyeten2.jpg

1945’te futbolu bırakana kadar, 1 Türkiye Birinciliği, 2 Milli küme, 1 Başbakanlık Kupası, 7 İstanbul Ligi, 1 İstanbul Şildi, 2 İstanbul Kupası şampiyonluğu yaşadı. 17 yıl formasını giydiği Beşiktaş’ta 439 maçta 382 gol kaydederek inanılması güç bir sayıya erişti. Derbilere de damgasını vuran Baba Hakkı, hem Galatasaray hem de Fenerbahçe’ye 30’ar gol atarak tarihe geçti.


İkinci Dünya Savaşı nedeniyle A Milli Takım çok az sayıda maç yaptığından Hakkı Yeten de yalnızca 3 kez ay-yıldızlı formayı giyebildi. 27 Eylül 1931’de Bulgaristan’a 5-1 yenildiğimiz maçta tek golümüzü Baba Hakkı atmıştı.

Futbolu bıraktıktan sonra Futbol Federasyonu’nda Asbaşkanlık yaptı. Beşiktaş’ta 3 dönem başkanlık yaptı. Daha sonra yönetimi kurulu tarafından şeref başkanı seçildi. Hakkı Yeten, 17 Nisan 1989 tarihinde yaşama veda etti. Beşiktaş Belediyesi, Fulya Stadı’nın bulunduğu caddeye O’nun ismini verdi.
ŞEREF GÖRKEY

i19893_350EREFGKEY.jpg


Bir futbolcu düşünün… Maçta bir gol atıyor ama voleleri meşhur olduğu için seyirci golü beğenmiyor… O da gidip hakeme itiraz ediyor: “Hocam golü saymayın. Top elime çarptı.” Kimden mi bahsediyoruz? Elbette ki, Beşiktaş’ın efsane forveti Şeref Görkey’den… Nam-ı diğer Voleci Şeref’ten…

Şeref Görkey, 1913 yılında İstanbul’da doğdu. Annesinin söylediğine göre, yapraklar dökülürken… Çok küçük yaşta Nişantaşı’nda futbola başladı ama yetiştiği yer Beşiktaş Genç Takımı oldu. Kısa sürede yıldızı parlayan Şeref Görkey, 16 yaşında kapısından adımını attığı Beşiktaş’tan bir daha hiç kopmadı.

20 Yıl Boyunca 10 Numara
Şeref Görkey, ilk resmi maçını İstanbulspor’a karşı oynadı. Hep 10 numara giydi ve futbolu da 10 numara olarak bıraktı. Görkey, o yılları şöyle anlatıyordu: “Çok iyi bir ekiptik. Benden bir sene sonra 1931’de Hakkı (Baba Hakkı) takıma geldi. Hüsnü Sağman, Hayati, Adnan vardı. Önümüze geleni yenerdik. O zamanlar Beşiktaş’ın taraftarı artmaya başladı. İki-üç bin taraftara top oynamaya başladık. Rakipleri bazen çok eziyorduk. Hakkı bazen yanıma gelip, "Yahu Şeref, Fevzi ile İbrahim’e de söyleyelim de çok atmayalım. Üzülüyor çocuklar" derdi. Üç-dört gol atıp bırakırdık.

Görkey, derbilerin de unutulmaz golcüsüydü. Galatasaray’a 30, Fenerbahçe’ye 13 kez gol atarak, Baba Hakkı’nın ardından derbilere damgasını vurmayı başardı.

3 Golünden Biri Voleyle
Görkey, futbol hayatı boyunca attığı toplam 320 golün 99’unu voleyle kaydetti. Hiç penaltıdan golü yoktu. Çünkü duran topların fileye gitmesini gol olarak görmüyordu Şeref Görkey. Meşhur voleleri sorulduğunda da hemen Baba Hakkı’yı anıyordu: “Attığım gollerin çoğunda Hakkı’nın emeği vardır. Baba Hakkı, Şükrü Gülesin gibi topu ayağına lokum misali oturtan arkadaşların varsa, o voleleri sen de atarsın!”

Bir keresinde Fenerbahçe’ye normal bir gol atmış Görkey. Tribünlerden hemen “Sana yakışmadı” şeklinde sitemler yükselmiş. Bunun üzerine Şeref Görkey’le hakem arasında şu diyalog yaşanmış:
Şeref Görkey: Hocam bu golü saymayın.
Hakem: Neden?
Şeref Görkey: Elime çarptı hocam
Hakem: Ben görmedim ve golü verdim. Artık iptal edemem. Hakemi “kandıramayan” Görkey, devre arasında soluğu Baba Hakkı’nın yanında alıyor: “İkinci devre hep havadan isterim topları.”
İstediği oluyor ve kendisine ilk devrede sitem eden taraftarlardan, muhteşem bir voleyle adeta özür diliyor.

“Briyantinsiz Çıkmam”
Futbolcuların yurt dışı maçlarına üçüncü mevkide gittiği, yanlarına beslenme çantası verildiği dönemin futbolcusuydu Şeref Görkey. Büyük yokluklar içinde top koşturmalarına rağmen, Voleci Şeref, kıyafetlerine hep dikkat etmiş. Hiçbir maça, saçına briyantin sürmeden çıkmamış. Belki de bu nedenle, kolejli hayranları hep olmuş. Görkey, işte bu kolejli kızlardan birine, Nükhet Hanım’a kaptırmış gönlünü ve 1940 yılında hayatlarını birleştiren imzayı atmışlar.

22 Şampiyonlukta İmzası Var
Beşiktaş futbol tarihinde, 18’i resmi olmak üzere, tam 22 şampiyonlukta imzası olan Görkey, dönemindeki Milli maç azlığından sadece 1 kez A Milli formayı giyebildi. 12 Temmuz 1936 tarihinde Yugoslavya ile oynanan ve 3-3 biten o maçta da, takımın ilk golünü kaydetti. Aralıksız 20 yıl Siyah-Beyaz formamızı giyen Görkey, futbolculuğu bıraktıktan sonra da futboldan kopamadı. Beykoz ve Adalet’in yanı sıra Beşiktaş’ta teknik direktörlük yaptı. 1962 yılında A Milli Takım’da teknik adamlık görevini üstlendi. 1960 yılında da Beşiktaş Divan Kurulu Üyesi olarak, hizmetlerini sürdürdü.

100. Yıl Meşalesini Yaktı
i19894_serefgorkey2.jpg

Beşiktaşımız İnönü Stadı’nda yapılan 100’üncü Yıl kutlamalarında da efsane forvetimiz Şeref Görkey aramızdaydı. Büyük golcümüz Feyyaz Uçar’ın koluna giren Görkey, sahanın ortasına kadar yürüdü. 100. yıl meşalemizi Görkey ve Uçar birlikte yaktılar. Bu sırada eski açık tribünden 100. yıla doğru gün, saat, dakika ve saniye sayan dev saat sıfırlandı ve yine aynı tribünde 2 kulenin üstüne yerleştirilen meşaleler yandı. Görkey o günü şöyle anlatıyordu: “Bir zamanlar Taksim Stadı vardı. Şimdi Gezi Parkı’nın olduğu yer. Biz maçlarımızı orada yapardık. Kadıköy’deki Papazçayırı gibi. Ben Taksim Stadı’nı dün gibi hatırlıyorum. Zaten o stadda oynayıp da hâlâ yaşayan başka topçu kalmadı. Şeref Stadı’nda da çok maç yaptık. Şimdi orada da Çırağan Oteli var. Ama İnönü’nün yeri ayrı. Biz oraya Dolmabahçe deriz, Mithatpaşa deriz. Şimdi İnönü diyorlar. Ne maçlarımız oldu orada. Futbolu bıraktığım 1950 yılından bu yana hiç ayağım değmemişti İnönü’nün çimlerine. O gün, 100’üncü Yıl kutlamaları için Feyyaz’ın kolunda sahaya girince duyduğum heyecanı anlatamam. Herkes bize bakıyor, seyirciler tribünlerde. Tıpkı eski günlerdeki gibi... Bir an yığılacaktım olduğum yere. Çok heyecanlandım. Hiç böyle bir günüm olmadı. Allah bana bu günleri gösterdiği için çok bahtiyarım.”
ŞÜKRÜ GÜLESİN

i19895_350KRGLES304N.jpg

14 Eylül 1922’de doğan Şükrü Gülesin, Türk futbolunun yetiştirdiği en büyük yıldızlardan biri olarak anıldı. Futbola küçük yaşta Kınalıada’da kaleci olarak başladı ve kısa sürede forvete geçti. İstanbul Erkek Lisesi’nde öğrenci iken Beyoğluspor’a transfer olan Şükrü, 1940-41 sezonunda Beşiktaş’a geldi. 1944-45 sezonunda Ankaragücü’nde forma giyen Gülesin, Beşiktaş’ta oynadığı 10 yılda, 3 Milli Küme, 6 İstanbul Ligi, 2 İstanbul Kupası, 2 Başbakanlık Kupası şampiyonlukları yaşadı. 13’ü Galatasaray’a, 9’u Fenerbahçe’ye olmak üzere derbilerde 22 gol kaydetti. Ortaya koyduğu muheşem futbolla birlikte attığı korner golleri de onu büyük üne kavuşturdu. Adını Avupa’da duyuran Gülesin, 1950’de İtalya’ya gitti. Palermo, Lazio, tekrar Palermo olmak üzere 3 sezonda, İtalya 1. Ligi’nde 79 maçta 36 gol attı. Dünyanın bu en zor liginde forma giyen en başarılı yabancılardan biri olarak anılan Gülesin, Türkiye’ye dönünce Galatasaray’a transfer oldu. 10’u Beşiktaş’ta, 1’i Lazio’da olmak üzere 11 kez A Milli formayı giydi, toplam 4 gol kaydetti. Futbolu bıraktıktan sonra, Milli Takım Teknik Komitesi’ne seçildi, Beşiktaş’a yöneticilik ve spor yazarlığı yaptı. 10 Temmuz 1977’de kalp kizi geçirerek yaşama veda etti.
VEDİİ TOSUNCUK

i19896_VED304304TOSUNCUK.jpg

1921 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Vedii Tosuncuk, futbola 22 yaşında İzmir’de başlamıştır. Kısa zamanda Karşıyaka takımında ortahaf mevkiinde oynamış, Tıp tahsili için İstanbul’a geldiğinde de, çocukluğundan beri gönül verdiği Beşiktaş’a transfer olmuştur. Beşiktaş Futbol Takımı’nın sol kanadında uzun yıllar başarılı maçlar çıkarmış ve fiziki üstünlüğüne eklediği mükemmel tekniği ile, Siyah-Beyazlı takımımızın şampiyonluklarında önemli roller oynamıştır. Ayrıca Beşiktaş’ta Kaptan’lık mertebesine ulaşmış yıldızlardandır. Uzun, sert vuruşları sayesinde maçın kaderini değiştiren oyuncular arasında yer alan Tosuncuk, Beşiktaş tarihinde Hüsnü Savman’dan sonra gelen en büyük solbek oyuncusudur. A Milli Takım’da 10 defa solbek olarak ay-yıldızlı formayı giyen Vedii Tosuncuk, 1 defa da kaptanlık yapmıştır.
HÜSEYİN SAYGUN

i19898_HSEY304NSAYGUN.jpg

İstanbul Beyazıt’ta 1920 yılında doğan Hüseyin Saygun, futbola Kadırga’da başladı. Bir süre Kurtuluş’ta futbol oynadıktan sonra Beşiktaş’a transfer oldu. 1936’dan 1947’ye kadar giydiği siyah-beyazlı formayla çok başarılı maçlar çıkarttı. 1947-48 sezonunda Vefa’da oynayan Hüseyin, bir yıl sonra Beşiktaş’a döndü ve futbolu siyah-beyazlı forma altında bıraktı. Orta sahada oyunu yönlendiren ve günümüzde “playmaker” olarak adlandırılan Saygun, derbilerde Fenerbahçe ve Galatasaray’a karşı da 4’er gol kaydetmeyi başardı. 9 kez A Milli olan ve “Çengel” lakabı ile anılan Hüseyin Saygun, 1959 yılında Teknik Direktör Remondoni’nin takımı bırakması üzerine Beşiktaş’ı çalıştırdı. 1994 yılında da vefat etti.

HÜSNÜ SAVMAN

i19899_HSNSAVMAN.jpg

1908 yılında doğan Hüsnü, Beşiktaş’ın Bandırma deplasmanına gidişinde Kulüp yetkilileri tarafından beğenilip takıma kazandırıldı. 1926’dan 1943 sonuna kadar 17 yıl Beşiktaş formasıyla genellikle solbek, bazı maçlarda da santrfor olarak oynadı. Beşiktaş’ın ilk Milli futbolcusu olan Hüsnü Savman, 8 kez A Milli forma altında görev yaptı, 3’ünde sahaya kaptan olarak çıktı. Cesaretli futbolu, kişiliği ve beyefendiliğiyle tanınan Hüsnü Savman, kısa sürede kulübün sembol isimlerinden biri haline geldi. Beşiktaş’ta Baba lakabı da ilk kez Hüsnü Savman’a verildi. Baba Hüsnü, 1 kez Türkiye Birinciliği, 1 kez Milli Küme, 6 kez İstanbul Ligi ve 1 kez de İstanbul Şildi şampiyonluğu yaşadı. Futbolu bıraktıktan kısa bir süre sonra, henüz 37 yaşındayken öldü.
 
ŞEVKET YORULMAZ


1950’li yılların unutulmaz oyuncusu Şevket Yorulmaz, 1926’da Konya’da dünyaya geldi. Futbola Konya İdmanyurdu’nda başladıktan sonra 23 yaşında Beşiktaş’a transfer oldu. Beşiktaş’ta 1951-52 ve 1952-53 sezonlarında gol kralı olan Şevket Yorulmaz, özellikle ceza alanı içindeki fırsatçılığı, çabukluğu ve gol vuruşlarıyla dikkatleri çekti. 3 kez A Milli formayı giyen Şevket Yorulmaz, derbilerin golcüsüydü Fenerbahçe ağlarına 10, Galatasaray ağlarına da 9 gol atarak, Beşiktaş tarihine adını yazdırdı. Futbolu bıraktıktan sonra uzun süre Beşiktaş Yönetimi’nde görev alan Yorulmaz, daha sonra Divan Kurulu üyeliği ve kulüp müdürlüğü görevlerini de üstlendi.

FARUK SAĞNAK


1924 yılında İstanbul’da doğdu. Beşiktaş’ta yetişti ve 1944 ile 1956 yılları arasında, tüm kadrolarda eksiksiz görev yaptı. Defans, orta saha ve hücum hattının sol kanatlarında tüm mevkiilerde aynı başarıyı göstererek oynadı. Kelimenin tam anlamıyla bir “joker” oyuncusuydu.

Top tekniği, oyunu okuyuşu, defansta oynarken ileri uçtaki arkadaşlarına attığı paslar, orta sahada oynadığı maçlarda ise yine önündeki gol adamlarına attığı milimetrik paslar, klasının aynasıydı.

Milli maç organizasyonlarının iptal edildiği harp yıllarına rastlayan gençlik döneminde, bu şerefe nail olamamıştı ama üstün klasını sonuna kadar koruduğu son döneminde, Milli Takım’a davet edilmesi, O’nun ne çapta futbolcu olduğunun en somut örneğidir.

12 yıl aralıksız formasını taşıdığı Beşiktaş’ta, 273 maçta yer aldı ve 25 gol kaydetti rakip kalelere.
Futbolu bıraktıktan sonra muhtelif dönemlerde Beşiktaş Yönetim Kurulları’nda görev aldı. Tam bir oyuncu sarrafı olarak da tanınır. 1959-60 sezonunun şampiyon kadrosu oluşturulurken; Birol Pekel, Şenol Birol, Arif ve Tuncay Demirtaş gibi genç oyuncuları keşfedip, Beşiktaş’a kazandıran O’dur.

BÜLENT AZİZ ESEL


Topu ayağına aldığında karşısındaki rakip oyuncuyu şaşkına çevirirdi. Hem güçlü fiziği, hem de uzaktan attığı şutlar yüzünden ‘Kasatura Bülent’ lakabını almıştı. 1927 yılında dünyaya gelen Bülent, Kırıkkalespor’da futbola başladıktan sonra 1943-48 yılları arasında Ankaragücü’nde forvet olarak oynadı.1948’de Beşiktaş’a transfer olan Esel, aynı yıl kazanılan İstanbul şampiyonluğunda büyük pay sahibiydi. Bir sezon sonra 20 gol atarak, Şükrü Gülesin’le birlikte takımın en büyük hücum silahı haline geldi. 50-51 sezonunda Adalet’te forma giyen Bülent Esel, Palermo’nun SPAL takımıyla anlaşarak İtalya’ya gitti. Bu ülkede 3 yıl futbol oynayan Bülent Esel, güçlü fiziği sayesinde çok başarılı oldu. 1951-54 yılları arasında SPAL takımında 77 lig maçında 27 gol atmayı başardı. İtalya’da ki başarılı dönemin ardından 1954’te Beşiktaş’a dönen Bülent Esel, 1954’ten 57’ye kadar Beşiktaş’ta oynadıktan sonra Altınordu’ya transfer oldu ve bu takımda futbol yaşamını noktaladı. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük yapan Esel Altınordu ve Uşaksor’da uzun yıllar çalıştı.

KEMAL GÜLÇELİK


Profesyonellik öncesi dönemin en önemli santrforlarından biri olarak kabul edilen Kemal Gülçelik, 1923 yılında İstanbul’da doğdu. Oyun stili ve attığı gollerle ‘Keklik Santrfor’ olarak adlandırıldı. Rumelihisarı’nda oynarken, Beşiktaş’ın Baltalimanı’nda yaptığı antrenman maçlarında yönetici Fevzi Uman’ın dikkatini çekti. 1941’de Beşiktaş’a geldi. Siyah-beyazlı takımın en parlak dönemlerinde Sabri, Hakkı, Kemal, Şeref, Şükrü’lü kadrosunda santrfor olarak unutulmaz gollere adını yazdırdı. Galatasaray’a 14, Fenerbahçe’ye 7 gol kaydederek, derbilere de imzasını attı. Özellikle Galatasaray’la oynanan maçlarda sergilediği müthiş futbol ve attığı goller, onu Beşiktaş tarihinin unutulmazları arasına soktu. 2’si İstanbul Ligi, 1’i de İstanbul Kupası olmak üzere 3 resmi maçta 6’şar gol atarak kırılması güç bir rekorun sahibi oldu. 1949’da genç yaşta futbolu bıraktı.

