***********RONALDO GUİARO**************
Adı: Ronaldo Guiaro
Doğum Yeri: Piracicaba, Brezilya
Doğum Tarihi: 18 Şubat 1974
Mevki: Defans
Sezon: 01/05
Ronaldo Guiaro, Brezilyalı defans oyuncusu.2001/2005 yılları arasında Beşiktaş JK takımında forma giymiştir.Ağustos 2006 yılı itibariyle Brezilya’nın Santos takımında forma giymektedir.1996 Yaz Olimpiyat Oyunları Futbol turnuvasında Brezilya Milli Futbol Takımında forma giydi ve aynı turnuvada takımıyla birlikte Bronz madalya kazandı.
Beşiktaş’ta oynarken bir defans oyuncusu olarak attığı gollerle dikkati çekmiştir.Bu süreç içerisinde hem Türkiye liginde hem de Avrupa kupalarında bir çok kritik gole imzasını koymuştur.
Kariyeri
1994/1996- Atletico Mineiro
1996/2001- Benfica
2001/2005- Beşiktaş
2006- Santos FC
Kartal'ın da artık bir Ronaldo'su var
Beşiktaş, prensip anlaşmasına vararak önceki geceyarısı İstanbul'a getirttiği, Brezilyalı futbolcu Guiaro Ronaldo ile iki yıllık sözleşme imzaladı. Portekiz Ligi takımlarından Benfica'dan alınan 27 yaşında ve 1.86 metre boyundaki savunma oyuncusu, imza sonrası üzerinde ismi yazılı 5 numaralı formayla gazetecilere poz verdi.
Ronaldo, Beşiktaş'a şampiyonluk için geldiğini belirterek, "Beşiktaş formasıyla şampiyonluğa erişen ilk Brezilyalı olarak tarihe geçmek istiyorum" dedi. Başarılı futbolcu, Beşiktaş gibi büyük bir takıma geldiği için çok mutlu olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: "Burada bana gösterilen yakınlık ve dostluk beni çok şaşırttı. Türkiye'de insanlar çok sıcak. Tıpkı Brezilya'daki gibi.. Beşiktaş'ın başarısı için elimden geleni yapacağım ve bu yıl taraftarın güvenini boşa çıkarmayacağım.
25 Temmuz 2001 – RADİKAL
Ayrılıkların da Sonu Var, Bir Gün Çıkıp Geleceksin
Sessiz sedasız, görkemsiz bir gelişti onunkisi. Gidişi de öyle oldu. Nevio Scala’lı, Pascal Nouma’lı, Miroslav Karhan’lı, Dmitry Khlestov’lu; fırtına gibi başlanan ama çok sönük bir biçimde bitirilen 2000-01 sezonunun ardından gelmişti ülkemize. Başarısız geçen, 6 maçta 17 gol yenen 2000-01 sezonunun Şampiyonlar Ligi maçlarının ardından kalede ve savunmada değişikler yapılmasının farz olduğuna karar verilmiş, Scala’nın evine dönmesinin ardından göreve getirilen Christoph Daum’un bu anlamdaki tercihlerinden biri olmuştu. Öyle alıştığımız gibi ‘‘geliyor, geldi, imzayı atıyor, bitmesi an meselesi, prensipte anlaşıldı’’ gibi gazete ifadelerinden uzak, sessiz sedasız gelivermişti İstanbul’a. 25 Temmuz 2001 tarihinde onunla ilgili şunlar yazıyordu Milliyet’in spor sayfasında :
RONALDO’DA İŞLEM TAMAM
Beşiktaş yönetimi, Daum’un isteğiyle İstanbul’a getirilen Benfica’nın savunma oyuncularından Ronaldo Guiaro’yu renklerine bağladı. Siyah - Beyazlılar, önceki akşam apar topar getirilen Brezilyalı futbolcu ile bir yılı opsiyonlu üç senelik sözleşme yaptı. Sambacıya 600 bin dolar ödenecek.
Bekar hayatı yaşayan ve çoğunlukla ev işlerine fazla vakit ayırmayan erkeklerin evlerine benziyordu Beşiktaş’ın defansı o günlerde, o evler gibi düzensiz ve dağınıktı. O geldi ve evi düzenleyen hamarat bir kadın gibi bir çırpıda toparlayıverdi ortalığı, işinin ustası olduğu hemen anlaşılıyordu. 2001-02 sezonunun 6. haftasında Ankaragücü deplasmanında attığı gol ve oynadığı oyunla birçok Siyah Beyaz sevdalısına “bana güvenin, ben işimi biliyorum” mesajını verdi. Ama asıl unutulmayacak maçını Kadıköy’de çıkarttı. 2 Aralık 2001’de Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nda oynanan Fenerbahçe maçında, defanstan çıkarak attığı 2 golle takımını 2-1 galibiyete taşıdı, hem Daum’u ipten aldı hem de Beşiktaş’ın ligden kopmamasını sağladı. O maçtan sonra Siyah Beyaz’a gönül verenler tarafından “Kadıköy Kartalı” unvanına layık görüldü.
