Skoru bir kenara bırakırsak Beşiktaş – F.Bahçe derbisi bence bu sezonunu en kaliteli karşılaşması oldu…
Beşiktaş, Necip’in kaleleri şaşırmasıyla yenen gol sonrası biraz bocaladı, fakat bu gayet normaldi…
Neticesinde zaten varolan bir baskı erken yenen golle sinirleri biraz yıprattı…
Beşiktaş maçın 3’te birlik dönemini taraftarın müthiş desteğine rağmen biraz sıkıntılı atlattı…
Ekrem’in bencil ama şahane vuruşu gol olunca derin bir nefes aldık ve gerçek kimliğimize büründük…
İlk yarıda Beşiktaş’ın akıcı ve tempoyu düşürmeden oynama isteğine anlamsız düdüklerle balta indiren Çakır, ikinci golün gecikmesine neden oldu…
Beşiktaş’ın üç kez ciddi atak girişimini avantaj kuralı uygulamayarak kesmesi, çıkartmadığı bir kırmızı kart ya da çizgiyi geçen toptan daha büyük bir skandaldır…
Federasyonun hakemi topun çizgiyi geçmediğini görmedi diyelim, ee peki atağın devam ettiğini de mi algılayamadı?
Çakır’ın iyi niyetli bir hakem olmadığını çok net bir şekilde anlayabilirsiniz…
Buna rağmen dakikalar ilerledikçe derbi maç bana Beşiktaş – Bucaspor karşılaşması izlenimi verdi…
Golle beraber gidişat skor anlamında da o yöne doğru gidiyordu ki, bir köşe vuruşu sonrası Ferrari’nin akıl almaz dirseği tüm gecenin içine etti…
Ferrari’nin hareketi kırmızı karttır ve bedeli yani diyeti ağır bir şekilde ödetilmelidir…
Gelelim olayın aksiyon tarafına, tartışmasız bir Lugano faulü var, avantaj kuralı nedir bilmeyen ve tüm Beşiktaş ataklarına düdüğüyle kan doğrayan Çakır, bu kez Lugano’nun faulünde düdük çalmadı…
Lugano’nun dirseği Ferrari’nin boynuna sert bir şekilde geldiğinde zaten o top yere düşmeden düdüğün çalınması gerekiyordu…
Niyetini belli eden bir hakem olduğu için aksiyonu takip etti ve faulden sonra gelişen harekete kırmızı kartını çıkardı…
Bu Ferrari’nin yaptığı hareketi hafifletmez düpedüz ihanet etmiştir, ancak ne olursa olsun niyeti belli olan bir hakemin bu tavrını da gözden kaçırmamak gerekiyor…
Devamında olasılıkların azaldığı ve 10 kişi kalan Beşiktaş’ın gardının düştüğü dakikalarda Schuster’in hamle hatası sonu hızlandırdı…
Skor dengedeyken Necip – Aurelio değişikliği yerine Almeida – Fernandes değişikliğiyle orta alanda frene bassaydık böylesine bir mağlubiyet almazdık diye düşünüyorum…
Ferrari oynamış, Sivok oynamış pek mühim değil ya da Bobo – Almeida…
İsimler arasında dağlar kadar fark yok…
Haftalardır bağra basılan, oynamıyor diye isyan edilen Ernst’in yaptığı hatanın devamında gelen golden sonra (birkaç istisna dışında) bu takımda kimsenin yerinin garanti olmadığı düşüncesindeyim…
Birkaç vasat futbolcu dışında aşağı yukarı kim oynarsa oynasın aynı senaryo işleyecektir…
Karşılaşmanın gol sonrası travma dönemi ile 10 kişi kalınan dakikalar arasında Beşiktaş’ı çok beğendim…
Herkesin de aynı fikirde olduğunu düşünüyorum…
Bu futbolun kazandırması için sezon sonu futbolcu kadrosunda ciddi yapılanmalar olması gerekiyor…
Özellikle müdafa kısmı tamamen revize edilmeli...
Teknik kadro değişikliği çözüm olmaz…
Federasyonu, hakemleri, vasat futbolcuları eleştiriyoruz…
Sonrasında teknik kadroyu yerden yere vuruyoruz…
Hatalar yapılıyor fakat Schuster’in işi futbolculardan daha zor ve zamana ihtiyacı var…
Altı ayda Avrupa Ligi Şampiyonluğun, Lig Şampiyonluğun ve Türkiye Kupası Şampiyonluğun bir arada gelmesi mucize bir beklenti olurdu…
En azından durumun farkındayız, bir şeyler kötü gidiyor ve bunu düzeltecek olan bizi gelecek sezona hazırlayacak olan Schuster’dir…
Yeni bir maceraya atılmanın zamanı da değil sırası da!
**
Son olarak gelelim şampiyonluk yarışına…
Niyeti belli olan bir organizasyonun diyeti bakalım bu sezon nasıl bir senaryo ile karşımıza çıkacak…
Denizli ve “iki iki mi?”den sonraki üçüncü filmi gerçekten çok merak ediyorum…
- FATİH KAYA - HABER1903 -