RECEP ADANIR

i19901_RECEPADANIR.jpg

17 Haziran 1951 günü Berlin Olimpiyat Stadı’nı tıklım tıklım doldurmuş, 100 bin kişinin hiç durmayan bir tezahüratla desteklediği geleceğin “Dünya Kupası Şampiyonu” Batı Almanya Takımı; Frıtz Walter, Rahn gibi aslarına rağmen, Türk Milli Takımı’na yenilmekten kurtulamamıştı. Ertesi gün, Alman basını galibiyet golüne imza atan Beşiktaşlı Recep Adanır için; “Tabanca mermisi gibi şut atan oyuncu” tabirini kullanmışlardı. Her iki ayağından füze çabukluğu ile çıkan çok sert şutları, top hakimiyetini süsleyen driplingleri ve meşin topu ayakları arasında saklayarak rakip sahada yaptığı kısa deparlarla Recep Adanır, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük futbol teknisyenlerinden biridir. Bir zamanlar taraflı tarafsız tüm sporseverlere; “Attığı her iki frikikten biri goldür” dedirtecek kadar netice futbolcusu olmuştur O... Recep Adanır, 1929 yılında Ankara’da doğdu. Çok küçük yaşlarda Başkent arsalarında bez top arkasından koşarken, büyük kabiliyeti sayesinde Ankaragücü takımına transfer olmakta gecikmedi. Kısa zamanda (A) kadroya yerleşerek, yeteneklerini ortaya koydu ve attığı birbirinden güzel gollerle Ankaragücü’nü Türkiye Şampiyonluğu’na kadar yükseltti. Bir yıl içinde şöhreti Ankara sahalarını taşmış ve yurdun futbol merkezlerine kadar yayılıvermişti. Nihayet 1950 yılı transfer ayında, çocukluğundan beri düşlerinde yer alan Siyah-Beyaz renklere transfer oldu ve böylece Türk Futbolu’nda bir “Baba Recep” devri başladı. Emsalsiz futbolculuk yeteneklerine ilaveten, çok iyi bir kaptan olduğu için de Türk Futbolu’nda “Baba” lakabı ile anılan bir kaç futbolcudan biridir O... 10 yıl taşıdığı Beşiktaş forması altında, biri Türkiye Birinciliği, ikisi Federasyon Kupası olmak üzere 3 Türkiye Şampiyonluğu ve 3 İstanbul Ligi Şampiyonluğu yaşadı. Sağiç, santrfor ve solaçık oynayan Recep, derbilerde Beşiktaş formasıyla Galatasaray’a 10, Fenerbahçe’ye de 4 gol kaydetti. 1959-60 sezonunda Kasımpaşa’ya transfer oldu. Daha sonra Galatasaray ve Karagümrük’te oynadı. Yıllar sonra Beşiktaş Dergisi ile yaptığı röportajda, bu ayrılığı gözyaşları ile anlatan Recep Adanır, her zaman “Beşiktaş’ın Baba Recep’i” olarak kaldı. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük yapan Adanır, 1963-64 ve 1977-78 sezonlarında kısa süreyle Beşiktaş’ta görev aldı.

NAZMİ BİLGE


Beşiktaş’ın unutulmaz kaptanlarından olan Nazmi Bilge, 10 Ekim 1934’te Trabzon’da dünyaya geldi. Trabzon Lisesi’ni bitirdikten sonra 2 yıl yüksek öğrenim gören Nazmi, dayısı ünlü futbol adamlarından Hasan Polat’ın desteğiyle Beşiktaş’a transfer oldu.

1962 yazında Altay’a transfer olana kadar Beşiktaş’ta çok başarılı bir performans çizdi. İstanbul Ligi, Milli Küme, Federasyon Kupası ve Birinci Lig’de toplam 158 gol atmayı başaran Nazmi, 3 kez de A Milli Takım forması giydi.

Bilge, futbolu bıraktıktan sonra Beşiktaş Yönetimi’nde de görev aldı

ALİ İHSAN KARAYİĞİT


Salihli’de 1927 yılında doğan Ali İhsan Karayiğit, Balıkesir’de futbola başladı. Türkiye şampiyonalarındaki başarılı futboluyla kısa sürede büyük takımların gözdesi haline gelen Ali İhsan Karayiğit, 1950 yılında Beşiktaş’a transfer oldu. 1950 ile 59 yıları arasında Siyah-Beyazlı takımda oynayan Ali İhsan Karayiğit, 3 İstanbul Ligi, 2 Federasyon Kupası Şampiyonluğu, 1 Türkiye Birinciliği yaşadıktan sonra 1959’da Adalet’e transfer oldu. Bir yıl sonra da futbol yaşamını noktaladı. Mükemmel bir tekniğe ve futbol zekâsına sahip olan ve 11 kez A Milli formayı giyen, Karayiğit, WM sisteminde santrafor olarak görev yaptı. Futbolu bıraktıktan sonra bir süre spor yazarlığı yapan Karayiğit, 1960’ta Beşiktaş’a üye oldu. Uzun yıllar Divan Kurulu’nda görev yaptı. Bir dönem Beşiktaş Genç Takımı’nı da çalıştırdı.

Faruk KARADOĞAN

i19902_FARUKKARADO286AN.jpg

Mersin İdman Yurdu 2. Lig’deyken henüz 17 yaşındaki Faruk oynadığı futbolla hem Gençlerbirliği takımının hem de Genç Milli Takım yetkililerinin dikkatini çekti. 1964’de Gençlerbirliği’ne, 1 yıl sonra da Beşiktaş’a transfer oldu. 1965-66 ve 1966-67 lig şampiyonluklarını yaşadı. Yüksek kondisyonu ile sol açık mevkiinin değişmez adı oldu ve 7 yıl boyunca siyah-beyazlı formayı giydi. Beşiktaş’ta oynadığı 171 lig maçında 34 gol attı. 14 kez A, 11 Ümit, 12 Amatör ve15 kez de Genç Milli olmak üzere toplam 52 defa ay-yıldızlı formayı giydi ve Futbol Federasyonu tarafından altın madalya ile ödüllendirilen ilk Beşiktaşlı milli futbolcu oldu. 1972’ de memleketinin takımı olan Adanaspor’a gitti. 1974’te tekrar Beşiktaş’a geri döndü ancak eski formunu yakalamadığı için özel maçlarda yer aldı.

GÜVEN ÖNÜT

i19903_GVENNT.jpg

1940 Aydın doğumlu. Küçük yaşta başladığı futbola, İzmirspor formasıyla devam etti ve bu renkler altında üne kavuştu. O’nun santrfor oynadığı 1958-59 ve 1959-60 sezonlarında, İzmirspor “Üç Büyükler”in tozunu atmıştı. 1960 yılı Temmuz’unda Beşiktaş’a transfer oldu. Kendisine has çalımlarıyla rakiplerini ekarte edişi, şık kafa golleri, isabetli pasları ve sert şutlarıyla etkili oldu. Beşiktaş’ın ve Türk Futbolu’nun en büyük golcülerindendi. Siyah-Beyazlı forma altında 2 Türkiye Ligi şampiyonluğu yaşadı. 1960-69 yılları arasında 225 maçta oynayıp, 94 gol attı rakip filelere. Mütevazı kişiliği ve centilmenliği ile iz bıraktı stadlarda. 1962-63 sezonunda 19 golle “Gol Kralı” olarak, Beşiktaş tarihindeki ilk gol kralı olma unvanını yakaladı.

RASİM KARA

i19904_RAS304MKARA.jpg

Rasim Kara, Beşiktaş’a hem futbolcu hem de teknik adam olarak hizmet veren ender isimlerden... 1950 yılında Eskişehir’de doğan ve Eskişehir Işıkspor’da futbola kaleci olarak başlayan Kara, Uşakspor’dan Bursaspor’a transfer oldu. Oradan da Milli Takım’a kadar yükseldi. 1975-76 sezonunda özellikle Sovyetler Birliği Milli maçındaki olağanüstü performansıyla Beşiktaş’ın kalesini devralan Rasim Kara, aralıksız 9 sezon, siyah-beyazlı takımın kalesini korudu. 1981-82 sezonunda lig şampiyonu olan takımın file bekçisi olan Kara, 1984’te futbola veda etti ve teknik adamlık kariyerine başladı. Uzunköprü ve Antalyaspor takımlarında görev yapan Kara, önce Sepp Piontek’in ardından Fatih Terim’in yardımcılığını üstlendiği A Milli Takım’da kariyerinin en önemli başarılarından birini kazandı. Tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası finallerine katılma hakkını elde eden Milli Takım’ı Euro 96’ya taşıyan isimlerden biri olan Kara, 1997-98 sezonunda Beşiktaş’ın teknik direktörü oldu. Siyah-Beyazlı takımı hem Şampiyonlar Ligi’ne sokan hem de lig tarihindeki en yüksek gol sayısına ulaştıran Kara, yine de Beşiktaş’tan ayrılmak zorunda kaldı. Bursaspor, Ç.Dardanel, Rizespor, Kocaelispor takımlarında da görev yapan Kara, Kanada’nın Ottowa Wizards takımını kendi liginde şampiyon yaptıktan sonra, başarılı kariyerine devam ediyor.

ZEKERİYA ALP

i19905_ZEKER304YAALP.jpg

1968-69 sezonunda Feriköy’den Beşiktaş’a transfer olduğunda henüz 20 yaşındaki; sarı saçlı, mavi gözlü genç bir delikanlının, Beşiktaş tarihinin unutulmaz futbolcularından biri olacağını kimse bilemezdi. 1968’den 1978’e kadar 11 sezon boyunca 204 lig maçında forma giyen ve 6 gol atan Zekeriya Alp, sol kanatta görev yapar ve o kanatta attığı deparlarla tanınırdı. Daha çok savunma yönü güçlü olan Zekeriya Alp, istikrarlı ve çok centilmen bir futbolcuydu.

1. Lig’deki ilk resmi golünü 5 Eylül 1971’de Beşiktaş’ın Vefa’yı 3-1 mağlup ettiği karşılaşmada kaydetmiş ve takımını 1-0 öne geçirmişti. 22 kez A Milli Takım’da Beşiktaş’ı temsil eden Zekeriya Alp, Beşiktaş’ın en talihsiz dönemlerinde forma giymişti. Sadece 1975’te bir Türkiye Kupası Şampiyonluğu yaşayan başarılı futbolcu, 1978’de futbolu bıraktı. Ardından çeşitli dönemlerde Beşiktaş yönetiminde görev alarak Camiamız’a hizmetlerini sürdürdü.
KAYA KÖSTEPEN


1934’te Aydın’da doğan Kaya Köstepen, futbola da Aydınspor da başladı. 1955-56 ve 1956-57 sezonlarında Antalya’da santrafor olarak oynadı. 1957-58 sezonunda ise çok başarılı yıllar geçireceği Beşiktaş’a transfer oldu. Siyah-Beyazlı ekipteki ilk yılında Federasyon Kupası Şampiyonluğu yaşayan Köstepen, 1970 yılına kadar Beşiktaş forması giydi. Siyah-Beyazlı ekibin orta sahasının değişmez ismi olan ve çok kritik gollere de imza atan Kaya Köstepen, Beşiktaş’ta 4 Lig Şampiyonluğu yaşadı. 3 kez A Milli formayı giyen ve 332 Birinci Lig maçında 7 gol kaydeden Kaya, futbolu bıraktıktan sonra teknik adamlık yaptı.

NECMİ MUTLU

i19906_NECM304MUTLU.jpg

Necmi Mutlu, 1937 ylında İstanbul’da dünyaya geldi. 16 yaşında Beykoz’da lisanslı olarak futbola başladı. 5 sezon Kadırga ve Beykoz’da oynadıktan sonra 1958’de Beşiktaş’a transfer oldu. 11 sezonda 241 maçla Türkiye 1. Ligi’nde Beşiktaş’ın kalesini en çok koruyan kaleci olan Necmi Mutlu, 3 Lig, 1 Cumhurbaşkanlığı, 2 TSYD Kupası Şampiyonluğu yaşadı. Özellikle karşı karşıya pozisyonlardaki başarısı, refleksleri ve soğukkanlılığıyla döneminin en önemli kalecileri arasında yer aldı. 1968-69 sezonunun bitiminde kalesini genç Sabri Dino’ya bırakarak futbola veda etti. 5 kez A, 2 kez de B olmak üzere 7 kez Milli oldu. Futbolu bıraktıktan sonra Beşiktaş’ta yardımcı antrenörlük ve kaleci antrenörlüğü yaptı.

SABRİ DİNO

i19907_SABR304D304NO.jpg

Futbola 14 yaşında Tarabya’da başladı. Galatasaray Genç Takımı’nda kısa bir süre forma giydikten sonra Beyoğluspor’a transfer oldu. 1964 yılında Özcan Arkoç’un Avusturya’ya gitmesinin ardından kaleci arayışına giren Beşiktaş, Fenerbahçe’yle kıyasıya bir mücadeleden sonra Sabri’yi renklerine bağladı. 1964-65 sezonundan itibaren önceleri Necmi Mutlu’nun yedeği olarak sahaya çıkan genç Sabri, 1966-67 sezounda kaleyi devraldı. Bir Avrupalı’yı andıran sarı saçları, mükemmel fiziği, beyefendiliği ve kaleciliğiyle örnek bir futbolcu olan Sabri Dino, 1975’e kadar forma giydiği Beşiktaş’ta 194 lig maçına çıktı. 1965-66 ve 1966-67 lig şampiyonluklarında büyük pay sahibi olan Sabri, Necmi Mutlu’dan sonra Beşiktaş kalesini en çok koruyan isim unvanını da halen elinde bulunduruyor. 12 kez A Milli formayı giyen unutulmaz kaleci, özellikle 13 Ocak 1973’te Napoli’deki Dünya Kupası grup eleme maçının kahramanı olarak anıldı. Bu maçta İtalya Milli Takımı’nın yıldızlarına gol şansı vermeyen Dino, maçın 0-0 bitmesinde başrolü oynamıştı. Futbolu bıraktıktan sonra tekstil sektörüne giren Dino, işlerinin bozulması üzerine, 1990 yılında intihar ederek, çok acı bir şekilde aramızdan ayrıldı. Beşiktaş tarihindeki ölümsüzlüğü ise sonsuza kadar devam edecek.

BİROL PEKEL


1938’de Kadıköy’de dünyaya gelen Birol Pekel, İstanbul Ticaret Lisesi’nde sporla tanıştı. Üç çocuklu bir ailenin tek oğlu olan Birol Pekel, Beylerbeyi’nde lisanslı olarak basketbol oynarken tesadüfen futbola geçiş yaptı. Beylerbeyi’nde soliç olarak çok başarılı maçlar çıkartarak büyük kulüplerin dikkatini çekti. 1959 yılında transfer olduğu Beşiktaş’ta 1963’e kadar 131 lig maçı oynadı ve 26 gol kaydetti. Türkiye Kupası’nda da Beşiktaş adına 5 gol attı. 6 kez A Milli Takım formasını giyen Pekel 1 de gol attı. Birol Pekel, o dönemlerin ünlü sloganı, “Şenol – Birol gol”ün kahramanlarından biriydi. Şenol’la birlikte Beşiktaş’ta çok başarılı maçlar çıkarttıktan sonra yine Şenol’la birlikte Fenerbahçe’ye transfer oldu.


ŞENOL BİROL

i19908_350ENOLB304ROL.jpg

1937 yılında Rize’de doğan Şenol Birol, o dönemin en eğitimli futbolcularından biriydi. Edebiyat Fakültesi’ni bitiren Şenol, futbola Zonguldak Kilimlispor’da başladı. Daha sonra Rize Güneşspor ve Sarıyer’de forma giydi. 1958-59 sezonunda Sarıyer formasıyla attığı goller onu, ülkenin en çok konuşulan forvetlerinden biri haline getirdi. Başta Beşiktaş olmak üzere Galatasaray ve Fenerbahçe de genç golcüyü renklerine bağlamak için harekete geçti. Ancak Şenol’un tercihi Kara Kartal oldu. Forvetteki partneri Birol’la birlikte attığı goller yüzünden tribünlerde, “Şenol-Birol gol” tezaruhatı yapılmaya başlandı. İlk 3 sezonda 42 golü rakip ağlara bırakan Şenol’un Beşiktaş formasıyla en başarılı dönemi 1962-63 sezonuydu. Son haftaya kadar Galatasaray’la şampiyonluk için çekişen Beşiktaş, son maçında ikincilikte kalırken, Şenol sezonu 41 maçta 34 golle tamamladı. Bu sayı Şenol’a “bir sezonda en çok gol atan Beşiktaşlı” unvanını da kazandırıyordu. 1962-63 sezonu bitiminde Birol’la birlikte Beşiktaş’tan ayrılıp Fenerbahçe’ye giden Şenol Birol, futbola veda ettikten sonra çeşitli takımlarda teknik adamlık yaptı.​
 
AHMET ÖZACAR

i19909_AHMETZAAR.jpg

Türk Futbolu’nun ve Beşiktaş’ın “Küçük” lakaplı büyük yıldızlarından Ahmet Özacar, 1937 yılında Lüleburgaz’da doğdu. 6 çocuklu bir ailenin oğlu olan Ahmet, 1955’te İstanbul’un amatör takımlarından Şehremini Altınok’tan Beşiktaş’a transfer oldu. Aynı dönemde kendisinden 5 yaş büyük Ahmet Berman’la birlikte Beşiktaş’ta yer aldığından “Küçük Ahmet” adıyla anıldı. 1971’e kadar santrfor, sağaçık, solaçık ve sağiç olarak 16 yıl Beşiktaş forması giydi. 1970’te jübilesini yaptıktan sonra, 1970-71 sezonunda tekrar takıma çağrıldı ve Beşiktaş’ın krizli döneminde 3 lig maçında ikinci yarılarda oyuna “kurtarıcı” olarak alındı. Beşiktaş, Avrupa Kupaları’ndaki ilk galibiyetini 28 Eylül 1960’ta Rapid Wien’i 1-0 yenerek alırken tek gol yine Küçük Ahmet’ten gelmişti. Hem Galatasaray’a hem de Fenerbahçe’ye 9’ar gol atan Ahmet Özacar, derbilerde de varını yoğunu ortaya koyan bir yıldızdı. 3 kez Lig, 2 kez de Federasyon Kupası olmak üzere 5 kez Türkiye şampiyonluğu yaşadı. Türkiye Kupası’nda 5 kez rakip ağları sarstı. Türkiye Ligi’nde ise 313 maçta 100 gol attı. Attığı goller kadar, gollük ortalarıyla da ün yaptı. 2 kez A, 1 kez de B olmak üzere 3 kez Milli formayı giydi.

