MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Son aylarda fark ettim ki Türkiye’de olup bitenler artık beni şaşırtmıyor.
Eskiden “bu kadar da olur mu!” dedirtecek kadar beni şaşırtan, isyan ettiren olaylar, “bu ülkede artık her şey mümkün!” dedirten bir sıradanlığa büründü.
Çünkü olmaz dediğimiz şeyler oluyor, Türkiye pusulasız ve çıpasız bir gemi gibi kayalıklara sürükleniyor.
***
Birkaç örnek vereyim:
TRT, Maraş katliamıyla ilgili bir belgesel yapıyor ve orada katliamın sorumlularından biri çıkıp, Hrant Dink’i suçluyor.
Bu olay geçen yıl olsa şaşırırdım ama şimdi biliyorum ki bu ülke, zalimin kurbanı suçladığı, öldürülmüş olanların tekrar tekrar katledildiği bir toprak.
Şaşırmıyorum.
***
Bu ülkenin en yüksek mahkemesi hangisi: Anayasa Mahkemesi değil mi.
Bu mahkemenin başında bir hukukçu olması gerekmiyor mu?
Gerekiyor.
Ama bu görevi hukukçu olmayan bir zat yürütüyor ve bu zat siyaset yapmak uğruna Anayasa Mahkemesi’ni çatlatıyor.
Şaşırmıyorum.
***
Bir emekli genelkurmay başkanı, dört yıl görev yaptığı kuvvet komutanı arkadaşına “adam gibi adam olsun!” diyor.
Emekli kuvvet komutanı da “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diye cevap veriyor.
Şaşırmıyorum.
***
Basının ve siyasetin önde gelen isimleri birer birer saf değiştirip, iktidar kanadına yanaşıyor.
Şaşırmıyorum.
***
Baykal umudunu kara çarşafa bağlıyor.
Şaşırmıyorum.
***
Yolsuzluk yapan kişinin siyasi bahtı açılıyor, yapmayanların ise yolu kesiliyor.
Şaşırmıyorum.
***
2008 yılında Atatürk’ün içkisi tartışılıyor.
Şaşırmıyorum.
***
Çünkü artık burası benim tanıdık ülkem değil.
Acayip insanların acayip işler yaptığı, eğrinin doğruyu kovduğu, namussuzun namusluya üstün çıktığı, ar damarı çatlamışların efendi kalanları ezdiği, kimsenin kimseden utanmadığı, altta kalanın canı çıksın kuralının işlediği, insanların kurtlaştığı bir yer.
Bu ülkeyi tanıyamadığım için de artık şaşırmıyorum.
..:: Zülfü Livaneli::..
Eskiden “bu kadar da olur mu!” dedirtecek kadar beni şaşırtan, isyan ettiren olaylar, “bu ülkede artık her şey mümkün!” dedirten bir sıradanlığa büründü.
Çünkü olmaz dediğimiz şeyler oluyor, Türkiye pusulasız ve çıpasız bir gemi gibi kayalıklara sürükleniyor.
***
Birkaç örnek vereyim:
TRT, Maraş katliamıyla ilgili bir belgesel yapıyor ve orada katliamın sorumlularından biri çıkıp, Hrant Dink’i suçluyor.
Bu olay geçen yıl olsa şaşırırdım ama şimdi biliyorum ki bu ülke, zalimin kurbanı suçladığı, öldürülmüş olanların tekrar tekrar katledildiği bir toprak.
Şaşırmıyorum.
***
Bu ülkenin en yüksek mahkemesi hangisi: Anayasa Mahkemesi değil mi.
Bu mahkemenin başında bir hukukçu olması gerekmiyor mu?
Gerekiyor.
Ama bu görevi hukukçu olmayan bir zat yürütüyor ve bu zat siyaset yapmak uğruna Anayasa Mahkemesi’ni çatlatıyor.
Şaşırmıyorum.
***
Bir emekli genelkurmay başkanı, dört yıl görev yaptığı kuvvet komutanı arkadaşına “adam gibi adam olsun!” diyor.
Emekli kuvvet komutanı da “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diye cevap veriyor.
Şaşırmıyorum.
***
Basının ve siyasetin önde gelen isimleri birer birer saf değiştirip, iktidar kanadına yanaşıyor.
Şaşırmıyorum.
***
Baykal umudunu kara çarşafa bağlıyor.
Şaşırmıyorum.
***
Yolsuzluk yapan kişinin siyasi bahtı açılıyor, yapmayanların ise yolu kesiliyor.
Şaşırmıyorum.
***
2008 yılında Atatürk’ün içkisi tartışılıyor.
Şaşırmıyorum.
***
Çünkü artık burası benim tanıdık ülkem değil.
Acayip insanların acayip işler yaptığı, eğrinin doğruyu kovduğu, namussuzun namusluya üstün çıktığı, ar damarı çatlamışların efendi kalanları ezdiği, kimsenin kimseden utanmadığı, altta kalanın canı çıksın kuralının işlediği, insanların kurtlaştığı bir yer.
Bu ülkeyi tanıyamadığım için de artık şaşırmıyorum.
..:: Zülfü Livaneli::..