Ŧ ℓ ε ŧ ¢ ħ
ےσℓđ
- Katılım
- 3 Eki 2005
- Mesajlar
- 13,708
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
Bir Ülke Gelişmekte Olan Ülkeyse Dış Borcu Mutlaka Artar Gelişene Kadar Diğer Ülkeleri Yakalayana Kadar. Ben Normal Görüyorum Kim Gelirse Gelsin Borç Zaten Artacaktı , Eğer Borç Artmıyorsa Baştaki Başkan İş yapmıyor boş boş oturuyor demektir.. Peki neden borç artsın...
Alt Yapı Yok...
İşsizlik Fazla.( Yalan ) nie Yalan ? İsterseniz Türkiyenin Bütün Gazetelerini Alın İlan Sayfasına bakın Yada İnternet Sitelerinde İş İlanlarına Bakınız... Var mıymış işsizlik ? Yok.. KAnıtı önünüzde..
Herkez dişine göre yemek arıyor biraz çalışkan olun bulduğunuza şükredin..
Üni yok
Bazı Şeyleri Üretemiyoruz... Çünkü milletimizin kafası türbanı yasaklamaya efenim kızla karıyla oynaşmaya şunu bunu zarar sokmaya kışkırtmaya çalışıyor o yüzden daha çok artar birgün azalacaktır. Ama O günü biz görebilecekmiyiz bilimiyorum...
Bir ülke gelişmekte olan ülkeyse(düşük sermaye sahibi ülke) aldığı borç değil, ona yönelen yatırım artar.Taa ki diğer ülkeleri yakalayana kadar (bkz: Makroekonomi - yakınsama hipotezi) Aldığı borçta artabilir ama bu büyümek için ille de borç alınmalıdır manasına gelmez.hele hele borç almayan başbakan yatıyordur yorumu çok ürkütücü olmuş.Asıl sürekli borç yiyen başbakan yatmaktadır ve işin kolayına kaçmaktadır."Borçla peynir gemisi yürümez."
Borç almadan da, ya devasa borçlar almayı alışkanlık haline getirmeden de büyüme olur.
Nasıl olur: yurtiçindeki yatırımlar artarsa veya ülkeye dışardan direkt yabancı yatırım yapılırsa.Türkiye'ye dışardan yapılan doğrudan yabancı yatırım -bunu sıcak para ile karıştırmayın- diğer gelişmekte olan benzer ülkelerle oranla daha azdır.Bunu maksimum seviyeye getirsek daha çok kişi iş sahibi olur,üretim artar, kişi başına düşen milli gelir(GSMH) artar, devlet daha çok vergi toplar yani kısaca, elimizi suya sabuna dokunmadan ekonomimiz dah iyiye gider.Bir diğer yol olan yurtiçi sermayenin yatırıma dönüştürülmesi de özkaynakların yatırıma dönüşmesi anlamına gelir ki bunun için potansiyel yatırımcıya onları yatırıma teşvik edici koşullar sunulmalıdır.Örneğin bir süreliğine vergi alınmaması,düşük reel faiz oranları,yatırımcıya düşük bedelle verilebilecek krediler vb. kolaylıklar yerli sermayeyi yatırıma yöneltecektir.Bu yönelişte üretimi,istihdamı ve kişi başına düşen milli geliri (GSMH) arttıracak ve ekonomi büyücektir.Bu iki tip büyüme sağlıklıdır,kalıcıdır.
Ancak,
Özelleştirme gelirleri, sıcak para ve dış borçlar temellerinde gerçekleşen bir büyüme sağlıklı olmayacaktır.Neden?
-Özelleştirme gelirleri kısa vadede devlete kazanç sağlasa bile uzun vadede bu gelirlerin tükeneceği de hesaba katıldığında, buna dayanan bir büyüme kısıtlı olacaktır.
-Sıcak paraya gelecek olursak; sermaye sahipleri paralarını geri alacaklar ve ülkelerine götüreceklerdir.Bu yatırımlar yurtdışına çıkana kadar dolar 1 YTL bile olsa uzun vadedeki önemli risk faktörü bunların ülke dışına çıkmasıdır.Kaldı ki; bunlara faiz ödeniyor, yabancı yatırımcılar keyiflerinden değil gelir getirmesi için paralarını Türkiye'ye getiriyorlar.Aldığınızın daha fazlasını vererek (reel faiz ödeyerek) büyüyemezsiniz.
-Dış borçları da uzun vadede ödeyeceğinizi hesaba katarsanız, borçları uzun vadede reel üretime dönüştürmediğiniz ve de bu borçların anaparalarının ve faizlerinin toplamından daha fazla gelir elde edemediğiniz sürece borçla büyümeniz söz konusu değildir.Aksine her geçen gün biraz daha durumu kötüleştirirsiniz.
Şimdi bir diğer noktada şu belirtilmiş; istihdam ile ilgili,
gazetelerde,internette vs. yerlerde iş ilanlarının olması işsizliğin olmadığına kanıttır cümlesi ile bu çıkarımlar ancak ilkokul piyeslerinde söylenebilecek kadar komiktir.Ordaki ilanların amacı şirketlerin ve kurumların istedikleri vasıfta çalışan bulmaktır.Bu durum işgücüne dahil olan bütün insanların o vasıflara sahibi olduğu ve işsizlik olmadığı anlamına GELMEZ.
Farzedelim ki bütün insanlar bütün işleri yapabiliyor olsun(çok saçma oldu ancak varsayım) Bu ilanların sayısının mevcut işsizlerin sayısına eşit veya ilanların sayısının fazla olduğunu düşünmek ABESLE İŞTİGALDİR. TUİK sitesinde açıklanan Eylül 2007 için açıklanan işsizlik oranı 9,3% tür. Ben hiçbir yerde toplam 4 milyondan fazla iş ilanı göremiyorum!!! Ayrıca bu durum şu anlama da gelmez: %9,3 çalışabilecek durumda ancak çalışmak istemiyor. İşsizlik rakamları çoğunlukla iş arayıpta bulamayan insanları içerir.Evinin sıcak köşesinde yatan ekmek elden su gölden tarzında hayat yaşayan veya işinde gücünde iyi para kazanan insanların bu durumu anlayamamaları doğal karşılanabilir.ama nereye kadar? gazetelerde,internette iş ilanları var bu işsizliğin olmadığına kanıttır kısmını doğal karşılamaya çalışmak ancak mantığa ihanet,cehalete hizmettir. Özellikle de herkes daha çok çalışsın, bulduğuna şükretsin anlayışı tipik komünist mantığı ile veyahutta hali vakti yerinde olan birisinin düz mantığı ile açıklanabilir.Kısaca söylemek gerekirse iş bulamayan insan çalışamaz, çalışamayan insan aç kalır, açıkta kalır.Nasıl olurda bu insanlara daha çok çalış veya bulduğuna şükret denilir? bu cümleler gerçekten mantığın sınırları zorluyor
Milletin tercihlerine saygı duymak demokrasinin gereğidir.
Basit bir genelleme ile bütün bir milleti karı kızla oynaşmakla itham etmek veya türban destekçisi/yasakçısı olarak ayırmak olsa olsa millete hakarettir !!!
Olayları lumpen mantığı ile düşünmenin ötesinde bazı (neden-sonuç ilişkisine dayanan) "gerçekler" olduğunu hatırlatma gereği duyduğum için bu kadar uzattım.AKLIN YOLU BİRDİR!