SANLI SARIALİOĞLU

i19910_SANL304SAR304O286LU.jpg

1945 yılında doğan Sanlı Sarıalioğlu, futbol yaşamı boyunca sadece Beşiktaş forması giydi. Başarılı futbolculuğunun yanı sıra mükemmel bir kişliğe de sahip olan Sanlı Sarıalioğlu, 14 yıl formasını giydiği Beşiktaş’ta tam 314 Lig maçı oynamış ve 65 gol kaydetmişti. 21 kez A Milli formayı giyen Sarıalioğlu, Pakistan’la oynanan özel maçlarda da 2 gole imza atmıştı. 1975 yılında futbolu bıraktıktan sonra antrenörlük ve menajerlik yapan Sanlı Sarıalioğlu, dönem dönem siyah-beyazlı kulüpte de görev aldı. Beşiktaş tarihinin unutulmaz ismi Sanlı Sarıalioğlu halen spor yazarlığı yapıyor.














YUSUF TUNAOĞLU

i19911_YUSUFTUNAO286LU.jpg

1946 yılında doğdu. O da Sanlı Sarıalioğlu gibi Beşiktaş alt yapısında yetişti. Baba Hakkı’nın kontrolünde önce Genç Takım’da arkasından da Profesyonel Takım’da yer aldı. Yalnız Beşiktaş’ta değil, Türk Futbolu’nda 30-40 yılda bir sahalarda görülebilen süper yıldızlardan biriydi. Eğer şanssız bir trafik kazası geçirmeseydi, O’nu Avrupa’nın en ünlü kulüplerinden biri olan Anderlecht’te oynarken tanıyacaktı dünya futbolu... Anderlechtli yöneticilerin dikkatini, 1965 yılında Belçika’da organize edilen Ordulararası Dünya Şampiyonası karşılaşmalarında çekmişti. O’nu terhis olur olmaz renklerine katmaya karar vermişlerdi. Bu büyük transfere Beşiktaş da razı olmuştu. Taraflar her konuda anlaşmışlardı. Bir akşam Boğaz’da yaptığı trafik kazasından sonra Anderlecht bu transferden vazgeçti. Beşiktaş’ın gelmiş geçmiş en muhteşem kadrosu olan; Hakkı’lı, Şükrü’lü, Çengel Hüseyin’li kadrosunda bile ilk onbirde kendisine yer bulabilecek çaptaydı. Beşiktaş’ta 2 Türkiye Ligi Şampiyonluğu, 1 Cumhurbaşkanlığı Kupası yaşadı. 1962-76 yılları arasında 172 lig maçında 23 gol kaydetti. Yusuf’un, 1971-72’deki 5-1’lik Göztepe maçında kaleci Ali’yi bir hareketle ters köşe yaparak topu ağlara göndermesi, unutulmayan golerinden biriydi. 6 kez A, 3 kez Ümit, 5 kez de Genç olmak üzere toplam 14 kez Milli oldu. Büyük top tekniği, driplingleri, arkadaşlarına attığı milimetrik paslar ve oyun kuruculuktaki zekası ile Avrupa çapında bir oyuncuydu. Futbolu bıraktıktan sonra, uzun bir dönem Beşiktaş alt yapısında görev aldı. 2000 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama çok erken veda etti.

MEHMET EKŞİ


1955 yılında doğdu. Elazığspor’da oynarken Karadenizliler’in dikkatini çekerek, Trabzonspor’a transfer oldu. Bordo-Mavili takımın şampiyon kadrolarında yer alarak, ünlendi.

1978’de Beşiktaşlı oldu. Ağırbaşlı, az konuşan, öz söyleyen karakter yapısı ile takım arkadaşları arasında saygı uyandırdı ve yöneticiler tarafından “Kaptan”lığa getirildi.

Defansta ve orta sahada, bilhassa hava toplarındaki üstünlüğü ile beğeni kazandı. Zaman zaman hücuma katılarak, galibiyet getiren gollerin de sahibi oldu. Beşiktaş formasıyla 189 maç oynadı ve 25 gol attı.


NECDET ERGÜN


5 Mayıs 1954’te Sivas’ta dünyaya gelen Necdet Ergün, İstanbul Anadolu Takımı’nda futbola başladı. İlk profesyonel olduğu Boluspor’da herkesin dikatini çeken bir performans sergiledi. Daha sonra Trabzonspor’a transfer olan Necdet, Trabzonspor efsanesini yaratan isimlerden biriydi. Kısa boyu ve kalın bacaklarıyla sağ kulvarı mükemmel kullanan Necdet Ergün, 1979 yılında Beşiktaş’la sözleşme imzalayarak siyah-beyazlı formayla tanıştı. Siyah-beyazlı ekipte 186 lig açında 48 gol kaydetti. 81-82 ve 85-86 şampiyonluklarında önemli pay sahibi olan Necdet Ergün, özellikle derbi maçlarında asistleri ve golleriyle öne çıkardı. 9 kez A Milli formayı giyen Necdet Ergün, 1986’da futbolu bıraktı.

SAMET AYBABA

i19920_SAMETAYBABA.jpg

İskenderunspor’dan 1977-78 sezonunda Beşiktaş’a transfer olan Samet Aybaba, 3 Eylül 1955’te Adana’da doğdu. Siyah-Beyazlı ekipte orta saha ve defansta yer aldı. 11 yıl Beşiktaş forması giydi, kaptanlık yaptı. 334 lig maçında 7 gol atan Samet Aybaba, 1988 Temmuz’unda jübile ile futbolu bıraktı. A Milli Takım’da oynama şansını bir türlü yakalayamayan Aybaba, 2 kez Ümit, 8 kez de genç olmak üzere toplam 10 defa Milli oldu.

2 Lig, 1 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık, 2 TSYD Kupası Şampiyonluğu yaşayan Samet Aybaba, futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük mesleğini seçti. Ankaragücü, Gençlerbirliği, Gaziantepspor gibi kulüplerde oldukça başarılı sonuçlar aldı. Gençlerbirliği, Aybaba döneminde, Türkiye Kupası’nı tarihinde 2. kez müzesine götürdü. Aybaba, başarılı teknik direktörlük kariyerini sürdürüyor

ZİYA DOĞAN



1961 yılında Gümüşhane’de dünyaya gelen Ziya Doğan, Beşiktaş alt yapısında futbola başladı. 1978-79 sezonunda A Takım’a yükseldi. Kısa sürede mücadeleci futbolu ve çalışkanlığı ile takımın gözdesi oldu. Önceleri kafa vuruşları zayıftı. Toprak zeminli Şeref Stadı’nda yaptığı idmanlar sayesinde bu eksikliğini kapattı ve uçarak attığı kafa golleriyle ünlendi. Orta saha oyuncusu olmasına karşın son derece gole yakın bir stili vardı. Beşiktaş formasıyla 9 sezonda 194 lig maçında 38 gol attı. Türkiye Kupası’nda da 9 golün altında onun imzası vardı. 1 kez A, 3 kez Ümit, 6 kez Olimpik olmak üzere 10 kez Milli formayı giydi. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük mesleğini seçen Doğan, Beşiktaş’ta Nevio Scala’nın yardımcısı olarak çalıştı. 2001-2002 sezonunda ligin son sırasındaki Malatyaspor’un kümede kalmasını sağlayarak, bu meslekte de başarılı bir çizgi yakaladı. Ziya Doğan, Türk Futbolu’nda aranan teknik adamlardan biri olmayı, başarılı kariyerini sürdürüyor.

RIZA ÇALIMBAY



2 Şubat 1963 yılında Sivas’ta doğan Rıza Çalımbay, futbola Beşiktaş Minik Takımı’nda başladı. Bitmez, tükenmez enerjisi ve saha içindeki çalışkanlığı nedeniyle “Atom Karınca” lakabı ile anıldı.

1980-81 sezonunda A Takım kadrosuna yükselen Rıza Çalımbay, orta sahanın sağında parladı. Ayrıca orta sahanın ortasında ve sağbek mevkiinin de alternatif adamıydı. Bireysel oyuna çok pirim tanıyan Türk futbolundaki ilk görev adamlarından biriydi belki de Rıza...

Beşiktaş A Takımı’nda 16 sezonda 494 lig maçında 41 gol kaydetti. Birinci lig tarihinde en çok forma giyen Beşiktaşlı futbolcu unvanını kazandı. Futbol yaşamı boyunca sadece Beşiktaş formasını giyen Rıza Çalımbay, unutulmaz kaptanlardan biri oldu.

16 yılda 6 Lig, 3 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanığı, 1 Başbakanlık ve 6 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşayan Çalımbay, 1996 Temmuz’unda yaptığı jübile ile futbolu bıraktı.

37 kez A, 8 kez Ümit ve 6 kez de Genç olmak üzere toplam 51 kez Milli formayı giydi. 13 Kasım 1991’de 3-1 kaybettiğimiz İrlanda Cumhuriyeti maçında tek golümüzü penaltıdan kaydetti. Fenerbahçe’ye 6, Galatasaray’a da 1 gol atan Rıza, derbilerdeki üstün performansıyla dikkatleri çekti.

1992’de UNICEF’in düzenlediği maçta Dünya Karması’nda yer alan ve Alman Milli Takımı’na karşı sahaya çıkan Rıza, bu onuru alan ilk Beşiktaşlı olmayı da başarmıştı.

1995-96 sezonunda Beşiktaş formasıyla jübile yaparak yeşil sahalara veda eden Rıza Çalımbay, futboldan hiç kopmadı ve kariyerine antrenörlük yaparak devam etti. 2 yıl Ümit Milli Takım Teknik Direktörlüğü yapan Rıza Çalımbay, 2000 Avrupa Şampiyonası’nda Avrupa’nın ilk 8 takımı arasına kalan A Milli Futbol Takımımız’da Teknik Direktör Mustafa Denizli’nin yardımcısıydı. 3 ay İngiltere’de antrenörlük kursuna katılan Rıza Çalımbay, 2000-2001 sezonunda Christoph Daum’un yardımcısı olarak Beşiktaş’ta görev aldı. Bir süre Göztepe’yi çalıştıran Çalımbay, sonra Denizlispor’da elde ettiği başarılar ile adından çok söz ettirdi. Göreve geldiğinde, ligde sondan 5. sırada yer alan Denizlispor’u bir sezon sonra UEFA Kupası’nda 4. tura kadar çıkarmayı başardı. Ankaragücü’nde ve 2004-2005 sezonu ilk yarısında Çaykur Rizespor’da başarılı kariyerine devam etti ve 2005 yılı Ocak ayında Beşiktaş'a teknik​
 
*************ADRİAN İLİE***************


Adı: Adrian Bucurel İlie

Doğum Yeri: Craiova, Romanya

Doğum Tarihi: 24 Nisan 1974

Mevki: Forvet

Sezon: 2004

Maç: 13

Gol: 6




Genç İlie küçük yaşından itibaren Electroputere Craiova kulübü için futbol oynamaya başladı.1991 yılında henüz 17 yaşındayken ilk kez as takıma çıktı.Ve bir sezonda oynadığı 30 maçta attığı 12 golle aniden Electroputere takımının en iyi oyuncusu oldu ve 1992 yılında takımıyla profesyonel sözleşme imzaladı.

1993 yılında Electroputere İlie’yi 90,000 Amerikan Doları karşılığında Steaua Bükreş takımına sattı.Bu para o zamana kadar bir Rumen takımı tarafından ödenen en pahalı transfer ücretiydi.1996 yılında Galatasaray kulübü bu paranın yaklaşık 20 katını vererek İlie’yi transfer etti.

th_73218_CAN232_122_537lo.jpg


Galatasaray’da kaldığı 2 yıl boyunca sık sık ilk 11 de oynayamadı ve bunun üzerine Valencia CF ile sözleşme imzaladı.Bu İlie’nin kariyerinde çok önemli bir adımdı ve İlie burada güzel futbol oynamanın zevkini keşfetti.1997-1998 sezonunun ikinci yarısında oynadığı 17 maçta 12 gol kaydederek Valencia’nın en önemli oyuncularından biri haline geldi.

th_73272_ilie2_122_462lo.jpg


2000 yılı İlie’nin kariyerinin bitişinin başlangıç yılı oldu.Geçirdiği bazı sakatlıklarla çoğu zaman takımından ayrı kaldı ve maç oynayamadı ve son olarak 2002 yılında Valencia ile olan sözleşmesi feshedildi.Aynı yıl Valencia İspanya Ligi Şampiyonu oldu.Bu şampiyonluk İlie’nin kariyerinde daha önce Steaua Bükreş (4) ve Galatasaray’da (2) yaşadığı şampiyonluklarla birlikte yaşadığı 7. şampiyonluk oldu.

2002-2003 sezonu esnasında İspanyol kulüp Deportivo Alaves ile sözleşme imzaladı ve bu kulüp İlie’nin kariyerinde oynadığı 5. kulüptü.Ama aynı sezonun sonunda Alaves ligden düşünce İlie’de takımdan ayrılmayı seçti ve yeniden Türkiye’ye döndü.Bu sefer oynayacağı takım antrenör Mircae Lucescu’nun isteğiyle geldiği Beşiktaş JK’di.

th_73318_7816_122_376lo.jpg


Beşiktaş’ta sadece 1 yıl geçirdikten sonra 2005 yılında FC Zürih takımı ile sözleşme imzaladı. Ama Adrian İlie bunu izleyen yılda dizinden geçirdiği sakatlığın üzerine profesyonel futbol yaşantısına nokta koymaya karar verdi.

İlie milli takım kariyerinde 55 maça çıktı ve 13 gol kaydetti.Bunun yanında 1996,2000 Avrupa Şampiyonaları ve 1998 Dünya Kupasında Romanya Milli Takımının formasını giydi.


1991-1993-- Electroputere Craiova— 31----12

1993-1996—Steaua Bükreş-----------85-----28

1996-1998—Galatasaray-------------30------12

1998-2002—Valencia---------------- 88------29

2002-2003—Deportivo Alaves---------22-------6

2004—Beşiktaş JK--------------------13-------6

2004-2005—FC Zürih-----------------23-------7





İlie Beşiktaş'ta
th_73492_adrianilie_122_408lo.jpg



Beşiktaş Fransa'nın Bordeaux ve Rusya'nın Spartak Moskova takımının da peşinden koştuğu Rumen golcü Adrian İlie ile anlaştı. Bonservisi elinde olan forvet oyuncusu, Siyah-Beyazlı takımın Antalya kampına katılacak
Rumen futbolcu Adrian İlie ile 2003/2004 sezonunun ikinci yarısı için 135.000 Euro transfer ücreti ve 3.750 Euro da (Yaklaşık 6.5 milyar TL) maç başı ücreti üzerinden anlaşmaya varıldığı belirtildi.


14 Ocak 2004



İki sezon önce Siyah-Beyazlı formayı giyen Adrian İlie Beşiktaş'ın iyi bir takım olduğuna dikkat çekerek "Bu grupta Beşiktaş avantajlı bir konuma sahip. Uluslararası tecrübeleri göz önüne alırsak Dinamo Bükreş zor bir maça çıkacak" diye konuştu.


5 Ekim 2006



 
************MARİUS MALDARASANU***********


Adı: Marius Maldarasanu

Doğum Yeri: Ploieşti, Romanya

Doğum Tarihi: 19 Nisan 1975

Mevki: Orta Saha

Sezon: 2003





Marius Maldarasanu, Romanya'lı orta saha oyuncusu.Şu an Rapid Bükreş takımında forma giyiyor.

Romanya'nın Ploieşti kentinde 19 Nisan 1975'te doğan Marius Maldarasanu, 1993-1996 yılları arasında Petrolul Teleajen, 1996-1998 yılları arasında ise Petrolul Ploieşti formalarını giydi ve 1998 yılında Rapid Bükreş'e transfer oldu. Orta alanda görev yapan Rumen futbolcu, Rapid Bükreş formasıyla oynadığı 120 maçta 16 gol atarken, Avrupa kupalarında forma giydiği 14 karşılaşmada da sadece 1 kez gol kaydetti.2002-2003 sezonu sırasında Beşiktaş'a geldi.Ama sadece yarım sezon oynadıktan sonra Romanya'ya geri döndü.


th_44717_image_15393371_192_144_122_308lo.jpg


Şu an itibariyle Maldarasanu Rapid Bükreş takımının önemli bir parçası ve hemde arada sırada Romanya Milli Takımınında da forma giyiyor.2005 Temmuz itibariyle Maldarasanu 7 kez milli takım formasını giydi.








'Maldarasanu Beşiktaş'ta'
th_44971_2401ss_122_574lo.jpg



Henüz 19 yaşındayken Lucescu tarafından keşfedilen Maldaraşanu, resmen Beşiktaşlı oldu. Hayalindeki takıma geldiğini söyleyen oyuncu, 'Başta hocam olmak üzere, bana güvenenleri utandırmayacağım' dedi.



Beşiktaş, ligin ikinci bölümü öncesinde, takıma takviye yaparak Rumen orta saha oyuncusu Marius Maldaraşanu'yu resmen renklerine kattı. BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde gerçekleştirilen ve yöneticiler Yıldırım Demirören ile Haşmet Bedii Kürüm'ün de hazır bulunduğu törende Beşiktaş, Maldaraşanu ile sezon sonuna dek kiralık olarak sözleşme imzaladı.
Transferinden dolayı çok mutlu olduğunu ve Beşiktaş forması altında elinden geleni yapacağını söyleyen Rumen oyuncu konuşmasına, Türkçe
olarak, "Şampiyon Beşiktaş" diye başladı.

Beşiktaş'a geldiğim için çok mutluyum, bu takımda oynamayı çok istiyordum. Çünkü beni yetiştiren hocam Mircea Lucescu ve eski takım arkadaşım Pancu bu takımda görev yapıyor. Beşiktaş ile üç hazırlık maçı oynadık. Özellikle taraftarına ve takım içindeki uyuma hayran kalmıştım. Umarım bana güvenenleri mahçup etmem. Beşiktaş'ta çok şey yapmak istiyorum

Mircea ağabey, daha ben 19 yaşındayken oynadığım futbolla beni beğenmiş ve Rapid Bükreş'e gelmemi sağlamıştı. Beşiktaş bana talip olduysa, Mircea ağabeyin sayesindedir.

Beşiktaş'ta yabancılık çekeceğimi sanmıyorum. Türkiye ligini, yakından izliyordum; takıma çabuk uyum sağlayacağımı düşünüyorum.

