Ey ahali; dokunulmaz sandığımız, ulemalardan tescilli ne çok kavram var alacakaranlık dünyamızda, farkında mısınız?..
Farkında mısınız.. kör değneğini bellemiş gibi bağlandığımız küf kokulu kavramların, pas tutmuş kuralların.. farkında mısınız?..
Hiç sanmam.. Çünkü bunları kabul etmişiz, beynimizi onlarla mühürlemişiz, tartışılmaz dediklerimize narkotik bir bağla düğümlenmişiz.
Başka bir anlatımla, vazgeçilmez ve dokunulmaz sanılan kavramların etrafında dolap beygiri misali, asırlarca dönüp durmuş, bilimin, tıbbın, tarihin ve coğrafyanın yepyeni anlamlar kazandırdığı olgulara bir türlü yeni isimlerini koyamamışız.
Şarkıdaki gibi aynı: “Saçlarıma ak düştü, sana bir ad bulamadım..."
Bulmaktan korktun belki de arkadaşım, alacakaranlıkta yaşamak işine geldi.
Yoktu içinde güneşi aramana neden olacak bir dürtü…
Gölgelerin gücü adına sen de gölgeydin çünkü. Kalkmadı semalarından o karanlık örtü…
Neydi bu kavramlar? Neydi ki bunlar, asırlarca dümdüz oldu da, bir ses veremedi beyindeki kıvrımlar?..
Ve uğursuz bir koro gibi bağırdı şeriatın cübbeli, türbanlı assolistleri, onların sesleriyle doldu her yer, camiden okullara kadar: "Allahü Ekber!.. Kahrolsun bilimler!.."
Neden kahrolsun? Çünkü bilim sizin din kuralı dediğiniz bazı şeylerin adını koyar…
İlk örnekler İslam dininden, en mümbit tarla çünkü bu saha.
PEDOFİLİ!..
Mesela geçenlerde bir İmam efendi buyurdu; "1 yaşında nikâh kıyılabilir" dedi kızlar için. Eyvallah; bu bol salyalı fetvaya İslam dini mübah diyor değil mi?..
Ama gel gör ki tıp biliminin psikiyatri dalı buna PEDOFİLİ diyor.
Yani çocuk seviciliği sapkınlığı. Bak münafıklara bak; buyur burdan yak!..
Urun kellesini Yedikule zindanlarında; sonra kalanı kazığa çak!..
MAZOHİZM:
Mesela İslam dini türban için şarttır diyor. Her zaman, havada karada, denizde takacaksın.
Ekvator sıcağında bile, yerliler cıs cıbıl gezerken sen başında türbanla kül bastı olacaksın.
İslam”ın şart dediği bu örtünme, lahana misali kat kat kundaklanma biçimine razı olmak, hatta onu savunmak psikiyatride MAZOHİZM maddesinin altında şeref tribününde bir yer buluyor.
Ezin pis ve mundar bedenini şu pis - ikiyatrinin!..
KASTRASYON ANKSİYETESİNE BAĞLI SADİZM ! :
Sünnet olayı İslami bir kural. Tamam; kabul.
Ama gelin görün ki sünnet sırasında oluşan erkeklik yitirme paniğinin yani kastrasyon anksiyetesinin sonradan nice travmatik durum yaratacağını psikolojinin ilk sınıfındaki en çaylak öğrenci bile kabul ediyor.
Hatta bu korkunun kadına eziyet biçimi alması, yani SADİZM’e dönüşmesi de olasılıklar arasında.
Bilinçaltı sizin sandığınızdan çok daha derin bir tuzak beyler. En riskli grup ta bilinç altında uçkuruna süit daireyi verenler…
İbre dönüyor dönüyor, nereyi gösteriyor… Müslüman ülkeler!..
CİNAYET:
Kurban kesmek de İslami bir kural… Al eline bıçağı, dal günlerdir çocuğunun sevip okşadığı koyunun boğazına.
Çocuğunun o anda yaşadığı TRAVMA sonradan bambaşka bir araz olarak çıkabiliyor mesela.
KURBAN kelimesinin her varlık için geçerli olması gibi bir tohum atılıyor küçük beynin masum topraklarına. Kriminal tohumlar!..