Uzun zamandır böyle bir defans oyuncusuna hasret olan Beşiktaş taraftarının sevgilisi haline gelen Ronaldo, daha sonraları bu performansı o kadar düzenli bir biçimde göstermeye devam etti ki, herkes alıştı onun oyununa. Maç başladığında nasıl oynayacağı, performansının ne olacağı konusunda endişe edilmeyen bir futbolcu vardı artık Beşiktaş’ın kadrosunda. Defansı ileri çıkarışı, rakip ataklarda nerede duracağını çok iyi bilmesi, hava toplarındaki hakimiyeti ve oyun disipliniyle defansın ve 11’in değişmez adamı oluverdi kısa zamanda.
100. yılda takıma katılan vatandaşı Antonio Zago ile defansta çok iyi bir uyum yakalayarak o sezon Beşiktaş’ın ligde şampiyon olmasına çok büyük katkı sağladı. Takım o sezon uzun yıllar sonra Avrupa’da başarılı sonuçlar aldı, UEFA Kupasında 10 maç oynayarak yarı finalin eşiğinden döndü. Ronaldo, sadece rakip atakları durdurmakla kalmadı, 3. turda Dinamo Kiev, 4. turda Slavia Prag maçlarında gole ihtiyaç duyulan dakikalarda ileri çıkarak attığı gollerle Beşiktaş’ın tur geçmesine yardımcı oldu ve ne kadar faydalı bir oyuncu olduğunu bir kere daha kanıtladı.
Ronaldo’nun 2003-2004 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde Sparta Prag’a İstanbul’da attığı gol, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcularından ve günümüzün en önemli futbol adamlarından Franz Beckenbauer’in “en güzel gol” tarifine tıpatıp uymaktadır. Çünkü, dünya futbol tarihinin en önemli liberolarından olan Beckenbauer, bir tarihte kendisine yöneltilen “en güzel gol hangisidir?” sorusunu “takımın son adamının rakip kale çizgisinden attığı goldür” olarak cevaplamıştı. Ronaldo, 82′nci dakikada 0-0 devam eden Sparta Prag maçında, altıpasta, kale çizgisine neredeyse 30 cm mesafede, Sergen Yalçın’ın ortasına çok iyi yükselip meşin yuvarlağı kafayla filelere göndermiş ve maçın 1-0 kazanılmasını sağlamıştı.
2004-2005 sezonunda Vicente Del Bosque’nin gelişiyle kulübeye mahkum oldu Brezilya’lı oyuncu, çünkü İspanyol teknik adam 4’lü defans kurgusuyla oynamakta ısrar ediyor ve Ronaldo’nun bu sisteme uymadığını düşünüyordu. Takımdan uzaklaştırılıp Konyaspor’a gönderilmeye çalışıldığı günlerde bile beyefendi tavrından uzaklaşmadan yönetim aleyhine hiçbir demeç vermedi basına. Vicente Del Bosque ülkesine dönüp takımın başına Rıza Çalımbay geldiğinde o da Beşiktaş’a geri döndü, formayı sırtına geçirip çıktığı 2’nci yarının ilk maçı olan Malatyaspor karşılaşmasında sanki bütün sezon boyunca takımdan ayrı kalmamışcasına hatasız oynadı. Yine ortalığı toparladı, yine önünde oynadığı Cordoba’ya ve arkasında oynadığı takım arkadaşlarına büyük güven verdi.
Ronaldo Guiaro işte böyle bir futbolcuydu, böyle bir adamdı. O takımın liberosu, son adamıydı. “Profesyonel futbolcu nasıl olur” sorusuna saha içi ve dışındaki davranışlarıyla bin defa doğru cevap verdiği halde “yabancı kontenjanını boşaltmak” gibi yavan bir nedenle gönderildi. Kaprisli değildi, verimsiz değildi, müzmin sakat hiç değildi. Geldiği gibi, sessiz sedasız ayrıldı ülkemizden. Havaalanında yaptığı açıklamalar “anlayana sivrisinek saz” misaliydi.
Ronaldo da geçmişte Stefan Kuntz, Zlatko Iankov, Markus Münch, Federico Giunti gibi isabetli transferlerle aynı kaderi paylaştı. Takıma üst düzey katkı sağlamış olmasına ve yerine daha iyisi bulunmamış olmasına rağmen gönderildi.
Erdem Kurt - 20 Eylül 2005
-Ronaldo Santos'ta-
Aşağıda ki linklerde Ronaldo'nun Fenerbahçe ve Sparta Prag'a attığı goller mevcuttur.
http://www.youtube.com/watch?v=OWKpB6PUbyw
http://www.youtube.com/watch?v=dFpViH5ttI4