Kollektif oyunu ve kollektif oynayan bir takımı severim. Orta saha oyuncusu olarak, ofansif oyunu rahatlıkla yaparım; gerekirse defansa destek olmasını bilirim. Hava toplarını seviyorum. Yüksek tempoda oynanan futbola da alışığım.

Beşiktaş, Avrupa'nın sayılı takımlarından. Beşiktaş'ta kendimi kanıtlayınca Rumen Milli Takımı'na da çağırılacağımı sanıyorum. Daha önce Avrupa'dan da teklifler gelmişti, ama kulübüm oldukça yüksek bir transfer parası istemişti. 1991'de Alaves, 2000 yılında da 1860 Münih'den teklif gelmişti.

Cordoba mükemmel bir kaleci, çok iyi kurtarışlar yapıyor. İbrahim'in de çok hırslı bir futbolcu olduğunu biliyorum. Pascal'ın da değişik bir havası var. Sergen için söylenecek bir şey bulamıyorum; çok iyi bir oyuncu.

Romanya'da, Türkiye'yi yakından izliyoruz, onun için neler olup bittiğini biliyoruz. Türkiye, bir anlamda Balkan ülkesi sayılır. Antalya'ya daha önce tatil için iki kere geldim. Bana göre Türkiye harika bir ülke. Yemekleriniz de çok güzel, hele baklavanız bir harika.

 
*************AMARAL**************


Adı: Alexandre Mariano Da Silva Amaral

Doğum Yeri: Capivari, Sao Paulo, Breazilya

Doğum Tarihi: 28 Şubat 1973

Mevki: Orta Saha

Sezon: 02/03

Maç: 11

th_18788_amaral1_122_557lo.jpg



Alexandre da Silva Mariano , kısaca Amaral.Brezilya'lı orta saha oyuncusu.Şu anda Polonya'nın Pogon takımında forma giyiyor.

1995-1996 yıllarında Brezilya Milli Takımında forma giydi ve aynı zamanda da 1996 olimpiyat oyunlarında Brezilya ile birlikte performans gösterdi.

Yıldızı Palmeiras’ta parlayan Brezilyalı defansif orta saha / sağ bek Türkiye’de futbolundan çok Müslüm Gürses’e benzerliğiyle konuşulmuştu.

th_18924_amaral_122_405lo.jpg


1973 yılında São Paulo eyaletindeki Capivari şehrinde dünyaya gelen ve futbola Capivariano F.C. Escolinhasında başlayan Alexandre Da Silva Mariano’ya Amaral ismi dedesi tarafından verilmişti. ’92 yılında Palmeiras tarafından keşfedilmiş ve Cléber ile birlikte takımın önemli defans elemanlarından olmuştu.

Doğuştan gelen bir rahatsızlıktan dolayı göz kapakları düşük olan Amaral önünü daha iyi görmek için kafasını diğer oyunculara nazaran daha fazla kaldırarak oynamasıyla nice futbolseverin hafızasına kazınmıştı.

Ancak Amaral’ın Müslüm Gürses’e benzerliğinden daha ilginç bir yanı, futbolculuktan önceki mesleğinin mezarcılık olması. Dine meraklı bir toplum olan Brezilya’da mezarcılar insanın ölümünden sonra son temasta bulunduğu kişiler oldukları için pek tatlı bir şöhrete sahip değiller.

Her ne kadar kendisi mezarcı olduğunun doğru olmadığını, sadece bir cenazeevinde ölüleri törene hazırladığını (ölü yıkamak, giydirmek, tabut düzenlemesi vs) söylemiş olsa da şanı kısa zamanda yürüyen Amaral Brezilya’da oynadığı dönemlerde nice rakip futbolcu tarafından karanlık ve uğursuz bir sima olarak görülmüştü. Hatta bu konuyla ilgili ufak bir de anı bile mevcut: Seleção formasını da birçok kez giymiş olan Amaral bir defasında milli takımla yolculuk ederken uçak türbülansa girmiş ve o dönem takımın başında olan Zagallo futbolcuları, “Merak etmeyin çocuklar, ölsek bile uçakta mezarcımız hazır, rahat olun,” diyerek sakinleştirmiş.

Karanlık ününe rağmen neşeli karakteri ve kelimeleri yutarak, tuhaf bir biçimde konuştuğu için takım arkadaşları arasında Amaralês diye kendine has bir dil konuştuğunu söylenerek dalga geçilen Amaral Palmeiras’tan başka Corinthians, Vasco, Benfica, Parma gibi takımların formalarını giymişti.



Kariyeri


* 1992-1995 : Palmeiras
* 1996-1997 : Parma FC
* 1997-1998 : SL Benfica
* 1998-1999 : Corinthians
* 1999-2000 : Vasco da Gama
* 2000-2002 : AC Fiorentina
* 2002-2003 : Besiktas JK
* 2003 : Grêmio
* 2004 : Al-Ittihad (Katar)
* 2004-2005 : Vitória (Brezilya)
* 2005 : Atlético Mineiro
* 2006 : Pogon Szczecin (Polonya)



Fiorentinalı Amaral, İnönü’de
th_19000_0,,53885,00_122_533lo.jpg




Beşiktaş yönetimi, anlaşmaya vardığı Fiorentinalı Amaral’ı sürpriz bir kararla İstanbul’a getirdi ve yapılan açılış töreninde taraftara tanıttı.

Beşiktaş'ın, sezon açılışı için düzenlenen gecede sürpriz yıldız olarak taraftarlara tanıttığı Alexandre Mariano da Silva Amaral bugün sağlık kontrolünden geçti. İtalyan Ligi'nden düşürülen AC Fiorentina'dan transfer edilen Brezilyalı futbolcunun herhangi bir sağlık problemi olmadığı açıklandı.

02 Ağustos 2002 HÜRRİYET / NTVMSNBC



th_19212_ft_amaral_122_359lo.jpg
 
*************FEDERİCO GİUNTİ***************



Adı: Federico Giunti

Doğum Yeri: Perugia, İtalya

Doğum Tarihi: 6 Ağustos 1971

Mevki: Orta Saha

Sezon: 02/04

Maç: 40

Gol: 1

th_45698_99_122_582lo.jpg


Federico Giunti (d. 6 Ağustos 1971, Perugia, İtalya) İtalyan futbolcu. 2005 yılından itibaren Chievo'da forma giyen Beşiktaş'ın eski orta saha oyuncusu.

Giunti futbola doğduğu kent olan Perugia'da başladı ve kent takımı Perugia Calcio'yu üç sezon içinde Serie C/1'den Serie A'ya taşıyan futbolcular arasında yer aldı. 1991-1997 yılları arasında yine bu takımın formasını toplam 166 karşılaşmada giyen Giunti bu arada 24 gol atmıştır. Orta sahadaki başarılı oyunuyla Parma'ya giden oyuncu, burada sadece bir sezon (1997-1998) içinde 15 karşılaşmada takımının formasını giyebilmiştir. Futbol yaşamını daha sonra A.C. Milan'da sürdüren Giunti, burada 56 kez forma giyerken tek gol atmış, ayrıca Milan'da Şampiyonlar Ligi'de ilk kez oynama heyecanını da yaşamıştır. 2001 yılında Brescia'ya giden oyuncu bir sezon sonunda 2002-2003 futbol mevsiminin ikinci yarısında Beşiktaş'a kiralık olarak gelmiştir. Geldiği dönem de Süper Lig şampiyonluğuyla tanışan Giunti böylece ertesi yıl Şampiyonlar Ligi'nde oynamıştır. Beşiktaş'ta 40 kez forma giyen Giunti takımına sadece 1 gol kazandırmıştır. 2004-2005 sezonunda Bologna formasıyla 23 karşılaşmada 2 gol kaydeden İtalyan oyuncu, 2005 yılından beri Chievo'da forma giymektedir.



Giunti İtalya Millî Futbol Takımı formasını yalnızca Bosna Hersek'e karşı 6 Kasım 1996 günü oynanan özel karşılaşmada giymiştir. Giunti ayrıca serbest vuruş ustalarındandır.


Kariyeri


1991-97-Perugia-166-24

1997-98-Parma-15-0

1999-01-Milan-54-1

2001-02-Brescia-27-2

2002-04-Beşiktaş-40-1

2004-05-Bologna-23-2

2005- Chievo-28-0



Giunti müjdesi


Beşiktaş, İtalyan orta saha oyuncusu ve kulübü Brescia ile anlaştı. 1.5 yıllık sözleşme yapılan Giunti'nin yarın İstanbul'a gelmesi bekleniyor.

Telefonla görüştüler

Beşiktaş, Rumen Marius Maldarasanu'nun ardından İtalyan Federico Giunti'nin de transferini bitirdi. Siyah beyazlı yönetim, Teknik Direktör Mircea Lucescu'nun sezon başında da istediği Brescia'nın orta saha oyuncusu ile kesin anlaşma sağladı. Transfer komitesinden Yıldırım Demirören ve Kıvanç Oktay, önceki gün telefonla görüştükleri Giunti'ye son derece cazip bir teklif sundu.

Saatler süren pazarlığın ardından taraflar her konuda anlaşma sağladı. Daha sonra Giunti ile biraraya gelen Altınsay ve Arpacı, tecrübeli futbolcuyla 1.5 yıllık sözleşme imzaladı. Toplam 1 milyon dolara malolan Giunti'nin yarın İstanbul'a gelmesi bekleniyor.

1 Şubat 2003 - HÜRRİYET


th_46063_federicogiunti_122_596lo.JPG



BİR GİUNTİ YETİŞTİREMEMEK


Federico Giunti… Çoğularına göre geçen yıl şampiyonluğa ulaşan Beşiktaş kadrosuna en büyük katkıyı yapan oyunculardan biri, bana (ve bence Lucescu’ya) göre birincisi. Geçen yıl ligin ikinci yarısında katıldığı Beşiktaş orta sahasını “düz” olmaktan çıkarıp, verimli bir yapıya kavuşturan özel bir futbolcu. Yokluğu halinde alternatifi olmayan, yeri doldurulamayan tek Beşiktaşlı…

Federico Giunti İtalyan. Geçmişte Milan forması ile Galatasaray’a gol atmışlığı da olmasına karşın Milan macerası uzun değil. Kısa süren Milan macerası dışında kariyerini vasat İtalyan takımlarında geçirmiş bir isim. Gökmavili İtalyan milli takımı formasının vazgeçilmezi falan değil. Kariyeri ışıl ışıl olan bir futbolcu değil.

Peki nasıl oluyorda, kariyerine bakıp düpedüz “vasat” diyebileceğimiz bir oyuncu, Türkiye şampiyonu kadrosunun vazgeçilmezi olarak nitelendirilebiliyor? Burada bir tutarsızlık yok mu? Hemen cevaplıyorum; Yok! Tutarsızlık “vasat” bir İtalyan’ın Türkiye’deki vazgeçilmezliğinde değil, bizim futbola bakış açımızda.
th_46245_md_i157029_122_590lo.jpg


Giunti'yi Vazgeçilmez Kılan Ne?


Giunti’yi vazgeçilmez kılan ne? Allah vergisi yeteneği mi? Öldürücü çalımları, estetik bilek hareketleri, tribünleri coşturan fuleli deparları mı? Tribüne taraftar çeken spektaküler golleri, şutları mı?

Dürüst olun, bizler için vazgeçilmez olanlarda aradığımız özellikler bunlar değil mi? Bugün hala birçoğumuz bir sağbekte bile bunları aramıyor mu? Bu özelliklere sahip olmayan önliberoları ne kadar sempatik buluyoruz ki?

Ama üzgünüm, Giunti’yi vazgeçilmez kılan bunlardan hiçbiri değil. Giunti’yi vazgeçilmez kılan sağlam bir fundementale dayanan temiz, basit, akıllı ve verimli futbol tarzı. Yani bizi hiç de cezbetmeyen, aslında olması gereken ama bize birşey ifade etmeyen şeyler. Yani pas atmayı, şut çekmeyi, oyunu toplu-topsuz takip etmeyi, basit paslarla takımının hücum karakterini değiştirmeyi, orta alanda kademe anlayışını biliyor ve becerebiliyor oluşu.

Çok komik aslında; Federico Giunti vazgeçilmez, çünkü pas atıyor, şut çekiyor, o kadar… Ama bunları aslında bu işten ekmek yiyen her orta saha oyuncusunun yapması gerektiği şekilde yapıyor. Bugün Dünya Kupası üçüncüsü Türkiye’nin lig şampiyonu, futbolun asgari müştereklerini gerçekleştirebilen vasat kariyerli bir İtalyan’ın yerini dolduramıyor. Dahası, Adaya gittikten sonra, yani 30’undan sonra bu fundementali kazanan 34 yaşındaki Tugay’dan sonra milli takımda oynatabileceğimiz bu niteliklerde bir tek oyuncumuz dahi yok. Futboldaki gerçek yerimiz işte budur.

Giunti’nin vazgeçilmezliğini sağlayan pas atmak, oyun okumak, şut çekebilmek gibi özellikler Allah vergisi değildir, öğretilebilir. Yani bir oyuncuyu çok çalıştırarak Hagi, Sergen yapamayabilirsiniz, ama biraz emekle Giunti yapabilirsiniz. Ancak bunun için gelişmiş, bilinçli altyapılar gerekir; bir de o altyapıların oyuncularını A takımlarda oynatabilecek yürekte antrenörler.

13 Şubat 2004 - Nurullah Bakır - NTVMSNBC



 
************DANİEL GABRİEL PANCU**************



Adı: Daniel Gabriel Pancu

Doğum Yeri: Laşi, Romanya

Doğum Tarihi: 17 Ağustos 1977

Mevki: Forvet,Orta Saha (Kale)

Sezon: 02/06

th_09895_s_6888_2005_1_122_503lo.jpg



Daniel Gabrie Pancu, şu anda Bursasporda oynayan Rumen futbolcu.

Daniel Pancu futbolculuk kariyerine Romanya’nın FC Politehnica Iaşi takımında başladı.Romanya 1. Ligindeki ilk çıkışını da 1995 yılında yaptı.1996 kışında 200.000 Amerikan Doları karşılığında Rapid Bükreş’e transfer edildi.Bu transferle Pancu, Iaşi şehrinden transfer edilen en pahalı oyuncu olma ünvanını ele geçirdi.Burada 2,5 sezon geçirdikten sonra 1,200,000 Amerikan Doları karşılığında İtalya Seri B takımlarından Cesena’ya transfer oldu.Bir yıl sonra Cesena Seri B’den düşünce Pancu da 800,000 Dolar karşılığında yeniden 2 yılını geçireceği Rapid Bükreş’e geri döndü.Bu esnada Pancu’ya Bükreş’te “Giuleşti’nin Ronaldosu” lakabı takıldı.(Giuleşti; Rapid Bükreşin stadının ismi)
Yine bu zamanlarda Romanya Milli Takımında boy göstermeye başladı ve bir kaç maç kaptan olarak sahaya çıktı.

2002 yılında 2,250,000 Amerikan Doları karşılığında onu keşfeden adam olan Mircea Lucescu’nun talebiyle Beşiktaş’a alındı.2005/06 kışında Rapid Bükreş’e kiralık olarak döndü.Daha sonra da Bursaspor tarafından transfer edildi.
17 Nisan 2005 günü oynanan Fenerbahçe maçı kariyerinin en ilginç maçı oldu. Oyuncu değişikliği hakkını tamamlayan takımında kaleci Oscar Cordoba'nın kırmızı kart görmesi üzerine kaleye geçmiş ve kalede bulunduğu 10 dakika boyunca sadece penaltıdan bir gol yemiş ve bu süre içinde takımının attığı gol ile Beşiktaş maçı kazanmıştır. Bu olay üzerine 2005/2006 sezonunda 1 numaralı formayı giymiştir.




Niculescu ve Pancu resmen Beşiktaş'ta
th_10051_7750_122_349lo.jpg


Beşiktaş, daha önce prensip anlaşmasına vardığı Rumen futbolcular Radu Niculescu ve Daniel Gabriel Pancu ile 1'er yıllık sözleşme imzaladı.
Teknik Direktör Mircea Lucescu ile birlikte dün akşam İstanbul'a gelen ve bu sabah İstanbul Memorial Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçen Niculescu ve Pancu ile anlaşmaya varan siyah beyazlı yönetim, her iki futbolcuyu 1 yıllığına kiralık olarak siyah beyazlı renklere bağladı.

"BEĞENİRSEK BONSERVİSLERİNİ ALACAĞIZ"
Kulüp binasında her iki futbolcuyla görüşen yönetim kurulu üyesi İbrahim Altınsay, ''Niculescu ve Pancu ile kiralık olarak 1'er yıllık anlaşmaya vardık. İkisi de sözleşme imzaladı. Mukaveleler opsiyonlu olacak. Eğer beğenirsek, sene içinde bu futbolcuların bonservislerini de alabileceğiz'' diye konuştu.

17 Temmuz 2002 – HÜRRİYET


Milan’ı reddettim

Pancu, Beşiktaş'ı İtalyan takımına tercih ettiğini söylerken, ‘‘Türkiye'ye gelmemdeki en büyük etken Lucescu'dur. Çünkü o, beni Romanya'da zirveye çıkarttı’’ dedi.

Lucescu'nun, ‘‘Nouma'yı gölgede bırakır’’ diyerek transfer ettirdiği Rumen golcü Pancu, ‘‘Milan'dan teklif aldım ancak, Beşiktaş'ı tercih ettim’’ dedi. Türkiye'ye gelmesinde en büyük etkenin kendisini Romanya'da zirveye çıkartan hocası Lucescu olduğunu anlatan Pancu şunları söyledi:

‘‘Milan beni çok istedi ama ben reddettim. Lucescu beni ısrarla istedi. Ben de onu kıramadım. Beşiktaş'a Lucescu ve şampiyonluk için geldim. Luca'nın olduğu yerde zafer vardır. Çünkü o futbolun profesörüdür. Çalışana formayı verir. İlhan'la birlikte çok gol atarız. Hedefimiz şampiyonluk.’’