Polis kayıtlarındaki adı CİNAYET. Kafa keserek işlenen İslami Terörist cinayetlerinde belki de bilinç altındaki bu kanlı manzaradır ilk neden. İslam aleminin Kurban bayramı kutlu olsun… şimdiden.
İNTİHAR EĞİLİMLİ DEPRESYON:
Mercek altında olan zat-ı muhterem, şimdi de sayın terörist vatandaş.
O ve onun kullanıcı kesimi önce bu biçareye kahramanlığı şırınga eder.
Bomba kreasyonuyla giydirir; metrolarda, hava alanlarında defileye yollar.
Veee; kahrolsun psikoloji. O kahramana kısaca "intihar eğilimli manik depresif” der.
NEKROFİLİ:
Şeriat ülkelerinde göze göz dişe diş adaleti vardır.
Daha beter durumlarda suçluların herkesin önünde kafası da kesilir. Cesetler günlerce teşhir edilir.
Şeriat için bir çeşit adalet olan bu davranışın psikolojideki adı NEKROFİLİ'dir.
Ölü sevicilik!.. Günlerce sallandırılan o cesetlerin bilinç altındaki dehşet verici duygusunu ben söyleyeyim, daha el kadar çocuklar söylemeden; tahrik!..
Bu yüzden İslam ülkelerinde ölüm yüceltilir hep.
Sevgisiz birey ölü bedenini okşayacak birilerini hayal eder.
ENSEST İLİŞKİ:
İslam ülkelerinde töre cinayetleri alır başını gider. Sevdiği adama kaçan kızı, ağabeyi, babası, kardeşi amiyane tabirle ya vurur ya keser. Hakim sorduğunda "töre" der.
Oysa ailelerin içiçe yaşadığı ufak ortamlarda ilkel arzularını zaptı rapta alamayan kişi, ablasına, kızına kardeşine cinsel arzu besler.
Onun başkasıyla kaçışı bir kıskançlık cinayetine neden olur. Onların TÖRE dediğine psikoloji bilimi ENSEST İLİŞKİ damgasını pat diye vurur. Psikolojiyi de vursunlar! Mezarını taştan oysunlar!..
Aslında gerçeğini arayan eski kavramlar yepyeni bir sözlük oluşturacak kadar çok.. Hadi bir kaç adet daha; bunlar da benim dağarcığımdan.
Yarın New York uçağım kalkıyor; aramayın diye söylüyorum…
PARANOYA:
Mesela siz iktidarın başısınız. Ama içinizde hep bir korku vardır.
Bu kadar yaptım ettim, devrilmek bana haktır.
Haydiii, darbeci diye kim geçerse elinize doğru kodese.
Buna siz operasyon dersiniz; ama gözüçıkasıca psikoloji PARANOYA der.
Ona da acilen F tipi bir yer…
ŞİZOFRENİ:
Mesela yine iktidara sahip biri olarak bütün halkı kucaklayacağınızı söyleyen bir kişilikle çıkarsınız kürsüye.
Ertesi gün ikinci bir kişilik diyelim ki laiklere dünyayı zindan edeceğini hissettirir.
Hem şefkatli hem öfkeli .. iki kişi.
Siz buna politika dersiniz, siyaset dersiniz; gammaz psikoloji der ki ŞİZOFRENİ !
Boyu devrilsin e mi!..
ORTADOĞU ESARETİ:
Örneğin siz Avrupa Birliği'ne girmek çabası içinde gözükürsünüz.
Hatta bir ayağınız Avrupa’dadır. Coğrafya da haritalarda bunu söyler.
Ama hükümleri şaşmayan tarih, sayenizde ülkenizin çoktan bir ORTADOĞU ülkesi olduğunu, daha ötesi dört nala Arap yarımadasına doğru yol aldığınızı yazmaya başlamıştır .
Tarihi de mi içeri tıksak acaba…
Üstelik iddianame süresine kimse itiraz edemez. Neticede binlerce yıllık Tarih baba!..
Bir gece ansızın gir zaman tüneline; haydi hurraaaa !
BİLİNÇALTI PATLAMASI:
Mesela bazen en olmadık sözler çıkar ağzınızdan.
"Ananı al git; askerlik yan gelip yatma yeri değil, burası sakatlara yardım yeri değil" vs vs…
Yalaka kadronuz buna Kasımpaşa raconu der.
