Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Kısaca şunu söylemek istiyorum milena : Etrafındakilerin o ulaşılmaz zekilikleri ile hayvanca sersemliklerine karşı senin haklı olduğuna inanmamış olsaydım bu kadar ilgilenebilir miydim seninle ?..Koskoca okyanusların dibindeki bir avuç toprak o baskıya nasıl dayanıyorsa sen de öyle dayanmalısın milena..Bugüne kadar insanlara tahammül edebileceğimi, yeryüzü ile başa çıkabileceğimi düşünmezdim hiç !..Ama sen şunu öğrettin bana ; Dayanılmaz olan aslında yaşam değilmiş...!
Bir deniz hıçkırıyor ta içimde, dinle
Giderek yalçın kayalar, kumlar eriyor
Şimdi başbaşayım bir kıyıda kendimle
Ve bende var ettiğin o ben can veriyor
Seni arıyorum..
Bıçaklanmış bir çocukluktan damlayan kan izleri deşifre etti yalnızlığımı.
Kötü huylu tümörler yine yakaladı varlığımı.
Kanıyorum Jose, yarabandın var mı?
Hüzün bir din olsaydı, ben çıkardım bütün demokratik seçimlerden peygamber...
Mucizemi sorsalardı; seni işaret ederdim. İnanırlardı da, inan ki...
Umutların dürbünlü tüfekle avlanıldığı bir devirde ortalık yerde
bağırmıştım; seni seviyorum diye... Savaşın en kızıl bölgesinde bembeyaz
bir barıştın sadece. Kafa tasımı parçalayan bir mermi yetti bize.
Seni ben kirlettim, kan sıçrattım o masum yüzüne...
Çektiğim her nefes uyuşturucu, biraz daha öldürüyor beyin kıvrımlarımda kıstırdığı sana dair düşleri.
Oh, canıma değsin sevgilim. Ölüyoruz ! :sigara:
Bir kan pıhtısına saplanıp kaldım. Yüzme bilmiyorum. Biliyorum vakit de geç.
Kırmızı bisikletli kediler de çok ağlayacaklar şimdi.
Ve 21. yüzyılın koynunda jiletler de amacından sapıyor, insanlar gibi...
Ciğerime şarapnel parçaları saplanmışken, yüzüme tebessüm gibi yayılsın kanım.
Dönüp bakmasın bile hiç kimse.
Ben, bir kaldırımın kenarında böyle kanlar içinde, böyle sessizce bir ölüm arz ederim, gerekeni yap Rabbim...
Sen bana yalan söyledin.
Senin doğurduğun bir cümle,
Büyüdü, eli bıçak tuttu,
En erotik yerinden bıçakladı aşkı.
Aşk bağırdı sessiz bir komedi filminin
En gürültülü kahkaha efekti gibi
Aşk biraz da Şarlo'ya özenirdi
Sen kanlı festivallere ön grup olarak
Şehre geldiğin vakitlerde.
Bazen yaşamak;
ağır ve ağrılı bir ölüme sebebiyettir.
Hayat tıkılıp kaldığın bir fanus olduğunda
ölüm; tek nefes alma şeklidir.
Hangi şiir anlatabilir yokluğunu bilemiyorum. Varlığına kafiyelerim var.
Yokluğuna yok. Zirvene çıkan yolu kalbimle buluyorum. Eğer yolun yoksa,
ben gelip, öpüp geri dönüyorum ve ben her dönüşümde ayak izlerimi
senden bile saklıyorum.
Ben her şeye rağmen iyi olacağım..
Aşklara,
Kahpelere
Ve şairlere rağmen;
İyi olacağım..
Belki hiç olmadığım kadar iyi olurum
Belli olamadığım kadar şerefsiz bir isyan olur..
İsyan dediysem korkma hemen..
En fazla toplumu dışlarım kendimden
Ya da kafam atar dışlarım kendimi senden..
Ama şimdi değil
Uyumam ve gitmem gereken bir yol var..
Bilmem hangi rüyada uyanır
Hangi yöne dönerim
Ki muhakkak görüşürüz..
İyi davran kendine..
Zordur benimle yürümek.
Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler.
Suç kimde (?)
Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor.
Yapacak bi şey yok.
Suçum var mı ? tabi ki var.
"Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam" .
O aslında,haddinden fazla sevildi diye;
‘‘Yerleşmiş sevdasını,aşkın ana yurdunda inkâra yeltendi.’’
Nerede olduğunu ve kim olduğunu bilmeyen biri kadar kimliksiz artık,taşıdığı benlik.
Sevmek hayal gibi kaldı hayatımızda.
Kısacası her şey,
İki silik siluetin siyah beyaz fotoğrafı.
Bekleyişleri hep anlaşmalı,
Acıları da dayanılabilecek kadar ısmarlamaydı.
Kaygı,acı ve telaş birbirine karıştığında soldu mimozalar.
Sonra papatyanın fal bakabilen bir çiçek olduğuna inandım.
Şimdi özetle,
‘‘Uzun zaman oldu görüşmeyeli değil mi?’’ diyecek bahanemiz var artık o'nunla.
Denk gelinirse kullanılmaya hazır,bir kenarında ağzımızın.