21 Temmuz 2002 – HÜRRİYET


th_10100_pancu_122_513lo.jpg


PANCU'YA GÜZELLEME

Daniel Gabriel Pancu süpriz bir kararla takımın başına getirilen Mircea Lucescu’nun özellikle istettiği bir adam olarak Radu Niculescu ile birlikte takıma getirildiğinde pek çok BJK taraftarı gibi ben de biraz homurdanmıştım. Hiçbir zaman spektaküler, şan şöhret sahibi oyuncu transferi meraklısı adamlardan olmadım; ama hava hâkimiyeti dışında önemli bir özelliği olmayan Niculescu’yla aynı teraziye koymadan edemiyordum bu Rapid Bükreş kökenli yakışıklı adamı. Neyse ki kendisi ağzımın payını evvelâ hazırlık maçlarında, sonra da şampiyonluk sezonunun hakem katliamıyla sonuçlanan ilk karşılaşması Bursa maçındaki nefis golü ile vermişti. O sıralar takımda kiralık oynayan ve ilk on hafta boyunca henüz oturmamış Lucescunun takımın gol yükünü sırtlanmış olan bu genç adam olağanüstü futboluyla göz dolduruyordu. Serin duruşlu Rumen inanılmaz driplingleri, alımlı çalımları, beklenmedik şutları, kafa golleri, hırsı ve kondisyonuyla oldukça sıradışı bir profil çiziyordu. Pancu bu dönemde UEFA kupasında gitgide yükselen takımının karşılaştığı “zımba” gibi ekip Dinamo Kiev’i tek başına yenişiyle BJK taraftarlarının kalbine nakşettirdi kendini. Pascal Nouma’nın gözümden sevinç göz yaşı getiren mükemmel golü öncesinde, maçın henüz başında golü yiyince kısa süreli bir şok geçirip, Malmö ve Valerenga facialarını hatırlatan o meşum anlarda ortaya çıkan cesaretli genç adam, karşısındaki iri kıyım Rus defans oyuncularını şapşala çeviren inanılmaz çalımları, driplingleriyle sızdğı 18 çevresinden attığı şutlarla İnönü stadyumunu dolduranları mestettiği kadar, stadtan yaklaşık 3000 km. ötede dumanaltı bir kahvehânede nikotin solumak durumunda kalan beni de mestetmişti. Attığı süper golden sonra ters ayağıyla artistik orta yapmalar, topuk pasları gibi türlü “artisliğe” girince Lucescu tarafından oyundan alınıp fena hâlde azarlanmasına ve buna karşılık vermeyip, yaptığı hergeleliği bilen çocuk edâsıyla boynunu eğmesine de ayrıca “hasta” olmuştum doğrusu. Pancu’nun formu bu doruk-maçtan sonra düştü, bir ara oyunu tavsadı; ama bu dönemde DGP’nin Lucescu tarafından sol bek dahil pek çok mevkîde oynatıldığını da not etmek gerekli. Öyle ki genç Rumen Lucescu’nun “joker”i olmuştu. Kimi maçlar geldi Pancu tam üç ayrı mevkîde oynamak durumunda kaldı. Aklımda kaldığınca oynadığı mevkîleri bir sıralayayım: Sol bek, ön libero, sol açık, sol iç, sağ iç, sağ açık, santrfor, forvete yönelik orta saha. Herhalde hiç kimse Pancu’nun bu senenin şampiyonu gibi gözüken ekibin tam aksine oynadığı bütün derbileri kazanan takımdaki rolünü gözardı edecek değil.

Geçen senenin ilk on beş haftasını ezici üstünlükle geçiren takımının da jokeriydi Pancu. Şımarıklıkları, egoizmi, agresifliğiyle benzeri az bulunur bir taraftar oyuncusu olmayı bildi. Tarihî Samsunspor maçında takımı hükmen yenik kılan son kırmızı kartı görürkenki ağzından köpükler saçan ifadesinde bile kendime yakın bulduğum, sempatik bir şeyler bulduğumu itiraf etmeliyim. Demiş miydim, ben futbolun sadece futbol olmadığına inananlardanım.
th_10397_danielpancu2_122_536lo.JPG

Sene başında bir ara firarî olan, Ukrayna’ya götürülmek istenen Pancu’nun gitme ihtimâli karşısında en az Konyaspor’a “yalancı” imza atmış Ronaldo Guairo fotoğrafı karşısında olduğum kadar üzüntülü ve buruktum. Neyse ki Pancu lodoslu şehrimde kalmayı tercih etti. Sonuna dek saygı duyduğum Del Bosque’nin tercihlerine Ronaldo Guiaro gibi gönülden bağlı olduğum bir adam için bile saygı duyuyordum ancak Pancu’nun yedek soyundurulmasını hiç anlayamadım doğrusu. Pancu gibi “joker”, esner-bükülebilir nitelikte, çok yönlü bir oyuncunun, Guinti’den yoksun, düşmüş BJK ortasahasının geriye kalan en önemli dinamosunun Kastilyan hoca tarafından göz ardı edilmesine aklım, doğrusu, hiç ermedi.

BJK Rıza Çalımbay’a dönüş yaptığında, Pancu’nun tekrar sahneye çıkabileceği umudunu taşıyordum; umutlarım boşuna değilmiş neyse ki. Türkçemin feodale, geleneksel erkek ilişkilerine bulaşmış beğeni ifadelerine başvurmaktan alıkoymayacağım kendimi: Aslanım, koçum Pancu tarihî FB-BJK derbisinde kendisine duyduğum sevgi ve sempatiyi haklı çıkardı, dahası kendisine kayıtsız şartsız hastayım artık. Hani sonradan girdiği oyunda çok mu iyi oynadı; hayır başka bir şeyden bahsediyorum; gönül meselesi: Cesaretle istediği kaleci eldivenlerini ellerine geçirip, sırtına açık mavi kaleci kazağını geçirdiği andan itibaren garip bir gıpta ve sevgiyle baktım adamıma. Penaltıda doğru köşeye “panterler” gibi atlamasına da, kalesine gelen şişirme topları risk almadan kornere tokatlamasına da bittim. Eğlendiği her hâlinden belliydi zaten hergelenin:

Anelka’ya “tip tip” bakarken de, Koray’ın epiği çözümleyen golü sonraki sevincinde de, içleri gülen gözleriyle sırıtışında da hem futbola, hem takımıma, hem şehrime, hem de takımımın formasını giyen bu güzel genç Rumen adama derin bir sevgi ve saygı besliyorum; ilânımdır.

18 Nisan 2005 – Hakkı Kurtuluş



th_10333_2965D0A55758814A87ED7B09b_122_328lo.jpg
 
************LESLİE FERDİNAND************




Adı: Leslie Ferdinand

Doğum Yeri: Paddington, Londra, İngiltere

Doğum Tarihi: 18 Aralık 1966

Mevki: Forvet

Sezon: 1988/1989

Maç: 24

Gol: 14

Lakabı: Sir Les




Les Ferdinand, İngiliz futbolcu.Şu an Watford forması giyiyor.En çok bilinen ve hereksçe tanınan zamanı 1990’lı yıllarda Queens Park Rangers ve Newcastle United forması giyerken ki zamanlarıydı.Bu zamanlar onun en güçlü,şık bir forvet ve sonuca etki edecek nitelikteki kusursuz hava hakimiyetinin olduğu zamanlardı. Les Ferdinand ayrıca Rio Ferdinand ve Westham United’ta oynayan genç oyuncu Anton Ferdinand’ın kuzeni.

İlk Yıllardaki Kariyeri

Ferdinand kariyerine lig dışındaki takımlarda başladı.Öncelikle Southall ve daha sonra da Hayes kulübüne gitti.Sonra Queens Park Rangers tarafından keşfedildi ve 15.000 sterlin karşılığında buraya geldi.Burada ki ilk kariyerinde çok az sayıda ilk 11’de göründü ve Brentford ve Beşiktaş takımlarında iki kiralık dönem geçirdi.Daha sonra Ferdinand 1991 sezonunda Queens Park Rangers’ta ilk olarak kendini kanıtlamaya başladı.Bu durum onun full olarak oynamaya başladığı 1992-1993 yılında da devam etti ve 42 maçta 24 gol atarak herkesi etkilemeyi başardı.Yine aynı sezon sırasında İngiltere Milli Takımında da ilk çıkışını gerçekleştirdi.1993 Şubatında Wembley Stadında, San Marino’ya karşı alınan 6-0 lık zaferde son gole imzasını koydu.Rangers’ta 183 maçta 90 gol kaydederek harika bir kariyer yaşadı ve “Sir Les” unvanını kazandı.Bu etkileyici performansın üzerine Ferdinand 1995 yılında 6 milyon sterlin karşılığında Newcastle United’a satıldı.Birçok Rangers taraftarı için büyük bir hayalkırıklığı olsa da sürpriz değildi bu olay.Ferdinand 1993-94 sezonunun sonunda takımdan ayrılmayı düşünüyordu zaten.Bu transferden Hayes kulübü de 600.000 sterlin kazandı.


Newcastle United

Ferdinand burdaki ilk sezonunda 29 gol attı ve takımı ligde şampiyonluk potasına soktu.Bu arada Ferdinand’ın yokluğu Rangers’ın 1995-1996 yılında ki ligden düşüş sürecini iyice hızlandırmıştı.Bu süreç içerisinde Newcastle’da sergilediği performans onu ülkenin en iyi forvetleri arasına sokmuştu.Aynı zamanda takımdaki partneri Alan Shearer da yine takımın ve ülkenin en iyi forvetlerinden biriydi.Sadece 84 maçta 50 gol kaydetmişti.


Tottenham Ve Sonraki Yıllarda ki Kariyeri

1997 yılında Ferdinand yine 6 milyon sterlin karşılığında Tottenham’a transfer oldu.2002/2003 sezonunda Westham United’a gitti ama takım sezon sonunda küme düştü.Bunun sonunda 2003/2004 sezonunun başında bonservis bedelsiz olarak Leicester City’ye gitti.Leicester’da küme düştükten sonra Bolton’a gitti ve ama 2 Şubat 2005’te oradan da ayrıldı.4 gün sonra da Reading ile sözleşme imzaladı.İmzaladığı sözleşme 2004/2005 sezonunun sonunda bitecekti.
Şu anda Watford takımında oyuncu ve part-time antrenörlük görevini sürdürüyor.



Milli Takım Kariyeri


Ferdinand 17 kez miili oldu ve oynadığı bu 17 maçta 5 gol kaydetti.Euro 96 ve 1998 Dünya Kupasında İngiltere Milli Takımının kadrosunda yer aldı.Ferdinand 95/96 sezonunda Newcastle’da çok başarılı bir sezon geçirmesine rağmen Euro 96’da Milli Takımda sürpriz bir şekilde hiçbir varlık gösteremedi.


Kısa Bilgiler

Ferdinand’ın oğlu Aaron şu an İsthmian liginde Harrow Borough takımında futbol oyunuyor.(İsthmian Londra’da ve güneydoğu İngiltere’de oynanan bölgesel bir lig.)

Altı tane farklı Premier lig takımında gol atan ilk oyuncu.

Premier Lig tarihinde ki onbininci golü Ferdinand kaydetti.(2001 Aralığında Tottenham da oynarken Fulham’a karşı)

11 Mayıs 2006 yılında Alan Shearer’ın jübile maçında da forma giydi.

BBC Sport kanalında yorumculuk yapıyor.

UNİCEF yararına oynanan Soccer Aid adlı organizasyonda,en son maçta Old Traffor’da forma giydi.

Ayrıca vasıflı bir helikopet pilotu ve düzenli olarak kullandığı bir helikoptere sahip.





1986/87---QPR---------------------3-------0

1987/88---Brentford---------------3-------0

1988/89---Beşiktaş----------------24------14

1989/95---QPR--------------------162-----80

1995/97---Newcastle United--------72-------45

1997/03---Tottenham--------------118-----33

2002/03---Westham---------------14-------2

2003/04---Leicester---------------29------12

2004/05---Bolton------------------14------2

2005------Reading-----------------14------1

2005/06---Watford-----------------0-------0



-Newcastle'daki Partneri Alan Shearer İle Birlikte-

İngiltere'de parlamadan önce, 1988 yılında kiralık olarak Beşiktaş'ta forma giyen ve Beşiktaş taraftarının gönlünde taht kuran Ferdinand, Tottenham'ın resmi internet sitesinde yayımlanan açıklamasında, ''Orada inanılmaz bir atmosfer var. Her profesyonel futbolcu bunu tatmalı. Tottenham'daki genç futbolcular için büyük bir tecrübe olacak'' dedi.

Ferdinand, Türkiye'de bulunduğu dönemde futbolun Avrupa düzeyinde olmadığını, ancak İngiliz takımlarıyla İstanbul'da oynanan maçların, Dünya Kupası maçları düzeyinde ilgi çektiğini belirtti.

''Beşiktaş benim için mükemmeldi'' diye konuşan Ferdinand, İstanbul'dan sadece iyi hatıralarla ayrıldığını kaydetti.

Beşiktaş'a gelerek ilk kez büyük bir kulüpte oynamanın tadına vardığını anlatan Ferdinand, ''Beni Beşiktaş'a Gordon Milne götürdü. Bana gerçekten çok iyi davrandılar. Böyle bir kalabalığın önünde daha önce sahaya çıkmamıştım. İlk antremanımda neredeyse 30 bin kişi vardı. Kariyerim boyunca hiçbirşeye ve kimseye değişmeyeceğim bir tecrübe oldu'' dedi.


 
****************DANİEL AMOKACHİ***********


Adı: Daniel Owefin Amokachi

Doğum Yeri: Kaduna, Nijerya

Doğum Tarihi: 30 Aralık 1972

Sezon: 96/99

Maç: 77

Gol: 19





Daniel Owefin Amokachi, (doğum 30 Aralık 1972 - Kaduna, Nijerya) Beşiktaş Jimnastik Kulübü ve Nijerya milli takımın eski forvet oyuncusu. Özellikle Nijerya Milli takımı ile 1994 ve 1998 yıllarında Dünya Kupası ve 1994 Afrika Kupası'nda gösterdiği performans ile dünya çapında tanınmıştır. Aynı zamanda milli forma ile 1996'da Olimpiyatlar altın madalyasının kazanılmasında önemli rol oynamıştır.
Henüz 18 yaşında iken 1990 yılında Afrika Kupası'nda Nijerya milli takımında kendini gösterme fırsatı buldu. Bu turnuvadaki başarısı ile takımı Ranchers Bees'den Belçika takımı Club Brugge'a transfer oldu. Belçika Ligi'nde oynadığı sezonlarda oldukça başarılı olması ve Dünya Kupası'ndaki performansı ile Premier Lig takımı Everton F.C.'ye 3 Milyon Sterlin bedelle transfer edildi. Özellikle yarı finalde attığı iki golle, bu takımın İngiltere'nin önemli kupalarından FA Cup'ı kazanmasında pay sahibi oldu.

Ancak bunun dışında Everton'da beklediği başarıyı gösteremeyince 1996 yılında 1,750,000 Sterlin bedelle Beşiktaş'a transfer edildi. 3 yıl boyunca Beşiktaş'ın formasını giydi. 77 kez Beşiktaş formasını giyerek o dönem için Beşiktaş'ta en çok forma giyen yabancı oyuncu rekorunu kırdı. Türkiye içindeki diğer kupalar, Avrupa kupaları gibi resmi maçlarla beraber toplam 114 resmi maç yaptı ve 26 gol kaydetti.
Beşiktaş'ta 1'er Türkiye Kupası, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık Kupası şampiyonluğu yaşadı. Sık sık sakatlanması ve Nijerya seyahatlerinden geç dönmesi nedeniyle Türkiye'deki performansı beklenenin altında oldu. Yine de sürati ve tekniği ile Beşiktaş'ın unutulmaz futbolcuları arasına girdi.

Ancak bonservisi Beşiktaş'ta olduğu 1998 senesinde gittiği Dünya Kupası'nda dizinden sakatlandı ve bir daha aynı güçte sahalara dönemedi. 1998-1999 sezonunda gerek sakatlığı gerekse teknik direktör John Benjamin Toshack ile yaşadığı sürtüşme ile uzun süre kadro dışında kaldı ve 13 hafta gol atamadı.
1999 yılında Beşiktaş'tan ayrılması ile bir daha aktif futbola dönemedi. 1860 Munich ve Tranmere Rovers gibi takımlarla kontrat imzalamasına rağmen sağlık testlerini geçemediği için transferi gerçekleşemedi.
Amokachi, şu anda Nijerya Milli takımı yardımcı teknik direktörlüğü görevinde bulunmaktadır.


Kariyeri


• 1989 Ranchers Bees
• 1990 Ranchers Bees
• 1990-91 Club Brugge (3/0)
• 1991-92 Club Brugge (26/12)
• 1992-93 Club Brugge (23/9)
• 1993-94 Club Brugge (28/14)
• 1994-95 Club Brugge (1/0)
• 1994-95 Everton (18/4)
• 1995-96 Everton (25/6)
• 1996-97 Besiktas (30/7)
• 1997-98 Besiktas (27/8)
• 1998-99 Besiktas (20/4)



Amokachi Sadece Bir Kulüp Arıyor!


Daniel Amokachi 1990 yılında geleceğini aramak ve şansını denemek için Nijerya’yı terkettiğinden beri şöhret,servet ve uluslararası ün kazandı.Ama şu an tek aradığı şey oynayacağı bir kulüp.

Son iki yılda,yani başına gelen ciddi sakatlıktan beri,başarılı forvet herhangi bir takımla sözleşme imzalayabilmek için her yeri dolaştı.

Almanya,Suudi Arabistan ve İngiltere deki birkaç kulüpte yaşadığı başarısız anlaşma girişimlerinden sonra Amokachi, Paris’in banliyölerinde yer alan ve 2. ligde oynayan bir takım olan Creteil ile birlikte çıktığı antremanlarla birlikte yeniden ortaya çıktı.

“Yeniden antremanlara çıkmak,yeşil çimleri koklamak,arkadaşlarımla birlikte top oynamak güzel” dedi bir antreman sonunda Amokachi.

“Belki burada oynayabilirim,çünkü burayı beğendim,ses gürültü yok,çok az medya,güzel bir seyirci ve bir çift köpek” dedi gülerek.

Uzun Dönem Diz Belası

Creteil teknik direktörü Laurent Trossey şunları söyledi Amokachi için: “Takımda meşhur bir futbolcunun yer alması güzel bir olay.Eski formuna yeniden kavuşmaya çalışmalı,idmanlarını ve egzersislerini iyi yapmalı,bu sayede belki ona bir anlaşma öneririz”

Bu Fransız takımıyla antremanlara çıktı, yine de kendini toparlayamadı ve uzun süredir çektiği diz belası ve sonrasında gelen zayıf formu yüzünden yeniden irtifa kaybetti ve düşüşe geçti Amokcahi.

Ocak ayında,düşmemeye karşı mücadele eden İngiltere üçüncü lig takımı Darlington Amokachi’yi kadrosuna katmak için teklif götürdü ama Amokachi reddetti bu teklifi.