Ama bizzat Freud anksiyete yahut histeri durumlarında bilinçaltının ani fışkırması adını koymuştur.
Ay bunu bizim atalarımız da söyledi: Dervişin fikri neyse zikri odur. Freud ilk değil yani.
Durun canım Freud öldü, kapatın telefonu.
ENGEREK / ON:
Bazı ülkeleri yeşil zehriyle bir engerek gibi sarar irtica. Deliğinden başını çıkarır; her yere sızar, zehrini akıtır.
Onun yolunu açmak için kumpas isimler uydurulur.
Mesela Ergenekon…Ama bazıları bilir ki o bir Engerek / on'dur.
Böyle giderse çağdaş değerlerin üstüne kıvrım kıvrım konacak; ve asla kalkmayacaktır…
AGATHA …
Bazı ülkelerde bazı makamlar polisiyeye merak salıp her gün yeni kavramlar uydururlar.
Mesela Agarta. Ama bunun da asıl isim anası ünlü polisiye yazarı Agahta Chirstie’dir.
Bu tür Şark ülkelerinde genellikle Agahta'nın ünlü romanından adını alan "Şark Ekspresi"nde cinayetler işlenir.
Maktül, Cumhuriyet’tir.
Eveeet, sayın seyirciler; gelin hanım ne demiş? “Yerim dar”. Benim de öyle.
Ama son bir şey daha söyleyeyim. İçimde kalmasın, bir yerim şişer.
VE ALINYAZISI:
Mesela birileri kendi konumları için ne der: İktidar.
Ama biz deriz ki, yani birkaç münafık ve fesat: Şeriat iklimine yatay geçiş, irtica, saltanat-ı tarikat!..
Diyeceksiniz ki artık; "İğneyi kendine batır; sonra çuvaldızı, bla, bla, bla…"
Bana gelince; bütün bu listelemeye ben gerine gerine köşe yazısı derim; amma velakin çok daha akıllı olup ileriyi görenler gerçeği o dakka söyler:
Alın yazısı; ya da lâyık olduğumuz kader!..
Dilleri kopsun, sürüm sürüm sürünsünler!..
Yazarın Not'u: Aklınıza gelen yeni kavramlar için beni bilgilendirirseniz çok sevinirim …
Sevda KAYNAR
Farkında mısınız.. kör değneğini bellemiş gibi bağlandığımız küf kokulu kavramların, pas tutmuş kuralların.. farkında mısınız?..
Hiç sanmam.. Çünkü bunları kabul etmişiz, beynimizi onlarla mühürlemişiz, tartışılmaz dediklerimize narkotik bir bağla düğümlenmişiz.
Başka bir anlatımla, vazgeçilmez ve dokunulmaz sanılan kavramların etrafında dolap beygiri misali, asırlarca dönüp durmuş, bilimin, tıbbın, tarihin ve coğrafyanın yepyeni anlamlar kazandırdığı olgulara bir türlü yeni isimlerini koyamamışız.
Şarkıdaki gibi aynı: “Saçlarıma ak düştü, sana bir ad bulamadım..."
Bulmaktan korktun belki de arkadaşım, alacakaranlıkta yaşamak işine geldi.
Yoktu içinde güneşi aramana neden olacak bir dürtü…
Gölgelerin gücü adına sen de gölgeydin çünkü. Kalkmadı semalarından o karanlık örtü…
Neydi bu kavramlar? Neydi ki bunlar, asırlarca dümdüz oldu da, bir ses veremedi beyindeki kıvrımlar?..
Ve uğursuz bir koro gibi bağırdı şeriatın cübbeli, türbanlı assolistleri, onların sesleriyle doldu her yer, camiden okullara kadar: "Allahü Ekber!.. Kahrolsun bilimler!.."
Neden kahrolsun? Çünkü bilim sizin din kuralı dediğiniz bazı şeylerin adını koyar…
İlk örnekler İslam dininden, en mümbit tarla çünkü bu saha.
PEDOFİLİ!..
Mesela geçenlerde bir İmam efendi buyurdu; "1 yaşında nikâh kıyılabilir" dedi kızlar için. Eyvallah; bu bol salyalı fetvaya İslam dini mübah diyor değil mi?..
Ama gel gör ki tıp biliminin psikiyatri dalı buna PEDOFİLİ diyor.