Daha sonra İngiltere birinci lig ekibi Tranmare ile anlaşmaya çalıştı ama Tranmare kulübüde onun form durumundan dolayı endişe duyuyordu.

Aslında Tranmare’den önce Alman takımı 1860 Münih Amokcahi ile anlaşmıştı ama o yine tıbbi muayenelerde başarısız olmuştu ve sözleşmesi iptal edilmişti.

Tehlikede ki Kariyer

İngiliz Premier lig ekibi Manchester City ile anlaşma aşamalarında da yine aynı eksiklik yani tubbi yetersizlik sorunu başgösterdi.Ve Amokachi’nin Everton’dan eski hocası olan Joe Royle onu takıma almayı reddetti.

Amokcahi’nin dertleri 98 Fransa Dünya Kupasından sonra başladı.Burada dizinden yaşadığı sakatlık onun kariyerini tehlikeye atmıştı.O sırada da Beşiktaş’ta oynamaktaydı.

Büyük bir çıkış yaptığı 1994 Dünya kupası finallerinden farklı olarak, Amokachi bu sefer Fransa’da umutsuz,sönük bir gezideydi sanki.Yaptığı tek katkı grupta Bulgaristan’ı 1-0 yendikleri maçta Victor İkpeba’ya verdiği mükemmel gol pasıydı.

Grubun üçüncü maçını oynayacakları Paragauy karşılaşmasının hemen öncesindeki ısınma hareketleri esnasında dizinden sakatlanır ve kadrodan çıkarılır.

Bazı resmi yayın organları ve bilir kişiler Amokachi’nin dünya kupasından öncede sakatlığının bulunduğuna ve bu turnuva esnasında bu sakatlığın daha da ağırlaştığına inanıyorlardı.

Modellik Kariyeri

Daha sonra dizinden bir ameliyat geçirdi ve bir süre ortadan kayboldu.1999 yılı başlarında oldukça garip bir şekilde Nijerya Milli Takımının kaptanlığını yaptı ama yine yeterli derecede hazır değildi.

Sonra Türkiye’ye geri döndüğünde eski formuna kavuşmak yerine oldukça tuhaf bir şekilde, Tunuslu ve model olan karısı Nadia’nın da teşvikleriyle modellik kariyerine konsantre olmaya karar verdi.

1999 yılının sonlarında Beşiktaş Amokachi’nin sona eren sözleşmesini yenilemedi.

Amokachi, Nijerya 2000 Afrika Uluslar Kupası için hazırlıklara başlarken kadroya davet edildi ama çalışmalarda yine başarılı olamadı.Bununla birlikte takımın tılsımı olması ve onların finale gitmesinde itici bir güç olması istendiğinden turnuva da yani Nijerya Milli takımıyla birlikte kaldı.

Mükemmel Bir Stil

Amokachi 1989 yılında sadece 16 yaşındayken Batı Afrika Futbol Birliği tarafından verilen en iyi oyuncu ödülünü alırken oynadığı, Nijerya’nın Kaduna şehrinin takımı Ranchers Bee takımında hızla yükseldi.

Daha sonra Beçika’da Club Brugge’ın genç takımı ile sözleşme imzaladı ve kısa süre içerisinde de antrenörlerini etkileyen yetenekleri,atak yapma stili ile A takıma yükseldi.

Ligde ve Avrupa Kupalarında gösterdiği olağanüstü performans onun “Boğa” lakabıyla çağrılmasına,ün kazanmasına ve birkaç ödül almasını sağladı.Bu ödüllerden ikisi En İyi Siyahi Oyuncu ve Belçika’da ki En İyi Afrikalı oyuncu ödülleriydi.

Nijerya milli takımında da fırtına gibi esmeye başladı.Tunus’ta yapılan ve Nijerya’nın kazandığı 1994 Afrika Uluslar Kupası ve 2 gol attığı 1994 Dünya Kupasında Nijerya’ya çok büyük katkı sağladı.

Yunanistan’a karşı oynadıkları ve 2-0 kazandıkları karşılaşmada en çok hatırlanmaya değer gollerden birine imza attı.4 defans oyuncusu arasından hızla kopup 25 metreden doksana attığı gol hala hatırlanır.

Yedeklerde Bekleyiş

Ortada ki söylentilere göre onun Yunanistan’a karşı attığı gol daha sonra Everton’un onunla sözleşme imzalamasını sağlamıştı.

İlk sezon yedek kulübesinde bekledikten sonra ikinci sezon antrenör Joe Royle’un da etkisiyle birçok şey değişti onun için,özellikle de 1995 FA Cup sırasında.

Tottenham’ı Ellend Road’da 4-1 yendikleri maçta attığı iki gol,agresif oyun stili ve metrekarelerce boş alanı kullanması taraftarların ona “Amo-Taxi” lakabını takmasına sebep oldu.Kariyerinin en parlak döneminin öncesinde olmamasına rağmen,işler tatsızlaşmaya başlamadan önce o yıl Everton ile birlikte FA Cup sevinci yaşadı.

“Boğa” nın uluslararası alandaki en göze batan performansı kkuşkusuz 1996 Olimpiyat oyunlarıydı.23 yaş altı turnuvada yaşı geçmiş üç futbolcudan biri olarak da göze çarpmıştı.

Finalde Arjantin’e attığı ve skoru 2-2 ye taşıyan golü süperdi.Topu ayağının dışıyla ölçüsüz bir şekilde kalecinin ötesine dalgalandırmıştı.

Geleceğini Güvenceye Alma

Nijerya maçı 3-2 kazandı ama medyaya egemen başlıklar şu şekildeydi: “Amo Cephaneyi Ateşledi”

Kaçınılmaz olarak, Everton’u Beşiktaş için bıraktı ve burada ki ikinci sezonunda takımının Türkiye Kupasını almasına yardım etti.

Antrenörü John Toshackla girdiği ve büyük ses getiren ağız dalaşına rağmen Türkiyede’ki geleceğini güvence altına almayı başardı.

“Şu an dünyanın her yerinde tanınıyorum,bu yüzden bu sporu kendimi ortaya çıkarmak,ifşa etmek için yapmıyorum” diye söylüyordu ünlü forvet.

“Para için oynuyorum,bakmakla yükümlü olduğum bir ailem var.Gelecekleri için kaygı duymam gereken bir karım ve iki çocuğum var”

Bu demeç onun oynayacağı bir kulüp aramayı sürdüreceğinin bir işareti.

30 Mart 2001 - BBC





-Gençlerbirliğinden Ali Erenle Mücadele Ederken-



-1996 Olimpiyat Oyunları Finalinde Arjantine Attığı Gol Esnasında-



-Nijerya'nın 2000 Afrika Uluslar Kupasında Finale Ulaşmasını Kutlarken-


"Amokachi Sadece Bir Kulüp Arıyor" adlı makaleyi BBC'nin sitesinden kendim çevirdim.O yüzden bazı yerlerde hatalar olabilir.Şimdiden affola :)
 
1 9 0 3__________BEŞİKTAŞ__________1 0 9 3

*Aşkımız "Renklere" Kupalara "Degil"
*Yıllarca kahrolsak dertten kederden, bilsekki kellemiz kopar bedenden, aşkımız harbiden hemde derinden, asla vazgeçmeyiz Beşiktaş senden!!
*Beşiktaşım sen çok yaşa canım feda olsun sana, hiçbirşeye değişilmez senin sevgin bu dünyada.
*Gönlümüzün tahtındasın, geleceğin bahtındasın, siyah beyaz renklerinle Kartal bizim aşkımızsın.
*Beşiktaşım sen bana babamdan kalan bir miras değil, oğluma olan borcumsun..
*Beşiktaşım çok yaşa, büyük taraftarınla, guruluyuz mutluyuz, SIYAHIN BEYAZINLA...
*Beşiktaşım hayat sensin, dünyam sensin herşey sensin, gelecekse tüm acılar, biz hazırız senden gelsin.. Bu sevdadan vazgeçersek Allah belamızı versin
*Sev dedin de sevmedik mi? Sen dedin de ölmedik mi Beşiktaş...
*Açın gözlerinizi bakmayın şaşı, alayınız gelse yıkamaz şanlı Beşiktaşı!!
*Kalbimizde renkleri, bitmesede dertleri, doyamam doyamam sana.. Ne fener ne cimboma, aşkımız Beşiktaşa, Kartalım sen çok yaşa..
*Nasıl geldik bir gün öyle gideceğiz Beşiktaşlı doğduk Beşiktaşlı öleceğiz!!
*SİYAH saçlarım BEYAZ'larla dolsa, ömrüm tribünlerde solsa
*Ölüme götüren BEŞİKTAŞ AŞKI'ysa, ölmeye razıyım İnönü mezarım olsa...
*Ölümle yaşamı ayıran çizgi siyahla beyazı ayıramaz ki!!
*Kara kartalsın göklerde uçarsın, asırlardır yaşarsın, çekemeyenler kıskananlar çatlasın bir Allah'ım bir de sen varsın!!
*Bir gün herkes beşiktaşlı olmasın bırakın da o ayrıcalık bizde kalsın...
*Seninle başladı hayat, seninle son bulacak. Son nefesim bile Beşiktaşım olacak..
*Bu sene şampiyon görelim sizi, ölmeden mezara koymayın bizi! Korkutmaz bizleri musalla taşı ölümüne seviyoruz biz beşiktaş'ı!
*Senin olsun senin olsun, taraftarın canın olsun. Şimşek gibi gollerinle, tüm avrupa senden korksun.
*1903'de doğdu bu renkler, taparcasına sevdi bu kalpler, seni sevmekle çok haklıyız, sonuna kadar Beşiktaş'lıyız.
*Ok burcuna, yay burcuna, Minarenin taa ucuna, dünyanın dört bir yanına Şampiyon Kartal yazdıracağız.

KURULUŞ HİKAYESİ

Beşiktaş Jimnsatik Klubü Mart 1903 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu dönemimde 24 genç sporcu tarafından kuruldu.
Klubün ilk başkanı Samil Osman Bey 'dir. İlk zamanları boks, halter, jimnastik gibi spor türleri yapılıyordu.
O zamanlar dönemim padişahı Abdülhamit, buradaki kişiler isyan amacıyla birleşebilir endişesi taşıdığından,
spor klublerinin yaşama sokulması bir nevi yasaktı.
Bu yasağa rağmen klüp kısa zamanda büyüme gösterdi.
Yasağın kalmasından sonra 20 Ocak 1910 tarihinde "Beşiktaş Osmanli Jimnastik Kulubü“
adıyla yeniden ve resmi olarak kuruldu.
Birbirine yakın komşuluk ilişkileri olan iki futbol klubünün 1911'de birleşmesiyle BJK daha da büyüdü.
Kısa zaman içinde de futbol Beşiktaş'da ana spor dalı halini aldı.

KLUB RENKLERİNİN GELİŞİMİ

Beşiktaş kurulduğunda klub renkleri Kırmızı ve Beyaz renklerdi.1912/1913 yıllarındaki Balkan savaşında Osmanlı İmparatorluğu Balkan topraklarındaki egemenliğini kaybetmesinin yanında çok sayıda ölü verdi. Beşiktaş camiasından da bir çok sporcu hayatını kaybetti.
Bunun neticesinde klup, yas olarak Kırmızı/Beyaz olan renklerini Siyah/Beyaz olarak değiştirmeye karar verdi.

ŞAMPİYONLUKLAR

Grubunda bütün maçlarını kazanan Beşiktaş finalde diğer grubun birincisi Darüşşafaka ile karşı karşıya geldi. 23 Temmuz 1920'de oynanan bu maçı Siyah-Beyazlılar 2-1 kazanarak tarihlerindeki ilk şampiyonluğu elde ettiler.
1923-1924 >İstanbul Ligi Şampiyonu
1933-1934 >İstanbul Ligi Şampiyonu
1934 > Türkiye Futbol Şampiyonu
1934-1935 > İstanbul SİD Şampiyonu
1937-1938 > Teyyare Kupası Şampiyonu
1938-1939 > İstanbul Ligi Şampiyonu
1939-1940 > İstanbul Ligi Şampiyonu
1940-1941 > İstanbul Ligi Şampiyonu
1940-1941 > Milli Küme (Türkiye Ligi Şampiyonu)
1941-1942 > İstanbul Ligi Şampiyonu
1942-1943 > İstanbul Ligi Şampiyonu
1943 > İstanbul Kupası Şampiyonu
1943 > İzmir Fuar Kupası Şampiyonu
1943-1944 >Milli Küme (Türkiye Ligi Şampiyonu)
1944 > Başbakanlık Kupası Şampiyonu
1944-1945 > İstanbul Ligi Şampiyonu
1945 > İstanbul Kupası Şampiyonu
1945-1946 > İstanbul Ligi Şampiyonu (8 Yılda 7 kez.)
1946-1947 > Milli Küme (Türkiye Ligi Şampiyonu)
1947 > Başbakanlık Kupası Şampiyonu
1949-1950 > İstanbul Kupası Şampiyonu
1950-1951 > İstanbul Prof. Ligi Şampiyonu (ilk)
1951 > Türkiye Futbol Şampiyonu
1951-1952 > İstanbul Prof. Ligi Şampiyonu
1952-1953 > İstanbul Prof. Ligi Şampiyonu
1956-1957 > Türkiye Ligi (Federasyon Kupası ) Şampiyonu
1957-1958 > Türkiye Ligi (Federasyon Kupası ) Şampiyonu
1959-1960 > Türkiye Ligi Şampiyonu

MAHALLİ LİGLER DİKKATE ALINMADAN DOĞRUDAN DOĞRUYA

1965-1966 > Spor Toto Kupası Şampiyonu
1965 > TSYD Kupası Şampiyonu
1965-1966 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1966 > TSYD Kupası Şampiyonu
1966-1967 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1967 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
1968 > Spor Toto Kupası Şampiyonu
1969-1970 > Spor Toto Kupası Şampiyonu
1971-1972 > Spor Toto Kupası Şampiyonu
1971 > TSYD Kupası Şampiyonu
1972 > TSYD Kupası Şampiyonu
1974 > TSYD Kupası Şampiyonu
1974 > Başbakanlık Kupası Şampiyonu
1974 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
1974-1975 > Türkiye Kupası Şampiyonu
1977 > Başbakanlık Kupası Şampiyonu
1981-1982 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1984 > TSYD Kupası Şampiyonu
1984-1985 > Amatör İstanbul Ligi Şampiyonu
1985 > Türkiye Amatör Futbol Şampiyonu
1985 > TSYD Kupası Şampiyonu
1985-1986 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1986 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
1988 > Türkiye Amatör Futbol Şampiyonu
1988 > Başbakanlık Kupası Şampiyonu
1988 > TSYD Kupası Şampiyonu
1988-1989 > Türkiye Kupası Şampiyonu (Fed.Kupası )
1989 > Türkiye Kupası Şampiyonu (Fed.Kupasi)
1989 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
1989-1990 > TSYD Kupası Şampiyonu
1989-1990 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1990 > Türkiye Kupası Şampiyonu (Fed.Kupası )
1990-1991 > TSYD Kupası Şampiyonu
1991-1992 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1991-1992 > Türkiye Ligi Şampiyonu (ilk namağlup)
1991-1992 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
1993 > TSYD Kupası Şampiyonu
1993-1994 > Türkiye Kupası Şampiyonu
1994 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
1994-1995 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1996 > TSYD Kupası Şampiyonu
1997 > Başbakanlık Kupası Şampiyonu
1998 > Türkiye Kupası Şampiyonu
1998 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
2000 > Atatürk Kupası Şampiyonu
2002-2003 > Türkiye Ligi Şampiyonu
2005-2006 > Türkiye Kupası Şampiyonu

BAŞARILAR ve İLKLER

1. En fazla resmi İstanbul Ligi şampiyonu (15 Kez)
2. Üst üste beş yıl İstanbul şampiyonu olan tek kulüp (1939-1943)
3. İstanbul Liglerinde en fazla gol atan takım (1 Sezonda 90 Gol, 8 Yılda 599 Gol)
4. Resmi bir ligde üst üste 18 galibiyet alma başarısı
5. Resmi liglerde en fazla `namağlup şampiyon` olan takım (7 Kez)
6. Türkiye Liginde `namağlup şampiyon` olan tek takım
7. Türk Milli Takımı'nı temsil hakkı verilen ve bunun simgesi olarak ambleminde AYYILDIZ bulunduran tek takım
8. En fazla Centilmenlik Kupası alan takım (19 Kez)
9. Genç Takımlar Futbol Ligi'nde en çok İstanbul ve Türkiye şampiyonu olan kulüp (30 Kez)
10. Eskrimde Balkan şampiyonu olan kulüp
11. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı` fikrini ortaya atıp uygulamasını ve kanunlaşmasını sağlayan kulüp
12. Grekoromen güreşi, öncelikle kulüplere, daha sonra da Türkiye'ye yayan kulüp
13. Atletizm, eskrim, boks, basketbol, güreş ve futbolda Türkiye şampiyonlukları olan kulüp
14. Avrupa takımlarına en fazla oyuncu veren kulüp
15. Sırıkla atlamayı Türkiye'ye getiren kulüp (Ressam Namik İsmail)
16. Okullarda `Beden Terbiyesi` dersleri veren kulüp
17. Türkiye'nin en zengin tesislerine sahip kulübü
18. Türkiye'de gökdeleni olan tek kulüp
19. Üst üste 56 maç yenilmeyen tek kulüp `Yenilmez Armada`
20. İki senede sadece 1 yenilgi alan tek takım
21. Resmi bir maçta 10 gol atan tek kulüp 1989-90 sezonunda Beşiktaş-Adana Demirspor: 10-0 Ali Gültekin (4), Metin Tekin (3) ve Feyyaz Uçar (3)
22. İnonü Stadı'nda 10 sene hiçbir Anadolu takımına yenilmeyen tek takım
23. Lig tarihinde en uzun süre yenilmeyen ekip (48 maç) Beşiktaş, 1990-91 sezonunun 26. haftasında Gençlerbirliği'ne 2-0 yenildikten sonra, 1991-92 sezonunu yenilgisiz kapattı. Besiktaş tam 48 hafta sonra, 1992-93 sezonunun 13. haftasında Galatasaray'a 3-1 yenildi
24. Birinci futbol liginde üst üste en çok maç kazanma rekoru (1959-60 sezonu üst üste 13 maç)
25. En uzun süre çalışan yabancı teknik direktör: Gordon Milne (6.5 sezon)
26. Türkiye'de bütün kuruluşlar ISO 9001: 1994'e göre belgeli olmasına rağmen, Beşiktaş Jimnastik Kulübü ISO 9001: 2000 revizyonuna göre belgelendirilmiş ilk kuruluş
27. Beşiktaş Jimnastik Kulübü, sportif branşlar yönetimi ve spor tesisleri işletimi, marka ve amblemli ürün pazarlama ve satışı, basın, halk, üye ve taraftar iletişimi ile üyelik hizmetleri alanlarında ISO 9001: 2000 versiyonuyla Türkiye'de belgelendirilmiş ilk ve tek spor kulübü

İLKLER

1. Atatürk'ün ilk ilgilendiği ve ziyaret ettiği kulüp (1914)
2. İlk kurulan spor kulubü (1903) ilk tescil edilen spor klubü (1910)
3. İlk spor tesisi ve lokali kuran Kulüp (Akaretler-1909)
4. İlk resmi İstanbul Ligi şampiyonu (1924)
5. İlk eskirim şampiyonu kulüp
6. İlk atletizm şampiyonu kulüp
7. İlk güreş şampiyonu takım
8. İlk voleybol şampiyonu takım
9. İlk Başbakanlık Kupası
10. İlk Federasyon Kupası
11. 20 takım arasında yapılan ilk Türkiye Ligi'nde şampiyonu
12. Olimpiyatlara ilk defa bayan sporcu yollayan kulüp (1936-Berlin)
13. Ülkemizde ilk defa sahnede spor gösterisi ve jimnastik hareketi düzenleyen kulüp (1910 / Kadıköy Apollon Sineması )
14. İlk sualtı sporları yapan kulüp
15. İlk kıtalar arası seyahat yapan kulüp (USA)
16. İlk boks şubesi kuran antrenörler yetiştiren kulüp
17. Türkiye'de dekatlon yarışları yapan ilk kulüp
18. İstanbul'da ilk defa uluslararası güreş turnuvası yöneten kulüp(1910-1911)
19. İlk maraton müsabakasını kazanan sporcu `Maratoncu İbrahim`
20. İlk `Atış Poligonunu` kuran kulüp
21. Bir maçta 5 kırmızı kart gören ilk ve tek takım. (2003-2004 sezonu 18.hafta Beşiktaş-Samsunspor maçının 25.dakikasında Carlos Antonio Zago, 41.dakikada İbrahim Üzülmez, 44.dakikada Ahmet Yıldırım, 69.dakikada Daniel ,Gabriel Pancu ve 85.dakikada İlhan Mansız)

B.J.K ONURSAL BAŞKANLARI


* Baba Hakkı Yeten
* Süleyman Seba

Kronolojik sıra ile başkanlar

1. 1903-1908 M. Şamil Osmanoğlu
2. 1908-1911 Şükrü Paşa
3. 1911-1918 Fuat Paşa
4. 1918-1924 Fuat Balkan
5. 1924-1926 Ahmet Fetgeri Aşeni
6. 1926-1928 Fuat Balkan
7. 1928-1930 Ahmet Fetgeri Aşeni
8. 1930-1932 Emin Şükrü Kunt
9. 1932-1935 A. Ziya Karamürsel
10. 1935-1937 Fuat Balkan
11. 1937-1938 Recep Peker
12. 1938-1939 A. Ziya Karamürsel
13. 1939-1941 Yusuf Ziya Erdem
14. 1941-1942 A. Ziya Karamürsel
15. 1942-1950 A. Ziya Kozanoğlu
16. 1950-1951 Ekrem Amaç
17. 1951-1955 Salih Fuat Keçeci
18. 1955-1956 Tahir Söğütlü
19. 1956-1957 Danyal Akbel
20. 1957-1958 Nuri Togay
21. 1958-1959 Ferhat Nasır
22. 1959-1960 Nuri Togay
23. 1960-1963 Hakkı Yeten
24. 1963-1964 Selahattin Akel
25. 1964-1966 Hakkı Yeten
26. 1966-1967 Hasan Salman
27. 1967-1968 Hakkı Yeten
28. 1968-1970 Talat Asal
29. 1970-1971 Agasi Şen
30. 1971-1972 Himmet Ünlü
31. 1972-1973 Şekip Okçuoğlu
32. 1973-1977 Mehmet Üstünkaya
33. 1977-1979 Gazi Akınal
34. 1979-1979 Hüseyin Cevahiroğlu
35. 1979-1980 Gazi Akınal
36. 1980-1981 Rıza Kumruoğlu
37. 1981-1984 Mehmet Üstünkaya
38. 1984-2000 Süleyman Seba
39. 2000-2004 Serdar Bilgili
40. 2004-20.. Yıldırım Demirören

B.J.K İNÖNÜ STADYUMU

* İnönü Stadı 1947 Yılında Açıldı. Mimari planları Mimar Vietti Violi , Mimar Şinasi Şahingiray ve Mimar Fazıl Aysu tarafından hazırlanmış olup, II. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü devrinde ve Lütfi Kırdar'ın İstanbul Valiliği ve Beden Terbiyesi Bölge Başkanlığı zamanında yapılmış ve 19 Mayıs 1947 yılında açılmıştır. 1950'li yıllarda stadyumun arka tarafında bulunan gazhane ve havagazı fabrikası daha sonraki yıllarda yıkılarak yeni açık tribünler inşa edilmiştir. İnönü Stadyumu’nun ilk maçı Beşiktaş ile İsveç'in AIK takımı arasında oynanmıştır. Bu stadyumdaki ilk golü de o zamanlar Beşiktaş’ın futbolcusu olan, Onursal Başkanımız Süleyman Seba atmıştır. İlk maç 3-2 AIK' nın galibiyeti ile bitmiştir.
* 1998 Yılında 49 Yıllığına Kiralandı.
* 8 Şubat 1998 tarihinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile BJK Derneği arasında imzalanan sözleşme ile 49 yıllık intifa hakkı verilmiş ve sözleşmenin tapuya tescil tarihi olan 27 Mart 1998 tarihinden itibaren BJK'ya ait olmuştur. BJK İnönü Stadyumu ile ilgili tasarruflarda bulunmaya sadece Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği’nin yetkili olduğu hukuken tescil edilmiştir.
* BJK İnönü Stadı'ndaki Yenileme Çalışmaları (2004)
* 2003-2004 sezonunun tamamlanmasının ardından hemen başlayan çalışmalarla stadımız, muhteşem bir görünüm kazandı. Zemin indirme projesiyle, tribünler ile saha arasında artık sadece 4 metre uzaklık var. Bu sayede yüzde 50 artışla, toplam koltuk kapasitesi de 32,145’e ulaştı. Kapalıda bulunan basın tribünü, taraftarlardan gelen istek üzerine numaralı kısma alındı. Kapalı trübünün orta bölümündeki localar, tribünlerle saha arasında bulunan tel örgüler kaldırıldı. Stadın giriş ve çıkışlarını rahatlatmak için kapı sayısı da yüzde 100 artırılarak, 36’dan 72’ye çıkartıldı. BJK TV için stat içerisinde bir bölüm yapıldı. Ayrıca, tuvalet ve büfelere yenisi eklenerek, bakımları tamamlandı.
* Nasıl Gidilir? Beşiktaş'dan Taksime giden yolda Dolmabahçe Sarayı’nın tam karşısındadır. Taksim tarafından geliyorsanız Gümüşsuyu caddesinin bitiminde, Beşiktaş İnönü Stadyumu karşınıza çıkacaktır.

B.J.K BÜNYESİNDEKİ AKTİF BRANŞLAR

* Atletizm
* Basketbol
* Bedensel Engelliler
* Boks
* Briç
* Futbol
* Güreş
* Hentbol
* Jimnastik
* Kürek
* Masa Tenisi
* Motor sporları
* Satranç
* Voleybol

B.J.K BÜNYESİNDE YAPILMIŞ SPORLAR

* Bilardo
* Binicilik
* Bisiklet
* Eskrim
* Halat Çekme
* Halter
* Hokey
* Judo
* Okçuluk
* Su Sporları

B.J.K FUTBOL TAKIMI UNUTULMAZ YERLİ OYUNCULARI

1. Hakkı Yeten
2. Şeref Görkey
3. Refik Osman Top
4. Şükrü Gülesin
5. Vedii Tosuncuk
6. Hüseyin Saygun
7. Hüsnü Savman
8. Şevket Yorulmaz
9. Faruk Sağnak
10. Bülent Aziz Esel
11. Kemal Gülçelik
12. Recep Adanır
13. Nazmi Bilge
14. Ali İhsan Karayiğit
15. Faruk Karadoğan
16. Güven Önüt
17. Rasim Kara
18. Zekeriya Alp
19. Kaya Köstepen
20. Necmi Mutlu
21. Sabri Dino
22. Birol Pekel
23. Şenol Birol
24. Ahmet Özacar
25. Sanlı Sarıalioğlu
26. Yusuf Tunaoğlu
27. Mehmet Ekşi
28. Necdet Ergün
29. Samet Aybaba
30. Ziya Doğan
31. Rıza Çalımbay
32. Recep Çetin
33. Kadir Akbulut
34. Ulvi Güveneroğlu
35. Gökhan Keskin
36. Metin Tekin
37. Feyyaz Uçar
38. Ali Gültiken
39. Mehmet Özdilek
40. Ertuğrul Sağlam
41. Sergen Yalçın
42. Nihat Kahveci
43. İlhan Mansız

B.J.K FUTBOL TAKIMI UNUTULMAZ YABANCI OYUNCULARI

1. Zlatan Arnavutoviç
2. Sava Paunoviç
3. Joe Erwin Kuzman
4. Cevdet Şekerbegoviç
5. Mirsad Kovaçeviç
6. Leslie Ferdinand
7. Alan Walsh
8. Stefan Kuntz
9. Fani Madida
10. Ronny Johnsen
11. Daniel Amokachi
12. Marjan Mrmic
13. Markus Munch
14. Pascal Nouma
15. Ronaldo Guiaro
16. Daniel Gabriel Pancu
17. Oscar Cordoba

B.J.K FUTBOL TAKIMI TEKNİK DİREKTÖRLERİ

* 1911-1925 Şeref Bey.
* 1925-1935 Zinger (Macaristan)
* 1935-1944 Refik Osman Top
* 1944-1946 Charles Howard (İngiltere)
* 1946-1947 Refik Osman Top
* 1947-1948 Giuseppe Meazza (İtalya)
* 1948-1949 Hakkı Yeten
* 1949-1950 Eric Keen (İngiltere)
* 1950-1954 Hakkı Yeten
* 1954-1955 Sandro Puppo (İtalya)
* 1955-1956 Cihat Arman
* 1956-1957 Mesaros (Macaristan)
* 1957-1958 Eşref Bilgiç
* 1958-1959 Remondini (İtalya)
* 1959-1960 Andrea Kutik (Macaristan)
* 1960-1961 Sandro Puppo (İtalya)
* 1961-1963 Şeref Görkey
* 1963-1964 Recep Adanır - Melcihor (Avusturya)
* 1964-1967 Lubisa Spajic (Yugoslavya)
* 1967-1968 Jane Janevski (Yugoslavya)
* 1968-1969 Milev (Bulgaristan)
* 1969-1970 Ciric (Yugoslavya)
* 1970-1971 Teoderescu (Romanya)
* 1971-1972 Gündüz Kılıç
* 1972-1974 Abdullah Gegic (Yugoslavya)
* 1974-1975 Metin Türel
* 1975-1976 Horst Buhtz (Almanya)
* 1976-1977 Gündüz Tekin Onay
* 1977-1978 Miloş Milutinoviç (Yugoslavya)
* 1978-1979 Dogan Andaç
* 1979-1980 Serpil Hamdi Tüzün
* 1980-1981 Metin Türel
* 1980-1983 Dorde Miliç (Yugoslavya)
* 1983-1984 Ziya Taner
* 1984-1986 Branko Stankoviç (Yugoslavya)
* 1986-1987 Miloş Milutinoviç (Yugoslavya)
* 1987-1993 Gordon Milne (İngiltere)
* 1993-1996 Christoph Daum (Almanya)
* 1996-1997 Rasim Kara
* 1997-1999 John Benjamin Toshack (Galler)
* 1999-1999 Karl Heinz Feldkamp (Almanya)
* 1999-2000 Hans Peter Briegel (Almanya)
* 2000-2001 Nevio Scala (İtalya)
* 2001-2002 Christoph Daum (Almanya)
* 2002-2004 Mircea Lucescu (Romanya)
* 2004-2005 Vicente Del Bosque (İspanya)
* 2004-2005 Rıza Çalımbay
* 2005-.... Jean Tigana (Fransa)

1 9 0 3__________B E Ş İ K T A Ş______2003

BU BİLGİDE BENDEN OLSUN;)HERŞEY BEŞİKTAŞ İÇİN
 
1 9 0 3__________BEŞİKTAŞ__________1 0 9 3

*Aşkımız "Renklere" Kupalara "Degil"
*Yıllarca kahrolsak dertten kederden, bilsekki kellemiz kopar bedenden, aşkımız harbiden hemde derinden, asla vazgeçmeyiz Beşiktaş senden!!
*Beşiktaşım sen çok yaşa canım feda olsun sana, hiçbirşeye değişilmez senin sevgin bu dünyada.
*Gönlümüzün tahtındasın, geleceğin bahtındasın, siyah beyaz renklerinle Kartal bizim aşkımızsın.
*Beşiktaşım sen bana babamdan kalan bir miras değil, oğluma olan borcumsun..
*Beşiktaşım çok yaşa, büyük taraftarınla, guruluyuz mutluyuz, SIYAHIN BEYAZINLA...
*Beşiktaşım hayat sensin, dünyam sensin herşey sensin, gelecekse tüm acılar, biz hazırız senden gelsin.. Bu sevdadan vazgeçersek Allah belamızı versin
*Sev dedin de sevmedik mi? Sen dedin de ölmedik mi Beşiktaş...
*Açın gözlerinizi bakmayın şaşı, alayınız gelse yıkamaz şanlı Beşiktaşı!!
*Kalbimizde renkleri, bitmesede dertleri, doyamam doyamam sana.. Ne fener ne cimboma, aşkımız Beşiktaşa, Kartalım sen çok yaşa..
*Nasıl geldik bir gün öyle gideceğiz Beşiktaşlı doğduk Beşiktaşlı öleceğiz!!
*SİYAH saçlarım BEYAZ'larla dolsa, ömrüm tribünlerde solsa
*Ölüme götüren BEŞİKTAŞ AŞKI'ysa, ölmeye razıyım İnönü mezarım olsa...
*Ölümle yaşamı ayıran çizgi siyahla beyazı ayıramaz ki!!
*Kara kartalsın göklerde uçarsın, asırlardır yaşarsın, çekemeyenler kıskananlar çatlasın bir Allah'ım bir de sen varsın!!
*Bir gün herkes beşiktaşlı olmasın bırakın da o ayrıcalık bizde kalsın...
*Seninle başladı hayat, seninle son bulacak. Son nefesim bile Beşiktaşım olacak..
*Bu sene şampiyon görelim sizi, ölmeden mezara koymayın bizi! Korkutmaz bizleri musalla taşı ölümüne seviyoruz biz beşiktaş'ı!
*Senin olsun senin olsun, taraftarın canın olsun. Şimşek gibi gollerinle, tüm avrupa senden korksun.
*1903'de doğdu bu renkler, taparcasına sevdi bu kalpler, seni sevmekle çok haklıyız, sonuna kadar Beşiktaş'lıyız.
*Ok burcuna, yay burcuna, Minarenin taa ucuna, dünyanın dört bir yanına Şampiyon Kartal yazdıracağız.

KURULUŞ HİKAYESİ

Beşiktaş Jimnsatik Klubü Mart 1903 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu dönemimde 24 genç sporcu tarafından kuruldu.
Klubün ilk başkanı Samil Osman Bey 'dir. İlk zamanları boks, halter, jimnastik gibi spor türleri yapılıyordu.
O zamanlar dönemim padişahı Abdülhamit, buradaki kişiler isyan amacıyla birleşebilir endişesi taşıdığından,
spor klublerinin yaşama sokulması bir nevi yasaktı.
Bu yasağa rağmen klüp kısa zamanda büyüme gösterdi.
Yasağın kalmasından sonra 20 Ocak 1910 tarihinde "Beşiktaş Osmanli Jimnastik Kulubü“
adıyla yeniden ve resmi olarak kuruldu.
Birbirine yakın komşuluk ilişkileri olan iki futbol klubünün 1911'de birleşmesiyle BJK daha da büyüdü.
Kısa zaman içinde de futbol Beşiktaş'da ana spor dalı halini aldı.

KLUB RENKLERİNİN GELİŞİMİ

Beşiktaş kurulduğunda klub renkleri Kırmızı ve Beyaz renklerdi.1912/1913 yıllarındaki Balkan savaşında Osmanlı İmparatorluğu Balkan topraklarındaki egemenliğini kaybetmesinin yanında çok sayıda ölü verdi. Beşiktaş camiasından da bir çok sporcu hayatını kaybetti.
Bunun neticesinde klup, yas olarak Kırmızı/Beyaz olan renklerini Siyah/Beyaz olarak değiştirmeye karar verdi.