Yani çocuk seviciliği sapkınlığı. Bak münafıklara bak; buyur burdan yak!..
Urun kellesini Yedikule zindanlarında; sonra kalanı kazığa çak!..
MAZOHİZM:
Mesela İslam dini türban için şarttır diyor. Her zaman, havada karada, denizde takacaksın.
Ekvator sıcağında bile, yerliler cıs cıbıl gezerken sen başında türbanla kül bastı olacaksın.
İslam”ın şart dediği bu örtünme, lahana misali kat kat kundaklanma biçimine razı olmak, hatta onu savunmak psikiyatride MAZOHİZM maddesinin altında şeref tribününde bir yer buluyor.
Ezin pis ve mundar bedenini şu pis - ikiyatrinin!..
KASTRASYON ANKSİYETESİNE BAĞLI SADİZM ! :
Sünnet olayı İslami bir kural. Tamam; kabul.
Ama gelin görün ki sünnet sırasında oluşan erkeklik yitirme paniğinin yani kastrasyon anksiyetesinin sonradan nice travmatik durum yaratacağını psikolojinin ilk sınıfındaki en çaylak öğrenci bile kabul ediyor.
Hatta bu korkunun kadına eziyet biçimi alması, yani SADİZM’e dönüşmesi de olasılıklar arasında.
Bilinçaltı sizin sandığınızdan çok daha derin bir tuzak beyler. En riskli grup ta bilinç altında uçkuruna süit daireyi verenler…
İbre dönüyor dönüyor, nereyi gösteriyor… Müslüman ülkeler!..
CİNAYET:
Kurban kesmek de İslami bir kural… Al eline bıçağı, dal günlerdir çocuğunun sevip okşadığı koyunun boğazına.
Çocuğunun o anda yaşadığı TRAVMA sonradan bambaşka bir araz olarak çıkabiliyor mesela.
KURBAN kelimesinin her varlık için geçerli olması gibi bir tohum atılıyor küçük beynin masum topraklarına. Kriminal tohumlar!..
Polis kayıtlarındaki adı CİNAYET. Kafa keserek işlenen İslami Terörist cinayetlerinde belki de bilinç altındaki bu kanlı manzaradır ilk neden. İslam aleminin Kurban bayramı kutlu olsun… şimdiden.
İNTİHAR EĞİLİMLİ DEPRESYON:
Mercek altında olan zat-ı muhterem, şimdi de sayın terörist vatandaş.
O ve onun kullanıcı kesimi önce bu biçareye kahramanlığı şırınga eder.
Bomba kreasyonuyla giydirir; metrolarda, hava alanlarında defileye yollar.
Veee; kahrolsun psikoloji. O kahramana kısaca "intihar eğilimli manik depresif” der.
NEKROFİLİ:
Şeriat ülkelerinde göze göz dişe diş adaleti vardır.
Daha beter durumlarda suçluların herkesin önünde kafası da kesilir. Cesetler günlerce teşhir edilir.
Şeriat için bir çeşit adalet olan bu davranışın psikolojideki adı NEKROFİLİ'dir.
Ölü sevicilik!.. Günlerce sallandırılan o cesetlerin bilinç altındaki dehşet verici duygusunu ben söyleyeyim, daha el kadar çocuklar söylemeden; tahrik!..
Bu yüzden İslam ülkelerinde ölüm yüceltilir hep.
Sevgisiz birey ölü bedenini okşayacak birilerini hayal eder.
ENSEST İLİŞKİ:
İslam ülkelerinde töre cinayetleri alır başını gider. Sevdiği adama kaçan kızı, ağabeyi, babası, kardeşi amiyane tabirle ya vurur ya keser. Hakim sorduğunda "töre" der.
Oysa ailelerin içiçe yaşadığı ufak ortamlarda ilkel arzularını zaptı rapta alamayan kişi, ablasına, kızına kardeşine cinsel arzu besler.
Onun başkasıyla kaçışı bir kıskançlık cinayetine neden olur. Onların TÖRE dediğine psikoloji bilimi ENSEST İLİŞKİ damgasını pat diye vurur. Psikolojiyi de vursunlar! Mezarını taştan oysunlar!..
Aslında gerçeğini arayan eski kavramlar yepyeni bir sözlük oluşturacak kadar çok.. Hadi bir kaç adet daha; bunlar da benim dağarcığımdan.
Yarın New York uçağım kalkıyor; aramayın diye söylüyorum…
PARANOYA:
Mesela siz iktidarın başısınız. Ama içinizde hep bir korku vardır.
Bu kadar yaptım ettim, devrilmek bana haktır.
Haydiii, darbeci diye kim geçerse elinize doğru kodese.
Buna siz operasyon dersiniz; ama gözüçıkasıca psikoloji PARANOYA der.
Ona da acilen F tipi bir yer…
ŞİZOFRENİ:
Mesela yine iktidara sahip biri olarak bütün halkı kucaklayacağınızı söyleyen bir kişilikle çıkarsınız kürsüye.
Ertesi gün ikinci bir kişilik diyelim ki laiklere dünyayı zindan edeceğini hissettirir.
Hem şefkatli hem öfkeli .. iki kişi.
Siz buna politika dersiniz, siyaset dersiniz; gammaz psikoloji der ki ŞİZOFRENİ !
Boyu devrilsin e mi!..
ORTADOĞU ESARETİ:
Örneğin siz Avrupa Birliği'ne girmek çabası içinde gözükürsünüz.
Hatta bir ayağınız Avrupa’dadır. Coğrafya da haritalarda bunu söyler.
Ama hükümleri şaşmayan tarih, sayenizde ülkenizin çoktan bir ORTADOĞU ülkesi olduğunu, daha ötesi dört nala Arap yarımadasına doğru yol aldığınızı yazmaya başlamıştır .
Tarihi de mi içeri tıksak acaba…
Üstelik iddianame süresine kimse itiraz edemez. Neticede binlerce yıllık Tarih baba!..
Bir gece ansızın gir zaman tüneline; haydi hurraaaa !
BİLİNÇALTI PATLAMASI:
Mesela bazen en olmadık sözler çıkar ağzınızdan.
"Ananı al git; askerlik yan gelip yatma yeri değil, burası sakatlara yardım yeri değil" vs vs…
Yalaka kadronuz buna Kasımpaşa raconu der.
Ama bizzat Freud anksiyete yahut histeri durumlarında bilinçaltının ani fışkırması adını koymuştur.
Ay bunu bizim atalarımız da söyledi: Dervişin fikri neyse zikri odur. Freud ilk değil yani.
Durun canım Freud öldü, kapatın telefonu.
ENGEREK / ON:
Bazı ülkeleri yeşil zehriyle bir engerek gibi sarar irtica. Deliğinden başını çıkarır; her yere sızar, zehrini akıtır.
Onun yolunu açmak için kumpas isimler uydurulur.
Mesela Ergenekon…Ama bazıları bilir ki o bir Engerek / on'dur.
Böyle giderse çağdaş değerlerin üstüne kıvrım kıvrım konacak; ve asla kalkmayacaktır…
AGATHA …
Bazı ülkelerde bazı makamlar polisiyeye merak salıp her gün yeni kavramlar uydururlar.
Mesela Agarta. Ama bunun da asıl isim anası ünlü polisiye yazarı Agahta Chirstie’dir.
Bu tür Şark ülkelerinde genellikle Agahta'nın ünlü romanından adını alan "Şark Ekspresi"nde cinayetler işlenir.
Maktül, Cumhuriyet’tir.
Eveeet, sayın seyirciler; gelin hanım ne demiş? “Yerim dar”. Benim de öyle.
Ama son bir şey daha söyleyeyim. İçimde kalmasın, bir yerim şişer.
VE ALINYAZISI:
Mesela birileri kendi konumları için ne der: İktidar.
Ama biz deriz ki, yani birkaç münafık ve fesat: Şeriat iklimine yatay geçiş, irtica, saltanat-ı tarikat!..
Diyeceksiniz ki artık; "İğneyi kendine batır; sonra çuvaldızı, bla, bla, bla…"
Bana gelince; bütün bu listelemeye ben gerine gerine köşe yazısı derim; amma velakin çok daha akıllı olup ileriyi görenler gerçeği o dakka söyler:
Alın yazısı; ya da lâyık olduğumuz kader!..
Dilleri kopsun, sürüm sürüm sürünsünler!..
Yazarın Not'u: Aklınıza gelen yeni kavramlar için beni bilgilendirirseniz çok sevinirim …
Sevda KAYNAR