ŞAMPİYONLUKLAR

Grubunda bütün maçlarını kazanan Beşiktaş finalde diğer grubun birincisi Darüşşafaka ile karşı karşıya geldi. 23 Temmuz 1920'de oynanan bu maçı Siyah-Beyazlılar 2-1 kazanarak tarihlerindeki ilk şampiyonluğu elde ettiler.
1923-1924 >İstanbul Ligi Şampiyonu
1933-1934 >İstanbul Ligi Şampiyonu
1934 > Türkiye Futbol Şampiyonu
1934-1935 > İstanbul SİD Şampiyonu
1937-1938 > Teyyare Kupası Şampiyonu
1938-1939 > İstanbul Ligi Şampiyonu
1939-1940 > İstanbul Ligi Şampiyonu
1940-1941 > İstanbul Ligi Şampiyonu
1940-1941 > Milli Küme (Türkiye Ligi Şampiyonu)
1941-1942 > İstanbul Ligi Şampiyonu
1942-1943 > İstanbul Ligi Şampiyonu
1943 > İstanbul Kupası Şampiyonu
1943 > İzmir Fuar Kupası Şampiyonu
1943-1944 >Milli Küme (Türkiye Ligi Şampiyonu)
1944 > Başbakanlık Kupası Şampiyonu
1944-1945 > İstanbul Ligi Şampiyonu
1945 > İstanbul Kupası Şampiyonu
1945-1946 > İstanbul Ligi Şampiyonu (8 Yılda 7 kez.)
1946-1947 > Milli Küme (Türkiye Ligi Şampiyonu)
1947 > Başbakanlık Kupası Şampiyonu
1949-1950 > İstanbul Kupası Şampiyonu
1950-1951 > İstanbul Prof. Ligi Şampiyonu (ilk)
1951 > Türkiye Futbol Şampiyonu
1951-1952 > İstanbul Prof. Ligi Şampiyonu
1952-1953 > İstanbul Prof. Ligi Şampiyonu
1956-1957 > Türkiye Ligi (Federasyon Kupası ) Şampiyonu
1957-1958 > Türkiye Ligi (Federasyon Kupası ) Şampiyonu
1959-1960 > Türkiye Ligi Şampiyonu

MAHALLİ LİGLER DİKKATE ALINMADAN DOĞRUDAN DOĞRUYA

1965-1966 > Spor Toto Kupası Şampiyonu
1965 > TSYD Kupası Şampiyonu
1965-1966 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1966 > TSYD Kupası Şampiyonu
1966-1967 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1967 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
1968 > Spor Toto Kupası Şampiyonu
1969-1970 > Spor Toto Kupası Şampiyonu
1971-1972 > Spor Toto Kupası Şampiyonu
1971 > TSYD Kupası Şampiyonu
1972 > TSYD Kupası Şampiyonu
1974 > TSYD Kupası Şampiyonu
1974 > Başbakanlık Kupası Şampiyonu
1974 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
1974-1975 > Türkiye Kupası Şampiyonu
1977 > Başbakanlık Kupası Şampiyonu
1981-1982 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1984 > TSYD Kupası Şampiyonu
1984-1985 > Amatör İstanbul Ligi Şampiyonu
1985 > Türkiye Amatör Futbol Şampiyonu
1985 > TSYD Kupası Şampiyonu
1985-1986 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1986 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
1988 > Türkiye Amatör Futbol Şampiyonu
1988 > Başbakanlık Kupası Şampiyonu
1988 > TSYD Kupası Şampiyonu
1988-1989 > Türkiye Kupası Şampiyonu (Fed.Kupası )
1989 > Türkiye Kupası Şampiyonu (Fed.Kupasi)
1989 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
1989-1990 > TSYD Kupası Şampiyonu
1989-1990 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1990 > Türkiye Kupası Şampiyonu (Fed.Kupası )
1990-1991 > TSYD Kupası Şampiyonu
1991-1992 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1991-1992 > Türkiye Ligi Şampiyonu (ilk namağlup)
1991-1992 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
1993 > TSYD Kupası Şampiyonu
1993-1994 > Türkiye Kupası Şampiyonu
1994 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
1994-1995 > Türkiye Ligi Şampiyonu
1996 > TSYD Kupası Şampiyonu
1997 > Başbakanlık Kupası Şampiyonu
1998 > Türkiye Kupası Şampiyonu
1998 > Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonu
2000 > Atatürk Kupası Şampiyonu
2002-2003 > Türkiye Ligi Şampiyonu
2005-2006 > Türkiye Kupası Şampiyonu

BAŞARILAR ve İLKLER

1. En fazla resmi İstanbul Ligi şampiyonu (15 Kez)
2. Üst üste beş yıl İstanbul şampiyonu olan tek kulüp (1939-1943)
3. İstanbul Liglerinde en fazla gol atan takım (1 Sezonda 90 Gol, 8 Yılda 599 Gol)
4. Resmi bir ligde üst üste 18 galibiyet alma başarısı
5. Resmi liglerde en fazla `namağlup şampiyon` olan takım (7 Kez)
6. Türkiye Liginde `namağlup şampiyon` olan tek takım
7. Türk Milli Takımı'nı temsil hakkı verilen ve bunun simgesi olarak ambleminde AYYILDIZ bulunduran tek takım
8. En fazla Centilmenlik Kupası alan takım (19 Kez)
9. Genç Takımlar Futbol Ligi'nde en çok İstanbul ve Türkiye şampiyonu olan kulüp (30 Kez)
10. Eskrimde Balkan şampiyonu olan kulüp
11. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı` fikrini ortaya atıp uygulamasını ve kanunlaşmasını sağlayan kulüp
12. Grekoromen güreşi, öncelikle kulüplere, daha sonra da Türkiye'ye yayan kulüp
13. Atletizm, eskrim, boks, basketbol, güreş ve futbolda Türkiye şampiyonlukları olan kulüp
14. Avrupa takımlarına en fazla oyuncu veren kulüp
15. Sırıkla atlamayı Türkiye'ye getiren kulüp (Ressam Namik İsmail)
16. Okullarda `Beden Terbiyesi` dersleri veren kulüp
17. Türkiye'nin en zengin tesislerine sahip kulübü
18. Türkiye'de gökdeleni olan tek kulüp
19. Üst üste 56 maç yenilmeyen tek kulüp `Yenilmez Armada`
20. İki senede sadece 1 yenilgi alan tek takım
21. Resmi bir maçta 10 gol atan tek kulüp 1989-90 sezonunda Beşiktaş-Adana Demirspor: 10-0 Ali Gültekin (4), Metin Tekin (3) ve Feyyaz Uçar (3)
22. İnonü Stadı'nda 10 sene hiçbir Anadolu takımına yenilmeyen tek takım
23. Lig tarihinde en uzun süre yenilmeyen ekip (48 maç) Beşiktaş, 1990-91 sezonunun 26. haftasında Gençlerbirliği'ne 2-0 yenildikten sonra, 1991-92 sezonunu yenilgisiz kapattı. Besiktaş tam 48 hafta sonra, 1992-93 sezonunun 13. haftasında Galatasaray'a 3-1 yenildi
24. Birinci futbol liginde üst üste en çok maç kazanma rekoru (1959-60 sezonu üst üste 13 maç)
25. En uzun süre çalışan yabancı teknik direktör: Gordon Milne (6.5 sezon)
26. Türkiye'de bütün kuruluşlar ISO 9001: 1994'e göre belgeli olmasına rağmen, Beşiktaş Jimnastik Kulübü ISO 9001: 2000 revizyonuna göre belgelendirilmiş ilk kuruluş
27. Beşiktaş Jimnastik Kulübü, sportif branşlar yönetimi ve spor tesisleri işletimi, marka ve amblemli ürün pazarlama ve satışı, basın, halk, üye ve taraftar iletişimi ile üyelik hizmetleri alanlarında ISO 9001: 2000 versiyonuyla Türkiye'de belgelendirilmiş ilk ve tek spor kulübü

İLKLER

1. Atatürk'ün ilk ilgilendiği ve ziyaret ettiği kulüp (1914)
2. İlk kurulan spor kulubü (1903) ilk tescil edilen spor klubü (1910)
3. İlk spor tesisi ve lokali kuran Kulüp (Akaretler-1909)
4. İlk resmi İstanbul Ligi şampiyonu (1924)
5. İlk eskirim şampiyonu kulüp
6. İlk atletizm şampiyonu kulüp
7. İlk güreş şampiyonu takım
8. İlk voleybol şampiyonu takım
9. İlk Başbakanlık Kupası
10. İlk Federasyon Kupası
11. 20 takım arasında yapılan ilk Türkiye Ligi'nde şampiyonu
12. Olimpiyatlara ilk defa bayan sporcu yollayan kulüp (1936-Berlin)
13. Ülkemizde ilk defa sahnede spor gösterisi ve jimnastik hareketi düzenleyen kulüp (1910 / Kadıköy Apollon Sineması )
14. İlk sualtı sporları yapan kulüp
15. İlk kıtalar arası seyahat yapan kulüp (USA)
16. İlk boks şubesi kuran antrenörler yetiştiren kulüp
17. Türkiye'de dekatlon yarışları yapan ilk kulüp
18. İstanbul'da ilk defa uluslararası güreş turnuvası yöneten kulüp(1910-1911)
19. İlk maraton müsabakasını kazanan sporcu `Maratoncu İbrahim`
20. İlk `Atış Poligonunu` kuran kulüp
21. Bir maçta 5 kırmızı kart gören ilk ve tek takım. (2003-2004 sezonu 18.hafta Beşiktaş-Samsunspor maçının 25.dakikasında Carlos Antonio Zago, 41.dakikada İbrahim Üzülmez, 44.dakikada Ahmet Yıldırım, 69.dakikada Daniel ,Gabriel Pancu ve 85.dakikada İlhan Mansız)

B.J.K ONURSAL BAŞKANLARI


* Baba Hakkı Yeten
* Süleyman Seba

Kronolojik sıra ile başkanlar

1. 1903-1908 M. Şamil Osmanoğlu
2. 1908-1911 Şükrü Paşa
3. 1911-1918 Fuat Paşa
4. 1918-1924 Fuat Balkan
5. 1924-1926 Ahmet Fetgeri Aşeni
6. 1926-1928 Fuat Balkan
7. 1928-1930 Ahmet Fetgeri Aşeni
8. 1930-1932 Emin Şükrü Kunt
9. 1932-1935 A. Ziya Karamürsel
10. 1935-1937 Fuat Balkan
11. 1937-1938 Recep Peker
12. 1938-1939 A. Ziya Karamürsel
13. 1939-1941 Yusuf Ziya Erdem
14. 1941-1942 A. Ziya Karamürsel
15. 1942-1950 A. Ziya Kozanoğlu
16. 1950-1951 Ekrem Amaç
17. 1951-1955 Salih Fuat Keçeci
18. 1955-1956 Tahir Söğütlü
19. 1956-1957 Danyal Akbel
20. 1957-1958 Nuri Togay
21. 1958-1959 Ferhat Nasır
22. 1959-1960 Nuri Togay
23. 1960-1963 Hakkı Yeten
24. 1963-1964 Selahattin Akel
25. 1964-1966 Hakkı Yeten
26. 1966-1967 Hasan Salman
27. 1967-1968 Hakkı Yeten
28. 1968-1970 Talat Asal
29. 1970-1971 Agasi Şen
30. 1971-1972 Himmet Ünlü
31. 1972-1973 Şekip Okçuoğlu
32. 1973-1977 Mehmet Üstünkaya
33. 1977-1979 Gazi Akınal
34. 1979-1979 Hüseyin Cevahiroğlu
35. 1979-1980 Gazi Akınal
36. 1980-1981 Rıza Kumruoğlu
37. 1981-1984 Mehmet Üstünkaya
38. 1984-2000 Süleyman Seba
39. 2000-2004 Serdar Bilgili
40. 2004-20.. Yıldırım Demirören

B.J.K İNÖNÜ STADYUMU

* İnönü Stadı 1947 Yılında Açıldı. Mimari planları Mimar Vietti Violi , Mimar Şinasi Şahingiray ve Mimar Fazıl Aysu tarafından hazırlanmış olup, II. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü devrinde ve Lütfi Kırdar'ın İstanbul Valiliği ve Beden Terbiyesi Bölge Başkanlığı zamanında yapılmış ve 19 Mayıs 1947 yılında açılmıştır. 1950'li yıllarda stadyumun arka tarafında bulunan gazhane ve havagazı fabrikası daha sonraki yıllarda yıkılarak yeni açık tribünler inşa edilmiştir. İnönü Stadyumu’nun ilk maçı Beşiktaş ile İsveç'in AIK takımı arasında oynanmıştır. Bu stadyumdaki ilk golü de o zamanlar Beşiktaş’ın futbolcusu olan, Onursal Başkanımız Süleyman Seba atmıştır. İlk maç 3-2 AIK' nın galibiyeti ile bitmiştir.
* 1998 Yılında 49 Yıllığına Kiralandı.
* 8 Şubat 1998 tarihinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile BJK Derneği arasında imzalanan sözleşme ile 49 yıllık intifa hakkı verilmiş ve sözleşmenin tapuya tescil tarihi olan 27 Mart 1998 tarihinden itibaren BJK'ya ait olmuştur. BJK İnönü Stadyumu ile ilgili tasarruflarda bulunmaya sadece Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği’nin yetkili olduğu hukuken tescil edilmiştir.
* BJK İnönü Stadı'ndaki Yenileme Çalışmaları (2004)
* 2003-2004 sezonunun tamamlanmasının ardından hemen başlayan çalışmalarla stadımız, muhteşem bir görünüm kazandı. Zemin indirme projesiyle, tribünler ile saha arasında artık sadece 4 metre uzaklık var. Bu sayede yüzde 50 artışla, toplam koltuk kapasitesi de 32,145’e ulaştı. Kapalıda bulunan basın tribünü, taraftarlardan gelen istek üzerine numaralı kısma alındı. Kapalı trübünün orta bölümündeki localar, tribünlerle saha arasında bulunan tel örgüler kaldırıldı. Stadın giriş ve çıkışlarını rahatlatmak için kapı sayısı da yüzde 100 artırılarak, 36’dan 72’ye çıkartıldı. BJK TV için stat içerisinde bir bölüm yapıldı. Ayrıca, tuvalet ve büfelere yenisi eklenerek, bakımları tamamlandı.
* Nasıl Gidilir? Beşiktaş'dan Taksime giden yolda Dolmabahçe Sarayı’nın tam karşısındadır. Taksim tarafından geliyorsanız Gümüşsuyu caddesinin bitiminde, Beşiktaş İnönü Stadyumu karşınıza çıkacaktır.

B.J.K BÜNYESİNDEKİ AKTİF BRANŞLAR

* Atletizm
* Basketbol
* Bedensel Engelliler
* Boks
* Briç
* Futbol
* Güreş
* Hentbol
* Jimnastik
* Kürek
* Masa Tenisi
* Motor sporları
* Satranç
* Voleybol

B.J.K BÜNYESİNDE YAPILMIŞ SPORLAR

* Bilardo
* Binicilik
* Bisiklet
* Eskrim
* Halat Çekme
* Halter
* Hokey
* Judo
* Okçuluk
* Su Sporları

B.J.K FUTBOL TAKIMI UNUTULMAZ YERLİ OYUNCULARI

1. Hakkı Yeten
2. Şeref Görkey
3. Refik Osman Top
4. Şükrü Gülesin
5. Vedii Tosuncuk
6. Hüseyin Saygun
7. Hüsnü Savman
8. Şevket Yorulmaz
9. Faruk Sağnak
10. Bülent Aziz Esel
11. Kemal Gülçelik
12. Recep Adanır
13. Nazmi Bilge
14. Ali İhsan Karayiğit
15. Faruk Karadoğan
16. Güven Önüt
17. Rasim Kara
18. Zekeriya Alp
19. Kaya Köstepen
20. Necmi Mutlu
21. Sabri Dino
22. Birol Pekel
23. Şenol Birol
24. Ahmet Özacar
25. Sanlı Sarıalioğlu
26. Yusuf Tunaoğlu
27. Mehmet Ekşi
28. Necdet Ergün
29. Samet Aybaba
30. Ziya Doğan
31. Rıza Çalımbay
32. Recep Çetin
33. Kadir Akbulut
34. Ulvi Güveneroğlu
35. Gökhan Keskin
36. Metin Tekin
37. Feyyaz Uçar
38. Ali Gültiken
39. Mehmet Özdilek
40. Ertuğrul Sağlam
41. Sergen Yalçın
42. Nihat Kahveci
43. İlhan Mansız

B.J.K FUTBOL TAKIMI UNUTULMAZ YABANCI OYUNCULARI

1. Zlatan Arnavutoviç
2. Sava Paunoviç
3. Joe Erwin Kuzman
4. Cevdet Şekerbegoviç
5. Mirsad Kovaçeviç
6. Leslie Ferdinand
7. Alan Walsh
8. Stefan Kuntz
9. Fani Madida
10. Ronny Johnsen
11. Daniel Amokachi
12. Marjan Mrmic
13. Markus Munch
14. Pascal Nouma
15. Ronaldo Guiaro
16. Daniel Gabriel Pancu
17. Oscar Cordoba

B.J.K FUTBOL TAKIMI TEKNİK DİREKTÖRLERİ

* 1911-1925 Şeref Bey.
* 1925-1935 Zinger (Macaristan)
* 1935-1944 Refik Osman Top
* 1944-1946 Charles Howard (İngiltere)
* 1946-1947 Refik Osman Top
* 1947-1948 Giuseppe Meazza (İtalya)
* 1948-1949 Hakkı Yeten
* 1949-1950 Eric Keen (İngiltere)
* 1950-1954 Hakkı Yeten
* 1954-1955 Sandro Puppo (İtalya)
* 1955-1956 Cihat Arman
* 1956-1957 Mesaros (Macaristan)
* 1957-1958 Eşref Bilgiç
* 1958-1959 Remondini (İtalya)
* 1959-1960 Andrea Kutik (Macaristan)
* 1960-1961 Sandro Puppo (İtalya)
* 1961-1963 Şeref Görkey
* 1963-1964 Recep Adanır - Melcihor (Avusturya)
* 1964-1967 Lubisa Spajic (Yugoslavya)
* 1967-1968 Jane Janevski (Yugoslavya)
* 1968-1969 Milev (Bulgaristan)
* 1969-1970 Ciric (Yugoslavya)
* 1970-1971 Teoderescu (Romanya)
* 1971-1972 Gündüz Kılıç
* 1972-1974 Abdullah Gegic (Yugoslavya)
* 1974-1975 Metin Türel
* 1975-1976 Horst Buhtz (Almanya)
* 1976-1977 Gündüz Tekin Onay
* 1977-1978 Miloş Milutinoviç (Yugoslavya)
* 1978-1979 Dogan Andaç
* 1979-1980 Serpil Hamdi Tüzün
* 1980-1981 Metin Türel
* 1980-1983 Dorde Miliç (Yugoslavya)
* 1983-1984 Ziya Taner
* 1984-1986 Branko Stankoviç (Yugoslavya)
* 1986-1987 Miloş Milutinoviç (Yugoslavya)
* 1987-1993 Gordon Milne (İngiltere)
* 1993-1996 Christoph Daum (Almanya)
* 1996-1997 Rasim Kara
* 1997-1999 John Benjamin Toshack (Galler)
* 1999-1999 Karl Heinz Feldkamp (Almanya)
* 1999-2000 Hans Peter Briegel (Almanya)
* 2000-2001 Nevio Scala (İtalya)
* 2001-2002 Christoph Daum (Almanya)
* 2002-2004 Mircea Lucescu (Romanya)
* 2004-2005 Vicente Del Bosque (İspanya)
* 2004-2005 Rıza Çalımbay
* 2005-.... Jean Tigana (Fransa)

1 9 0 3__________B E Ş İ K T A Ş______2003

bunlarda benden
 
Geri
Üst